Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Konuşma örnekleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Türkan Saylan’ı Tanıtan Konuşma Örneği

 

Türkan Saylan’ı Tanıtan Konuşma Örneği

 

Türkan küçük yaşlarda insanlara ve hayvanlara yardım etmeyi seven bir insandı. Bunun için için her zaman çok çalışır, her şeyi merak eder ve insanların faydasına olan şeyleri yapmak için çok çalışırdı. İleride doktor olmak istiyordu. Bunun için de elinden gelen her türlü fedakarlığı gösteriyordu. Çalıştı ve iyi bir doktor oldu. Türkan; Türk tıp doktoru, akademisyen, yazar, aktivist ve insan hakları savunucusudur.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 

 Türkan; Türkan; cüzzam hastalığının ( lepra hastalığı) araştırılması ve tedavisi üzerine yaptığı çalışmalarla tanındı; uzun yıllar  İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı'nda görev yaptı. Türkan Saylan 1989'da kurucuları arasında yer aldığı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin  (ÇYDD) başkanlığını üstlenerek özellikle kız çocuklarının eğitimine ve toplumsal yaşamda eşit koşullarda yer almasına yönelik projeler geliştirdi.  Çalışmaları nedeniyle birçok ulusal ve uluslararası ödüle layık görülen Saylan, yaşamının son yıllarında  kansere karşı mücadele etti ve 2009'da vefatına kadar ÇYDD başkanlığını sürdürdü. Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin kurulmasına öncülük etti ve Dünya Sağlık Örgütü  ile ortak projeler yürüttü. 

 

Yaşadığı ağır hastalık yüzünden çok zor günler yaşadı ama insanlara faydalı olmaktan vazgeçmedi, kadın haklarının en ateşli savunucularından biri oldu ve eğitimde fırsat eşitliğini savundu ama ne yazık ki kanser hastalığı yüzünden hayatını kaybetti. Çok büyük başarılar elde etti, çok fedakar bir kadındı.  Lepra hastaları için büyük emek etti ve başardı da. Türkan Saylan hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Barış Manço’yu Tanıtan Konuşma Örneği

 


Barış Manço’yu Tanıtan Konuşma Örneği

 

2. Dünya Savaşı yıllarında dünyaya gelen Barış Manço’ya ailesi savaşlar yok olsun umudu ile Barış adını koydu.  Barış adı Türkiye’de adı ilk olarak Barış Manço’ya verilmiştir. Barış’ın dünyaya geldiği a evin içindeki bireyler çok eğitimli, donanımlı bir aileydi. Evde kitaplar, müzik aletleri bulunurdu. Annesi Türk Sanat Musikisi öğretmeniydi. Babası ise iş adamıydı. Barış şarkı söylemeyi, seven, ritim tutan, kitap okumayı çok seven yetenekli bir çocuktu. Barış’ın annesi beş çocuk dünyaya getirmiştir. Kardeşler arasında sevgi, saygı ve dayanışma vardı.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Barış’ta sanatsal yetenekleri fark eden ilk kişi annesi olmuş ve ona hep destek olmuştur. Barış Anadolu Rock müziğinin öncülerinden biri olmuştur. Çok zorlukla yaşamış ama çalışmaya, pes etmemeye devam etmiştir. Fraklı ülkelerde tanınmış ve ülkesini tanıtmış, ülkesinin değerlerini ve kültürünü başka milletlere de öğretmiştir. Kendisi Olimpia'da yer alan ilk  Türk sanatçıdır. Farklı giyim tarzı ile de dikkatleri üzerine çekmiştir. Çocukları çok seven biriydi. İnsanları seven, hoşgörülü, kültürlü ve iyi bir insandı Barış Manço. Japonlar Barış'a "Güneşin Şarkıcısı" demişlerdir. Farklı ülkelerden ise ona Barış Çelebi diyenler olmuştur. Japonların en sevdiği Barış Manço şarkısı Kara Sevda adlı şarkıdır. 


Kısacası Barış Manço; Mehmet Barış Manço, Türk aranjör, şarkıcı, besteci, söz yazarı, televizyon programı yapımcısı ve sunucusu, köşe yazarı, ve kültür elçisidir. Türkiye'de Rock müziğin öncülerinden, Anadolu Rock türünün kurucuları arasında yer alır. Barış Manço hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Gelecek Derse Hazırlanalım Bölümünde Yaptığınız Araştırma Sonucu Belirlediğiniz Kişilerden Birini Seçiniz. (Yunus Emre)


Gelecek Derse Hazırlanalım Bölümünde Yaptığınız Araştırma Sonucu Belirlediğiniz Kişilerden Birini Seçiniz. (Yunus Emre)


Not: Gelecek derse hazırlanalım bölümünde yaptığınız araştırma sonucu belirlediğiniz kişilerden birini seçiniz. Seçtiğiniz kişi olduğunuzu düşünerek arkadaşlarınıza kendinizi tanıtan bir konuşma yapınız.

Anadolu'nun bağrından çıkmış, geleceğin aydınları olan, bizleri  her daim hatırlayacak olan memleketimin güzel çocukları,

 Ben tasavvuf şairlerinden Yunus Emre. Hepinizi ilk olarak sevgi ile selamlıyorum ve sevginin insanlığı birleştirecek en büyük güç olduğuna inanıyorum. Çünkü sevgi yoksa insan yoktur, tebessüm yoktur, merhamet yoktur, empati yoktur, samimiyet yoktur. Bunun için sevgi ile büyüyün yavrularım.

 

Sevgili çocuklar,

13. yüzyılda Anadolu sahasında Oğuz Türklerinin konuşup yazdığı yazı dilinin  gelişimine büyük katkı sağladım ve ana dilimiz Türkçeyi her zaman önemsedim ve milli  benliğimizi korumanın ilk yolunun ana dile sahip olmak ve onu korumaktan geçtiğinin farkındalığı ile çok çalıştım. Eski Anadolu Türkçesi de denilen bu şivenin oluşumunda; kullandığım kelime ve ifade kalıplarının, mecazlar ve terimlerle Türkçenin edebiyat dili haline gelmesi için elimden gelen her türlü fedakarlığı yaptım. Türkçeyi halkımın anlayacağı şekilde yazdım, okudum. Çünkü halkın anlamadığı bir dil ile yazılan şiirlerin bir anlamı da olmaz. Onun için ana dile çok önem verdim. Eserlerimde genelde insan sevgisi, Allah sevgisi, birlik, beraberlik, dayanışmaya değindim. Hoşgörü benim vazgeçilmezlerimden biridir.


 Yaratılanı hoş gör Yaratandan ötürü diyerek içimizdeki insan sevgisinin Allah sevgisinden kaynaklandığını anlatmak istedim. Şiirlerimi halk dili ile yazdım, tasavvuf düşüncelerimi Türkçe anlattım, şiir dili ve kalıpları geliştirdim, milli kimlik bilincine büyük katkı sağladım, Türkçenin edebi dil olması için çok çalıştım, çok alın teri döktüm. Türkçeyi bir edebiyat ve düşünce dili haline getirdim.

 

Sevgili çocuklar,

Tasavvuf şairi ve halk ozanı olarak ana dilime sahip çıktım ve onu asla unutmadım. Türkçe yazdığım şiirler çok okunmakta ve sevilmeye devam etmektedir. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder, gözlerinizden öper, sizleri Yüce Allah’a emanet ederim. Selam ve sevgi ile kalın, yaşayın, mutlu olun.


Azıcık Aşım Ağrısız Başım Konulu Konuşma

 

Azıcık Aşım Ağrısız Başım Konulu Konuşma


Kalabalık olmayan bir evde iş az olur, didişme ve tartışma yaşanmaz. Diğer bir anlamına baktığımızda bu anlamını da şu şekilde  açıklayabiliriz. Didişme ve tartışmanın görülmediği kendi halinde bir hayat tartışmalarla, kavgalarla, sürtüşmelerle, kavgayla olan bir hayattan daha iyidir, daha huzurludur. Bunun için atalarımız “Azıcık aşım, ağrısız başım.” sözünü söylemiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


Çok kalabalık ailelerde geçim çok zor olur ve haliyle sıkıntılar da çok olur. Onun için böyle ailelerde kavga, gürültü eksik olmaz. İhtiyaç bitmez Oysa kalabalık olmayan ailelerde tartışma daha az yaşanır. Hele bir de ailenin yiyecek ekmeği varsa, o aile kimseye muhtaç olmuyorsa kafaları ve vicdanları rahat olur. Çünkü kendi alın teri ile ekmeğini taştan çıkaran bu insanların yuvasında tartışma, mal kavgası yaşanmaz. Azıcık aşım, ağrısız başım denilir. Çünkü mal azdır, huzur çoktur. Huzur çok olduğu zaman da mutluluk da çok olur ve insanlar daha iyi hisseder kendini. Örneğin; Ben bir öğrenciyim ve babamın mesleği de inşaatça çalışan bir işçi. Babam kazandığı para ile bizim karnımızı doyuruyor, okul gereksinimlerimizi alıyor, temel besinlerimizi alıyor ve bizi hiç kimseye muhtaç etmiyor. 


Elbette lüks bir hayatımız olmuyor, tatillere gidemiyoruz ve ama kendimizi geçindirecek bir güce sahibiz. Kimseye muhtaç olmadan güzel yemekler de yiyebiliyoruz ve ailece çok mutluyuz. İşte bizim bu mutlu az paralı yuvamız bu atasözüne en güzel örnektir diye düşünüyorum. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür eder, hepinizi sevgi ile selamlarım.

Baca Eğri De Olsa Dumanı Doğru Çıkar Atasözü İle İlgili Konuşma

 

Baca Eğri De Olsa Dumanı Doğru Çıkar Atasözü İle İlgili Konuşma


 Dürüstlük, doğruluk, iyilik gibi erdemleri doğuştan getiren insan ne denli kötü, onu olumsuz etkileyebilecek, elverişsiz ortamlarda bulunursa bulunsun o güzel niteliklerini kaybetmeyip korur. Bunun için atalarımız baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar demiştir.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,


Baca eğri olsa da duman doğru çıkar sözü ile kimi insanlar doğuştan iyi huyludur. Der. Bu söz atasözü olduğu için atalarımız kimi insanların doğuştan temiz ve ahlaklı insanlar olduğunu söylemiştir. Bu İnsanlar en zor şartlarda bile mesela aç kalsalar dahi asla hırsızlık yapmazlar, insan canına kıymazlar ve kimseye iftira atmazlar. Çünkü bu insanları para, mal, mülk bozmaz. Onların karakteri sağlam yapılıdır. Onları hiçbir şey bozmaz. İşte böyle insanlar için baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar demiştir atalarımız. 


Çünkü bu insanlar masum ve güzel yürekli insanlardır. İnsan olma kavramını üzerine oturtmuş kimselerdir. Böyle insanların değerini bilmek ve onlara saygı duymak gerekir. Bu atasözü hakkında anlatacaklarım bunlardır. Beni saygı ile dinlediğiniz için hepinizi sevgi ve saygı ile ben de selamlıyorum.

Sokak Oyunları Neden Sevilir Konulu Konuşma Örneği

 

Sokak Oyunları Neden Sevilir Konulu Konuşma Örneği

 

Sokak oyunları bana göre özgürlük oyunlarıdır. Çünkü sokakta özgürce oynarız ve bizi kısıtlayan kapalı bir ortam yoktur. Temiz havada, yeşil alanların içinde özgürce oynamak, zıplamak, koşmak, bağırmak harika bir duygudur. Sınırlardan uzaklaşırız ve geniş alanlarda istediğimiz şekilde istediğimiz güzel oyunları oynayabiliriz. Sokak oyunlarında iş birliği ve dayanışma vardır. Bu da birlik ve beraberlik içinde yaşamayı, güzel arkadaşlıklar kurmamızı sağlar. Sokak oyunlarında daha doğal davranılır. Bazen tartışmalar olur, bazen gülmeler olur ve her şey en doğal hali ile olur.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Sokak oyunlarında rekabet vardır bu da oyunları daha eğlenceli, hale getirir. Sokak oyunlarında oyun malzemeleri de kolayca evde olan şeylerdir. Örneğin; tebeşir, ip, top, mendil vb. gibi. Sokak oyunlarında çocukların hayal gücü daha geniştir. Hayal gücüne bağlı yeni oyunlar ortaya çıkar. Oyunlar devamlı değiştirilir ve çok sayıda oyunlar bulunur. Bu da oyunları daha zevkli hale getirir.

 

Arkadaşlık, paylaşma ve sosyal bağlar güçlenir, özgürlük ve hareket alanı artar, rekabet ve heyecan dorukta olur. İşte tüm bunlardan dolayı sokak oyunları çok sevilir. Sokak oyunları hakkında konuşacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Sevgi ve Merhamet Duyguları Senin İçin Ne İfade Ediyor?

 

Sevgi ve Merhamet Duyguları Senin İçin Ne İfade Ediyor?


Sevgi ve merhamet duyguları bana samimiyeti, ait olmayı, kendin olmayı, yalın olmayı hissettirmektedir. Çünkü sevginin olduğu yerde güven vardır, mutluluk vardır, huzur vardır. Merhametin olduğu yerde vicdan vardır, iyilik vardır, temiz bir ruh vardır, iyi insanlar vardır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Her şey sevgi ile başlar. İnsan ne kadar varlıklı olursa alsın yakınında onu seven, onu sayan ve ona gerçek anlamda sevgiyi hissettiren kişi  yoksa o kimse mutlu olamaz. Çünkü sevgi yoksa güzel duygular da olmaz. Sevginin ve  merhametin olduğu yerde  hoşgörü vardır, ön yargılar yok edilmiştir, insana insan olduğu için değer verilir, insanlar arasında ayrım yapılmaz ve herkes tek ve değerlidir. Merhametin olduğu yerde kin yoktur, affetme vardır,

 

Sevgi ve merhamet bana güneşi hatırlatır. Güneşin dünyayı aydınlatıp ısıttığı gibi sevgi ve merhamet de insanları çepeçevre kuşatan ve içine alan güzel duygulardır. Bunun için her zaman sevgimizi sevdiklerimize daha çok hissettirmeli ve onları üzmemeliyiz. Merhametli insan olmalıyız. Yüce Allah'ın yarattığı her şeye sevgi ve merhamet gözü ile yaklaşmalıyız. Bu konu hakkında söyleyeceklerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Sabahattin Ali’yi Tanıtan Kısa Bir Konuşma Örneği Hazırlayınız

 

Sabahattin Ali’yi Tanıtan Kısa Bir Konuşma Örneği

 

Sabahattin Ali Türkiye’de toplumcu düşünceyi eserlerine yansıtan ilk yazar olması bakımından önemli bir yere sahiptir. Yazar eserlerinde Anadolu köy ve kasabalarından aldığı olayları işlemiştir. Yazarın eserlerini okuduğunuz zaman psikolojik betimlemeleri çokça kullandığını görebilirsiniz. Örneğin; İçimizdeki Şeytan adlı kitabı bu şekildedir. Şiirlerinde ise halk şiiri özellikleri görülür.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Sabahattin Ali;yazdığı eserlerinde ezilen insanların acılarını ve nasıl sömürüldüğünü yazmıştır. Eserlerinde realist ve naturalist akımların etkisi görülür. Olay (maupassaunt) hikayesi anlayışını devam ettirmiştir. İlk romanı Kuyucaklı Yusuf’tur. Yazarın bu romanı  toplumcu-gerçekçi Türk edebiyatının ilk başarılı örneğidir. Sabahattin Ali, hakkında açılan davalar nedeniyle Bulgaristan'a kaçma girişimi sırasında kendisine rehberlik eden ordudan ihraçlı Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948'de Kırklareli'nde başına sopayla defalarca vurularak öldürüldü. Cesedi, 16 Haziran 1948'de Sazara Köyü ormanlık alanında bir çoban tarafından bulundu. Acı dolu şekilde hayatını kaybetmiştir ne yazık ki.

 

Yazarın romanları; Kuyucaklı Yusuf, Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan.

Hikayeleri; Kağnı, Ses, Değirmen, Sırça Köşk, Yeni Dünya’dır.

Şiirleri; Kurbağaların Serenadı, Dağlar ve Rüzgar, Bütün Şiirler.

Tiyatro: Esirler.

 

Sabahattin Ali, Türk yazar ve şair. Edebî kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Yazar hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Size Göre Hayatın Anlamı Nedir?

 

Size Göre Hayatın Anlamı Nedir?

 

Bana göre hayatın anlamı çalışmak, üretmek, sorumluluk sahibi olarak kendine güzel bir gelecek inşa etmektir. Tüm bunları yaptıktan sonra mutlu olmayı bilmek, anın tadını çıkarmak ve sürekli şikayet etmeyi bırakmak ve insanların yararına işler yapmaktır. Kimseye muhtaç olmadan kendi ayakların üzerinde durabilmek, özgür olmak, güçlü olmak, çok okumaktır hayatın anlamı.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Hayatın anlamı sevmektir, sevilmektir, aşık olmaktır. Gittiğin yerde saygı görmektir. Mütevazi bir hayat yaşamak, hem bu dünya için çalışmak hem de öbür dünyaya hazırlanmaktır. Bunun için de kendi ahiret anlayışıma göre öbür dünyada cennet olacağı için ibadetleri tam anlamıyla yapabilmek ve bu sayede mutlu olmaktır. İyi insan olmak, ahlaklı ve adaletli insan olmak, hayatın tadını çıkarmak ama bunu yaparken kimsenin canını yakmamak, ah almamak, sadakatlı olmak ve güvenilir olmaktır. Tüm bunlar olduğu zaman hayatın anlam kazanacağını düşünüyorum.

 

 Sevmek iyileştirir, iyilik iyidir, merhamet ve vicdan sahibi olmak en iyisidir. Hoşgörülü olmak, barışçıl olmak, yoksullara yardım etmek, vatansever olmak, olduğun gibi görünmektir hayatın anlamı. Bu konu hakkındaki düşüncelerim bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Gençlerin Sorunları İçin Neler Söyleyebilirsiniz?

 

Gençlerin Sorunları İçin Neler Söyleyebilirsiniz?


Gençlerin en büyük sorunları belirsizlik, ekonomik istikrarsızlığın getirdiği kaygı durumudur. Günümüz gençlerinden birçoğu üniversite mezunu olduğu halde iş bulamamakta, sevdiği işi yapamamakta bunun sonucunda da bunalıma girmekte ve hayattan zevk alamamaktadır. O kadar yıl okuyup da iş bulamamak, anne ve babanın eline bakma gençler için çok ama çok üzücü bir durumdur.


 Çünkü gençlerimiz kendi ayakları üzerine durmak istemekte, kendi parasını kazanmak ve özgürce hareket etmek istemektedir. Burada yetkili kimselere büyük görev düşmektedir. Gençler için yeni düzenlemeler yapılmalı, üniversiteyi bitirenler atanmalı ve kimse işsiz kalmamalıdır.  Adalet, güven ve huzur olmalıdır bir ülkede. Rüşvet ve iltimas ortadan kalkmalıdır. Siyasi partiler görevlere kendi yakınlarını değil hak edenleri getirmelidir. Böyle olduğu zaman daha adil  bir dünya düzeni olur, çalışan ve ha eden kazanır. Hz Ömer’in adaleti uygulanmalıdır. Her bir gencimize değer verilmeli, sorunları  konuşulmalı ve bu sorunlara yönelik çözümler üretilmelidir. 


Gençlerin sorunlarından bir diğerleri ise aile içi şiddet, teknoloji bağımlılığı, kötü alışkanlıklar, eğitimsizlik, bireycilik vb gibi sorunlardır. Bu konu hakkında anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Çevre Bilinci, Çevre Temizliği Hakkında Neler Düşünüyorsunuz?

 

Çevre Bilinci, Çevre Temizliği Hakkında Neler Düşünüyorsunuz?


Çevre bilinci ve çevre temizliğinin insanlara henüz çocukluk çağında verilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Çünkü atalarımız “Ağaç yaşken eğilir.” demiş. Ne verilecekse küçük yaşlarda verilmeli, öğretilmelidir.


Sevgili öğretmenim,

Çevre bilincine sahip olan bir birey bunu kural olduğu için değil yaşadığı çevreyi sevdiği için yapar, çevresini temiz tutarak yerlere çöp atmaz, havayı, suyu ve toprağı kirletmez, bunu isteyerek yapar, farkındalıkla yapar. Bunu yapan insanların olduğu toplumlar da gelişmeye yatkın olan toplumlardır. Çevresini temiz tutan insan zaten evini, evinin çevresini de temiz tutuyordur. Çevre temizliği çocuklara severek yaptırılmalı, zorlayarak, onlara  tehditler savurarak yapılmalıdır. Bunlar olduğu zaman çocuklar sizi gördüğü zaman yere çöp atmaz ama sizi görmediği zamanlarda yere çöp atar.

 

 Önemli olan çevrenin, doğanın insan yaşamı için ne kadar değerli olduğu, ne kadar önemli olduğu çocuklara anlatılmalı, bu durum onlara yaparak yaşayarak öğretilmelidir. İşte böyle odluğu zaman o çocukla büyür ve geleceğin çevre gönüllüleri, bilinçli insanları ve aydın kimseleri olur. Bu konu hakkındaki düşüncelerim bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ı Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız

 

Ahmet Hamdi Tanpınar’ı Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız


 Ahmet Hamdi Tanpınar adını ilk kez Altın Kitap dergisinde yayımlanan Musul Akşamları şiiri ile duyurmuştur . Şiirlerini okuduğumuz zaman şiirlerinde zaman kavramına sıkça yer verdiğini görüyoruz. Şiirlerinde temel unsur musiki, his ve hayaldir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Ahmet Hamdi Tanpınar şiirlerinde ahenk, zaman kavramı ve bilinçaltına ağırlık vermiştir. Roman ve hikayelerinde psikolojik yön önemli bir yer tutmuştur. Fransız sembolistlerinden etkilenmiştir. İçe dönük bir bakış açısıyla doğa ,le iletişim kurmaya çalışmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar; Türk şair, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi, siyasetçi ve akademisyendir. Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar, "Bursa'da Zaman" şiiri ile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından tanınmış bir şairdir.

 

Sevgili öğretmenim,

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romanları şunlardır: Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler, Huzur, Aydaki Kadın.

Dememe; Beş Şehir.

Hikaye: Abdullah Efendinin Rüyaları, Yaz Yağmuru,

Şiir: Bursa’da Zaman.

 

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sağlığında yayımlatamadığı birçok çalışması ölümünü takip eden yıllarda teker teker yayımlanmıştır. 1970'li yıllardan sonra Tanpınar'a artan ilgiyle onun hayatı, hatıraları, şahsiyeti ve eserlerindeki başlıca tema ve fikirleri üzerine çok sayıda eser ve makale yazılmış, tezler hazırlanmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar ile ilgili anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Kişiliğinle İlgili Bir Şeyi Değiştirebilseydin Bu Ne Olurdu? Niçin?

 

Kişiliğinle İlgili Bir Şeyi Değiştirebilseydin Bu Ne Olurdu? Niçin?


Kişiliğimle ilgili bir şeyi değiştirmek isteseydim  aşırı alınganlığımla ilgili olurdu. Çünkü aşırı alıngan bir insan olduğum için, aşırı hassas ve aşırı iyi niyetli olduğum için kimseye zarar vermemeye çalışıyorum, kimseyi incitmemeye çalışıyorum. İnsanların bana karşı nazik olmayan davranışlarına hemen üzülüyorum ve bu durum da benim aşırı şekilde düşünmeme, takıntılı bir kişilik olmama neden oluyor. Onun için biraz daha az duygusal olmak isterdim ve kendimi her olaya fazla kaptırmak istemezdim.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

 İnsan aşırı alıngan olduğu zaman her r-olayı kendi ile ilgili zannediyor ve gereğinden fazla her şeye anlam yüklüyor. Bunun sonucunda da kendini suçlu görüyor, kendini yok yere üzüyor ve aşırı alınganlık yüzünden insanlarla fazla iletişim halinde olmaktan korkmaya ve yalnız kalmaya gereksinim duyuyor. Yalnız kalındığı zaman da can sıkıntısı, bunalım ve daha stresli bir hayat oluyor. Bu özelliğimi değiştirmek ve daha soğukkanlı olmak isterdim.

 

Aşırı alınganlığı bırakıp kim bana nasıl davranıyorsa ben de ona şekilde davranmak ve dünyayı fazla kafaya takmamak isterdim. Benim konuşacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Gelecek Hakkındaki Umutlarımız ve Endişelerimiz Konulu Konuşma

 

Gelecek Hakkındaki Umutlarımız ve Endişelerimiz Konulu Konuşma


Geleceğimiz ile ilgili umutlarımız şunlardır. Sorgulayan bir nesil ortaya çıkmıştır. Her şeye körü körüne inanmayan, siyasetçilerin her sözüne inanmayan, okuyan, araştıran, merak eden bir gençlik ortaya çıktı. Gençlerimiz çalışıyor, okuyor, merak ediyor ama belirsizlik ve gelecek kaygısı ne yazık ki onları çok üzüyor ve kimi zaman umutsuzluğa sürüklüyor.


Sevgili öğretmenim,

 Yapay zekanın ortaya çıkması, toplumsal kuralların esnemesi, küresel bağlantılar, geleneksel meslekler dışında içerik üreticiliği, sosyal girişimcilik gençlere alternatif kariyer yolları açıyor ama bu da tek başına yeterli olmaz elbette. Ekonomik istikrarsızlık, iklimlerin değişmesi yani iklim krizi, dünyanın yaşanabilir bir yer olacağına dair varoluşsal endişeler, yapay zeka her ne kadar fayda sağlasa da zararlarının da olması gençlerde işsizlik gibi sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. 


Gelir uçurumunun artması, liyakatsızlık gelecek ile ilgili endişelerim arasında yer alır. İnsanların birbirine güvenmemeye başlaması ve bunun beraberinde getirdiği bencillik, empati yoksunluğu, vefa , dost, arkadaş gibi kavramların eski değerini kaybetmesi gelecek ile ilgili endişelerim arasında yer alır. Bu konu hakkında konuşacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

İç Güzellik Senin İçin Ne İfade Ediyor?

 

İç Güzellik Senin İçin Ne İfade Ediyor?

İnsanın fiziksel görünümünün dışında kalan değerleri, karakteri, ruhunu yansıtan kavramdır. Yani kişinin kalbinin iyi olması, niyetinin temiz olmasıdır. Doğadaki tüm canlılara sevgi ile yaklaşmasıdır. Yaratılanı hoş görmek Yaradan’dan ötürü sözünü uygulayabilmektir.


 Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

 İç güzellik demek iyi insan olmak, dürüst ve güvenilir olmaktır. Vefalı olmaktır. Yüreğinde merhamet duygusunu taşıyabilmek, yüksek bir vicdana sahip olabilmektir. Haksızlık karşısında susmamak, her zaman adaletin yanında olmaktır iç güzellik. Başka insanların duygularını anlayabilmek, onlara karşı nazik olmaktır iç güzellik. Kibirden uzak alçakgönüllü olmaktır. Etrafımızdaki kimselere iyi davranmak, yüksek bir enerjiye sahip olmak ve o enerjinin karşıdaki kişiye de geçmesini sağlamaktır. İnsan zaman içinde olgunlaşır, deneyim sahibi olur ve okuyarak, kendini geliştirerek daha iyi insan olma eğiliminde olur ve bunun için de işe ilk olarak kalbini temiz tutmaktan başlar. Eğer ki diliniz ve kalbiniz temiz değilse siz içiniz henüz güzel olmamıştır.

 

 Dil ve kalp temiz ise, yürekten ve ağızdan güzel sözler çıkıyor ve bunlar yaşamda da uyguluyorsanız siz iyi bir insansınız demektir. Bilge olma yolunda ilerler yüreği temiz olan kimseler. Yaptığı iyiliği yüze vurmazlar. Karşılık beklemeden iyilik yaparlar. Çevresine neşe saçarlar. Samimi kimsedirler. Yapmacık olmadıkları hemen anlaşılır ve insanların ilgisi böyle kimselerin üzerine yoğunlaşır. İç güzellik kavramı benim için bunları ifade ediyor. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Arkadaşlarınızın Hangi Davranışları Sizi Üzüyor ve Rahatsız Ediyor?

 

Arkadaşlarınızın Hangi Davranışları Sizi Üzüyor ve Rahatsız Ediyor?


Arkadaşlarımla gülmek, oynamak, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmek beni çok mutlu ediyor. Onlarla vakit daha eğlenceli ve daha çabuk geçiyor ama kimi arkadaşlarımın bazı davranışları beni çok rencide ediyor ve buna çok üzülüyorum. Gece yatağıma yattığım zamanlar ağladığım oluyor  ve canım acıyor.

 

Sevgili öğretmenim,

Arkadaşlarım bazen bilerek ya da bilmeden bana zorbalık yapıyorlar. İstediklerini yapmadığım zaman suratları hemen düşüyor ve beni oyuna almak istemiyorlar. Onların her dediğini yaparsam çok iyiyim ama yapmazsam hemen dışlanıyorum. Ben sürekli onların dediğini yaparsam ben olur muyum hiç, o zaman ben olmaktan çıkar köle olurum. Onların kötü davranışları beni değiştirmez ama işte kimi zaman beni dışladıkları zaman kendimi çok yalnız hissediyorum, kimsesiz gibi yalnız ve üzgün. Onun için onların da aileleri arkadaşlarıma iyi eğitim vermelilerdir. Çünkü ben kimseye zorbalık yapmam. Zorbalık yapmak, arkadaşını incitmek hem dinimizde günahtır hem de  insan olana, yakışmayan kötü ve çirkin bir davranıştır. Birine lakap takmak, birinin fiziki görünüşü ile dalga geçmek ve onu aşağılamak doğru değildir çünkü her insanı Allah yaratmıştır ve Allah'ın yarattığı her insan güzel ve sevilmeye değerdir diye düşünüyorum.

 

 Bazen de kimi arkadaşlarım elindeki yiyeceği sadece en sevdikleri ile paylaşıyor ve bana vermiyor. Oysa benim bir yiyeceğim olduğunda kimseyi ayırt etmiyorum. Çünkü o da insan onun da canı çeker diye düşünüyorum ve herkese paylaştırıyorum yiyeceğim. Arkadaşlarımın beş üzen davranışları bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Aşık Veysel’i Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız

 

 Aşık Veysel’i Tanıtan Kısa Bir Konuşma Hazırlayınız


Aşık Veysel Şatıroğlu, Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan Köyü’nde dünyaya gelmiştir. Çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetmiştir. Âşık Veysel, gerçek adıyla Veysel Şatıroğlu, Türk halk ozanı ve şairdir. Afşar boyunun Şatırlı obasına mensup olan Veysel Şatıroğlu, Gülizar ve Ahmet Şatıroğlu çiftinin çocuklarından biridir. Büyük halk ozanı Aşık Veysel şiirlerinde sevgi, hoşgörü, vatanseverlik, birlik, beraberlik, dayanışma, dünyanın geçiciliğine değinmiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Türkiye'de  aşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi olarak kabul gören Veysel, Türkçeyi  yalın ve güçlü şekilde kullanan isimlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Aşık Veysel yukarıda da bahsettiğim gibi şiirlerinde insan, yurt, tabiat sevgisini dile getirmiştir. Ankara ve İstanbul radyolarında program yapmıştır. Köy Enstitüleri’nde saz ve halk türküleri dersleri vermiştir. Ahmet Kutsi Tecer tarafından edebiyatımıza kazandırılan büyük ozan Aşık Veysel şiirlerinde sade bir Türkçe kullanmıştır. Şiirleri; Dostlar Beni Hatırlasın, Sazımdan Sesler, Değişler adlı şiirleridir.

 

Aşık Veysel şu sözleri ile gönlümüze taht kurmuş ve halkı tarafından unutulmayacak olan büyük şairdir.

“Dünyaya gelmemde maksat ne idi: Bir sadık dost.”

“Seversin, alırsın, karın olur Seversin, alamazsın, karasevdalın olur.”

“Aldanma cahilin kuru lafına kültürsüz insanın kulu yalandır. Hükmetse dünyanın her tarafına arzusu hedefi yolu yalandır.”

“Allah birdir Peygamber Hak. Rabbül alemindir mutlak. Senlik benlik nedir bırak. Söyleyim geldi sırası. Kürt’ü Türk’ü ve Çerkes’i. Hep Adem’in oğlu kızı. Beraberce şehit gazi. Yanlış var mı ve neresi? Bu muhteşem sözlerin sahibidir Aşık Veysel. Şair ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Görünmez Olsaydın Neler Yapardın?


 Görünmez Olsaydın Neler Yapardın?


Görünmez olunduğu zaman kişi istediği her şeyi kimse görmeden yapabilir ve bu çok da zevkli bir şey olurdu.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Görünmez olsaydım hırsızlık yapanları korkuturdum ve kimsenin bir şeyini çalmamalarını sağlardım. Savaşı çıkaranları ve çocukları öldürenlere gereken cezaları verirdim. Gece yarısı canım bir şey istediği zaman hemen marketlere gidip istediğim yiyecekleri alır yerdim. Parkta oynayan ve maddi durumları iyi olmayan çocukların olduğu yere bir çok gıda götürürdüm ve çocukların doyasıya eğlenmesini ve mutlu olmasını sağlardım.


Sevgili öğretmenim,

Anne  ve babası olmayan çocukların ailelerin kapılarının önüne zarfla para koyardım ve onların almasını sağlardım. Benim hakkımda kimlerin kötü konuştuğunu ya da kimlerin iyi konuştuğunu anlardım.  Gece yarısı ormana gidip orada gezer ve korkusuzca ormanın temiz havasını doyasıya içime çekerdim. ihtiyacı olanlara gizlice yardım ederdim. Futbol maçı yapan çocukların maçı nın arasına girer ve topu alır kaleye gol atardım ve çocuklar topu kimin attığını anlamaz ve şaşkın şaşkın birbirlerine bakardı. 


Uzaya giderdim ve astronotların neler yaptığını öğrenir ve görürdü. Uzaydaki hayatı öğrenirdim. Uçağa, helikoptere, taksiye biner ve istediğim yerlere gider ve doyasıya gezerdim. Aklıma gelenler bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Bakacak Yüze Tükürülmez Tükürülecek Yüze Bakılmaz Konulu Konuşma

 

Bakacak Yüze Tükürülmez Tükürülecek Yüze Bakılmaz  Konulu Konuşma

 

İnsanlarla ilişki kurarken ölçülü davranmalı, yüz yüze gelinecek kimseleri kırmamalı, ilişkinin kesildiği kimselerle de bir daha görüşülmemelidir. Bunun için atalarımız “bakacak yüze tükürülmez tükürülecek yüze bakılmaz.” demiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

İnsan ilişkilerinde önemli olan sınırları koruyabilmek ve ölçülü olmaktır. İnsanlar arası iletişimin bozulmasının en önemli nedeni aşırı samimiyet, aşırı rahatlık, kısacası aşırı olan her şeydir. Bu aşırılıklar bir zaman sonra tartışmayı doğurur ve yüz yüze gelinmeyecek hale getirir insanı. Onun için mesafeli olmak her zaman en iyi olanıdır. Saygısızlık yapmadan iletişim kurmak, nezaketi elden bırakmamak insan ilişkilerini daha uzun ömürlü yapar. Samimi olduğunuz kişilerle aranız bozulduğu zaman çok kötü sözler söylemek, kötü davranışlar içine girmek yanlış olur. Çünkü bakacağın, geri konuşacağın yüze hakaret etmek yine seni üzer. Kim olursa olsun bu saygısızlığı yapmamalıyız. Yani geçtiğimiz köprüleri yakmamalıyız.

 

 Bize zamanında iyilik eden insanları ufak bir sorunda kırmamalıyız. Eğer ki aramızdaki sorun büyük ve tartışma da şiddetli olduysa, iki taraf da birbirine ağza alınmayacak sözler söylediyse bu insanlar da ilişkiyi kesmeli ve mümkün olduğunca bir daha bir araya gelmemelidir. Bu atasözü ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum

Düşmanın Karınca Da Olsa Hor Görme Konulu Konuşma

 

Düşmanın Karınca Da Olsa Hor Görme Konulu Konuşma

 

Düşmanın senden ne denli güçsüz olursa olsun önem vermemezlik etme, tetikte ol. Düşman her an senin kayıtsızlığından yararlanır, zayıf yanını bulup seni alt edebilir. Bunun için atalarımız düşmanın karınca da olsa hor görme demiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Düşmanın büyüğü, küçüğü olmaz. Düşman düşmandır. Onun için düşmanlarımıza karşı her zaman tetikte olmalıyız. Çünkü hiç ummadığımız anda bizi zayıf noktamızdan vurabilirler, bize büyük zarar verebilirler. Düşman çok zayıf da olsa, hiçbir gücü olmasa da bizler yine de gereken her türlü önlemi almalıyız ve  kendimize dikkat etmeli, kendimizi ve ailemizi korumalıyız. Bu atasözü ile ilgili şunları örnek verebilirim: Yolda araba ile giderken trafikte kurala uymayan biri ile tartışma yaşayabiliriz ve bu tartışma büyüyebilir ve o tartıştığımız kişi bize karşı düşman olabilir. Bizim önemsemediğimiz bu olayı o kişi önemseyebilir ve daha sonraları bize pusu kurabilir. Onun için dikkatli olmalı düşman edinmemeye çalışmalıyız. Y ada okulda arkadaşlarımızla dalga geçmemeliyiz, bir arkadaşımız  sessiz, efendi diye ona karşı zorbalık yapmamalıyız. Yoksa o çocuk sabreder, bekler ve günü geldiği zaman bize aslan pençelerini gösterebilir. Dost edinmeliyiz, düşman değil.

 

Kısacası küçük görünen tehlikeleri asla hafife almamalıyız. Çünkü bu durum zamanla büyüyerek bize büyük zararlar verebilir. Akıllı olmalı, önlem almalı, gözü açık olmalıyız. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.