Çocuk İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Çocuk İle İlgili Atasözleri ve Anlamları


Çocuklar hayatın neşesi, anlamıdır. Onlar olmasaydı hayatın neşesi olmazdı. Çocuk ile ilgili atasözleri ve anlamları şunlardır:

Çocuğun yediği helal giydiği haram:  Çocuk iyi beslenmelidir çünkü sağlık çok önemlidir. Oysa kıyafeti çok almaya gerek yoktur. Çünkü çocuklar çabuk büyürler ve alınan kıyafetler de küçüleceği için boşa israf olur. Bunun için pahalı giysiler alınmasına gerek yoktur.

Çocuktan al haberi: Çocuklar yalan söylemezler. Kendilerine sorulan bir şeyi, bildikleri ve tanık oldukları bir olayı, duydukları bir sözü olduğu gibi anlatırlar ve çarpıtmazlar. Onun için haberin doğrusu çocuklardan öğrenilir.


Çocuk onuna kadar ekmekçi, yirmisine kadar ortakçıdır. Çocuklar küçük yaşlarında anne ve babasından sadece yemek beklerler. Büyüdüklerinde ise anne ve babasının her malına ortak olurlar.

Çocuk ağlamayınca meme verilmez: Hakkını aramasını bilmeyen kimsenin işi görülmez.

 Çocuğun bulunduğu yerde dedikodu yapma. Eğer bir yerde çocuk varsa bütün ilgiyi kendi üzerine toplayacağından başka hiçbir şeyle hatta dedikoduyla bile ilgilenilemez.

Çocuk düşe kalka büyür: Çocuklar hiçbir şeyden korkmadıkları için kendilerini sakınmazlar. Bunun sonucunda da sık sık düşerler. Ancak dayanıklılıkları yüksek olduğundan büyük zarar görmezler.


 Çocuğu işe sal, ardınca sen var. Çocuk küçük olduğu için her işin altından kalkamaz. Çocuğa yapamayacağı işler verilmemelidir, yapabileceği sorumluluklar verildiği zaman da çocuk her şeye rağmen kontrol edilmeli, yapıp yapmadığı takip edilmelidir.

Çocuk, ekmeği dolapta yetişiyor zanneder: Çocuk evin gereksinimlerinin nasıl karşılandığının farkında değildir. Her şey kendiliğinden olur zannederler.

Baba İle İlgili Atasözleri Bulunuz ve Sınıfta Okuyunuz.

 

Baba İle İlgili Atasözleri Bulunuz ve  Sınıfta Okuyunuz.

 

Türk toplumunun geleneksel yapısında baba kavramı çok önemli bir yer tutar. Atasözlerimizde baba ile ilgili hem gerçek hem de mecaz anlamlı sözlere yer verilmiştir. Baba bir evin direği, yöneticidir. Babaya saygı, babaya hürmet etmek bizim toplumumuzun geleneğinde  önemli bir tutar. Baba ile ilgili atasözleri ise şunlardır:


Baba ile ilgili atasözleri şunlardır:


Babadan mal kalır, adamlık kalmaz.

Baba mirası yanan mum gibidir.

 Baba kırk oğul beslemiş, oğul bir babayı beslememiş.,

Baba vergisi görümlük, koca vergisi doyumluk.

 Babalı fırın has ekmek çıkarır.

 Baba ekmeği zindan ekmeği, koca ekmeği meydan ekmeği.


 Baba eder, oğlu eder.

 Baba ekşi elma yer oğlunun dişi kamaşır.

Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana.

 Baba borç yapar, çoluk çocuk aç yatar.

Babamın adı Hıdır, elimden gelen budur.

 Bağ babadan, zeytin dededen kalmalı.

 Babam bana öğüt verirken ben inek gözünde kırk sinek saydım.

Babamın öleceğini bilseydim kulağı dolu darıya satardım.

 Babası köy kahyası olunca kendisi neden pervası  olur?


 Babayla oğlanın pabucu bir olunca evde kavga eksik olmaz.

Babasından mal kalan merteği içinden bitmiş sayılır.

Babamın öleceğini bilseydim bir acı soğana değişirdim.

Babası ölen bey, anası ölen kadın olur.

Babasının sanatı oğluna mirastır.

Nasreddin Hoca Fıkraları Hakkında Kısaca Bilgi Veriniz.

 

Nasreddin Hoca Fıkraları Hakkında Kısaca Bilgi Veriniz.

 

Ders vermek, herhangi bir düşünceyi örnekle güçlendirmek, bir dünya görüşünü savunmak, sohbetlere renk katmak, kanıt göstermek veya hoşça vakit geçirmek için söylenir. Nasreddin Hoca fıkralarında Nasreddin Hoca; her duruma çözüm yolu bulan, karşısındakinin niyetini hemen sezen, kül yutmaz, uyanık, yaşama sevinci dolu, sözünü çekinmeden ortaya koyan, kıvrak zekalı bir tiptir. Fıkralarda baş kahraman her zaman hocanın kendisidir. Nasreddin Hoca fıkralarında kişiler pek kalabalık değildir. Nasreddin Hoca fıkralarından bahsedilen en eski kaynak ise on beşinci yüzyılda yazılan Saltukname’dir.

Nasreddin Hoca fıkralarına bir örnek:

Allah’ın Rahmetinden Kaçılmaz

 

Günlerden bir gün bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaktadır. Yağmur çok şiddetli yağdığı için ya  koşulur, ya da bir yerlere sığınılmaya çalışılır. Nasreddin Hoca da yağmurun yağışını ve sokakların yalnızlığını pencereden seyrederken bir de bakar ki yağmurdan kaçan bir adam…  Hoca biraz dikkatli baktığında bunun bir komşusu olduğunu anlar ve pencereyi açarak konuşmaya başlar:

 

"Komşu, komşu, utanmıyor musun, niçin Allah'ın rahmetinden kaçıyorsun?" deyince adam koşmayı bırakır ve yavaş yavaş evine doğru gider. Bu arada adamın da ıslanmadık yeri kalmamıştır. Ertesi gün hava yine yağmurludur. Bu defa Hoca Efendi alışveriş için sokağa çıkmıştır. O, işini bitirip de hızlı adımlarla evine doğru giderken bir gün önceki komşusunun evinin önünden geçer. Bu sefer komşusu;

"Hoca Efendi, Hoca Efendi, sen dün bana Allah'ın rahmetinden kaçılmaz. ' demiştin; bak şimdi kendin kaçıyorsun." deyince, Hoca komşusuna doğru döner ve;

"Be adam! Ben Allah'ın rahmetinden kaçmıyorum, Allah'ın rahmetini çiğnememek için koşuyorum." der.

 

Türk Halk Edebiyatının Özellikleri Hakkında Bilgi Veriniz.

 

Türk Halk Edebiyatının Özellikleri Hakkında Bilgi Veriniz.


Türk edebiyatının başlangıcından günümüze kadar halk arasında gelişen, yabancı etkilerden kısmen uzak kalan edebiyattır. Şairler genelde okumamış kişilerden oluşur. Türk halk edebiyatının temelinde sözlü edebiyatımız yer alır. Dil ve anlatımda süslü bir anlatıma yer verilmez. Genelde anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Yani yalın bir dil benimsenmiştir. Türk edebiyatında daha çok somut konulara ağırlık verilmiştir. Biçimden çok konuya ağırlık verilmiştir.. Nazım birimi dörtlük, ölçü olarak ise hece ölçüsü kullanılmıştır. Aşk, doğa, kahramanlık, hasret, ölüm, zamandan şikayet en çok işlenen konulardandır. Şiirlerin başlığı yoktur. Şiirle nazım şekilleri ile adlandırılmıştır. Hem düzyazı hem de şiir alanında eserler verilmiştir fakat şiirlere daha çok yer verilmiştir. Cinaslara çok yer verilmiştir. (Cinas; Sözlükte "iki şeyin birbirine benzemesi" anlamında masdar olan cinas, edebiyat terimi olarak anlamları farklı, yazılış veya söylenişleri (sesleri) aynı yahut benzer olan kelimelerin nazım ve nesirde bir arada kullanılması yoluyla yapılan söz sanatını ifade eder.) 


Güzel halk söyleşilerine ve halk deyimlerine yer verilmiştir. En çok yarım kafiye kullanılmış olunup rediflere de yer verilmiştir. Halk şairlerinin söyledikleri her şey gerçek yaşamdan alınmıştır. Benzetmelerde somut kavramlar kullanılmıştır. Örneğin; Yüz aya, diş inciye, boy serviye, kaş kaleme benzetilmiştir. Divan şairlerinden etkilenme sonucu bazı halk şairleri aruz ölçüsü kullanmıştır. Örnek; Gevheri, Yunus Emre, Aşık Ömer vb gibi.

20 Tane Deyim ve Anlamları

 

20 Tane Deyim ve Anlamları


1) Pişmiş kelle gibi sırıtmak:  Dişlerini göstererek anlamsızca gülmek.

2) Postayı kesmek: Kırıldığını belli eden bir tavır takınmak

3) Sağı solu olmamak: Nasıl tepki vereceği anlaşılmayan kişi olmak.

4) Saç tava geldi hamur kalmadı, akıl başa geldi ömür kalmadı: İş yapacak koşullar ve deneyim var ama yapacak iş, yaşamın bitmek üzere, yaşamın sonlarına yaklaşılmış.

5) Hüsnükuruntu: Olasılığı bulunmadığı halde güzel bir şey olduğunu ya da olacağını sanma.


6) Hırsızın aklına taş düşürmek: Kötü eğilimli kişinin işine yarayacak davranışta bulunmak.

7) Hokka gibi oturmak: Kıyafetin giyen kişinin vücuduna uyması.

8) El kesesinden sultanım, develer olsun kurbanım: Başkalarının parası ile gösterişli bir hayat yaşar.

9) El eliyle yılan tutmak: Zor işte başkasını öne sürmek

10) El aman çağırmak: Yakınır olmak.

11)Dolaba girmek: Oyuna gelmek

12) Ekmeği ile oynamak: Birinin geçim kaynağını yok etmeye çalışmak

13) Ekmek kalede, it hendekte: Elde edilmek istenen şey ulaşılmayacak kadar uzakta

14) Gam yememek: Tasa etmemek

15) Gayretine dokunmak: Eleştirilere kızarak yapamayacağı sanılan işi başarmaya girişmek.

16) Kabul olunmayacak duaya âmin demek. Olmayacak şeye olacakmış gibi inanmak.


17) Kadınlar hamamına dönmek. Herkesin konuştuğu çok gürültülü ortam oluşturmak

18) İzan dedikçe uzanmak: Öğütlere uymamak

19)İşten bile değil: Çok kolay yapılacak işler kullanılan deyimdir.

20) Kabak tadı vermek: Bıktırıcı olmak

Eşek İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

Eşek İle İlgili Atasözleri ve Anlamları

 

1) Eşek yüklü olunca anırmaz: Eşek, rahat ortamlarda anırır, üzerinde yük varken bu kadar rahat anıramaz. Ağır iş koşullarında çalışan kişiler de  yeterince eğlenemez.

2)Eşek çamura bir kez çöker: Eşek korkak bir hayvan olduğu için ürktüğü bir yere bir daha yaklaşmaz. Yaşanan olaylardan en saf, en aptal kişi bile  ders çıkarmasını bilir.

3) Eşek güle, bülbül güle aşıktır: Bülbül gülü sever, eşek de külün üstünde  yatıp yuvarlandığı için külü sever. Her insan mutlu ve rahat olduğu ortamı ister ve sever.

4) Eşek sürme ile yürür: Eşek kendi başına yürümez, ancak bir sürerse yürür. İnsan da işini kendisi yapmalıdır. Başkasının uyarmasını ya da zorlamasını beklememelidir.


5) Eşeğin kulağını kesmekle küheylan olmaz: Eşeğin kulağını kesince ata eşek at olmaz. Göstermelik davranışlar gerçek kişiliğimizi gizleyemez.

6)Eşek kocamakla tavla başı olmaz: Tavla başı insan olduğu için, eşeğin kocaması onun hayvan olmasını engellemez. Yöneticilik yaşlılara değil akıllı kimselere verilmelidir.

7) Eşeğin hesabı başka, eşekçinin başka: Eşek çalışmak istemez ama sahibi ondan daha çok faydalanmak ister. Menfaatlerimiz için başkalarına zarar vermemeliyiz.


8) Eşeğin anırmazı olmaz: Kaba insanlar hep kaba olurlar, onlardan uyumlu be nezaketli olmaları beklenmemelidir.

9)Eşek eşeği ödünç kaşır: Yardımlarımızı karşılık beklemeden yapmalıyız.

10)Eşeğe semeri yük değil: Çalışana, araç ve gereci yük olmaz.

Nuri Pakdil Hakkında Bilgi Veriniz.

 

Nuri Pakdil Hakkında Bilgi Veriniz.


Nuri Pakdil Yedi Güzel Adam’dan biridir. Hatta Yedi Güzel Adam’ın yıllar önce Trt 1 de dizisi de yapılmıştır. O diziyi islediğiniz zaman Nuri Pakdil hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz. Nuri Pakdil İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun olmuştur. İlk şiir ve denemelerini Kahramanmaraş’ta Demokrasiye Hizmet Gazetesi’nde yayımlamıştır. Nuri Pakdil, 2013'te Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'ne, 2014'te de Necip Fazıl Saygı Ödülü'ne layık görüldü. Eserlerinde dünya ve estetik görüşünü İslami referanslara dayandırmıştır. Öz Türkçe sözcükler ve devrik cümle kullanımı ile dikkat çekmiştir. Nuri Pakdil, yazmanın kendisi için ne anlam ifade ettiğini şu şekilde açıklamıştı:


"Benim için yazı yazmak bir bakıma savaşmak demektir. Çünkü yazılarımda, her türlü putçuluğa karşı, her türlü yabancılaştırmaya karşı, her türlü sapmalara karşı vermekte olduğum savaş anlatılmaktadır. Yazılarımda kirli mülkiyet tutkusunun insanı ele geçirmesi anlatılmaktadır. Yazılarım, kapitalizme ve sömürü düzenine karşı bir tepkiyi, bir eleştiriyi ifade etmektedir."


Nuri Pakdil, üst solunum yolları enfeksiyonu nedeni ile kaldırıldığı Ankara Şehir Hastanesi'nde 18 Ekim 2019'da öldü. Cenazesi, Hacı Bayram Veli Camiisinde  kılınan cenaze namazının ardından Taceddin Dergahı'nda defnedildi.


Eserleri şunlardır:

 Şiir: Anneler ve Kudüsler, Osmanlı Simitçiler Kasidesi, Ahid Kulesi, Sükut Suretinde.

Gezi: Batı Notları

Deneme: Klas Duruş, Bir Yazarın Notları, Biat Bağlanma, Otel Gören Defterler, Derviş Hüneri, Arap Saati, Edebiyat Kulesi, Kalem Kalesi

Tiyatro: Korku, Umut, Bir Avuç Güneş, Put Yapımevleri, Kalbimin Üstünde Bir Avuç Güneş.

Evrendeki Her Varlığı Sevme Hakkında Bilgi Yazısı

 

Evrendeki Her Varlığı Sevme Hakkında Bilgi Yazısı


Evrendeki her varlığı yaratan alemlerin yaratıcısı olan Yüce Allah’tır. Allah evreni o kadar düzenli ve uyumlu yaratmıştır bu uyumu ve düzeni Allah’tan başkası bozamaz. Çünkü o her şeyin sahibi, kudret sahibi Rabbimizdir. Yüce Allah’ın yarattığı her varlığa şefkat ile muamele etmeliyiz ve her varlığı sevmeliyiz.  Çünkü her varlığı yaratan yine Allah’tır. Kimseye tepeden bakmamalıyız. Kibirden uzak durmalıyız.


 Cömert, güzel ahlaklı, dürüst ve güvenilir bir Müslüman olmalıyız. Elimizden ve dilimizden emin olunan kimselerden olmalıyız. İnsanlara karşı hoşgörülü olmalıyız, kimseye karşı ön yargılı davranmamalıyız. Yunus Emre’nin de dediği gibi Yaradılan'ı hoş gör Yaradan’dan ötürü sözü ile hareket etmeliyiz. Ben değil biz düşüncesi ile hareket etmeliyiz. Sevgiyi paylaşmalıyız, paramızı, ekmeğimizi paylaşmalıyız. Paylaşarak sevgilerin artacağını, severek, hoş görerek Allah’a  daha yakın olunacağını bilmeliyiz. İnsanlara hoş görü ile yaklaşmak ve onları sevmek, hayvanları sevmek aynı zamanda Allah’ı da sevmektir. Çünkü insanları, hayvanları ve bitkileri de yaratan Allah’tır. 


İnsanları kusurları ile kabul etmek, affetmeyi bilmek ve kusur gören gözlerimizi kör etmek sevmenin belirtileridir. Allah’ın yarattığı her şeyi gerçek anlamda sevdiğimizde şikayeti de bırakmış oluruz. Yeter ki biraz anlayışlı olalım, yeter ki biraz düşünelim ve sevmeyi gönülden yapalım. Gönül yıkmayalım, kırmayalım kalpleri.

Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

 Doğanın dengesi ile oynanması sonucu doğanın tahrip edilmesine değinilmiştir Gençlere kötü bir gelecek miras kalacaktır.. Doğa, insanlar için önemlidir. Çimlere zarar vermek ve kuşları öldürmek gibi davranışlar çocuklardan uzak tutulmalıdır. Doğanın tahrip edilmesinde belli kuruluşlar önlemler almalı ve  gerekli  yaptırımlar uygulanmalıdır.


 Son Kuşlar kitabında geçen özlü sözler şunlardır:


“İnsanlar tuhaf! Kendilerini sevmeyen, önem vermeyene daha bir büsbütün tutuluyor, kendisini küçük görür gibi olana musallat oluyorlar.”

“Ah, bu insan yüzleri! Her şeyimizi bağladığımız, durmadan yanıldığımız, istediğimiz kadar bol hasletler, adilikler, iyilikler, kötülükler, delilikler, akıllılıklar, sevdalar yüklediğimiz insan yüzleri. Yanılsak da zararı yok! Bu yüze olmazsa ötekisine yükleriz saydıklarımızı.” Yanılmamız muayyen bir insan içindir, insanlar için değil. O halde yanılmıyor sayılırız.


"Hiçbir şey seni sevmekten beni alıkoyamaz."

“Yazı yazmam için bana çiçek, kuş hürriyeti değil, içimdeki aşkın, deliliğin, oturmaz düşüncenin hürriyeti lazım.”

“Felaketlerin en büyüğü akıldır. Onu yarım yamalak bile olsa, bulduktan sonra kaybetmek, ölümlerin içinde en dehşetlisidir.”

“Küçücük hürriyetler değil, alabildiğine yüz verilmiş bir çocuk hürriyeti istiyordum.”

“Bir insanın yüzüne doğuştan gelip oturmuş gülüş, üzülüş, düşünüş gibi şeylerin hiç uçmaması lazım. Uçtu mu sanki kişi ölmüştür. Yalnız ölünün yüzünde mâna yoktur.”

“Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi.”

“Öyle tuhaf güldü ki, bütün derdini anladım..”


“Hiç içinize taş gibi, ağır bir su gibi bir sevgi oturdu mu ?”

“Bilmem kendisi de bu elinin her şeyi güzel ettiğinin farkında mıydı? Farkında olmasa bu kadar mütevazı olur muydu hiç?”

Sıradaki Astronot Ben Olmalıyım O İş Bende Konulu Kompozisyon

 

Sıradaki Astronot Ben Olmalıyım  O İş Bende Konulu Kompozisyon


Ülkemizde de artık ile uzay ile ilgili çalışmalar hız kazanmaya başlamıştır. Uzaya ilk giden Türk ise Alper Gezeravcı olmuştur. O hepimizin milli gururu olmuş ve hepimiz,  bizden biri uzaya gitti diye çok mutlu olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Artık sıra bende. Sıradaki astronot ben olmalıyım çünkü uzayın gizemlerini merak ediyorum. Uzayda yaşam varsa, varsa orada yaşayan uzaylılar nasıl bir gün geçiriyor tüm bunları merak ediyorum. 


Mars’ta yaşam olup olmadığını, orada yaşam olup olmadığına dair ne gibi ipuçları olduğunu oraya giderek bulmak istiyorum. İyi bir jet pilotu olup, iyi bir astronot olarak merak ettiğim   konuları öğrenmek için can atıyorum. Yerin üstünde bir yaşam olup olmadığını öğrenmeye çalışacağım ve bunun için de fizik kurallarını çok iyi öğreneceğim, derslerimde çok başarılı olacağım ve iyi bir pilot olarak, iyi bir bilim insanı olarak sıradaki astronot ben olacağım. Uzay istasyonundan  yaklaşık kırk altı dakikada bir Güneş’in doğuşunu ve batışını izlemek istiyorum. Venüs yıldızını görmek ve o yıldız hakkında daha ayrıntılı araştırma yapmak istiyorum. 


Gece olduğu zaman ışı ışıl olan gökyüzünü doyasıya seyretmek istiyorum. Günümüzde kullandığımız mikrodalga fırınlardan uzaktan kumandalara, kışın bizleri soğuktan koruyan ince ama etkili montlardan gözlüklerimizde ve telefon ekranlarımızda kullanılan çizilmez camlara kadar birçok teknoloji bu uzay çalışmaları sayesinde keşfediliyor ve kullanılıyor. Aynı zamanda insanlığın gökyüzüne olan merakı da giderilmiş oluyor. Uzay çalışmalarında geliştirilen teknolojilerle belki de ileride o filmlerde gördüğümüz uçan arabalar bile gerçek olabilir. 


Yer çekimsiz  ortamın insan vücudunda ne gibi değişikler yarattığını görmek için uzaya gitmek istiyorum. Bunu da dünya üzerinde sağlayamadığımız için ancak uzayda sağlayabiliyoruz. Bunun için uzaya gitmek istiyorum. Alper Gezeravcı’nın uzaydaki ilk sözü ise Mustafa Kemal Atatürk'ün “İstikbal göklerdedir.” sözü olmuştur.

Fazla Bilinmeyen 10 Atasözü ve Anlamları

 

Fazla Bilinmeyen 10 Atasözü ve Anlamları

 

1) Ziyan olan koyunun kuyruğu yağlı olur: İnsan, içinde bulunduğu durumun veya elinde olan fırsatın ne kadar değerli olduğunun farkına pek varmaz. Ancak onu kaybettikten sonra değerini anlar ama artık iş işten geçmiş olur.

 

2)Yüzüne bak da sütünü öyle sağ: İnsanın içi dışı birdir. İç güzelliği, dış güzelliğine yansıdığı gibi işine de yansır ve böylece işi de güzel olur. Böyle kimseler iş yapmak da iyi olur.

 

3) Yabancı kim, kör o: Bir yere gelen yabancı, orada satın alınacak şeylerin nerede bulunduğunu, nerede yemek yenilmesi gerektiğini, nerede kalınması gerektiğini, oradaki kişilerle nasıl bir ilişki içinde olması gerektiğini bilemez. Yani kör bir insan gibidir.

 

4)Taş atmakla deniz bulanmaz:  İyi niyetli, ahlaklı ve başarılı kimseye atılan iftira onun değerini azaltmaz.


 

5) Ona hatır, buna hatır, bana kahır: Herkesin derdi ile dertlenen kişinin en sonunda kendini üzüntü içinde bırakır. Dert sahibi olur.

 

6)  Köşe taşı köşede yakışır: Üstün nitelikli, bilgili, yetenekli kişi layık olduğu önemli bir işin başında bulunmalıdır.

 

7) Keskin kılıç kınını kesmez: Sert ve öfkeli kişinin onu destekleyenlere, yardım edenlere zararı olmaz.

 

8)  Kanaat gibi devlet olmaz: Aşırı hırs göstermeyip elindekiyle yetinen kişi sıkıntı çekmez.

 

9)  Kan kus, kızılcık şerbeti içtim de: Kişisel dertlerimizi içimizde saklamalı, başkalarının öğrenmesine meydan vermemeliyiz. Kötü olan durumumuzu iyi gibi göstermeye çalışmalıyız.

 

10)  Hıyarım var diyene tuz alıp seğirtme: Bilmediğin veya iyi anlamadığın bir iş için yaparım diye ortaya çıkma.

Mevlana’nın Yedi Öğüdünü Kısaca Açıklayınız.

 

Mevlana’nın Yedi Öğüdünü Kısaca Açıklayınız.


1- Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol:  İnsan bu dünyada belli bir süre yaşayacaktır. Onun için iyi anılmak gerekir. Bundan dolayı da gönlü bol insan, cömert insan olmak bizi değerli kılar. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi olmalıyız. Yoksula, yetim ve öksüze kol kanat germeliyiz. Cömertlik en çok da zengin olanlara yakışır. Bunun için cömert olunmalıdır. Sevgi göstermede, merhamet etmede, birine yardım etmede cömert davranılmalıdır.


2- Şefkat ve merhamette güneş gibi ol:  Şefkat ve merhamette güneş gibi olmalıyız. Nasıl ki güneş bizden sıcaklığını esirgemiyorsa bizde insanlara sıcaklığımızı, sevgimizi ve merhametimizi esirgememeliyiz. İçimizdeki acıma duygusunu, sevme duygusunu asla yitirmemeliyiz. Allah2ın yarattığı varlıklara şefkat ve merhamet ile muamele etmeliyiz ki insan olduğumuz, duyarlı  canlı olduğumuz belli olsun.


3- Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol:  Başkalarında kusuru gören gözlerimizi kör etmeliyiz. Çünkü insanlarda kusur aramak kötü ve bir özelliktir. Kötü bir meraktır. Her insanın hatalarının olması son derece normaldir. O hataları hoş görüp kendi hatalarımızı düzeltmeye çalışmalıyız. Kimsenin açığını, eksiğini armaya çalışan basit ruhlu kimselerden olmamalıyız.  Kusurları görmezlikten gelmeyi, hoşgörülü olmayı, dilimize hakim olup kusur bulmamayı, iyi insan olmayı ilke edinmeliyiz.


4- Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol:  Öfkemize hakim olmalıyız. Çünkü insan öfke anında ne yapacağını bilmeyebilir ve istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Onun için sakin ve sabırlı olmak, gönül kırmamak bizi her zaman daha  mutlu edecek ve gereksiz pişmanlıklar da yaşamamış olacağız. Onun için ölü gibi olmalıyız öfke anında.


 5- Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol:  İnsanlara tepeden bakan, kibirlilerden olmamalıyız. Yapılan iyilikleri yüze vurmamalıyız. Nezaket sahibi, alçakgönüllü insanlardan olalım ki hem kul hem de Yüce Allah sevsin bizi.


6- Hoşgörülülükte deniz gibi ol:  Hoşgörülükte deniz gibi geniş olmalıyız. İnsanlar bir hata yaptığı zaman hemen onları silmemeliyiz. Affetmesini bilmeliyiz ve yufka yürekli olmalıyız. Ön yargıyı bırakmalı, aramızdaki kardeşliği, sevgiyi yaymalıyız.


7-Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol:  Bir öyle bir böyle olmamalıyız. Neysek o olmalıyız. Yani gerçek kişiliğimizi insanlara göstermeliyiz. Riyakar olmamalıyız. Doğru, dürüst ve güvenilir insanlardan olmalıyız. Yapmacık ve samimiyetsiz değil samimi ve doğru insan olmalıyız.

Geç Geçenden Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Geç Geçenden Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

İnsan kendisine değer vermeyen, saygı göstermeyen kişiye aynı  şekilde değer vermemeli, saygı göstermemelidir. Gerçekten de bize değer vermeyen, bizi sevmeyen, onca iyiliğimize rağmen, onca fedakarlığımıza rağmen yaptıklarımızı görmeyen insanları kalbimizden uzaklaştırmak en doğrusu olur. Çünkü seni sevmeyene sabır göstermek, seni sevmeyenin arkasından koşmak en çok da koşanı yıpratır ve olan giden onca zaman olur.

 

 Sizi seven, size değer veren insanlarla muhabbet kurun. Sizin için emek eden, fedakarlık gösteren, sadece menfaat için sizi sevmeyen , sizi siz olduğunuz için sevenlerle olun. İnsanlar  genelde kendilerini üzen, kendilerine pek yüz vermeyen kimselerin peşinden koşar ve bunun sonucunda da üzülen  insanın yine kendisi olur. Oysa oturup biraz düşünmek, beklemek gerekir. Beni gerçekten kim seviyor, kim bana kıymet veriyor, beni dinliyor, benim mutlu ve acı günlerimde yanımda oluyor. Bunu gerçek anlamda idrak edersek işte o zaman bize değer verenlerin kıymetini daha iyi anlarız ve onları daha çok severiz.

 

Bizi sevmeyen insanlardan geçmeliyiz, sevenlerin peşinde koşmalıyız ve onlara fazlası ile değer vermeliyiz. Seni sevmeyen, sana değer vermeyenler ilgili çok güzel bir söz vardır: “Seni sevmeyene asla sabır gösterme; çünkü sabrının adı yüzsüzlük, fedakarlığın adı eziklik, sevginin adı kişiliksizlik olur.”

Uzaya Giden İlk Türk Astronot Alper Gezeravcı’nın Uzay İle İlgili Sorulara Verdiği Cevaplar

  

Uzaya Giden İlk Türk Astronot Alper Gezeravcı’nın Uzay İle İlgili Sorulara Verdiği Cevaplar


Uzaya giden ve milli gururumuz olan  kişinin adı Alper Gezeravcı'dır. Mersinli bir ailenin evladı olan Gezeravcı Mersin’in Silifke ilçesinde dünyaya gelmiştir. Uzaya çıkan ilk Türk astronotu olarak hepimizi mutlu etmiştir.  Sıra bizde. Bizim de çok çalışıp ülkemizi  her alanda geliştirmemiz gerekir. Artık bizimde uzaya giden bir bilim insanımız vardır ve bundan gurur duymalıyız. Uzaya giden Alper Gezeravcının ilk sözü ise Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği "İstikbal göklerdedir." sözü olmuştur.


Alper Gezeravcı’nın uzaydayken uzay ile ilgili sorulara verdiği cevaplar şunlardır:

Alper Gezeravcı’ya yöneltilen sorular ve cevapları şunları olmuştur:

Soru: Tam olarak neredesiniz, konum?

Gezeravcı: Yerden 400 kilometre (km) yüksekte, ISS istasyonunda, istasyon dakikada 500 km yer değiştirdiği için tam konum mümkün değil.

Soru: Atmosfere giren her şey yanıyor, eriyor, uzay aracı hangi maddeden yapılmış ki bir şey olmuyor?

Gezeravcı: Seramik ve karbonfiber türevlerinden, ısı dayanımı yüksek dış kaplama mevcut.

Soru: Dönüşte 5 santimetre boy uzaması olacak mı?

Gezeravcı: Uzun süreler kalınsaydı mümkün olurdu ancak 14 günde pek bir şey değişmez. Bu arada uzay uzaması ciddi sağlık sorunudur, bilginize.

Soru: UUİ'den hangi gezegenler görülebiliyor?

-Mesafe dolayısıyla çıplak gözle gezegenlerden sadece Ay görülebilir.

Soru: Adıyaman tütünü ekmeyi unutma.

-Bazı bitkilerin ekimi yapılıyor ve fizyolojisi incelenecek ancak maalesef bu bitki Adıyaman tütünü değil.

Soru: Uzayda 7 gün, dünyada 7 yıl mı gerçekten?

-Günde 16 gündüz ve gece geçirilse de gerçekte aynı zaman dilimindeyiz. Birebir yani :)

Soru: Bu uzay aracının çekimi dron ile mi yapılıyor? Nasıl?

-Uzay istasyonu kameralarıyla ve yerden yüksek çözünürlüklü kameralarla zum yapılarak.



Soru: Sabri abinin toplarını getirmeyi unutmayın.

-Uluslararası uzay istasyonu 400 km yükseklikte. Aşağıdakileri toplamışlar, kalanlar biraz daha yüksekte. Ay yolculuğu olursa anca öyle.

Soru: 2024 Lisans KPSS'de soru olarak gelir misiniz?

-Planlanan, gerçekleşen ve varış tarihlerine dikkat edin.

Soru: Neden 36 saat sürdü yolculuk, süre fazla değil mi?

-Varış noktası yani UUİ 400 km yükseklikte, 28 bin km hızla hareket ediyor. Roket fırlatıldığında henüz onuncu dakikada 200 km yüksekliğe çıkmıştı bile ancak dakikada 500 km yer değiştiren UUİ ile aynı noktaya varmak, hızları eşitlemek ve bunu tek seferde yapmak 36 saat sürüyor şu anki teknolojiyle.

Soru: Dönüş ne zaman?

-3 Şubat olarak planlandı ancak serbest düşme şeklinde olacağı için hava durumuna bağlı olarak değişiklik gösterecektir.

Soru: Berber Türk mü?

-Mikhail Borisovich Kornienko - Rus - 1960 doğumlu.

Soru: Tuvalet işi nasıl oluyor?

-Elektrikli süpürge gibi vakum yapan sistemler mevcut, dışkı havada uçmak yerine çekiliyor.

Soru: Sıvılar nasıl dağılmadan duruyor?

-Yüzey gerilimi dolayısıyla dağılmıyor (Sıvılarda yüzey gerilimi yazarak araştırabilirsiniz).

Soru: Yemek nereden geliyor?

-Hazır halde dünyadan geliyor.

Soru: Nasıl?

-Kargo görevleriyle ve yolculu görevlerle.

 

Soru: Yemeğin mideye inmesi yer çekimsiz ortamda nasıl oluyor?

-Peristaltik hareket adı verilen ve otonom çalışan kaslarla yemek hareket ettirilir, yemek borusu ve bağırsaklarda besinin hareketi bu şekilde sağlanır. Yer çekimiyle alakası yoktur.

Soru: Yer çekimsiz ortamı tarif edebilir misiniz?

-Su altında olmak gibi.

Soru: Mide bulantısı var mı?

-Vertigonuz yoksa sorun olmaz.

Soru: Geri dönüşte kapsül rastgele bir yere mi iniyor?

-Hayır, UUİ'nin 28 bin kilometre/saat hızı dolayısıyla fizikteki eğik atış hareketi gibi bir hareketle başlayıp atmosfere girdikten sonra açılan 2 adet paraşütle dikey harekete dönüşecek olan geri dönüş yolu hesaplanarak, düşüş noktası önceden tespit edilerek planlanıyor. Düşüş esnasında karşılama ekibi su üstünde düşüş noktasında hazır bekliyor. Sayfamda Axiom 1’in dönüş videosu mevcut, inceleyebilirsiniz.

Soru: Yüksek hız dolayısıyla kenetlenme zor oldu mu?

-Hayır, 400 kilometre yükseklikte atmosfer şartları olmadığı için (rüzgar, hava direnci vs.) bir problem oluşmuyor.

Soru: Kenetlenme esnasında son yaklaşma için hareketi ne sağlıyor?

-Newton yasalarından, etki tepki prensibiyle uzay aracından, hareket etmek istediğiniz yönün aksi yönde sıvılar püskürtülür. Sıvının püskürtüldüğü yönün aksi yönünde ittirilirsiniz.

Soru: Uyku nasıl?

-Sayfamdaki videolarda görebileceğiniz şekillerde, kendinizi sabitleyerek uyuyabilirsiniz ancak yer çekimi olmadığından suda uyumak gibidir. Vücut ağırlığınız üzerinize çökmediğinden ağrısız rahat uyursunuz.

Soru: Roket 70 metreydi, kapsül küçücük, kalanı nerede?

-3 kademeli ateşleme sistemi mevcut, içerisinde bol miktarda yakıt ve motorlar bulunan ilk 2 kademe görev başlangıcından kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu parçalardan ilki otomatik geri dönüş yaptı, ikincisi kontrollü bir şekilde imha edildi. Geriye sadece kapsül kaldı.

Soru: Günde 16 gece, 16 gündüz nasıl oluyor?

-UUİ’nin hızı dolayısıyla dünyanın etrafı 90 dakikada bir tam tur dönülmektedir. Dolayısıyla dünya üzerinde bir buçuk saatte bir kez gece ve bir kez de gündüz yaşanan bölgeler üzerinden geçilmektedir. 24 saatte yaklaşık 16 tur atılmaktadır.

 

Soru: Şu anda UUİ'de kaç kişi var ve ne kadar kalıyorlar?

-Şu anda Alper Gezeravcı ile birlikte toplam 11 kişi bulunmakta olup Axiom 3 astronotları dışındaki 7 astronot, 6 ay boyunca orada kalıp sonrasında dönüyorlar.

Soru: Oksijen nereden geliyor?

-Elektroliz yöntemiyle su, oksijen ve hidrojene parçalanıyor.

Soru: UUİ, nasıl bir yer?

-Sayfamda videosu mevcut olup adeta dev bir laboratuvardır. Dünyadan 400 kilometre yüksekte olup 28 bin kilometre/saat hızla hareket etmektedir. 16 ülke tarafından uzayda birleştirilerek yapılmıştır, yaklaşık 450 ton ağırlığında olup sürekli ekleme yapılmaktadır. 150 milyar dolardan fazla maliyeti olan tesis, yaklaşık futbol sahası büyüklüğündedir.

Soru: UUİ'de ne yapıyorlar?

-Deney ve gözlem.

Soru: Hiç kobay gönderildi mi UUİ'ye?

- (Uzaya) 1961 yılında Sovyetler Birliği'nin bir köpek, bazı fare türleri ve kurbağalar gönderdiği kayıtlarda mevcuttur (Korabl-Sputnik 4).

 

Cömertle Nekesin (Cimrinin) Harcı Birdir Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız

 

Cömertle Nekesin (Cimrinin) Harcı Birdir Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız


Bu atasözümüz iki farklı anlamda da kullanılabilir. Birinci anlamı şu şekildedir:  Cömert olan kişi için de cimri  olan kişi için de ölüm kaçınılmazdır. Yani ölümden kimse kaçamaz ve ölüm herkes için eşittir. Herkes fani olduğu için bu dünyada iyilikten başka bir şey kalmaz. Onun için cimri olacağımıza cömert olup bu dünyadan ayrılmak en güzel olanıdır. Cimri davranıp olumsuz anılmaktansa cömert olup iyi anılmak insanı daha değerli kılar.


Atasözünün ikinci anlamı ise şı şekildedir:

 Ucuz olsun diye her şeyin en kötüsünü alan cimri kişi, çabucak bozulan ve işe yaramayan malın yenisini almak zorunda kaldığından birkaç kez para harcamak zorunda kalır. Aslında daha çok parası gider. Eli açık kimse ise çok para verip bir kez aldığı malı daha uzun süre kullanır. Sonuç ta cimri olan kimse de eli açık olan kimse de aynı parayı harcamış olur. Bunun için de cömertle cimrinin harcı birdir denilmiştir.


Kısacası cömert olmalıyız, cimri olmamalıyız. Bir malın kalitelisini alıp onu daha uzun süreli kullanmalıyız. En kötüsünü alıp kendimizi boş yere rezil etmemeliyiz.