İçinde Çocuk,
Kasaba, Büyükanne, Dede, Almanya, Anne, Baba, Ayrılık, Hüzün ve Geyikler Geçen Bir Hikaye Yazınız.
Güneş’in batmaya başlaması ile
birlikte akşam oluyordu. Uzun bir yaz tatilinin ardından ülkemden, canım
memleketim Türkiye’den yarın sabah dört uçağı ile ayrılmak zorunda kalacaktık. Şimdiden
hüzünlenmeye başlamıştım. Dedeme, anneanneme çok alışmıştım üç haftalık tatil
sürecinde. Dedemler Nevşehir’in Göreme kasabasında yaşamaktadır. Buradaki Peri Bacalarını
görseniz, çok şaşırırsınız, kaldığımız yer turistlerin akın akın geldiği
küçük ve şirin bir kasaba. Bu arada
kendimi tanıtayım.
Benim adım Adnan. Bir de kardeşim var. Ben on iki
yaşındayım, kardeşim ise dokuz yaşında. Onun adı da Menekşe. Babaannemin adı da
Menekşe. Almanya’da doğup büyüdüğümüzü için ülkemize ancak yaz tatillerinde gelebiliyoruz.
Babamın işi Almanya’da olduğu için orada
yaşıyoruz. Babam kırk iki, annem ise otuz sekiz yaşında. Babam doktor, annem ise öğretmen. Babam çok
yetenekli ve başarı bir doktor olduğu için biz doğmadan önce Almanya’ya kariyer yapmak için gitmiş ve
orada kendini geliştirerek Almanya'da yaşamaya devam etmiş. Orada annemle
tanışıp evlenmiş. Annem doğma, büyüme Almanyalı ama Türk bir ailenin çocuğu. Almanya’da bizim
gibi çok sayıda Türk var.
Yaşam şartları
gereği Almanya’da yaşasak da ben oraya bir türlü alışamadım. Türkiye2ye
geldiğim zaman buradan hiç gitmek istemiyorum. Buranın yemekleri çok güzel,
insanları çok samimi ve candan. Almanya hiç de öyle değil. Oranın insanları
bana soğuk geliyor. Burada amcalarım, halalarım var. Onlar çok iyi insanlar.
Onlara da alışmıştım ama gidiyoruz ne yazık ki. Saat on bire çeyrek var. Artık
uyumalıyım diyorum ve yatıyorum yatağıma. Yattığım yatağa bakıyorum, dışarıyı
izliyorum son kez ve buralardan ayrılacağım için iki damla göz yaşı
bırakıveriyor kendini yastığıma.
Burada bir çok çocuk vardı. Hepsi ile iyi
anlaşmıştım. Arkadaşlıklar kurmuştum kısa zamanda ama neyse yapacak bir şey yok
artık. Tüm bunları düşünürken annemin seslenmesi ile uyandım. Hava henüz
karanlıktı. Güneş bile doğmamıştı daha. Hadi Adnan, kalk oğlum uçağı
kaçırmayalım dedi annem. Kardeşim ve babam da kalkmıştı. Dedem ve büyükannem ise
çoktan kalmışlar. Büyük annem sobada pişirdiği sıcacık peynirli ve patatesli
börekleri sofraya getirdi. Çocuklarım çok sever benim böreğimi diye gururlandı büyükannem. Çay ise sobanın üzerinde demlenmişti. Çayın kokusu,
buharı içimi ısıtıyordu sanki. Böreklerin o enfes tadı beni benden alıyordu.
Mis gibi olmuştu börekler. Ben hayatımda büyük annemin yaptığı böreğin tadını hiçbir
yerde bulamam. Annem bile onunki gibi yapamaz. Onun bir değişik oluyor.

Doğal
ürünler ve le becerisi olsa gerek. Kahvaltılar yapıldı, çaylar içildi, valizler
toplandı ve ayrılık vakti geldi çattı. Almanya yolculuğu başlasın bakalım
dedik. Hemen arabaya giderek eşyaları yerleştirip arabaya bindik. Arabaya bindikten
iki saniye sonra çizdiğim resim aklıma geldi. Resim alanında yetenekli olduğum
için akşam yatmadan kocaman bir geyik resmi çizmiştim ve boyamasını da
yaptıktan sonra yastığımızın altına koymuştum. O resmi almak için babama iki
dakika dur dedim. Daha sonra eve koştum ve resmi aldım.
Çizdiğim geyik resmi
harika görünüyordu. Bir de koyunlar çizmiştim. resme. Yeşil otlak alanları, çok
sayıda geyikler, yiyecek yemler vb.
Resmimi dedeme verdim ve saklamasını seneye geldiğimde bana göstermesini
istedim ondan. Daha fazla dayanamadık ve hepimiz de ağlamaya başladık. Sonra
arabaya doğru gidip hava alanına
yöneldik. Uçağa bindiğimde tekrar ağlamaya başladım. Neyse ki bir poşete çok
azcık ülkemin toprağından koymuştum. Oraları özledikçe koklayacaktım,
toprağımı, giderecektim vatanıma özlemimi.