‘’Ne Ekersen Onu Biçersin.’’ Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız .


‘’Ne Ekersen Onu Biçersin.’’  Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

 Hayat çok çabuk geçen bir zaman diliminden ibarettir .   Onun için  bu kısacık hayatın kıymetini bilmeliyiz . Hayatta her zaman  iyi olmalıyız , iyi davranışlar içinde bulunmalıyız . İnsan  iyi olursa , başkalarına iyi davranır ve kimsenin ahını almazsa bu o insan için hayırlı olur . Çünkü iyilik eden iyilik bulur . Emek  den, çalışan hak ettiğini kazanır ve başka kimselere de muhtaç olmaz.  Çalışmayan, sorumluluk sahibi olmayan kimse de yoksul kalır, başkalarına el açmak zorunda kalır.

Kötü olan ,  can yakan , ah alan , yetim ve öksüz hakkı yiyen , zalim olan insanlar ise yaptığı kötülüğün cezasını er geç öderler . Çünkü hiç kimse yaşattığını yaşamadan bu dünyadan ayrılmayacaktır  der  Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa .  İşte tüm bunlardan dolayı her zaman iyi ahlaklı olmalıyız , iyilik etmeliyiz , yardımsever olmalıyız , vicdan sahibi , karakter sahibi bir insan olmalıyız .  Yaptığımız iyilikler bize  bazen geç de olsa dönecektir .  Çünkü Allah katında da yapılan hiçbir iyilik mükafatsız kalmayacaktır . Yine bir başka açıdan baktığımızda ise şöyle açıklayabiliriz.  Ben bugün görevlerimi hakkı ile yerine  getirdiğim zaman bu emeklerimizin karşılığını eninde sonunda alırım ve kimseye de muhtaç kalmam. Yani ne ekersem Yüce Allah'ın izni ile de onun karşılığını alırım . Yeter ki çalışalım, yeter ki kimseye kötülük düşünmeyelim ve önümüze bakarak ilerlemeye devam edelim. Sonu mutlaka bir gün iyiliğe ve güzelliğe çıkar.

Bunun için  de iyilik eden , kendine eder , kötülük eden kendine eder . Yani ne edersen kendine, edersin  kendi kendine sözü ile yakın anlamlı bir atasözüdür bu söz . Üzülmemek için, pişman olmamak için, gece yatağa rahat yatmak için hep iyiliklerden,  kardeşlikten, barıştan, helal paradan  ve emekten, alın terinden yana olmalıyız .

Mevlana Ve Yunus Emre’nin Sevgi Ve Hoşgörü İle İlgili Sözlerini Yazınız .


Mevlana Ve Yunus Emre’nin Sevgi Ve Hoşgörü İle İlgili Sözlerini Yazınız .

Mevlana Celalettin Rumi Ve Yunus Emre , Türk toplumunun değerli bilginleri , kültürümüzün vazgeçilmez ilim insanlarıdır . Bu büyük iki insan yazdığı eserler ile insanlığa yol göstermiş , her zaman iyilikten , sevgiden , hoşgörüden yana olmuşlardır . Onun için  toplumumuz da bu iki büyük insana çok önem vermekte ve  eserleri hala  zevkle okunmaya devam edilmektedir  ve  vefatlarının üzerinden yıllar geçmiş olsa da onların sözleri hala her yerde söylenmekte, yazılmakta ve unutulmamaktadır. Böyle değerli kimseleri asla unutmamalıyız ve eserlerini okumalıyız, gelecek nesillere de  bu büyük insanların eserlerini okutmalıyız.

Mevlana’nın sevgi  ve hoşgörü ile   ilgili sözleri şunlardır:
* ‘’ Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.’’
* ‘’ Gönül birliği (gönüldaşlık) dil birliğinden daha iyidir.’’
*  ‘’Bağış kine merhemdir.’’
* ‘’Rengi kara bile olsa değil mi ki seninle aynı maksadı güdüyor, aynı senin rengindedir.’’
* ‘’ Hacca giderken hac yoldaşı ara. Ama ha Hintli olmuş, ha Türk, ha Arap.’’
* ‘’ Hiçbir kafire hor gözle bakmayın. Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.’’

Yunus Emre’nin sevgi ve hoşgörü ile ilgili sözleri şunlardır:
* Yaratılanı sev, Yaradan’dan ötürü.’’
* ‘’  Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz.’’
* ‘’Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil, yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.’’


‘’ Bir Şeyleri Değiştirmek İsteyen İnsan Önce Kendinden Başlamalıdır. ’’ Sokrates’in Sözünden Yola Çıkarak Duygu Ve Düşüncelerinizi Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız


‘’ Bir Şeyleri Değiştirmek İsteyen  İnsan Önce Kendinden  Başlamalıdır. ’’  Sokrates’in Sözünden Yola Çıkarak Duygu Ve Düşüncelerinizi Anlatan Bir Kompozisyon Yazınız .

İnsan olarak hep bir şeylerden şikayet ederiz .  Bu şikayetlerimiz de  bir türlü bitmez . Çünkü kendimize yönelmeyi  , kendimize şöyle bir dönüp  bakmayı hep  unuturuz . Çünkü hep başkalarının kusurlarını araştırmaya odaklı bir zihne sahi olduğumuz için  hiç kendimizi  eleştirmek aklımıza gelmez. Oysa insan önce kendini düzeltmelidir.  Kişi,  bir şeylerin olumsuz gittiğini görüyorsa önce kendini değiştirmeye ve geliştirmeye çalışmalıdır .

 Yani ilk önce ben  ne kadar iyiyim , ben ne kadar kendime ve içinde yaşadığım topluma faydalıyım diye düşünmeliyiz . Yani önce kendimizi olumlu yönde değiştirmeliyiz . Kişi kendini iyi yönde geliştirdiği zaman   boş işlerle uğraşmaya ve boş boş konuşmaya da zaman bulamaz . Çünkü kişinin amacı kendini devamlı geliştirmek ve bunun için de yaşadığı topluma  örnek bir insan olmaktır . Örneğin ; öğrenciysek iyi bir öğrenci olmalıyız . Hocaların verdiği notlara kızmaktansa ,  sürekli şikayet etmektense önce kendimize dönmeliyiz . Ben gerçekten iyi bir şekilde bu derse çalıştım mı,  gerçekten  elimden geleni  hakkı ile yaptım   diye düşünmeliyiz .  Zaten işini hakkı ile yapan bir öğrenci de hayatından sürekli şikayet etmez .

 Çünkü o öğrencinin amacı kendini devamlı geliştirmeye yönlendirmektir .  Böyle olduğu zaman da öğrenci hem sorumluluk sahibi bir insan olmuş olur hem kendini değiştirmiş ve geliştirmiş bir insan olur hem de  insanlığa faydalı biri olur. Kendini eleştiren insan  eninde sonunda kendinde eksiklikler görür ve kendinin  de her insan gibi kusurları olduğunu görürü ve bundan dolayı da başkalarından şikayet etmeyi keser.

Sevgi, Saygı, Hoşgörü, Merhamet Sözcüklerinin İçinde Geçtiği Uzun Bir Hikaye Yazınız .


Sevgi, Saygı, Hoşgörü, Merhamet Sözcüklerinin İçinde Geçtiği Uzun Bir Hikaye Yazınız .

Soğuk bir kış günüydü .  Annem çamaşırları  elinde yıkamış  asmak için balkona doğru götürüyordu . Babam ise henüz işten dönmemişti . Yemeğe henüz başlamamıştık . Çünkü babam gelince yemeğe hep birlikte otururduk . Çünkü  bizim ailemizin kuralları vardı .  Kuraldan çok babama olan saygımızdı aslında bu. Annem çamaşırları asmış , elleri buz kesmişti . Erzurum’un kışı da diğer şehirlerden daha çetin geçiyordu . Zavallı annem bizim için her şeyi yapıyor ,  çamaşır makinesi olmadığı için ellerinde yıkıyordu hepimizin çamaşırlarını . Biz beş kardeştik .  Hepimiz de annemize ve babamıza çok düşkündük . Babam kömür işçisiydi ve çok zor bir görevi vardı.

Geçimimiz böyle sağlanıyordu . Akşam olmuş , hepimiz acıkmıştık . Derken kapı vuruldu, gelen babamdı . Babam eve girince hepimiz saygı ile ayağa kalkmıştık . Çünkü onu çok seviyorduk . Babam   hemen ellerini yıkayıp sofranın başına geçti . Biz hemen sofrayı hazırladık . Annem bugün tavuk haşlamış, yanına da bir güzel sarımsaklı bulgur pilavı ve ayran yapmıştı .  Ben soğanları ince ince kıyıp yanına üstüne sumak serptim. Yağını ve limonunu da ekledikten sonra yemeğimizi yemeye koyulduk. Kardeşim babamdan önce kaşığı pilava  doğru uzatmıştı. Babam ise ona hiç kızmamıştı . Çünkü benim babam hoşgörülü bir adamdı . Daha sonra  biz de  yemeğimizi  yemeye başladık .  Babam hepimize yemek yerken göz ucu ile bakıyor ve o merhametli bakışı beni benden alıyordu . Çünkü babam bizi çok seviyordu .  Bizim ailemizde sevgi ve saygı ortamı vardı . Yemekler yendikten sonra herkes odasına çekildi . Uyku saati gelmişti.  Hepimizin yatakları yere  serilmişti .  Herkes yatmıştı . Gece saat iki buçuk gibi kardeşim İrem  ağlamaya başlamıştı . İrem henüz üç yaşındaydı . Sayıklıyordu ve alnı ateşler içinde yanıyordu . Hemen annemi  ve babamı uyandırdım .  Babam ve annem kardeşimi kaptığı  gibi hastaneye götürdü .  Çok korkmuştum, ya kardeşim iyileşmezse  diye ağlamaya başlamıştık. Yaklaşık 1.5 saat sonra annem ve babam gelmişti . Kardeşim , annem balkonda çamaşır sererken  üşütmüş ve  hastalanmıştı. Onun için ateşi çıkmıştı.

Allah’tan kardeşime  bir şey olmadı . Onu çok seviyorduk . Daha sonra babam hepimize sarıldı ve sizi çok seviyorum canlarım dedi . Annem de merhametli gözlerle bize baktı . Biz de anneme güzel güzel baktık . Daha sonra hepimiz tekrar yatağa gittik . Belki çok paramız yoktu, çok zengin değildik ama çok iyi anne ve babaya sahiptik. Çünkü bizim  ihtiyaç duyduğumuz en önemli şey sevgiydi ve karnımızın doymasıydı. Bunları da ailem  hakkı ile yerine  getiriyordu zaten.

Etkili Konuşma Hayatımızda Ne Gibi Değişiklikler Meydana Getirir? Yazınız.

Etkili Konuşma Hayatımızda Ne Gibi Değişiklikler Meydana Getirir? Yazınız.

Ana dilimiz olan Türkçeyi güzel ve etkili konuşmalıyız . İnsanlara etkili bir konuşma yaptığımız zaman , söylediğimiz sözler önem kazanır , insanlar anlattıklarımızdan etkilenir ve bizi model almaya başlarlar .  Anlattığımız konuları yaşamında uygulamaya çalışırlar . Etkili konuşan kişiler toplum içinde parmak ile gösterilen kişiler haline gelir . Etkili konuşan kimse bir süre sonra kendini daha iyi ifade etmeye başlar ve çok güzel bir üsluba sahip olur.


Konuşma yeteneği, etkili konuşma  becerisi gelişmiş olan kişiler  genellikle  lider kişiler olur . Toplum içinde böyle kimselere daha çok değer verilir . Bir iş olduğunda o kişiye danışılır ve o kişinin  o konu hakkında görüşleri alınır . Etkili konuşan kişinin özgüveni de daha çok artar. Kişinin mesleği öğretmenlik , avukatlık ya da konuşmayı  gerektiren bir meslek ise kişi o mesleğinde kendisini daha çok geliştirir ve çevresine faydalı bir insan  olmuş olur . Bunun için etkili konuşmayı elden bırakmamalıyız . 

Toplum içinde etkili konuşmanın   yolları ise şunlardır:
*  Konuşacağımız konu hakkında önceden hazırlık yapmalıyız . Yani planlı ve programlı olmalıyız .
* Konuşurken insanlar İle orta düzeyde göz teması kurmalıyız .
* Beden dilimizi doğru ve etkin kullanmalıyız .
* Konuşurken vermek istediğimiz mesajdan uzaklaşmamalıyız . Konuyu dağıtmamalıyız .


* Ses tonumuzu bulunduğumuz ortama göre ayarlamalıyız .
* Mizah yönümüz güçlü ise mizahi  yönümüzden faydalanmalıyız .
* Anlatacağımız konuyu   kısa ve öz olarak  anlatmalıyız . Yani sözü çok uzatmamalıyız .

Kestane, Yıl Sonu, Yeni Yıl , Yemek, Akrabalar, Tebrik Kartı Kelimelerinin İçinde Geçtiği Bir Hikaye Yazınız.


Kestane, Yıl  Sonu, Yeni  Yıl , Yemek, Akrabalar, Tebrik Kartı Kelimelerinin İçinde Geçtiği Bir Hikaye Yazınız.

2019 yılına girmeye sayılı günler kalmıştı .Yılın son günleriydi artık .  Eski yılımız iyisi ile kötüsü ile geçivermişti çabuk. Bu yeni yılda daha çok heyecanlanıyordum.   Çünkü bu yeni yılda babam da yanımızda olacaktı . Babam özellikle izin gününü yeni yıla denk getirmişti .  Annem ile birlikte akşam yemeğini yedikten sonra tebrik kartı  hazırlamaya başladık . Eşe dosta, akrabalara bu tebrik kartını  gönderecektik .  Daha sonra sabah oldu. Annem  bu sabaha özel su böreği yapmış, sucuklu yumurta yapmış, kendi kurduğu yeşil zeytinden  hazırlamıştı. Sıcacık çayın eşliğinde   ailece kahvaltımızı  yaptık . Daha sonra  babamla tebrik kartlarını sevdiğimiz kişilere  gönderdik .

Ertesi gün yeni yıldı . Annem yeni yıla özgü güzel yemekler yaptı ,  babam ise çarşıdan  getirdiği kestaneleri sobada bir güzel kavurdu. Sobanın üstüne de eski çaydanlığımızda kuş burnu çayı koyduk. Annemin hazırladığı sarmalar, dolmalar, tatlılar, yengemin getirdiği kurabiyeler, çerezler eşliğinde bir güzel ziyafet çekildi o akşam.  Amcam, yengem, kuzenlerim, büyük annem, büyük babam ile harika bir akşam geçirmiştim.  .  .  Daha sonra hep birlikte tombala oynadık . Ablam çayları koyarken ben  dedemin elinden tutarak onu masaya kadar getirdim . Sonra hep birlikte keyif yaptık ve yeni yıla canım sevdiklerim ile birlikte girdik . Yeni yıla girdiğimiz için şükrettik Allah’a .

 Daha sonra babam  eline Kuran-ı Kerim’i alarak Kuran okudu ve hepimiz babamın o güzel sesini dinledik . Ne güzel  okumuştu babam Kuran-ı Kerim’i öyle . Ninemin gözleri dolmuştu, annem de duygulanmıştı . Daha sonra hep birlikte şükür duası okundu ve amin dedik.  Yeni yıla hayırlı bir şekilde girdik . Yüce Rabbim yeni yılda herkese istediği şeyleri versin ve herkes mutlu olsun inşallah . Esen kalın, sevgi ile kalın. Yeni yılınız kutlu olsun .

Koku, İnsan, Burun, Şehir, Harika Kelimelerinin İçinde Yer Aldığı Bir Hikaye Yazınız.


Koku, İnsan, Burun, Şehir, Harika Kelimelerinin  İçinde Yer Aldığı Bir Hikaye Yazınız.

Yılbaşı yaklaşıyordu. İnsanları bir telaş sarmıştı . Çünkü yeni yılın sevinci  vardı herkeste . İnsanlar sevdiğine hediye almak için çarşıya akın etmişti . Kimisi annesine ,  kimisi sevgilisine, kimisi babasına, arkadaşına vb. hediye  almaya gelmişti . Ben de yılbaşı yaklaştığı için en sevdiğim arkadaşım  Seçil’e hediye alacaktım .

 Çarşıya geldiğimde  mis gibi kestane kokuları vardı . Hemen  kestaneden satın aldım ve tadını çıkara çıkara oracıkta kestanelerimi yedim . Hava soğuktu  fakat  biraz  ileri doğru yürüyünce bu defa burnuma kaynamış mısır kokuları geliyordu . Hemen bir tane de kaynatılmış mısırdan aldım ve yedim . Daha sonra hediye alacağım mağazaya vardım ve  o mağazadan  en çok sevdiğim , canım arkadaşım Seçil’e çok güzel bir  spor çanta aldım .  Çünkü o böyle çantaları çok seviyordu . Yılbaşında ona bu güzel hediyeyi verecektim .

 Daha sonra akşam oldu ve eve geldim . Annem evde harika yemekler yapmıştı . Hemen ailece yemeğe oturduk . Daha sonra odama çekildim ve pencereden şehrin kalabalığını izlemeye başladım . Uykum da gelmişti hemen sıcacık yatağıma uzandım ve yılbaşında  yapacağımız güzel etkinlikleri düşünerek  uykuya daldım .

Şehitlerimize Ve Gazilerimize Yeterince Önem Veriliyor Mu ? Bu Konu İle İlgili Konuşma Hazırlayınız .


Şehitlerimize  Ve  Gazilerimize Yeterince Önem Veriliyor Mu ?  Bu Konu  İle İlgili Konuşma Hazırlayınız .

Şehitlerimiz vatan topraklarını satmadığı için , vatanı korumak uğruna , bizi korumak uğruna canını feda eden yiğitlerimiz, alınları öpülesi kahramanlarımızdır .  Gazilerimiz vatan uğrunda çarpışırken yaralanan, kolunu, bacağını kaybeden ve bundan da asla utanmayan aslanlarımız, değerlerimizdir . Ülkemizde devlet şehitlerimizin ailelerine, yakınlarına ve gazilerimize önem vermekte, onların ailelerini mağdur etmemeye çalışmaktadır lakin bunun için onlara biraz daha fazla emek edilmesi gerekir. Çünkü onlar bu milletin  gurur kaynağıdır.

Devlet şehit ve gazi çocuklarına her türlü imkanını seferber etmektedir . Çünkü şehitlerimizin emanetleri bizlerin emanetidir . Ama bazı insanlar bunu önemsememektedir ve şehitlere ve gazilere hakaret   etmektedir. Bu son derece çirkin ve etik olmayan bir davranıştır .  Gazilere ve şehitlere yapılan saygısızlık tüm milletimize , tüm geçmişimize yapılan haksızlıktır .  Örneğin; yakın bir zamanda Ankara’da,   yol verme kavgası esnasında , bazı trafik canavarları  Gazi Jandarma Uzman Çavuş İbrahim Kızılkaş’a ve yanındaki diğer  uzman çavuşa saldırıda bulunmuşlardır . Kahredesi bu haber  ne yazık ki yüreklerimizi burktu . Bunu hak ediyor gazimiz . Böyle insanlara en ağır cezaların verilmesi gerekiyor. Oysa o  sizin için, bizim için  vücudunun bir bölümünü kaybetti, yaralandı . Karşılığı bu mu olmalıydı ? Yazıklar olsun o saldıran kişilere, yazıklar olsun , çünkü onlar insanlıktan nasibini almamış  o kişiler duyarsızlık içinde boğuluyor da haberi yok .  Bu duyarlı olmaktan yoksun insanlara ne yazık ki insan demeye bile içim elvermiyor .

Ülkemizdeki insanların  şehit ve gazilere daha çok duyarlı olması gerekiyor .  Örneğin; Amerika’da gazileri gören insanlar onların karşısında selama duruyor ve  orada gazilere  ‘’ Mor Kalpli Adamlar’’ deniliyor .  Ülkemizde de çocuklarımızı yetiştirirken şehitliğin,  gaziliğin ne kadar kutsal bir kavram  olduğunu onlara anlatmalıyız ki toplumda duyarsız, acımasız insanlar artmasın. Gaziler ve şehitlerimizin ailelerine hak ettiği değer verilmelidir ve onlar çok sevilmelidir. Onlar olmasaydı biz olmazdık. Biz olmasaydık vatan toprağı diye, vatan diye bir kavram  olmayacaktı . Şehitler ve gazilerimizdir bizi biz yapan ve yaşamamızı sağlayan.


Hayvan Haklarıyla İlgili Hikaye Yazınız .


Hayvan Haklarıyla İlgili Hikaye Yazınız .

Nesrin Hanım sabah erkenden kalkar tavukların kümesini açar ve tavukları  evin bahçesine salıverirdi .  Tavuklar onun küçük dünyasında ayrı bir yerdi.  Sanki çocukları gibi severdi  tavuklarını. Nesrin Hanım’ın bir sürü tavuğu vardı . Onları çok severdi . Çünkü tavukların yumurtalarını fakir olan ailelere götürür ve o ailelerin çocuklarının da bu yumurtalardan yemesini sağlardı . Çünkü Nesrin Hanım içinde insan sevgisi ve hayvan sevgisi olan biriydi . O asla hiçbir hayvana şiddet uygulanmasını istemez , bunun için de gerekirse  insanlar ile tartışmaktan asla kaçınmazdı .

Yine bir  gün Nesrin Hanım yumurtaları dağıtmış evine doğru gelirken , yolda bir adamın  köpeğe işkence ettiğini görmüştü . Köpek can  havli ile havlıyor ve acı çekiyordu . O cani adam ise bundan zevk alıyordu . Oysa bu dünya sadece insanların değil tüm canlılarındı . Kim kime ne hakla işkence edebilirdi ki. İnsan olan yapmazdı bunu fakat ne yazık ki o adam insan  kılığında bir canavardı. Nesrin  Hanım hemen olay yerine hızla koştu ve  ‘’ Ne yapıyorsun be adam, günah değil mi bu hayvana, sopa ile vurma”  diyerek  bağırdı . Adam sana ne be kadın git işine dedi . Nesrin Hanım hayır gitmeyeceğim , senin yaptığın çok yanlış, onların da yaşama hakkı var diye bağırdı. Nesrin Hanım’ın sesini duyan diğer mahalle sakinleri  oraya koştu ve Nesrin  Hanım’a  destek oldular . Hayvana eziyet eden kişiyi  yarım saat sonra polise teslim ettiler.  Nesrin Hanım  o köpeği alıp evine götürdü . Köpeğin başını okşadı ve ona hemen bir kap yemek hazırladı . Köpeğin kanayan ağzını ve burnunu bir güzel de temizledi .   Daha sonra Nesrin Hanım köpeğin o haline üzüldü ve hıçkıra hıçkıra ağladı .  Onu bu hale düşüren caninin nasıl insanlıktan çıktığını ise bir türlü anlayamadı . Ama sonra o zaten insan olsaydı bu zavallı köpeğe bunları yapmazdı , çeksin şimdi cezasını oh dedi . Daha sonra o köpeği bahçesine bağladı ve  o köpeğin artık bir evi olmuş oldu .
  
Nesrin Hanım’ın eşi Cevat Bey köpeğe güzel bir kulübe yaptı ve köpeğin de artık sıcacık bir yuvası olmuştu ve köpekçik koruma altına alınmıştı . Böylece köpek zulümden kurtulmuş oldu ve  yaşama hakkı elinden alınmadı . Daha sonraları Nesrin Hanım köpeğe çok güzel baktı  ve onunla aralarında çok güzel  etkileşim oldu . Köpek hanımını görünce çok seviniyor, hanım da ona sarılıyor ve onun başını okşuyordu .

Öğretmenimiz Bizim İçin Ne Kadar Önemlidir ?


Öğretmenimiz Bizim İçin Ne Kadar Önemlidir ?

Bir karikatür vardı . Öğretmenin muma benzetildiği ve kendisi erirken öğrencilerini ışıtmaya başladığı . Evet gerçekten de böyledir . Öğretmenler kendilerinden fedakarlıklar yaparak öğrencilerinin iyi , doğru ve güzel olanı öğrenebilmeleri için çabalarlar . Okul dışı zamanlarda bile sürekli kafalarının bir köşesinde öğrencileri ve onlarla ilgili planları , düşünceleri vardır . Çünkü öğretmenin hedefindeki kişi her zaman öğrencidir. Öğrencinin  iyi insan olması, başarılı olması ve geleceğe aydın bir şekilde yürüyebilmesidir.

Böyle bir insan elbette bizim için çok önemlidir . Bizi belki de bizden daha fazla düşünen öğretmenlerimiz bizlerin gözünde birer kahramandır . Hz. Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” sözünde olduğu gibi öğretmenlerimiz bizlere öğretimin, eğitimin yolunu açtıkları için paha biçilemez değerdedirler . Öğretmenler bir toplumun karanlıktan aydınlığa çıkmasını sağlayan kandil gibidirler .  Onlar olmasaydı cehaletin pençesine düşmüş , ne yapacağını bilmeyen bir insan yığınından farkımız kalmazdı . Öğretmenlerimiz bir anne , bir baba, bir abi, bir kardeş gibi candan ve yakındılar bizlere . Ailemizle paylaşamadığımız birçok sorunumuzu yeri gelir onlara anlatırız ve onlardan bir çare bekleriz .

İşte bu yüzden öğretmenlik ve öğretmenlerimiz bizim hayatımızın en değerli varlıkları arasındadır . Bu sebeple her daim onların kıymetini bilmeli ve onlara saygısızlık etmemeliyiz . Çünkü onlardır geleceğimizi şekillendiren ve eğitimli nesiller yetiştiren.

Hayalimdeki Okul İle İlgili Kompozisyon Yazınız .


Hayalimdeki Okul İle  İlgili Kompozisyon Yazınız .

Okul,  eğitim ve öğretimin  yapıldığı yerdir .  Okul sosyallik ortamıdır, kaynaşma ortamıdır. Çocukların hem eğitim aldığı hem de streslerini attığı en güzel yuvalardan birisidir Hayalimdeki  okulun şu özelliklere sahip olmasını isterdim . Okuduğum binanın sağlam , temiz ve dış görünüşünün güzel renklerde olmasını isterdim . Yani canlı renkler olmasını isterdim . Okulumda  iki tane güvenlik görevlisi olmasını isterdim .  Çünkü okul ortamında bazen tehlikeli şeyler olabiliyor. Onun için  güvenlik görevlilerinin devamlı öğrencileri dolaylı ve doğrudan takip etmesini isterdim. Sınıfların tertemiz ve sıraların hiç çizilmemiş olmasını isterdim . Sabah sınıfa girdiğimde  , hizmetlilerin sınıfa güzel kokular sıkmasın isterdim ve böylece mis kokular içinde ders dinlemek isterdim .

Ben öğrencilerin kıyafetlerinin  aynı olmasını isterdim . Çünkü kimi arkadaşlarımız marka giyiniyor , kimileri ise  eski püskü kıyafetleri giyiyor . İşte böyle olduğu zaman da o eski giyen arkadaşlarımız kendini burada kötü hissediyor ve  işte bu  arkadaşlarımıza üzülüyorum . Kimi marka giyen arkadaşlarımız da  marka giymeyenlere hava  atıyor . Bu  son derece yanlıştır . Bunun için herkes aynı kıyafet ve aynı renkte giyinmelidir . Yani gittiğimiz yerin okul olduğu belli olmalıdır . Okulumuzda  her çeşit kursların verilmesini isterdim . İngilizce kursu, keman, bağlama, davul,  zeka oyunları kursu, kanun, satranç, org, piyano, gitar vb.  kursların verilmesini isterdim . Her türlü halk oyunları ile ilgili kurslar açılmasını isterdim . Maddi durumu olmayan insanların da  bu alanlardan fayda sağlamasını  ve kendilerini geliştirmesini isterdim . Okulda mis gibi çiçekler olmasını isterdim . Okul bahçesinin bir gül bahçesi gibi tertemiz olmasını isterdim . Sınıfta da güzel  ve hoş çiçekleri olmasını isterdim.  Okulun dışında masalar, sandalyeler  olmalı ve çocuklar buralarda oturmalı ve arkadaşları ile hoş vakitler geçirmelidir .

Okulumuzun çevresinde çeşitli spor faaliyetlerinin yapılmasını isterdim . Örneğin ; halter, güreş vb.  .Okul yolunun trafikten uzak bir yol olmasını,  böylece  arkadaşlarımızın  okullarına rahat bir şekilde gelip  gitmesinin  sağlanmış olmasını isterdim. Öğretmenlerimizin hepsinin nitelikli, donanımlı  ve iyi insan olmalarını isterdim. Okulda kocaman bir kütüphane olmasını  her  çeşit kitabın olmasını arzu ederdim. 

Yılbaşı İle İlgili Kompozisyon Yazınız


Yılbaşı  İle İlgili Kompozisyon Yazınız

2019’a girmeye  çok az bir süre kaldı . Artık 2018’e elveda, 2019’a merhaba deme vakti geldi . 2018 yılı iyisi  ile kötüsü ile , tatlısı ile acısı ile  bitmek üzere . Yeni yıla girmenin heyecanı şimdiden hepimizi mutlu  etmeye başladı . Çünkü yeni yıl demek , yeni umutlar, yeni hayaller, yeni  güzellikler demektir .  Ülkemizde de yeni yıl her yıl kutlanmaktadır . Çeşitli eğlenceler düzenlenmekte, yemekler yenmektedir.

Kimileri yeni yılı  konserlere giderek kutlar , kimiler  dostları ile , ailesi ile , arkadaşları ile, komşuları ile geçirir . Kimileri ibadet yaparak yeni yıla girer . Yani yeni yıla herkes istediği gibi ve istediği şekilde girer.  Evde çeşitli oyunlar oynanır . Örneğin; tombala, hımbıl, hırsız, polis oyunu vb.   gibi.  İnsanlar yeni yıldan beklenti içine girerler .  Çünkü yeni yıl her insanda  farklı duygular barındırır . Benim için de yeni yıl yeni umutlar demektir . Yeni yıldan beklentilerim vardır .  Bunlar; ülkemizin birliğinin ve beraberliğinin bozulmaması ,   savaşların olmaması , çocukların ölmemesi , hiçbir insanın aç kalmaması,  insanların mutlu olması, kötülüklerin  yok olması, kadın cinayetlerinin son bulması, taciz olaylarının sona ermesi vb.   gibi  yeni yıldan beklentilerim vardır .

Umarım  bu yıl   ülkemiz için güzel geçer ve hiçbir insan trafik  kazasında hayatını kaybetmez , hiçbir insan haksızlığa uğramaz , ülkemiz daha yaşanılır ve daha gelişmiş bir ülke halinde dönüşür .  Ülkemiz  yardımseverliği ve  barışçı özelliği ile diğer dünya ülkelerine örnek olmaya devam eder .

Çocuğa Şiddet İle İlgili Kompozisyon Yazınız .


Çocuğa Şiddet İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

Aslında şiddet kavramı başlı başına ürkütücü , insan üzerinde soğukluk hissettiren bir kavramdır . Çünkü şiddetin olduğu yerde tıpkı korku filmlerindeki gibi  gerilim  vardır ,  karmaşa vardır.  Özellikle de çocuklara yapılan şiddet ise kişi ya  kişilerin acizliğinin , ne kadar zayıf olduğunun en önemli göstergesidir . Çünkü şiddetin olduğu yerde huzursuzluk vardır . Anne ve babalar elbette bazen  iş yoğunluğundan dolayı , çeşitli problemlerinden dolayı  çocuklarına  kızabilir , onları yanlış yaptıkları bir davranışta  uyarabilir ,  onlar ile  her zaman kaliteli vakit geçirmeyebilir fakat onlara asla fiziksel , sözel ya da ruhsal anlamda şiddete meyil göstermemeli ve  şiddet göstermemelidir. Onların ruhunda açılan yaralar bir daha onarılamayabilir ve  pişman olsanız bile pişmanlık bir işe yarayamayabilir.

“Bir aile içinde şiddet varsa büyük ihtimalle çocuk da şiddet görmektedir . Çoğu anne , çocuğundan şiddeti gizlediğini düşünür ancak çocuklar şiddete her zaman  tanık olmasalar da seslerden ve şiddetin beden üzerinde yarattığı izlerden  neler olduğunu cin gibi bilirler. Bizim anlamaz çocuk dediğimiz o güzel ve masum yavrular yetişkinlerden bile daha zeki olur yeri geldiğinde. ’’Ev içinde , okulda, arkadaş ortamında, sokakta, caddede vb.   şiddet yaşanmamalıdır . Burada en model olacak kişiler anne ve babalardır. Bunun için de  anne babaya, baba ise anneye hiçbir şekilde şiddet  uygulamamalıdır . Çünkü onları gören çocuk da ilerde şiddet bağımlısı bir  canavara dönüşebilmektedir .  Yani  bu çocuk ilerde iyi bir aile babası olamayacak , iyi bir komşu olamayacak , iş arkadaşı , her şeyden önce iyi bir  insan olmayacaktır . Anneler bebekleri dünyaya geldiğinde onları iyi yetiştirmeli, babalar ise anneye bu konuda yardımcı olmalıdır.  Mutlu olmanın  temeli küçük yaşta atılmalıdır yoksa  şiddet şiddeti doğuracaktır . Şiddet gören çocuklarımızda görülen en büyük belirtiler ise şunlardır : 

Korku , sık irkilme , özgüven eksikliği , içe kapanma , dil gelişiminde yavaşlama , arkadaş ilişkilerinde  sorunlar , altını ıslatma , kaygı , uykuda kabus görme , uyku düzeninin bozulması, okulda başarısızlık ,   dikkat eksikliği , çabuk korkma, titreme, hafıza kaybı vb. gibi belirtiler görülür .  Çocuk şiddetin olduğu yerde durmak istemez . Eğer şiddet okuldaysa okula gitmek istemez ve karın ağrısı, baş ağrısı gibi  şeylerden şikayet eder . Okulda sıkıntı olmayıp aile ortamında şiddet varsa  yavrucak , bir an önce okula gitmek  ister ve  okul o minik yavru için kurtuluş yeri olur. Aslında ne kadar acı bir şeydir değil mi bu ? Şunu unutmamalıyız ki  : ‘’ Şiddete  maruz kalan çocuk şiddete yönelik  eğilim gösterir.’’  Bu çeşitli deneyler ile kanıtlanmıştır .
 Bunun için sebebi her ne olursa olsun çocuklarımıza asla şiddet uygulamamalıyız . Onların geleceği ile oynamamalıyız . Çünkü onlara yapılan kötülük aslında kendimize yaptığımız kötülüktür . Yapılan şiddetin sonu, eninde sonunda yapan kişiye döner ve bunun bedeli de çok ama çok ağır olur. Çünkü kimse yaptıkları ile kalacağını sanmasın. Hele de çocuklara yapılanlar gün gelir elinizde bir bomba gibi patlar. Çünkü çocuk ilerde gördüğünü yapacaktır ve şiddete meyilli, eğilimli olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Şiddete hayır kampanyaları düzenlenmeli ve  şiddet ile ilgili aileler, öğretmenler kısacası toplumun her kesimi bilgilendirilmelidir. Şiddetin temelinin  neye dayandığının anlatılması için devlet tarafından çeşitli sempozyumlar, konferanslar düzenlenmelidir. Televizyonlarda çocuğa ya da  herhangi bir yaştaki kimseye yapılan şiddet görüntülerine izin verilmemeli, böyle şeylerin olduğu diziler, filmler, sinemalar yasaklanmalı ve gerekli cezayı almalıdırlar. Bu böyle olmadığı takdirde şiddet daha da artacaktır. İşte bunun için önce devlet büyükleri bu konuya el atmalıdır ve her türlü şiddete dur denmelidir.

Sevgili Doğan Cüceloğlu çocuklar ile ilgili şu sözü söyler : ‘’ En büyük ibadet çocuklarla iyi bir şekilde ilgilenmek ve onları geleceğe sağlıklı bir şekilde hazırlayabilmektedir''. İşte burada da,  önce şiddet gören o çocuklarımızın ailesi, daha sonra ise öğretmenlere büyük görevler ve fedakarlıklar  düşer.  Söylediklerimden de yola çıkarak şunları yapmalıyız:  Çocuğun istediği şey para ya da  oyuncak değildir. Tamam  bunlar da ihtiyaçtır lakin o önce sevgi ister, sıcak bir sarılma, başının okşanması, alnından öpülmesini ister. Bu  o kadar da zor bir şey değildir sanırım. En doğal hakkı değil midir bu sevgili aileler. Elbette haklarıdır. Dünyaya gelmek onların tercihi değilse şiddet görmek de onlara verilen ceza olmamalıdır. Bundan dolayı  çocuğumuzu sevmeliyiz, onlara sevgiyi, sevilme duygusunun nasıl bir his olduğunu, güven duymayı, başkalarına güvenmeyi, ait olmayı, merhameti, empati kurmayı  ve  sabrı  öğretmeliyiz . Onların pırlanta gibi çocuklar  olmasını sağlamalıyız ve kendilerine güven duymaları için de elimizden gelen her türlü fedakarlığı yapmalıyız .

Siz İstiklal Savaşı’nda Şehit Olan Bir Nene Hatun Veya Sütçü İmam Olsanız Ve Tekrar Dirilseniz Bugünkü Manzara Karşısında Günümüz Gençlerine Neler Söylerdiniz Kompozisyon


 Siz İstiklal Savaşı’nda Şehit Olan Bir Nene Hatun Veya Sütçü İmam Olsanız Ve Tekrar Dirilseniz Bugünkü  Manzara Karşısında Günümüz Gençlerine Neler Söylerdiniz Kompozisyon
Konuya Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın sözü ile başlamak isterim: '' Vatan sevgisi imandan gelir.'' der efendimiz.  Gerçekten de bu ülke için can veren  kahramanlar bu vatanı iman gücü ile kurtarmıştır. Bu konu hakkındaki düşüncelerim de şunlardır: 

Gençlere neden  bu kadar Batı’nın yaşam tarzını almaya meraklı olduklarını sorardım . Kültürlerine neden  bağlı olmadıklarını , neden kültürlerini  iyi bir şekilde yaşatamadıklarını sorardım .  Çünkü bizler siz benliğinizi kaybetmeyin diye canımızı feda ettik , sizler kültürüne bağlı olan nesiller olun diye savaştık, mücadele ettik derdim. . Onlara neden  ilim yolunda fazla ilerlemediklerini sorardım .  Neden ülkemizin insanlarının bilim ve teknoloji alanında fazla gelişmediklerini sorardım .

 Yerli teknolojik ürünlerimizin  fazla  olmadığını,  hep Batı’nın bu konuda daha
 ileride olduğunu  onlara ifade ederdim. . Acaba bizim gençlerimiz İslam dinini fazla araştırmadıkları için bu durumlara düştü diye kendi kendime sorardım .  Dünyadaki Müslüman ülkelere baktığımda neden hep fakir ülkelerin Müslüman ülkelerden olduğunu sorardım .   Ana dilimiz olan Türkçe’nin içine neden yabancı kelimeler  karıştırdıklarını ve böyle anlamsız bir şeyden nasıl zevk aldıklarını merak eder ve teker teker sorardım . Onlara bu kadar çok internet başında vakit geçirmelerinin onlar için  hiç fayda sağlamayacağını söylerdim ve niye bu kadar ekran bağımlısı olduklarını sorardım .

‘’ Adamlar yapmış abi ‘’ demek yerine neden sizin gibi pırlanta gençlerimiz de bilim yolunda, fen yolunda köklü adımlar atmıyor diye sorardım . Çünkü biz millet olarak yeni bir teknolojik ürün gördüğümüzde hemen adamlar yapmış abi diyoruz fakat kendimiz  bir saati bile yapamıyoruz. Bunlar hakkında onların fikir yürütmesini isterdim.  Kendilerini bizlerin yerine koymalarını, bilim ne çilelerle, ne yoksulluklarla mücadele edip onlara bu cennet vatanı emanet ettiğimizi söyler  ve bir kere daha düşünüp artık boş işlere  uğraşmamaları gerektiğini onlara sorar ve hissettirirdim.


Başı Dertte Olmak , Güneş , Çabalamak , Kahrolmak , Su , Mavi Kelimelerinin İçinde Yer Aldığı Bir Hikaye Yazınız .


Başı Dertte Olmak ,  Güneş , Çabalamak ,  Kahrolmak , Su , Mavi  Kelimelerinin İçinde Yer Aldığı Bir Hikaye Yazınız .

İş  adamı  Korcan Bey sabah işe gitmek için  yola koyulmuştu . İstanbul’un trafiği de  şimdi çekilmezdi . Herkes güneşin ilk ışıkları ile yola koyulmuş , işine gidiyordu .  Güneş çok güzeldi bugün , gökyüzü masmaviydi . Korcan Bey çileli  trafik yolculuğu sonucunda iş yerine vardı . Çok susamıştı hemen bir bardak su içip kendine geldi .    Çalışanlarının çoğu işe gelmişti fakat en iyi çalışanlarından olan Mehmet  Bey bugün yoktu .

Her zaman işine zamanında gelen Mehmet Bey neden yoktu acaba ? Korcan  Bey hemen Mehmet Bey’i aradı ve neden işe gelmediğini sordu .  Mehmet Bey ise akşam oğlunun telefonda oynadığı oyunda , çocuğunun başına iş açtığını söylüyordu .  14 yaşındaki oğlu internet dolandırıcıları tarafından  50 bin lira dolandırılmıştı . Parayı geri almak için çabaladım ama başaramadım diyordu.  Mehmet Bey’in başı derde girmişti . Kahrolmuştu . Ne yapacağını bilemiyordu .  Korcan Bey ona dertlenmemesi gerektiğini söyledi . Elbette o kara günü atlatacağız birlikte . Güzel günler senin olacak Mehmet Bey dedi  ve ona  hemen yardım etti. Korcan Bey hemen hesabından  elli bin lira çekti ve Mehmet Bey’i büyük bir dertten  kurtardı .

Çocuğunun da bir daha böyle işler başına aşmaması için ona bazı öğütler verdi .  Daha sonra Mehmet Bey bu borcun altında kalmamak için mesaisi dışında da fazladan çalıştı, çabaladı ve en sonunda Mehmet Bey’e borcunu ödemeye karar verdi . Mehmet Bey ise  ben o yardımı karşılık için yapmadım, biz bir aileyiz , sen para ile kendine güzel bir araba al dedi. Mehmet Bey de patronunun istediğini kırmadı ve onun yardımını kabul etti.