Bir Zaman Makineniz Olsaydı Hangi Zamana Gitmek İsterdiniz? Neden ?


Bir  Zaman Makineniz Olsaydı Hangi Zamana Gitmek İsterdiniz? Neden ?

Her insanın hayranlık duyduğu , keşke o yıllarda yaşayabilseydim dediği dönemler vardır . Benim bir zaman makinem olsaydı Fatih Sultan Mehmet Han dönemine gitmek isterdim . Çünkü büyük padişah  2. Mehmet'in İstanbul'u fethettiğini ,  dillere destan başarılarını görmek ve yaşamak isterdim . Ona bağlı olan , onun güçlü bir askeri olmak isterdim .

Bizans'ı yenmemizin zaferini şehadetler eşliğinde kutlamak isterdim . Fatih Sultan Mehmet'in en  azınlıklara ve ülkesinde yaşayan diğer tüm insanlara  gösterdiği engin hoşgörüyü görmek ve yaşamak isterdim . Küçük yaşlardayken bir çok dil bilen 2. Mehmet döneminde yaşamak isterdim . Osmanlı Devleti'ne yükselme devrini yaşatan bu büyük padişahın ellerinden öpmek ve ona sarılmak isterdim . Bilime verdiği önemi, yabancı ülkelerden getirttiği bilim insanlarından , kendi ülkesinde yetiştirdiği  bilim insanların bilgilerinden faydalanmak isterdim .  Ecdadımı olan  Osmanlı Devleti'ne elimden gelen her türlü fedakarlığı yapardım . 

Fatih  Sultan Mehmet gibi birçok dil öğrenmeye çalışırdım . Yabancı eserlerin Osmanlıcaya  çevrilmesini sağlardım . Ülkeme, vatanıma, milletime bağlı olur ve 2. Mehmet'e yakışır bir asker, bilim insanı olmaya çalışırdım .

Başarılı Bir Hayat İçin Hayal Kurmanın Önemini Açıklayınız.


Başarılı Bir Hayat İçin Hayal  Kurmanın Önemini Açıklayınız.

Hayal kurmak insanların en önemli özelliklerinden biridir . Çünkü insanoğlu hayal kurarak daha güzel bir yarınlara kucak açar . Hayal kurmak biz insanın doğasında vardır zaten . Daha çocukluktan itibaren ailemiz bize hayal kurmayı öğretir . O  kadar güzel bir şeydir ki haya kurmak,  dalıp gideriz uzaklara . Tabi çocukken hayallerimiz daha farklı olur ama olsun o bile güzeldir yine .

 Çünkü hayallerimiz bile bizim bir anımız olarak kalır zihnimizde . Hayal kuran insan  başarıya yaklaşır .  Ama kurulan hayalin gerçekçi olması gerekir . Örneğin ; Kaf Dağının arkasına çıkacağım diye bir hayal  kurarsak bu hayal hiç gerçekleşmez . Çünkü Kaf Dağı diye bir şey yoktur . İleride  iyi  bir bilim insanı olmak istiyorsak ise bunu elbette i iyi bir çalışma ile başarabiliriz . Çünkü bu gerçekleşebilecek bir hayaldir . Hayal kurmak insanı daha mutlu eder ve hayat daha güzel geçer . Geçmişe baktığımızda  bizim büyük liderimiz olan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk , Türkiye Cumhuriyeti'ni kolay kurmamıştır . Çünkü bunu hayal etmiş ve çok çalışarak başarmıştır . Kurtuluş Savaşında gösterdiği büyük dehası ve hayalleri ile ülkemizi kurtarmıştır . İşte hayal kurmak böyle insanı başarıya ulaştırır .  Hayal kurarken kurduğumuz her hayali de başkasına açıklamamalıyız . Çünkü  başkasına bu duygularımızı açtığımız zaman içimizdeki bu gizem, bu hayal kaybolabilir .

Onun için hayallerimizi bile yeri geldiği zaman saklayabilmeliyiz. Bugün televizyon, çamaşır makinesi, telefon, bulaşık makinesi, internet varsa bunu başarılı bilim adamlarının hayallerinin gerçekleşmesine  borçluyuz . Yeter ki  gerçekleşebilecek hayaller kuralım ve bundan da asla vazgeçmeyelim. Unutmayın ki hayallerdir yarınlara ulaşmayı sağlayan, hayallerdir bize yeni ufuklar açan.

Başarmak İstiyorum


Aşağıdaki görseli inceleyiniz. Hangi basamakta olduğunuzu ve üst basamaklara yükselmek için neler yapabileceğinizi anlatan bir yazı yazınız.
           
Bozuk oyuncağım masanın üstünde bana bakıyordu. Tamir edebilir miyim diye düşünmeye başladım. İnternetten yardım alarak tamir etmeyi öğrendim . Elimde tamir için gerekli malzemelerin tümü yoktu ama tamir için deneme karar verdim gene de . Oyuncağı elime aldım , bir küçük tornavida ile içini açtım . İçinden çıkardıklarımı sırayla önüme dizdim .

Birkaç parçanın koptuğunu fark ettim. Eğer bunları yapıştırabilirsem çalıştırabileceğimi düşündüm. İki tanesini yapıştırdım. Diğerlerini de başarabilirim diye içime bir his doğdu. Arada ya başaramazsam diye de düşünmediğim yok değil tabi. Bir kere açmış bulundum oyuncağı. Ne olursa olsun başaracağım dedim kendi kendime. Bana göre tamir işi bitmişti; ama bakalım oyuncağın pillerini takınca neler olacaktı? Söktüğüm sıraya göre parçaları yerlerine taktım, vidaları sıktım. Pilleri de pil yuvasına yerleştirdim. Parmaklarımı açma-kapama düğmesine yavaş yavaş götürdüm. Çalıştırma düğmesine bir anda bastım. Oyuncak hiç tepki vermiyordu. Kendi kendime olamaz diyordum. Pil yuvasını açtım, pilleri kontrol ettim. Pilleri ters taktığımın farkına vardım. Pilleri ilk taktığımın tersine pil yuvasına yerleştirdim.

Tekrar çalıştırma düğmesine basınca oyuncak çalışmaya başladı. Sonsuz bir sevinç duydum. Bozuk oyuncağımı kendim tamir etmeyi başarmıştım. Amacıma nihayet ulaşabilmiştim ve bu gün benim için zor ama mutlu sonla bitmişti.


Okul kütüphanesindeki bir kitabı konuşturarak aşağıya onun duygularını anlatan, hikâye edici bir metin yazınız.


Okul kütüphanesindeki bir kitabı konuşturarak aşağıya onun duygularını anlatan, hikâye edici bir metin yazınız.

Yaklaşık iki yıl önce beni kitapçıdan satın alıp okuduktan sonra başka çocuklar da faydalansın diye okul kütüphanesine bağışlanmış bir kitabım . Sahibim olan küçük kız okuma çok seviyordu . Elinden kitabı hiç düşürmezdi . Beni okurken edindiği bilgileri etrafındakilerle paylaşır onları da kitap okumak konusunda heveslendirmeye çalışırdı. Çünkü bildiklerini başkalarına aktarmayı ve bilgilerin de tıp kı sevgi gibi paylaşıldıkça çoğaldığına inanırdı.

İki yıldır buradayım ve inanır mısınız hem çok sıkılıyorum hem de çok üzülüyorum . İki yıl boyunca okul görevlilerinin ayda bir gelip de kitapların tozunu alması ile bana dokunuluyor . Ha unutmadan birkaç ay önce bir çocuk rafların arasında dolaşırken bir ara beni alacak gibi olmuştu ama sonra vazgeçti . Benim anlatacaklarımı bir bilseler eminim hiç yanından ayırmayacaklar ama nedense isteksiz davranıyorlar . Bir kitap olarak diğer arkadaşlarım gibi beni de en çok üzen şey ilgisizlik . Çocukların tablet bilgisayarlarla ilgilenmeye başladığından beri bize olan ilgileri azaldı . Ama bilseler ki bizim hiç şarjımız bitmez , onlara radyasyon yayarak zarar vermeyiz eminim en iyi arkadaşları biz olurduk .

Şimdi okullar açılacak inşallah yeni gelen çocuklar okumayı seviyorlardır . Çünkü onlara faydalı olmak istiyorum . Sizler de okullarınızdaki kitapları mahzun bırakmayın olur mu ?  

Vatan Özlemi Konulu Bir Hikaye


Vatan Özlemi Konulu Bir Hikaye

Savaş tüm şiddeti ile devam ediyordu . Bomba sesleri kulak sağır edecek kadar şiddetlenmeye başlamıştı . Mehdi küçük bir çocuktu ve son zamanlarda oyunları yıkık dökük binaların arasında saklambaç , kovalamaç gibi oyunları oynamak olmuştu . Eskisi gibi iyi de beslenemiyorlardı ve günden güne zayıflamaya başladı . Babası bir gün eve geldi ve acilen alabildikleri eşyaları alıp bir an önce ülkelerini terk etmeleri gerektiğini aksi halde başlarına korkunç şeyler gelebileceğini söyledi .

Kısa sürede toparlandılar ve bir kamyonun arkasına bindiler . Mehdi kamyon ilerlerken yavaş yavaş uzaklaşan ve küçülen evlerine bakıyor " Bir daha görebilir miyim acaba ? " dercesine düşüncelere dalıyordu . Aç susuz , tıklım tıklım araçlarda ve çadırlarda günlerce seyehat edip Türkiye'ye ulaştılar . Yağmur yağdıkça su basan zemin katta iki oda küçü bir yer buldular .  Mehdi kapıya oturuyor ve karşıdaki parkta neşeyle oynayan çocukları seyrediyordu . Neler konuşuyorlar, nasıl bu kadar neşeli olabiliyorlar hiç anlamıyordu . Ara sıra da gözleri yaşarıyordu. Evini , vatanını özlemişti . Her köşesinde anılar saklayan o kerpiç ev gözünün önünden gitmiyordu . Burada kimsenin dilini anlayamamak , insanlar tarafından acınarak bakılmak çok zoruna gidiyordu .

Günler hatta yıllar geçti . Mehdi dil öğrendi, okula gitti , yeni arkadaşları oldu , oyunlar oynadı ama o yıkık dökük binalar arasındaki saklambaç kadar zevk alamadı . Yıllar geçtikçe de içindeki vatan özlemi daha da katlandı .

Vatanınızdan, Memleketinizden Uzun Süre Ayrı Kalsaydınız Nasıl Etkilenirdiniz, Neler Hissedersiniz ?


Vatanınızdan, Memleketinizden Uzun Süre Ayrı Kalsaydınız Nasıl Etkilenirdiniz, Neler Hissedersiniz ?

Vatanım benim için  su içmek kadar , ekmek yemek kadar  önemli bir gereksinimdir . Çünkü ben bu gereksinimlerimi ,  sosyal gereksinimlerimi ve   psikolojik gereksinimlerimi ancak ve ancak vatanım içinde özgürce yaşayarak gerçekleştirebilirim . Vatanımdan, memleketimden uzun süre ayrı kalsaydım elbette çok zor günler ile karşı karşıya kalabilirdim. Çünkü vatandan ayrılışın  ızdırabı çok olurdu.  Gittiğim yerlerde konuşan insanlarını dilini anlamadığım için oraları hiç benimseyemezdim .

Devamlı bir şüphe içinde yaklaşırdım her şeye . Acaba bu konuşan insanlar benim hakkımda olumsuz şeyler mi söylüyor diye düşünmeden geçmezdim . Kendi ülkemde devam ettirdiğim okulumu yarım bıraktığım için burada daha değişik eğitim sistemi olduğu için  buraya uyum sağlamakta zorluk çekerdim . Kendimi büyük bir boşluk içinde hissederdim . Evimizi, avlumuzda annemin saksıya diktiği o muhteşem çiçeklerimizin kokusunu özlerdim . Annemin arkadaşlarım ile dışarıda oyun oynarken hadi kızım yemek saati geldi  demesini hatırlar ve bu duruma da çok ağlardım . Komşumuz Ayşe Hanımı , Mehmet Amcayı özlerdim . Onların birbiri ile münakaşalarını bile özlerdim . Babamın ben hasta olduğum zaman bana sımsıkı sarılıp beni vatanımdaki hastaneye götürmesini ve oradaki sağlık çalışanlarının bana güler yüzle davranmasını özlerdim . Dedemin eşeği ile türkü çığırarak beni de arkasına alıp götürdüğü günleri hatırladıkça gözyaşlarına boğulurdum . Kardeşlerimle  evimizdeki oyuncuklar için yaptığımız kavgayı özlerdim . Gittiğim yere uyum sağlamakta  çok zorlanırdım .

Hiç tanımadığım insanlara hemen güvenemezdim . Yeni bir yurtta yaşamak ve gelecek korkusu için ne olacağını bilememek beni mutsuz ederdi . Vatanımdan uzak kaldığım için bir zaman sonra gelenek ve göreneklerimizi de belki unutmaya başlardım. Kültürüme yabancı olurdum, ana dilimin inceliklerini unutmaya başlardım ve daha bir çok olumsuz şeyler ile karşı karşıya kalabilirdim.

Ülkelerinden Göç Etmek Zorunda Kalan İnsanların Ne Gibi Zorluklar Yaşadığını Düşünüyorsunuz?


Ülkelerinden Göç Etmek Zorunda Kalan İnsanların  Ne Gibi Zorluklar Yaşadığını Düşünüyorsunuz?

İnsanlar Çeşitli sebeplerden dolayı , doğup büyüdüğü, nefes aldığı, benimsediği ana vatanından  göç etmek zorunda kalmaktadır. Vatan her insan için değerlidir. Ülkeler arasındaki  siyasi çekişmeler, ülke içindeki iç çekişmeler, savaşlar, doğal afetler  gibi durumlardan dolayı mülteci kardeşlerimiz çok büyük sorunlar ile karşı karşıya kalmaktadır.

Ana vatanından ayrılan kişi gittiği yerlerde  çeşitli problemler ile karşılaşır.  Gittiği yerin kültürüne uyum sağlamada zorluk çekebilir, gittiği yerin dilini bilmediği için kendisini ürkek bir kuş gibi hisseder. İçinde  vatan özlemi ağır basar ve duygusal problemler yaşamaya başlar. Kendi vatanında bir meslek sahibi olan kişi, başka ülkeye gittiği zaman  işsizlik sorunu ile karşı karşıya kalabilir.  Örneğin ülkemize gelmek zorunda kalan Suriyeli mülteciler  çeşitli sorunlar ile karşı karşıya kalabilir. Bunlardan ilki kayıt işlemlerinin tam anlamı ile yapılamamasıdır. Kamplarda kalan kişilerin kayıtları yapılırken, kamp dışı nüfusa ulaşmada çeşitli sorunlar yaşanabilir. Bu insanlarda gelecek korkusu baş gösterir ve kendilerini psikolojik anlamda kötü hissetmeye başlarlar. Diğer bir soruna baktığımızda ise şunu söyleyebiliriz: Çocuklar vatanlarından, sevdiklerinden ayrı  düştüğü için en büyük üzüntüyü de onlar yaşayabilir. Sağlık sorunları, eğitim alanında sorunlar ortaya çıkabilir. Vatanlarından kaçmak zorunda kalan  insanlar bu süreçte çeşitli işkencelere  de maruz kalabilir. Fiziksel işkence, ruhsal işkence gibi çeşitli işkencelere maruz kalabilirler. Sadece kendileri işkenceye maruz kalmamakla birlikte, sevdiği kişilerin de işkenceye maruz kalmalarını görmeleri onların  duygusal anlamda ileride çeşitli sıkıntılar yaşanmasına neden olabilir. 

Bu süreç içinde  yetersiz beslenme, sağlıksız koşullara maruz kalma,  finansal sıkıntılar, yeni bir ortama uyum sağlama gibi güçlükler ile karşı karşıya kalabilirler.İşkence görmüş mültecilerde üç büyük kayıp ortaya çıkar. Bunlar: ailelerinin ve arkadaşlarının onlara sağladığı sevgi ve saygının  kaybı, tanıdıkları sosyal çevrenin kaybı, toplumsal statü kaybı gibi kayıplar ortaya çıkar. Mültecilerin ana yurtlarından aldığı olumsuz haberler de onları mutsuz eder. Bize düşen ise mülteci kardeşlerimize sahip çıkmaktır. Onları ötekileştirmeden , olduğu gibi kabul etmektir. Türkiye Cumhuriyeti de bu konuda üzerine  düşen görevi her zaman yapan, dünyaya örnek olmuş bir ülkedir.

Acındırırsan Arsız Olur, Acıktırırsan Hırsız Olur Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Acındırırsan Arsız Olur, Acıktırırsan Hırsız Olur Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Toplumun temel yapı birimini aile denen kurum oluşturur .  İyi bir aile öyle güçlü ve öyle kutsal bir kurumdur ki ,  her ne yaşanırsa yaşansın böyle aileler kolay kolay dağılmazlar . Ailenin mutluluğunu sağlayan, anne ve babaya neşe kaynağı saçan kişiler ise elbette minik yavrular olacaktır . Aile çocuğunu nasıl yetiştirirse, o çocuğa nasıl örnek olursa , çocuk da onlar gibi olacaktır.  Bunun için aile bireyleri çocuğu iyi anlamalı, ona her şeyden önce sevgiyi tattırmalıdırlar . 

Sevgisiz bir ortamda büyüyen , çocukluğunu  yaşayamamış bir çocuk ilerde ne kadar  varlığa sahip olursa olsun  kolay kolay  mutlu olamaz . İşte burada anne ve babaya çok büyük görevler düşmektedir . Anne ve baba çocuğun maddi ve manevi gereksinimlerini karşılamalı ve çocuğu hiç kimseye muhtaç ettirmemelidirler . Çünkü bir çocuğun ilk ihtiyaç duyduğu şey koşulsuz sevgi , daha sonra ise fiziksel gereksinimleridir .  Anne ve baba  çocuğa her zaman iyi örnek olmalı , kaba davranışlarda bulunmamalıdırlar . Anlayışlı , kibar  insan olmalıdırlar.  Çocuğunu dinlemeli , onun isteklerine cevap verebilmeli ve çocuğu iyi yola teşvik etmelidirler . Onun her türlü ihtiyacı için aile seferber olmalıdır . Eğitimin temellerinin atıldığı ilk yer olan aile kurumu üzerine düşen sorumluluğu hakkı ile yerine getirebilmelidir . Anne ve ve baba  çocuğunu  zor duruma düşürüp onu yaramaz kimse haline dönüştürmemeli , onu gerçekten iyi anlamalıdır . Bakamayacaklarsa çocuk dünyaya getirmemelidirler .

Dünyaya gelen her çocuk  topluma iyi bir şekilde kazandırılmalı ve sağlıklı ve eğitimli nesiller ortaya çıkarılmalıdır.  Çocuklarımızın kişiliği ve karakteri zedelenmemeli, onlar çok ama çok sevilmelidir. Onları acındırarak, onların üzerinden rant elde edilmeye çalışılmamalıdır. Çocuklara  sadece amaçlarına ulaşmak için , iyi bir eğitim alabilmeleri için  güzel yetiştirmeli, onları kimselere muhtaç etmemelidir aileler.

Anne Sevgisi İle İlgili Özlü Sözler


Anne Sevgisi İle İlgili Özlü Sözler

Annelik  duygusu, hanımlara Yüce Allah tarafından verilmiş olan en önemli ve  en kutsal hislerden biridir . Anne olan  kişi kendini düşünmez ve her zaman çocuğunu düşünür . Çünkü onun için en önemli  şey çocuğunun her zaman sağlıklı olması ve mutlu olmasıdır .  Annelerimiz bizim için her türlü zorluğa göğüs geren muhteşem  varlıklardır . Onun için onları her zaman çok sevmeliyiz ve onlara hak ettiği değeri vermeliyiz .
Anne sevgisi ile ilgili özlü sözler şunlardır :
* '' Annene hizmet et; çünkü cennet annelerin ayakları altındadır.'' Hz. Muhammed (sav ) 
* ''  Anne hakkına dikkat et. Onu başında taç et!  Zira anneler doğum sancısı çekmeselerdi, çocuklar dünyaya gelmeye yol bulamazlardı.'' Mevlana
* '' Ana babasına iyilik yapana ne mutlu! Allah onun ömrünü artırsın!” Hz. Muhammed (sav)
* '' Siz iffetli (namuslu) olunuz ki, hanımlarınız da iffetli olsunlar. Anne babanıza iyilik ediniz ki, çocuklarınız da size iyilik etsinler.'' Hz. Muhammed (sav)


* ''  Ana babasına iyilik yapana ne mutlu! Allah onun ömrünü artırsın! ”  Hz. Muhammed (sav)
* '' Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz.''  Türk Atasözü
* ''Anneler, her şeyi görmeseler bile kalpleriyle duyarlar.'' Ostrovski
* '' Beşik sallayan eller, dünyayı yerinden oynatacak bir gücü simgeler.''  Peter de Vries
* '' Bir adam en çok sevgilisini, en iyi şekilde ailesini, en uzun da annesini sever.'' İrlanda Atasözü
* '' İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır.'' Lokman Suresi 14. Ayet


* '' Annem her yerde… Bir gül kokusunda, bir kaplanın gözlerinde, bir kitabın sayfalarında, yediğimiz yemekte, çölün fırtınasında, gün batımının pırıldayan cevherinde, dolunayın kristal ışığında, gün doğumunun tüllerinde.'' Grace Seton Thompson
* '' En yüce en derin sevgi anne sevgisidir.''

Taş Yerinde Ağırdır Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Taş Yerinde Ağırdır Atasözü İle İlgili Kompozisyon

Taş yerinde ağırdır atasözü “İnsanların kendilerini en iyi ifade edebilecekleri , başkaları tarafından dikkate alınacakları yer kendi çevresidir .” anlamına gelmektedir . Bu atasözümüzü insanlar kendi mesleklerine ve yaşam tarzlarına uygun şekilde davranmalıdırlar şeklinde de açıklamak mümkündür .

İnsanlar bazen farklı ortamlara girmek , kendilerini göstermek isterler . Ancak kendi çevresi içinde olmadığı için çok da dikkate alınmaz  ya da sözleri veya davranışları beklediği ilgiyi görmez . Mesela samimi bir arkadaşınızla o arkadaşınızın sizin tanımadığınız farklı arkadaşları ile aynı ortama girdiğinizde ister istemez kendinizi oraya ait hissedemezsiniz . Ne kadar da kendine güvenen biri olsanız bile biraz da olsa kendinizi dışarıda hissedersiniz . Atalarımız “ Her horoz kendi çöplüğünde öter. “ demişlerdir . İşte taş yerinde ağırdır atasözü de bu atasözümüz ile birbirine yakındır . Çünkü insan bildiği , tanındığı , sevildiği ve sayıldığı yerlerde beklediği itibarı görür. Çünkü onu tanıyanlar ile birlikte kişinin bir ağırlığı, bir saygınlığı vardır. Tanımadığı yerlerde sıradan bir insan olmak ötesinde anlam ifade etmez . Yine bu atasözümüzden herkes mesleğine , konumuna yakışır işler yapmalıdır anlamını da çıkarabiliriz . Bir öğretmen toplum tarafından örnek davranışları ile tanınmak ister . Böyle bir mesleği yapan kişi yalanla dolanla farklı işler yapmaya çalışırsa saygınlığını yitirir .

Herkes sevildiği ve sayıldığı yeri iyi bilmeli ve ait olmadığı yerlere girmeye çalışmamalıdır . Böyle yapanlar hem geldikleri yeri küstürür hem de katılmak istediği yerde itibar görmez .

Sabır İle İlgili Özlü Sözler


Sabır İle İlgili Özlü Sözler

Bu dünyaya geliş amacımız  Yüce Rabbimiz tarafından imtihan edilmektir . Hayatta kimi zamanlarda büyük acılar , kayıplar ve başarısızlıklar yaşayabiliriz . Yaşadığımız her acı, yaşadığımız her deneyim bizi daha olgun yapar .  Yaşanılan olumsuz durumlarda ise  sabretmeliyiz ki o kötü günler geçsin . Çünkü her kötü günün ardında bizi bekleyen güzel günler olacaktır inşallah . Bunun için elimizden geldiği kadar sabretmeliyiz ve Yüce Allah'a isyan etmemeliyiz .
Sabır ile ilgili özlü sözler şunlardır:
* '' Allah sabredenlerle beraberdir.''  Hz. Muhammed.
* '' Sabır imanın yarısıdır.'' Hz. Muhammed.
* '' Sabır boyun eğmek değil, mücadele etmektir. '' Hz.  Ömer.
* '' Çıkacağım merdivene sabrı merdiven yaparım .'' Mevlana.
* '' Sabrı olmayanlar ne kadar fakirdirler''. SHAKESPEARE .
*  '' Sabırla nezaket birleşince, güç doğar. Leigh Hunt.


* '' Sabrınız gücünüzden daha çok şey başarır.'' Edmund Burke .
* '' Sabretmeyi bilmiyorsan baştan kaybetmişsindir.''  Şener Şentürk
* '' Asıl hüner ve afiyet, bollukta sabretmesini bilmektir.'' İmam-ı Gazali
* '' Sabır, biraz da zaman; güçten, öfkeden daha yaman.'' La Fontaine
* '' Sabırda musibet, hüzün ve telaşta menfaat yoktur. '' Hz. Ebubekir
* ''  Beklemeyi bilen insan, her şeyi elde edebilir.'' Benjamin  Disraeli.
* '' Canı yanan sabretsin. Can yakan, canının yanacağı günü beklesin.''  Hz. Muhammed .
* ''  Sabır; selamet ve saadet evinin anahtarı ve her musibetin ilacıdır.'' Hz. Ali
* '' ilim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden''.  Şems-i Tebrizi .
* '' Yaptığın işte sabırlı olursan; her ne iş yaparsan yap tamamlarsın.'' Lao Tzu  .
*  ''Sabret ki her şey hissettiğin gibi olsun. Sabret ki her şey gönlünce olsun.'' Mevlana 
*'' Kim sabrederse rızkı gelir ona. Aşırı hırsla çalışma ve çabalama sabırsızlıktır.'' Mevlana .



* '' Eğer kayda değer bir buluş yaptıysam bunu  herhangi bir yetenekten çok  sabıra borçluyum.'' Newton.
*'' Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz, şunu da unutma, insanı yaşat ki devlet yaşasın.''  Şeyh Edebali 
* '' Ey Can, sana bir daralma gelirse, yararınadır; Kaygılanma. Sürekli yaz mevsimi olsaydı, güneş bahçeyi yakıp kavururdu. '' Mevlana 

Su Hayattır İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Su Hayattır İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Hayatımızın vazgeçilmez en önemli doğal kaynağı sularımızdır .  Su,  insan yaşamı için oksijenden sonra  en önemli ikinci ihtiyacımızdır . Su bizim için  ve diğer tüm canlılar için  fiziksel bir ihtiyaçtır . Su olmadığı zaman hayat durur ,  canlılar yaşayamaz .  Bunun için sularımızın değerini bilmeliyiz ve  sularımızı boş  yere israf etmemeliyiz .

Gerek evde  olsun , gerek iş yerinde olsun ve gerekse başka yerlerde olsun sularımızı boş yere akıtmamalıyız  ve su konusunda tutumlu davranmalıyız .   Sağlıklı bir insan belki bir kaç hafta aç kalabilir fakat susuz ancak iki - üç gün yaşayabilir . Çünkü su bizim  hayatta kalmamızı sağlayan en  önemli içeceğimizdir . Suyun  olmaması canlıların  yok olması anlamına gelir . Son yapılan araştırmalara göre ülkemizde de ileriki yıllarda su sorunu yaşanmaya başlayacaktır. Türkiye su fakiri bir ülke olduğu zaman  asıl zorluklar işte o zaman başlayacaktır. Bunun için suları bilinçli tüketmeliyiz, su israfından ısrarla kaçınmalıyız. Sularımızı asla kirletmemeliyiz . Sularımıza sanayi atıkları karışmamalıdır . Kimyasal ilaçlar katılmamalıdır .  Su olmadığı zaman her türlü salgın hastalık ortaya çıkar ve bu hastalık kısa sürede tüm dünyaya yayılır ve canlılar için büyük bir tehlike ortaya çıkar . Bunun için sularımızı her zaman temiz tutmalıyız ve  suları kirletmemeliyiz .

Sağlıklı bir bünyeye sahip olabilmek için gün içinde vücudumuzun istediği oranda su içmeliyiz .   Hep birlikte su ile yaşayın, çok yaşayın . Şu sözü de unutmamalıyız:  '' Suyun değeri  kuyu kuruyunca anlaşılır.'' Thomas Fuller. Onun için su yaşamdır, susuzluk ise felakettir. Geç olmadan kaynaklarımıza sahip çıkalım ve onları gerektiği kadar  tüketen bilinçli kimselere dönüşelim.

Verip Pişman Olmaktansa Vermeyip Düşman Ol Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Verip Pişman Olmaktansa Vermeyip Düşman Ol Atasözü İle İlgili Kompozisyon

Birçoğumuz etrafımızdaki insanlara yardımcı olmayı isteriz . Birisinin sıkıntısını gidermek , zor durumdan birini kurtarmak elbette ki çok güzel bir davranıştır . Ancak maalesef bazı insanlar vardır ki kadir kıymet bilmezler , yapılan iyilikten anlamazlar . Bu tür insanlara yapılan iyiliğin kıymeti olmadığı gibi başımıza dert bile açabilir. 

Borçlu bir insanın derdini çözmek için ona istedi parayı verdiğinizi düşünün . Eğer bu insan borcuna sadık değilse sizin verdiğiniz parayı söz verdiği zaman geçmesine rağmen ödememekte direniyorsa böyle bir insana yaptığınız iyilik sizi zora sokar . Elbette para pul her şey değildir ama insan çalışıp kazandığı , zorlukla elde ettiği parayı bir başkasına hibe etmeyi de istemez . İşte bu yüzden sonradan verdiğinize , yardım ettiğinize pişman olacağınıza en baştan vermeyip de küsmek daha iyidir . Çünkü bu şekilde birkaç gün başınız ağrır ama verdiğinizi alamadığınızda her gün içinize dert olur .

Yardımlaşmak çok güzeldir ama yardımı da hak edene yapmak lazım . Kıymet bilmez insanlara yardım edip de kendiniz zor durumda kalmaktansa hiç yardım etmeyip küs kalmak daha hayırlıdır . Böylece kimseyle düşman da olmayız.

Aklın ve ilmin üç büyük düşmanı vardır: Kötülük, bilgisizlik ve tembellik. Özdeyişi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Aklın ve ilmin üç büyük düşmanı vardır: Kötülük, bilgisizlik ve tembellik.  Özdeyişi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

İnsanları  diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik akıldır . Akıl sayesinde olayları idrak ederiz , çalışırız , araştırırız , sorgularız ve evreni anlamaya çalışırız . İlim de aklımızı doğru kullandığımız zaman  gelir . Aklın ve ilmin düşmanı kötülüktür , tembellik ve bilgisizliktir. 


İnsan aklı ise iyi işler de yapabilir, kötü işler de yapabilir . İnsan aklı ile ilmini kötüye kullanır ve insanlığı yok edebilir . Örneğin; Amerika'nın Hiroşima ve Nagazaki'ye attığı atom bombaları ilmin kötüye kullanılmasının sonucu olmuştur .Bilgisizlik de kişinin cahil kalmasına neden olur . Cahil insan da hep yerinde sayar ve ne kendisine ne de yaşadığı topluma faydalı olur . Bilgisiz insan bilim ve teknolojiden geri kalır , uyurgezer gibi olur . Tembellik de aklın ve ilmin en büyük düşmanıdır . Tembel insan hep boş oturmaya alıştığı için bundan zevk alır ve çalışmak böyle insanlara ağır gelir .  Tembel insan meraklı olmadığı için , iyi bir araştırmacı, iyi bir gözlemci olmadığı zaman ülkesine de zararı dokunur . Onu için aklı ve ilmi doğru kullanmalıyız . Kötülükten, bilgisizlikten ve tembellikten kurtulmak için çok çalışmalıyız ve  barışçıl, güzel niyetli insanlar olmalıyız.

Ülkemizin gelişmesi için akıllı olmalıyız , çok çalışmalıyız , zor zamanlarımızda milletçe birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmeliyiz . İşte o zaman akıl ve ilim bize fayda sağlar ve biz yükseliriz .

"Ana ailenin güneşidir . Bir ailede o olmazsa orada büyüyen çocuklar gölgede kalmış meyveler gibi olgunlaşamazlar." Özdeyişi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


"Ana ailenin güneşidir . Bir ailede o olmazsa orada büyüyen çocuklar gölgede kalmış meyveler gibi olgunlaşamazlar."  Özdeyişi İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Anne bir aileyi çekip çeviren , evi temizleyen , yemek yapan, yeri geldiği zaman  baba olan, yeri geldiği zaman işçi olan , yeri geldiği zaman öğretmen olan  fedakar kişidir . Annelerimiz güneş gibi evimizin içini aydınlatan, ruhumuzu aydınlatan  meleklerimizdir . Onlar bizi büyüten,  acılarımızda, sevinçlerimizde bizim yanımızda olan yiğit kadınlardır .

Annelik dünyanın en kutsal ve en  cesaret isteyen mesleğidir . Bir çocuk dünyaya getirmek, ona şekil vermek, onu topluma katabilmek ve onu sağlıklı bir şekilde büyütüp iyi insan yapabilmek gibi özel beceriler annelerimize ait becerilerdir .  Bir çocuğun anadan mahrum olarak büyümesi o çocuğun hem çocukluğunda büyük yaralar açar hem de ileriki yaşlarında büyük yaralar açar.  Annelerimiz  çocuklarını çok sevmelidir ve onları anne sevgisinden asla mahrum bırakmamalıdır .  Ne yazık ki bazen öyle şeyler duyuyoruz ki daha üç aylık bebeğini bırakıp giden anneler, çocuğunu döven anneler, çocuğuna işkence eden anneler.... İşte bu gerçek annelik değildir . Gerçek anneler çocuğuna ahlak öğreten, çocuğunu karakterli yetiştiren, çocuğu amansız bir hastalığa tutulduğunda onun için her şeyi yapan kişilerdir. Bu elleri öpülesi analar baş üstünde taşınsa bile azdır . Evimizin güneşi olan , içimizi aydınlatan, bize sarılan, bizi öpücüklere boğan, yemeyen yediren, giymeyen giydiren analarımızın değerini bilmeliyiz .

Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed  Mustafa'nın  şu sözünü asla aklımızdan çıkarmamalıyız:  '' Cennet anaların ayakları altındadır.'' Anaya of bile denilmemelidir.'' Bizler de çocuklar olarak onların  çok sevmeliyiz.  Yüce Allah hiç bir çocuğu ana sevgisinden mahrum bırakmasın .