Ali Fuat Başgil'in Gençlerle Baş
Başa Kitabında Geçen Alıntılar
Ali Fuat Başgil; Gençlerle Baş Başa kitabında; bilgi ve
tecrübesiyle genç nesillere rehberlik etmiş, gençlere başarılı olma
yolunun tehlikeli düşmanlarını anlatmış ve başarıya ulaşmanın şartları üzerinde
durmuştur.
Kitapta geçen alıntı sözler şunlardır:
Çalışmak için müsait gün ve saat
bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil
ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. Bir günde ve bir zamanda
yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira
her günün derdi gibi, işi de kendine yeter. Bir zamanda yalnız tek bir iş yap, yalnız bir
ders, bir kitap, hattâ bir fasıl üzerinde çalış. Tâ ki, dikkatin ve kuvvetin
yayılıp zayıflamasın. Bir zamanda birden fazla iş yapayım diyen, hiçbirini tam
ve temiz yapamaz. Dünyaca tanınmış olan büyük İslâm mütefekkiri «İmam-ı Gazali»
ye «İlıya-i Ulam» adlı muazzam eserini nasıl bir çalışma ile vücuda getirdiğini
sormuşlar: bir zamanda yalnız bir fasıl, bir bahis, bir mesele üzerinde
çalıştım, demiş. Başladığın bir işi (Bir
dersi, bir kitabı, bir vazi- feyi) yapıp bitirmeden başka bir işe (derse,
kitaba ve vazifeye) başlama. Yarıda kalan iş, başlanmamış demektir. Bir günün işini (dersini, vazifesini)
bitirdikten sonra ertesi günü ne işi yapacağına karar ver. Yahut, hiç olmazsa
çalışmağa başlamadan evvel, hangi iş (ders, kitap) üzerinde çalışacağını
düşünüp kararlaştır ve çalışmaya bu kararla otur.
Bir işe başlamadan, bir
dersi öğrenmeye, bir kitabı okumağa oturmadan evvel düşün ve çalışman için lâzım
olan şeyleri yanında ve elinin altında bulundur. Tâ ki, ikide bir kalem, kâğıt
aramağa kalkıp ta dikkatin dağılmasın. Çalışmağa oturduğun zaman tıpkı ateş
hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol, ve dikkat kesil. Ve bütün
ruhî ve bedenî kuvvetinle kendini işe ver. Bir işe başlamazdan evvel o işi (dersi,vazifeyi,
kitabı) en kısa bir zamanda, en kolay ve en temiz bîr surette nasıl yapmak,
nasıl öğrenip etüd etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla. Çalıştığın bir
iş (bir ders, bir kitap, bir yazı) üzerinde herhangi bir güçlüğü yenmeden bir
adım bile gerileme. Ve bil ki, yılgınlık maskeli bir tembelliktir. Gene bil ki,
çalışma sevgisi güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlüğü yenmekten
hasıl olan manevî zevk, eşsiz bir zevktir. Emin ol ki, harpte zafer ve işte
muvaffakiyet yılmayanındır. Sebat önünde güçlükler erir ve imkansız görünen,
mümkün olur. İşinde rastladığın bir güçlüğü evvelâ parçala. Her parçayı birer
birer ve sıra ile yenmeğe çalış. Bunun için de, meselâ, bir dersi, bir kitabı
en basit elemanlarına, kısım, fasıl ve bahislerine ayır. Sıra ile her bahsi
iyice ve noksansızca anlayıp öğrenmeden öbür bahse geçme. Fasıllar ve bahisler
üzerinde bir kör gibi yürü. Yani attığın adımı iyice basmadan öbürünü atma. Devamlı ve ittiratlı çalış. Ve her gün aynı
saatlerde behemehal çalışmağa otur. Çalışmayı uzun fasıla ile kesip terk etme.
Hasta ve yorgun değilsen tatil aylarında bile yavaş ve az da olsa çalış. Tâ ki
çalışma itiyadın körlenmesin ve tekrar çalışmaya koyulmak için zahmet
çekmeyesin. Bir iş üzerinde yorulursan dinlenmek için işini değiştir ve çalışma
hızını yavaşlat. Fakat dinlenme bahanesi ile, asla boş oturma. Boş oturanın
içi, işlemeyen demir gibi, pas tutar. Çok düşün. Ve bil ki, çalışmak mutlaka
hareket etmek veya okumak, yazmak demek değildir.
Düşünen bir insan, maden kuyularında
kazma sallayan işçiden daha çok çalışıyordur. Verimli çalışmayı sakın iş
üzerinde geçirdiğin zamanla ölçüp de, eh bugün şu kadar saat çalıştım, yetişir
deme. Çalışmanın neticesine ve öğrendiğine bak. Fikri çalışmalar için, aynı saatlerde devamlı
ve tertipli bir surette, günde iki üç saat bile kâfidir. Büyük İslâm feylesofu İbni Sina, dünyaca meşhur olan (Kitabuşşifa) sini, her gün, sabah namazından
sonra Bağdat'taki bir caminin büyük kandili altında oturarak, kuşluk vaktine
kadar, yani takriben iki saat çalışmak suretiyle vücuda getirmiştir. Meşhur
İngiliz feylesofa Spencer, muazzam eserlerini, günde iki saat çalışarak
yazmıştır. Her sene bin, bin iki yüz sahifelik eser veren Fransız edibi Emil
Zola’ya bu muvaffakiyetinin sırrını sormuşlar: Her gün yalnız üç saat çalışır
ve yazarım demiş. Sebat et, genç dostum,
sebat et! Damlaya damlaya göl olur. Ve aynı noktaya düşen damlacıklar, zamanla
mermeri bile deler. Bir işe başladığın,
bir dersi öğrenmeğe, bir kitabı okumağa koyulduğun zaman telâş edip
sabırsızlanma. Sakin ve metin ol. Yol al, fakat acele etme. Sindirerek çalış ve öğren. İşinde ve dersinde herhangi bir
fikri ve noktayı küçümseyerek ihmal edip geçme. Küçük ihmalden bazen büyük zararlar
doğduğunu unutma. Gece yatağına
uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan
uyuma. Her gün iyi bir eserden yüksek
sesle beş on sahife oku. Bu sayede konuşma ve söz söyleme istidadın gelişir. Rastladığın edebi, felsefî bazı güzel
parçaları ezberle. Bu sayede hem kelime ve ifade hâzinen zenginler hem de
hafızan kuvvetlenir. Çalıştığın bir dersin, bir kitabın fasıl ve bahislerini
bitirdikçe, kitabı kapayıp, okuduğunu ezberden hülâsa halinde not et. Bir
dersi, bir suretle iyi anlayıp öğrenmenin yolu, onu bu suretle yazmaktır. Bir
dersten öğrendiğin, bir kitaptan okuduğun fasıl ve bahisleri arkadaşlarınla
ezberden müzakere ve münakaşa et. Bu suretle hem zekân işler ve öğrendiğin
hazmolur, hem hafızan kuvvetlenir; hem de düzgün konuşma ve fikirlerini vuzuh
ile ifade etme melekesi elde edersin. Dikkat et: Sözlerin ve yazıların kısa, açık ve
manalı olsun. Fikrî çalışmanın herkesin
mizacına göre deği şen verimli ve aziz saatleri vardır. Bunlar bazı kimseler
için sabahın erken saatleri, bazıları içinde öğleye doğru öğleden sonra, gece
saatleridir. Okuduğun
bir kitapta rastladığın güzel bir parçayı veya orijinal bir fikri yerini ve
sahifesini işaret ederek not et. Bu suretle biriktirdiğin notları bir dosyaya
ve bir fiş kutusuna sırası ile yerleştir. Bir yazı yazmak veya bir eser yapmak
istediğin zaman, bu notlar senin için zengin bir malzeme hâzinesi olur.
Bir
mevzu ve mesele hakkında bir yazı veya bir eser yazmağa karar verdiğin zaman,
evvelâ, bu mevzu ve mesele üzerinde evvelce yazılmış eserleri oku. Tâ ki
yazılmış ve söylenmiş şeyleri tekrar edip ömrünü israf etmiyesin. Gök kubbe
altında yepyeni hiçbir fikir yoktur. En yeni fikir, eski bir fikrin yeni bir
elbise giymişidir. Her şeyden evvel, ana dilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı
öğren. İnsan için en faydalı olanı kendi ana dilidir. Dil bilgisi bir gaye
değil, bir vasıtadır. Asıl gaye olan, fikir zenginliğidir. Kişinin kıymeti dilinin altında ve kaleminin
ucunda gizlidir. Onu söz ve yazı açığa vurur. Bir işi yapıp yapmamakta
kararsızlığa düştüğün vakit, iki şıktan herbirinin fayda ve zararlarını iyice
hesapla. Faydası çok, zararı az olan şıkkı tercih et. Bir işe öfkeli ve sinirli iken karar verme.
Bekle öfken geçsin. Zira öfke ile kalkan zararla oturur. Çok konuşma. Yerinde
ve özlü konuş. Kıymet ve tesir çok sözde değil, yerinde ve özlü sözdedir. Dilini tut ve bil ki, dil yarası bıçak
yarasından daha vahimdir. Kimsenin yüzüne karşı söyliyemediğini arkasından
söyleme ve bil ki arkadan konuşma korkaklığın en iğrenç şeklidir. Kimsenin cahilliğini yüzüne vurma. Bil ki
insanları en çok kızdıran ve gücendiren, cahilliklerinin yüzlerine
vurulmasıdır. Yalan söyleme. Yalan
söyliyen, tutulmak korkusu içinde yaşayan hırsız, gibidir. Bir kimseye söz vermeden evvel iyi düşün.
Fakat verdiğin sözden dönme. Sözden dönmek yalancılığın en çirkinidir. Daima olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol.
Olduğundan fazla görünmek isteyen, karşısındakilere kendisinin ahmaklığını
göstermiş olur. Kimseye karşı kin tutma
ve kimsenin muvaffakiyyet ve saadetini kıskanma, fakat imren, sen de öyle bir
muvaffakiyet ve saadete erişmeye çalış. İmrenmek terakkinin şartıdır. Kin ve
kıskançlık ise, iç ferahlığının, sağlık ve saadetin iki azgın düşmanıdır. Dost kazanmak için cömert ol. Bil ki hasisin
dostu yoktur. Gençliğinde iyi arkadaş
kazan. Yaşlılıkta kazanılan arkadaşlık sağlam olmaz. Zira paslı teneke lehim
tutmaz. Gençlik güzelliğine şans denilen kör kuvvet bile âşıktır. Gençliğini
boş yere harcama, onu kıymetlendirmeyi bil. Herkesçe beğenilen asıl güzellik, ahlâk
güzelliğidir. Çünkü ahlâkı güzel insan her yaşta güzeldir. Ahlâkını güzelleştirmeğe daima çalış. Ahlak
güzelliği insan için en kıymetli bir servettir. En yakın arkadaşlarınla bile şakaların zarif
ol- sun. Kaba şakadan hayvan bile hoşlanmaz. Dost ol, tâ ki sana da dost olsunlar. Dostluğunu kötü günde göster, tâ kî kötü müsamahalı
bulasın. Dostlarına vefalı, düşmanlarına
müsamahalı ol ve yere yıktığın düşmanını tekmeleme, âlicenaplık göster. Vefa ve
âlicenaplık yüksek ahlâkın iki parlak şiarıdır. Büyüklere hürmet et. Tâ ki büyüdüğün zaman sende
küçüklerden hürmet göresin. Kadınlara
hürmet et. Düşün ki, kadınlık insanlığın anasıdır. Ana baba ahı alma. Ana baba ahinin zehrini
içen kurtulamaz. Yaşlıların
tecrübesinden faydalan ve tecrübe edilmişi yeniden tecrübeye kalkışma, tâ ki
pişman olmayasın. Sonunda pişman olacağın bir işi başında düşün. Pişmanlık,
ahmaklıktır. Küçüklere şefkat göster. Tâ
ki büyüdükleri zaman onlardan şefkat görmeye hakkın olsun. Boşuna iddia ve inat etme. Hakikati ara ve sev. Hakikat sevgisi, insan için, sevgilerin en
yükseğidir. Kusurlarım kendin gör tâ ki onları tamir ve ikmal edebileşin. Muvaffakiyetlerinle mağrur olma. Bil ki gurur
gelecekteki muvaffakiyetlerinin en büyük düşmanıdır. Hayatta cesur ol. Fakat
bil ki cesaret gözü kapalı tehlikeye atılmak değildir. Başkasının kanaat vc
akidesine hürmet et. Tâki başkası da seninki ne hürmet etsin. Kendine
yapılmasını istemediğin bir muameleyi başkasına yapına. Tâ ki başkası da sana
karşı aynı şekilde hareket etmesin. Kendine iyilik yapılmasını istersen,
başkalarına iyilik yap. İyiliğe karşı
iyilik adalettir, iyiliğe karşı kötülük cinayettir. Kötülüğe karşı iyilik ihsan
ve atıfettir ve insanlığın en yüksek derecesidir. Düşenin elinden tut. Tâ ki sen de düştüğün
zaman tutacak el bulasın. Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun. İnsanın ka-
bası, ısırgan köpek gibidir, herkes tarafından taşlanır. Başkalarından gördüğün
kötülük, seni iyilik yapmaktan alıkoymasın. İyilik ibadettir, kötülükle
mahsuplaşmaz. Kibirli olma. Kibirli
insan sarımsak kokan ağız gibidir. Herkesi kendisinden uzaklaştırır. Alçak gönüllü ol. Mütevazı insan, meyve
ağacına benzer. Meyve dalının yere eğilmesi meyvesinin çokluğundandır.
Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi
ol. Korkma, yerde kalmazsın. Kendinden
üsttekilere değil, kendinden alttakilere bak, rahat edersin. İşinde ve sözünde doğruluktan ayrılma. Hak doğruların
yardımcısıdır. Çalış, daima çalış, fakat hırsı bırak. Zira hırs, verimli
çalışmanın, sağlık ve saadetin düşmanıdır. Çalış, fakat haris olma. Haris insan, ciğer
bulaşmış eğeyi yalayan aç kedi gibidir: dilinden akan kanı yalar da bilmez. Hayatın ve tutacağın yol hakkında tereddüde ve
kararsızlığa düşüp de bir ışık aradığın zaman, fikrini ve reyini soracağın
kimseyi iyi seç. Düşün ki, isabetsiz bir fikirden hareket ederek verdiğin
karardan bütün ömür boyunca pişmanlık duyman mümkündür. Fakat isabetli bir
fikirden aldığın ışık da bütün Ömrünce yolunu aydınlatır.