Dil ve Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dil ve Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

" Her Metnin Kendine Özgü Sesi Vardır " İfadesinden Ne Anlıyorsunuz ?

" Her Metnin Kendine Özgü Sesi Vardır " İfadesinden Ne Anlıyorsunuz ?

Edebi metinler yazılış amaçlarına göre farklılık gösterir . Kimi eserler öğretmeyi amaçlarken , kimileri duygularımızı yansıtmayı amaçlar , kimi eserlerde de hayatın farklı yanlarını ve bize uzak yerleri gözümüzün önüne getirme amacı vardır .

" Her metnin kendine özgü  sesi vardır " sözü bize her metnin yazılış amacının farklı olduğunu söylemektedir . Ayrıca bu sözden şunu da anlayabiliriz : Her metinde yazar kendine has bir anlatımla olayları ya da duygu ve düşünceleri ele alır . Böyle olunca da her metnin kendine has bir anlatımı vardır . Mesela bir şiir kitabı okuduğumuzu düşünelim . Bu kitap bizde aşk , ayrılık , özlem gibi duyguların hissedilmesine sebep olur . Fakat bir ders kitabı ya da araştırma inceleme türünde bir metin okuduğumuzda aşk , ayrılık , özlem gibi duygular hissetmeyiz . Bu tarz bir metin bizim ihtiyaç duyduğumuz konuda bilinçlenmemize ve öğrenmemize yardımcı olur .


Her metin kendine has bir anlatıma sahiptir . Ayrıca her metnin yazılış amacı farklıdır ve bu amaca uygun olarak da farklı yönlerimize hitap ederler  .

Edebi Metinler ( Sanatsal Metinler ) İle Öğretici Metinler Arasındaki Farklar Nelerdir ?

Edebi Metinler ( Sanatsal Metinler )  İle Öğretici Metinler Arasındaki Farklar Nelerdir ?

Edebi metinler okuyuda estetik bir haz uyandırmayı amaç edinen ve duyguları harekete geçirmeye yönelik olarak yazılan metinlerdir . Öğretici metinlerde ise herhan gi bir konu hakkında okuyucuyu bilgilendirme amacı vardır . Edebi metinler ile öğretici metinler arasındaki farkları şu şekilde sıralayabiliriz :
- Edebi metinler okuyucuya estetik zevk vermek amacı ile yazılırken , öğretici metinlerin yazılma amacı okuyucuyu bir konu ile ilgili olarak bilgilendirmektir .

- Edebi metinlerde anlatılanlar gerçek hayattan alınabileceği gibi kurgulanmış da olabilir ancak öğretici metinlerde kurgu olmaz . Anlatılanlar var olan gerçeklerdir .

- Edebi metinlerde öznel bir anlatım ağır basarken , öğretici metinlerde nesnel anlatım ön plana çıkmaktadır .
- Edebi metinlerde değişiklik yapılabilir ama öğretici metinlerde değişiklik çok fazla yapılamaz .
- Edebi metinlerde kelimelerin mecazi anlamları ve imgeler sıkça kullanılırken öğretici metinlerde kelimeler gerçek anlamları ve terimsel anlamları ile kullanılır .
- Edebi metinlerde öyküleyici ve betimleyici anlatım biçimi kullanılırken , öğretici metinlerde açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimi ağır basmaktadır .
- Edebi metinlerde sanatsal bir dil kullanılır ve yazarın özgünlük kaygısı vardır ancak öğretici metinlerde yazar üslup kaygısı taşımaz .
- Edebi metinlerde söz sanatlarından sıkça yararlanılırken , öğretici metinlerde söz sanatlarına yer verilmez .

- Edebi metinlerde dil sanatsal işlevde kullanılırken , öğretici metinlerde dil göndergesel işlevde kullanılır . 

Edebiyat Mı Bilimi Etkiler Yoksa Bilim Mi Edebiyatı Etkiler ?

Edebiyat Mı Bilimi Etkiler Yoksa Bilim Mi Edebiyatı Etkiler ?

İlk bakışta bu nasıl bir tartışma diye düşünebilirsiniz ? Belki aklımıza bilim ve edebiyat bir birinden çok farklı alanlardır diye de geçebilir . Ama bilim ve edebiyat arasında önemli bir ilgi vardır . Bilimin eebiyatı , edebiyatın da bilimi etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz . Yani her ikisi de bir birini etkilemektedir .

Jules Verne’nin Aya Yolculuk kitabı 1865 yılında yazılmıştır . Bu dönem henüz insanoğlu için Ay’a gitmek hayaldi . Bu eser bilim insanları için bir ışık olmuştur diyebiliriz . Ya da tarih ve psikoloji gibi bilimler de edebiyatı doğrudan etkilemektedir . Çünkü tarihi kaynakların verilerine dayanarak yazılmış harika romanlar bulunmaktadır . Ya da psikolojik temeller üzerine kurulmuş kitapların sayısı oldukça fazladır . Bilim alanındaki gelişmeler de edebiyatı etkilemektedir . En basit örnek olarak matbaanın bulunmasını verebiliriz . Matbaa bulununca edebiyat alanında da önemli gelişmeler sağlanmıştır . Kitap sayılarında artış ve edebiyata ilginin artması gibi .


Edebiyat ve bilim bir birini etkileyen iki alandır . Bilimsel gelişmeler edebiyatı , yaratıcı yazarların ortaya çıkardığı eserler de bilimin gelişimine katkı sağlamıştır .  

İnsanlar Farklı Edebi Türlere Neden İlgi Duyuyor ?

İnsanlar Farklı Edebi Türlere Neden İlgi Duyuyor ?

İnsanlar farklı özellikler ile yaratılmıştır . Hepimizin olaylara karşı tepkileri farklı , duygularımız çeşit çeşit . Aynı olaylara verdiğimiz tepkilerin şiddeti bile bir birinden çok farklı . İşte durum böyle olunca da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki hepimizin zevkleri de bir birinden farklı oluyor .

Kimi insanlar aşırı duygusal oluyor ve kendilerini şiir okurken çok daha mutlu hissediyor , kimi insanların maceracı bir yapısı oluyor ve polisiye romanları okumaktan çok haz duyuyor . İnsanların bazıları tarihe ilgi duyuyor ve tarihi romanları okumak onun için çok keyifli oluyor . Kimi insanlar gezmeyi , keşfetmeyi çok seviyor ve onların ilgisini gezi yazısı türündeki eserler cezbediyor .


Kısacası  hepimiz bir birimizden farklıyız ve hepimizin zevkleri bir bir birinden farklı . Bu yüzden de  birimize sıkıcı gelen bir türün başka birimiz için çok zevkli olması son derece normal . Mesela ben şiir okumaktan zevk alıyorum . Ya siz ? 

Cumhuriyet Dönemi'nde Edebi Zevkin Oluşumunda Rol Oynayan Etkenleri Yazınız

Cumhuriyet Dönemi'nde Edebi Zevkin Oluşumunda Rol Oynayan Etkenleri Yazınız

Her edebi dönem içerisinde bulunduğu şartların sosyal , siyasi , ekonomik ve kültürel özelliklerinden izler taşır . Cumhuriyet döneminde edebi zevkin oluşundan bahsedebilmek için bu dönemin bazı özelliklerini bilmek gerekir . Bu dönemde yaşanan önemli gelişmelerden bazıları şunlardır :

- Kılık kıyafette yapılan değişiklikler
- Çok partili yaşama geçiş denemeleri
- Batı uygarlığı ile yakınlaşma
- Kadınların sosyal hayattaki yerinin önem kazanması
- Devletin merkezi İstanbul'dan Ankara'ya yani Anadolu'ya taşınmıştır .

Bu ve benzeri gelişmeler  ışığında Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın şekillenmesi ve edebi zevkin oluşumu ile ilgili şunlar söylenebilir :

- Cumhuriyet dönemi edebiyatında Anadolu'ya yöneliş başlamış . Eserlerde Anadolu insanının yaşamından kesitler kendini hisseirmeye başlamıştır . Daha önce Anadolu insanı edebiyatta yer bulamazken bu dönemden edebiyatın içerisinde olmuştur .
- Batıya yönelme ve aynı zamanda Anadolu'ya açılmanın sonucunda Anadolu insanı ve Anadolu Batılı türlerle ( roman , hikaye vb. ) anlatılmaya başlanmıştır .


Edebiyatın Diğer Güzel Sanatlardan Ayrılan Yönleri Nelerdir ?

Edebiyatın Diğer Güzel Sanatlardan Ayrılan Yönleri Nelerdir ?

Güzel sanatlar müzik ve edebiyat gibi işitsel ; resim , heykel gibi görsel ; tiyatro , opera gibi ritmik sanatlar olarak farklılık gösterir . Edebiyatın diğer sanatlar gibi insanların duygularını harekete geçirmek gibi bir amacı vardır . Ancak tüm güzel sanatların ortak yönleri olduğu gibi farklı yönleri de bulunmaktadır . Edebiyatın diğer güzel sanatlardan farklı olan yönleri şunlardır :

- Edebiyatın temel malzemesi dildir . Diğer güzel sanatların malzemeleri de kendilerine özgüdür . Mesela resimde temel malzeme boya , müzikte ise sestir .
-  Edebi eserleri diğer sanat eserlerinden ayıran önemli farklardan biri de ifade ediliş tarzıdır . Edebi eserler yazılı ve sözlü olarak ifade edilirken diğer güzel sanatlar farklı şekillerde ifade edilebilir .
- Edebi eserlerin diğer güzel sanatlardan farkları arasında amaçlarının farklılığı da gelir . Edebi eserlerde okuyucuya hem eğitmek amacıyla hem de eğlendirmek amacıyla yaklaşılabilir .

Güzel Sanatlar Nelerdir ?
- İşitsel Sanatlar : Eddebiyat , müzik
- Görsel Sanatlar , Resim , heykel , mimari

- Dramatik Sanatlar  : Opera , bale , tiyatro , sinema 

Güzel Sanatlar Nedir ?

Güzel Sanatlar Nedir ?

Güzel sanatlar insanların yapmış olduğu kas gücüne bağlı işlerden farklıdır . Güzel sanatlar kişinin akıl ve duygularını harekete geçiren sanatlardır . Bu nedenle birçok aydın bir toplumun gelişmişlik düzeyini güzel sanatlarda gelmiş olduğu seviyeye bakarak değerlendirmiştir . Güzel sanatlar resim , müzik , heykel , dans , mimari , tiyatro , bale , sinema , opera , edebiyat gibi insanda heyecan ve hayranlık uyandıran sanatlara verilen genel isimdir . Güzel sanatları üç gruba ayırmak mümkündür :

1. İşitsel ( Fonetik ) Sanatlar :
Müzik : Seslerin melodiye dönüşmesi ve ezgili bir şekilde ifade edilmesidir .
Edebiyat : Duygu ve düşünceleri yazılı olarak ifade etmektir . Nazım ve nesir türünde eserler şeklinde metinlerdir .

2. Görsel ( Plastik ) Sanatlar :
Heykel : Sanatçının hayalindeki objeleri çamur , tahta , taş vb. Malzemeler kullanarak üç boyutlu olarak yapmasıdır .
Resim : Çeşitli boyalar kullanarak , farklı zeminler üzerine çizilen figürlerden meydana gelen sanattır.
Mimari : Estetik ihtiyaçları göz önünde bulundurarak çeşitli yapılar yapma sanatıdır .
3. Dramatik ( Ritmik ) Sanatlar :
Sinema : İzleyiciye ulaştırmak amacıyla film yapma sanatıdır .
Tiyatro : Yazılmış bir hikayenin sahnede oyuncular tarafından canlandırılmasıdır .
Opera  : Orkestra eşliğinde , sözlerinin tamamı ya da çoğu şarkı biçimnde olan müzikli tiyatro eseridir .
Bale : Dansa ve müziğe dayalı kareografisi olan sahne gösterisidir .
Dans : Müziğin ritmine uygul olarak vücudun çeşitli bölgeleri ile yapılan hareketlerdir .

Edebiyat İle Bilim Arasındaki İlişki

Edebiyat İle Bilim Arasındaki İlişki

Edebiyat , dünyaya tutulan bir ayna olarak da tanımlandığı için hemen hemen her bilim dalı ile ilişkilidir . Çünkü edebiyatın malzemesi insandır ve insanın olduğu her alan edebiyatın ilgisindedir . Mesela bir romanda kahramanlar çok çeşitli meslek dallarından olabilir . Öğretmen , doktor , avukat ve daha başka meslek dallarından kahramanlara rastlayabiliriz . Durum böyle olunca da yazarın konuya ve kahramanlara göre tıp , hukuk , eğitim vb. Birçok bilimden yararlanması gerekebilir .

Edebiyat bazı bilim dalları ile yakın ilişki içerisinde olduğu gibi bazı bilim dalları ile de dolaylı olarak ilişki içerisindedir . Edebiyat temelinde insanı ele aldığı için insanı konu alan felsefe , psikoloji , tarih ve sosyoloji gibi bilimler ile doğrudan ilişkilidir . Mesela inanç boyutunda bir karmaşa yaşayan bir kahraman anlatılırken tanrının varlığı ya da yokluğunun kahramanın dünyasından irdelenmesi edebiyatın felsefeden yararlandığının göstergesidir . Ya da çok geri kalmış bir köye atanan bir kadın öğretmene köylünün bakış açısının ele alındığı bir romanda sosyoloji biliminden yararlanılmaktadır . Edebiyat tıp , astronomi , coğrafya , kimya , fizik gibi bilimlerle ise dolaylı yoldan ilişkilidir . Mesela Simyacı romanında çeşitli elementlerin bir araya getirilerek nesnelerin altına çevrilme çabasından bahsedilmesi edebiyatın kimya ile olan ilişkisine örnek olarak gösterilebilir .

Edebiyat insanı anlattığı için insanın olduğu her yerde edebiyat da vardır . Bu yüzden edebiyat hemen hemen her bilim dalı ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki içerisindedir diyebiliriz .  
Edebiyat İle Dil Arasındaki İlişki

Edebiyat İle Dil Arasındaki İlişki

Edebiyat İle Dil Arasındaki İlişki

Edebiyat , duygu ve düşüncelerin yazılı ya da sözlü olarak anlatılmasıdır . Edebi metinlerde ister bilgi verme amaçlı olsun , isterse duyguların imgelerle ifade edilme amacı olsun kullanılan malzeme dildir . Yani dil edebi metinlerin temelini oluşturmaktadır . Yani edebiyatın ana malzemesi dildir .

Edebi metinlerde şair ya da yazar duygu ve düşüncelerini dil aracılığıyla okuyucularına aktarır . Öyleyse bir şair ya da yazar dili ne kadar etkili kullanırsa anlattıklarını da okuyucuya o kadar etkili bir içimde hissettirebilir . Dil aynı zamanda kültürün de taşıyıcısıdır . En eski metinlerden itibaren kültürümüze ait maddi ve manevi özellikler bu günlere kadar gelebilmesini dile borçludur . Divan-ı Lügati't-Türk ya da Orhun yazıtlarında anlatılanlar bu günlere kadar gelebildiyse ve tarihimiz hakkında bizi aydınlatabiliyorsa bunu dile borçludur . Edebi metinlerin başarısının sırrı yazarının dili etkili kullanabilmesinde saklıdır . Mesela hepimiz ölüm ile ilgili birkaç cümle kurabiliriz ama Abdülhak Hamit Tarhan'ın Makber şiiri ya da Yahya Kemal'in Sessiz gemi şiiri okuyanların duygu dünyasında büyük değişimlere sebep olur . Bu etkileyiciliğin temel sebebi dili kullanmaktaki ustalıkta saklıdır .

Dil ve edebiyat bir biri ile sıkı ilişki içerisinde olan iki alandır . Şunu unutmamak lazımdır ki her şey edebiyatın konusu olabilir . Ama anlatılanların değerli olması dildeki ustalıkta saklıdır .
Edebiyat İle Bilim Arasındaki İlişki

Ahlaksız Fıkralara "Namık Kemal Fıkraları" Denmesinin Sebebi Nedir ?

Ahlaksız Fıkralara "Namık Kemal Fıkraları" Denmesinin Sebebi Nedir ?

Hürriyet , bağımsızlık , vatanseverlik konuları ile yazdığı eserlerle tanınan Namık Kemal'in adının olur olmaz , ahlak sınırlarını aşan bazı fıkralarla ilişkilendirilmesinin sebebini hiç merak ettiniz mi ? Yoksa çok iyi bir şair olmasının yanında bu şekilde fıkralar anlatmak gibi kötü bir huyunun da olduğunu mu düşünüyorsunuz ?

Elbette ki hayır ! Namık Kemal 'in bu şekilde edep dışı fıkralarla adının bir arada anılmasının sebebi tamamen bir kelime benzerliğine dayanmakta . Yoksa " Vatan ve Hürriyet  Şairi " Namık Kemal 'in bu tarz fıkralarla hiçbir alakası bulunmamaktadır ?

Şimdi gelelim Niçin " Namık Kemal Fıkraları " denilmesinin sebebine :

Osmanlı Devleti zamanında Osmanlıca yaygın kullanılırken birisi bir fıkra anlatırken fıkraya " Nam-ı Kemal " diye başlardı . Bu ifade " adamın biri anlamına gelmekteydi . Zamanla " Nam-ı Kemal " ve " Namık Kemal " sözleri arasındaki benzerlikten dolayı insanlar bu tür fıkralara başlarken " Namık Kemal bir gün … " diye başladı . Ne büyük talihsizlik değil mi ?
Namık Kemal'den Sözler :

- İnsan ne söylediğini bilmeli fakat her bildiğini söylememelidir :

- Düşene gülen acıyandan çok bulunur .

- Herkes kimsenin sağ kalmadığını bilir de kendinin öleceğine inanmak istemez .


Kaynak : Kolay Kısa Keyifli Edebiyat , Seda Şener , Carpe Diem Yayınları , 6. Baskı 

Kültürün Oluşumunda Dilin Rolü

      Kültür bir milletin kendine has maddi ve manevi varlıklarının bütünü olarak adlandırılabilir . Yiyecek içeceklerimiz, giyim kuşamımız, mimarimiz, inançlarımız, dilimiz ve diğer kültürel değerlerimiz gelecek kuşaklara dil sayesinde aktarılır .

      Kültürün oluşumu ve gelecek kuşaklara aktarılması konusunda şu örneği verebiliriz : Türkçenin en eski yazılı kaynaklarından biri olan Divan-ı Lügati't-Türk'te o dönemin Türk yaşamı tüm ayrıntıları ile kayıt altına alınmıştır . Bu eser sayesinde gelecek nesiller Türk dili ve kültürünü öğrenmişlerdir . Dilin kültür açısından önemli bir özelliği de sözlü dildir . Masallar, destanlar , efsaneler vb. kültürün önemli unsurları nesilden nesile anlatıla anlatıla aktarılmıştır . Bu miraslarımız bugüne kadar gelebilmişse dilin sayesindedir .

      Dil kültürün oluşumunda etkili olduğu gibi devamında da çok önemli bir rol üstlenmektedir . Bir milletin dili yozlaştığı zaman, zihniyeti bozulur , zihniyeti bozulan bir milletin ise kültürü bozulur. Bu yüzden dilimize gereken özeni her zaman göstermeliyiz ki kültürümüz de yaşasın .

      

Eski Türklerde Yazı, Dil ve Edebiyat



 


Göktürk Alfabesi( Orhon Alfabesi) :


1)      Türklerin ilk bilinen alfabesidir.

2)      38 Harften oluşur.

3)      Sağdan sola doğru yazılır.

4)      Göktürk Kitabeleri bu alfabe ile yazılmıştır.

Uygur Alfabesi


1)      Türklerin bilinen ikinci alfabesidir.

2)      Soğd alfabesinin ileri bir biçimidir.

3)      Sağdan sola doğru yazılır.

4)      Uygur Alfabesi 18 harften oluşmaktadır.

Eski Türkler'de edebiyat iki bölümden oluşur


a)      Yazılı Edebiyat

b)      Sözlü Edebiyat

 

Yazılı Edebiyat


Göktürk Kitabeleri:

1)      Türk milletinin milli kaynağıdır.

2)      Bilge Kağan (735), Kültigin (732), Tonyukuk (727)

3)      İlk Türkçe metindir.

4)      Vatan sevgisini ön plana çıkarır.

5)      Devlet ile milletin birbirine olan görevini belirtir.

6)      Syasi hayat hakkında bilgi verir.

7)      Türk kültürü hakkında bilgi verir.

8)      Sosyal devlet anlayışı hakkında bilgi verir.

 

Karabalgasun Yazıtları:

1)      Uygurlulara aittir.

2)      Mani dininin özelliklerini anlatan didaktik bir eserdir.

3)      Çince , Soğdca ve Türkçe yazılar bulunmaktadır.

Yenisey Yazıtları:

1)      Kırgızlara aittir.

2)      5. Yy’da yazıldığı sanılmaktadır. Ne zaman yazıldığı hakkında kesin bilgi yoktur.

 

Sözlü Edebiyat


Koşuk: Şölenlerde, eğlencelerde saz eşliğinde söylenen şiirlerdir. Halk edebiyatında koşmaya benzer.

Sav:  Atasözlerinin DİĞER ADIDIR.

Sagu: yuğ adı verilen ölüm törenlerinde önemli kişiler için söylnen şiirlerdir. Halk edebiyatındaki ağıt, divan edebiyatında ise mersiyenin karşılığıdır.

Destan: Toplumların, yaşayışı, adetleri, örf töreleri, yaşam biçimleri anlatan edebi ürünlerdir.

Türk Destanları:

Oğuz Kağan Destanı---Asya Hunları

Bozkurt Destanı---Göktürkler

Ergenekon Destanı-----Göktürkler

Türeyiş Destanı-----Uygurlar

Göç Destanı-----Uygurlar

Alp Er Tunga Destanı----İskitler (Sakalar)

Şu Destanı----İskitler (Sakalar)

Manas Destanı----Kırgızlar

Dede Korkut Hikayeleri ---Oğuzlar (Kıpçaklar)