Boş Konuşmak İle İlgili Özlü Sözler

 

Boş Konuşmak İle İlgili Özlü Sözler


Çok konuşmak ve boş konuşmak kişiyi bendene ve ruhen yorar. Gerek olmadıkça fazla konuşmamalıyız ve sessizliğimizin gücü ile insanları etkilemeliyiz. Kendini bilen insan gereken yerde konuşur, gerekmeyen yerde ise susar.

Boş konuşmak ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Bir bilge şöyle demiş: "Güzel konuşmak bir sanat gibidir, ama aynı önemi taşıyan bir şey daha var; ne zaman susacağını bilmek!" Mozart

“Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur lâkin sükut yürekli olana." Mehmet Akif Ersoy.

"Çok bilenler konuşmaz, çok konuşanlar bilmez." Lao Tzu


"Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma." Şeyh Edebali

"İnsanı hayvandan ayıran özellikler konuşma ve düşünmeden önce, fikri uğruna ölmesi ve utanmasıdır." Hüseyin Nihal Atsız

"Susmakla konuşmak arasında nasıl ince çizgiler, hassasiyetler var. Bakarsın konuşmak şeytandan, bakarsın susmak." Cahit Zarifoğlu

"Kalbi imar etmek nimettir. Dili imar etmek çok konuşmak ise fitnedir." Cüneydi Bağdadi.

"Ey bahtsız, ey boş konuşan adam, hangi hakla, aklın asasını, masumluğun elinden alıp kötülüğün eline verirsin? Hangi hakla, doğanın üzerine ölümün örtüsünü atarsın, felaketi daha da ümitsiz kılarsın, suçluları temize çıkarır, erdemi karartır ve insanlığı alçaltırsın?" Stefan Zweig.

"Genelde toplumumuz boş konuşuyor ve konuşmayı çok seviyor. Kimse kimseyi dinlemiyor. Dinlememe konusunda çok gelişmiş bir milletiz." Ferhan Şensoy.

Anlam yüklemek gerekmiyor her şeye bazen, çünkü en anlamsız şeylerde de varabiliyor insan. Çok konuşmak isterken, susmak gibi." Tom Robins.


"Eğer çok konuşmak faydalı olsaydı, Allah iki ağız, bir kulak verirdi. Onun için, çok dinleyip az konuşmak gerek." Şems-i Tebriz-i

Susuyorum. Konuşursam anlaşılmayacağım. Ben susarak anlaşılmamayı tercih ederim." Fernando Pessoa

"Çok konuşmak dili kaydırıp şaşırtır, dostları usandırır."Hz Osman

Adalet İle İlgili Özlü Sözler

 

Adalet İle İlgili Özlü Sözler


Adaletin ve aklın olmadığı yerde kanunlar doğru bir şekilde işlemez. Haklı olan hakkını alamaz ve zalimler masum olanlara zulüm etmeye başlar. Bunun için bir devletin en temel direği adalet olmalıdır. Adalet olmadığı gün devlet de ölmüş olur. Onun için adaletin peşinden koşmalıyız.


Adalet ile ilgili özlü sözler şunlardır:

Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere ergeç varır. ( H.G. Mirabeau)

Adalet kâinatın ruhudur. (Ömer Hayyam)

Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.  Eflatun.

Adalet mülkün temelidir. (Hz. Ömer r.a.) 

Adalet dünyadan kalkarsa, insan hayatına değer verecek bir şey kalmaz.

 Immanuel Kant

Kılıcın yapamadığını adalet yapar. (Kanuni Sultan Süleyman) 

Adalet ancak hakikatten, saadet de ancak adaletten doğabilir. EMİLE ZOLA

“Bizim yaşamımız doğruyu söylemektir: Geciken adalet adaletsizliktir.” William Penn.

Devletin hazinesi adalettir. KONFUÇYUS

Her iki tarafı da dinlemeden karar veren, kararı doğru olsa dahi, doğru hareket etmiş olmaz. SENECA

İnsanlar ancak adaletle doyurulur. Emerson

Kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet de zalimdir. Pascal

Kimseyi adaletten menetmeyeceğiz ve geciktirmeyeceğiz. Magna Carta

Cennetlikler üç gruptur. Bunlar: Âdil ve başarılı devlet başkanı, yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve yufka yürekli olan kişi, ailesi kalabalık olduğu halde haram kazançtan sakınıp kimseden bir şey istemeyen adamdır. (Hadis-i şerif)  


Kılıç, zaferleri; zekâ siyasi üstünlüğü; adalette ahlaki muzafferiyeti temsil eder. (Simeon Luce) 

Adalet, halkın gıdasıdır. İnsan ona daima muhtaçtır. (F.R.De Chateaubriand) 

Her hak sahibine hakkını ver. (Hadis-i şerif) 

İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır. (V.Hugo) 

Eşit davranarak değil, hakkını vererek ”adil” olunur. (Ali Suad) 

Dünyanın imarı ancak adaletle mümkündür. Fazl b. Iyaz

Harcı adalet olmayan bir cemiyetin binası çürüktür. Ufak bir sarsıntı ile yıkılır. (Suat Taşer) 

Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan, kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. (Kur’an-ı Kerim) 

Adaletsiz bir ülke mezbahadan başka bir şey değildir. Clemenceau

Haksızlığa yönelip bütün insanların senin peşinden gelmesi yerine, adaletli olup yalnız kalman daha iyidir. Mahatma Gandhi

Eğitimli İnsanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar. Konfüçyus

Adaleti, aklın yardımı olmadan yerine getirmek imkânsızdır. ( J.A. Froude)

Kötülüğü adaletli, iyiliği de iyilikle karşıla. (Lao Tse)

Yasaların Bittiği Yerde Zulüm Başlar Sözü İle Kompozisyon

 

Yasaların Bittiği Yerde Zulüm Başlar Sözü İle Kompozisyon


Devletin yasama gücünce belli biçimlere uyularak düzenlenen ve yürürlüğe girdikten sonra herkesin uyması zorunlu olan, uyulmadığı zaman belli yaptırımlarla karşılaşılan kurala yasa ya da kanun denilir.. Yasaların bittiği yerde zulüm başlar. Devletin vatandaşları yasalara uymak zorundadır. Çünkü yasalar toplumun güvenliğini sağlar ve toplumda kaosu önler. Yasalara uyulmadığı zaman, adalet ortadan kalktığı zaman toplum içinde kaos ortamı oluşur ve herkes kendi krallığını kurmaya başlar. Bu da devletin otoritesini yerle bir eder. 


Güçlü olan, zalim olan güçsüz olanın üstünde istediği egemenliği kurar ve güçsüz ve haklı olan kişi kendini savunmayacak duruma düşer. Onun için devlet yasaları uygulamak zorundadır. Hakimler, savcılar karar verirken tarafsız olmak zorundadır. Hukuk herhangi bir siyasi partinin tekelinde bulunmamalıdır. Adalet herkes için geçerli olmalı, haksızlık karşısında kimse sessiz kalmamalıdır. Kim hukuka uymayan bir iş yapıyorsa ona karşı ya da o kuruma karşı gerekli olan yaptırımlar uygulanmalıdır. Yaptırımlar uygulanmadığı zaman gevşeme başlar ve devlete olan güven ve inanç da zamanla azalmaya başlar. Güçlü olan haklı gibi görünür ve her türlü zalimliği yapmaya başlar. 


Yasaların bittiği yerde zulüm  artar, zalimler artar ve toplum parçalanmaya başlar ve her türlü yasa dışı işle artar. Bu da önce devleti sonra ülkeyi yavaş yavaş yok etmeye başlar. Adalet önce devletten gelir, yasalar bir devletin toplumsal düzenidir. diye bir söz vardır. Bu söz adaleti uygulayacak olan en büyük şeyin devlet olduğunu gösterir. Devlet adaleti tam olarak sağlarda zulüm de olmaz, zalimlikler de olmaz.

Başarılı Olmak İçin Önce Kendimizi Tanımalı ve Baltamızı Bilemeliyiz Sözü İle İlgili Kompozisyon

 


Başarılı Olmak İçin Önce Kendimizi Tanımalı ve Baltamızı Bilemeliyiz Sözü İle İlgili Kompozisyon


Başarılı olmak için insanın ilk olarak kendi özelliklerini iyi bilmesi gerekir. Hangi alanlara daha yatkın, hangi alanlarda daha eksik bunun farkına varması gerekir. Başarılı olduğu alana yoğunlaşması ve o alanda en iyi olmak için çalışması, plan ve program doğrultusunda hareket etmesi gerekir. İşin içine azim ve sabır da girerse başarı kaçınılmaz olacaktır. 


Kötü olan özelliklerimizi değiştirmemiz gerekir. O kötü huylarımızı iyiye çevirmek için iyi alışkanlıkla edinmek şart. Yani kendimizi yontmalı, kendimizi olumlu yönde değiştirmeliyiz. Kendini gerçek anlamda tanımayan kişi istediği amaçlara ulaşmada da sorunlar yaşar. Oysa kendini tanımak başarılı olmak için çıktığın yolda ilk adımını güvenli, bir şekilde atman demektir. Böylece neyin ne olduğunu daha iyi kavrar ve ona göre bir yol planı hazırlanır. 


Kendini tanımayan, eksilerini, artılarını bilmeyen kimselerin ise düzenli bir çalışma hayatı olmaz, başarılı bir bir iş yaşamı olmaz ve bu kişi mutlu da olmaz. Onun için kendi eksik yönlerimizin bir an önce farkında olmalıyız ve kendimizi daha iyi hale getirmek için kendimize çekidüzen vermeliyiz. Böylece daha yeni kararlar, daha disiplinli bir yaşam bizi bekler ve hayatımız daha düzgün gider.

Oktay Sinanoğlu Sözleri

 

Oktay Sinanoğlu Sözleri


Oktay Sinanoğlu Türk diline ve kültürüne katkı sağlamış büyük bir bilim adamı, büyük bir yazar ve büyük bir vatan sevdalısıdır. O milli benliğine sahip çıkmış, kendini geliştirmiş büyük bir insandır.


Oktay Sinanoğlu’nun sözleri şunlardır:


"ABD'de şöyle bir lâf var: "Bilgi kuvvettir." Biz de diyoruz ki, "Tamam ama eksik söylüyorsun. Bildiğin her bilgi kuvvet değildir, kimsenin bilmediğini. biliyorsan o zaman kuvvetlisin, yoksa herkesin bildiği bilgi kuvvet değildir."

“Türkçe bu yozlaşmaya gereği olmayan, türetme yeteneği matematikçilere parmak ısırtacak düzeyde, bilimcisini de halkını da kafaca ve gönülce birleştirebilecek nitelikte nâdir bir dildir. Yeter ki, kırk sene önce başlamış olan haçlı kafalı, batılı misyoner sömürgecilerin büyük oyununa kurban gitmesin.”

“Dilini unutan kavimlerin tarihten adları bile silinir gider. Anadolu, böyle yok olmuş kavimlerin binlerce yıl sonra kazılarda bulunan çanak çömlek kırıntıları ile doludur.”

“Düşünce özgürlüğü olmayan yerde bilim olmaz. Bilim olmayan yerde ilericilik olmaz.”

“Soru sormasını bilen insan yetiştirecek bir eğitim gerekiyor.”

“Diline sahip olmayan insan vatansever olamaz.”

“Televizyonların 100 kanalından 99'unda cinayet, uyuşturucu, dalavere ve ahlaksızlıktan başka şey göremezsiniz. Yani millet tamamen cahil bırakılmış, hiç düşünmeyen, sadece tüketen bir toplum oluşturulmuş.”

"Dilini unutan kavimlerin tarihten adları bile silinir gider."



“Nerede görülmüştür ki, kendi yurdunda, o ülkenin vatandaşı, en düşük muameleyi görsün, mağdur edilsin.”

"Konuşurken İngilizce lâflar katmak övünülecek bir şey değil, ayıplanacak bir şey olmalıdır."

"Descartes'ı bilen ama, Gazali'yi hiç duymamış bir Türk genci düşünülemez."

“İki dil bilen iki insan eder ama kendi dilini bilmeyen eksi yüz insan eder.”

“Türkçe konuşurken yarı İngilizce laflar sokuşturmak marifet değil, kimliksizlik, haysiyetsizlik alametidir.”

“Kafalar garibanlaşmış, hatta perişan olmuş; çünkü kafalar köleleştiriliyor, kafalar sömürgeleştiriliyor.”

“Gerçek insancılık, insan kültürlerinin her birine yer vermek, her birini korumak, bağımsız gelişmesini, serpilmesini sağlamaktır.”

“Bir ulusun dilinin yok edilmesi en büyük kölelik ve bir kültürel soykırımdır.”

“Hiçbir ayrımcılığı da kabul etmiyorum. Türkiye'deki 1950'lerden beri başlayan ve yoğunlaşan dış kaynaklı ayrımlar, sağcılık, solculuk, şuculuk, buculuk gibi ayrımların hepsi dışarıdan özellikle çıkarıldı.”

“Türkçe, türetme yeteneği matematikçilere parmak ısırtacak düzeyde, bilimcisini de, halkını da, kafaca ve gönülce birleştirebilecek nitelikte nadir bir dildir.”

“Gençler, bilim için akıllarını matematiğe sarılarak, gönüllerini ise Türkçeye sarılarak geliştireceklerdi.”

“Sayın hanımefendi karşısındaki İtalyanlara dönüyor, tabii ne kadar İngilizce bildiğini gösterecek, "Do you speak English 'demeye kalkıyor; onlarda İtalyanca cevap veriyor. Yanındakilere dönüp, ' Yahu bunlar ne biçim bilim adamı, İngilizce bile bilmiyorlar, "diyor. Çünkü o karıştırmış, bilim adamı olmakla, Tarzan olmayı.”

“Türkçe'ye sahip çıkarsan Türkiye'ye de sahip çıkarsın.”

“Ben öyle partilerden anlamam. Benim bir tek partim vardır, o da bütün Türk milletidir. Türk milleti nedir? Türkiye Cumhuriyeti'ndeki herkes Türk milletidir.”

“Meselâ, bilgisayarlarda biliyorsunuz, "ana-bellek" RAM diyorlar. Bunu türetmek için "Random Access Memory" lâfından baş harfleri almışlar. Şimdi şu işe bakın: Hiç bilmeyen gariban bir Türk'e "bellek" deseniz, bellemekle hafızayla ilgili bir lâf ettiğinizi en azından tahmin eder. Halbuki kara cahil bir Amerikalı ve İngiliz'e "RAM" deseniz koyunun erkeğinden bahsediyorsunuz sanır.”

“Biz Batı'ya falan da karşı değiliz. Biz; haysiyetsizliğe karşıyız, yamyamlığa, barbarlığa, hunharlığa, birtakım milletleri soykırımdan geçirip de ondan sonra bir de insan hakları edebiyatı yapanlara karşıyız.”

“Eğitimi sıfırladılar. Kasıtlı olarak. Çünkü bir ülkeyi yok edeceksen önce eğitimini yok edeceksin. Eğitim vasıtasıyla dilini, kültürünü yok edeceksin, kimliğini, kişiliğini yok edeceksin.”

"Bir ülkeyi yok edeceksen önce eğitimini yok edeceksin."

“Dil gidince ne beyin kalır, ne ciğer, ne kişilik, ne bağımsızlık.”

“Türk genci hem kendi tarihini, dilini, edebiyatını, hem dış dünyayı, tekniği bilecektir.”

“Sana ne adam yeni dünya düzenci olur, dindar olur, solcu olur, komünist olur. Adam mesleğinde dosdoğru işler yapıyor mu? Yaparken hem bir şeyler yaratıyor, önce milletine, ondan sonra da insanlığa faydalı oluyor mu, sen bu yönleriyle ilgilensene.”

“Dil bir milletin özelliklerinin sadık aynasıdır.”

“İki kelime ile binlerce genci birbirine kırdırdılar, o arada da Türkiye'yi alttan alıp götürdüler.”

"Falanca nerede?" "İçeride." "Niye?" "Düşünce suçu." "Filanca nerede?" "O da içeride." Niye; "Düşünce suçu." "Nedir bu düşünce suçu?" diye biz araştırırken, sonunda işi keşfettik; dedik ki, "Her türlü düşünce suçtur; anlaşılan; yâni düşünmeyeceksin."



“Yalnız “Hassasiyet” dediniz de, şunu da söylemeden geçemeyeceğim: “Atatürk’ün Ne Mutlu Türküm Diyene” lâfını dağlar, taşlar yazıyor. Seneler sonra biz öğrendik ki tesadüfen, onun baş tarafı varmış. Atatürk öyle dememiş. Atatürk demiş ki, “Türk demek, Türkçe demektir, ne mutlu Türküm diyene” demiş. Çünkü Türk olmanın birinci unsuru, Türkçe, her şeyi Türkçe’yle yapmaktır. Ayrıca istediği kadar yabancı dil bilsin, kişioğlu önce kendi ülkesinin dilini iyi bilmelidir. Zaten kendi dilini iyi biliyorsa, yabancı dili de iyi öğrenir, kolay öğrenir, bilimi, düşünmeyi de.”

“Gençler kütüphanelerden, sahaflardan eski Türkçe kitapları bulup kendi kendilerini eğitebilirler.”

“Millete şimdi "Topraklarımız yabancılara teslim ediliyor" deseniz, "Peki ama ya piyasa ne olacak" diyor. "Vatan gittikten sonra piyasanın ne önemi var"!!

“Dil, gönlü yüzdüren gemidir. Dil gemisi batarsa gönül de batar.”

“Eğitimin amacı, Batılılaşma da değildir, bilim ve teknikte en ileriye gitmektir.”

"Gönül” gibi kelimelerin batı dillerinde karşılığı yoktur. Çünkü batıda böyle kavramlar hâlâ yoktur. Derin, eski kültürleri olan Asya milletlerinde vardır.”

“Neredesiniz Atatürk'ün güvendiği öğretmenler? Neredesiniz kendilerine emanet bırakılmış gençlik? Neredesiniz kimliğimizi korumak isteyen inanç sahibi gönül ehli? Neredesiniz sömürgeciliğe karşıyız diyen solcu gençler? Neredesiniz Türkçüler, milliyetçiler? Neredesiniz aydınlar, profesörler, gazeteciler? Neredesiniz eğitimciler?”

“Batı'da bilim, matematik; Descartes ile Newton ile başlamadı. Bunlar 1000 sene önce Türk İslâm âlimlerinin icat ettiği veya geliştirdiği gökbilim, matematik, kimya, ilmi simya... gibi bilimlerle başladı.”

Sağlık İle İlgili Özdeyişler

 


Sağlık İle İlgili Özdeyişler


Sağlık yerinde olmadığı zaman hayat durmuş gibi olur insan için. Sağlık insana verilmiş en büyük hazinedir. Onun için sağlığın kıymeti onu kaybetmeden bilinmelidir.

Sağlık ile ilgili özdeyişler şunlardır.


“Sağlığın başlangıcı hastalığı tanımaktır.” (Miquel Cervantes).

"Mutluluk, iyi bir sıhhat ve kötü bir hafızadan fazlası değildir."  Albert Schweitzer

"Gücün ve mutluluğun temeli sağlıktır." - Benjamin Disraeli

“Bir memleket halkının sağlığı, hakikatte bir devletin dayandığı bütün mutluluk ve gücün temelidir.” (George Sand)


“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya cihanda devlet bir nefes sıhhat gibi.” (Kanuni Sultan Süleyman)

“Dört şey vardır ki, en azını dahi hor görmemek gerekir: Yangın, hastalık, düşman, borç.” (Beydeba)

Sağlık, vücutları sağlam olanların başına konmuş bir taçtır. (Hz. Muhammet s.a.v.)

“İki şeyin elden gitmeden değerini takdir etmek zordur; sağlık ve gençlik.” (Hz.Ali r.a.)

İnsanlar önce para kazanmak için sağlıklarını, sonra da sağlıklarını korumak için paralarını harcarlar. (Goethe)


İki nimet vardır ki, insanların çoğu onların kıymetini hakkıyla bilmezler: onlardan biri sıhhat, diğeri de boş vakittir. (Hz. Muhammet s.a.v.)

"Çok fazla yiyip içerek kendi kalbinize yüklenmeyin." - Hz. Muhammed.

"Sağlıklı değilsen, bal bile zehir gelir." - A.Schopenhauer.

“Sağlık bir beden işi değil, bir kafa işidir." - Seneca

"Bedenimizi hasta eden ruhumuzun baskısıdır." - Sigmund Freud.

"Hastalıklar kötü zevklerin ücretidirler."  Thomas Fuller

Sağlıksız Beslenme İle İlgili Kompozisyon

 

Sağlıksız Beslenme İle İlgili Kompozisyon


“Sağlık, vücutları sağlam olanların başına konmuş bir taçtır.” der  sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed Mustafa . Gerçekten de bu dünyada bizi mutlu eden, bizi ayakta tutan ve hayata dört elle sarılmamızı sağlayan güç sağlığımızdır. Bunun için yediğimize, içtiğimize çok dikkat etmeliyiz ve sağlıksız beslenmeden uzak durmalıyız. 


İnsan olarak her şeye kafa yorarız. Kitap okuruz, sınavlarımıza hazırlanırız, bir arkadaşımızla küs olduğumuz zaman günlerce buna kafayı takarız, başarısız olduğumuz zaman üzülürüz de iş yeme içmeye gelince, sağlığı korumaya gelince ona ne yazık ki iş işten geçinceye kadar üzülmeyiz. Ta ki bir hastalığa yakalandığımız zaman. Oysa bu dünyada en değerli varlığımız, en değerli hazinemiz sağlığımız olmalıdır. Gün içinde o kadar çok sağlıksız gıdalar, pakete girmiş gıdalar tüketiyoruz ki bunların beynimize, bedenimize ve ruhumuza ne gibi kötü etkileri olduğunu bir türlü bilmiyoruz ya da bilmek istemiyoruz. Ha bire yemeye, düşüncesizce  tıkınmaya devam ediyoruz. 


Sağlıksız beslenme bir süre sonra alışkanlığımız haline geliyor ve böylece kendi kendimizi tüketmeye başlıyoruz. Oysa insan ne yediğine, ne içtiğine dikkat etmelidir. Önüne gelen her şeyi yememeli, bir gıda organik diye de onun da aşırısını tüketmemelidir. Sağlıklı olan gıdalardan yeteri kadar yemeliyiz ve ölçüyü asla kaçırmamalıyız. Yoksa durum vahim hale gelebilir. Sağlık elden gittiğinde iş işten geçmiş olur.  Aşırı yağlı gıdalar, şeker ve unun girdiği her türlü gıda, aşırı tuz tüketimi insan sağlığını olumsuz etkiler. 


Oysa sağlık bize verilmiş en büyük armağandır. Onun için sağlıksız beslenmeye bir an önce son vermeliyiz. Nasıl ki çalışma konusunda bir plan ve programımız oluyorsa beslenmede de bir plan ve programımız olmalıdır. Hem sağlıklı beslenmeli hem de  ev içinde egzersizler yapmalıyı, yürüyüşlere çıkılmalıdır.

Büyük Atatürk’ten Küçük Öğütler Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Büyük Atatürk’ten Küçük Öğütler Kitabında Geçen Özlü Sözler


 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ilk cumhurbaşkanı büyük insan Mustafa Kemal Atatürk'ü Çanakkale'de, Amasya'da, Erzurum'da, Sivas'ta, Ankara'da, Sakarya'da, Büyük Taarruz'da, Cumhuriyet'i kurarken, devrimleri yürütürken gündelik hayatı içinde, incelikleri ve insani yönleriyle tanıtan ve onun hakkında güzel anılara yer veren harika bir kitaptır.

Kitapta geçen özlü sözler  şunlardır:

 “Masalları bırakınız. Her şeyin kaynağı insan zekâsıdır. Siz bana zekânın simgesini, zekânın armasını arayınız!”

"Okurken sık sık gözlerim yaşarıyor... Fakat onun da çaresini buldum. Beyaz bir tülbent aldırdım, parça parça kestirdim; yaşardıkça gözlerimi siliyorum."

“Atatürk ortaya konan önerileri tek tek okumaya başlar. "Atatürk bizim en büyüğümüzdür!" Üstünü çizer. "En büyük Türk, Atatürk!" Üstünü çizer. "Türk milleti asırlardan beri bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı!" Üstünü çizer... Çizer... Çizer Önüne getirilen bütün önerilerin üstünü çizen Atatürk, sonunda şu cümleyi yazar: "ATATÜRK, BİZDEN BİRİDİR!"

''Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir! İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır.''


“Öğrenci için en saygıdeğer insan ,öğretmendir.”

“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir."

“Çocuklara biricik öğüdüm: Türkler hakkında her işittiklerine gerçekmiş gibi bakmayıp kanılarını bilimsel ve esaslı incelemelere dayandırmaya önem vermeleridir.”

“Siz öğretmenler toplantısında ne yapmışsınız öyle? Ne ayıp, ne ayıp! Toplantıya kadın öğretmenleri de çağırmışsınız! Fakat onları niçin ayrı sıraya oturttunuz? Sizin kendinize mi güveniniz yok, yoksa Türk kadınının faziletine mi? Bir daha böyle bir ayrılık görmeyeyim, anlaşıldı mı?”

''Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir! İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır.''

“İşte bu kürsüden, bu Büyük Meclis’in Başkanı olarak, bütünlüğümüzü oluşturan bütün üyelerin her biri adına ve bütün Türk ulusu adına diyorum ki: Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, Bulunur kurtaracak bahtı kara mâderini!”

“Vatan elden giderse evladın ne hükmü kalır?”

“Gözlerinle elbette göremezsin ama aklınla görürsün."

“Bilim aynı zamanda bilinenin ötesine geçmek değil midir?”


“Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir millet halinde yaşatır; ya da bir milleti esirlik ve yoksulluğa düşürür.”

“Geldikleri gibi giderler.”

 

"Benim değil memleketin hayatı söz konusu!"

"Bayrak, bir milletin bağımsızlık simgesidir. Düşman da olsa saygı göstermek gerekir. Bayrağı yerden kaldırıp topun üstüne koyunuz."

“Atatürk bir gün yaveriyle Köşk' ün bahçesinde yürüyordu. Bahçedeki yollardan birinin üzerinde duran çok yaşlı ve büyük bir ağaç vardı. Ağacın bir yanında dik bir sırt, diğer yanında suya çekilmiş bir havuz olduğu için yolu büyük ölçüde kapatmakta, yürüyüşü zorlaştırmaktaydı. Bahçe Mimarı Mevlut Baysal, Köşk' te yeni işe başlamıştı. Atatürk ve yaverinin yoldan eğilip bükülerek geçtiğini görünce, hemen atılarak, "Buyurursanız, derhal keselim Paşam, " dedi. Bunu duyan Atatürk, bahçe mimarına dönüp sertçe baktı. "Yahu," dedi, " sen hayatında böyle ağaç yetiştirdin mi ki keseceksin?"

“Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar . Bir insan başının ifade edemeyeceği hiçbir şey tasavvur edemiyorum.” Mustafa Kemal Atatürk

Zorbalık İle İlgili Özlü Sözler

 

Zorbalık İle İlgili Özlü Sözler


Zorbalık kişinin acizliğinin, güçsüzlüğünün göstergesidir. Zorbalık insanlık dışı davranışlarda bulunma, öfkeye hakim olamama, zorlama, empati yoksunluğudur. Zorbalığa hayır demeliyiz

Zorbalık ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Zorbalık karşısında sessiz kalan herkesin içindeki insan ölmeye mahkûmdur. “Amie Kaufman.

“Zorba ile kurban arasında gerçekten fark yoktur.” Lady Gaga

“Zorbalık karşısında duyarsız kalan bir toplum, zehirlenmiş demektir.” Dostoyevski

“Zorbalar kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar.” Tolstoy


“Zorbalık için nasıl erdem bozukluğu gerekliyse, özgürlük için de erdem gerekli.” Anatole France

O zehir önünde sonunda her zorbanın yüreğine yerleşir: Hiçbir dostuna güvenemez. Eshilos.

“Akrebin zehirli iğnesi hiçbir zaman ulaşamayacağı uzaktaki zorbalara değil, en yakınındaki kurbana yönelikti.” Mehmed Uzun

“Irmakların suyu taşları sürükler. Bir gün silinip yok olur zorbalar. Gece uzun da olsa. Güneş mutlak doğar.”  Bertol Brecht

“Zorbalar ve katiller hep vardır. Bir süre için yenilmez görünebilirler ama sonunda daima yenilirler.”  Gandhi.

“Tek tek insanlar, zorbalık karşısında sinerler. Genel kuraldır bu.” Zülfü Livaneli

Zorunluluk özgürlüğün ihmalinin her zaman mazeretidir. O zorbaların tezidir, kölelerin inancıdır. William Pitt.


“Sevgi zorbayı zarafetiyle devirir.”  Paulo Coelho.

“İnsanların başlarına getirip yücelttikleri bir liderleri her zaman vardır. Bu, işte sadece bu, zorbaların türediği kaynaktır.” Ray Bradbury.

Salıncaklar mı yok sana. Kalk hadi o soğuk betondan. Yatacak başka yer mi yok sana. Dünya adaletsiz çocuk! Dünya zorba. Nazım Hikmet.

“Demem şu ki, bu dünyada namuslu, insaniyetli oldun mu alaya alınıyorsun. Zorba, katil oldun mu saygı, itibar görüyorsun.” Haldun Taner.

Zorbalara dünyayı avuçlarında tutma gücü veren şey herhangi bir ahlaki değer ölçüsü değil, ezilenlerin korkaklığıdır. Panait Istrati

 

“Zorbalık ve hile takva elbisesine büründüğü gün tarihin en büyük faciası gerçekleşmiş oldu. “Dr. Ali Şeriati

“En tahammül edilmez zorbalık, küçük adamlarınkidir.” Napolyon Bonaparte.

“Kimse mayası bozukları, zorbaları sevmez. Ama kimse onlara Yeter! Demez.”  Elif Şafak.

“Toplumumuz siber zorbalığın ne olduğunu fark etmedikçe, binlerce sessiz kurbanın çektiği acı devam edecektir.” Anna Maria Chavez.

Yetim Malı Ateşten Gömlektir Atasözü İle İlgili Konuşma Hazırlayınız.

Yetim Malı Ateşten Gömlektir Atasözü İle İlgili Konuşma Hazırlayınız.

 

Kimsesiz ve yetim olanların malı korunmalıdır. Aksi takdirde onların ahı insanı ondurmaz. Bundan dolayı yetim malına asla el uzatılmamalıdır yoksa sonu felaket olur.

 

Sevgili öğretmenim,

 

Anne ve babası olmayan, kimsesiz kimselerin de hepimizin sahibi olduğu gibi Allah’ı vardır. Onları koruyan, gözeten Yüce Rabbi vardır. Bunun için yetim malına göz konulmamalıdır. Yakınlarını kaybetmiş kimselerin bir de malına göz koymak, onların hakkını yemek açgözlü ve mal hırsı olan insanların özelliğidir. Yetim malı yendiği takdirde bunun sonu kötü olur. Çünkü yetim malı ateşten gömlektir. Kimse o ateşte yanmayı istemez herhalde. Çünkü yetim malı yemek ateşte yanmak demektir. Zaten yakınlarını kaybetmiş insanlara bir de yakın çevresi ihanet ederse bu daha da acı olur.

 

Aksine en yakınları yetimlerin hakkını korumalı, onlara daha fazla hak tanımalı ve onların her işinde yardımcı olmalıdır. İşte o zaman bunu yapan kimseler yetim hakkını gözetmiş olur ve Yüce Allah kartında da değerli olup ve işleri rast gider.  Sevgili Peygamber Efendimiz Hz Muhammed’in yetimle ilgili şu sözü de aklımızda bulunmalıdır:”  İnsanı helâke sürükleyen yedi şeyden biri de, yetim malı yemektir.” Onun için aman ha yetim malını yemekten sakının ve onlara kol kanat olun. İşte böyle insan olursunuz ancak.  Bu atasözü ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Kan Kusana Altın Leğenin Ne Faydası Var Atasözü İle İlgili Konuşma

 

Kan Kusana Altın Leğenin Ne Faydası  Var Atasözü İle İlgili Konuşma

 

Ağır hasta veya dertli olan kimsenin zenginliği sorunlarına çare olmaz. Etrafındaki gösterişli mal, kıyafet ve daha birçok şeyin zor durumda olan biri için hiçbir kıymeti yoktur. Kişi bunlara önem vermez ve kendi ağır hastalığı ile, sorunları ile ilgilenmeye bakar. Bunun için de atalarımız kan kusana leğenin ne faydası var sözünü söylemişlerdir.

 

Sevgili öğretmenim,

İnsan için en önemli hazine sağlığıdır. Sağlık yerinde olmadığı zaman sahip olunan malın ve mülkün zerre kadar değeri yoktur. İnsanoğlunun bu dünyada başına her şey gelebilir. Örneğin bir ev hanımı hiç ummadığı bir anda ağır bir hastalığa yakalanabilir. Eşinin de çok iyi bir işi olmasına rağmen, maddi durumları yeterince iyi olmasına rağmen o maddi durum kişinin derdine bir çözüm yolu bulmuyorsa ne yazık ki sahip olunan şeylerin hiçbir  önemi olmaz. İnsanın asıl tasası sağlığı olur. Bir an önce ağır hastalıktan kurtulmak olur. Ağır hastalığa yakalanan bir kişi çok acı çeker. Hastalığın tedavisi olmadığı için çektiği acılar kişiyi günden güne bitirir. O kişinin ne kadar varsıl olmasının hiçbir önemi kalmaz.

 

Altınlara, mücevherlere de sahip olsak bunların gözümüzde bir önemi kalmaz. Onun için sağlık en değerlimiz olmalıdır. Allah kimseye ağır bir yük, ağır bir hastalık yüklemesin. Paramız az olsun, öz olsun ama sağlığımız hep iyi olsun. İşte  o zaman hayat daha anlamlı olur ve derdimiz para değil mutluluk olur, şükür olur ve sahip olduğumuz sağlığımızın  değerini daha iyi anlamamız olur.

İç Dedilerse Çeşmeyi Kurut Demediler Ya Atasözü İle İlgili Konuşma

 

İç Dedilerse Çeşmeyi Kurut Demediler Ya Atasözü İle İlgili Konuşma


Açgözlü kimseler bir şeyin azı ile asla kanat etmezler anlamında söylenmiş atasözüdür.

Sevgili öğretmenim,

Kimi insanlara ne kadar iyilik ederseniz edin, ne kadar maddi olarak yardım ederseniz edin o kimselerin gözü ne yazık kibir  türlü doymaz. Çünkü kendisine bir kez taviz verildi ya o da kendisine verilen bu tavizin cılkını çıkarana kadara iyi niyetli insanların iyi niyetini sömürmeye, doymamaya, almaya devam eder. İşte böyle kimseler açgözlü kimselerdir. 


Kanat sahibi olmayan, verilenle yetinmeyen, kendine değer vermeyen ve ona yardım edeni de aptal yerine koyandır. Bunun için de atalarımız iç dedilerse çeşmeyi kurt demediler ya demiştir. Örneğin; komşumuzun erik bahçesinde komşumuz bize eriklerden yiyebilirsiniz, evinize de toplayabilirsiniz diye  çok kibar davranır. O bize ye, topla dediği için bahçedeki eriklerden çuval çuval toplarsak buna açgözlülük, haddini, bilmezlik denilir. Oysa o kişi bize bu nezaketi insanlığından yapmıştır. Bize topla dediyse oradan az miktarda almalıyız ve inceliğimizi göstermeliyiz.


 Hemen abartmamalı, kendi malımız gibi ne var ne yoksa eve götürmemeliyiz. Bu kibar bir davranış olmaz. Kanat sahibi olmalı, tok gönüllü olmalıyız. İşte böyle olursak insanlar bize daha saygılı olur ve her zaman yardımcı olur, bir şeyler ikram eder ve kimse bize aç gözlü demez. Atasözünden anladıklarım ve anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Kibirli Yani Burnu Havada Davranmak İnsanları Neden Yalnızlaştırır? Ayrıca Böyle Davranarak Neler Kaybedebiliriz Ve Bu Tip İnsanlara Karşı Nasıl Yaklaşmalıyız? Örneklerle Açıklayınız.

 

Kibirli Yani Burnu Havada Davranmak İnsanları Neden Yalnızlaştırır? Ayrıca Böyle Davranarak Neler Kaybedebiliriz Ve Bu Tip İnsanlara Karşı Nasıl Yaklaşmalıyız?  Örneklerle Açıklayınız.


Kibirli davranmak insanları yalnızlığa mahkum eder çünkü insanla kibirli insanların yanında kendilerini rahat hissetmezler ve mutlu olamazlar. Kibirli insanlarda sıcaklık, samimiyet ve doğallık yoktur. Dolayısı ile böyle insanlara fazla yaklaşılmaz ve böyle insanlarla arkadaşlık kurulmaz. Kibirli insanlar kendilerinden başka kimseyi beğenmezler ve diğer insanlara tepeden bakarlar. 


Tevazu sahibi kimseler değildir. Böyle olmadığı için yalnız kalırlar ve fazla arkadaşları, komşuları, dostları olmaz. Herkes böyle kimseleri kendi başına bırakır. Böyle olduğu zaman da kibirli insan tek başına bir yaşam geçirmek zorunda kalır ve sıkıcı bir hayat onu bekler. Kibirli davranarak bizi seven, bize zor zamanlarımızda destek olan arkadaşlarımızı, dostlarımızı ve yakınlarımızı kaybederiz. Kibirli insanlara karşı mesafeli olmalıyız, onların arkasına düşüp daha fazla onları şımartmamalıyız ve onları kendi haline bırakmalıyız. Ya da bu kötü özelliklerden vazgeçmeleri için onları daha iyi insan olmaya davet etmeliyiz.


 Örneğin; Yakın bir arkadaşımız çok çok çalışkan ve çok zengin biri olabilir. Kimseyi beğenmeyebilir ve en güzel, en akıllı olarak hep kendini görürü. İşte böyle arkadaşlarımızdan uzak durmalıyız ve onları kendi haline bırakarak düşünmelerini sağlamalıyız. Ne zaman olgun, kendini bilen insana dönüşürlerse onlarla tekrar iletişime geçmeliyiz.

 

Misafir İle İlgili Atasözleri Ve Anlamları

 

Misafir İle İlgili Atasözleri  Ve Anlamları


Tanrı misafir olarak görülen misafirleri iyi ağırlamalıyız ve onların gönlünü incitmemeliyiz.


Misafir ile ilgili atasözleri ve anlamları şunlardır:


Misafirin umduğu ev sahibine iki öğün olur: Misafir ev sahibinin kendine çok şeyler ikram edeceğini umar ama beklediklerini bulmayabilir.

Misafiri horoz olanın ambarında arpa olmaz: Bencik kişilerle arkadaşlık kuran kimseler zor duruma düşebilir. Böyle bencil kimselere karşı dikkatli olmak gerekir.

Misafir misafiri istemez, ev sahibi ikisini de: Misafir giden kişi ev sahibi tarafından iyi ağırlanmak ve sadece kendinin düşülmesini ister ve başka bir misafiri istemez. Ev sahibi de  hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa der.


 Misafir ev sahibinin kuzusudur, nereye isterse bağlar: Bir yere misafir olarak giden kişi o evin sahibine bağlıdır. Ev sahibi ne derse yapmalı, ev sahibi ne getirirse yemelidir. Hiçbir konuda itiraz etmemelidir.

Misafirlik üç gündür: Misafir bir yerde üç gün kalırsa ne ev sahibi bunu fazla bulur ne de misafir uzun kaldım diye üzülür ama üç günden sonrası her ikisi için de eziyet verici olur.

Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır gider: Yüce Allah misafirin yediğinden daha fazlasını ev sahibi onu ağırlıyor diye ev sahibine veriri. Onun için misafire hazırladığımız yemekleri zorluk olarak, misafiri de fazlalık olarak görmemeliyiz.


Misafir kısmeti ile gelir: Misafirin geldiği evde ya yiyecek bulunur ya da umulmadık bir yerden o sırada yiyecek gelir.

Misafirin akılsızı ev sahibini ağırlar: Kendi konumunu iyi kavrayamayan kişi kime hürmet edeceğini, kimseden saygı hürmet bekleyeceğini bilemez. Böyle olunca da zamanla işler karışır, saygı ortadan kalkar anlamında söylenmiş atasözüdür.

El İle Gelen Düğün Bayram Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

El İle Gelen Düğün Bayram Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Herkese birden gelen felaket ve sıkıntıya katlanmak, yalnızca bir kişiye gelene katlanmaktan daha kolaydır. Çünkü herkesin başında aynı dertler vardır. Bunun için d ekişi şöyle düşünür ve kendi kendini şu şekilde teselli eder: Sadece benim başımda değil, herkes aynı sıkıntı içinde” diyerek kendini teselli etmeye çalışır. Bunun için de atalarımız El ile gelen düğün bayram sözünü söylemiştir. 


Bu atasözüne örnek vermek gerekirse şunları örnek verebiliriz: Mesela son zamanlarda ülkemiz ekonomik olarak zor günler yaşamaktadır. Bundan da halkın geneli olumsuz etkilenmektedir. Sadece bir kişi ekonomik bakımdan güçsüz durumda değildir, halkın çoğu bu şekilde olduğu için insanlar ülkenin genelinde böyle bir sıkıntı var, sadece ben ekonomik açıdan yetersiz değilim diyerek kendine moral verir.


 Başka bir örnek verecek olursak şunu söyleyebiliriz. Yakın zamanda dünyada yaşanan korona virüs dünyayı etkisi altına almıştır ve acı kayıplar olmuştur. Bu olay sadece bir insanın başına gelmemiştir. Herkesin başına gelmiştir. Bunun için  el ile gelen düğün bayram atasözünü kullanabiliriz. Küresel sınmanın etkileri tüm dünyada etkili olmaya başlamıştır ve bu da hepimize sıkıntılar doğuracaktır. Bu da ayrı bir örnek olarak verilebilir.