“Hayatın En Büyük Hataları, Başarıya Ne Kadar Yaklaştıklarını Bilmeyen İnsanların Vazgeçmelerinden Dolayı Olur.” Kompozisyon

 “Hayatın En Büyük Hataları, Başarıya Ne Kadar Yaklaştıklarını Bilmeyen İnsanların Vazgeçmelerinden Dolayı Olur.” Kompozisyon


 Hayat ile ilgili herkesin kendine göre planları vardır. Kimileri bu plan doğrultusunda hareket ederek sonuna kadar gider ve başarıyı tadar, kimileri ise sonuna yaklaşmışken vazgeçer ve onca emeğini heba ederek başarısına kendi eli ve kendi iradesi ile engel olur. Hayatın en büyük hataları, başarıya ne kadar yaklaştıklarını bilmeyen insanların vazgeçmelerinden olur  der bir söz. Gerçekten de öyledir.

Kimi insanlar başta çok güzel bir şekilde çalışmaya başlar ve ilerleyen zamanlarda hata yaptığı zaman hemen kendisini başarısız görürü. Tam sonlara doğru gelmişken tam başarıyı yakalayacakken vazgeçer ve böylece asıl mutluluktan mahrum kalır ve başarıyı elde etmemiş olur. İşte böyle olmamalıyız. Başladığımız bir işi sonuna kadar götürmeliyiz ve kedimize güvenmeliyiz. Ufak hatalarımızda hayal kırıklığı yaşamamalıyız. Her zorluğa rağmen umudumuz kaybetmeden emek etmeye, üretmeye, disiplinli olmaya gayret etmeliyiz. Bunu yaptığımız zaman başarı ve mutluluk da bizimle olacaktır.

Onun için de ilk olarak kendimize güvenmeliyiz. Güvenle çıktığımız bu yolda karşımıza olumsuzluklar da çıkacaktır ama bu olumsuzluklar karşısında asla pes etmeden yolumuza devam edersek her şey daha güzel olur.

Yaşadığınız Ya Da Tanık Olduğunuz Bir İyilik Öyküsünü Arkadaşlarınıza Anlatınız.

 Yaşadığınız Ya Da Tanık Olduğunuz Bir İyilik Öyküsünü Arkadaşlarınıza Anlatınız.

Yakın bir zamanda ülkemizde meydana gelmiş olan asrın felaketinde yaşanan depremde çok sayıda insanımız hayatını kaybetmişti. Çok sayıda canlarımız yaralı kalmış, çok sayıda canlarımız ise yapılan çürük binaların altında kalarak hayatlarını kaybetmişti. Ben bu deprem felaketinde olan bir iyilik öyküsünü anlatmak istiyorum. Bizim okulumuza depremden dolayı başka şehirlerden depremzede arkadaşlarımız gelmişti. Kahramanmaraş’tan, Hatay’dan, Malatya’dan ve diğer şehirlerden  çok sayıda depremzede insanlar gelmişti. 


Okulumuzdaki öğrenci sayısı da doğal olarak artmıştı. Annem ev hanımı olduğu için o depremzede kardeşlerimiz için şapka, çorap, eldiven örmüştü. Okulumuzda depremzede kardeşlerimiz için devlet tarafından he r gün yemek verilmeye başlandı. Öğrenci sayısı çok fazla olduğu için yemek dağıtımı esnasında öğretmenlerimiz zorlanıyordu ve çok sayıdaki öğrenciye hizmet edilirken karmaşa oluyordu. Bunun üzerine benim canım annem kendi de dahil olmak üzere mahalledeki diğer ev hanımlarından bir gurup oluşturarak her gün depremzede öğrencilerin yemeğini gönüllü olarak dağıtmaya başladı. Çocuklar ile tek tek ilgileniyorlar, onları bağrına basıp seviyorlardı. Bazen evlerinden yemekler yapıp çocuklara dağıttılar. Onlar ile oyunlar oynadılar, kitaplar okudular ve daha çok sayıda etkinlikler yaptılar. Depremzede çocuklar annemi ve diğer teyzeleri seviyor, onlara sarılıyor ve teşekkür ediyordu.


 Annem okul kapanana kadar orada gönüllü olarak arkadaşları ile birlikte çalışmaya devam edecek ve bundan büyük mutluluk duyuyor. Çünkü bir insana iyilik etmek, bir canı mutlu etmek annemi kat kat mutlu etmektedir. Çünkü o insanların enler yaşadığına hepimiz şahit olduk ve hepimizin canı yandı. Milletçe birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olarak bu zor günlerin üstesinden de geleceğiz inşallah. Annem ve annem gibi daha milyonlarca güzel kalpli , yüreği iyilik dolan annelere de selam olsun. İyilik insanı insan yapar. Çünkü iyiliğin olduğu yerde şefkat dolu yürekler, tebessüm eden güzel yüzler ve vicdanlı insanlar vardır.

“Bir İş Yapmak İçin Neden Yarını Bekliyorsun. Bugün de Dünün Bir Yarını Değil Midir? “ Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Bir İş Yapmak İçin Neden Yarını Bekliyorsun. Bugün de Dünün Bir Yarını Değil Midir? “ Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Bir işi yapmak için neden yarını bekliyorsun. Bugün de dünün bir yarını değil midir der Ömer Hayyam. İnsan işlerini hep başka zamanlara ertelemeyi sever. Yapmak istediği şeyleri yarın yapacağım der, yarın olur öbür gün yapacağım der ve böylece planlar askıda kalır ve yapacağım lafına devam edilir ama ortada hiçbir şey olmaz. Oysa bugün de dünün bir yarınıdır. Onun için işlerimize hemen şimdi başlamalıyız. Yani anı değerlendirmeliyiz.

 

Gelecek günlere değil şimdiye bakmalıyız, yolumuza bakmalıyız ve durmadan çalışmaya, amaçlarımıza ulaşmaya devam etmeliyiz. Bir işi yapmayı yarınlara değil bugünlere bırakmalıyız. Bugünlerde yapmaya başladığımız zaman yarınlarımız daha güzel ve daha aydınlık olacaktır çünkü. İnsanlar tembelliğinden dolayı işleri yarınlara bırakmayı severler ve  sonra da büyük büyük laflar ederek gelecekte şunları yapacağım, şunları yapmış olarak karşınıza çıkacağım der. Zaman geçer ve bir de bakar ki gelecekte hiçbir şey yapmamıştır ve yerinde saymaya devam etmiştir böyle tembel insanlar. Oysa çalışkan ve üretken insanlar önce bugünden başlar.

 

Zamanını iyi değerlendirir ve zamanın bir daha geri gelmeyeceğini bilerek işlerini başka günlere ertelemez. Bugünün de dünün bir yarını olduğunu onun için de işe bugünden başlamasının akıllıca bir iş olduğunu bilirler ve rotayı ona göre çizerler.

Lokman Hekim’in “Oburluk ve İştahsızlık Bedenin Baş Düşmanıdır.” Sözünden Hareketle Bir Konuşma Metni Hazırlayınız.

 Lokman Hekim’in  “Oburluk ve İştahsızlık Bedenin Baş Düşmanıdır.” Sözünden Hareketle Bir Konuşma Metni Hazırlayınız.

 

Sağlık olmadan insanın mutlu olması mümkün değildir. Sağlımız yerinde olacak ki yaşamdan zevk alalım, yaşamanın tadına varalım.

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım!

Hepinizin de bildiği gibi hepimiz için hayatta en önemli şey sağlıklı bir bedene ve sağlıklı bir ruh haline sahip olabilmektir. İnsanın sağlığı yerinde olmadığı zaman; midesi bulandığı zaman, başı döndüğü zaman, eklemleri ağrıdığı zaman kısacası;  vücudunun herhangi bir yerinde ağrı olduğu zaman insan mutsuz olur ve hiçbir şey yapmak istemez. Çünkü yediği şey bile kişiye zehir olur. İşte onun için bu hayatta en önemli olan şey sağlıktır.

 

Sevgili arkadaşlarım!

Lokman Hekim’in dediği gibi oburluk ve iştahsızlık bedenin baş düşmanıdır. Çünkü her şeyde olduğu gibi beslenme konusunda da ölçü esas alınmalıdır. Yani fazla yemek yemek de iyi değildir, hiçbir şey yememek ya da çok çok az yemek de iyi değildir. İnsan sağlığı için en ideal olanı kişinin karnını tıka basa doldurmadan doyabileceği kadar yemesidir. Yani karnımızda az da olsa bir boşluk kalmalı ki nefesimizi rahat alalım ve yediklerimiz bize zarar vermesin. İşte bunu yaptığımız zaman daha sağlıklı oluruz ve sürekli hastane hastane dolaşmak zorunda kalmayız böylece sağlığımız da elden gitmemiş olur.

 

Değerli öğretmenim ve arkadaşlarım!

Hepinizin de bildiği gibi çok fazla yemek yiyince hemen uykumuz gelir ve rahatsız olmaya başlarız. Hiçbir şey yemediğimiz zaman da başımızda bir ağrı olur ve halsiz düşeriz. İşte bunların ikisi d euç boyutlardır. Önemli olan normal olanıdır. Günde iki öğün ve bir de ara öğün olarak kuru yemiş, meyve yemek bana göre en ideal olanıdır. Tabi ki ölçüyü kaçırmamak şartıyla. Bunu yaptığımız zaman daha sağlıklı oluruz. Daha sağlıklı olmak için de yeterli, dengeli ve organik önceliğimiz olmalıdır. Beslenme ile ilgili kötü alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz ve sağlığımıza, ruhumuza iyi gelen doğal gıdalar tüketmeliyiz ve kendi elimizle kendi sağlığımızı tehlikeye atmamalıyız.

 

Şunu unutmayalım ki oburluk her türlü hastalığın sebebidir. İştahsızlık da kişiye yaşamdan zevk almaz ve kişi devamlı yorgun, halsiz olur. İşte bu ikisini de yapmamak gerekir. Sağlığımız için yeterli ve dengeli beslenmeliyiz. Hiçbir şey yemeyerek de sağlığımızı tehlikeye atmamalıyız. Yoksa organlarımız zarar görür ve iyi beslenmeyen insanlar da birçok hastalık ortaya çıkar. Beni saygı ile dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyor ve konuşmama burada son veriyorum.

“Saman Hayvana, Zaman İnsana Yakışır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

“Saman Hayvana, Zaman İnsana Yakışır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Hayvanlar saman yiyerek karnını doyurur. İnsan için önemli olan ise zamandır. Aklını iyi kullanabilen insan zamanın kıymetini bilir ve zamanı boş yere heba etmez. Zaman çok çabuk geçer. Onun için zaman geçmeden bir şeyler yapmak önemlidir ve geride güzel anılar biriktirebilmek, güzel başarılar bırakabilmek önemlidir. 


Özellikle de genç yaşlardayken , gücümüz yetiyorken zamanın kıymetini bilmeliyiz. Sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz, çalışkan olmalıyız. Bir plan ve program dahilinde işlerimizi yapmalıyız. Böylece zaman dolu dolu geçmiş olur ve biz de zamandan kazanç elde etmiş oluruz. Her iş zamanla gelişip oluşur. Zamanı iyi kullanmalıyız. Kaybettiğimiz kimi şeyleri kazanabiliriz ama zaman asla geri gelmeyecektir. Onun için zamanımızı çar çur etmemeliyiz. İnsan zamanla kendini daha iyi geliştirir ve zamanını iyi kullanarak bir yerlere gelir. Kendi ayakları üzerinde durabilen, kimseye muhtaç olmadan kendi ekmeğini kazanan insanlar zamanını iyi kullanmış kimselerdir. İnsan zamanını iyi kullanarak daha çok başarılı olur ve daha iyi işler ortaya çıkarır. 


Zamanını iyi kullanmayanlar ise aylak bir şekilde gezmeye devam eder ve yaşamdan zevk almazlar. Zamana önem verenler;  boş ve tembel tembel evde oturup hazır yiyici olmayan kimselerdir. Onun için de atalarımız saman hayvana, zaman insana yakışır demişlerdir.

İyi İnsan Olmak İle İle İlgili Özlü Sözler

 İyi  İnsan Olmak İle İle İlgili Özlü Sözler


Bir insan evrensel ahlak ilkesine bağlıysa, kimsenin hakkını yemiyorsa, kimseye kötü davranmıyorsa, talep edildiğinde birilerine yardım ediyorsa, insanların arkasından dedikodu yapmıyorsa o insan iyi bir insandır. İyi insan aynı zamanda güzel ahlaklı olan erdemli bir bireydir. Hayatta her şeye rağmen iyi olarak kalabilmek insanı insan yapan en önemli değerlerden biridir.


İyi insan olmak ile ilgili özdeyişler, özlü sözler şunlardır:

“İyi veya kötü insan diye bir şey yoktur. İnsanlar iyi veya kötü olmayı düşünceleriyle belirler. “ William Shakespeare

“İyi insan lafın üzerine gelir, demişse eskiler ve ben sürekli seni konuştuğum halde gelmiyorsan; demek ki iyi bir insan değilsin.” Aziz Nesin

“İyi niyetli insanlar yalana çabuk kanarlar ama bil ki onun da bir koruyup kollayanı var. “ Mevlana.


“Güzel görünen herkes bir gün yaşlanacak. Ama iyi insanlar yaşlansalar da, iyi insan olarak kalacaklar.” La Edri

“İyi insanlar, kendilerine gereğinden çok iltifat edenlerden nefret ederler.” Sophokles

“İyi bir insan öldüğünde ona ağlamayın. Asıl onu kaybeden topluma ağlayın.” Farabi

“Kötü insanlar korkudan boyun eğerler, iyi insanlar ise yalnızca sevgiden.” Aristotales

“Mükemmel değil, iyi insan yetiştirmeyi hedefleyin.” Doğan Cüceloğlu

“O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık”. Yaşar Kemal

“En iyi insan, kadın ve kızlarına karşı en iyi davranandır.”  Hz. Muhammed

“İnsanın büyüklüğü, yaptıklarından gelir, söylediklerinden değil.” Ralph Emereson

“İyi insan ol fakat bunu ispatlamak için vakit harcama.” Ts. Eliot.

İnsanın en yararlısı, insana yararlı olandır. Mevlana

“İyi insanlar cennete gider, değil. İyi insanlar nereye giderse cennet orası olur.” Osho.

“Kötü insanlar yeryüzüne serpilmiş bir avuç iyi insanı sınamaya yararlar.” Voltaire.

“Kötü insan yoktur. İyi niyeti suistimal edile edile kötüleştirilmiş insan vardır.” Burak Aksak

“İyi insan nasıl olmalı diye tartışarak daha fazla vakit kaybetme. İyi insan ol! “ Marcus Aurelius.

“İyi insan olmak istersek, önce kötü insan olduğumuzu anlamalıyız.” Refik Halit Karay

“İnsan; iyiliği kadar taşlanır, merhameti kadar dışlanır, kulluğu kadar da sınanır.” Yunus Emre


“İyi insan olmanın da hoşgörünün de sevmenin de sermayesi bedava. Sevin lan birbirinizi!” Sadri Alışık.

“İnsan yaşamında üç önemli şey vardır. Birincisi; iyi insan olmaktır. İkincisi; iyi bir insan olmaktır. Üçüncüsü; iyi bir insan olmaktır.” Henry James

“Ne kadar iyi bir insan olduğunun pek önemi yok. Nasıl olsa ilk hatanda en kötü insan sen olacaksın.” Charles Bukowski

“İyi insan, güzel söz söyleyen değil. Söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen adamdır.” Konfüçyüs.

“Daha iyi bir insan ol ve yeni bir insanla karşılaşmadan, o kişinin de senin kim olduğunu bildiğin ümit etmeden önce, kendisinin kim olduğunu bildiğinden emin ol.” Gabriel Garcia Marquez

Doğru Beslenmenin Sağlığımızı Açısından Yararları Nelerdir?

 Doğru Beslenmenin Sağlığımızı Açısından Yararları Nelerdir?

 

İbn-ii Sina’nın bir sözü vardır. Çok yemek hastalık, az yemek ya da uzun süreli aç kalmak şifadır der. İnsan hasta olduğu zaman bu hastalığın altında yatan temel neden yanlış beslenme düzeninden dolayı kaynaklanır. İnsan damak tadını sağlıksız gıdalara alıştırdığı zaman devamlı onları yemek ister ve sağlıksız gıdalara bağlılık başlar ve o gıdalardan da kolay kolay vazgeçemeyiz.


 Bunun sonucunda da genç yaşımızda bile şeker, tansiyon, obezite, kalp damar rahatsızlıkları gibi çok sayıda hastalıkla karşı karşıya kalabiliriz. Oysa doğru beslendiğimiz zaman hayatımızın düzeni, dengesi bile olumlu yönde değişir ve ilerler. Doğru beslenmek bireyin daha sağlıklı bir bedene, daha sağlıklı bir görünüme kavuşmasını sağlar. Doğru beslenen, spor yapan insanlar kendilerini mutlu hissederler ve daha az stres yaşarlar. Doğru beslenen insanların bağışıklık sistemi güçlü olur ve çabucak hasta olmazlar. Elbette kimi hastalıklar vardır ki bu hastalıklar insana genleri yolu ile geçmiştir ve ne kadar doğru beslenirseniz beslenin hastalık geçmez ama bunların çok nadiren olan durumlardır. 


Hastalıkların altında yatan temel sebepler ise yanlış beslenme alışkanlığına sahip oluşumuzdan kaynaklanır. Hasta olmamak için, sağlam iradeye, sağlam bedene ve ruha sahip olmak için yeterli ve dengeli beslenmeliyiz. Organik olan gıdalar tüketmeliyiz ve pakete girmiş her şeyden uzak durmalıyız.

Freud Sözleri

 Freud Sözleri

 

İnsan ile ilgili çok geniş araştırmalar yapan ve bilinç, bilinçaltı, bilinçdışı konularında derin bilgiye sahip olan kişi Freud olmuştur.

Freud sözleri şunlardır:

“Birine duyduğunuz sevgi ve sinir doğru orantılıdır. En çok sevdiğiniz insana herkesten çok sinirlenirsiniz.”

Özgürlük medeniyetin insana bir armağanı değildir. Hiç medeniyet yokken insanoğlu çok daha özgürdü.

“Zihin bir buzdağı gibidir. Yalnızca yedide biri suyun üzerinde görülebilir.”

“Özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla birey, insani saldırganlık araçlarının birinden mahrum bırakılmaktadır.”

“İnsanın kendine karşı tamamen dürüst olması iyi bir egzersizdir.”

“Genç bilebilseydi, yaşlı yapabilseydi.”

“Acı çekme karşısında, hiçbir zaman aşık olduğumuz zamanki kadar savunmasız değiliz.”


“İnsanların çoğu özgürlüğü gerçekten istemezler; çünkü özgürlük sorumluluk gerektirir ve insanların çoğu da bundan korkar.”

“Çocukluk çağında baba korumasından daha güçlü bir ihtiyaç düşünemiyorum.”

“İnsan komplekslerini ortadan kaldırabilmek adına kendini hırpalamaktansa onlarla yaşamayı öğrenmeli; çünkü kompleksler onun hal ve hareketlerine yön veren gayet meşru güçlerdir.”

Şairler, bilgi birikimi ve bilgi dağarcığı bakımından biz sıradan insanların efendisidir; çünkü onlar bilimin henüz ulaşamadığı derelerden kana kana su içen insanlardır.

“İnsan sanılandan çok daha ahlaklıdır ve hayal edilemeyecek derecede ahlaksızdır.”

“Zekanın sesi yumuşak bir tona sahiptir fakat kendini duyuruncaya kadar durmaz.”

“Hayatın amacı ölümdür.”

“İnsan mutlu olmak ister; bu yüzden berbat haldedir.”


Köpekler arkadaşlarını sever, düşmanlarını ısırırlar. İnsanlar ise tamamen farklıdır: Saf ve karşılıksız sevgiyi beceremezler. Kişisel ilişkilerindeyse sevgi ve nefreti karıştırıp dururlar.

“Ruhunun derinliklerine in ve ilk önce kendini tanımayı öğren. Bunu yaptıktan sonra, bu hastalığa neden yakalandığını anlayacak ve belki de bir daha hastalanmayacaksın.”

“Henüz yanıtlanamamış ve kadın ruhuyla ilgili otuz yıl süren araştırmalarıma karşın benim de yanıtlamayı başaramadığım çok önemli bir soru var: Kadın ne ister?”

“Güçsüz olduğumuz noktayı kabullenerek kendimizi güçlü kılabiliriz. Buna benzer Nietzsche’nin “Çelişkilerimiz, umutlarımızdır.” sözü de hayatın bir gerçeğidir.”

“Bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır.”

“Her insan gördüğü rüyanın tabiridir.”

“Sanat, çocukluk tecrübelerinin büyüklüğe aktarılmasıdır.”

“Zayıf noktalarınızdan güçlü taraflarınız doğacaktır.”

“İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların “tecrübe” dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana “tecrübeli” denir.”

“Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin, egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.”

 

Yine, Yeniden Geldi Ramazan Bayramı Konulu Kompozisyon Yazınız.

 Yine, Yeniden Geldi Ramazan Bayramı Konulu Kompozisyon 


Müslümanlar için  Ramazan Ayı çok önemlidir. Çünkü bu ayda Yüce Allah için niyetler edilmiş, oruçlar tutulmuş, fitreler fakir olanlara verilmiş, birlik, beraberlik ve dayanışma bu ayda daha çok ortaya çıkmıştır. Tutulan orucun ardından Yüce Allah Müslümanlara Ramazan Bayramını hediye etmiştir. Bayram demek, sevgi demektir. Bayram demek küs olanların barıştırılması, yoksul  olanların sevindirilmesi, hasta olanların ziyaretine gidilmesi, çocuklara çeşitli hediyelerin verilmesi ve tüm bunların mutlu edilmesi demektir.


 Bayram demek mutluluk, coşku, barış, bir araya gelme demektir. Bayram sabahı ezanın okunması ve insanların koşarak camilere dolması ve namazlarını büyük bir istekle  kılması ve Yüce Allah’a dualar edip bayramın güzel geçmesinin umut edilmesidir. Camiden çıkılırken insanların birbirinin bayramını kutlayıp tokalaşması, kardeşliğin, arkadaşlığın daha da çok pekişmesi demektir. Yine, yeniden geldi bir Ramazan Bayramı daha. Bu yıl ki Ramazan Bayramı diğer yıllar gibi fazla neşeli geçmeyecektir. Çünkü 6 şubat 2023 yılında meydana gelen asrın felaketinde hayatını kaybeden binlerce vatandaşımızın acısı  halâ yüreklerimizdedir. Hayatını kaybedenler, yaralı olanlar, yakınlarını kaybedenler ve daha neler neler… Bu bayramda daha çok birlik, beraberlik olmanın zamanı gelmiştir. Bu bayramda en çok depremzedelerin yanında olunmalı, onların gönlü hoş tutulmalıdır.


Elbette giden canlar geri gelmeyecektir ama en azından insanlık görevini de insan gibi yerine getirmeliyiz. Onların gönlü asla kırılmamalıdır, çünkü onların gönlü naz makamındadır. İmkanlarımız doğrultusunda depremzede kardeşlerimizin yanında olmalıyız. Kendimizi onların yerine koyarak onlar için ne yapabiliriz düşüncesi ile hareket etmeli ve sorumluluk sahibi olmalıyız. Depremde hayatını kaybeden çocuklarımıza, gençlerimize, yaşlılarımıza sahip çıkmalıyız. Onların yalnız olmadığını arkalarında koca bir milletin var olduğunu her halimizle belli etmeliyiz ve onları yürekten sevmeli ve korumalıyız. İşte bayram böyle anlam kazanır ve böyle yaşanılır. Çünkü bayramlar ancak empati kurularak güzel geçer ve geride güzel anılar bırakılır.

“Hayatta Hep Mutlu Olursam Hayalini Kuracak Neyim Kalır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Hayatta Hep Mutlu Olursam Hayalini Kuracak Neyim Kalır.” Sözü İle İlgili Kompozisyon


İnsan doğası gereği acıdan kaçar ve kendini mutlu eden, haz aldığı şeylere yönelmek ister. Mutlu olmak ister, hayattan keyif almak ister ve  bunun için de daha iyi yerlere gelmek için çalışır ve çabalar. Mutlu olmak güzeldir ama insanoğlu sürekli de mutlu olamaz. Çünkü hayatta yanlışlarımız olacaktır, pişmanlıklarımız olacaktır, acı kayıplarımız olacaktır. Bunlar da insanın doğasında olması gereken olağan durumlardır. 


Hayatta hep mutlu olursak, hiçbir maddi ve manevi sıkıntı çekmezsek, istediğimiz her şey elimizin altında olursa o zaman hayattan keyif almamaya başlarız ve bedenimizde, ruhumuzda sıkıntılar çıkmaya başlar. Çünkü istediğimiz her şeye ulaşınca hayata karşı isteğimiz azalır, merak duygumuz azalmaya başlar ve bu da kişiyi yaşamdan soğutur. İşte böyle olumsuz duyguların olmaması için hayattan her zaman mutluluğu beklememeliyiz. Mutluluklar kadar mutsuzluklar da yaşanmalıdır ki o mutlulukların kıymeti bilinsin ve hayata daha çok bağlanılsın. İnsanoğlu öleceğinin farkındadır ama yine de hayata dört elle sarılmaya devam eder. Çünkü insan ancak çalışarak, alın teri dökerek hayata bağlanabilir ve mutlu olmak için elinden geleni yapar. 


Karşısına çıkan olumsuz olaylar da onun için bir deneyim olur ve bir dahaki seferde daha dikkatli olur ve adımlarını daha bir emin şekilde atmaya başlar. Hayal kurmak hayali yaşamaktan daha mutlu eder bazen insanı. Onun için hayal kurmaya devam etmeliyiz ve hayal etmekten asla vazgeçmemeliyiz. Çünkü hayallerdir insanı mutlu eden, hayallerdir insanı insan yapan.

Farklı Olmak, Farklılık İle İlgili Özlü Sözler

 Farklı Olmak, Farklılık İle İlgili Özlü Sözler


 Her insan farklıdır ve biriciktir. Bunun için farklılıklara saygı duymak gerekir. Her insan aynı olsaydı farklı fikirler de ortaya konulmazdı ve dünya sıkıcı bir yer olurdu. Farklılıklar aslında bütünlüğümüzdür, birlikteliğimizdir. Yeter ki farklılıklarımıza saygılı olmasını bilelim.

Farklı olmak, farklılık ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Farklı olmak mı istiyorsun, öyleyse kendin ol." Ömer Sevinçgül.

"Herkes aynı şeyi düşünüyorsa, hiç kimse bir şey düşünmüyor demektir." W. Lippmann
“arklı olun, farklı düşünün; Sıradan işler yapmaktansa aykırı işler ortaya koymak size farklılığı getirecektir."  Steve Jobs

"Aynı gökte uçarlar ama kuzgunun dünyası başka, şahinin dünyası başkadır." Muhammed İkbal.


"Başkalarına karşı üstün değilsin ve başkaları da sana karşı üstün değil. Sen başkalarından sadece farklısın ve başkaları da senden sadece farklı!" Mehmet Murat İldan

"Karşıtlar yararlıdır, en iyi uyum farklılıklardan çıkar." Herakleitos

"İyi bir fikre sahip olmanın en iyi yolu, birçok fikre sahip olmaktır." Albert Einsteın

“"Bu hayatta farklı ol! Değiş, geliş, keşfet, yüksel! Sonunda tek ol!"  Bob Marley.

"Farklı olmak, bildiğini okumak değildir. Bilmediğini okumaktır." Atakan Korkmaz.


"Ben sahada 5 kişiyi nasıl geçeceğimi değil, o beş kişinin beni nasıl durduracağını düşünürüm."  Michael Jordan

"Yüksek fikirler, yüksek dağlara benzer, alışık olmayanları ürkütür." Cenap Şehabeddin
"Daha önce hiç sahip olmadığın bir şeye sahip olmak istiyorsan, daha önce hiç yapmadığın bir şey yapmalısın." Nusrat Piseşkiyan

Aşırı Fedakâr Olan Kimseler Daha Mı Çok Sevilir?

 Aşırı Fedakâr Olan Kimseler Daha Mı Çok Sevilir?


Fedakâr olmak, iyi insan olmak, insanlar için iyi bir şeyler yapmak güzel bir özelliktir ama her şeyin de bir ölçüsü olmalıdır. Kişinin daha çok fedakarlık yapması onun daha çok sevileceği anlamına gelmez, onun daha çok işe yarayacağı anlamına gelir. Daha çok işe yaradığımızda insanlar bizi daha çok sevmeyecektir sadece kendi çıkarları halledilmiş olacaktır.  Çünkü biz ona hizmet etmişizdir ve onlar da aslında bizi değil bizim ona sunduğumuz olanakları sevmektedir. İnsan kendisini sevdirmek istiyorsa bunun yolu kendini sevilmeye bırakmaktır. Bu da birilerine sürekli bir şey vererek olmuyor. 


Elbette iyi insan olmak önemlidir. Yardımsever olmak, iyi niyetli olmak, merhametli olmak önemlidir ama bunu her zaman aynı kişiye sürekli yapmamak gerekir. Çünkü yaptığın iyilikler bir zaman sonra görevin haline gelmeye başlar ve iyilik ettiğin kişi de seni artık önemsememeye başlar. 


Bizi olduğumuz gibi sevecek olanlar bizi her halimizle  sevmeye devam edecektir zaten. Yani illa birileri için aşırı özverili olmaya gerek yoktur. Sürekli fedakarlık yapmak bir zaman sonra görev haline dönüşür ve bu da sizi bir süre sonra sıkmaya başlar. Çünkü kendinize değer vermemeye başlarsınız. Birilerine sürekli fedakarlık yaparak o kişiyi alıştırmamak gerekir. Çünkü bir kere fedakarlık yapmadığımız zaman kötü birine dönüşürüz ve sevilmeyen biri oluruz. Yani o kişi ya da kişiler bizim iyi niyetimizi kullanan bizi olduğu gibi sevmeyen insanlardır. Maddi durumumuz çok iyi olsa bile sürekli fedakarlık yapmak akıllıca değildir. İnsanlara iyiliği bize bağımlı olmayacak şekilde yapmalıyız. Önce sürekli verip sonra vermeyince bize düşman olan kişilerin bize düşman olmasının sebebi bizim onu aynı iyiliğe sürekli alıştırmamızdır.


 Yani kendi elimizle kendimize zarar veriyoruz aslında. İnsan sevilmek istiyorsa önce kendini sevmeli, kendine saygı duymalı ve kendine değer vermelidir. İnsan kendini sevdiği zaman kendini daha iyi ve daha güçlü hisseder. Sen kendini sevdiğin zaman insanlar da seni sevmeye başlar. Çünkü insanlar sürekli öfke halinde olan, kendini sevmeyen insanı sevmezler. İnsan kendini sürekli başkalarına kanıtlamaktan vazgeçmelidir. 


İçimizdeki duygusal yoksunluk şemasını başkaları ile gidermek için ya da yalnızlık algımızı  aşırı fedakarlık yaptığımız kişilerle gidermeye çalışıyoruz ve onun için de sürekli birilerine bir şey verme derdinde oluyoruz. Onlar bizim iyiliğimize aynı şekilde bizi severek, bize iyilik ederek karşılık vermediği zaman bu defa da onları nankörlükle suçluyoruz. Oysa asıl suçlu olan kişinin kendisidir. Sürekli fedakarlık diye bir şey olmamalıdır. İnsan önce kendini sevmeli, kendi iç dünyasını keşfederek kendine değer vermelidir.

“Bir Okul İçin Her Şeyi Yaptığınızı Düşünebilirsiniz. Eğer Okulunuzun kütüphanesi Yoksa, Hiçbir Şey Yapmış Sayılmazsınız.” Kompozisyon

 

“Bir Okul İçin Her Şeyi Yaptığınızı Düşünebilirsiniz. Eğer Okulunuzun kütüphanesi Yoksa, Hiçbir Şey Yapmış Sayılmazsınız.” Kompozisyon

 

 Eğitim ve öğretim yuvası olan okullarımız çocuklarımızın geleceğini inşa ettiği kurumlardır. Okullar sayesinde, okuldaki nitelikli öğreticiler sayesinde geleceğimizin aydınları ortaya çıkarılır ve ülke büyük ölçüde kalkınmaya başlar. Bir okul için her şeyi yapmış olabilirsiniz. Mesela okulun içinde en kaliteli sıralar olabilir, en kaliteli masalar olabilir, çocuklar için deney ve gözlem yapacağı muhteşem aletler olabilir, oyun oynayabileceği alanlar olabilir.

 

 Bütün bunların olması da çok güzeldir ama eğer okulunuzun kütüphanesi yoksa hiçbir şey yapmış sayılmazsınız. Çünkü okulu okul yapan, eğitim yuvası yapan en önemli şey o okulun kendine ait küçük bile olsa bir kütüphanesi yoksa diğerlerinin pek bir anlamı kalmaz. Yani her okulun mutlaka bir kütüphanesi olmalıdır ve o kütüphanenin için de de çocukların gelişim seviyesine uygun güzel kitaplar bulundurulmalıdır. Çocuklar okuduğu kitaplar sayesinde gelişir ve ilerler. Onun için okullarda mutlaka kütüphane bulunmalıdır ve en büyük bağışlar da kütüphaneler için yapılmalıdır. Çocukların sevdiği, ilgi çektiği kitaplar bulundurulmalı, onların merak duygusunu ortaya çıkaracak ve gelişimine büyük ölçüde katkı sağlayacak ansiklopediler, öyküler, masal kitaplar ve daha birçok çeşit kitaplar okulun kütüphanesinde bulundurulmalıdır.

 

Çünkü kütüphane varsa gelişme vardır, umut vardır, aydınlık vardır. Çocuklar oradaki kitapları okuyarak kendilerini kurtarır ve cahil kalmazlar. Geleceğimizi inşa ederler, sorgularlar, empati kurarlar, analitik düşünme becerisi kazanırlar ve daha bir çok faydaları ortaya çıkar. Bunun için okulda bulunması gereken en önemli şey kütüphane ve o kütüphanenin içinde yer alan muhteşem eserlerdir.

 

Etrafınızda Yapmacık Konuşan Kimseler Var mı? Bu Kişilerin Konuşması Sizi Nasıl Etkiliyor? Açıklayınız.

 Etrafınızda Yapmacık Konuşan Kimseler Var mı? Bu Kişilerin Konuşması Sizi Nasıl Etkiliyor? Açıklayınız.


Yapmacık konuşan insanlar oldum olası sevmemişimdir. Etrafımda yapmacık konuşan insanlar var. Bu kişilerin konuşması beni mutsuz etmektedir. Çünkü bu kişilerde samimiyet yoktur. Sadece ağızları çok güzel laf yapmaktadır ve bu da beni aşırı derecede rahatsız etmektedir. Böyle insanlar ile iç içe olmayı sevmiyorum. Beni mutlu eden insanlar samimi ve duygu dolu olan insanlardır.

 

Duygularını en doğal şekilde bana hissettiren insanları çok seviyorum ve onlara saygı duyuyorum. Yapmacık konuşan insanlar hem ana dilimizi iyi konuşmamaktadırlar hem de konuşmaları kulağımı tırmalamaktadır. Bu da bana aşırı rahatsızlık vermektedir. Oysa yapmacık konuşmayıp ana dilini düzgün bir şekilde konuşan, ağzını yüzünü farklı şekillere girdirmeden konuşan insanları seviyorum ve onlar sürekli konuşsun ben sabaha dinleyeyim istiyorum. Çünkü güzel konuşan insanlar bana güzel duygular hissettirir ve onların yanından hiç ayrılmak istemem. Yapmacık insanların konuşmasına içten içe gülüyorum ve kendilerini böyle bir duruma düşürdüklerine ise üzülüyorum.

 

Çünkü kendilerini çok güzel konuştuklarını zannediyorlar ve ne kadar komik bir duruma düştüklerinin farkında olmadıkları için onlar adına aslında üzülüyorum. Çünkü kendileri olmuyorlar ve bir başkası gibi davranarak özünden uzaklaşıyorlar. Bu da insanlara son derece itici geliyor ve samimi bulunmuyor.

“Elden Gelen Aş Olmaz, O Da Vaktinde Bulunmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Elden Gelen Aş Olmaz, O  Da Vaktinde  Bulunmaz.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

En iyi yemek insanın alın teri sonucunda kazandığı yemektir. Çünkü alın teri ile kazanılan yemeği bize başkası vermemiştir ve kimseye boyun eğmek zorunda kalmamışızdır. Elden gelen yemek bir süre sonra tükenir. O gelen yemek de her zaman bizim damak tadımıza uygun olmayabilir. Bazen canımız farklı yemekler isteyebilir.

 

Oysa el her zaman en iyisini vermez ve en iyisini kendine saklayabilir. Kendi kazancın olduğu zaman canın ne isterse onu alırsın ve en güzelini yersin. Atalarımız da elden gelen aş olmaz, o da vaktinde bulunmaz, ya da elden gelen öğün olmaz o da zamanında bulunmaz demiştir. Bu sözle anlatılmak istenen şudur: Elden gelen insana her zaman aş olmayabilir. Yani onun temel gereksinimlerini karşılamayabilir. Ayrıca o gelen yemek tam da bizim ihtiyaç duyduğumuz anda gelmeyebilir. Böyle olunca da o gelen yemeğin bir anlamı olmaz. Çünkü bize zamanında gereklidir o yemek. Oysa kendi kazancımızla gelen yemeğe istediğimiz anda sahip olabiliriz ve başkasından beklenti içine girmeden hayatımıza güzel bir şekilde devam edebiliriz.

 

 El ancak, tadımlık verir, onun verdiği ile de tencere kaynamaz, o da ihtiyaç duyulduğu zaman gelmez. İşte bundan ötürü başkalarından beklenti içinde olmamalıyız. Kendimizi çalışmalı, kendi emeğimizin alın terini doyasıya yemeliyiz.