Ahlak Kurallarına Uyulmayan Bir Toplumda Ortaya Çıkabilecek Sorunlar Nelerdir?

 Ahlak Kurallarına Uyulmayan Bir Toplumda Ortaya Çıkabilecek Sorunlar Nelerdir?


Dürüst olma, güvenilir olma,  alın teri ile çalışıp kendi paranı harcama, merhametli olmak, empati kurmak, ben değil biz anlayışı ile hareket etmek, insanlarla alay etmemek, kibirli olmamak, dedikoducu olmamak, insanların fiziki görünüşleri ile dalga geçmemek, riyakarlıktan uzak durmak, olduğun gibi görünmek vb gibi çok sayıda erdemler vardır. Bunlar ahlak kurallarını da kapsar. Bir toplumda ahlak kurallarına uyulmadığı zaman o toplum temelinden sarsılmaya başlar. 


Toplumda bozulan ahlak o toplumun diğer alanlarda gelişmesini de engeller. Çünkü bir toplumda ahlak yoksa, her türlü  ahlaki olmayan eylemler varsa güçlü olan güçsüzü ezer, insani değerler yok olur, sevgi yok olur, saygı yok olur. Bunun sonucunda da  toplum diye bir şey ortadan kalkar. Toplumda kaos ve karmaşa olur. Bu da toplumun huzursuz olmasına neden olur. Onun için her toplum kendi ahlak kurallarına uymalıdır ve o kuralların dışına çıkmamalıdır. Toplumda ahlak kurallarına uyulmadığı zaman kişi dışlanır ve o kişiye değer verilmez, güven duyulmaz ve o kişi adam yerine konulmaz.


 Toplum düzeninin sağlanması için ahlak kurallarına saygı göstermek ve o kuralları hayatımızda uygulamak gerekir. Bütün güzelliklerin temelinde sevgi, saygı ve ahlak yatar. Bunlar olmadığı zaman insanlık değer kaybeder ve insan insana dayanmaz, güvenmez ve her türlü sorunlar ortaya çıkar ve bu da toplumu dağıtır.

Cumhuriyet'in 100. Yılı İle İlgili Kompozisyon Örneği

 Cumhuriyet'in 100. Yılı İle İlgili Kompozisyon Örneği


Osmanlı Devleti yıkılmak üzereyken İtilaf Devletleri vatan topraklarımızı işgal etmek için dört taraftan ülkemizi kuşatmıştı. Vatan topraklarımız için her türlü hainlik  planlanmış ve toprak bütünlüğümüz bölünmeye çalışılmıştı. Bir yandan Anadolu halkının yoksulluğu  öte taraftan savaşın getirdiği zorluklar insanlarımızı güç duruma düşürmüş ve çok zorluklar çekilmiştir. Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve milletimiz sayesinde vatan toprakları işgalden kurtarılmış ve bağımsızlığımız elden gitmemiştir.


 Ülke kurtarılmıştı ama yönetim sisteminin de değişmesi gerekiyordu. Saltanat sisteminde liyakat yoktu, babadan oğula yönetim olduğu halkın  hiçbir egemenliği yoktu. Bunun için de cumhuriyet geçilmeliydi ve nitekim de çok büyük zorluklarla yeni yönetim sistemine geçildi. Atatürk yenilikçi bir liderdi. Yapılamaz denilen şeylerin çoğuna yapılacaktır denildiğinde en yakın arkadaşlarından bazıları bile ona inanmamış ama o dediğini yapmış ve cumhuriyet yönetimine geçilmiştir. Çok büyük yol kat edilmiştir. O yıllarda ülkemiz bilim ve teknoloji alanında da geriydi ve Anadolu’da hiçbir şey yoktu. Ne tarım araçları, ne teknolojik araçlar vb.


İşte tüm bu zorluklara rağmen Mustafa Kemal liderliği ve askerlik yönü ile kararlı davranmış, cesaret göstermiş ve umudunu yitirmeden büyük yenilikler yaparak adını dünya tarihine yazdırmıştır. Cumhuriyet ülkemize bir çok yenilikler getirmiştir. Gelin cumhuriyetin bize neler kazandırdığına hep birlikte göz atalım:


Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verildi.

Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı

Tarımda yeni aletler kullanılmaya başlandı.

Köylere kadar elektrik ve telefon götürüldü.

Yurdumuzun her tarafından yollar, köprüler, barajlar, limanlar, fabrikalar, hava alanları, demir yolları yapıldı.


Kılık kıyafette düzenlemeye gidildi.

Tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. 

 Soyadı Kanunu çıkarıldı.

Tevhidi Tedrisat Kanunu ile öğretimin birleştirildi.

Üniversite öğreniminin çağa uygun şekilde düzenlenmesi

Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak üretim yapılabilmesi için sanayi kuruluşlarının kurulması

Köylülerden alınan aşar vergisinin kaldırılması

Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumlarının kurulması

Daha çok sayıda yenilikler yapıldı ve cumhuriyet sayesinde ülkemiz daha çok gelişti ve ilerledi. Halkın egemenliği, halkın iradesi ön planda oldu. Halk yönetimini beğenmediği bir yöneticiyi seçimle tepeden indirmesini bildi. Cumhuriyet özgürlükleri artırdı  ve daha çok sayıda güzellikler getirdi. Cumhuriyet'in 100. yılını şanına uygun olarak kutlamalıyız ve bu vatan için her bir cana minnettar olmalıyız. Çünkü onlar olmasa bizler asla olmazdık.

Vatan ve Dil Sevgisini Anlatan Atasözü, Özdeyiş ve Deyimler Tespit Ediniz.

 Vatan ve Dil Sevgisini Anlatan Atasözü, Özdeyiş ve Deyimler Tespit Ediniz.


Vatan sevgisi sevgilerin en kutsalıdır. Dil sevgisi de vatanımın içinde yer aldığım için benim kimliğimdir. Dil bir milletin aynasıdır, öz benliğidir. Vatan olmasaydı özgür olmazdık ve ana dilimiz diye bir şey de olmazdı. Vatan toprakları nice şehit kanları ile kazanılmıştır. Onun için bastığımız yerleri toprak diyerek geçmemeli, toprağın altında binlerce kefensiz yattığını her daim aklımızda ve kalbimizde bulundurmalıyız.

 

Vatan sevgisi ile ilgili atasözleri:

“Ezan dinmez, bayrak inmez, vatan bölünmez.”

“Bülbülü altın kafese koymuşlar vatanım da vatanım demiş. “

“Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz.”

“Yad elde beylik sürmeden,  yurtta züğürt gezme yeğdir.”

“Yurdun otlusu kutlusundan yeğdir.”

 

Vatan ile ilgili özdeyişler:

“İnsan vatanını sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı vatan sayesinde kaimdir.” Namık Kemal

“Vatan bir milletin evidir.” Ahmet Mithat

“Bir memleketin saha bakımdan büyüklüğü onun gerçek büyüklüğünü ifade etmez ve bir milleti millet yapan arazisi değildir.” Thomas Henry Huxley

“Vatanseverlik; feragat işidir, vatanını seven, vazifesini yaparken beklemez.” L. Kossuth

“Vatanı için ölmüş bir insan mesut insandır.” Virgilius

“Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz, lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi, asla affetmeyiniz.” Hz. Ali (r.a.)

“Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa, vatandır.” M. Cemal Kuntay


“Vatan sevgisi, ruhları kurtaran en kuvvetli rüzgârdır.” Atatürk

“Vatansever kadar değerli bir insan göremem.” Ernst Toller

“Vatan sevgisi imandan gelir.” Hz. Muhammed.

Ülkenizin sizin için ne yapabileceğini değil; sizin ülkeniz için ne yapabileceğinizi sorun. John F. Kennedy

“Bu vatan toprağın kara bağrında, sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca, onun uğrunda, kendini tarihe verenlerindir.” Orhan Şaik Gökyay.

“Vatan için ölmek de var, fakat borcun yaşamaktır.” Tevfik Fikret.

“Akıllı ve iyi niyetli insanlara özgü bir ada olması için neler vermezdim;  öyle bir yer olsa ben bile vatansever kesilirdim.” Albert Einstein.

“Vatan için yaşamak, vatanın terakki ve tealisine çalışmak da vatan için ölmek kadar şereflidir. “Gerigori Petrof

 

Vatan ile ilgili deyimler:

Yurt edinmek,  vatan tutmak, yeri  yurdu belirsiz olmak.


 

Dil ile ilgili atasözleri şunlardır:

 

* “Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok?”

* ”Bir ağızdan çıkıp (çıkan) bin dile (ağza) yayılır.”

* Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim.”

* Bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz)”


 

Dil ile ilgili özdeyişler

“Başların belası, dillerden gelir.” ( Nizami )

“Dillerini yitiren uluslar, ulusal bilinçlerini de yitirirler.” (O. Hançerlioğlu).

“Kullanıldıkça keskinleşen tek alet dildir.” Washington Irwing

“Söz ok gibidir Senden çıktı mı, artık sen ona değil, o sana hakim olur.” ( İmam-ı Şafii)

“Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil gibidir.” ( Montaigne )


“Arkadaşlar, bizim ahenkli, zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır.” (Atatürk)

“Kalbi ile sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır. “( Mevlana )

“Bil ki, lehine söz taşıyan kimse aleyhine de taşır; sana nakleden, senden de nakleder.”  (Imam-ı Şafii)

“İnsan dilinin altında gizlidir.” (Hadis-i Şerif)

“Dizginsiz dil bela getirir.”  (Aiskbylos) 

“Tatlı dilli olanların dostları her gün biraz daha artar.” ( Hz. Ali r.a.)

“Haksız Eylemlerden Korktuğumuzdan Değil, Kaçınmak Doğru Olduğu İçin Kaçınmalıyız.” Sözünü Açıklayınız.

 “Haksız Eylemlerden Korktuğumuzdan Değil, Kaçınmak Doğru Olduğu İçin Kaçınmalıyız.” Sözünü Açıklayınız.

 

 Haksız eylem; hukuka aykırı olarak, bir kişinin mevcudiyetine veya malvarlığına zarar getiren eylemlerdir. Başka insanların mal varlığına zarar vermek, özel yaşamına müdahale  etmek, hırsızlık yapmak vb bunlar haksız eylemlerdir. Korku insanlara kötü şeyler yaptırabilir önemli olan korku ile devletin koyduğu kurallar ile hareket etmek, kendi iç sesindeki güzel ve ahlaklı olanı bulmaktır.


 Kendine güvenen, dürüst olan, işinin ehli olan, güzel ahlaklı insanlar haksız eylemlerden her zaman uzak durur. Haksız eylemlerden korktuğumuz için kaçınmamalıyız. Yapılan şey yanlış olduğu için, işin etiğine uygun olmadığı için kaçınmalıyız. Hukuktan, adaletten yana olmalıyız. Başka insanların malına, mülküne göz koymamalıyız. Yanlış olan işlerden kaçınmak doğru olan eylemdir. Korku ile düzen kurulmaz. Korku ile huzur ve adalet sağlanmaz. Onun için devlete gerek vardır. Devlet kamunun hakkını korumalı ve bilinçli vatandaşlar yetiştirilmelidir.


 Korkuya değil adalete ve güvenen dayanan sistem oluşturulmalıdır. Haksız eylem kişiye ve kişinin içinde yer aldığı düzene de de zarar verir. Örneğin; Bankada çalışan bir devlet memuru kimse görmesin diye hesabına kara para aktarmıyorsa bu onun dürüst olduğunu göstermez. Çünkü burada başkaları vardır. Ama o kişi banka soymanın etik bir davranış olmadığının bilincinde olduğu için, başkalarının malını çalmak ahlaksızlık olduğu için çalmıyorsa ve vicdanlı bir insan ise işte bu kişi korkak kişi değil dürüst ve güvenilir kişidir. Yani bu kişi haksız eylemlerden kaçınmak doğru olduğu için kaçan bilinçli ve dürüst bir vatandaştır.

Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan Kitabında Geçen Özlü Sözler

 Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kitapta içimizde  şeytan olmadığını asıl şeytanın insanın kendi nefsi kendi iradesi olduğuna karara verilmiştir. Çünkü insan kendi isteği ile iyi yolu da kötü yolu da seçebilir. Seçim insanındır. Sen istersen için melek de olur şeytan da.

 

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

 

“Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir.”

“Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir.”

"Hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değişmenin bir tekâmül olduğunu anlamayanlar yobaz kafalı insanlardır."

“Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?”

“Herkes ne diyecek?... Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki... Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı?”


"İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı."

“İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.”

“İnsan sevdiğini olduğu gibi sever, olmasını istediği gibi değil.”

“Bir insandan haksız yere şüphe etmek en korkunç şeydir. Aldanmak pahasına da olsa bunu yapmamalı.”

“Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir.”

" Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz."

“Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamızı kesmektir!”

“İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...”

“Sanat bir ifadedir ; her devir, her medeniyet başka türlü duyar ve pek tabii olarak başka türlü ifade eder.”


"Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakâr diyoruz.”

"Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiğin şekil kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil mi?"

“Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir; halbuki biz bütün hüsnüniyetimizi (iyi niyetimizi) dostlarımıza saklayıp bunların dışında kalanları bir çırpıda ve kısa bir hükümle fena addediyoruz. (kabul ediyoruz)!..”

“Hayat dediğin başka nedir zaten? Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.”

“İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.”

Nazan Bekiroğlu’nun Yusuf İle Züleyha Kitabında Geçen Özlü Sözler

 Nazan Bekiroğlu’nun Yusuf İle Züleyha Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kitap okunması gereken muhteşem bir kitaptır. Züleyha’nın Yusuf’a olan aşkı anlatılmaktadır. Okuyarak içinde nasıl güzel cümleler  olduğunu  ve bu cümlelerin sizde nasıl hisler uyandıracağını ancak okuyarak anlayacaksınız.

 

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

“Yûsuf’un gömleği, İbrahim ateşteyken sırtındaki gömleği. Yûsuf’un gömleği, bir kölenin karanlık gecesinden geçen üç buçuk arşınlık beyaz keten köle bezi. Yûsuf’un gömleği bir masal gecesine hazırlanan şehzadenin inci beyazı, fildişi, ince ipek giysisi. Yûsuf’un gömleği gün gelir, kurt parçaladı, der de bırakırlar Yakub’un kucağına. Yûsuf’un gömleği, gün gelir asarlar Mısr’ın kapısına. Gün gelir Yakub’un gözlerine fer Yûsuf’un gömleğinin kokusu, gün gelir hasretine had, gömleğin Yûsuf’u. Züleyha’nın yazgısına vesile Yûsuf’un gömleği, Yûsuf’un gömleği biraz da bu hikâye. Yûsuf gömleğinde, gömleği Yûsuf’un şimdi Züleyha’nın elinde.”

“Yûsuf göl, ben göle görüntüsü düşen mehtabın ardındayım. Yûsuf ayna, ben aynaya yansıyan ışığın tayfındayım. Yûsuf sûret, ben sûretten içre aslolanın sevdasındayım. Nakşı görüp de nakkaşa nasıl kayıtsız kalayım?”


“Her kötülük bir mantıkla başlardı nasılsa.”

“Oysa sevmek, en fazla, neyi sevdiğini fark etmek demektir ve seven biraz da neyi sevdiğini bilendir.”

“Mazlumdu Yusuf. Güçlüydü bu yüzden. Bir mazlumun âhının gök kubbeyi sarsacağı bilgisiyle. Devranın gün gelip de döneceğinin haberiyle. Ne var ki zerre kadar şer ne var ki zerre kadar hayr, bir gün şaşmaz bir terazide tartılacağının emniyetiyle. Sustu. Teslimdi.Mazlumdu. Teslimiyetiyle vardı. Susmasıyla haykırdı. Tahammülüyle baş kaldırdı.”


“Güzeldi Yûsuf, o kadar güzeldi ki Yûsuf’u hiç görmemiş bir yazıcı onun güzelliğini anlatmaya gelince sıra, sadece susardı ve onun güzelliğini ancak özetleyebilirdi. Çünkü güzelliğin özeti yazıcının sözcüklerinden çok okuyucunun muhayyilesi demekti. Sözcük sınırlı muhayyile ise sınırsızlıktı.”

“Rabbim, bana istememeyi isteyebilmeyi nasib et.”

“Geçici olarak elmas düşerse çamura, pas tutarsa kıymetli bir ayna, kıymetinden yitirmez elbet. Ama ele alınıp temizlenmesi gerek. Ve hiç düşmese elmas çamura, hiç pas tutmasa ezeli nurun ışık düşürdüğü ayna, daha iyi değil mi? Öyle bir illet ki şeytanın nefse zulmeti, yaklaşmasına hiç izin vermemeli.”

“Sevdim seni, seni sevdiysem, bir eşikten geçtiğimdendir. Bir kentin içine düştüğümden ve bir kenti içime düşürdüğümden. Ben ki tüm savaşlarımda hem kumandan hem neferdim.Ürkektim,delişmenliğim korkunun rengindeydi. Bu yüzden seni sevdim.”

“Mülk gibi aşk da Allah 'tan. Ruhun da O, kalbin de O, aklın da O. Tenin de O, canın da O, cismin de O.”


“Sevginin yanılgısı yok. Yanlış olan neyi sevdiğini bilmemek ve yolu yanlış çizmek. Hangi kaynaktan geldiğini suyun, hangi dağın üstünden döküldüğünü aydınlığın, bilmemek. Bilmemek yanlış kılar sevgiyi.”

“Yusuflar zindanda. Yusuflar ki mazlum, Yusuflar ki masum, Yusuflar ki her birinin alnından bir elif geçer. Yusuflar ki her birinin alnından, Yusuf'un alnının yazısı geçer. Yusuflar ki görülür dava Mahkeme-i Kübra'da, "şahit olarak O yeter" büyük Divan'da.”

“Züleyha; Rabbim, dedi, senden artık beni bu dünyaya, salt bu dünyaya bağlayacak olan şeyi istemiyorum. Bana öyle bir kalp ver ki senin yakınlığını istemekten başka hiçbir isteği içinde barındırmasın. Öyle bir ışık bırak ki kalbime, bir daha onu söndürmek mümkün olmasın. Öylesine aslolanı göster bana, öyle ki sûrette aklım bile kalmasın.”

"Züleyha ki Yusuf'u sevdi. İbtida, neyi ve kimi sevdiğini bilmedi. Sonra aşkın kaynağını bildi, Yusuf'u değil, Yusuf'ta tecellâ eden nuru sevdiğini fark etti."

“Rabb'im sen en iyisini bilirsin, dedi. Sen en iyisini bilirsin ve böyle olduysa , böyle olması gerekiyot demektir, Sana teslimim. İçimden bir âh yükseliyorsa gökyüzünün katlarına, âhımın bir yüzü ne kadar şikayete baksa da, sana bakan yüzüyle âhım bir şükür hükmündedir.”