Türkçesi Varken Yabancı Sözcükleri Kullanmak Sizce Doğru Mudur? Neden? Aşağıya Yazınız.


Türkçesi Varken Yabancı Sözcükleri Kullanmak Sizce Doğru Mudur? Neden? Aşağıya Yazınız.
Türkçemiz bizim ana dilimiz, başımızın tacı nadide çiçeğimizdir.  Dil bir milletin aynasıdır, benliğidir, kültürüdür. Her ülkenin kendine özgü dili vardır. Bizim dilimiz de içinde eşsiz sözcükleri bulunduran Türkçedir. Türkçesi  varken yabancı sözcükleri kullanmak elbette ki  son derece yanlıştır. 
Dilimizde bir kelimenin anlamı varsa onun yabancısı  kullanmak özentilikten başka bir şey değildir.
Böyle yaparak ana dilimize zarar vermekten, onun  kimliğini kaybetmesine neden olmaktan başka bir şey  yapmayız.  Kendi ana dilimizi yok ederiz, ana dilimiz yok olmaya başlayınca kültürümüz  de yok olmaya başlar ve bizi biz yapan değerler diye bir  şey de olmaz. Ana dilimiz, güzel Türkçemizi korumak için   kendi kelimelerimizi günlük yaşamda kullanmalıyız. ve gelecek nesillere  yabancı sözcükler değil kendi ana dilimizin sözcüklerini aktarmalıyız ve onların da Türkçeyi güzel öğrenmesini ve konuşmasını sağlamalıyız.

Aynı dili konuştuğumuz insanlar ile yabancı dil konuşmamalıyız. Ancak  yabancı dil bilen ve dilimizi bilmeyen bir kimse ile zorunlu olarak yabancı dil konuşuruz  zaten.  İşte tüm bunlardan dolayı dilimizi korumalıyız, ana dile sahip çıkmalıyız, yabancı  özentiliğine de bir an önce son vermeliyiz. Bunu yapmadığımız takdirde çok daha kötü sonuçlar ile  karşı karşıya kalabiliriz.

Aşağıdaki Yabancı Sözcüklerin Türkçe karşılıklarını yazınız.
cv:  öz geçmiş
like: beğen
selfie:  öz çekim
download: indir
nick name: takma ad
trend: eğilim
online: çevrim içi
start: başlangıç
check: kontrol etmek
versiyon:  uyarlama

Ana dilimizin önemi ile ilgili şu sözlerin de kıymetini bilmeliyiz  ve bu sözlere uygun olarak dilimizi kullanmalı ve ona hak ettiği değeri vermeliyiz:

‘’ Dil bi ulusun aynasıdır.’’  Schiller
‘’ Türkçe atalarımın dili; anadil, diller güzeli. Yerine göre kılıçtan keskin, çelikten sert kayadan sarp,boradan hızlı,bürümcekten ince,kelebekten uçucucu,çiçekten renkli,kokudan tatlı,altından parlak,sudan duru Türkçe!’’  Ruşen Eşref Ünaydın.

* ‘’ Dillerini yitiren milletler, ulusal  bilinçlerini de  yitirirler.  ( O.Hançerlioğlu).
* ‘’ Her sözün ararsan vardır Türkçesi.’’ Ziya Gökalp

‘’ Bilgi Cesaret Verir, Cehalet Küstahlık.’’ Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


‘’Bilgi Cesaret Verir, Cehalet Küstahlık.’’   Sözü İle İlgili  Kompozisyon Yazınız.

Eğitim  insanın gelişmesinde ve ilerlemesinde en büyük aydınlatıcı yoldur.   Çünkü eğitimdir ki bir milleti ya hür yapar ya da köle  ya da köle yapar.  Eğitim insan için olan  en aydınlatıcı öğretim şeklidir. Nitelikli bir eğitimden geçen kimseler hem kendilerine hem de içinde yaşadığı topluma fayda sağlar.  Bizler bilgileri eğitim yoluyla öğreniriz. Aldığımız eğitim bizim  bilgili ya da bilgisiz olduğumuzu  ortaya koyabilir. Bilgili insan cesaretli olur. Çünkü yeni bilgilere açıktır ve yeni şeyler öğrenmekten korkmaz.  Yanlış da yapsa kendini değiştirebilir ve geliştirebilir. Bilgi ile cesaretlenen insan  daha aydınlık yollara ulaşmak için devamlı bilginin peşinde olmaya devam eder ve onun izinden asla ayrılmaz.

Cahil insan ise yeniliklere kapalı bir insandır. Böyle kimseler de yerinde saymaya devam eder ve kalıp, tutucu düşüncelere sahip olur. Cahil insan çok bilmiş havasına girer ve her şeyi biliyorum  düşüncesi içinde yanlış bir  yola girer.  Yaptığı şeylerin doğru olduğunu düşünür ve  kendi düşüncelerinden , kalıplaşmış yargılarından başka hiç bir şeyin doğru olamayacağı düşüncesi ile hareket etmeye devam eder. Bunun için   cahil  olmaktan, yeniliklere kapalı olmaktan uzak durmalıyız. Kendimizi her daim yenilemeliyiz ve öğrenmeye hayat boyu devam etmeliyiz.    Cahil kalıp kendimizi kandırmamalıyız. Bilimin ve ilimin ışığından  ayrılmamalıyız. Bizi aydınlatmaya çalışan, bize yol gösteren, bizim iyiliğimizi isteyen insanlara karşı kaba davranışlarda bulunmamalıyız ve kendimizi olumlu yönde değiştirmek için var gücümüzle  mücadele etmeliyiz   ve cehaletin içinde boğulup kalmamalıyız.

Cehalet ile  ilgili şu sözü de unutmamalıyız: ‘’Cahilin cahilliğini kanıtlamak kolaydır fakat ona itiraf ettirmek güçtür.”  Hz. Ali . Bu sözlerden de yola çıkarak  kendimizi, benliğimizi geliştirmeliyiz, sürekli ilmin ışığından yürümeliyiz.

Gelecekten Beklentilerinle Alakalı Bir Mektup Yazınız.


Gelecekten  Beklentilerinle Alakalı Bir Mektup Yazınız.

Sevgili geleceğim hayat çok kısa ve ne yazık ki giden zamanı bir daha geri getiremiyoruz. Çünkü giden zaman bir daha asla aynı şekilde geri gelmiyor.   Her insanın gelecekten beklentileri vardır. Çünkü geleceğimizin iyi olması demek mutlu olmamız demektir. Sevgili geleceğim, umudum, hayallerim, beklentilerim  senden istediklerim şunlardır: 
Mesleğini hakkı ile yapan  ve mesleğini en iyi şekilde icra eden bir kimse olmak istiyorum.  Sevdiğim meslek olan öğretmenliği yapmak istiyorum. Nitelikli bir öğretmen olmak ve öğrencileri tarafından sevilen iyi bir insan olmak istiyorum. Beni gören , beni seven insanların  o çok iyi bir öğretmen, insan haklarına önem veren, adalete, eşitliğe önem veren, merhamet ve vicdan sahibi bir kimse denmesini istiyorum. İnsanlara örnek bir öğretmen olmak istiyorum.  Çocukları yaşama katan, onlara yaşamın güzel olduğunu hissettirmeye çalışan bir öğretmen olmak istiyorum geleceğim.

Sevgili geleceğim  şu anda olduğu  gibi gelecekte de sağlıklı olmak istiyorum. Çünkü en önemli şey sağlıktır. Sağlığım  olmazsa geleceğim de olmaz ne yazık ki. Bunun için hep sağlıklı  kalmak isterim.   İyi insan olmak ise  zaten içimde olan ve içimde hiç bitmeyen, tükenmeyen bir hazinedir. .

Sevgili geleceğim gelecekte de ülkemin bağımsız olmasını istiyorum ve özgür ve demokrasinin olduğu bir ülkede kendi vatanımda  ölmek istiyorum. Vatanımın toprağının kokusunun gelecekte de değişmemesini istiyorum.

Sevgili geleceğim  insanların daha bilinçli, daha duyarlı ve daha empati kurabilen kimseler olmasını istiyorum. Cahilliğin son bulması, eğitim ve öğretimin insanları gerçek anlamda aydınlatmasını diliyorum. Çocukların hep gülmesini ve bu gülme nedenlerinden birinin de ben  kendim olmasını istiyorum.

Sevgili geleceğim iyi bir aile babası , iyi bir eş , iyi bir evlat, iyi bir komşu, iyi bir arkadaş olmak istiyorum. Huzurlu ve mutlu olmak istiyorum. İşime ayırdığım zaman dışında ailemle güzel günler, sağlıklı günler geçirmek istiyorum.

Sevgili geleceğim insan olarak, iyi bir insan olarak yaşamaya devam etmek istiyorum. Kimseyi kırmadan, dökmeden, kimsenin canını acıtmadan, erdemli bir insan olarak bu dünyadan ayrılmak istiyorum. Kendi ülkemde , kendi topraklarımda huzurla ölmek istiyorum. Barışın dünyaya hakim olmasını, doğanın korunmasını istiyorum ve mutluluğun  herkeste daim olmasını diliyorum.

Acımak Konulu Hikaye Yazınız.


Acımak Konulu Hikaye Yazınız.

Sabahın erken saatlerinde okula gitmek için  arkadaşlarımla birlikte yola koyulmuştuk. Hava çok soğuk ve ayazdı.   Ardahan’ın soğuğu kışın daha da bir başka olur. Bu soğuk havada ellerimiz titriyor, soğuğun kirpiklerimizi dondurmaması için bir an önce okula gitmemiz gerekiyordu.  Okula doğru yürürken  hava o kadar soğumuştu ki kirpiklerimiz buzlanmış ve iyice donmuştuk. Bir yandan  şarkılar söyleyerek yola devam ediyor bir yandan da acı soğuğun  hissini vücudumuzun her yerinde hissediyorduk.  Yolda yürümeye devam ederken,   Nurcan, Kubilay ve ben  yolda giderken  bir yerden  ses duyduk.  Gelen  ses bembeyaz tüyleri olan,  masmavi gözleri olan küçük bir kedi yavrusunun sesiydi. O kadar tatlı ve o kadar masum bakıyordu ki onu gören insan  ağlamamak için kendini zor tutardı. Çünkü çok ama çok tatlıydı sanki yeni doğmuş bir bebek kadar masumdu  zavallı kedi. Adını Sarman koyuverdik kedinin. Zavallı Sarmancık  yolun bir kenarına  uzanmış ve soğuktan  ölmek üzereydi.  Arkadaşlarımla kedinin bu içler acısı halini görünce ağlamamak için zor tutmuştum kendimi.

Arkadaşlarım da çok üzülmüşlerdi.  Bir yandan da okul zilinin çalmasına çok az süre vardı fakat bizler bu canı burada  sefil bir şekilde bırakamazdık. Onun bize ihtiyacı vardı.  Biz iyi ve  merhametli bir insan isek onu bir an önce kurtarmamız gerekir diye düşündük. Hemen kediyi çantamın içine koyduk ve doğruca sınıfa gittik. Öğretmenimiz çantamdan çıkan kediyi görünce önce şaşırdı ve sonra kedi için çok üzüldü.  Sınıf arkadaşlarım da kediye çok acımıştı ve  kedinin bir an önce iyileşmesi için  hepimiz seferber olduk ve kediyi sobanın yanında ısıtmaya çalıştık. Daha sonra öğretmenimiz kediye süt ve ciğer verdi. Zavallı kedicik   çok masum ve masmavi gözlerle bize mutlu bir şekilde baktı. Öğretmenimiz üşüyen kedinin  bir an önce iyileşmesi için onu veterinere götürdü.  Artık o kimsesiz değildi. Sınıfımızın maskotu olmuştu. Her gün yemeğini yiyor, sıcacık sınıfın içinde bir kenara büzülüyordu.  Kedicik havalar ısınana kadar sınıfımızda kaldı. Havalar ısınınca da onu hayvanların korunduğu barınağa bıraktık ve onun  orada diğer arkadaşlarıyla yaşamasına karar verdik. 

Bir canlının hayatını kurtarmak,  zor durumda olan bir kişiye acımak, merhamet etmek ne güzel bir duyguydu. Şimdi yatağıma rahat yatıp  uyuyabilirdim. Çünkü Sarmancık artık  emin ellerdeydi artık. İçimizdeki acıma duygusu bize verilmiş olan en güzel armağandı belki de....

‘’Sağlık Varlıktan Yeğdir.’’ Atasözünü Kısaca Açıklayınız.


‘’ Sağlık Varlıktan Yeğdir.’’  Atasözünü Kısaca Açıklayınız.

İnsanın bu yaşamda  sahip olacağı en önemli şey sağlığını kaybetmemesidir. Çünkü sağlık olmadan hayatın ne tadı olur ne tuzu. Sağlığı olmayan bir kimsenin milyarları olsa bile bir işe yaramaz. Çünkü   sağlık olmadan  yaşamak, yaşamanın anlamı olmaz. Onun için sağlık en büyük  hazinedir ve dünya malından  elbette ki daha değerlidir. Bunun için de bu atasözü söylenmiştir. Özellikle de şu korona virüs döneminde sağlığın her şeyden daha önemli olduğunu anlar oldu insanoğlu.  Sağlık olmadan ne mutlu olunur, ne huzur dolar insanın içi. Düşünseniz  boynunuz çok ağrıyor ve acı içinde kıvranıyorsanız ve bunun  bir tedavisi de yok. Elinizde paranız da  fakat hastalığa çare yok. Onun için sağlıktır her şeyin başı.  Sağlık olduktan sonra para da kazanılır, varlıklı da olunur. Yeter ki sağlığımızı kaybetmeyelim, yeter ki  sağlığımızın değerini bilelim


Not: Sağlıklı olmak için neler yapıyorsunuz?

Hayatı mutlu ve güzel bir  şekilde geçirmek istiyorsak önce sağlığımıza dikkat etmek gerekir. Sağlıklı  olmak için de şunları yapıyorum. Haftanın üç, dört günü yarım saat düzenli olarak  yürüyüş yapıyorum. Yürüyüş yapamadığım zamanlar evde çeşitli egzersizler yapıyorum.  Organik gıdalar tüketiyorum. Genelde köy yumurtası, köy peyniri, sütü  alıyorum. Markette satılan hazır ürünlerden  kaçınıyorum.  Protein kaynaklı  ve sebze kaynaklı  gıdaları daha çok tüketiyorum. Günde bir buçuk, iki litre su içmeye dikkat ediyorum. Çok fazla konuşmuyorum.  Sürekli yemek yiyip  televizyonun karşısına geçmiyorum. Yemekler birlikte çok fazla sıvı alımı yapmıyorum. Yemekleri iyice çiğnedikten sonra yutuyorum.  Çiğ kuru yemişler tüketiyorum . Özellikle de badem, ceviz, fındık  ..vb gibi. Evde çamaşır kurutmuyorum. Çamaşırları dışarı seriyorum. Evimi her gün güzel bir şekilde temizliyorum ve bu konuda aileme gereken yardımı yapıyorum.  Hazır şekerli gıdalar yerine lifli sebze ve meyveler  tüketerek bağışıklığımın güçlü olmasını sağlıyorum. Haftada bir kere havuza yüzmeye gidiyorum ..vb.

Dürüstlüğün Yararlarını Yazınız.


Dürüstlüğün Yararlarını Yazınız.

Dürüst olmak  , güzel ahlaklı olmak   en önemli erdemlerden ve değerlerden biridir. Dürüst olan  kimsenin hakkını yemez, kendisine emanet edilen   şeylere ihanet etmez. Dürüst insan nettir. Eğri büğrü olmaz. Her zaman olduğu gibi görünür . Dürüst olmanın, doğru olmanın temeli de aslında ailede atılır. Bu konuda çocuklara örnek olabilecek en önemli kimseler ise elbette anne ve babalardır. Onlara nasıl yaşarsa, nasıl güvenilir ve dürüst olurlarsa evlatları da onları örnek alacaklardır.

Dürüstlüğün yararları şunlardır:
* Dürüst olan kimse ilk olarak kendi ile barışık olur ve kendini mutlu etmiş olur. Gece yatağına vicdan rahatlığı ile yatar ve içinde  hiç pişmanlık olmaz.
* Dürüst olan kimse toplum tarafından sevilen, sayılan, ilgi gösterilen kimse olur. Toplum böyle insanları her zaman el üstünde tutar.

* İnsanlar her zaman dürüst kimseler ile iletişim halinde olmak isterler ve onlarla  vakit geçirmek isterler.
* Dürüst olan insana güven olduğu için, dürüst insanın iş bulması da kolay olur ve  herkes onun hakkında olumlu şeyler konuşur.
* Dürüst olan insan zor bir durumda düştüğünde onu sevenler tarafından   korunur ve ona her türlü yardım yapılmaya çalışılır.
* Dürüst olan kişi toplumda  aranan kimse olur.
* Dürüst olan  kişi  içinde yaşadığı topluma faydalı olur ve böylece kendi de mutlu olmuş olur.
* Dürüst olmanın önemi ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız:
*’’Akıllı, bilgin, zengin olmak zorunda değiliz ama dürüst olmak zorundayız.’’


Vatandaş Olarak Toplumda Birbirimize Saygılı Olmayı Gerektiren Bir Afiş Hazırlamak İsteseydiniz Afişinizde Nelere Yer Verirdiniz.


Vatandaş Olarak Toplumda  Birbirimize Saygılı  Olmayı  Gerektiren Bir Afiş Hazırlamak İsteseydiniz Afişinizde Nelere Yer Verirdiniz.

Vatandaş olarak toplumda  yerine getirmemiz gereken belli başlı sorumluluklarımız vardır.  Bunlar iyi vatandaş olmak, çalışkan olmak,  üretken olmak, adil olmak,  merhamet ve vicdan sahibi olmak ,  yardımsever olmak, eşit olmak, insan haklarına önem vermek ..vb.  İşte bunlar olduğu zaman iyi vatandaş da olmuş olabiliriz.  Bu güzel değerler, bu güzel görevler bizi insan yapar ve bizim insanca yaşamamızı sağlar.   Bazen  de çevremize baktığımızda insanların  kimi değerlerden  uzak kaldığını görmekteyiz. Mesela otobüse hasta ve yaşlı bir kimse bindiği zaman  artık insanlarımız eskisi kadar duyarlı davranmamakta ve o kişiyi görmemezlikten gelmektedir. Vatandaş olarak  bu konu ile ilgili şöyle bir afiş hazırlamak isterdim.

Örneğin; çevrede intihar eden  bir kimseyi gören kimi insanlar o insanın yaşamını kurtarmak yerine cep telefonları ile o kişiyi videoya almaktadır. Bu son derece acımasızca ve  vicdansızca bir harekettir. Bu konu ile ilgili  hazırladığım afişte insanların  kendine zarar vermek isteyen birine  daha duyarlı olmalarını ve cep telefonlarını hemen bırakmalarını gösteren bir afiş hazırlardım. İnsanlar elinde olan her şeyi bırakıp orada canına kıymak isteyen kişinin hemen yardımına koşan bir afiş hazırlardım. Ya da sokakta hayvanlara eziyet etmeyen , aç bir sokak hayvanı gördüğü zaman herkesin elinde bir kap yemek ve su  olduğunu gösteren çizimler yapar ve  böyle bir afiş hazırlardım. Böylece insanları da hayvan sevgisi konusunda daha duyarlı ve daha bilinçli kimseler olmaları konusunda gereken mesajı da vermiş olurdum.  Toplum içinde  biri konuşurken onun sözünü kesmemeyi  gösteren afişler hazırlardım ve insanlara saygılı olmayı, başkalarını dinlemenin önemini  anlatmaya  çalışırdım. 

Kimsenin özel yaşamına müdahale etmeyen insanların olduğu , saygının, sevginin ve hoşgörün olduğu afişler hazırlardım. Bankada kuyrukta bekleyen ve herkesin  sırasına uygun   hareket ettiğini gösteren afişler hazırlardım. Böylece gereken  toplumsal mesajı da insanlara vermiş olurdum. Yani insanca yaşamayı, insani olaylara duyarlı olmayı insanlara hissettirmeye yönelik güzel afişler hazırlar ve güzel örnek olurdum.

İçinde Pazar, Polis, Hırsız, Baba Kelimelerinin Ve Sudan Ucuz Deyiminin Geçtiği Bir Hikaye Yazınız.


İçinde    Pazar,  Polis,  Hırsız, Baba Kelimelerinin Ve  Sudan Ucuz  Deyiminin Geçtiği  Bir Hikaye Yazınız.

Sabah erkenden okula gitmek için  hazırlanmıştım.  Bugün hava çok soğuktu.  Sivas zaten soğuğu ile tanınan bir memlekettir. Benim memleketim de Sivas olduğu için bu soğukla yaşamayı, mücadele  etmeyi öğreniyordu  bedenimiz. Akşamdan  yağan  kar nedeniyle  hava ayaza kesmişti.   Babam  arabayı çalıştırmak için dışarı çıktı ve  bana da çabuk gelmemi söyledi.  Ben de babamın arkasından   arabamıza doğru yöneldim. Çok kar yağdığı için arabayı  zor hareket ettirebildik.  Karın yanında sabaha doğru hava iyice ayaz olduğu için yollar da buz olmuştu.   Zorla hareket ettirdiğimizi arabamız  çalıştı ve babamla birlikte  yola koyulduk. Yol kenarlarında limon satan, çorap satan, kağıt mendil satan  seyyar satıcı abiler vardı. 

Pazarda  çeşitli  şeyler satılıyordu.  Seyyar satıcılar bu soğukta çocuklarına ekmek götürebilmek için ellerinden geleni yapmaya çalışıyordu.  Onlar işlerini yapmaya  devam ediyordu.   Seyyar satıcı abi limon satıyordu ve bu limonlar da sudan ucuzdu ve gayet de güzel ve kaliteli limonlardı.  Beş altı dakika sonra polisler seyyar satıcı  abilerin yanına geldi.  Limonlarını satmaya çalışan  abiye buradan hemen gitmesi gerektiğini ve yoksa ona ceza yazacağını söyledi. O da  hemen gitmek üzere yola koyuldu.  Tam  ordan  gidecektik ki  bir adam seyyar satıcının  cebinden düşmekte olan kağıt paralarını  hemen  alıp sessiz bir şekilde cebine atıp oradan uzaklaşmaya başladı. Babam ve ben şok olmuştuk ama parası çalınan abinin bundan haberi bile yoktu.  Babam buna göz yummayacağını ve hemen hırsızın peşine düşmemiz gerektiğini  söyledi ve öyle de yaptı.  Babam arabadan indi ve hırsızı   takip etti. Onu  kestirme yolların birinde yakaladık ve seyyar satıcıdan çaldığı parayı ondan geri aldık. O sırada oraya polisler de gelmişti ve bize ne olduğunu sordu. Biz de olanları polislere anlattık ve polisler bizim yaptığımız bu davranışın  örnek  bir davranış olduğunu söyledi çevredekilere. Daha sonra pazara döndük ve oradan gitmek üzere olan seyyar satıcı abiye parasını teslim ettik.  Bize  teşekkür etti ve bir daha daha dikkatli olacağını söyledi.

Babam seyyar satıcıya  kendi iş yerlerinde çaycılık yapmak isteyip istemediğini sordu. Abi çok mutlu olmuştu ve hemen bu iş teklifini kabul etti. O günden sonra  seyyar satıcı Mehmet Abi ile  çok iyi aile dostu olduk ve çok güzel günlerimiz geçti.


Hayalinizdeki Öğretmen Nasıl Olmalıdır? Düşüncelerinizi Yazınız.


Hayalinizdeki Öğretmen Nasıl Olmalıdır? Düşüncelerinizi Yazınız.

Öğretmen , her şeyden önce iyi bir insan olan, insanlara  da bunu öğreten , daha sonra akademik bilgi ve becerileri öğreten kimse olmalıdır.  Öğretmen demek gelecek nesilleri yetiştiren, araştıran , sorgulayan , aydın kimseler olmalıdır. Sadece bilgiye sahip olan değil aynı zaman bu bilgileri günlük yaşamında yaşayarak uygulayarak öğrencilerine en güzel şekilde örnek olan kimse demektir. Benim hayalimdeki öğretmen içi şefkat ve merhamet dolan bir kişi olmalıdır. Her öğrencisine aynı değeri vermeli ve her öğrencisini koşulsuz sevmelidir. Öğrencilerini sahiplenen, benimseyen,  yeri geldiğinde onların zor günlerinde ve iyi günlerinde yanında olan aydınlar demektir. Hayalimdeki öğretmenden şöyle bahsetmek isterim: 

Ödevi bir gün yapmadı diye diğer arkadaşlarının yanında öğrencisinin kişiliğini hedef  alacak, kırıcı sözler söylememelidir.  Öğrenciyi arkadaşlarının yanında rencide etmemeli, ona bağırıp onun  kişiliğini hedef göstermemelidir. Öğrencisinin saçı uzun  diye onun saçını çekmeye, canını yakmaya çalışmamalıdır.  Öğrencilerinde mükemmeliyet aramamalıdır. Sonuçta hiç bir insan hiç bir zaman mükemmel değildir. Çocuklar da yeri geldiği zaman hata yapabilir, başarısız olabilir, yanlışlar yapabilir. Sonuçta onların da  en değerli varlıklar olduğu ve insan olduğu unutulmamalıdır.  İyi ve güzel ahlaklı bir kimse, kişilik ve karakter sahibi , olgun bir insan olmalıdır.  Daha sonra iyi ders anlatabilmeli, akademik becerilerini ve bilgilerini öğrencilerine aktarabilmelidir.  Yeri  geldiği zaman sırrımı verebileceğim, ona güvenebileceğim bir insan olmalıdır.   Yeri geldiği zaman bize babalık, annelik yapan, abilik yapan kimseler olmalıdır.  
Hiçbir öğrencinin dış görünüşü ile  dalga geçmemelidir.  Bize   güzel örnek olmalıdır. Yalancı olmamalıdır, güvenilir ve dürüst bir insan  olmalıdır.   Öğretmen   mesleğine yakışır bir kişilikte olmalıdır  ve gerçekten öğretmen olmalıdır. Bizi yaşama hazırlamalıdır. Bize dersi yaparak, yaşayarak  anlatmalıdır.  Adil olmalıdır, eşit olmalıdır, hakkaniyetli kimseler olmalıdır öğretmenlerimiz. Çocukları belli kalıplara sokmaya çalışmamalıdır, her öğrencinin  farklı ve biricik olduğunun farkında olmalı ve buna uygun davranışlar sergilemelidir. Öğrencilerin gönül teline dokunmasını bilen, güzel yürekli kimseler olmalıdır öğretmenler....

Çocuklar derste aktif  olmalı,  uyuşuk olmamalıdır. Öğretmen dikkat çeken materyaller hazırlamalı ve çocukları yaşama hazırlamalıdır. Benim hayalimdeki öğretmen  böyle olmalıdır.

Haylaz, Yolculuk, Tatlı Dil, Mücadele, Arkadaş, Hedef, Başarı, Çalışmak Kelimelerini Kullanarak Hikaye Yazınız


Haylaz, Yolculuk, Tatlı Dil, Mücadele, Arkadaş, Hedef, Başarı, Çalışmak Kelimelerini Kullanarak Hikaye Yazınız

Biz Sivas’ta yaşayan  dört kişilik bir aileyiz. Benim adım  Ahmet, kardeşimin adı Mete’dir. Annem ev hanımı, babam ise memurdur.  Babam bizim için  çalışır, annem de bizim için evde her türlü fedakarlığı yapardı. Sivas’ın soğuğu çok ayaz olurdu.  Onun için annem  bana ve  kardeşime kışlık kazaklar, yelekler örer ve kışı sıcak  geçirmemizi sağlardı.  Ben ve kardeşim  çok iyi anlaşırdık fakat bazen de dövüşürdük. Çünkü birbirimizden sıkılmaya başlardık.  İnsanlık hali sürekli aynı kişileri, aynı yüzü görünce insan sıkılır ama azcık ayrı kalınca özlerdi ya biz de kardeşlerimle böyleydik işte. Annemin gözünde kardeşim Mete biraz fazla  haylazdı.

Mete ders çalışmayı fazla sevmez, emir alarak iş yapmazdı. Yaradılışından dolayı biraz agresifti Mete.  Annem ve ben onun da  başarılı olmasını, derslerine çok çalışmasını istiyorduk. Bunun için annemin yanına giderek onunla  tatlı dille konuşmamız gerektiğini , onun başarılı olması  için  ailece mücadele etmemiz gerektiğini söyledim. Annem  söylediklerime hak verdi ve birlikte kardeşim için mücadele etmeye karar verdik.   Önce kardeşimin  bir hedefi olması gerektiğini söyledik. O da benim hedefim   öğretmen olmak dedi. Onun için de  haylazlığı bırakması gerektiğini ve çok çalışması gerektiğini güzel bir dille anlattık. O da bizi anladı ve artık her geçen gün olumlu yönde değişmeye ve derslerine çalışmaya başladı. Günlük ders programı oluşturdu kendisi için. O plana göre hareket edecekti artık fakat  arkadaşlarına çok düşkün olduğu için başlarda biraz zorlanmıştı   Mete. Daha sonra bu kadar fazla arkadaş düşkünü olmayı bırakıp   hata yaptığını daha sonra anladı. Onun zamanını çalan, zamanını boşa geçiren arkadaşlara ihtiyacı yoktu. Onun için de artık üzülmüyordu ve sürekli  çalışıyor, emek ediyor ve vaktini boşa geçirmiyordu.

Kardeşim en sonunda  sorumluluklarını yerine getiren bir çocuk oldu.  İkimiz de çok çalıştık ve karnemiz de çok iyi geldi. Yarı yıl tatilinde babam bize  sürpriz yaptı ve tatile götürdü.  Derken yola koyulduk ve İzmir’e yolculuğumuz başladı. Daha sonra İzmir’e vardık ve orada bir haftalık çok güzel bir tatil yaptık.  Mis gibi denizde yüzdük, İzmir'in eşsiz yöresel yemeklerinden ve ürünlerinden  doya doya yedik.  Deniz kıyısında bol bol top oynadık, kumlara yatıp bol bol d vitamini aldık.  Doya doya tatilimizi mutlu bir şekilde bitirdik.

Depremzedelere Mektup Yazınız.


Depremzedelere  Mektup Yazınız.

Deprem sırasında  yakınlarını kaybetmiş olan ve enkazın altında kaldıktan  saatler sonra yaşama tutunmaya çalışan,   en sevdiklerini kaybetmiş olan ,  yaşamın en şiddetli   ve en acımasız anına tanık olan  , sevgili canlarımız, kardeşlerimiz, babalarımız, analarımız, yavrularımız, çocuklarımız! Çok kötü olaylar yaşadığınız, felaketlere şahit oldunuz. Yaşadığınız onca acıyı inanın ki yüreğimin en derin köşesinde hissediyorum. 
Biliyoruz ki  kısacık sürede çok şeyler yaşadınız ve ne yazık ki acı deneyimlere de  sahip oldunuz.   Yaşadığınız acı bizim acımızdır, yaşadığınız kayıp bizim de kaybımızdır. Bundan sakın ola şüpheniz olmasın.  Sakın  bu dünyada  yalnız kaldığınızı düşünmeyin.  Çünkü hiç kimse hiç bir zaman yalnız kalmayacak, zor durumda olanlara bizim duyarlı toplumumuzun insanları her zaman  sahip çıkacak, toplum  olmanın ne demek olduğu, birlik ve dayanışmanın ne demek olduğu dünyaya gösterilecektir.

Kahraman  milletimiz sizin gibi güçlü ve kudretli insanlara her zaman sahip çıkacak ve çıkmaya da devam edecektir.  Biliyorum ki şu anda canınız yanıyor, emin olun ki bizim de öyle. Çünkü biz, hepimiz, kardeşiz, aileyiz,  koca bir ülkenin  ortak dertleriyiz, acısıyız.  Sevgili canlarımız, sevgili kardeşlerimiz!  Her zaman millet olarak, devlet olarak yanınızda olacağız  ve dertlerinize ortak olacağız.  
Size sakın üzülmeyin diyemem, demeyeceğim de… Elbette canınız yanıyor, elbette yüreğiniz kan ağlıyor ve bunu iliklerimin ta derinliklerine kadar hissediyorum. Çünkü  kayıplarınız var, yararlılarınız var.   Yaşadıklarınızı yaşamadım fakat neler hissettikleriniz gerçekten anlamaya çalışıyorum ve kendimi sizin gibi  kardeşlerimin yerine koyuyorum. Sizleri çok seviyorum, sizleri çok seviyoruz güzel kardeşlerimiz, yavrularımız, dedelerimiz, analarımız….      Ülke olarak bu zorlu süreçte tek yumruk olmasını bildik ve bilmeye de devam edeceğiz. Belki acılarınız, yaşadığınız zorlukları size kimse unutturamayacak fakat acınızı bir nebze dindirmek için sizin için elimizden gelen her türlü maddi ve manevi desteği  sağlayacağız.  Sizi asla yalnız bırakmaya niyetimiz yok, siz bize emanetsiniz ve emanetimize  millet olarak her zaman sahip çıkacağız.  Yakınlarınızı  kaybettiğiniz için,  çok üzgünüm, içim kan ağlıyor, canım yanıyor.  Sakın ola umutsuzluğa  kapılmayın. Yüce Allah büyüktür  ve  Allah'tan sizlere sabırlar diliyorum. 

Depremde hayatını kaybeden  canlarımıza Yüce Allah'tan  rahmet  diliyorum. Yerlerinizde rahat uyuyun  ülkemin  güzel insanları, mekanınız cennet olsun, emanetleriniz her zaman bize emanettir. Güzel kardeşlerim  hepimize geçmiş olsun dileklerimi sunar, hepinizin gözlerinden öper sizleri ve bizleri Yüce Allah emanet ederim.  Belki sevdikleriniz geri gelmeyecek fakat öbür dünyada  Allah sevenleri sevdikleri ile kavuşturacaktır. Bunun için  dua edelim ve ülkemizde bir daha böyle felaketler yaşanmaması için  gerekli önlemlerin alınması için elimizden gelen her türlü duyarlılığı göstermeye size söz veriyoruz.

Bilge’nin Farklılıklar İle İlgili Düşüncelerine Katılıyor Musunuz? Neden?


 Bilge’nin Farklılıklar İle İlgili Düşüncelerine Katılıyor Musunuz? Neden?

 Bilge’nin  farklılıklar ile ilgili sözü şunlardır:
İnsanlar farklı özelliklere sahiptir. Bizi birbirimizden ayıran fiziksel ( boyumuz, kilomuz vb.) ve kişisel (duygu, düşünce vb.) özelliklerimiz vardır. Kimimizin ten rengi, kültürü, dili ve dini farklıdır. Bu özellikler  birimizi diğerinden önemli yapmaz ya da diğerinden daha üstün kılmaz. Sadece farklı yapar. Bunun için de farklılıklara saygı göstermeliyiz, farklı olanları da  olduğu gibi kabul etmemeliyiz.

Bilge’nin bu düşünceleri  çok önemli ve değerlidir. Bu düşüncelere elbette katılıyorum. Çünkü her insan birçok yönden farklı özelliklere  sahip olabilir.  Önemli olan o farklılıklara  karşı hoşgörülü olmak ve insanları olduğu gibi kabul edebilmektir.  Farklılıklarımızın zenginlik olduğunu unutmamalıyız.   Bu zenginlik de dayanışmayı artırır, insanlar arasındaki iletişimi daha güçlü kılar ve bunun sayesinde de  hoşgörülü bir toplum ortaya çıkar. Hayatta her zaman hoşgörülü insanlar olmalıyız . İnsanlara karşı hiçbir zaman ön yargılı olmamalıyız, kalıplaşmış,  tutucu düşüncelere sahip olmamalıyız. Birbirimizi sevmeliyiz, saymalıyız ve hoşgörüyü  asla  bırakmamalıyız. Farklılıklarımızın  bütünlüğümüz olduğunu unutmamalıyız. Bunu başarmadığımız takdirde toplumda huzur ve mutluluk da olmaz.

Farklılıklara saygılı olmak ile ilgili şu sözleri de hatırlamalıyız:
‘’ Hoşgörü, karşınızdakileri bizim istediğimiz gibi değil, kendi istedikleri şekilde mutlu edebilmek büyüklüğüdür.’’  A. John Robinson.
‘’ Bazı kimseler güllerin dikeni olduğundan yakınırlar, ben dikenlerin gülü olduğuna şükrederim. ‘’    Alphonse Kari.
‘’ Hepimiz zaaflarla, yanılmalarla yoğrulmuşuz, birbirimizin budalalıklarını karşılıklı olarak hoş görelim, tabiatın ilk yasası budur.’’ Voltaire
Voltaire

Ailenizle Alışveriş Yaparken Aldığınız Ürünün Fiş Veya Faturasını Almaya Özen Gösteriyor Musunuz? Neden?


Ailenizle Alışveriş Yaparken   Aldığınız  Ürünün  Fiş Veya Faturasını Almaya Özen Gösteriyor Musunuz? Neden?  

Ailemle alışveriş yaparken  aldığım ürünün fiş veya faturasını kesinlikle kontrol ediyorum. Çünkü  fişi aldığım  zaman karşı tarafın ürün sattığı belli oluyor ve bu durumda karşı taraf  fişi vererek devlete vergi vermiş oluyor. Bu verginin verilmesi için ve devletin karlı çıkması için fişimi ve ya faturamı kesinlikle kontrol ediyorum. Bunu kontrol etmediğim zaman bilinçli bir tüketici gibi davranmamış olurum ve aynı zamanda bilinçli bir vatandaş da olmamış olurum.

Aldığınız Ürünün Hatalı Çıkması  Durumunda Neler Yaparsınız.
Ürün hatalı çıktığı zaman elimdeki fişi hemen   aldığım yere geri götürüyorum ki  ürünün hatasız olanını versinler. Böylece mağdur olmamış olurum ve zarara  uğramamış olurum. Ama fişi kaybedersem ürünün yenisini vermezler ve param da boşa gitmiş olurum. Onun için fişimi saklıyorum ve hemen atmıyorum ki  ilerde zorluklar yaşamayayım. Yoksa  hem aldığım ürün bir işime yaramaz hem de param boşu boşuna gitmiş olurum ve ben de bu durumda çok üzülürüm.

Kantinden Yiyecek   Ve İçecek Alırken  Ürünün  Son Kullanma Tarihine Bakar Mısınız? Neden?

Elbette bakarım. Çünkü aldığım ürünün son kullanma tarihi geçtiyse  bu o ürün beni zehirleyebilir ve sağlığımdan olabilirim.  Bu da benim için iyi olmaz. Onun için aldığım her yiyecek ve içeceğin son kullanma tarihine mutlaka bakarım .. Bakmadığım zaman bunun bedelini zehirlenerek ya da hayatımı bile kaybederek ödeyebilirim. Ondan dolayı her zaman  akıllı ve gözü açık olmalıyız ki ne kimse bizi kandırsın, ne de biz kimseyi kandırmış olalım.

Özgür Olmak Sizce Neden Önemlidir?


Özgür  Olmak Sizce Neden Önemlidir?  

Özgür olmak  çok önemlidir. Çünkü kişi  özgür olunca başkasının yaşamına zarar vermeden istediği gibi yaşayabilir ve iradesi ile istediğini yapabilir. Özgür olunmadığı zaman ise her zaman bir başkasına bağımlılık olur. Bağımlı yaşamak da kişinin  gerçek kişiliğini yaşayamamasına ve hissetmemesine neden olur. Kişi kendi kararlarını kendi veremez, kendine güveni olamaz ve  öz benliğe sahip olamaz. İşte tüm bunlardan dolayı özgür olmak  çok ama çok önemlidir ve hassas bir konudur.


Özgür Olmak, İstediğimiz Her Şeyi Yapabilmek Midir? Örneklerle Açıklayınız.

Özgür olmak istediğimiz her şeyi yapabilmek değildir. Kişi istediği her şeyi yapamaz. Çünkü istediğimiz her şeyi   yapmaya çalışırsak başka insanların özgür yaşama hakkını da gasp etmiş oluruz ve onların özgürlüğüne engel olmuş oluruz. Böyle olunca da o yaşanılan şeyin anlamı da özgürlük olmaz.  Özgür olmak, başkalarının yaşamına müdahale etmeden, bağımsızca , istediğin şekilde yaşayabilmek demektir.
 Mesela kırlarda özgürce dolaşmak, arabana binip tatil köylerine gitmek, evde kimseyi rahatsız etmeden kitap okumak, istediğin düşünceyi başkalarının görüşlerini hor görmeden söyleyebilmek ve daha neler neler.... Özgürlük dediğimiz kimseye başkalarına zarar vermeden yaşama yön vermek demektir.
 Örneğin;  Apartmanda oturan bir kimse son sesle müzik açtıysa ve bu da  alt katta  hasta olan bir yaşlı amcayı rahatsız ettiyse bunun adı özgürlük olmaz. Bunun adı hak ihlali olur ve başkalarının özgürlüğünü, dinlenme hakkını  çalma olur. Onun için kimseye  zarar vermeden dilediklerimizi yapmalıyız ve bu şekilde yaşamanın keyfine varmalıyız.

Ailenizin Düğün Gelenekleri Nelerdir? Aile Büyüklerinize Danışarak Öğreniniz.


Ailenizin  Düğün Gelenekleri Nelerdir?  Aile  Büyüklerinize   Danışarak    Öğreniniz.  

Ülkemizde düğünler kültürümüzün bir parçasıdır.  Düğün demek aynı zamanda sosyallik demek,  iletişim kurmak, ruhumuzu mutlu etmektir bence. Bizim Anadolu'da  düğünlere çok ayrı bir önem verilir.  Bunun için de  çeşitli düğün geleneklerimiz vardır.  Bizim düğün geleneklerimiz şöyledir: Erkek tarafı önceden kız tarafına haber ederek kızı istemeye gider. Kızı istemeye giderken kıza çiçek ve çikolata ve altın kolye  vb.  alınır. Aileler ilk olarak tanışır ve hal  ve hatırdan sonra esas mevzuya gelinir. ve daha sonra Allah’ın izni, Peygamber’in kavli ile gelin  babasından istenir. Daha sonra  nişan  yüzükleri  takılır. Nişan pastası kesilir. Daha sonra gelin evinin hazırladığı sıcak yemekler, sarmalar, dolmalar, tatlılar ailece yenir. Nişan aşamasının süreci bittikten sonra  düğün hazırlıklarına başlanır. 

Düğün hazırlıkları da yöreden yöreye değişir.  Her ne kadar aynı ülkede yaşasak da her şehrin, her ilçenin hatta her köyün bile kendine özgü  düğün gelenekleri  vardır. Çünkü biz kültürel olarak ve gelenek olarak zenginliği seven bir ülkenin insanlarıyızdır. Bizim yöremizde ise düğün gelenekleri şöyledir: Kız tarafı   mutfak eşyalarını alır, erkek tarafı da yatak odası takımını, kanepeleri  vb. alır. Aileler gücü yettiğince çocuklarına altın takar. Eşten, dosttan gelen takılar damat ve geline kalır.  Toplanan takılar ile evlenen  çifte verilir ve onların eksiklerinin giderilmesi sağlanır. Düğünde çeşitli  oyunlar oynanır. Halaylar çekilir, Ankara havasında oyunlar oynanır. Her çeşit oyunlar oynanabilir.  Düğünden önce erkek evinde bayrak dikilir ve gelen konuklara fıstık ve akide şekeri ikram edilir. Gelinin  üzerinden içinde bozuk para, buğday, pirinç, şeker vb. olan tabak dökülür.

Gelin eve ilk adımını atarken  geline  ayağı ile bardak kırdırılır. Gelin anne evinden alınırken damattan sandık parası alınır. Yol kesilir ve damat tarafından para alınır. Gelinin  büyük abisi , abisi yoksa babası gelinin beline kırmızı kurdela takar. Daha birçok geleneklerimiz vardır.

Not: Geleneksel Müzik Aletlerimizin Adalarını Araştırınız.
* Zurna
* Davul
* Def
* Bağlama
* Yaylı Tambur
* Kemençe
* Bağlama
* Ud
* Kava
* Gayda
* Tapan
* Tambura
* Tapan
* Tarabuka  gibi geleneksel müzik aletlerimiz vardır.