Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kompozisyon Örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Müzik Duygularımızın En Açık Dilidir

 

Müzik Duygularımızın En Açık Dilidir


Müzik duygu ve düşüncelerin dışa vurumunu sağlar. Müzik sayesinde duygularımızı daha rahat ifade edebiliriz ve  bu sayede daha çok rahatlarız ve kendimizi ifade etme şeklimiz müzik sayesinde daha güzel olabilir. Mesela özlediğimiz bir yakınımıza karşı duygularımızı gidermek için türküler dinleyebiliriz, çok mutluysak ve her şey yolundaysa hareketli pop müzikle dinler, oynar, güler ve eğleniriz. Bunu da jest ve mimiklerimizle, kıvrak hareketlerimizle belli ederiz. Bu sayede hayat da da coşkulu hale gelir ve sıkıcı olmaktan çıkabilir. 


Müzik evrensel ve sınırsız bir iletişim aracıdır. Sevincin, heyecanın, öfkenin, kırgınlığın veya aşkın sözsüz ifadesidir müzik. Müzik farklı dilleri ve kültürleri aşarak insanları ortak bir duygu etrafında birleştirir.  Mesela çocukluğumuzda dinlediğimiz bir şarkıyı yetişkinlik zamanlarında duyunca eskiye özlem duyarız ve daha farklı duygulara sahip oluruz.  Duygular dile geldiği zaman insanlar arasındaki iletişim de artmaya başlar. 


Müzik insanlığı birleştirir ve sevgi kazanır, aşk kazanır, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışmalar artar. Tüm bunları sağlayan da müziğin o büyüleyici gücü, evrenselliği ve birleştiriciliği sayesinde gerçekleşmiş olur.

Bam Telimiz (Kemal Sunal ve Barış Manço)

 

Bam Telimiz

Bu kadar zaman geçti. Barış Manço’nun yüreğindeki o barış şarkıları hala bitmiyor. Kemal Sunal’ın filmlerinden hiçbir kanal vazgeçemiyor. Zeki Müren dahil nice kayıplar verdiğimiz halde Manço ve Sunal  hepsinden farklı biçimde yaşatılıyor. Demek ki tam bam telimizden yakalamışlar bizi. Acaba neden? Nedeni basit. Öyle bir pisliğe saplanmışız ki. Barış Manço’nun şarkılarında şimdi artık ruhumuzu galiba yıkamaktayız. Gelenek, görenek, hatır, gönül, sevgi, saygı, sadakat hepsi var o şarkılarda.  Bayram, mendil, şeker, pide, simit, atasözü, vecize, bir fincan kahve ve bir yastıkta 40 yıl hepsi var. Yani bütün kaybettiklerimiz. Bunları derinden hissetmek tekrar ümit veriyor bana. İşte 3 Şubat'taki anma gecesi için gençliğin şimdiden kuyruğa girmesi ulusal bir benlik arayışıdır. Eğlenmek varken niye Barış Manço’ya akıyor bu gençlik niye bu kara sevda. Bizi silip süpüren o duygusuzluk selini elbette ki Barış Manço tek başına göğüsleyemezdi ama gençlik ona sırt veriyor. Sıradan bir nostalji değil bu iyi düşünün. Altında büyük anlam yatıyor.

 

 Beri tarafta Kemal Sunal vazgeçilmezliği ile beni bir kere daha ümitlendirdi. Yardımlaşmayı ve paylaşmayı, sonuna kadar dayanışmayı simgeleyen yürek ve vefa sergileyen, insaniyet aşılayan, hoşgörü dağıtan, vicdan ve izan sahibi saf ve temiz bir Anadolu çocuğu kibirle gurur arasındaki farkı ve maddiyatla maneviyat arasındaki uçurumu bütün filmlerinde işlemiş, kin ve husumete asla cevap vermemiş, derleyici, toplayıcı, barıştırıcı, en mühimi de  ibret verici bir delikanlı. Yani toplumda artık bulamadıklarımızı  dönüp dolaşıp yine onda arıyoruz. Bence aramaya devam edelim. Aramak yarı yarıya bulmak demektir. Anneler, babalar çocuklarına yine şabanı seyrediyorsun kaçıncı bu diye takılıyorlar ya kulak asmayın. çünkü göz ucuyla kendileri seyrediyorlar. Çünkü kendileri de arayış içindeler. Şaban her gece her evde yaşıyor. 

 

Bazen bir  aşk için servet yapıyor, bazen arkadaş uğruna canını tehlikeye atıyor. Bazen fedakar bir öğretmen, bazen affına sığınan muzip bir öğrenci, bazen de disiplinli bir polistir. Neleri kaybettiğinizi hatırlarsanız şimdi yüreğimizde gittikçe büyüyen Barış Manço ve Kemal Sunal özlemini çok iyi kavrarsınız. Evet muhtaç olduğumuz o güzellikleri barış şarkılarında ve Şaban filmlerinde aramaya devam….

Çok Söyleme Arsız Edersin Aç Bırakma Hırsız Edersin

 

Çok Söyleme Arsız Edersin Aç Bırakma Hırsız Edersin


Bir işi yapan kişiye çok fazla karışmak o kişiyi öfkelendirir ve o kişin yaptığı işten usanmasına neden olur. Hatta işin iyi sonuçlanmamasına sebep olur. Çalışan kişiye çok fazla müdahale edilmemelidir. Yaptığı işin karşılığını alamayan insan da mutlu ve huzurlu olmayacağı için zamanla zararlı olmaya başlar. Bunun için de atalarımız çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin demiştir.


 Bu atasözünü günlük hayatımızda çocuklarımız üzerinde de uyguladığımız zamanlar olur. Örneğin; ders çalışmaya çalışan çocuğa sürekli çalış dediğimiz zaman, sürekli onun işine karıştığımız zaman çocukla yüz göz olmaya başlarız ve çocuğun dersten soğumasına hatta nefret etmesine bile neden olabiliriz. Bir zaman sonra çocuk çalışmayı da bırakır ve işler daha da kötüye gider. 


Onun için çocuklara fazla müdahale etmemek gerekir. Çocukları aç bırakmamalıyız, onları istediği kimi gereksinimlerinden mahrum bırakmamalıyız. Yoksa çocuklar daha kötü yollara başvurabilirler ve bu da onların hırsız olmasına neden olabilir. Bu durum sadece çocuklar için değil herkes için geçerlidir. Her şeyi ölçülü yapmak en mantıklı olanıdır diye düşünüyorum.

Elinizde Sihirli Bir Değnek Olsaydı Dünyada Neleri Değiştirmek İsterdiniz?

 

Elinizde Sihirli Bir Değnek Olsaydı Dünyada Neleri Değiştirmek İsterdiniz?


Elimde sihirli bir değnek olsaydı ilk olarak dünya çocuklarının sevgi ve barış içinde yaşamasını sağlar ve bundan dolayı da ilk olarak dünyadaki savaşları durdururdum ve savaşı çıkaranlara hak ettikleri cezayı verirdim. Savaş olmadığı için her çocuk çocukluğunu yaşamaya devam eder, hiç kimse memleketinden ayrı kalmak zorunda kalmaz ve her insan özgür olur, eşit olarak yaşamaya devam ederdi. Kimsenin kimseye muhtaç olmamasını sağlardım.


 Herkesin maddi durumu iyi olsun ama çalışanın, alın teri dökenin daha çok olsun. Bunun için de adaleti sağlardım. Hak eden hak ettiğini alırdı hak etmeyen kişilerin ise daha bilinçli ve çalışkan olmaları için elimden gelen her türlü sihri yapardım. Elimde sihirli değnek olsaydı kocaman bir uçan halı yapardım ve dünya çocukları ile o halının üzerinde uçardık. Gökyüzünde kuşlar gibi özgür olurduk. Bağırırdık, şarkılar söylerdik, şiirler okurduk ve çılgın anlar yaşanırdı. Elimde sihirli bir değnek olsaydı yaşlılara her türlü hizmet verilmesini sağlardım ve onların aileleri ile yaşamasını sağlardım. 


İnsanların sevgi dolu olmasını, kıskançlığın son bulmasını sağlardım. Dünyada ve ülkemde adaletin daim olmasını sağlardım. Güzel ahlaklı bireylerin artmasını sağlardım. Başarılı, insanlar olsun, mutlu insanlar olsun ve dünyamız sevdi dolu bir dünya olsun isterdim ve daha çok sayıda şey isterdim.

Adam Arkadaşından Belli Olur

 

Adam Arkadaşından Belli Olur


Her insan arkadaşlık kurabileceği, kendisine yakın hissettiği kimseler ile birlikte olmak ister, onlarla arkadaş , dost olur. Bir kimsenin nasıl biri olduğunu öğrenmek istersek onun en yakın arkadaşının kim olduğuna bakabiliriz. Bunu gördüğümüz zaman  o kişinin hakkında fikir sahibi olabiliriz. Bunun için de atalarımız “Adam arkadaşından belli olur.” sözünü söylemiştir. Bir kimsenin güzel davranışlar ya da çirkin davranışlar gösterip göstermediğini, erdemli bir birey mi yoksa hayatı gelişigüzel yaşayan bir birey mi olduğunu anlamak için o kimselerin en yakın arkadaşlarının kim olduğunu bilmek gerekir.


 Örneğin; Her insanın başarılı, çalışkan olması gerekmez. Elbette bunlar güzel şeydir ama bir insanda olması gereken en önemli erdem güzel ahlaklı olmasıdır. Güzel ahlaklı bir birey gördüğümüzde bu kişilerin arkadaşlarına baktığımızda o kimselerin de güzle ahlaklı, erdemli saygıdeğer kimseler olduğunu fark ederiz. Öte yandan kötü alışkanlıklara sahip kimselerin de kötü alışkanlıklara sahip olan kişilerle arkadaşlık kurduğunu görebiliriz. İyi arkadaşlar edinmek için çok dikkatli olmalıyız. 


Arkadaş seçimini yaparken onun bize katacağı faydaları ya da bizde yaratacağı kötü alışkanlıkların neler olabileceğini düşünerek hareket etmeliyiz. Çünkü arkadaş vardır güle götürür, arkadaş vardır çöplüğe götürür. Bundan dolayı dikkatli olmak gerekir. Bir insanın arkadaşları onun dünya görüşünü, ahlaki değerlerini ve hayata bakış açısını gösterir. İyi insanlar iyilerle dost olur, kötü insanlar ise kötüler dost, arkadaş olur.

Yaşadığınız Yerin Tarihi ve Doğal Güzellikleri Nelerdir?

 

Yaşadığınız Yerin Tarihi ve Doğal Güzellikleri Nelerdir?


 Yaşadığım şehir Sivas’tır. Sivas’ın da kendine özgü tarihi ve doğal güzellikleri vardır. Bunların en başında ise Divriği Cami ve Darüşşifası yer alır. Tarihi bir  güzellik olan bu camii Mengücek Beyliği Döneminde 13. yüzyılda yapılmıştır. Bu cami aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alır. Çifte Minareli Medrese vardır. İlhanlılar döneminde yapılmıştır.


 Anadolu Selçuklu Mimarisinin en  güzel özelliklerinden biridir. Sivas Kalesi, Gök Medrese, Şifaiye Medresesi, Kongre Binası ya da diğer adı ile Atatürk ve Kongre Müzesi gibi yerler Sivas’ın tarihi güzellikleri arasında yer almaktadır. Kongre Binası Kurtuluş Savaşı2nın önemli bir simgedir. Buraya her yıl on binlerce turist akını olmaktadır. Sivas2ın doğal güzellikleri ise şunlardır: Sızır Şelalesi, Kangal Balıklı Kaplıca, Hafik Gölü, Yıldız Dağı Kayak Merkezi, Zara Tödürge Gölü de şehrimizin doğal güzellikleri arasında yer alır. 


Bu güzel şehrimiz Türk halk müziği ve halk oyunları açısından da zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Ozanlarımız vardır mesela. Örneğin; Aşık Veysel Şatıroğlu, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet,  Ruhsati vb. gibi. Şehrimize gelen insanlar tarihi ve doğal güzelliklerimizi gezerek büyük keyif alabilir.

Çamur At İzi Kalsın Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Çamur At İzi Kalsın Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Birine iftira atılır veya kişi haksız yere suçlanırsa bu doğru olmasa bile lekelenmiş olur. Bunun için de atalarımız çamur at, izi kalsın sözünü söylemiştir.


İftira atmak, bir insanın onurunu kırmak, bir insanın hayatı ile oynamak çok tehlikelidir. Bunun ne insanlıkta yeri vardır, ne de İslam dininde. Suçu olmadığı halde bir insana çamur atmak o insanın adının çıkmasına neden olur. Kimi insanlar, kimi kurumlar başka insanlara ya da başka kurumlara kendi çıkarları zedelenmesin diye her türlü iftirayı atarlar ve insanların hayatı ile oynarlar. O kişi ya da kurumlar suçsuz olsa bile bir kere adları çıkmıştır. Anadolu’da bir tabir vardır: “Adın çıkacağına, canın çıksın” diye. İşte bu atasözü de tam o sözle yakın anlamlı bir sözdür. Çamur at izi kalsın demek yani.


İnsanlara iftira atmak karaktersiz, yalancı ve zalim insanların özelliğidir. Kimsenin ekmeği ile oynamak, kimseye iftira atmamak, kendi hakkın ile bir yere gelmek ise büyük bir onur kaynağıdır. İnsanlara pusu kurarak, onlara iftira atarak onların ekmeği ile oynanabilir ama göklerin yaratıcısı olan Yüce Allah gün geldiği zaman bu oyunu bozar. Onun için kimseye çamur atmamak, hak ettiğin yere de kendi emeğin ile gelmek en onurlu ve en doğru olanıdır.

İnsan İnsana İyi Gelmeli Gelmeyecekse Hiç Gelmemeli!

 

İnsan İnsana İyi Gelmeli Gelmeyecekse Hiç Gelmemeli


İnsan bir başka insana iyi gelirse şifa olur. İnsanlar sevgi ile yaşar. Çünkü tüm mutlulukların kaynağı sevgiden gelir. İnsanlar birbirinin kuyusunu kazacaksa, birbirlerine kötü davranacaksa, birbirlerine karşı  kırıcı olacaksa bir araya gelmemeliler, arada mesafe olmalıdır.  Çünkü bu şekilde kurulan iletişimde birbirine zarar vermekten başka bir şey yapmazlar. İnsanlar birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket edeceklerse, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, empatiyi hayatının içine alacaklarsa işte orada yaşam olur, canlılık olur, eğlence olur, anın tadı olur.


 Birbirine zehir olanlar birbirine iyi gelmezler. İnsan muhabbetin olduğu, içtenliğin olduğu yerde mutlu olur. Dili ve kalbi samimi olmayan insanların ekmeği yenilmez, suyu içilmez. Öyle kimselerin evinde rahat oturulmaz, özgür hissedilmez. Oysa samimiyetin olduğu, doğallığın olduğu yerde insanlar mutlu olur, kahkahalar atar ve yapay davranışlar içine girmezler. Birbirine iyi gelmeyen, birbirine sürekli laf vuran, birbirinin kusurlarını arayan insanlar kötülükten beslenen, ruhunu kirletmiş insanlardır. 


İşte bizler de böyle kimselerden olmamalıyız. Kalbimiz temiz, vicdanımız rahat olmalıdır. Bencil insan olmamalıyız, merhametli insan olmalıyız. Hayatına girdiğimiz insanlara mutluluk vermeliyiz, onların kendilerini iyi ve rahat hissetmelerini sağlamalıyız.

Herkesin Zihnini Okuyabilseydim

 

Herkesin Zihnini Okuyabilseydim


Zihin okuma  özelliğine sahip olsaydım kendimi yoğun bir duygu içinde hissederdim.  Çok stresli bir hayatım olurdu. İnsanların aklından geçen her şeyi okumak beni çok rahatsız ederdi ve kafam allak bullak olurdu. Duygularım darmadağın olurdu. Özellikle de güvendiğim insanlar benim hakkımda kötü düşünüyorsa ve beni sevmiyorsa bu durumda büyük bir hayal kırıklığı yaşardım ve kendimi çok ama çok kötü hissederdim. 


Her ne kadar kimi tehlikeli işlere karşı ve kimi kötü insanlara karşı zihin okuyor olmak avantaj gibi görünse de ben zihin okumayı yine de istemezdim. Çünkü sürekli zihin aktif olacak, çok yorulacak ve başım da bu durumda çok ağrıyacaktı. Bunun için zihin okumayı asla istemezdim. Özellikle de insanların aklından geçen etik olmayan düşünceleri okuyor olmak, her türlü sinsiliği biliyor olmak çok kötü olurdu. İnsanların aklından geçen kötülükleri bildiğim halde hepsine birden müdahale edemezdim ve bu durumda da vicdan azabı yaşardım. Bu da beni çok yıpratırdı. İnsanların gerçek duygularını ve niyetlerini anlardım. 


İnsanların iç dünyalarını anlayarak, onlara yardımcı olmaya çalışırdım ama bu da sürekli olmazdı çünkü her insanın sorununa yetişemezdim. İnsanların zihni okuyor olsaydım bunu iyilik için okurdum, sınırlar koyardım, kendimi korurdum, ölçülü olurdum diyebilirim.

Cumhuriyet’in Kadınlara Tanıdığı Haklar ve Atatürk’ün Kadınlara Verdiği Önem İle İlgili Konuşma

 

Cumhuriyet’in Kadınlara Tanıdığı Haklar ve Atatürk’ün Kadınlara Verdiği Önem İle İlgili Konuşma


Mustafa Kemal Atatürk kadınlara çok değer vermiş ve kadınların omuz üstünde taşınması gerektiğini dile getirmiştir. Kadınlarımız Kurtuluş Savaşı yıllarında erkeğinin yanında olmuş, yeri gelmiş savaşmış, yeri elmiş askerlere yemek yapmış, çorap örmüş ve daha neler neler… Cumhuriyetle birlikte kadınlara çeşitli haklar verilmiştir.  Türk Medeni Kanunu ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırıldı, kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı.


 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı. Doğum izni düzenlendi. Kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kuruldu. Köy Kanununda  değişiklik yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakları verildi. Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. İş Kanunu yürürlüğe girdi. Kadınların çalışma hayatına düzenleme getirildi. Kadınların yeraltında ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmasını yasaklayan 1935 tarihli 45 sayılı ILO  (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmesi kabul edildi ve kadınlara verilen önem  daha da çok artmaya başladı. Mustafa Kemal Atatürk kadınlar ile ilgili şu sözü söylemiştir: “Çok büyük şükranla görüyoruz ve görmekteyiz ki, hiç bir yerde kadınlarımız erkeklerden aşağı değildir. Hemen her yerde kadın ve erkek seviyesi arasında bir eşitlik görmekteyim. Bu durum övgüye değerdir.” 


"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” diyerek kadınların bir milletin ilerlemesinde ve gelişmesinde ne kadar değerli kimseler olduğunu dile getirmiştir. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

23 Nisan İçin Atatürk’e Teşekkür Mektubu

 


23 Nisan İçin Atatürk’e Teşekkür Mektubu


Ülkemin büyük kurucusu, büyük lideri sevgili Mustafa Kemal Atatürk,

Senin gibi bir devlet adamı, senin gibi bir eğitimci, senin gibi bir insan benim ülkemin kurucu olduğun için çok mutlu oluyorum ve bunun için de çok gururluyum. Ülkesinin gelişmesi için elinden gelen her türlü fedakarlığı yapmaktan çekinmeyen, hasta yatağında bile devlet sorunlarını kişisel problemi haline getiren büyük insan Mustafa Kemal Atatürk’üm.

 

Bize 23 Nisan Ulusla Egemenlik ve Çocuk Bayramını hediye ettiğin için sana minnet duyuyorum. Dünyada senden hiçbir lider yoktur ki ülkesinin çocukları için bayram ilan etsin.  23 Nisan günü hem meclisin açılması, hem de çocukların bayramı olması bizi çok mutlu ediyor. Bize bu kadar değer veren bir liderin olması bizim bu vatan için daha çok çalışmamızı sağlayacaktır. Sevgili Atatürk!


Şundan emin ol ki senin bize emanet ettiğin bu güzel cumhuriyet her zaman yeşermeye devam edecek, boy verecek ve koca bir çınar olarak yaşatılmaya devam edecektir. Milletin bağımsızlığına , milletin iradesine önem veren ve bu arada çocuklarını da unutmayan Mustafa Kemal’im. Sayende her yıl bayramımız oluyor. Ailemiz bu bayramlarda bizi en güzel yerlere götürüyor ve bayramımızı coşku ile yaşıyoruz ve yaşatmaya da devam edeceğiz ama senin gibi büyük bir lideri de asla ve asla unutmayacağız.

Yunus Emre’yi ve Onun Türk Diline Katkılarını Araştırınız.

 

Yunus Emre’yi ve Onun Türk Diline Katkılarını Araştırınız.


Yunus Emre;  on üçüncü yüzyılın sonu ile  on dördüncü yüzyılın başlarında yaşamış olan Türk halk şairi, düşünür ve aynı zamanda tasavvuf ile ilgilenen bir kimsedir. Yunus Emre Türkmen bir derviştir ve Anadolu'da Türk şiirinin öncüsü olarak kabul edilir. Yunus Emre Tabduk Emre'nin öğrencisidir. Eskişehir’de doğduğu ve öldüğü söylenir. Farsçanın yaygın olduğu bir dönemde sade Türkçe ile şiirler söylemiştir. Nazım biçimi olarak ilahiyi kullanmıştır. 


Şiirlerinde Allah sevgisini ve insan sevgisini işlemiştir. Şiirleri coşkulu olduğu için lirik bir şairdir. Şiirlerinde evrensel mesajlar vardır. Divan edebiyatından etkilenmiştir. Şiirlerinde hem hece ölçüsünü hem de aruz ölçüsünü kullanmıştır Divan ve Risaletün Nushiyye adlı eserleri vardır. Yunus Emre İslam hakkındaki görüşlerini Türkçe olarak dile getirmiştir. Yunus Emre’nin şiirleri hem dini özellik taşır hem de felsefi derinlik taşır. Yunus Emre halkın duygu ve düşüncelerini Türkçe olarak şiirlerinde coşkulu bir şekilde dile getirmiştir. 


Şiirlerinde halkın dili olan Türkçeyi kullandığı için edebiyat ile halk arasında kopukluk yaşanmamıştır. Şiirlerinde Türk dilinin zengin kelime hazinesinden faydalanan Yunus Emre çok sevilen bir şair olarak gönüllerimizde yer edinmiştir. Barış, hoşgörü, insan sevgisi, Allah sevgisi şiirlerinde işlediği temalardır.

En Son Gezdiğiniz Yere Ait Gözlemlerinizi Maddeler Halinde Defterinize Yazınız.

 

En Son Gezdiğiniz Yere Ait Gözlemlerinizi Maddeler Halinde Defterinize Yazınız.


En son gezdiğim bölge Karadeniz Bölgesiydi. Trabzon, Samsun, Rize, Sinop ve en sonunda  ise Bartın’ın Amasra ilçesinde gezdim ve Amasra muhteşem doğal güzellikleri ile beni büyüledi. Orada geçirdiğim güzel günler beni çok mutlu etti.  Amasra Kalesini gördüm. Bu kale Amasra’nın simgesiymiş. Kaleye çıktığım zaman ilçe harika görünüyordu. Kalenin içinde gezinti yaptık. Küçük Liman ve Büyük Liman, balıkçı tekneleri, kafeler ve restoranları gördüm. 


Çekiciler Çarşısına gittim ve oradan hediyelik ahşap ürünler aldım. Gürcüoluk Mağarasını gördüm, bu mağara doğa tutkunları için harika bir yerdi. Amasra Müzesi, Fatih Camii çok güzeldi. Oraya gittiğim zaman balık yedim, taze sebze ve deniz ürünleri ile yapılan Amasra salatasının lezzeti de bir başkaydı. Kestane şekeri yedim. Daha sonra ailemle birlikte tekne turu yaptık. Karadeniz2in mavi sularında tekne tutu yapmak çok keyifliydi. 


Küre Dağları Milli Parkına gittik ve orada yürüyüş yaptık. Gittiğim çok güzel yerlerden biriydi Amasra. Gitmenizi mutlaka öneririm. Bu şirin kasabaya yine gitmeyi düşünüyorum.

Mutlu Birey Nasıl Olunur?

 

Mutlu Birey Nasıl Olunur?


Yaşadığımız acı olaylar olabilir. Yeri gelir çok mutlu olduğumuz anlar olabilir. Bunlar doğanın içinde olan normal şeylerdir aslında. Çünkü her şey biz insanlar içindir. Mutluluk, acı, öfke, sevinç, pişmanlık vb gibi. Her zaman mutlu olamayabiliriz ama nasıl mutlu olacağımızı genle olarak belirlemek ise bizim irademizle alakalıdır. İrademiz dışında gerçekleşen şeyler bizi bağlamaz. Mutlu birey olmak için hem bedenen  sağlıklı olmak, hem ruhumuzun sağlıklı olması gerekir. Onun için de ilk olarak kişi kendini tanımalı ve kendini her hali ile kabul etmeyi bilmelidir. Kendi duygu ve düşüncelerini anlamak gerekir.


 Olumlu düşünmek kötümser düşünmekten uzak durmak gerekir. Elbette bazı durumlarda kötümser düşünmek iyi olabilir ama genel anlamda baktığımızda olumlu düşünmek kişiyi içten içe daha motive eder ve kişinin yaşadığı zorlukları daha iyi çözmesini sağlayabilir. Kişi kendine karşı da merhametli olmak çünkü kişinin kendi bedeninin de kendinde hakkı vardır diye düşünüyorum. Hatalarımızı kabul etmek, abartılı fedakarlıklarda bulunmamak, her şeyde ölçülü olmak kişinin mutlu olmasını sağlar. Aile, arkadaşlarla ve diğer sevdiklerimizi sosyal bağları koparmamak kişiyi mutlu eder. 


Anlaşılabilir ve ulaşılabilir amaçlar koymak ve o amaçlar için çalışmak, fiziksel sağlığımıza önem vermek ve bunun için egzersizler yapmak, yeterli ve dengeli beslenmek, stresle mücadele edebilmek, anın kıymetini bilmek, başka insanlara yardım etmek, hayvanları korumak ve kollamak, doğaya zarar  vermemek, empati kurmak, hayatta olduğumuza, sağlıklı olduğumuza şükretmek ve minnet duygusuna sahip olmak vb kişiyi mutlu eden etmenler arasında yer alır.

 

İnsan Karşısındakini Konuşarak Değil Dinleyerek İkna Eder

 

İnsan Karşısındakini Konuşarak Değil Dinleyerek İkna Eder


İnsan karşısındakini konuşarak değil, dinleyerek ikna eder sözünden hareketle müşterilerinizi ve çalışanlarınızı memnun etmek için neler yapabileceğinizi anlatan bir yazı yazınız...

İnsan karşısındaki konuşarak değil dinleyerek ikna eder. Çünkü dinlemek karşıdaki kişiye değer vermek, onu anlamak ve ona saygı göstermekle ilgili bir durumdur. Bunun için önce dinlemeyi bilmek gerekir. Müşterilerimle iletişim kurarken  öncelikle onların söylediği sözlere odaklanırım ve onların sözünü kesip kendimi ön plana çıkarmaya çalışmam. Konuşmak için değil anlamak için, yardımcı olmak için dinlemeyi tercih ederim. Kendimi müşterilerimin yerine koyar ve empati kurarım. Müşterilerimin sorunlarına hızlı ve etkili çözümler bulmaya çalışırım. Bu arada müşteriyi de  çözüm aşamasında bilgilendirmeye ve bilgileri günce tutmaya devam ederim. 


Müşterilerimin kişisel gereksinimlerini ön planda tutarım ve onlar için kişiselleştirilmiş çözümler sunarım. Müşterilerimin ger bildirimlerine değer veririm ve böylece onlarla aramdaki iletişimi de kaliteli ve samimi hale getirmiş olurum.Çalışanları mutlu etmek için şunları yapardım. Çalışanlarımla açık bir iletişim kurardım. Onların fikirlerini dinlerdim ve onlar üzerinde üstünlük kurmaya çalışmazdım. Mütevazi olurdum. Çalışanlarıma kendilerini  ifade etme fırsatı sunardım. Gerektiği zaman onları ödüllendirirdim ve böylece onların daha da azimle işlerine bağlanmasını sağlardım. Çalışanlarıma özel gelişim fırsatları sunardım. Örneğin; onların kariyerini daha iyi hale getirmek için elimden geleni yapardım.  


Çalışanlarımın ihtiyaç duyduğu  eğitimleri almasına yardımcı olurdum. Yeri geldiği zaman esnek olmasını bilirdim. Onlara güvenirdim, onları başka iş yerinde çalışan kişilerle kıyaslamazdım. Onların karşılaştığı sorunları dinler, sorunları halletmek için onlara yardımcı olacak  öneriler sunardım. Kısacası iyi bir dinleyici olurdum, esnek olurdum, ön yargılı olmazdım, hoşgörülü olurdum.

Nesli Tükenmekte Olan Hayvanlardan Hangilerini Biliyorsunuz. Sizce Bu Hayvanların Neslinin Tükenmemesi İçin Neler Yapılabilir?

 

Nesli Tükenmekte Olan Hayvanlardan Hangilerini Biliyorsunuz. Sizce Bu Hayvanların Neslinin Tükenmemesi İçin Neler Yapılabilir?


 Nesli tükenmekte olan hayvanlar, doğal yaşam alanlarının yok olması, iklim değişikliği, çevre kirliliği, avlanma vb nedenlerle tehlike altında olan türlerdir. Nesli tükenmekte olan hayvanlar şunlardır. Panda, deniz kaplumbağaları, kutup ayısı, fil, kaplan, orangutan, Meksika Yunusu vb. gibi hayvanlardır. 


Bu hayvanların neslinin tükenmemesi için çevreyi kirletmemeliyiz, ekosistemin dengesini bozmamalıyız.  Doğayı kendi haline bırakmamalıyız. Ormanlar yakıp yıkmamalıyız. Çevreyi temiz tutmalıyız. Zehirli atıkları denize bırakmamalıyız. Havayı, suyu ve toprağı kirletmemeliyiz. Örneğin Panda neslinin tükenmemesi için Bambu ormanları korunmalıdır, yasa dışı avlanmalar önlenmelidir. kaplanların korunması için kaplan habitatlarının korunması gerekir. Kaplanların  üremesinde destekleyen koruma alanları oluşturulmalıdır, fillerin yaşam alanları korunması ve genişletilmesi gerekir. Fildişi ticareti yasaklanmalıdır. Orangutanların neslinin korunması için yağmur ormanları korunmalı ve palmiye yağı üretimi devamlı hale gelmelidir.


 Denizkaplumbağalarının korunması için okyanuslar kirletilmelidir. Denizlere plastik atıklar bırakılmamalıdır vb. Kısacası habitat korunmalı, yada dışı avlanmalar önlenmelidir. İnsanlar bilinçli olmalı, doğasever olmalı, iklim değişikliği ile mücadele edilmelidir. Hayvanların üremesini destekleyecek koruma programları düzenlenmelidir.

Bir Geziye Çıkmadan Önce Gideceğiniz Yer Hakkında Araştırma Yapmanın Size Neler Kazandırabileceğini Açıklayınız

 

Bir Geziye  Çıkmadan Önce Gideceğiniz Yer Hakkında Araştırma Yapmanın  Size Neler Kazandırabileceğini Açıklayınız


Bir geziye çıkmadan önce gideceğimiz yer hakkında önceden bilgi sahibi olmak oradaki gezimi daha kolay ve daha keyifli hale getirecektir. Gideceğimiz yer hakkında bilgi edindiğimiz zaman kalacağımız yerlerin, yemek yiyeceğimiz yerlerin bütçesini biliriz ve plan ve program dahilinde paramızı harcarız ve yok yere paramız  gitmemiş olur. Gezi süremizi etkili bir şekilde planladığımız için önemli yerleri ve aktiviteleri de kaçırmamış oluruz. 


Gideceğimiz yere en kısa ve en güvenilir yolun ne olduğunu bildiğimi zaman gezimiz hem daha ekonomik olur hem de daha kısa zamanda ıraya varmış oluruz. Gideceğimiz yerin gelenek ve göreneklerini bilirsek orada nasıl davranmamız gerektiğini de biliriz ve böylece oraya da uyum sağlamış oluruz.  Temel yerel kelime ve ifadeleri öğrenmek, iletişim kurmamızı kolaylaştırır. Hangi bölgelerin güvenli olduğunu bilmek, gezimizi daha güvenli hale getirir. 


Gideceğimiz yerin iklim özelliklerini bilmek ona göre kıyafetler almamızı sağlar. Yerel halktan alacağımız öneriler daha güzel bir an geçirmemiz sağlar. Acil durumlar için gerekli bilgileri de önceden öğrenmek gerekir.

Barış Manço, Kemal Sunal Gibi Sanatçıların Hatıraları Nasıl Yaşatılabilir?

 

Barış Manço, Kemal Sunal Gibi Sanatçıların Hatıraları Nasıl Yaşatılabilir?


Barış Manço ve Kemal Sunal bu ülkenin en değerli sanatçılarındandır. Çünkü onlar halkın içinden gelmiş, halkın sorunlarını en iyi şekilde dile getiren nitelikli sanatçılardır. Onların hatıralarını yaşatmak için yapılması gerekenler şunlardır: Barış Manço'nun eserleri başka sanatçılar tarafından yeniden yorumlanmalıdır, sinemalarda ve dizilerde onun şarkılarına yer verilmelidir, onun sözlerine yer verilmelidir. Barış Manço'nun insan sevgisi üzerine söylediği sözler ile ilgili sosyal sorumluluk projeleri yapılmalıdır ve bu projelerde hayata geçirilmelidir. Sanatçıların eserleri, görüntüleri ve onlarla yapılan röportajlar sosyal medyada paylaşılmalı ve gençlerin de onlar tanıması bu şekilde sağlanmalıdır.


 Kemal Sunal ve Barış Manço ile ilgili onların yaşamını anlatan belgeseller hazırlanmalı ve çocuklara bu belgeseller okullarda seçmeli ders olarak izletilmeli, onların hayatları okutulmalıdır. Onlar adına şehir merkezlerine onların heykelleri yapılmalıdır. Sanatçıların geride kalan eşyaları müzeye koyulmalı ve halkın o eşyaları görmesi sağlanmalıdır. Sanatçıların hayat hikayeleri detaylı şekilde televizyon programlarında anlatılmalıdır. Onların hayat hikayelerini ele alan filmler yapılmalı, onlar adına konserler düzenlenmeli, tiyatro perdesinde filmleri tekrar canlandırılmalı ve yaşatılmalıdır. Akademik çalışmalar, denemeler ve makaleler ile bu iki sanatçımızın halkımız üzerinde bıraktığı kültürel etkileri incelenmelidir. Onların hatıralarını yaşatmak hem de onlara saygı duymak hem de bize fayda sağlamaktır. Mesela Kemal Sunal'ın repliklerini arkadaşlarımızla şakalaşarak konuşmalıyız. 


Barış Manço'nun şarkılarını müzik dersinde herhangi bir müzik aleti ile çalmalı ve söylemeliyiz. Onların hatıralarını yaşatmak için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Böylelikle toplumsal belleğimiz de daha güçlü olur. Kültürüne sahip çıkan, sanatçısına asla unutmayan gençler oluruz.

Kemal Sunal’ın Rol Aldığı Filmlerde Hangi Konular İşlenmiştir?

 

Kemal Sunal’ın Rol Aldığı Filmlerde Hangi Konular İşlenmiştir?


Türk sinemasının unutulmaz oyuncularından biridir Kemal Sunal. Filmlerinde kimi zaman saflığı temsil etmiş, kimi zaman politikacıları temsil etmiş, kimi zaman adalet dağıtmış vb. Kemal Sunal’ın filmleri sadece komiklik üzerine olan filmler değildir. Filmlerde toplumsal mesajlar ve eleştiriler de yer almıştır. 


Kemal Sunal’ın filmlerine baktığımızda ülkenin sosyal, kültürel ve ekonomik yapısını yansıttığını görebiliriz. İzleyiciler onun filmleri ile kimi zaman gülmüş, kimi zaman ağlamış, kimi zaman düşünmüş vb.dir. Adaletsizlik, hırsızlık, sahtekarlık, yalancıların yalanı ortaya çıkarma gibi  konulara yer verilmiştir. Kemal Sunal’ın filmleri izlenmesi gereken muhteşem filmlerdir diyebilirim. Toplumdaki bazı töreler, ülkenin ekonomisi, kibir, gurur, şatafat, riyakarlık vb gibi konulara da değinilmiştir. Kemal Sunal sırtını halka dayamış değerli bir  şahsiyet, değerli bir insandır. 


Onun filmlerinde kendimizi buluruz. Çünkü Kemal Sunal halktan biridir ve halkın dertlerini en iyi anlayan sanatçılarındandır. Bundan dolayı en küçüğümüzden en büyüğü bile onun filmlerinden büyük zevk alır. Her yaştan insana hitap eden filmleri vardır.

Kültürümüzde Misafirlere Hangi İkramlarda Bulunulmaktadır?

 

Kültürümüzde Misafirlere Hangi İkramlarda Bulunulmaktadır?

 

Ev sahibi için misafir, evin bereketini, neşesini ve sıcaklığını getirir. Türk kültüründe, misafirin varlığı bir evin bereketini artırır, bu nedenle “misafirin evi bereket kapısıdır” şeklinde bir inanış hâkimdir. Eve gelen misafire nazik bir şekilde davranılır ve eve gelen misafir evin en temiz ve en güzel odasına alınır.


 En güzel yiyecekler onun için hazırlanır. Ev sahibi kibar olur, fedakar olur ve misafiri için elinden gelen her şeyi yapardı. Kültürümüzde misafirlere şu ikramlarda bulunulur: Kolonya, şeker, çikolata, tatlı, çeşitli yemekler, çay, ayran, şerbet vb. Misafirin memnun olması için her şey yapılır. Çünkü misafir evin kısmetidir, evin bereketidir. Misafirperverlik, Türk kültür ve geleneğinin önemli bir parçasıdır. İslam dini de misafire ve misafirliğe büyük önem vermiştir. Bu hususta Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) hadisleri yol gösterici olmuştur. Atalarımız misafire önem verdiğinden yol üzerinde hanlar, hamamlar, kervansaraylar inşa etmiş; garipleri, yolcuları, misafirleri buralarda ağırlanmışlardır.


 Misafirlik ile ilgili şu söz de çok önemlidir: "Bir dost, misafir gelince öyle davranmalı ki hizmet ederken üzerine hiçbir ağırlık çökmemeli, gittiğinde de ferahlık gelmemeli." Ebu Hafs