Vefa İle İlgili Hikaye Yazınız.
Sabah erkenden kalktığımda çok üşümüştüm. Ellerim üşüyor, karnım da soğuktan ağrımaya başlamıştı bile. Henüz kış mevsimi tam olarak gelmemişti ama kış mevsiminin belirtileri başlamıştı bile. Annem çayı hazır almış, yumurtaları küçük tencerede haşlamış, patatesi kızartmış sabah kahvaltısı hazırlığına devam ediyordu. Anne bugün hava çok soğuk dedim. Evet yavrum galiba Erciyes’e kar yağdı dedi. Akşam haberleri izlediğimde Erciyes Dağı’na karın yağdığı da netleşmiş oldu. Babam işten eve yeni gelmişti. Kış mevsimi yaklaştığı için babamın işleri de artık bitmek üzereydi. Babam inşaatta çalışırdı.
Bana, kardeşlerime ve anneme buradan aldığı para ile bakar,
geçimimizi zar zor da olsa sağlardı. Emek işçisiydi benim babam. Akşama kadar
ter dökerdi. Güneşin altında çalışmak kolay değildi inşaat işçileri için. Hele
hele tam öğle vakti onlar için çok zor olur. Ama onlar yine de sabırla, azimle
çalışmaya devam ederler ki evlerine ekmek götürebilsinler.
O gün babam eve geldiğinde üzgündü.
Ona neden böyle üzgün olduğunu sordu annem. O da konuşmaya başladı: Bugün iş yerinde arkadaşım Mücahit Bey , iş kazası
geçirdi. İskeleden düşüp bacağını kırdı. Onun o acı ile bağıran sesi
kulaklarımdan gitmiyor, çok üzgünüm dedi. Annem, kardeşim ve ben de Mücahit
Amcanın bu durumuna çok üzüldük. Mücahit Amcanın beş çocuğu vardı ve hepsi de
küçük küçüktü. En büyük çocuğu benimle yaşıttı. İkimiz de on iki yaşındayız.
Arar ara görüşürüm hep onunla. Bu arada
benim adım Salih, onun adı ise Kemal’di. Kemal küçük yaşlardayken geçirdiği bir
trafik azası sonucunda yürüme yeteneğini kaybetmiş, tekerlekli sandalyeye
mahkum kalmıştı. Mücahit Amcanın eşi Hatice Teyze de çocuklarına bakmak zorunda
kaldığı için o da çalışmıyordu
Mücahit Amcanın geniş bir ailesi vardı.
Üstelik Mücahit Amca kendi anne ve babasına da bakıyor ve geçim sıkıntısı yaşıyordu.
Bu geçirdiği kazadan sonra ise bir zaman iş yapamayacak ve çok zorluklar
çekecekti. Bu duruma ailece üzülmüştük. Bir hafta böyle geçti. Bir Pazartesi
günü babam telefondan annemi arayarak akşama işçi arkadaşları ve eşlerinin
geleceğini,, çay yapmasını, çayın yanına bir şeyler hazırlamasını rica etti.
Annem de elbette , seve seve dedi. Akşam oldu. Akşam babam ve arkadaşları,
onların eşleri ile geldi.
Neden bize geldiklerini anlamıştım galiba. Konu Mücahit Amcaydı. Hepsi de elinden gelen yardımı onun için yapacak, bu zorlu kış şartlarında geçim sıkıntısı yaşamamak için ona maddi yardım sağlayacaklardı. Çayla içildi, kekler, kurabiyeler yenildi ve daha sonra herkes cebinden bir miktar para çıkararak masaya koydu. Masada çok para olmuştu. Ertesi günü babam o paraları alıp bir arkadaşı ile birlikte markete gitti. Bir kışlık erzak alındı, kışlık kömür, odun alındı, çocuklarına kışlık kıyafetler alındı ve daha bir sürü şey. Akşam olunca babamın arkadaşları, arkadaşlarının eşi ve biz Mücahit Amcalara gittik.
Arabadan çıkan erzakları eve yerleştirdik.
Evdeki küçük çocuklar kendilerine alınan hediyeleri görünce sevinçten bir o
yana bir bu yana koşuştular. Mücahit Amca bu yapılan fedakarlık ve gösterilen
vefa karşısında duygulandı ve gözünden iki damla yaş geldi. Eşi ise hepimize
teşekkür etti. Babam ve arkadaşları
vefalı insanlardı. Kim zorda kalırsa ona yardım edilirdi. Sadece inşaat işçisi
değil aynı zamanda gönülleri kazanma işçileriydi galiba benim babam ve onun o
güzel kalpli ve vefalı arkadaşları. Kendi durumla bile çok iyi değilken başkalarına yardım etme düşüncesi, vefalı olma örneği ancak benim babam gibi güzel kalpli insanlara özgüydü galiba.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme