Edebiyat İle Dil Arasındaki İlişki

Edebiyat İle Dil Arasındaki İlişki

Edebiyat , duygu ve düşüncelerin yazılı ya da sözlü olarak anlatılmasıdır . Edebi metinlerde ister bilgi verme amaçlı olsun , isterse duyguların imgelerle ifade edilme amacı olsun kullanılan malzeme dildir . Yani dil edebi metinlerin temelini oluşturmaktadır . Yani edebiyatın ana malzemesi dildir .

Edebi metinlerde şair ya da yazar duygu ve düşüncelerini dil aracılığıyla okuyucularına aktarır . Öyleyse bir şair ya da yazar dili ne kadar etkili kullanırsa anlattıklarını da okuyucuya o kadar etkili bir içimde hissettirebilir . Dil aynı zamanda kültürün de taşıyıcısıdır . En eski metinlerden itibaren kültürümüze ait maddi ve manevi özellikler bu günlere kadar gelebilmesini dile borçludur . Divan-ı Lügati't-Türk ya da Orhun yazıtlarında anlatılanlar bu günlere kadar gelebildiyse ve tarihimiz hakkında bizi aydınlatabiliyorsa bunu dile borçludur . Edebi metinlerin başarısının sırrı yazarının dili etkili kullanabilmesinde saklıdır . Mesela hepimiz ölüm ile ilgili birkaç cümle kurabiliriz ama Abdülhak Hamit Tarhan'ın Makber şiiri ya da Yahya Kemal'in Sessiz gemi şiiri okuyanların duygu dünyasında büyük değişimlere sebep olur . Bu etkileyiciliğin temel sebebi dili kullanmaktaki ustalıkta saklıdır .

Dil ve edebiyat bir biri ile sıkı ilişki içerisinde olan iki alandır . Şunu unutmamak lazımdır ki her şey edebiyatın konusu olabilir . Ama anlatılanların değerli olması dildeki ustalıkta saklıdır .
Edebiyat İle Bilim Arasındaki İlişki

" Edebiyat Dünyaya Tutulmuş Bir Aynadır " Sözünden Ne Anlıyorsunuz ?

" Edebiyat Dünyaya Tutulmuş Bir Aynadır " Sözünden Ne Anlıyorsunuz ?

Edebiyat , duygu ve düşüncelerin kişisel bir üslup kullanılarak yazılı veya sözlü olarak anlatılmasıdır diye tanımlayabiliriz . Edebiyat insanların iç dünyalarını hayata bakışlarını yansıtır . Edebiyatta günlük hayatın koşuşturmalarından , iç dünyasına kapanmış bir insanın yalnızlığına kadar hayata dair ne varsa bulabiliriz .

" Edebiyat dünyaya tutulmuş bir aynadır " sözü edebiyatın bize hayatın her yönünü gösterdiğini ifade etmektedir . Şiirlerde , romanlarda , hikayelerde aşk , ayrılık , mutluluk , yalnızlık , ölüm ve hayata dair ne varsa her şeyi bulabiliriz . Çalıkuşu'nda bir köy öğretmeninin hayatını , " Merdivenler " şiirinde bir insanın yalnızlığını görüyoruz . Her edebi eser hayatın başka bir penceresini bizlere açıyor .

Edebiyat insan demektir . İnsanın ne kadar duygusu var , hayatının içinde neler varsa hepsi edebiyatın içerisindedir . Bazen okuduğumuz bir romanda kahramanı kendimize yakın bulmamızın ya da aynı beni anlatıyor dememizin sebebi belki de budur . 

Edebiyat İle Bilim Arasındaki İlişki
Edebiyat İle Dil Arasındaki İlişki

Zahide'm Türküsünün Ortaya Çıkış Hikayesi

" Zahidem " Türküsünün Hikayesi

" Zahide kurbanım n'olacak halim/ Gene bir laf duydum kırıldı belim" dizeleri ile başlayan "Zahidem" türküsünü hepimiz biliriz . Bu türküyü yazan " Arap Mustafa " 1901 yılında Orta Hacı Ahmetli köyünde doğmuştur . Anne ve babasını henüz küçük yaşlardayken kaybetmiştir . İlk başlarda bir akrabasının yanında kalmış , daha sonralarında ise ise orda burda hayatını devam ettirmeye başlamıştır .

Mustafa'nın babası düğünlerde "Koca Oyunu " adı verilen oyunlarda Arap rolünü oynadığı için Mustafa'ya da babasından dolayı " Arap Mustafa " lakabı takılmıştır . Arap Mustafa 10 yaşındayken Yukarı Hacı Ahmetli köyünde Hacı Bürozadelerden Mehmet'in yanında ırgat olarak çalışmıştır . Büyüdükçe çalışkanlığı , yakışıklılığı , temiz giyimi , yiğitliği ile dikkat çeken bir delikanlı haline gelmiştir . Zamanla Arap Mustafa ağasının kızı Zahide'ye gönlünü kaptırmıştır . Fakat hem fakir olması hem de kimsesiz olması yüzünden bu sırrını açığa vuramamıştır .

Yirmisine gelip de askere gidince de aklı Zahide de kalmıştır . Köydeki dostlarından ara ara haber alan Arap Mustafa , Zahidenin başka biri ile bir hafta sonra evlendirileceğini duyunca dilinden bu meşhur dizeler dökülmüştür .


Siz de Bir Kilim Dokusaydınız Ona Hangi Şekilleri Verir ve Onu Hangi Renge Boyardınız ?

Siz de Bir Kilim Dokusaydınız Ona Hangi Şekilleri Verir ve Onu Hangi Renge Boyardınız ?

Kilim biz Türklerde çok eski bir gelenektir ve genç kızlarımız kilimlerde duygularını , hayallerini ve iç dünyalarında saklı tuttukları birçok şeyi kilimlere yansıtmışlardır . Kullandıkları renklerden de ruh hallerini anlamak mümkün olmuştur . Ben de bir halı dokusaydım ve bu halıyı istediğim gibi boyasaydım şöyle olurdu .

Ben doğayı ve doğada yer alan varlıkları çok severim . Benim dokuyacağım kilimde mutlaka ağaç , çiçek ve hayvan motifleri bulunurdu . Yaprak motifleri , sevimli hayvan şekilleri mutlaka bulunurdu . Çünkü ben neşeli bir insanım ve benim dokuduğum kilimde mutlaka bitkiler ve hayvanlar uyum içerisinde bulunurdu . Kilimimin motifleri çok olduğu gibi kullandığım renkler de çok çeşitli olurdu . Mavi , yeşil , kırmızı , turuncu , sarı ve tüm parlak renkleri kilimimde kullanırdım . Kilimim adeta gökkuşağı gibi rengarenk olurdu .

İnsanlar türlü türlüdür . Kimi neşeli , kimi içine kapanık , kimi de düşüncelidir . Ben de çok neşeli biri olduğum için benim kilimim rengarenk ve çeşit çeşit figürlerden meydana gelirdi .



Cep Telefonlarının Günlük Hayatımıza Sağladığı Yararları Anlatan Bir Sohbet Yazısı Yazın

Cep Telefonlarının Günlük Hayatımıza Sağladığı Yararları Anlatan Bir Sohbet Yazısı Yazın

İletişim insanlık tarihi kadar eski bir ihtiyaçtır . Hepimiz ihtiyaç duyduğumuz anda , iletişim kurmak istediğimiz kişi ya da kişiler ile hemen bağlantı kurmak isteriz . Her halde bunun aksini iddia etmiyorsunuzdur . İşte bu iletişim ihtiyacını en hızlı biçimde sağlamamız günümüz koşullarında cep telefonları sayesinde olmaktadır .

Cep telefonlarının günlük hayatımza sağladığı yararlar çok fazladır . Mesela cep telefonlarından önce yalnızca evlerde telefon vardı ve evden çıkan birisi bir şey unutsa ya da evdekilere bir şey sorması gerekse bu çok zor olurdu . Şimdi ise birkaç saniye içerisinde istediğimiz kişi ile iletişim kurabiliyoruz . Cep telefonları sayesinde uzaklık denilen kavram ortadan kalktı . Artık herkes dünyanın diğer ucu ile rahatlıkla görüşebilmekte hem de ister sesli isterse de görüntülü . Yalnızca konuşma değil cep telefonları her alanda işlerimizi kolaylaştırıyor . Akıllı telefonlarla haberlerden , hava durumuna , spordan , sağlığa aklımıza gelecek her alanda bilgi sahibi olabiliyoruz . Cep telefonları sayesinde bir nevi dünyayı yanımızda taşıyoruz .

Cep telefonları iletişim ve bilgilenme dışında ayrıca acil durumlarda da en yakın dostumuz oluyor . Polis , itfaiye , ambulans ve daha birçok hizmet cep telefonları sayesinde birkaç saniye uzağımızda . Tüm bu faydalarını düşününce cep telefonlarından vazgeçebilir miyiz sizce ?

Hayat Bir Sahnedir Sözü İle İlgili Kompozisyon

Hayat Bir Sahnedir Sözü İle İlgili Kompozisyon

İnsanlar dünyaya geldikleri andan itibaren başlar hayatı yaşamaya ve öğrenmeye . Hayat bizim yaşam alanımız , geçireceğimiz deneyimlerimizin olduğu , iyi ve mutlu zamanlarımızı yaşayacağımız yaşam alanıdır aslında . Hayatta herkesin kendine göre belli görevleri bulunur . İlk olarak bebek olarak dünyaya geliriz . Daha sonra çocuk olur , daha sonra genç olur ve okumaya başlarız  . Belli bir mesleğimiz olur ve o meslek ile geçimimiz sağlarız . Ailemize , yakın çevremize iyi bir insan olmak için , faydalı bir insan olmak için uğraş veririrz . Aslında hayat gerçekten bir sahnedir . Çünkü hayatın belli başlı aşamaları vardır ve bu aşamalardan geçmeden hayatı öğrenemeyiz .

Hayatta belli bir zaman yaşadıktan sonra bu dünyadan göçüp gideriz , bundan dolayı bu dünya gelip geçicidir ve herkes üzerine düşen rolleri anne , baba , öğretmen , hakim , avukat , doktor...vb  yerine getirmeye çalışarak ayrılır bu dünyadan . Hayatta bize verilen rolleri gerçekleştirmeye çalışırız . Hem anne , hem öğretmen olabiliriz . Hayatın da bir hiyerarşisi vardır aslında tıpkı alt üst ilişkisi gibi . Bu rolleri oynayarak ayrılırız bu dünyadan . Bundan dolayı da aslında tüm insanlar bu hayatta bir oyuncudur ve oyununu oynar ve ayrılır bu dünyadan diyebiliriz . Zamanı gelip , yaşamının son baharını yaşayan insanlar tıpkı sonbaharda dökülen yapraklar gibi birer birer ayrılır bu dünyadan . Hayat bir sahne olduğu için hayatımızı güzel geçirmek için uğraşmalıyız . Üzerimize düşen sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirip mutlu ve huzurlu bir şekilde ayrılmalıyız bu dünyadan . Oyunu kurallarına göre oynamalı ve arkamızda yarım işler bırakmamalıyız . Hayatımız boyunca erdemli insan olmalı ve insanlığa faydalı işler yapmalıyız .


Bu dünyanın gelip geçici olduğunu bilerek ölüm bilincinin farkında olmalıyız her zaman . Onun için de her zaman iyi insan olmalı , insanlara karşı saygılı davranmalı , dünyalık işler için birbirimizi üzmeden yolumuza devam etmesini bilmeliyiz .

Tatlı Dilli Olmak Bize Neler Kazandırır ?

Tatlı Dilli Olmak Bize Neler Kazandırır ?

Tatlı dilli olmak insanlarla iletişim kurarken onları kırmadan , kızdırmadan , üzmeden konuşabilmektir . Tatlı dilli insanlar karşısındaki kişiyi incitici , küçük düşürücü ifadeler kullanmazlar . Böylesi insanlar bir toplulukta yokluğu hemen belli olan ve aranılan insanlardır .

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır diye bir atasözümüz vardır . Yani insan tatlı dilli olduğu zaman hiç olmayacakmış gibi görünen işleri bile başarır , karşısındaki çok asık yüzlü , sert mizaçlı bir insanı bile ikna etmeyi başarır . Söz ola kese savaşı , söz ola kestire başı sözünü Yunus Emre tatlı dilin önemini vurgulamak için söylemiştir . Uzlaşmacı bir dille konuşmayı bildiği zaman insan , büyük anlaşmazlıkları bile kolaylıkla çözebilir . Tatlı dilli olmak bize daha birçok şey kazandırır . İnsanlar tarafından sevilmek , saygı görmek , fikirlerine değer verilmesi gibi çok önemli faydaları vardır tatlı dilli olmanın .

Tatlı dilli olmak toplum içerisinde sorunların ve anlaşmazlıkların en aa inmesini sağlar . Dili ile insanları kendinden uzaklaştıranlar , her zaman yalnız kalmaya mahkum olurlar .



İletişim İle İlgili Atasözleri ve Açıklamaları

İletişim İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

İnsanların birbirleri ile anlaşmaları , haberleşmelerine iletişim adı verilir . İnsan ilişkilerinin başarılı bir biçimde yürütülmesi iletişimin sağlam olmasına bağlıdır . Sağlıklı iletişim kurabilen insanlar arasında arkadaşlık ve dostluk bağları da kuvvetli olur . İletişim ile ilgili atasözleri ve açıklamaları şu şekildedir :

- Kara haber tez duyulur : İnsanlar olumsuz haberlere daha çok ilgi gösterirler . Duydukları haberleri de kısa sürede başkalarına da aktarırlar . Böylece kısa sürede herkes bu durumdan haberdar olur .

- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır : İletişimde tatlı dilli olmak çok önemlidir . Karşımızdaki insanla ikna edici , hoş sözler kullanarak iletişim kurarsak hiç olmayacakmış gibi görünen işleri bile halledebiliriz .

- İki düşün bir söyle : İnsanlar karşısındakilerle konuşurken önce düşünmeli ve onların kırılabileceği sözler söylememelidir . Aksi taktirde iletişim bozulur ve anlaşmazlıklar ortaya çıkar .

- Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez : İnsanlar söylenen sözleri unutmazlar . Bir yara en fazla birkaç ay sonra düzelir ama söylenen bir söz yıllar geçse bile aklımızdan çıkmaz .

- İnsanlar konuşa konuşa , hayvanlar koklaşa koklaşa : İnsanlar  doğası gereği iletişimlerini dil ile yaparlar . Yani konuşarak derlerini ve sorunlarını paylaşır ve bir çözüm yolu bulabilirler .

Büyüklerimize , Yaşlılarımıza Saygı Konulu Kompozisyon

Büyüklerimize , Yaşlılarımıza Saygı Konulu Kompozisyon

İnsan olarak toplum içinde birlik ve beraberlik içinde , dayanışma içinde yaşamaya mecburuz . Toplumun belli kuralları ve belli değerleri vardır . İşte bu değerlerden en önemlileri de büyüklerimiz , yaşlı teyzelerimiz , dedelerimiz , ana ve babalarımızdır . Büyükler bir toplumu toplum yapan , kültürün canlı örneklerindendir . Onlar sayesinde hayatımız daha kolaylaşır , çünkü onların verdiği nasihatler bizim yanlış yoldan dönmemizi sağlar .

Büyükler bir toplumun temel değerleridir . Onun için onlara her zaman sevgi ve saygı ile yaklaşılmalı , onların gönüllerini incitmekten mutlaka ama mutlaka kaçınılmalıdır . Büyükler yaş da ilerlediği için en ufak bir sözümüze bile bazen alınganlık gösterebilir  ve biz ne olduğunu anlayamayabiliriz . Onun için onlara çok hassas davranmalı ve onları her zaman başımızın üstünde tutmalıyız . Örneğin ; otobüste , arabada , minibüste , metroda ya da trende bir yere giderken ayakta olan büyüklerimize hemen yer vermeli ve onların ayakta gitmesini engellemeliyiz . Gözü görmeyen , eli tutmayan , işitmeyen kısacası engelleri olan yaşlılarımıza elimizden gelen her türlü yardımı yapmalıyız . Onlara asla kötülük ve eziyet etmemeli , her zaman yanlarında olmaya gayret göstermeliyiz .


Büyüklerimize saygılı ve sevgili davranarak hem kendimize saygılı olmalıyız hem de çevremizdeki bizden daha küçük olan çocuklara örnek olmalıyız ki onlar da bu davranışlarımız model alsınlar ve iyi bir insan olmak için uğraşsınlar .

Edebiyat Nedir ? Edebiyat Ne İşe Yarar ?

Edebiyat Nedir ? Edebiyat Ne İşe Yarar ?

İnsanın duygu ve düşüncelerini , keendine has bir üslup kullanarak yazılı ya da sözlü olarak ifade etmesidir edebiyat . Bu kitabi bir tanımdır ama edebiyat hiçbir zaman üç beş kelimelik bir kalıp içine hapsedilemez .

Edebiyat duygularının dışa aktarımıdır . Abdurrahim Karakoç gibi lamba titreyen alevi üşümeye yormak , Yahya Kemal gibi ölümü “ sessiz bir gemiye benzetmek “ , Sunay Akın gibi yol kenarlarındaki mazgalları çocukluk anılarını biriktirdiği bir kumbaraya benzetmektir . Edebiyat Reşat Nuri gibi Çalıkuşu’nu yazıp binlerce genç kıza idealist bir öğretmen olmanın yolunu açmaktır . Edebiyat ne işe yarar ? Edebiyat , insana insan olduğunu hatırlatır , iç dünyasında daha önce hiç hissetmediği kıvılcımların parlamasını sağlar . “ Akıncı “ şiirini okuduğunda vatanı için canından , kanıdan tüm varlığından vaz geçmesi gerektiğini , Suç ve Ceza’yı okuduğunda Raskolnikof gibi bir arkadaş kazandığını gösterir . Edebiyat bize yalnızca yiyip içen bir varlıktan öte , üzülen , acıyan , kızan bir kalp taşıdığımızı anımsatır .


Edebiyat hayatın ta kendisidir . Uzak diyarlara alıp götüren , Devler ve cüceler ülkesini yanı başımıza getiren , bizi hayatın gürültüsünden kurtaran korunaklı bir limandır . Edebiyat hayatımıza ne kadar giriyorsa o kadar insan olmaya başlıyoruz demektir . 

İnsanların İletişim Araçlarından Doğru Bilgi Alması Neden Önemlidir ?

İnsanların İletişim Araçlarından Doğru Bilgi Alması Neden Önemlidir ?

İletişim araçları ülkemizde ve dünyada meydana gelen olaylar ile ilgili bilgi almamızı sağlayan kaynaklardır . Gazete , dergi , radyo , internet vb. Araçlar sayesinde etrafımızda olup bitenlerden haberdar oluruz . İletişim araçları böylesine önemli bir işlevi yerine getirirken doğru ve tarafsız olmalıdır  .

İletişim araçları doğru bilgiler vermelidir . Çünkü iletişim araçları tarafından yayılan bilgiler bir anda tüm ülkeye yayılmaktadır ve bu bilgiler kamuoyu oluşturmaktadır . Mesela son zamanlarda özellikle sosyal medya araçlarının da yaygınlaşması bu bilgi yayılımını çok daha hızlı yapmaktadır . Sık sık rastladığımız bir durum var son zamanlarda : Suriyeliler bir kadını öldürdü vb. Haberler . Bu  haberler çoğu zaman yalan çıkmaktadır . İşte bu örnektede görüldüğü gibi bilgiler doğru olmazsa halk yanlış yönlenebilmektedir . Güçlü olan basın yayın kuruluşları yanlış bilgileri halka yayarak toplumda algı operasyonları yapabilmektedir .

İletişim araçlarından aldığımız bilgileri sorgulamalı , farklı kaynaklardan teyit etmeye çalışmalıyız . Aksi taktirde yanlış yönlendirmelere kapılıp yanlış eylemlerde bulunabiliriz .

Ateş Düştüğü Yere Yakar Atasözü İle İlgili Kompozisyon

Ateş Düştüğü Yeri Yakar Atasözü İle İlgili Kompozisyon

Ateş düştüğü yeri yakar atasözü bir acıyı ya da yaşanılan bir felaketin üzüntüsünü en fazla bu acıya ya da felakete maruz kalanların hissedebileceği , diğer insanların üzülseler bile o acıyı yaşayanlar kadar derin bir keder hissedemeyecekleri anlamına gelir .

Hepimiz her gün haberleri izliyoruz ve üzücü olayları görüyoruz . Bir trafik kazasında çocuğunu kaybeden bir anne , sel felaketinde geçim kaynağı olan inekleri telef olan bir çiftçi , teröristlerle silahlı çatışmada şehit olan bir vatan evladı ve daha niceleri ... Elbette bu haberleri okurken ya da izlerken bizler de büyük üzüntü hissediyoruz . Ama samimi olmak gerekirse en fazla birkaç gün sonra unutuluyor . Peki 10-15 yıl önce oğlu şehit olan bir aanne bu acıyı unutabiliyor mu ? Asla ! Her gün bu acı katlanarak büyüyor o annenin yüreğinde . Çocuğuyla yaşıt olan gençlerin evlendiklerini , çocuk sahibi olduklarını , iş kurduklarını gördükçe kendi oğlunun yaşayamadığı bu duygular onun yüreğini yakar .

Acılar paylaştıkça azalır ama en büyük pay da bu ayıcı yaşayana kalır . Biz ne kadar üzülsek de , yüreğimiz yansa da gün gelir unutur gideriz . Ama acıyı yaşayanın yüreğinin bir köşesine bu keder çöreklenir kalır ve ömrünün sonuna kadar kıpırdamaz .

İnsanlar Neden Hayal Kurarlar ? Anlatınız

İnsanlar Neden Hayal Kurarlar ? Anlatınız

Hayal zihnimizde tasarladığımız , gerçekleşmesini umut ettiğimiz şeylerdir . Özellikle günümüz dünyasının stres , kaygı , ekonomik sıkıntılar vb. Durumlarının insanları sarmalaması hayal kurmanın önemini daha da artırıyor . Çünkü böylesi bir dünyada geleceğe dönük hayallerimiz ve umutlarımız olmasa yaşamak çok daha zor olur her halde .

İnsanlar neden hayal kurar ? sorusunu duyunca aklıma ilk olarak " bedava olduğu için " demek geliyor . Belki komik gibi gelebilir ama gerçekten de öyledir . Çünkü hayallerimizde kendimizi istediğimiz yerde ya da konumda düşleyebiliriz . Hayal kurmamızın başka sebepleri de vardır . Mesela bir öğrenci olarak sınavlar yaklaştı ve üst üste geliyor . İyice bunaldığımızı hissediyoruz . İşte böyle bir anda sınavların bittiğini ve iyi geçtiğini , güzel bir tatile gittiğimizi hayal ederiz ve rahatlarız . Yani " psikolojik olarak rahatlamak için hayal kurarız . " Hayal kurmamızın başka sebepleri de vardır . Okul hayatımız kötü geçti ve devam ettiremedik . Mecbur kaldığımız için ağır işlerde çalışmak zorunda kaldık . Çalışırken verilen molalarda başların takım elbisemiz içerisinde rahat bir iş yaptığımızı hayal etmeye . Yani " başarısız olduğumuzu hissettiğimiz zamanlarda hayal kurarız . "

Hayal kurmasaydık hayat daha zor olurdu . Sıkıntıların üstesinden gelmek daha güçleşirdi . Bu yüzden hayal kurmak bir aracı harekete geçiren yakıt gibidir . Hayallerimizin peşinden koşmaktan hiçbir zaman vazgeçmemeliyiz .

Eski Oyuncaklarla Günümüzdeki Oyuncaklar Arasındaki Benzerlikleri ve Farklılıkları Anlatınız

Eski Oyuncaklarla Günümüzdeki Oyuncaklar Arasındaki Benzerlik leri ve Farklılıkları Anlatınız

Oyun çocuğun gelişimi için yemek içmek kadar önemli bir aktivitedir . Elbette bu aktivitenin gerçekleşmesi için en önemli araç ise oyuncaklardır . Geçmişten günümüze gelinceye kadar her dönemde çocukların oyunlarında en önemli araç oyuncakları olmuştur .

Geçmişten günümüze kadar çocukların oyuncaklarında büyük farklılıklar olmuştur . Bu farklılğın temel sebebini teknolojinin dğişmesi ve gelişmesi oluşturmuştur . Geçmiş dönemlerde teknoloji günümüzdeki kadar ileri olmadı için çocukların oyuncakları da daha çok doğal malzemelerden ve el emeği olarak ortaya çıkmıştır . Mesela köyde yaşayan çocuklar pancardan traktörler , ağaçtan yapılma arabalarla oynardı . Kız çocukları ise bez bebeklerle ya da evdeki kap kacaklarla evcilik oynardı . Günümüzde ise pancardan ya da tahtadan yapılan arabaların yerini uzaktan kumandalı arabalar , bez bebeklerin yerini fabrika ürünü oyuncak bebekler aldı . Günüzdeki oyuncaklar daha çok fabrika yapımı ve elektronik olmaya başladı . Bu durum elbette çocuklarda doyumsuzluğa da neden oluyor . Çünkü geçmişte çocuklar oyuncaklarını kendi yaptığı için daha değerli ve öbnemliydi . Günümüzde ise her tür oyuncak her türlü bütçeye uygun şekilde alınabiliyor .


Geçmişten günümüze kadar oyuncaklar çok değişti . Doğallık azaldı yapaylık arttı ama eminim ki oyuncaklar geçmişte de günümüzde de çocuk dünyasının baş kahramanları olmaya devam ediyor . 

Nasıl Bir Doğada Ve Sosyal Çevrede Yaşamak İstediğinizi Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız

Nasıl Bir Doğada Ve Sosyal Çevrede Yaşamak İstediğinizi Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız

Doğamızın hiç kirlenmemesi için insanların bilinçli olduğu , yeşillik alanların çoğaltıldığı ve apartman katlarının azaltılmaya çalışıldığı bir çevrede yaşamak isterdim . İnsanların doğaya zarar vermediği , canlıların yok edilmeye çalışılmadığı , kaçak avcılığın yapılmadığı bir doğa insanı daha da mutlu eder diye düşünüyorum .

Sabah uyandığımızda yüzlerce kuş cıvıltısının duyulduğu , sokak hayvanlarına zarar verilmediği , ormanlarımızın yakılmadığı bir doğa ortamında yaşamayı o kadar çok isterdim ki . Sanayiden çıkan zehirli dumanlar  havamızı kirletmese , zehirli atıklar ve kimayasal maddeler sularımıza karışmasa ülkemiz daha temiz olur ve daha yaşanılır bir çevre olurdu . Birilerinin menfati için alışveriş merkezleri yapılmasa bunun için de genç ağaçlar kesilmese ve yok edilmese yaşam daha güzel olurdu . Şöyle bir sosyal çevrede yaşamayı çok isterdim . Kıskançlığın olmadığı , başarılı olan bir arkadaşımızın ya da eşimiz dostumuzun başarısının kutlandığı ve başaran birinin aslında ülkemize faydalı bir insan olacağı düşüncesi ile o kişinin tebrik edilmesi gerektiği ve o kişiye insanların elinden gelen her türlü maddi ve manevi desteğin vermesini sterdim. İnsanların birbirine sevgi ve saygı ile yaklaştığı , hoşgörünün geniş olduğu , insanların dış görünüşlerine , dini inançlarına göre ayrıştırılmadığı  bir dünyada yaşamak ve bunu yaşatmak da isterdim .


Dünyadaki tüm insanların iyiliği , sevgiyi ve kardeşliği yaymaya çalıştığı , teknolojinin insanlara zarar vermediği  ve güzel ahlaklı insanların çoğaldığı bir sosyal çevrede yaşamak çok güzel olurdu .