Evde Bir Hayvan Beslemeyle İlgili Düşünceleriniz Nelerdir? Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

Evde Bir Hayvan Beslemeyle İlgili Düşünceleriniz Nelerdir? Arkadaşlarınızla Paylaşınız.


Hayvanlara merhamet göstermeyen, hayvanları sevmeyen insanların başka insanları da sevebileceğini düşünmüyorum. Çünkü hayvanlar korunmaya ve  sevilmeye muhtaç olan, Allah'ın bize emanet ettiği masum canlılardır. Evde bir hayvan beslemeyle ilgili şunları düşünüyorum. Evde bir hayvan beslemek aşırı keyifli bir durumdur. Benim bir tane kedim var ve onunla vakit geçirmek, onunla oynamak bana terapi geliyor. 


Gün içindeki yorgunluğumu ve stresimi kedim sayesinde atıyorum. Çünkü o çok tatlı ve sevimli bir kedi. Ona her gün mamasını ve suyunu veriyorum. Onun başını ve karnını okşuyorum ve ona olan sevgimi hissettirebiliyorum. Onun için hemen yanıma geliyor ve kucağıma kıvrılıveriyor. onunla vakit geçirmek, onu sevmek ve onun da beni sevdiğini hissetmek harika bir duygudur.


Evde hayvan beslemenin faydaları ise şunlardır:


Evcil hayvan besleyen ve kalp krizi geçiren birinin iyileşme ihtimali daha yüksektir.

* Köpek besleyen insanlar daha çok egzersiz yaparlar ve bu sayede daha sağlıklı olurlar. Köpek beslemeyen, kedi ya da balık bile besleyen hayvan sahipleri bile evcil hayvan beslemeyenlere göre daha sağlıklıdırlar.

* Hayvan sahipleri, hayvan beslemeyenlere göre, depresyona  daha az yakalanırlar.

* Hayvanlarla oyun oynamak serotonin ve dopamin salgılatarak, rahatlamanızı ve sakinleşmenizi sağlar.

Siz Öfkelendiğinizde Vücudunuzda Neler Oluyor? Yazınız.

 

Siz Öfkelendiğinizde Vücudunuzda Neler Oluyor? Yazınız.

 

Öfke, insan duygusal yaşantısının kaçınılmaz bir parçası olarak, davranışsal ve biyolojik düzeyde karmaşık etkileşimlere sahip olan önemli bir duygudur. Öfkelenmek vücudun doğal bir tepkisidir aslında. Çünkü insanda her duygu bulunur. Öfkelenmek, mutlu olmak, acı çekmek vb gibi. Öfkelenmek doğaldır ama bunu kişi kendisine ve başkasına zarar verebilecek şekilde yapmamalıdır. Yani öfke ile kendine ve başka insanlara zarar vermemelidir. Öfkesine hakim olmayı bilmelidir. Bunun için de sorunlarını konuşarak çözmeye çalışmalıdır. Böyle yaptığı zaman sorunlar daha kolay çözülür.

 

Ben öfkelendiğim zaman vücudumda şunlar oluyor: Kalbim hızla çarpmaya başlıyor ve soluk soluğa kalıyorum. Bir anda aşırı bir stresli oluyorum.  Kaslarım gerginleşiyor, kan basıncım artıyor, bir anda terleyip bir anda soğuyorum. Mide sorunları yaşıyorum. Başıma inanılmaz bir ağrı giriyor ve bu ağrı öfkem bitse bile ertesi güne kadar devam ediyor. Sorun yaşadığım kişi  sorunlarım beynimde devam ediyor ve sabaha uyumuyorum, sürekli öfke ile tartıştığım insanla yaşadığım sorunun detayları geliyor. Öfke anımda söylediğim sözlerin karşıdaki kişi ya da kişileri incittiğini düşünüp keşke her şeyi söylemeseydim diye pişmanlık duygusu yaşıyorum.

 

Yanaklarım al al oluyor. Kaşlarımı çatıyorum. Yüzüm çok çirkin bir hal alıyor ve jest ve mimiklerimi aynaya baktığım zaman hiç beğenmiyorum. Çünkü çok çirkin ve sevimsiz oluyorum. Gözlerim dışından fırlayacakmış gibi oluyor. Elim ayağım titriyor, konuşurken sesim bir anda yükseliyor, sesim titriyor, kimi zaman ağlıyorum ve bağırarak konuşuyorum. Kendimde ağır bir yorgunluk ve mutsuzluk hissediyorum. Vücudumun her yerinin ağrıdığını hissediyorum. Geçici bir rahatlama oluyor ama sonu pişmanlıklar, kırgınlıklar oluyor.

Siz Öfkelendiğinizde Duygularınızı Nasıl İfade Ediyorsunuz? Her Zaman Aynı Şekilde Mi Davranırsınız? Neden?

 

Siz Öfkelendiğinizde Duygularınızı Nasıl İfade Ediyorsunuz? Her Zaman Aynı Şekilde Mi Davranırsınız? Neden?


Öfke doğal bir tepkidir aslında. Çünkü her zaman mutlu  ve sakin olamayız. Önemli olan öfkeye hakim olabilmek, sorunları kırıp dökmeden konuşarak halledebilmektir. Çünkü insan olana öfkesini yenmek yakışır. Öfkelenip gözümüz hiçbir şeyi görmezse pişman olacağımız şeyler yaşayabiliriz. Ben de insan olduğum için zaman zaman öfkeme yenik düştüğüm anlar olmuştu. 


Özellikle bir haksızlıkla karşı karşıya kaldığım zaman, güvendiğim birinin bana kötülükleri olduğu zaman, iyilik ettiğim birinden vefasızlık gördüğüm zaman, arkadaşlarımla oyun oynarken oyun içinde sorunlar rçıktığı zaman öfkelenmişimdir. Kmi zaman öfkeme hakim olmuşumdur kimi zaman da olmamışımdır. Mesela oyun sırasında hakkım yendiyse hemen bağırıyorum ve arkadaşlarımla büyük bir tartışma yaşıyorum ve o tartışma esansında ağzıma gelen her şeyi söyleyebiliyorum ve sonra büyük pişmanlık ve üzüntü yaşıyorum.


 Öfkelendiğim zaman her zaman aynı şekilde davranmıyorum. Kimi zaman daha sakin oluyorum ve konuşarak sorunlarımı halletmeye çalışıyorum ama konuşurken de sesim biraz sinirli çıkıyor. Kimi zaman ise öfkeden deliye dönüyorum ve bağırıyorum, sert sözler söyleyebiliyorum.

Milletimiz, Millî Mücadele Başlatmamış ve Yurdumuz Düşmanlardan Kurtarılmamış Olsaydı Neler Yaşanabilirdi?

 

Milletimiz, Millî Mücadele Başlatmamış ve Yurdumuz Düşmanlardan Kurtarılmamış Olsaydı Neler Yaşanabilirdi?


Milletimiz, Milli Mücadeleyi başlatmamış olsaydı ve yurdumuz düşmanlardan kurtarılmamış olmasaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet olmazdı. Bağımsız ve özgür bir ülke olmayacaktık. Belki dünyaya bile gelmemiş olacaktık. Çünkü başka ülkeler tarafından işgal edilmiş olduğumuz başka ülkelerin manda ve himayesi altında yaşıyor olacaktık. Ana dilimiz olan Türkçeyi konuşamıyor olacaktık. Topraklarımız işgal edilmiş, her yerip yakılıp yıkılmış olacaktı ve Anadolu coğrafyası diye muhteşem bir coğrafya olmayacaktı ve bu güzel ülke, bu güzel topraklar düşmanların olacaktı ve bize ait olan hiç bir iz bırakılmayacaktı.


Egemenliği altında bulunduğumuz ülkenin dilini baskı ve zorbalıkla öğrenmiş olacaktık. Bize ait bir kültürümüz olmayacaktı. Gelenek ve göreneklerimiz olmayacaktı. Ortak geçmişimizi unutmuş olacaktık ve milli benliğimiz yerle bir olacaktı.  Mustafa Kemal Samsun’a çıkıp kurtuluş meşalesini yakmasaydı ve halkının desteğini almasaydı biz şu anda olmayacaktık. Bugün özgür bir ülkede yaşıyorsak, cumhuriyet ile yönetiliyorsak, ana dilimizi konuşabiliyor, milli ve manevi benliğimizi koruyabiliyor ve yaşatabiliyorsak bunu başta Mustafa Kemal olmak üzere o yıllarda bu vatan için hayatını kaybetmiş, bu vatan için mücadele  etmiş gazilerimiz eve şehitlerimize borçluyuz. Yurdumuz düşman işgalinden kurtulmuş olmasaydı şu anda çok farklı ve kötü şartlarda olabilirdik ve güzel bir yaşamımız olmazdı. Bir tarihçi yazar şöyle söylemiştir: 


"...Atatürk olmasaydı, Türk belki Özbekistan’da olurdu, ama Trakya ve Anadolu’da kalmazdı.100 yılda tüm civar büyük coğrafyadan sürülmüş ve katledilmiş Türklerin Konya Ovası'ndan sürülmeleri ve atılımları ne kadar sürerdi sanıyorsunuz?

"Ne Türk ne de Türkiye kalırdı. Mustafa Kemal sadece Türkiye'yi kurtarmadı, Türk neslini de kurtardı."

Millî Mücadele Yıllarında Askerlerle Aileleri Neden Mektupla Haberleşiyor Olabilir? Söyleyiniz. Araştırmanız Sonucunda Ulaşıp Sınıfa Getirdiğiniz Cepheden Yazılmış Mektubu Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

Millî Mücadele Yıllarında Askerlerle Aileleri Neden Mektupla Haberleşiyor Olabilir? Söyleyiniz. Araştırmanız Sonucunda Ulaşıp Sınıfa Getirdiğiniz Cepheden Yazılmış Mektubu Arkadaşlarınızla Paylaşınız.


Milli Mücadele yıllarında askerlerimizi vatanı savunmak için vatan yolunda şehit düşüp hayatını kaybetmiştir. Onların bize emanet ettiği bu topraklar sonsuza kadar, kanımızın  son dalmasına kadar korunacaktır. Milli Mücadele yıllarında askerler  aileleri ile  mektupla haberleşmiştir çünkü o yıllarda telefon yoktu, internet yoktu.        Kısacası gerekli olan ve hayatımızı kolaylaştıran haberleşme araçları olmadığı için askerlerimiz aileleri ile mektupla haberleşmişlerdir.


Araştırmamım sonucunda edindiğim bir askerimizin cepheden ailesine yazılmış mektubu şu şekildedir:

Mektubun Konusu: Sana Vasiyetim Var
Yazıldığı Tarih: ————-
Şehadet Tarihi: 09.01.1916


62. Alaydan Üsteğmen Zahid, eşine yazdığı mektupta “Bugünlerde her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğim” diyordu:

“… Bilirsin her muharebeye giren ölmez. Fakat ölürsem gam yeme. Ben ve seni yaratan Allah bizi nasıl dünyada birbirimize nasip ettiyse elbet ruhlarımızı da kavuşturur. Vatan için şehit olursam bana ne mutlu. Ancak vasiyetim var. Eşyanın listesi ilişiktedir. Bunları sat, ele geçecek paradan mihri muaccel ve müeccelini al. Üst tarafı ile bana mevlit okut. Eğer bunlar sana borcumu ödemezse hakkını helal et ve ilk gece aramızda geçen sözü unutma…”

Şiranlı Üsteğmen Zahid, eşi Hanife hanıma yazdığı mektubu şöyle bitirmişti. “Bu vasiyetimi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim”

 

Yukarıda mektupta yazıldığı gibi kahraman askerlerimizin nasıl koca bir yüreğe sahip olduğunu, nasıl vatansever bir yiğit olduğunu anlayabiliriz. Tüm askerlerimizin ruhu şad olsun. Onların emanetini sonsuza kadar koruyacağız inşallah.

Metnin Başlığı Olan Ya İstiklal Ya Ölüm İfadesiyle Ne Anlatılmaktadır? Açıklayınız.

 

Metnin Başlığı Olan Ya İstiklal Ya Ölüm İfadesiyle Ne Anlatılmaktadır? Açıklayınız.


Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük insan Mustafa Kemal Atatürk Ya İstiklal  ya ölüm sloganı ile milleti direnişe çağırmıştır. Çünkü Türk milleti esareti kabul edecek bir millet değildir. Bir başka devletin manda ve himayesi altında yaşamaktansa ölmeyi tercih eder. Onun için de metnin başlığı Ya İstiklal Ya Ölüm şeklinde olmuştur. İstiklal yani bağımsızlık elden gittiği zaman yaşamanın bir anlamı yoktur. Yaşayan ölüden de farkınız yoktur. Çünkü bağımsızlık bizim milletimizin kanında vardır. 


Bağımsız bir devletimizin himayesinde yaşarız ancak yabancı bir devletin himayesi altında yaşayamayız. Çünkü yabancı devletin egemenliği altında yaşamak demek ana dilini unutmak demek, kültürünü, gelenek ve göreneklerini unutmak ve benliğini yok saymak demektir. Bunun için de ya bağımsız olalım ya da yaşamayalım diyor metnin başlığı. Mustafa Kemal Atatürk bağımsızlık ile ilgili şu sözleri de söylemiştir:


"Türk milleti istiklâlsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır."

"Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir."

"Yabancılardan insaf ve iyilik dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türk ilinin gelecek çocukları bunu bir an olsun akıllarından çıkarmamalıdır."

İşte tüm bunlardan dolayı bağımsızlık bizim ana damarımızdır o damar kesilince bizden eser kalmaz.