Yeni Yıldan Beklentilerim Konulu Konuşma Örneği

 

Yeni Yıldan Beklentilerim Konulu Konuşma Örneği


Her yeni yıl bizi bir yaş daha ileriye götürmektedir. Yaşımız ilerlesin ama ruhumuz gerilemesin, ruhumuz hep geç kalsın. Yeni yıla özgü her insanın umutları vardır.


Sevgili Öğretmenim,

Benim yeni yıldan beklentilerim şunlardır; Yeni salgınların ortaya çıkmaması, İsrail- Filistin savaşının bir an önce son bulması ve çocukların ölmemesi, kadınların ölmemesi, insanların işkenceye maruz bırakılmamasıdır. Dünyada barışın olmasını umuyorum, inşallah da öyle olur. Yeni yılda kadına şiddetin, hayvana şiddetin, çocuk istismarının son bulmasını istiyorum ve insanlarımızın bilinçli, eğitimli, ahlaklı insanlar olmasını istiyorum. Tüketim çılgınlığının azalmasını istiyorum. Ülkemizin ekonomisinin iyi olmasını, enflasyonun dengeye gelmesini umut ediyorum. Türk Lirası eski değerine kavuşsun istiyorum. Ülkemiz her açıdan daha çok gelişsin, üniversiteyi bitirip mezun olmuş atanmamış her öğrencinin atanmasını istiyorum.


 İşsizliğin azalmasını, her ailenin evine ekmek götürmesini istiyorum. Ailemiz yanımızda olsun, aile içi huzur, sevgi, dayanışma ve ilgi olsun istiyorum. Kendi kültürümüze dönelim, ana dilimize sahip çıkalım ve Batı'nın yaşam tarzını almayalım istiyorum. Türk  ahlak yapısını bozan sitelerin kapanmasını istiyorum. Gençlerin daha çalışkan, daha heyecanlı ve daha çok kitap okumasını istiyorum. İnsanlar daha samimi ve daha doğal olsun, yeni yıl hepimizi mutluluk , sevgi, barış, yardımlaşma, güven, saygı gibi kavramları getirsin istiyorum.


 İnsan ilişkileri daha samimi olsun ve yapay davranışlar son bulsun istiyorum. Daha sağlıklı olayım ve irademe hakim olayım istiyorum. Daha sağlıklı bir beden ve ruha sahip olmayı ve daha çok kitap okumayı umuyorum. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Kızılderili Atasözleri

 

Kızılderili Atasözleri


Kızılderililer doğaya saygısı  olan, tüketim çılgını olmayan, doğasever insanlardır. Onların yaşam amacı doğayı korumak, ihtiyaç duyduğun kadarını yemek ve hırslı olmamaktır. Örnek almamız gereken insani davranışları gerçek anlamda uygulayan kimselerdir.

Kızılderili atasözü örnekleri şunlardır:

“Önce kendine karşı dürüst ol. Önce kendini besleyemezsen ve kendine  yardım edemezsen, başkalarını besleyemezsin ve onlara yardım edemezsin.” 

“Başkalarına asla kötü bir şekilde konuşma. Evrene bıraktığın negatif enerji, sana katlanmış olarak geri döner.”    

“Doğa bizim için değildir, o bizim bir parçamızdır. Onlar senin dünyasal ailenin parçalarıdır.”

“Neden ben insanlara güvenmemeyi öğrenip vicdanımı kirleteyim. Onlar güvenilir olmayı öğrensinler.”   

 “   Başka birinin sözünü asla kesme, Herkese kişisel ifadeleri için izin ver.”    

“Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, Ama kayadan bile daha kuvvetli. Biz hepimiz yoksuluz, çünkü şerefliyiz. “ 

“Misafirlerine evinde saygıyla davran. Onlara en iyi yiyeceklerini ver, en iyi yatağı ver ve onlara saygı ve onurla muamele et.”     

 

“Kaybetmeyi ahlâksız kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.”  

“Herhangi bir kişiden, bir topluluktan, bir çölden ya da bir  kültürden olsun, senin olmayan şeyi alma. O ne kazanılmıştır, ne de  verilmiştir. Senin değildir.”   

 “Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar.”

“Ormandaki tüm sesleri dinle. Ağaçları izle, hayvanları ve tüm yaşayan  şeyleri... Kitaplardan öğrendiklerinden fazlasını bulacaksın.”

“İnsan iki kişiliklidir. İçinde bir iyi köpek birde kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır.”

“Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal. “

“Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez. “

Cesaret ve hoşgörü ancak samimiyet varsa bir arada yürür.  Eğer  samimiyet yoksa cesaret kabalığa, hoşgörü umursamazlığa dönüşür.    

“İlkbaharda usul usul yürü, toprak ana hamiledir.”   

“Kendini, kendin için ara. Başkalarının senin için yol çizmesine izin verme. Bu senin, yalnız senin yolun. Başkaları seninle beraber yürüyebilir ama senin için yürümez.”

“Zihnini güçlendirmek için bedenini çalıştır.”

“Fakir olmak, şerefsiz olmaktan daha küçük bir meseledir.”     

      “Yapmamız gereken: her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır.”

“Sular yükselince, balıklar karıncaları yer. Sular çekilince de karıncalar balıkları yer. Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir çünkü kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir.”

     “Her şey aynı nefesten alır: Hayvanlar, ağaçlar, insanlar... Hayvanlar olmazsa insanlar ne yapar? Bütün hayvanlar gitse insanların bilinçi büyük bir yalnızlığa boğulur; insanlar yalnızlıktan ölür.”   

“Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur.”

“Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.”

 “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.  

“Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.”

“Bildiklerini anlat. Ama akıl vermeye kalkma. Anlatılanları iyi dinle. Ama hepsini doğru sanma .Sessiz kalmak, bir şey bilmediğin anlamına gelmez. Çok konuşmak da çok şey bildiğini göstermez.”  

Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır.

 

  “Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim, böylece ikimiz eşit oluruz.”

“Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir.”

 “Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini fark ettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruhun durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu fark ettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir."

Savaş Çocukları Nasıl Etkiler Konulu Konuşma

 

Savaş Çocukları Nasıl Etkiler Konulu Konuşma


Savaş; insan eliyle oluşturulan ve ciddi yıkıcı sonuçlarının uzun yıllar boyunca gözlemlendiği bir kitlesel travmadır. “Savaş insanları öldürür; savaş hayvanları öldürür; savaş bitkileri öldürür; savaş binaları öldürür; savaş gölgeleri bile öldürür, çünkü gölgenin sahibini imha eder! Savaş, psikopatların psikopatlığıdır!” der Mehmet Murat İldan. Savaşın acı yüzünü, savaşın  en kötü etkilerini, savaşın nasıl yıkımlar yarattığını az çok herkes bilir. Çünkü savaş ölüm demek, yaralanmak demek,  acı kayıplar, kan, göz yaşı demektir. Savaştan en çok ve en kötü etkilenen ise çocuklardır. Çocuklar hem büyüme-gelişme çağında oldukları, hem de sürekli ilgi ve gözetim ihtiyacı taşıdıkları ve kendilerini savunamayacak yaşta oldukları için erişkinlere göre daha fazla ve farklı şekilde zarar görürler.

 

Sevgili Öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Savaşın acımasızlığı yüzünden hayatını kaybeden çocuklar vardır. Sabah güneş doğduğunda evinde bir bardak çayı içemeden, güneşin doğuşunu izleyemeden, okuluna güle eğlene gidemeden bombalar altında ölen çocuklar, enkazlar altında kalan çocuklar vardır. Hayatını kaybeden ve ölürsem cennete gidecek miyim, orada yemek olacak mı diye soru soran masum çocuklar. Bu suç bizim suçumuz, bu günah bizim günahımız. Nasıl vereceğiz her ölen çocuğun hesabını kendi vicdanımıza, kendi dünyamıza ve insanlığa… Filistin'de ölen , yaralanan, sakat kalan ve İsrail zulmüne tanık olan binlerce  masum, günahsız, ne olduğunu bile anlamayan binlerce çocuk....

 

Sevgili Öğretmenim,

Savaştan en çok  dünyanın en masum varlıkları olan, gülen gözleri, ufacık halleri ile çocuklar etkilenir. Gözleri önünde ana ve babalarını, kardeşlerini kaybeden çocuklar. Vahşete tanık olurlar, zalimlerin zulmüne uğrarlar. Savaş sonucunda acı kayıplar yaşayan çocuklar yaşadıkları olayların etkisini hayatı boyunca unutamazlar ve  bilinçaltında hep savaşın bıraktığı etkiler kalır. Rüyasında bile savaşla iç içe olan, ana, babasını gören ve onlara hasret kalan çocuklar…. Yüreğinde şefkat ve merhamete duygusu olan kimseler savaşı başlatmaz ve savaşı başlatmış olsa bile sivil halka özellikle de çocuklara zarar vermez. Çünkü çocukların hiçbir  suçu yoktur. Onlar Allah’ın bize emaneti olan, kendilerini savunmadan bile yoksun olan canlardır. Savaş onlarda yakıcı ve yıkıcı etkiler bırakır. Savaştan etkilen çocuklar;  korku, endişe, panik atak gibi sorunlar yaşamaya başlarlar.

 

En ufak bir sesten korkarlar ve her an savaş oluyor hissi ile bir türlü rahat edemezler ve mutlu olamazlar.  Savaş; çocukların fiziksel ve duygusal sağlığı üzerinde yıkıcı etki bırakır. Savaş ortamına maruz kalmış çocuklar şiddet,  tramva ve yoksullukla karşı karşıya kalırlar. Bu deneyimler, çocukların büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyebilir. Savaş travması, çocuklarda kaygı, depresyon, öfke ve dikkat eksikliği gibi sorunlara yol açabilir. Savaştan etkilenen çocuklar, sosyal ilişkilerde zorluklar yaşayabilir ve okulda başarısız olabilir.

 

Çocukların savaş sonrası yaşanan kötü olaylardan daha az etkilenmesi ve kendilerine gelmesi için insan olan herkes üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Bunun için de çocuklara psikolojik destek sağlanmalıdır,  eğitim ve fırsatlar sağlanmalıdır, onların yaşayabileceği, rahat nefes alabileceği  güvenli ortamlar inşa edilmelidir. Savaş aslında çocuk hakları ihlali, çocuk istismarı ve çocuğun ihmalidir. Bunun için savaşlara son verilmeli, yurtta barış, dünyada barış olmalıdır.

Akan Su Yosun Tutmaz Atasözü İle İlgili Konuşma

 

Akan Su Yosun Tutmaz Atasözü İle İlgili Konuşma


Akan su yosun tutmaz atasözü şu anlamlara gelir.

 1.Tembel bir şekilde oturan kişi bir zaman sonra hantallaşır, iş yapma yeteneğini kaybeder. Çalışmak ise maddi yönden kazanç sağladığı gibi insanı meşgul ederek kötü düşüncelerden alıkoyar ve tuh sağlığını sağlam tutar.

2. Sürekli çalışan bir araç işlevini yitirmez.

3. Sürekli olarak iş değiştiren bir kimsenin başarılı olması mümkün değildir. Tür Dil kurumunun açıklamasına bu üç farklı anlam verilmiştir. Benim konuşmamı yapacağım anlamı ise birinci anlamıdır.


Sevgili Öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

İnsan bu dünyaya geldiyse bir amaç için gelmiştir. Allah biz insanları imtihan etmek amacı ile yaratmış ve bu dünyada yaptıklarımız ile öte dünyada değerlendirileceğiz. Bu dünyada yapmamız gereken en güzel işte bedenimizi, ruhumuzu bir işle meşgul etmek, kendimize, ailemize ve içinde yaşadığımız topluma faydalı olmaktır. Tembel tembel  gezip, orada burada vakit öldürmek, insanlığa katkı sağlamamak, bir işle meşgul olmamak kişinin hayattan soğumasına neden olur ve kişide yaşam zevki kalmaz. Çünkü çalışmıyordur, çalışmayan insan da sönmeye başlar. İşleyen demir ışıldar ancak.  


Sevgili Öğretmenim,

İnsan çalıştıkça yeni düşüncele üretir. Çünkü beyin aktiftir ve kişi zihinsel yönden daha iyi işler ortaya çıkarır. Tüm bunların nedeni  yine çalışma sayesinde olur. Gün içinde gerçekten bedenen yorulduysak, beyin olarak çalışıp kafamızı yorduysak yorgunluktan kendimizi yatağa zor atarız ve sıkılma diye, tembel olma diye bir sorun da ortaya çıkmaz. Çalışan insan zaten sıkılmaya, dedikodu yapmaya, şikayet etmeye vakit bulamaz. Onun için çalışmaktır insanı dinç kılan, hayata dört elle sarılmasını sağlayan. Çalışmalıyız ki vatana, millete faydalı olalım, bilinçli ve ahlakı birey olalım, iyi bir anne, iyi bir baba, iyi çocuk olalım. 


Çünkü tüm bunlar çalışmak sayesinde olur. Çalışmayan, üretmeyen beyin bir süre sonra aktif kalamaz ve tıpkı yosun gibi kokmaya, çürümeye başlar. Bu da insanın kendine yapacağı en büyük kötülüktür. Tüm bunlardan dolayı çalışmalıyız, üretmeliyiz ve bir işle meşgul olmalıyız. Ancak  o şekilde yaşamın tadını anlarız ve mutlu oluruz.

En Sevdiğiniz Hayvan Hakkında Konuşun

 

En Sevdiğiniz Hayvan Hakkında Konuşun

 

En sevdiğim hayvan kuşlardır. Kuşlar bana özgürlüğü ve bağımsızlığı çağrıştırmaktadır. Havalar soğuyunca sıcak memleketlere gitmektedir. Yani seyahat etmektedirler. İstedikleri yerlere uçup hayatın keyfini çıkaran canlılardır diye düşünüyorum. Kuşlara ilgim ve merakım fazladır. Bunun için yaz tatilinde evimizin bahçesinde ki bir ağaca kuş yuvası yaptım ve anne kuş yavru kuşlarına rahat bir yerde baksın diye elimden geleni yapmaya çalıştım.

 

Geçen gün yaralı bir kuş balkonumuza konmuştu. Hemen ayağındaki yarayı sildim ve sardım. Daha sonra ona yem ve su verdim. Sonra özgür bir şekilde yavaşça havalanarak uçuşunu izledim. Onu izlemek, ondaki uçma yeteneğini görmek beni çok heyecanlandırdı. Ben de kuşlar gibi özgür olmak istiyorum ve seyahat etmeyi, farklı ülkelere gitmeyi çok istiyorum. Araştırmaya göre, kuşlarla karşılaşmak depresyonlu insanların ve genel olarak herkesin ruh halini iyileştiriyor. Araştırmacılar bulguların, parklar ve kanallar gibi kuşların bol olduğu yerlere yapılan ziyaretlerin, doktorlar tarafından ruh sağlığı koşullarını tedavi etmek için reçete edilebileceğini söyledi.

 

 Çünkü kuşların cıvıl cıvıl sesler çıkarması, sürü halinde uçması ve birbirlerine olan bağlığı beni çok etkilemektedir. Kuş sesleri zihinsel sağlığımızı da olumlu yönde etkilemektedir. Onlar havada uçarken kendimi onlara hayran hayran bakarken buluyorum ve onları gördüğüm zaman moralim daha iyi oluyor ve kendimiz daha özgür, daha mutlu hissediyorum. Ayrıca kuşların doğanın ekolojik dengesine de birçok faydası vardır.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün önerdiği Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı bir ülkenin eğitim alanında nasıl başarılı olduğunu anlatan örnek bir kitaptır. Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

“Eğer gençliğin ruhunu tarım yapılmayan bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız, orada ısırgan otları ve dikenler yetişir.”

“Herkes yaşam şartlarının zorluklarından, çekilen acılardan şikayetçi ama kimse yaşamı düzeltmek için bir şeyler yapmak istemiyor. ‘’

‘‘ Zorluğa, sıkıntıya katlanmak ve yoksulluk, halk kitleleri için adeta bir görev haline gelmiştir. ‘‘


“Eğer bir millet büyüklük ve kahramanlık özelliklerine sahipse ondan şimşekler doğar, kahramanlar çıkar. Eğer halk kitlesi soğuk ve nemli bir buhar yağından ibaretse, hiçbir güç ondan şimşek çıkaramaz.”

“Aydın olmak, modaya uygun elbise ve şapka giymek, kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, milletin beyni durumundadır. Millet sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek gelir elde edesiniz ve geceleri kahvehanelerde iskambil veya domino masasının başına geçip eğlenesiniz diye okutmamıştır. Böyle olanlar aydın olamazlar. Onlar aydınların küflenmişidir. Okumuş kesimin hepsi milli düşünceyi geliştirmek, milli vicdanı uyandırmak ve milli iradeyi güçlendirmek zorundadır. Köylülere, işçilere ve kasaba halkının aşağı tabakalarına nasıl daha iyi yaşayabileceklerini gösteriniz!”

“Ülkede çalışan ve işleyen her insan, büyük bir değerdir.”

Yeni nesiller için daha yeni, daha mantıklı, daha adil ve daha sağlam temellere dayanan yönetim usullerinin uygulanması kaçınılmazdır. Akıllı ve erdemli devlet idarecilerine sahip olan ülkelerde artık yeni yönetim usülleri tatbik edilmektedir.

“Her millet, layık olduğu idareye ve idarecilere sahip olur.”

“Tarih bazı devlet ve milletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ilerleyip yükselmesi için de parlak sayfalar açmaktadır.”


“Tarih bazı devlet ve milletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ilerleyip yükselmesi için de parlak sayfalar açmaktadır.”

“Kültür ve düşünce sahasında geri kalan ve eski medeni milletlerin hayatını tersinden öğrenmeye kalkışan milletleri taklit etmeyiniz!”

Bir Meslek Seç Bu Mesleği Seçmenin Avantajlarını ve Zorluklarını Anlat.

 

Bir Meslek Seç Bu Mesleği Seçmenin Avantajlarını ve Zorluklarını Anlat.


Her mesleğin kendine göre  faydaları ve zorlukları vardır. Bir insan mesleğini seviyorsa, mesleği ile meşgul oluyorsa mutlu olur ve hayat boyu çalışmaktan zevk alır ama yaşlandığımız zaman bu işlevimizi azalmaya başlıyor insan artık yorulmaya başlar. Mesleğin zor anları da vardır. Mesela kimi insanlar mesleğinden dolayı ailesi ile fazla vakit geçiremez, çocuklarına fazla zaman ayıramaz, memleketine fazla gidip gelemez vb. gibi.

Sevgili Öğretmenim,

Benim seçtiğim meslek ise hakimliktir. Hakimliği seçmemin nedeni adalete, hak ve hukuka çok önem vermemden kaynaklanmaktadır. Hakim olmak ve hakimliği doğru ve dürüst bir şekilde yapmak, objektif olmak çok önemlidir. Bazen gözden kaçırdığınız ufak bir hata başka bir insanın yaşamına mâl olabilir. Bu da ömür boyu vebal demek. Onun için çok dikkatli olmak gerekir ve hakimliğe dair her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmek gerekir. Hakimlik çok zor ve aynı zamanda  insanı çok da onurlu kılan eden bir meslektir. Çünkü adalet, hak, hukuk, eşitlik, insana değer verme, mazlumun yanında olma ve doğruluk peşinde olma  gibi kavramlar vardır. Ben tarafsız bir hakim olmak, ülkeme faydalı olmak isterim. Vatansever bir hakim olmak isterim.

 

Sevgili Öğretmenim,

Hakim olanın kendine göre zorlukları şunlardır: Yüksek sorumluluk altında çalışırlar ve bu nedenle yoğun stres altında olabilirler ve bu da kişiyi yorabilir. Bazen duygusal kararlar alınabilir ve bu da davada haklı olan kimselerin zarara uğramasına neden olabilir. Hakim çeşitli kimseler tarafından ölüm tehdidi alabilir, ailesi ile ilgili tehditler alabilir. Siyasi baskılara maruz kalabilir ve bu durum da can sıkıcı olabilir. Bu da kişinin yaşamını zora sokar ve can sıkıcı olabilir. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

10 Yıl Sonra Olmak İstediğim Yer Konulu Konuşma

 

10 Yıl Sonra Olmak İstediğim Yer Konulu Konuşma


10 yıl sonra hayatım planladığım şekilde giderse olmak istediğim yer bir hastanenin bana ayrılmış herhangi bir boş  odasıdır. O odada doktorluk yapmak istiyorum. İyi bir doktor olmak istiyorum. İnsanların yaşamına şifa dağıtan, onların hayata tekrar dönmesini sağlayan iyi bir cerrah  olmak istiyorum. Çocukları çok sevdiğim için çocuk cerrahı olmak istiyorum. Çocuklara olan ilgim ve sevgimden dolayı bu mesleği çok seviyorum. Çocukların yaşamasını, parlayan gözleri ile yüzlerindeki masum halleri ile hayatlarına devam etmelerini istiyorum. Çocuklara yatırım yapmak istiyorum. 


İyi bir çocuk cerrahı olup kazandığım para ile maddi durumu olmayan yoksul çocuklara yardım etmek, onların okumasına katkı sağlamak istiyorum. Başarılarımla dünyaya adımı duyurmak istiyorum ve çok iyi bir cerrah denilmesini istiyorum. İnsanlara mut olmak istiyorum.  Çocukların hastalığının tedavi edilmesinde onlara katkı sağlamak istiyorum. Çünkü onlar dünyanın en masum ve en riyakâr olmayan varlıklardır. Onların yaşaması demek yaşamın anlamı demektir. 10 yıl sonra iyi bir doktor olarak kendi ailemi de kurmak istiyorum. Sevdiğim kişiye evlenmek ve ondan çocuklarım olmasını istiyorum. 


Anneme, babama ev ve araba almak, onların geçimine katkı sağlamak beni mutlu eder. Kendi evim, kendi arabam ve mutlu bir ailem olsun, işimi seveyim ve iyi işler başarmak beni çok mutlu eder. 10 yol sonra iyi bir cerrah, iyi bir aile babası, iyi bir evlat, vatansever bir doktor, iyi bir iş arkadaşı olarak hayatıma kaldığım yerden devam etmek istiyorum

Birisinin Yerine Geçmek İsteseydiniz Bu Kim Olurdu?

 

Birisinin Yerine Geçmek İsteseydiniz Bu Kim Olurdu?


Birisinin yerine geçmek isteseydim bu değerli sanatçı Haluk Levent olurdu. Haluk Levent’i çok seviyorum ve onun ahlakına hayranım.

Sevgili Öğretmenim, değerli arkadaşlarım


Adana’nın Yüreğir ilçesinde dünyaya gelen Haluk Levent Türk rock şarkısı, hayırsever bir kişi ve Ahbap derneğinin kurucusudur. Onu kendime örnek alıyorum  ve onun gibi olmak isterdim. Çünkü Haluk Levent yüreğinde insan sevgisi taşıyan, hayvan sevgisi taşıyan merhametli bir insandır. Nerede yoksul bir öğrenci varsa, hasta bir öğrenci varsa ona umut olan, onlar için şarkılar yazan ve çocukların dilinden, gençlerin dilinden anlayana yardımsever, hayırsever bir insandır. 


Özellikle de6 Şubat 2023 yılında on ilimizde yaşanan depremde Ahbap derneğindeki çalışanları ile, arkadaşları ile depremde hayatını kaybetmiş insanların yakınlarına yardımlar götürmüştür ve onların acılarını ekranlara taşımıştır. Onların yarasına merhem olmuş ve insanlığın ölmediğini hepimize göstermiştir. Elbette devletimiz de  elinden gelen her türlü görevi yapmaya çalışmış ama ben kişi olarak değerli sanatçımızın yerinde olmak isterdim. Çünkü o hem iyi bir insan, hem coşkulu, hem de  vatansever bir insandır. Nerede yoksul varsa orada Haluk Levent ve ekibinin olduğunu görebilirsiniz. 


İnsan gibi insan olduğu için Haluk Levent’in yerinde olurdum. Hem başarılı bir sanatçı, hem de  toplum tarafından çok sevilen bir hayırseverdir. Dünyanın en etkili yüzü kişi arasında yer alan haluk Levent için umudun sembolü denilmiştir. İnsanlara yardımı ödül almak için, birilerine yaranmak için yapmamıştır. İnsani duygulara sahip olduğu için yapmıştır. Bunun için Haluk Levent benim idolümdür.

Güven Duygusunun Oluşturulmasında Doğru Sözlü Olma Konusunda Bir Hadis Açıklayınız.

 

Güven Duygusunun Oluşturulmasında Doğru Sözlü Olma Konusunda Bir Hadis Açıklayınız.


Dürüst ve güvenilir insanlar kendilerine verilen emanete hıyanet etmeyen güzel ahlaklı insanlardır. Güvenilir insanlar sözüne sadık oldukları için böyle kimseler el emin kimselerdir. Bunun için insanlar güvenilir olan ile arkadaşlık ve dostluk kurmak ister.


 Güven duygusunun oluşmasında ve doğru sözlü olma konusunda Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa’nın şu sözü çok değerlidir: “Sana bir şey emanet eden kişiye emanetini (hakkıyla koruyarak) iade et. Sana hainlik edene sen hainlik etme.” Yani biz de o hain insan gibi olmamalıyız. Dinimizin gereği güvenilir insanlardan olmalıyız. Çünkü Allah katında ve insanların nezdinde en değerli olan sözünün eri olan kimselerdir. Bize verilen emanet bizim gibi sayılır. Onun için emanet edilen her ine ise ona gözümüz gibi bakmalıyız. Doğru insan olmalıyız, dilimiz ve kalbimiz aynı olmalıdır. Kötülükten, yalandan uzak durmalıyız. Kimsenin malını çalmamalıyız.  


Bize karşı hainlik edenlere, güvenimizi boşa çıkaranlara karşı mesafeli olmalıyız ama kötülüğe kötülükle karşılık vermemek Müslüman olan insana yakışan en güzel erdemdir. Allah katında en değerli olan insanlar verdiği sözü yerine getiren ve kimseyi hayal kırıklığına uğratmayan insanlardır. Bizler Hz Muhammed’in yolundan gitmeli, onun gibi doğru, dürüst ve  güvenilir bir Müslüman olmak için çalışmalıyız.

Kuyucaklı Yusuf Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Kuyucaklı Yusuf Kitabında Geçen Özlü Sözler


Yusuf ile Muazzez'in aşkı etrafında gelişen eser, romantik felsefeden kaynaklanan zengin ve fakir, zalim ve mazlum, saf olanla yozlaşmış olan, doğal hayat ve yapay hayat, köy ve kent, medeniyet ve tabiat arasındaki zıtlıkları anlatan güzel bir eserdir. Okunması gereken, insanı etkisi altına alan bir kitaptır. Aslında yaşamın gerçeklerini, haksızlıkları, güçlü olanın yanında yer alma, mazlum olanın parası olmadığı için hakkının da olmadığı, insanların gücün yanında olduğunu  anlatan anlatan duygu dolu bir kitaptır.


Kuyucaklı Yusuf kitabında geçen özlü sözler şunlardır:


“Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler var. Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler var...”

"Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen de bu hayatın cefâsı tükenmez."

“İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemiyordu. Matemini ortaya vurmadan tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyecekti...”

“Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum, o da tecrübe...”

“Parası olanın ırzı da tamam, namusu da!”


"Madem ki hiçbir şeyi değiştirmeye iktidarı yoktu, her şey evvelden çizilen bir yolda yürüyecekti o halde aklı başında bir insan, olanları tebessümle seyredip sırasını beklemeliydi."

"Az şeyler çekmemişsin sen, küçük!" dedi, "fakat her şey geçer. Her şey unutulur. Kendini bir felaketin içinde kaybetmenin manası yoktur. İnsan, birazcık da kalender olmalıdır!"

“Zaten bir felakete sakin ve soğuk kanlı tahammül edenlerin manzarası, o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir.”

Ama insan derdinin üstüne kapanıp oturursa deli olur.

Bende etten ve sinirden yapılmış bir mahlukum. Bana da biraz acıyın canım!

 

“Niçin durup dururken yalan söylemek ihtiyacını duyuyorlardı?”

“İki insanım birbiriyle karşılaşması kadere, tanıştıktan sonra yan yana kalmaları ise onların gayretine bağlıdır..”

“O gelmez artık!'' dedi. ''Nereden biliyorsun?'' dedim. ''Gidişinden belliydi!'' dedi.”

Evde meram anlatmaya asla imkan olmayan, seviyesi, ahlak telakkisi, dünyayı görüşü ve itiyatları büsbütün ayrı bir mahlukla daimi bir beraberlik;  insanı dış hayatta da bedbin yapar ve bütün insanlardan şüpheye düşürür.

"Yaramın nerede olduğunu bilmiyorum. Yalnız bir yerlerim acıyor. Çok acıyor."

”Her şeyin Allah’ın isteğiyle olduğu bu alem bir aynadır ve Muhammed’in aynasından daima Allah görünür.”

"Satın alınamayan şeyleri severim ben. Deniz gibi, gökyüzü gibi, ay ve güneş gibi, sevgi gibi.”

Acele Bir Ağaçtır Meyvesi Pişmanlık Atasözü İle İlgili Konuşma

 

Acele Bir Ağaçtır Meyvesi Pişmanlık Atasözü İle İlgili Konuşma


 Telaşla ve sabırsızlıkla  başlanılan, düşünüp taşınmadan  acele olarak yapılan işler olumlu sonuç vermez. Bunun için de atalarımız acele bir ağaç, meyvesi pişmanlıktır demişlerdir.

Sevgili Öğretmenim,

 

Acele ile yapılan işler belirli bir plan ve program dahilinde yapılmadığı için sonuç da iyi olmaz. Yani acele ile yapıldığı için başarılı sonuçlar da elde edemeyiz. Bir işi yapacağımız zaman onu son güne bırakmamalıyız. O işi aceleye getirip yüzeysel olarak bir anda bitirmeye çalışmamalıyız. İşin ayrıntılarına, derinliklerine inmeliyiz. Böyle yaparsak işimiz acele ile bitmez ve sonuçta başarılı olur. Buna en güzel örneği şunu verebilirim: Bir çiftçi sonbahardan toprağını sürdürmüyorsa, bahar mevsimi gelince toprağına gerekli bakımı yapmıyorsa, ürünlerini zamanında dikmiyor hepsini son zamanlara bırakıyorsa o çiftçi ektiği ürünlerden verim alamaz. Çünkü birçok işi aynı anda yapmıştır ve sadece bir iki günde yapılacak çalışma da ona verimli ürünler vermeyecektir. Bunun için her şeyin bir zamanı vardır.

 

Bu zamanı günlere bölerek değerlendirmeliyiz ve işlerimizi aceleye getirmemeliyiz. Yoksa sonu pişmanlık olur. Pişmanlık da kaybettiklerimizi geri getirmeyecektir. Bizler de öğrenci olarak ödevlerimizi zamanında yapmalı, yazılılarımıza günler öncesinden hazırlamalı son dakikaya iş bırakmamalıyız. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim öğretmenim.

“Cahile Laf Anlatmak Deveye Hendek Atlatmaktan Zordur.” Atasözünü Açıklayınız.

 

“Cahile Laf Anlatmak Deveye Hendek Atlatmaktan Zordur.” Atasözünü Açıklayınız.


Öğrenim görmemiş, deneyimi ve bilgisi bulunmayan kişi söylenen bir sözün ne maksatla söylendiğini, hangi anlama geldiğini anlamakta zorluk çeker. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın kendi doğrularından başka bir doğru kabul etmezler. Cahil insanlarda inat çok fazla olur. Öyle  inatçılardır ki deve nasıl nasıl hendek atlatmamak için direniyorsa cahil kimse de kendi görüşünden vazgeçmemek için direnir. Onun böyle insanlar için kendimizi fazla yıpratmamalıyız.


 Anlamak istemeyene, değişmek istemeyene bir şey anlatamazsınız. Ancak kendilerini olumlu yönde değiştirip geliştirirlerse belki anlayabilir  ve daha esnek olabilirler. Bundan dolayı da atalarımız Cahile laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan zordur demişlerdir. Cahil insanlar bilmedikleri için her şeyi bilirim havasında konuşmaya devam ederler. Bilen insanların bile sabrını sınamak için her türlü bilgisizliklerini konuşturmaya başlarlar. Bilgili ve deneyimli insanlar böyle kimselere karşı sabırlı olmalı, olgun davranmasını da bilmelidir. 


Cahil insanla uğraşmak zor olur. Onun çevremizde de cahil kimseler varsa onlar için kendimizi, zamanımızı boş yere heba etmeyelim. Ne zaman ki bizden yardım isteyip değişmek isterlerse o zaman onlara yardımcı olmaya çalışalım.

Hayat Geç Kalanları Affetmez Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Hayat Geç Kalanları Affetmez Sözü İle İlgili Kompozisyon


Hayat geç kalanları affetmez sözü ile anlatılmak istenen hayatta önemli olan plan ve programdır. Yani iş işten geçtikten sonra gelen çalışmanın, mücadelenin fazla bir değeri kalmaz. Her şey zamanında yapılmalıdır. Çünkü her reyin kritik bir dönemi vardır. O dönem iyi kullanılmadığı zaman hayata geç kalır insan. Zaman ile yarışmalıdır insanoğlu. Mesela ileride iyi bir  meslek sahibi olmak için gençken çok çalışmak, üretmek gerekir. Hayata bir sıfır erken başlamak istiyorsak erken de çalışmalı, yol kat edilmelidir. Planlı, programlı ve disiplinli insanlar hayatını daha düzenli yaşayan kimselerdir.


 Bunlar zamanını iyi değerlendirmiş, ani kararlar vererek hayatını darmadağın etmemiş kimselerdir.  Hayat sadece geç kalanları affetmez sözü sadece planlı olmak ile ilgili  değildir. Aynı zamanda yaşarken sevdiklerimizin  kıymetini bilmek ile ilde ilgili bir durumdur. Kimseyi üzmemeliyiz, kimseye pişman olacağımız sözler  söylememeliyiz. Kimsenin hayatını altüst etmeliyiz. Ailemizin kıymetini bilmeliyiz ve iş işten geçmeden sevdiğimiz insanlara onları çok sevdiğimizi davranışlarımız ile göstermeliyiz. Hayata geç kalmamak için hayatın değerini bilmek gerekir. Aldığımız her nefesin, konuştuğumuz her sözcüğün değerini bilmemiz gerekir. 


Bundan dolayı çok çalışmak, devamlı bir işle beynini, ruhunu meşgul etmek gerekir. Bunları yaptığımız zaman hem hayatımızı dolu dolu geçer, hem hayatta istediğimiz mutluluklara, heyecanlara kavuşuruz ve hayallerimiz gerçeğe dönüşür. Hayat geç kalan insanlar ise karamsar bir şekilde yaşamaya başlar. Mutlu olamazlar çünkü geriye baktıklarında kendileri için hiçbir yatırım yapmamışlardır, bir başarıya imza atmamışlardır. Çok geç olmadan kendine gelmek ve hayata çalışarak başlamak işin en mantıklı olanı olsa gerek.

Bir Bilim İnsanı Hakkında Konuşma Hazırlayınız.

 

Bir Bilim İnsanı Hakkında Konuşma Hazırlayınız.


Bilim insanları dünyamıza ışık tutan,  insanlığa büyük faydalar sağlayan ve çalışkanlıkları ile, azim ve sabırları ile kendilerini gerçekleştirmiş, saygı duyulacak işler yapmış kimselerdir.

Sevgili öğretmenim,

 

Ben bugün sizlere bir bilim insanı olan Nikola Tesla hakkında bilgi vermek istiyorum. Nikola Tesla günümüzde kullanıyor olduğumuz çok sayıdaki teknolojik ürünleri icat eden, bizlerin yaşamını kolaylaştıran büyük bir bilim insanıdır. Kendisi Sırbistan’da dünyaya gözlerini açmıştır. Beş kardeşlerdi. Tesla’nın babası Papazdı. Onun için babası Tesla’nın da kendisi gibi papaz olmasını istiyordu. Annesi ise okuma yazma bile  bilmeyen ancak çevresinde pratik ev aletleri mucidi olarak tanınan zeki ve becerikli bir kadındı. Annesi ona fizik ve matematik derslerinde çok yardımcı olmuştur. 

 

Sevgili Öğretmenim,

Elektrik ve makine mühendisi olan Nikola Tesla Elektrik sistemleri alanında çalışmalarıyla tanınan Tesla alternatif akım  muciti olarak tanınmaktadır. Fizik alanında çok başarılı olduğu için,  hayal gücü de çok geniş olan bu bilim insanı büyük başarılara imza atmıştır. Nikola Tesla Elektrikli ve mekanik cihazlar geliştirmek için laboratuvarlar ve şirketler kurmuştur. Patentini alabileceği ve pazarlayabileceği icatlar geliştirip ve geliştirdiği icatlardan ortaya çıkardığı ürünlerden de çok fazla paralar kazanmıştır. Erken X-ışını görüntüleme, elektriksel deşarj tüpleri, mekanik osilatörler, jeneratörler,  ile ilgili çeşitli deneyler yaptı. En önemli buluşu elektriğin kablosuz olarak taşınabileceğinin deneysel olarak Londra fuarını aydınlatarak ispatlamasıdır.


 Günümüzde bilinen tüm iletişim sistemlerinin, uzay teknolojilerinin ve kablosuz iletişimin temelini atan kişi, ünlü bilim insanı Nikola Tesla’dır. Nikola Tesla'nın beni etkileyen en önemli sözü ise şudur: "Bilim insanı doğrudan bir sonuç hedeflemez. Gelişmiş fikirlerinin hemen alınmasını beklemez. Onun çalışması gelecek nesiller için bir temeldir. Yaşar, çalışır ve umut eder." İleride ben de onun gibi buluşlar yapan iyi bir bilim insanı olmak istiyorum. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ederim öğretmenim.