Tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Osmanlı Devleti , Bünyesindeki Farklı Din , Millet , Mezhep , Kültüre Sahip İnsan Topluluklarını Uzun Yıllar Bir Arada Yönetmeyi Nasıl Başarmış Olabilir ? Tartışınız

  


Osmanlı Devleti , Bünyesindeki  Farklı Din ,  Millet , Mezhep , Kültüre Sahip İnsan Topluluklarını Uzun Yıllar Bir Arada  Yönetmeyi Nasıl  Başarmış Olabilir ? Tartışınız


Osmanlı Devleti yöneticileri çok bilgili , deneyimli , merkezi otoriteye önem veren padişahlardır . Osmanlı Devleti hoşgörülü bir yönetim tarzına sahip olduğu için , insan haklarını koruğu için , adaletli olduğu için  egemenliği  altında bulunan milletler de Osmanlı Devleti’ne isyan etmemiştir.

 Çünkü Osmanlı Devleti kendi topraklar içinde  yaşayan hiçbir tebaasına  ırk, dil, din, mezhep ayrımı yapmamış , herkesin dinini istediği gibi yaşayabilmesi için  onları özgür bırakmıştır.

Hoşgörünün olduğu yerde huzur ve güven ortamı sağlanmıştır . Bu yönetim tarzı da Osmanlı’nın uzun yıllar ayakta kalmasını sağlamıştır.

Örneğin: Fatih Sultan Mehmet şu sözü söylemiştir:


‘’Nişan-ı hümayun şu ki, ben ki sultan Mehmet Han' ; üst ve alt tabakada bulunan bütün halk tarafından şu şekilde bilinsin ki, bu fermanı taşıyan Bosna rahiplerine lütufta bulunup şu hususları buyurdum:

 Söz konusu rahiplere ve kiliselerine hiç kimse tarafından engel olunmayıp rahatsızlık verilmeyecektir. bunlardan gerek ihtiyatsızca memleketimde duranlara ve gerekse kaçanlara emn –ü aman olsun ki, memleketimize gelip korkusuzca sakin olsunlar ve kiliselerinde yerleşsinler; ne ben, ne vezirlerim ne de halkım tarafından hiç kimse bunlara herhangi bir şekilde karışıp incitmeyecektir.





Kendilerine, canlarına, mallarına, kiliselerine ve dışardan memleketimize getirecekleri kimselere yeri ve göğü yaratan Allah hakkı için, peygamberimiz Muhammed Mustafa hakkı için, yedi mushaf hakkı için, yüz yirmi dört bin peygamber hakkı için ve kuşandığım kılıç için en ağır yemin ile yemin ederim ki, yukarıda belirtilen hususlara söz konusu rahipler benim hizmetime ve benim emrime itaatkar oldukları sürece hiç kimse tarafından muhalefet edilmeyecektir."

Atatürkçülüğün Temel Özellikleri ve Amaçları Nelerdir ? Maddeler Halinde Yazınız .

  

Atatürkçülüğün  Temel Özellikleri  ve Amaçları Nelerdir ? Maddeler Halinde Yazınız.


Atatürkçülüğün Temel Özellikleri Şunlardır:

* Tam bağımsızlığı savunur . Bağımsız olmayan bir ülke başka milletlerin manda ve kölesi olur. Bunun için her zaman tam bağımsızlık ön planda olmuştur .
* Çağdaşlaşmayı amaç edinir .
*  Gücünü Türk Milletinden alır .
* Akılcı ve bilimseldir .
* Milli kültüre de önem verilir , evrensel  değerlere de sahip çıkılır .

* Laik , demokratik ve  halkçı esaslara dayanır .
* Milli birlik ve beraberliğe önem verir .
* Yeniliğe ve değişime açıktır .
* Kendine özgü bir yapısı vardır . Yani herhangi bir yabancı ideoloji ve siyasi akımlara bağlı  değildir .
* "Yurtta Barış , Dünyada Barış" anlayışı hakimdir .
* Milli egemenlik her zaman ön plandadır .
* Birbirini tamamlayan ilke ve   düşüncelerden oluşur .



Atatürk İlkelerinin  temel amaçları ise şunlardır :

* Türk milletinin  mutluluğunu  ve refahını sağlamak
* Milli egemenlik temeline dayanan  demokrasi anlayışı içinde  çağdaş bir  toplum oluşturabilmek
* Milli birlik ve beraberliği sağlayarak güçlü bir   Türkiye Cumhuriyeti oluşturmak
* Türk milletini  uygar medeniyetler seviyesine çıkarmak gibi amaçları bulunur

Kurtuluş Savaşı'nın Kazanılmasında Kitle İletişim Araçlarının Rolü Nedir ?

  Kitle İletişim Araçlarının Milli Mücadelenin Kazanılmasındaki Rolünü Açıklayınız?


Ülkemiz büyük bir kurtuluş savaşı ile karşıya kalmış , vatan toprakları işgal edilmeye başlamış ve İstanbul Hükümeti'nin teslimiyetçi politikası işgal kuvvetlerinin işini daha da kolaylaştırmaya başlamıştı.

Milletimiz ise bu duruma sessiz kalmamış , başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı'nda yaşanan olayları halka iletmek için çeşitli iletişim araçlarını kullanmış ve halkın bilinçlenmesini sağlamamışlardır . Kitle iletişim araçları ile  halk  her türlü haberden haberdar olmuş  ve bu sayede biraz da olsa moral bulmuştur. 


Mektup, telgraf, gazete ..vb sayesinde ülkemizde yaşanan her şey hakkında insanımız bilgilendirilmiş ve bu sayede halkımız birbiri ile daha da bütünleşmiştir . Birlik ve beraberlik içinde hareket eden milletimiz kitle iletişim araçlarından gelen bilgiler doğrultusunda hareket etmiş ve vatanına sahip çıkmayı bilmiştir . Her türlü olaydan haberdar olan halkımız düşmana karşı durmayı başarmış ve ülkesini işgal güçlerine teslim etmemiştir.




O dönemde görev alan haberciler ve gazeteciler de bu kutsal yolda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş ve  halkımız ile birlik olmuşlardır. Halk gelen bir telgraf, mektupta yazan bilgiler ile harekete geçmiş, halk kendisinde büyük bir güç bulmuştur . Kitle iletişim araçları olmasaydı , halkımız işgallerden haberdar olmayacak, belki de ülkemiz, ana vatanımız düşmana teslim olacaktı. İşte bu yüzden Kurtuluş Savaşında kitle iletişim araçlarının rolü çok büyüktür.

İzmir'in, Erzurum'un, Kahramanmaraş'ın, Antep'in Milli Mücadele Kahramanları Kimlerdir ?

İzmir'in, Erzurum'un, Kahramanmaraş'ın, Antep'in Milli Mücadele Kahramanları Kimlerdir ?

Kara Fatma (Fatma Seher ERDEN)
(1888-1955)
      Erzurum`da doğan ve asıl adı Fatma Seher Erden olan Kara Fatma , Subay Derviş Beyle evlenip Balkan Savaşına katıldı. 9- 10 kadınla birlikte 1 .Dünya Savaşı sırasında Kafkas cephesine gittiler  . Kocaları Ermeniler tarafından şehit edilen kadınlarla birlikte Ermenilere karşı savaştı . Oğlu kızı ve kız kardeşiyle birlikte Milli Mücadele yıllarında  İzmit ve Bursa'nın  düşman işgalinden kurtarılması için mücadele etti . Başkomutan Meydan Muharebesi ve Sakarya Savaşına 300 kişilik müfrezesi ile katıldı . Üsteğmenlik rütbesi alarak emekli oldu . Hak ettiği emekli maaşını Kızılay'a bağışladı . 1954 yılında TBMM kararıyla yeniden maaş bağlanan Fatma Seher Erden 1955 yılında Erzurum'da vefat etti .

Şahin Bey
(1877-1920)
Asıl adı Mehmet Sait olan Şahin Bey Antep'te doğdu . Halk arasında Şahan Bey olarak da tanınmaktaydı . Rüştiyede ( ortaokul ) okurken bu okuldan ayrılıp er olarak Yemen'e gitti . Aynelcelep kalasinde mahsur kalan alayını kurtardığı için teğmen rütbesi verildi  . Balkan Savaşı ile I. Dünya Savaşı`nda  Romanya , Çanakkaleve Filistin cephelerinde mücadele etti . Mondros Ateşkeş Anlaşmasının ardından, Nizip Askerlik Şubesine görevlendirildi . Antep'in Fransızlar tarafından işgal edilmesi üzerine Kilis Kuvayi milliye komutanı olarak savaştı . Fransızların Antep'e  yardım göndermesine uzun süre mani oldu . Bostancı sırtlarında Antep'e Fransızların girememesi için yiğitçe savaşarak şehit düştü .

Sütçü İmam
(1884-1922)
      Maraşlı olan Sütçü İmam'ın asıl adı Ali, lakabı ise Hacı imam`dır. İmamlık yaparken aynı zamanda da süt sattığı için " sütçü imam " olarak da bilinirdi . Fransızların Maraş'ı işgal etmeleri ve Fransız askerlerin bazı Müslüman kadınlara sarkıntılık etmesi üzerine çıkan olaylarda bir Fransız askerini öldürerek şehrin dışına çıkmış ve Fransızlara karşı mücadeleye başlamıştır . Fransızların Maraş'tan uzaklaştırılmasının ardından şehre tekrar döndü ve kaledeki topun idaresi ile görevlendirildi .  22 Kasım 1922 tarihinde vefat etti .

Hasan Tahsin Bey
(1888-1919)
      Asıl adı Osman Nevres olan Hasan Tahsin Selanik'te doğdu . Şemsi Efendi ve Feyziye mekteplerini tamamladı . Paris Sorbonne Üniversitesinde siyasal bilgiler eğitimi aldı . Bu okulu bitirip bitirmediği ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır . İzmir'e gelerek 1918 yılında ticaretle uğraşmaya başladı . 11 Kasım 1918 tarihinde Hukuk-ı Beşer gazetesini çıkarmaya başladı. İzmir'de Sulh ve Selamet Cemiyetinin şubesini kurdu . 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar İzmir'e asker çıkardı ve Hasan Tahsin de Yunanlılara ilk kurşunu atan adam oldu ve orada şehit edildi .
   
Köprülülü Hamdi Bey
(1886 – 1920)
      Makedonya’nın Köprülü kasabasında doğan Köprülü Hamdi Bey  Mülkiye Mektebini bitirdi . bazı ilçelerde kaymakamlık görevinde bulundu . İzmir’in işgali üzerine Burhaniye Kuva-yı Milliye Komutanlığında görevlendirildi . I. Anzavur İsyanı’nın bastırılması için çalıştı . 26 / 27 Ocak gecesi Gelibolu Yarımadası’ndaki Akbaş Cephaneliği’ne baskın yaparak  buradaki silahları karşı kıyıya nakletmeyi  başardı. 17 Şubat 1920 günü, Biga’da Kuva-yi Milliye’yi ortadan kaldırmak  için çalışan Ahmet Anzavur'a karşı  gösterdiği mücadele esnasında  şehit düştü.

Yörük Ali Efe
(1895-1951)
      Aydın'ın Sultanhisar ilçesine bağlı  Kavaklı köyünde doğan Yörük Ali Efe  Yunan işgali üzerine, Aydın`da ilk Kuva-yı Milliye müfrezesini oluşturarak silahlı direnişi başlattı. Kuva-yı Milliye zamanında Menderes ve Havalisi Komutanlığını yürüttü . İstiklâl Savaşı`nda, düzensiz  kuvvetlerle , ilk kez  düzenli orduya dahil oldu . Nazilli Cephesi`nde Yunan kuvvetleriyle kahramanca mücadele etti . Diğer efelerin, zeybeklerin Millî Mücadele`ye destek vermelerine  öncülük etti. 23 Eylül 1951 tarihinde vefat etti .

Yahya Kaptan
(1891-1920)
      Makedonya`nın Köprülü kasabasında dünyaya geldi . Balkanlarda Bulgar komitacılara karşı mücadele etti . Balkan Savaşları`nda Osmanlı Ordusuna gizli bilgiler edindi . Teşkilât-ı Mahsusa (Gizli Örgüt)`da hizmetlerde bulundu . I. Dünya Savaşı`nda Balkan Yarımadası ve Irak Cephesi`nde vazife aldı . Ankara`da TBMM açılınca İstanbul`da Bekir Ağa Bölüğü`ne baskında bulunarak  esir tutulan  vatansever ve aydınları kurtarıp Anadolu`ya gitmelerini sağladı . Gebze`de Kuva-yı Milliye`yi kurarak  komutanlığını üstlendi. İstanbul Hükümetinin vazifelendirdiği  kuvvetler tarafından tutuklandı . Başı vurularak  şehit edildi.


Eski Türklerde Toplum Hayatı Konulu Deneme

Eski Türklerde Toplum Hayatı Konulu Deneme

Türklerin yaşadığı yerlerde iklim koşulları çok ağırdı . Çok soğuk ve çetin kışlar geçiyordu . Bu iklim Türklerin savaşçı özelliklerini daha da güçlendiriyor ve onların daha da mücadeleci bir yapıya sahip olmasını sağlıyordu . Türklerin yaşam biçimi göçebe hayat şeklindeydi . Atlı göçebe yani konargöçer bir hayat tarzını benimsemişlerdi . Onların göçebe yaşam tarzı bağımsız  yaşama bilincini geliştirmişti . 

Türklerin yaşadığı bölgenin iklim şartlarından dolayı savaşçılık özellikleri gelişmiştir . Aile yapısı şöyle oluşmaktaydı . Aileye oğuş denirdi . Ailelerin birleşmesi ile urug oluşurdu . Urugların oluşması ile boy , boyların oluşması ile de budun yani millet oluşmaktaydı . Türklerde sınıf ayrımı yoktu . Göçebe hayat olduğu için  suç ve cezası olanlara kısa süreli  hapis sistemi uygulanırdı . Gelenek ve göreneklere önem verilir töreye göre hareket edilirdi . Devlete ihanetin cezası idamdı . Gök Tanrı inanışı hakimdi . Kötü insanların tamuya yani cehenneme , iyi insanların uçmağa yani cennete gideceğine  inanılırdı .


Türk toplumunda at çok önemli bir yere sahiptir . Hem ulaşımın kolaylaşmasını sağlamış hem de Türklerin savaşçı özelliklerini geliştirmiştir . Din adamlarına kam ya da baksı denilirdi . Yerleşik hayat olmadığı için tarım fazla gelişmemiştir . Hayvancılık ile geçinirlerdi . Ok atma ve at yarışı ile ilgili etkinlikler düzenlenirdi .  Kahramanları ya da hükümdarları öldüğü zaman öldürdükleri kişi sayısı kadar balbal  denen taşlar dikilirdi . İpekten kumaşlar yapılırdı . Çok farklı dinlere inanmışlardır . Boylar arasında mücadeleler yaşanırdı .  Güneş, gök, ay, yer ve su kutsal kabul edilir bunun için kurban kesilirdi . Göçebe oldukları için yazılı kültür gelişmemiş sözlü kültür gelişmiştir. Sav, sagu, koşuk gibi türler gelişmiştir . Kopuz eşliğinde müzikler söylenirdi …

Atatürk'te Hürriyet Ve Milliyetçilik Fikirlerinin Oluşmasında Nelerin Etkisi Olmuştur Konulu Yazı

Atatürk'te  Hürriyet Ve Milliyetçilik  Fikirlerinin Oluşmasında Nelerin Etkisi Olmuştur Konulu Yazı

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal  Atatürk  , Osmanlı Devleti'nin son zamanlarında yetişen genç bir askerdir . İlk görevini de Şam' da yapmıştır . O dönemde Osmanlı Devleti zor zamanlar yaşıyordu 600 yıl ayakta kalan Osmanlı Devleti artık hasta bir adamdı ve yıkılmaya doğru gidiyordu .  Dış güçlere olan borçlar artmış , yabancı devletler iç işlerimize karışmaya başlamış ve daha bir sürü şey ...  

İstanbul Hükümeti eskisi gibi görevini yerine getiremiyor ve İtilaf Devletlerinin güdümü doğrultusunda hareket etmeye başlamıştı . Halkın elinden silahların toplanması için Mustafa Kemal görevlendirilmişti . Bu istek İtilaf Devletlerinin İstanbul Hükümetinden isteğiydi ve daha bir sürü istekleri vardı . Yabancı güçler işgallere başlamıştı ve bir çok bahaneler üretiyordu ve buna bir son verilmesi gerekiyordu . Bu zor durumlarda Mustafa Kemal bir sürü rapor  düzenlemiş , Havza Genelgesi , Amasya , Erzurum ve Sivas Kongresi gibi kongreler düzenleyerek halkta milli bilinci uyandırmış ve hürriyetin önemini halka benimsetmişti . Yüce Türk Milleti de her  şeyden vazgeçer ama özgürlüğünden asla vazgeçmezdi , bundan dolayı direniş hareketleri  başladı ve birçok yararlı cemiyet  kuruldu .  Mustafa Kemal Atatürk halkına önderlik etmiş ve halkı ile birçok savaşa girmiş ve birçok antlaşma imzalamıştı . Milletçe el ele verilerek Kurtuluş Savaşı başarı ile sonuçlanmıştır . Bu karanlık ortamlarda Mustafa Kemal'de hürriyet ve milliyetçilik fikri oluşmuş ve bunlardan asla taviz vermemiştir . 

Atatürk'ün milliyetçiliği asla ırkçı değil , birleştiricidir . Ona göre kendini Türk hisseden herkes  Türk'tür .  Milliyetçiliğin önemi ile ilgili şöyle demiştir . '' Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olur'' , diyerek milliyetçilik düşüncesini ifade etmiştir .  Hürriyet ile ilgili de '' Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir .'' Hürriyet ve milliyet Türk Toplumunun ve Mustafa Kemal Atatürk'ün vazgeçilmez unsurlarıdır .

Atatürk'ün Çocukluk Dönemi, Yaşadığı Bölgedeki Sosyal Ve Kültürel Ortamı Konulu Yazı

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK DÖNEMİ, YAŞADIĞI BÖLGEDEKİ SOSYAL VE KÜLTÜREL ORTAMI KONULU YAZI

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal 1881 yılında Selanik şehrinde dünyaya gelmiş büyük liderdir.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım, babası ise Ali Rıza Beydir.  Beş kardeşi vardır, kardeşlerinin dördü küçükken vefat etmiştir. Makbule ise hayatta kalan kardeşlerinden olmuştur o dönemde . Annesi Konya yörüklerinden, babası  ise Kocacık yörüklerindendir . Mustafa Kemal 1886 yılına kadar Selanik'te kalmıştır . Selanik  kozmopolit bir yapıya sahipti , yani farklı din ve mezheplere  mensup kişiler yaşamaktaydı .  Ayrıca Selanik şehri işlek bir limana sahipti .

 Mustafa Kemal'in düşünce hayatının gelişmesinde etkili olan şehirler ; Selanik , Sofya , Manastır ve İstanbul'dur . Atatürk balkanlarda dünyaya gelmiş , çocukluğu Balkanlarda geçmiş bir liderdir . Osmanlı Devletinin her köşesinde büyük görevler yapmıştır . Yurdun her köşesinde milleti ile birlikte hareket ederek büyük mücadelelere girmiştir . Balkanlardaki Türklüğün sosyal ve ekonomik yapısı ve değerleri ile  tarihi oluş Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal'in  yetişmesinde etken olmuştur . Bu dönemde Balkanlarda  büyük mücadeleler olmaktaydı . Balkanların tarihi hakları , ekonomik ve siyasi hakları büyük tehditler altındaydı . Atatürk sürekli mücadeleler ile yaşamış , yenilgiyi kabul etmeden , galibiyeti isteyen Balkan ortamında yetişmiştir. Bu mücadeleci ruh Mustafa Kemal'e  çok şeyler katmıştır . Atatürk doğduğu zaman Osmanlı Devleti zor dönemlerden geçmekteydi . Böyle zorluklar içerisinde doğmuştur Mustafa Kemal . Bu dönemde vatanını , toprağını korumak için Balkanlar büyük uğraşlar içinde bulunmaktaydı . Bu dönemde Balkanlardan göç olayları yaşanmaktaydı . İşte Mustafa Kemal vatanını ve milletini çok seven biri olarak yetişmiş örünün sonuna kadar da bu ruh ile hareket etmiştir.

Mustafa Kemal'in gittiği okullar sırası ile ;

*Mahalle Mektebi
*Şemsi Efendi Okulu
* Selanik Mülkiye Rüştiyesi
* Selanik Askeri Rüştiyesi
* Manastır Askeri İdadisi
* İstanbul Harp Okulu
* İstanbul Harp Akademisi olarak sıralayabiliriz.


Hikayeci tarih yazıcılığı ile bilimsel tarih yazıcılığı arasındaki farklar:

Hikayeci tarih yazıcılığı ile bilimsel tarih yazıcılığı arasındaki farklar:

a)) Hikayeci Tarih Yazıcılığı:

*Yer ve zaman ilişkisi dikkate alınır fakat neden-sonuç ilişkisi gözetilmez,

* Efsanelere yer verilir., masal şeklinde anlatımı vardır,

* Fazla bilgi aktarımı ön plandadır,

*Hikayeci Tarih Yazıcığı ilk olarak şiir şeklinde ağızdan ağıza aktarılarak  anlatılan hatıralar şeklinde ortaya çıkmıştır,

* Hikayeci Tarih Yazıcılığını  öncü ismi Heredot ve Hekataios’dur.

* Herodot tarihin babası olarak bilinir, tarihi  kompozisyon gibi bir düzen ve tertip içinde  aktarmıştır.

* Hikayeci Tarih Yazıcılığının ilk örneklerine epos denmiştir.

* İlk dönemlerdeki şiirsel tarz  nesre  çevrilerek hikayeleştirilmiştir.

b) Bilimsel Tarih Yazcılığı:

*Bilimsel tarih yazıcılığı  gelişmiş, modern tarih yazıcılığının temelini oluşturur.

*Hikayeci tarih yazıcılığı gibi hikaye şeklinde anlatımı yoktur.

*Yer ve zaman vardır, neden sonuç ilişkisi vardır, tarafsızdır ve belgelere dayanır.Yani bilimselliğe dayanır.


Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıkmasının Sonuçları

Mustafa Kemal’in Samsun’a Çıkmasının Sonuçları

Mustafa Kemal 18 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştır. Pontusçu Rumlar Samsun ve çevresine baskınlar  yapıyor ve  o bölgede yaşayan Türk Halkını katlediyordu. Fakat İngilizler ise tam aksine  Türklerin Rum halkını katlettiği yönünde  propagandalar yapıyordu.

 İngilizler Osmanlı’dan Karadeniz Bölgesi’ndeki  güvenliğin sağlanmasını ve Türklerden toplanan silahların depoya bırakılmasını, Türklerin oluşturduğu direniş cemiyetlerinin  ortadan kaldırılmasını ve Mondros Ateşkes Antlaşmasının ordu ile ilgili olan maddelerinin uygulanmasını istemiştir. Bunun üzerine Osmanlı yönetimi  de Mustafa Kemal’i 9.ordu  bölgesindeki  bütün mülki ve askeri  yetkililere emir verebilme yetkisi veren ordu müfettişliği  görevi ile Samsun’a göndermiştir.

      Bunun üzerine Samsun’a giden Mustafa Kemal Samsun Raporu’nu hazırlamıştır.Bu raporda şu bilgiler yer almaktadır:

·         İngilizler Samsun’u  haksız yere işgal etmektedirler,

·         Bölgedeki olaylar Rumlar tarafından çıkarılmaktadır,


·         İzmir’in işgalinin  kabul edilemeyeceği bilgileri yer almıştır.

     Samsun raporu ile  Mustafa Kemal  ilk  kez İstanbul Hükümeti’ne karşı gelmiştir.

İlk Türk İslam devletlerinin Orta Asya’da kurulan Türk devletlerinden farklılıkları nelerdir?

İlk Türk İslam devletlerinin Orta Asya’da kurulan Türk devletlerinden farklılıkları nelerdir?

Türkleri İslamiyeti seçtikten sonra dini , sosyal , ekonomik vb. alanlarda birtakım değişiklikler yaşamışlardır . Orta Asya kurulan devletlerle aralarında bazı farklılıklar oluşmuştur . Bu farklılıkları şu şekilde sıralayabiliriz :

- Orta Asya ' da kurulan Türk devletleri göçebe yaşamı benimsemişken İlk Türk İslam Devletleri yerleşik hayatı benimsemiştir . Bu durumun sebebi olarak İlk Türk İslam Devletleri ' nin batıya doğru yönelişini gösterebiliriz .

- İlk Türk İslam Devletleri ' nin yerleşik hayata geçmesi mimari ve sanat alanında da farklılıkların oluşmasını berabere getirmiştir . Orta Asya ' daki Türk devletlerinde sanat ve mimari eserler taşınabilecek nitelikteki çadır yapımı, dokuma vb. şekilde iken yerleşik hayata geçilmesi ile birlikte taş vb. malzemelerden yapılmış kalıcı sanat eserleri görülmeye başlamıştır .

- Orta Asya Türk Devletleri ' nde göçebe hayatın etkisi ile hayvancılığa dayanan ekonomiye İlk Türk İslam Devletleri ' nin yerleşik hayata geçmesi tarımı da eklemiştir .


- Türk İslam Devletleri ile Orta Asya ' da kurulan Türk devletleri arasındaki en önemli fark ise din yönünden olmuştur . Önceden doğa güçlerine dayalı inanç sistemi İslamiyet ile birlikte değişmiştir .

Orta Asya Türk Devletleri'nde Göçebe Yaşamın Etkileri

Orta Asya Türk Devletlerinde Göçebe Yaşamın Etkileri Nelerdir ?

Türkler Orta Asya'da " Atlı Nomad Kültürü " ya da " Bozkır Kültürü " de denen göçebe bir hayat yaşamıştır . Bu yaşam tarzını kolaylaştıran en önemli unsur Türklerin " atı " evcilleştirmesi olmuştur . Göçebe yaşamın Türkler üzerindeki etkileri şunlar olmuştur :

- Göçebelik sebebiyle verilen cezalar ya ölüm şeklinde olmuş ya da kısa süreli olmuştur .

- Ekonomik olarak hayvancılığa dayalı ürünler satılırken tarıma dayalı ürünler satın alınmıştır .

- Toprak mülkiyeti kavramı gelişmemiştir . Bu yüzden sermayeye bağlı bir sosyal sınıflaşma oluşmamıştır .

- Göçebe hayat sanat ve edebiyat alanında etkisini göstermiştir . Yazılı kaynaklar pek fazla gelişmemişken sözlü edebiyat gelişmiştir .

- İnançlar üzerinde de göçebeliğin etkisi olmuştur . Doğa ile kavramlar kutsallaştırılmıştır .

- Göçebe yaşam sebebiyle Türkler dünyanın birçok yerine dağılmıştır . Bu durum Türk tarihinin bir bütün olarak incelenmesini zorlaştırmıştır .

- Mimari çok fazla gelişememiştir . Bunun yerine çadır yapma sanatı ve dokumacılık gibi sanatlar gelişmiştir .

- Göçebe yaşam kültür ve uygarlık gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir .

- Göçebe yaşam toplumsal dayanışma bilincinin artmasını sağlamıştır .

- Göçebe hayat sebebiyle devlet boylar federasyonu şeklinde örgütlenmek durumunda kalmıştır .

Lale Devri Islahatları (1718 / 1730)

- 1718 Pasarofça Antlaşmasıyla barışçıl bir  dönemine giren Osmanlı Devleti’nde Avrupa’nın etkisinde kalınarak, avrupa örnek ıslahatlar yapılmıştır, ayrıca Osmanlının genel yaşam kültüründen uzaklaşılarak  zevk, eğlence ve dünya güzelliklerinden faydalanma düşüncesi ortaya çıkmıştır.

-  Bu devir Adını bu dönemde çokça yetiştirilen lalelerden almıştır.

- Zevk ve Eğlence dönemi olan Lale Devri 1730 Patrona Halil İsyanı ile sona ermiştir.

- Lale devrinin  en önemli devlet adamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşadır. Padişah ise III. Ahmet’tir.

Bu Dönemde Yapılan Islahatlar

1. Bu dönemde ilk defa Avrupa’ya geçici elçiler gönderildi ( Yirmi sekiz Mehmet Çelebi ).
2.Bu dönemde  ilk Türk matbaası İbrahim Müteferrika tarafından İstanbulda kuruldu. 1727
3. İstanbul’da ilk defa itfaiye teşkilatı kurulmuştur. ( Tulumbacı Ocağı ) 1720
4. Çiçek aşısı ilk defa bu dönemde uygulanmıştır.
5. Doğu klasikleri ve batı dillerinden bir çok edebi eser Türkçe’ye çevrildi.
6. İstanbul ve Yalovada Kağıt, kumaş ve çini fabrikaları açıldı.
7. Bu dönemde kültür ve sanat alanında bir çok eserler meydana getirildi. Avrupa’dan kltürel ve sanatsal olarak  etkilenilenerek rokoko ve barok tarzında eserler yapılmıştır.
8. Yeni ve halkın ihtiyaçlarına cevap veren büyük kütüphaneler hizmete açılmış. ( Enderun Kütüphanesi, Yenicami Kütüphanesi )

NOT: Bu dönemde askeri alandaki yenilikler sınırlı kalmış önemli bir yer tutmamıştır. Padişahlar seferlere çıkmayarak  zevk  eğlence işleriyle uğraşmışlardır.

SONUÇ :
- Osmanlı Tarihinde yapılan ıslahatlarda İlk defa Avrupa etkisi görülmüştür.
- Bu dönemde batıyla barış içerisindedir osmanlı  fakat İran’la savaş vardır.
- Batı tarzı mimari eserler yapılması, sivil mimariyi ön plana çıkarmıştır.
- Bu dönemde eğlence ve  lüksün, zevk ve israfın yaygınlık kazanması osmanlı toplumu tarafından  tepkiyle karşılanmış,İran savaşlarındaki başarısızlılarda buna eklenince Patrona Halil İsyanı çıkıştır. Lale devri sonunda bir çok devlet adamı idam edilirken, padişah III Ahmet’te tahtını I. Mahmut’a bırakmıştır.

YAKINÇAĞ (18. YY)’ DA AVRUPA

ABD’NİN KURULMASI (1787)

Amerika’nın keşfedilmesinden  sonra ispanyollar, Portekizler, İngilizler  ve Fransızlar  bu topraklarda sömürge koloniler kurmuşlardır. Bu koloniler gelecekte birleşerek  kurulacak ABD’nin temelini oluşturur. Önceleri ingiltere bu kolonilere normal bir şekilde  davranırken ardından, İngiltere’nin girdiği uzun  savaşlar nedeniyle  ekonomisi bozulmuş bozulan ekonomisini düzeltmek içinde Amerika’daki kolonilerine aşırı vergiler yüklemeye başlamıştır.

Bu daha fazla katlanamayan koloni  Bunu üzerine I. Filedelfiya kongresiyle ingiltere’ye resmen savaş ilan etti. I. Filedelfiya kongresiyle  elde ettikleri bazı kazanımları II. Filedelfiya Kongresiyle bağımsızlıklarını ilan ederek  yeni bir döneme başladılar. Daha sonra  bu koloniler Fransa, ispanya ve Hollanda’nın tam desteğini alınca İngiltere Versay Antlaşması’yla (1783) kolonilerin bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
Bu koloniler  daha sonra 1787′de Amerika Birleşik Devletleri adıyla yeni bir federal devlet kurdu.

Sonuç:

Yayımladıkları İnsan Hakları Beyannamesi Avrupa’ya örnek teşkil etmiştir..
ABD, Avrupa’ya karşı dünya siyasetinde denge unusuru oluşturmuştur.
• Avrupa’da Amerika’ya yoğun göç dalgası olmuş, böylece Avrupa’da işsizlik azalmıştır.

FRANSIZ İHTİLALİ (1789) İç Nedenler


Fransa’da kral ülkenin mutlak egemeniydi. Savaşlara harcanan masraflarla  saray masrafları, israf  ekonomiyi zayıflatınca mecburenvergiler arttırıldı. Soylular lüks, zevk, sefa içinde yaşarken halk yoksulluk içinde yaşıyordu.;  Halk asiller, din adamları, burjuvalar ve köylüler olmak üzere sosyal sınıflara ayrılmıştı. Papazlar ve asiller ülkede en ayrıcalıklı sınıftı. Burjuvalar ticaretle uğraşıyorlardı fakat siyasî hakları yoktu, toplum üzerinde etkin değildi. Köylüler ise sürekli üretim ağır vergilerle toplumun yükünü çekmelerine rağmen hiçbir hakka sahip değildi.

Sonuçları:

Fransız İhtilali ile Yeni Çağ sona erdi, Yakın Çağ başladı. Hürriyet, adalet ,eşitlik,  milliyetçilik fikirleri yayıldı. Milliyetçilik fikriyle büyük imparatorluklar sarsıldı(Osmanlıyı en çok etkileyen sonuç), mutlak krallıklar zayıflayarak milli devletler kurulmaya başladı, Avrupanın haritası değişti, ihtilâl Osmanlı Devleti’nde milliyetçilik akımı başta olmak üzere etkilendi. Ülkede büyük isyanlar çıktı ve ülkelerin dağılmasında önemli rol oynadı. Osmanlı Devleti’nde demokrasi hareketlerinin başlaması halkın yönetime katılması  ise olumlu etkileridir.

Viyana Kongresi (1815)


Viyana Konferansında ingiltere, Prusya ,Rusya,  Avusturya kurdukları düzeni koruyabilmek için aralarında bazı antlaşmalar yapmışlardır. Mevcut düzen olan mutlak krallık sistemini koruyabilmeyi istiyorlardı.
Sınırların çizilmesinde Milliyet, din, dil faktörü gözetilmediğinden mutlak barış ve huzur sağlanamamıştır.
Rusya, Osmarlı Devleti’nin topraklarını  paylaşmak istemişse de bu isteği ingiltere’nin çıkarlarına ters düştüğünden İngiltere  kabul etmemiştir. (İlk kez Şark Meselesi ortaya çıkmıştır.)

Sanayi inkılâbı


Bilim ve teknoloji gelişmeleriyle buharın makinalarda kullanılması üzerine sanayi inkilabı ilk kez ingiltere’de başlamıştır. Sanayi İnkılabı sonucunda, hammadde ve pazar arayan devletler gruplara ayrılmaya başladı. Sömürgecilik anlayışı  gelişti. Avrupa’da Büyük fabrikalar kuruldu bu ise beraberinde  işçi sınıfını ortaya çıkardı. Sosyalizm, emperyalizm gibi yeni kavramlar ortaya çıktı. Köyden kente göç başladı.

1870′de İtalya’nın Siyasi Birliğini Kurması  1871′de Almanya’nın Siyasal Birliğini Kurması
Sonuçları:


* Avrupa’da güçler dengesi tamamen değişti
Fransa ve Avusturya büyük bir güç kaybına uğramıştır.
Dengelerin korunması ve çıkarların güdülmesinden dolayı yeni ittifaklar kurulmuştur.

Yeni Çağ’da Avrupa’daki Gelişmeler ve Coğrafi Keşifler

GELİŞMELER

Haçlı seferlerinden sonra Avrupa’da Barut’uı ateşli silahlarda kullanılmasıyla, feodolite yıkılmıya, güç kaybetmeye başladı ve beraberinde merkezî krallıklar güçlenmiştir. Yine Haçlı Seferleriyle Doğudan alınan kâğıt ve matbaanın Avrupa’da kullanılmasıyla Avrupada okuma yazma oranı arttı, Hümanizm, Rönesans ve Reform gibi bilim, sanat fikirve din akımları doğdu.

COĞRAFİ KEŞİFLER

Nedenleri
• Cesur gemicilerin yetişmesi ve gemicilik alanında yaşanan gelişmeler
• Haçlı Seferlerinin sonucunda Avrupa’da Pusulanın Avrupalı denizciler tarafından kullanılması
• Ticaretin kalbi olan İpek ve Baharat Yolları’nın Türkler’in elinde oması
• Coğrafya bilgisindeki yenilikler ve ilerlemeler
• Avrupalıların doğu ülkelerinin zenginliklerine göz koyması
Sonuçları
• Yeni ırklar,kültürler ve medeniyetlerin varlığı keşfedile
• Akdeniz limanları ticarette önem kaybederken; Okyanusu’ndaki limanlar büyük önem kazandı
• Kilise itibarını kaybetti(Yıllarca bilimin önündeki engeldi
• Ticari faaliyetlerin başlamasıyla Sömürgecilik başladı
• Yeni egzotik bitkiler ve hayvanlar keşfedildi. Avrupaya aktarıldı
• Afrika’dan getirilen yerli halk Amerika’ya yerleşrildi. Burada köle ticareti başladı
• Avrupa zenginleşti, İslâm ülkelerinde ise ekonomi bozuldu
• Osmanlı parası değer kaybetmeye başladı
• Rönesans ve Reform hareketlerine neden oldu

Rönesans

RÖNESANS


15. ve 16 yy.da İtalya’da başlayıp Avrupa gelenine yayılan edebiyat, sanat, bilim alanında yapılan  yenilik ve gelişmelere denir.
Nedenleri
  • Matbaanın Avrupaya gelmesi ile yeni buluş ve düşüncelerin yayılması
  • Eski Yunan ve Roma Medeniyeti’nden kalma eserlerin incelenmesi ve geçmişe olan özlem
  • Avrupa’da üstün yetenekli sanatçıların yetişmesi ve bu sanatçılara değer verilmeye başlanması
  •  Coğrafî keşiflerin sonucu gelişen ekonomi  ile Avrupa halkının yaşam standartlarının yükselmesi
  • Sanatçı ve sanat eserlerine değer veren  bir sınıfın ortaya çıkması
Rönesans’ın Sonuçları
  • Skolâstik düşünce yıkıldı,  Avrupa’da bilim alanında deney ve gözleme dayalı pozitif düşünce yayıldı
  • Skolastik düşüncenin yıkılması Reform hareketine zemin oluşturdu.
  • İnsanı ve doğayı konu alan hümanist  eserler oluşturdu.
  • Din adamları bürokraside çalıştırılmadılar laik düzen temelleri atıldı, devlet işlerini yürütecek bürokrat sınıf  ortaya çıktı.
  • Avrupa’da biri zengin diğeri fakir olan iki sınıf ortaya çıktı.Kapitalizm temelleri atıldı.
  •  İlim ve sanat konularında önde olan  İslâm Dünyası’nın öncülüğünü Avrupa aldı

Reform ve Otuzyıl Savaşları

REFORM


16. yy.da Katolik mezhebindeki bozulmaları önlemek ve katolik mezhebinde yeni düzenlemeler yapmak amacıyla gelişen harekettir.
Nedenleri
  • İncil’in millî dillere tercüme edilmesi ve matbaa sayesinde dinî eserlerin bol miktarda basılarak insanların dini birincil elden öğrenmelerini sağlandı.
  • Katolik kiliseleri dinden uzaklaşarak bozulmaya başlaması
  •  Katolik kiliselerinin  “Endüljans” adlı af belgesi nedeniyle  zenginleşmesi
  •  Rönesans’ın akıl ve ve bilimi ön gören getirilerinin etkisi

Yayılması

Reform hareketi ilk olarak Almanya’da başladı. Henüz o yıllarda Almanya’da siyasî bir  birlik yoktu. Martin Luther’in öncülüğünde  gelişen düşüncelerin halk arasıda yayılması üzerine, Martin Luther Papa tarafından aforoz(Dinden Çıkarıldı ) edildi. Alman İmparatoru Şarlken 1529′da aldığı kararla Luther’in düşüncelerinin kabul gördüğü yerler dışında yayılmamasını istedi, Luther’in yanında olan reform taraftarı prensler
bu kararı protesto ettiler. Bu nedenle Almanyada Luther taraftarlarına “Protestan” adı verildi.
Daha sonra katolikler ile Lutherciler arasında 1555′de Ougsburg Anlaşması imzalandı. Böylece Almanya’da Katolik kiliselerinin  yanında Protestan kiliseleride  kuruldu.
Fransada ise katolik kilisesine karş “Kalve-nizm” olarak yeni bir anlayış ortaya çıktı. Daha sonra IV. Henry Nantes (Nant) Fermanı ile Protestanlara ve Kalvenistlere inançlarını özgürce yaşama  serbestliği tanınarak Kalvenizm Fransa’da resmen kabul edilmiş oldu. (1598)
Sonuçları
  • Avrupa’da val olan mezhep birliği bozuldu.
  • Protestan ülkelerde eğitim kiliselerin tek elinden  alınarak laik eğitime geçildi
  • Papa’nın toplum üzerindeki  etkisi azaldı ve Avrupada mezhep savaşları yapıldı
Coğrafî Keşiflerin, Rönesans ve Reformun Osmanlı Devletine Etkileri
Osmanlı Devleti XV. ve XVI. yy.da yaşanan Avrupa’da bilimsel, kültürel ve sanatsal  gelişmelerden maalesef  uzak kaldı. Coğrafi keşifler sonucunda ise  Osmanlı Devleti’ni ekonomik olarak olumsuz yönde etkiledi. Avrupalıların keşfettikleri yeni yerlerden  bol miktarda altın ve gümüşü gemilerle  Avrupa’ya taşıması ve bu madenlerin zamanla Osmanlı Devleti’ne girmesi akçenin değer kaybetmesine ve  ülkede enflasyona neden oldu. Keşiflermevcut  ticaret yollarının önemini yitirmesine neden oldu. Ancak Avrupa’da yaşanan reform hareketlerine rağmen  Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren bünyesinde yaşayan Hristiyan ve diğer  halka din ve inanç özgürlüğü tanımıştı.

Otuz Yıl Savaşları (1618-1648)


Alman imparatoru’nun Almanya’da protestan akımından sonra mezhep birliğini sağlamak, Protestanları tamamen ortadan kaldırmak istenmesinden dolayı başlamıştır. Bu savaşa Danimarka ve isveç de katıldı. Bu devletlerin yenilip Almanların güçlenmesinde korkan Fransa denge oluşturmak amacıyla  katolik olmasına rağmen Almanya’nın karışısında yer almıştır.
Sonuç olarak ise Vvestfalya Antlaşması’yla Almanya yenildiğini kabul etmiş, bu da Almanyanın siyasal birliğini kurması gecikmiştir.

ORTAÇAĞDA AVRUPA


I. Haçlı Seferi

I. Haçlı Seferi’nin sonunda Antakya ,Urfa, Kudüs şehirlerinde Lâtin Krallığı kuruldu.
İznik’i Haçlıların eline  kaptıran Anadolu Selçukluları başkentlerini Konya’ya taşımak zorunda kaldılar.
Avrupadaki egemen feodalite doğuya taşınmış oldu.
II. Haçlı Seferi:

İmadeddin Zengi’nin  Urfa’yı Haçlılardan, geri alması nedeni ile   bu sefer başlamıştır. Anadolu Selçukluları bu sefere  Danişmentlerden destek alarak Danışmentlilerle  beraber karşı koymuşlardır. Avrupalı Krallar 1. Haçlı seferi gibi  bu seferde başarılı olamadı.
III. Haçlı Seferi:

Haçlılar İstanbul’un zenginliğini görünce dağıldılar, amaçlarından saptılar  Selahattin Eyyubi Kudüs’ü Haçlılardan aldığı için düzenlenen bu seferlerde de hiç başarılı olamadılar.
Bu sefere Anadolu Selçukluları ile  Eyyubiler devletleri  beraber karşı koydular.
IV. Haçlı Seferi:

Haçlılar İstanbul’un zenginliğini görünce o dönem fakir olan Avrupayı bırakıp  İstanbul’u alarak burada Lâtin Krallığını kurdular. (1204)
• Haçlı Ordusunun İstanbula gelmesi ile istanbul’dan kaçan Rumlar, İznik ve Trabzon’da  Trabzon Rum İmparatorluğu kurdular.

Haçlı Seferleri Sonuçları:

 DinîKilise ve Papaya olan güvenleri sarsıldı.
Skolastik(Bağnaz)  düşünce zayıfladı. Kutsal yerler(Kudüs) Müslümanlarda kaldı.
Siyasî
Türklerin batı ilerleyişi durdu.
Türklerin Balkanlara geçişi yavaşladı.
Bizans İmparatorluğu topraklarını koruduğu Burjuva(Zengin, üst tabaka) sınıfı ve mutlak krallık rejimi güçlenerek feodalite rejimi zayıfladı.
Ekonomik Doğu batı arasındaki ticareti gelişerek Akdeniz limanları büyük önem kazandı.
Avrupa’da doğunun zengnlikleri ile yaşam standartı yükselirken, İslâm dünyası ekonomik açıdan zayıfladı.
SosyalBarut, Pusula, Kâğıt ve matbaa gibi buluşlar Avrupa’ya geçti.

Atatürk döneminde Türk Dış Politikası’nın temel ilkeleri

– Türk milletinin bağımsızlığına ve sınırlarına saygı duyan devletlerle iyi ilişkiler kurarak, diğer ülkelerin içişlerine karışmamak ve kendi içişlerine karışılmasına fırsat vermemek,
– Milli sınırlar içinde kalmak ve gerçekleştirilemeyecek emeller peşinde koşmamak,
– Ulusun hayatı tehlikede altında olmadıkça savaşa girmemek,
– Devletlerarası sorunları barışçı yollardan hukuka dayalı olarak  çözümlemek,
– Milli sınırlar içinde her şeyden önce kendi gücüne dayanarak varlığını devam ettirmek,
– Milli politikayı hazırlarken her zaman iç teşkilatı ve kamuoyunu göz önüne almak,
– Dış politika ve diplomaside her zaman bilim ve teknolojiyi yol gösterici olarak kullanmak ve evrensel  gelişmeleri göz önünde tutmak.

Cumhuriyet Dönemi Türk dış politikası iki ana bölümde incelenir;

1. 1923 - 1930 Dönemi:  Bu dönemde Lozan’dan kalan sorunların çözümlenmesi için adımlar atıldı.

2. 1930 - 1939 Dönemi: II. Dünya Savaşı’nın başlama tehlikesine karşı diplomaside  önlemler alınması yönünde adımlar atıldı.

Mustafa Kemal Atatürk, Ülkenin  dış politikasını iki temel unsur üzerine oturtmuştur. Bu iki temel unsur; Türkiye’nin dünyadaki  siyasî bağımsızlığından taviz vermemek ve devletlerarası anlaşmazlıkları aracı olarak  barışçı yollarla çözümlemektir.
Atatürk, ülkenin  dış politikada ısrarla, diğer devletlerin Türkiye’nin milli bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı duymasını istemiştir.  Sadece devletlerin eşitliği ilkesine saygılı olan, içişlerimize karışmayan ülkelerle dostluk ilişkileri içerisinde yaşamaktan yana olunmuştur. Bu bağlamda , barışın her ülkenin çıkarına olacağını  savunan Atatürk, özellikle “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” felsefesi ışığında , Türk dış politikasını şekillendirmiştir.

Türk Sanat Eserleri

Anadolu Selçuklu Camileri

1. Konya Alaaddin Camii
2. Niğde Alaaddin Camii
3. Malatya ulu Camii
4. Kayseri Hond Hatun Külliyesi
5. Hacı Kılıç Camii
6. Amasya burmalı Camii
7. Sinop Ulu Camii
8. Beysehir Esrefoğlu Camii
9. Ankara Arslanhane Camii
10. Afyon Ulu Camii

Anadolu Selçuklu Medreseleri

1. Konya Karatay Medresesi
2. Konya Đnce Minareli Medrese
3. Konya Sırçalı Medrese
4. Sivas Gök Medrese
5. Sivas Çifteminareli Medrese
6. Kayseri çifte Medrese
7. Afyon Kubbeli Medrese
8. Kırsehir Kocabey Medrese
9. Tokat Gök Medrese
10. Erzurum ÇifteMinerali Medrese

Beylikler Dönemi

Danismentliler

1. Niksar Ulu Camii
2. Kayseri Ulu Camii
3. Kayseri Köklük Camii
4. Yağıbasan Medresesi
5. Tokat Niksar Medresesi

Mengücekler

1. Divriği Küçükkale Camii
2. Divriği Ulu Camii
3. Turan Melik Sifahanesi

Artuklular

1. Diyarbakır Ulu Camii
2. Mardin ulu Camii
3. Mardin Medresesi

Osmanlı Devleti Eserleri

Kurulus dönemi ( Erken dönem )

1. Đznik hacı Özbek Camii
2. Đznik Yesil Camii
3. Nilüfer Hatun Đmareti
4. Bursa Hüdavendigar Camii
5. Bursa Ulu Camii
6. Bursa Yıldırım Camii
7. Bursa Yesil Camii
8. Bursa Muradiye Camii
9. Edirne Eski Camii
10. Edirne Muradiye Camii
11. Edirne Üçserefeli Camii
12. Anadolu camii

Yükselme Dönemi ( Klasik Dönem )

1. Fatih Camii ve Külliyesi
2. Rum Mehmet Pasa Camii
3. Atik Ali Pasa Camii
4. Beyazıd Külliyesi
5. Rumeli hisarı
Mimar Sinan Eserleri
1. Đstanbul Sehzade Camii- Çıraklık
2. Đstanbul Süleymaniye Camii-
Kalfalık
3. Edirne Selimiye Camii- Ustalık

Dağılma Dönemi ( Geç dönem ) ( 18.yy )

1. Nuri Osmaniye Camii
2. Laleli Camii
3. Üsküdar Valide Camii
4. Beylerbeyi Camii
5. Aynalı Kavak Kasrı
6. Đshak Pasa Sarayı
7. Sadabat Kasrı
8. III. Ahmet Çesmesi

19.yy Osmanlı Eserleri

1. Beylerbeyi Sarayı
2. Dolmabahçe sarayı
3. Çırağan Sarayı
4. Yıldız Sarayı

Feodalizm ( Feudalism )

Batı Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra  yerine kurulan krallıklar arasındaki anlaşmazlıklar Avrupa ‘ da Feodalite  rejiminin doğmasına sebep olmuştur.

Avrupa ‘da kavimler göçünün meydana getirdiği karışıklıklar devam ederken halk ve büyük toprak sahipleri kendilerini güvende hissetmediklerinden hayatlarını devam ettirmek için güçlü kişilerin koruması altına girme ihtiyacı hissettiler.

Halkın himayesine girdiği kişilere ‘süzeren’  ,himaye edilenlere ise ‘vassal’ denilirdi. Böylece IX. Yy.‘da senyörler ve vassallar arasında hiyerarşi gelişti . senyörler bağlılığı sebebiyle vassallara kira karşılığı toprağı işeme hakka vermeye başladı.
Feodal düzenin önemli  özelliklerinden biride senyörlerin içinde yaşadığı  şato ve kalelerdir . Bu şato ve kaleler  askeri birlik tarafından korunuyordu .Feodalite,  bütün Orta Çağ boyunca devam etti .

XV. yy. barutun ateşli silahlarda kıllanılmasıyla sona ermeye başladı . Feodalitenin yıkılması , mutlak kralların güçlenmesini sağladı. Yeni Çağ başında Almanya haricinde bütün Avrupa ‘da feodalite yıkıldı . Almanya ‘ da ise Yakın Çağ ‘ da ortadan kalktı.

Orta Çağ Avrupa'sında Sınıflar

1-) SOYLULAR ( SENYÖRLER )

  • Soylular , oturdukları toprakların sahibiydiler.
  • Her türlü hakka sahip olan, üstün olan  ve şatolarda oturan soylular , yönetim ve askerlik işleri ile ilgilenirlerdi .
  • Soyluların en üstünde senyör denen derebeylikler yer alırdı
  • Senyörlerin en büyüğü Kral ’ dı . Bundan sonra sırasıyla ‘Dük , Kont , Baron ve Şövalyeler ‘ gelirdi

2-) RAHİPLER :

  • Rahipler  kiliselerin ait olan toprakların geliriyle rahat bir yaşam sürerlerdi .
  • Dinin topluma olan etkilerinden dolayı halk üzerinde söz sahibi idiler .

3-)BURJUVALAR :

  • Ticaret ve sanatla uğraşırlardı.
  • ÒBağlı bulundukları derebeyliklerine vergi verirlerdi.

4-)KÖYLÜLER

a-) Özgür Köylüler :
Üzerinde yaşadıkları toprakları istedikleri gibi ekip biçme hakkına sahip olup bağlı oldukları soyluya , vergi vermek zorundaydılar . Ayrıca topraklarını satabilme , çocuklarına bırakma hakları vardı.
b-) Serfler ( Köle Köylüler )
Hiçbir hakka sahip değildiler.