Yaşlılar Yaşlandıkça Ne İster? Bu Konu İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Yaşlılar Yaşlandıkça Ne İster?  Bu Konu İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

Tecrübelerine en çok güvendiğimiz,  sevgisi ve samimiyetleri ile bizlere yol gösteren , toplumun en önemli büyük çınarlarıdır yaşlılar. Yıllarca çocuklarına iyi bir baba olmak için, içinde yaşadığı vatana faydalı bir insan olmak için çalışmış, emek etmiş, alın teri dökmüş, aydın yaşlılarımız bizim en değerlilerimizdir. Elleri öpülesi  nur yüzlü bu insanların değerini bilmeliyiz. Onların kalbini kıracak en ufak bir hareketten kaçınmalıyız.





Yaşlılar ne ister sorusuna gelince cevap olarak şunları verebilirim: Yaşlılar her şeyden önce kendisine saygı gösterilmesini ister. Edep isterler. Kendinden küçük kimselerin  onlara karşılı edepli ve ahlaklı davranışlarda bulunmasını isterler. Gençlerin çalışkan ve üretken olmasını ister. Onlara yol gösterirler. Gençlerin iyi insan olmasını, vatanı ve milleti için ellerinden gelen her zorluğa göğüs germesini isterler. Yaşlı bile olsalar okumaktan vazgeçmezler. Daha çok okumak ve öğrenmek isterler. Kendilerine gündemdeki haberlerin denmesini isterler.  Okumaktan ve araştırmaktan vazgeçmezler. Sağlıklı olmak isterler. Bunun için evlatlar ana ve babalarına güzel yemekler yapmalı ve onları yalnız bırakmamalıdır. Evladı olmayan yaşlılara ise komşuları elinden gelen desteği sağlamalı ve onlara bir sıcak çorbayı çok görmemelidir.

 

Yaşlı insanlar şefkat ve merhamet isterler. Tıpkı küçük bebek gibi ilgi ve sevgi isterler. Kendilerine tepeden bakılmamasını , sözlerinin önemsenmesini isterler.  Yalanı sevmezler, doğruluktan ve dürüstlükten yana olmayı tercih ederler. Güven duymayı isterler. Onun için yaşlılarımızı elimizden geldiği kadar mutlu etmeliyiz. Onların yapamadığı, zorlandığı işlerde onlara yardım etmeliyiz. Zor günlerinde yanlarında olmalıyız. Onları  rahatsız etmemeliyiz  ve incitmemeliyiz.

Güven İle İlgili Özlü Sözler Yazınız.

 Güven İle İlgili Özlü Sözler Yazınız.

 

Hayatta en önemli konulardan biri de  kendine güvendir. Bir diğer önemli konu ise güvenilir insanlar ile yaşamak ve iyi insanlar kazanmaktır. Güvenin olduğu yerde yalan olmaz, doğruluk ve dürüstlük olur.  Bunun için her zaman güvenilir kimseler olmalıyız ve bize güvenen insanları hayal kırıklığına uğratmamalıyız.


Güven ile ilgili özlü sözler şunlardır:

·         Bir kimse senden emin değilse, sen de ondan emin olma.” Hz. Ali (r.a.).

·         * “Seni affedecek kadar olgunum ama tekrar güvenecek kadar aptal değilim.”  W. Golding.

·         * “İnsanın kendine güveni, büyük işlere girişmenin ilk şartıdır.”  Samuel Johnson

·         * “Kendine güvenen herkes, dünyayı idare edebilir.”  Voltaire.

·         * “Ağaca dayanma çürür, insana güvenme ölür.”  Türk Atasözü

·         * “Sana güvenmekte zorluk çekmemin tek sebebi, yalan söylemenin benim için ne kadar kolay hale geldiğini bilmem.”  Charles Bukowski

·         * “Güvenilmek, sevilmekten iyidir.”  George Macdonald.

·         * “Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında en güzel çare, dağ ile karı baş başa bırak.” Mevlana.

·         * “Sen Allah’a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar.”  Mevlana.

·         * “Seni affedecek kadar olgunum ama tekrar güvenecek kadar aptal değilim.”  W. Golding.


·         * “Herkese karşı iyi davran, çok az insanla yakınlık kur; güven bağlayacağın insanları da iyice dene.”  Washington.

·         * “Bir insanı doğru yapmak isterseniz ona güveniniz; düzenbaz yapmak isterseniz ona güvenmeyiniz. “ G. Bernard Snaw

·         * “Bir insanı sınava tabi tutmadan ona güvenmek acizliktir.” Hz. Ali.

·         * “- İnsanın yapabileceği en büyük fenalık, kendisine olan güvenini kaybetmesidir.”Richard Benedici.


·         * “ Kendine güven kazanmanın biricik yolu, başarısızlığa yer vermeyecek derecede bir şeye iyi hazırlanmaktır.”  (Lockwood Thorpe)

·         * “Çok güvenirseniz aldatılırsınız, ama hiç güvenmezseniz hayatınız azapla geçer. (Frank Crane)

·         * “- Her zaman güvensizlik göstermek, her zaman güvenmek kadar büyük bir yanlışlıktır.” (Goethe).


·         * “ Güvensizlik başlayınca dostluk kaybolur.” (Epicure)

·         * " Umut verip, güven aşılayıpta yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını iki dünyada da veremezsin.”  Hz. Muhammed (S.A.V.)

·         * " Kötü insanlara güvenilir, çünkü değişmezler."  (W Faulkner).





Çevrenin Korunması Çevrenin Önemi İle İlgili Özlü Sözler Yazınız.

Çevrenin Korunması  Çevrenin Önemi İle İlgili Özlü Sözler Yazınız.


İçinde yaşadığımız çevre Allah tarafından bize verilmiş  en büyük hediyedir. Çevrenin, doğanın bize onca iyiliğine rağmen biz insanlar onun kıymetini bilmiyoruz ve çevremizi, doğamızı gün geçtikçe daha da kötü hale getiriyoruz. İnsanlar daha bilinçli olursa daha çevre koruyucu olursa çevre de bize bunun karşılığını olumlu olarak yansıtacaktır. 


Yeşil alanların yok olması, ormanların yakılıp yıkılması, fabrika gazlarının, dumanlarının doğaya karışması, çevrenin tahribata uğraması bizim kendi sonumuzun gelmesine neden olur.  Toprak, hava su kirlenir. Bunlar kirlendiği zaman da yaşanılacak temiz çevre yerine bizi yok edecek zehirli bir hava ortaya çıkar.

 


Çevrenin korunması ve çevrenin önemi ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“ Doğada bağışlama yoktur.” Ugo Betti

“ Çevre, çevrecilere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir. “ Barış Manço.

“ Bırakın da tabiat  size dadılık etsin” William Wordsword

* “ Bir ulusun gerçek ze3nginliği ağaç örtüsü ile ölçülür.”  Richard  St Barbe  Baker

* “ Çevresel tehlikeler artık yalnızca kuş meraklılarını ilgilendirmiyor, bu tehlikenin çanları hepimiz için çalıyor.” Frank M Potter.

* “ Kirli çevre insan ruhunu kirletir, kirli ruhlar çevreyi kirletir.” Aziz Nesin

* “ Her yıkıntı onarılabilir, doğanın yıkıntısı asla “ Falih  Rıfkı Atay

* “  Çevremizi o kadar çok değiştirdik ki, şimdi bu çevreye uyabilmek için kendimizi de değiştirmek gerekiyor.”  Albert Camus

*”Uçmuyorsa kuşlar, ölüyorsa balıklar, nasıl yaşar insanlar?” Anonim

* “  Yarının doğası bugünden yaratılır.” Anonim.

* “  Yeşili sev, hayatı sev.” Anonim

* “Sağlıklı yaşam, sağlıklı çevre ile olur.” Anonim

* “ Herkes evinin önünü süpürürse, bütün şehir temiz olur.” Konfüçyüs.

* “Havayı, suyu, doğal yaşamı koruma çabalarımız, aslında kendimizi koruma çabalarımızdır. “ Stawart Udall

* “Ya bizler kentlerimizin kirlenmesini ortadan kaldıracağız ya da kentlerimizin kirlenmesi bizleri.” Robert F. Kennedy.

* “Kirletmemek, temizlemekten daha ucuzdur.” G.Hauptmann.

* “İnsan, temiz olmayan şeyleri su ile yıkayıp temizler, eğer su kirlenirse, o ne ile nasıl temizlenir?” Yusuf Has Hacip

* “Yeryüzü basitçe insanoğlu için bir erzak deposu ve çöp kutusu değildir. Yeryüzünün felaketimiz pahasına göz ardı ettiğimiz kendi gereksinimleri ve dinamiği vardır.” Mary Mellor.

* “ Yarının doğası bugünden yaratılır.” Anonim.

İçinden Elinden Geleni Yapmak, Damarına Basmak ve Gözden Geçirmek Deyimlerinin Olduğu Bir Hikaye Yazınız.

İçinden Elinden Geleni Yapmak, Damarına Basmak ve Gözden Geçirmek Deyimlerinin Olduğu Bir Hikaye Yazınız.


 Babam sabah erkenden bizi kaldırıp okula götürmek için yola koyuldu. Okula geç kalmak üzereydik. Annem hemen yaptığı sıcak simitlerden ve  ekmeklerden beslenmemize koyup bizi uğurladı. Dışarısı o kadar soğuktu ki soğuktan neredeyse ellerimiz donmuş, kirpiğimiz birbirine yapışmıştı. Ağrı’nın havası da bir başka soğuk olurdu kış geldiği zaman.  Babam hemen arabayı çalıştırmaya koyuldu. Arabamızın markası Şahindi. Babam arabayı çalıştırmaya  uğraşıyor fakat arabamız  bir türlü çalışmıyordu. Gece o kadar soğuk olmuştu ki araba bile çalışamaz duruma gelmişti. Elinden geleni yapan babamın artık dayanacak gücü kalmamış, çok yorulmuştu. Abim Mustafa  bir yandan şunu diyordu: 


"Baba çabuk çalışsın şu araba yoksa okula geç kalacağım , öğretmen kızacak diye babamın başının etini yiyordu. Babam tamam oğlum uğraşıyorum dedikçe abim babamı daha da sinirlendiriyor ve  babamın damarına basacak  laflar söylüyordu."


Bir saatlik bir uğraştan sonra babam arabayı çalıştırdı ve beni ve abimi okula yetiştirdi, kendisi de oradan işine gitti. Ben hemen koşa koşa sınıfa girdim. Öğretmenimiz neden geç kaldığımız  sordu ve ben de olanları öğretmene bir bir anlattım. Öğretmen de mazeretimi anladı ve bana kızmadı. Daha sonra ödevlerinizi açın  ödevleri gözden geçireceğim dedi. Ben  ödevlerimi çok şükür ki yapmıştım. Hemen ödevimi açıp öğretmene gösterdim . Öğretmen de aferin dedi. Daha sonra dersimizi işlemeye devam ettik. Okul çıkış babam  arabadaki sorunu tamamen halletmiş, dışarda bizi bekliyordu. Abim babamdan sabırsızlık gösterdiği için özür diledi. Babam  da onun kafasını okşadı ve olur öyle şeyler diyerek gülümsedi. Daha sonra arabamıza binip sıcacık yuvamıza gittik. Eve vardığımızda annem  çok güzel yemekler yapmıştı.


 Yaprak sarması, mantı, kek vb. Bunları bir güzel yedik. Annem akşama kadar bizim için elinden gelen her işi yapmış, evleri temizlemiş, yemekleri yapmıştı. Yemeklerimizi yedikten sonra  herkes odasına gitti. Bugünkü gördüğüm konuları gözden geçirdim,  ödevlerimi yaptım ve daha sonra dişlerimi fırçalayıp sıcacık yatağıma uzandım. Bu soğuk kış gününde dışarılarda olmadığım için de Allah'a şükrettim.



Bilim Ve Sanat Takdir Edilmediği Yerden Göç Eder Sözünü Açıklayınız .

Bilim Ve Sanat Takdir Edilmediği Yerden Göç Eder Sözünü Açıklayınız . 


Bilime ve sanata önemin verilmediği toplumlarda  hiçbir gelişme ve kalkınma sağlanamaz. Buradaki bilim insanları da kendilerine ve çalıştıkları alana yeteri kadar ilgi gösterilmediği için , bilime önem veren başka yerlere gitmek zorunda kalırlar.

Bilim insanları önem gördüğü yerde ise kendini daha çok geliştirir ve bulunduğu ülkeye  çeşitli yönlerden fayda sağlar. Sanata ve sanatçıya gereken önem verilmezse de sanatçılar , sanata önem verilen ülkelere gider . Oralarda kendilerini geliştirir ve çok iyi ürünler ortaya çıkarırlar.

Özgürce kendilerini daha iyi ifade ederler ve insanlığa faydalı şeyler bırakırlar . Bilim ve sanata gereken önem verilmezse bilim ve sanat  o bölgede gelişmez ve oradan uzaklaşır.

Yani başka ülkelere beyin göçü yaşanır. Bu da beyin göçü veren ülkelerin geri kalmasına neden olur . Beyin göçü alan ülkelerin ise daha çok gelişmesine katkı sağlar.  Beyin göçü alan ülkeler bilimde , teknolojide ve sanatta daha çok ilerler . Devlet yöneticileri özgür bilimsel ortam sağlamalı , bilim insanlarına , sanata , sanatçıya gerekli çalışma ortamları sağlamalıdır.





Bir ülkenin iyi bir şekilde gelişmesi için bilime , bilim insanlarına, sanata ve sanatçıya önem vermesi gerekir. Bilime ve sanata, sanatçıya gerekli önem verilmediği takdirde o ülke günden güne geriler, gelişemez, kültürel anlamda zengin bir ülke olmaz.

Misafirperverlik İle İlgili Hikaye Yazınız.

Misafirperverlik İle İlgili Hikaye Yazınız.

Üniversite sınavına hazırlanan ablam son günlerde daha çok çalışmaya başlamış ve sınavı kazanmak için elinden gelen her türlü fedakarlığı gösteriyordu. Üç yıldır çalışıyor ama istediği bölümün puanını bir türlü alamıyordu. Bu yıl kazanmak ve istediği bölüm olan  matematik öğretmenliğini kazanmak için can atıyordu. Çünkü öğretmenliği ve çocuklarla uğraşmayı çok severdi. Derken günler yavaş yavaş bitmeye başladı ve ablamın sınava gireceği gün geldi çattı.  Sahre ablam sınava gireceği gün o kadar heyecanlıydı ki bir an önce kahvaltıyı yapıp sınava yetişelim  baba diyordu.


 Kahvaltı bitti ve onlar sınav yerine gittiler. Biz de daha sonra annemle birlikte onların gittiği sınav yerine vardık. Babam orada ablamı bekliyordu. Bana döndü ve şunu söyledi: Çınar sende  de böyle heyecanlar yaşayacağız inşallah  oğlum dedi ve ben de gülümsedim.

Sınav saati sona erdi ve ablam sınavdan çıktı. Yüzündeki rahatlık çok güzeldi, resmen güller açıyordu yüzünde. İki hafta sonra sınav açıklandı ve  sınavdan istediği puanı aldı ve tercihini yaptı. Tercihinin sonucunda Cumhuriyet üniversitesi matematik öğretmenliği bölümünü kazanmıştı. Biz ise  İzmir’de  oturuyorduk.  Daha önce Sivas’a hiç gitmemiştik  fakat babamın  tanıdığı Sivaslı bir arkadaşı vardı. Askerlik arkadaşıydı Nazım Amca. Babam onu aradı ve ablamı oraya kaydettireceğini, bizi misafir olarak kabul edip edemeyeceğini sordu.

 

Nazım  Amca seve seve misafir kabul edeceğini ve bizler için elinden gelen her türlü yardımı yapacağını söyledi. Ertesi sabah erkenden yola çıktık ve Sivas’a vardık. Şirin bir şehirdi Sivas. Yolculuğumuz yorucu fakat zevkli geçti. Akşama doğru Nazım amcaların evine vardık. Bizi karısı ve çocukları ile güler yüzle karşıladılar. O kadar tatlı ve kibar bir eşi vardı ki anneme, babama, ablama ve bana çok iyi davrandı. Biz rahat edelim diye elinden gelen her şeyi yapıyor, bize hizmet ediyordu. Sivas’ın yöresel yemeklerinden hazırlamıştı. Sivas köftesi, içli köfte, ayran çorbası, Sivas katmeri, hıngel, madımak kavurması gibi yemekler hazırlanmıştı. Tatlılardan ise hurma tatlısı ve kadayıf yapmıştı.

Neşe içinde oturup o mis gibi yemekleri yedik. Nazım amcanın eşi  Gül Hanım çok misafirperver bir hanımdı. Çok güzel ahlaklı ve erdemli insanlardı. Çok sevmiştik bu aileyi. Onların da bizim yaşlarımızda iki çocuğu vardı. Çok güzel bir akşam geçirdik orda. Daha sonra sabah erkenden ablamın kayıt işlemlerini yaptırdık. İşlerimiz bittikten sonra Nazım Amca ve ailesi ile vedalaşıp İzmir’in yollarına koyulduk. Yol boyunca Nazım amca ve ailesinin  ne kadar iyi insanlar olduğunu, çok misafirperver kimseler olduğunu konuştuk durduk.



Ülkemizde Kitaba Verilen Önem Nedir? Yazınız .

Ülkemizde Kitaba Verilen Önem Nedir? Yazınız .


Ülkemizde kitaba verilen önem ne yazık ki istenilen düzeyde değildir . Çünkü kitap okuma alışkanlığımız fazla yoktur . Toplum olarak kitap okumayı boş zaman etkinliği gibi görüyoruz . Aslında bu son derece yanlış bir düşünce ve yanlış bir inançtır . Oysa kitap okuma her zaman olması gereken bir alışkanlık olması gerekir . Bunun için de daha çocukken bu okuma alışkanlığını , okuma disiplinini edinmemiz gerekir.

Gelişmiş ülkelerde yıllık kitap okuma sayısına baktığımızda bizden kat kat fazladırlar . Biz ise  daha çok televizyon başında vakit geçiriyoruz ve ne yazık ki kitap okumaya gereken önemi  vermiyoruz . Unesco'nun verilerin göre Türkiye Dünyada kitap okuma  oranı  bakımından 86 .sırada yer alıyor . Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olan bir ülkenin bu sıralamada olması sizce de garip değil mi?  Aslında kitap okumayı özendirmek için devletimiz çeşitli etkinlikler düzenlenmeli ve kütüphaneler hızla çoğaltılmalıdır .  Tabi ki okuyan , araştıran , ilgilenen kesim de vardır ama çok fazla değildir.

Bu okuma oranının daha fazla olmasını sağlamalıyız ve daha çok okumalı, daha çok kültürel birikime sahip olmalıyız . Japon biri yılda 25 kitap okunmakta, Fransız   yılda  7 kitap okunmakta, İsviçreli yılda ortalama 10 kitap okuyor . Bize baktığımızda ise biz 10 yılda bir kitap bitiriyoruz . Ne komik, ne acı bir durum sonuca baktığımızda .





Arkadaşlar bu durum  çok kötü. Geleceğimiz için hiç de parlak bir durum değildir. Milli kültümüzü korumak için, değerlerimiz unutmamak için kitap okuma sayısı artmalı ve bu kitap okuma konusunda gerekli olan çalışmalar, hazırlıklar yapılmalı, gerekli önlemler de alınmalıdır.

Kurtuluş Savaşı'nın Kazanılmasında Kitle İletişim Araçlarının Rolü Nedir ?

  Kitle İletişim Araçlarının Milli Mücadelenin Kazanılmasındaki Rolünü Açıklayınız?


Ülkemiz büyük bir kurtuluş savaşı ile karşıya kalmış , vatan toprakları işgal edilmeye başlamış ve İstanbul Hükümeti'nin teslimiyetçi politikası işgal kuvvetlerinin işini daha da kolaylaştırmaya başlamıştı.

Milletimiz ise bu duruma sessiz kalmamış , başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı'nda yaşanan olayları halka iletmek için çeşitli iletişim araçlarını kullanmış ve halkın bilinçlenmesini sağlamamışlardır . Kitle iletişim araçları ile  halk  her türlü haberden haberdar olmuş  ve bu sayede biraz da olsa moral bulmuştur. 


Mektup, telgraf, gazete ..vb sayesinde ülkemizde yaşanan her şey hakkında insanımız bilgilendirilmiş ve bu sayede halkımız birbiri ile daha da bütünleşmiştir . Birlik ve beraberlik içinde hareket eden milletimiz kitle iletişim araçlarından gelen bilgiler doğrultusunda hareket etmiş ve vatanına sahip çıkmayı bilmiştir . Her türlü olaydan haberdar olan halkımız düşmana karşı durmayı başarmış ve ülkesini işgal güçlerine teslim etmemiştir.




O dönemde görev alan haberciler ve gazeteciler de bu kutsal yolda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş ve  halkımız ile birlik olmuşlardır. Halk gelen bir telgraf, mektupta yazan bilgiler ile harekete geçmiş, halk kendisinde büyük bir güç bulmuştur . Kitle iletişim araçları olmasaydı , halkımız işgallerden haberdar olmayacak, belki de ülkemiz, ana vatanımız düşmana teslim olacaktı. İşte bu yüzden Kurtuluş Savaşında kitle iletişim araçlarının rolü çok büyüktür.

Atatürk'ün Milli Tarihimize Verdiği Önemi Anlatan Özdeyişler

 Atatürk'ün milli tarihimize verdiği önemi anlatan özdeyişlerden yazar mısınız?


Atatürk'ün sözü 1: “Milletimizin büyük kabiliyetleri tarihen ve mantıken sabittir.”
Atatürk'ün sözü 2 : “Milletimiz aleyhinde söylenenler bütünüyle iftiradır.”
Atatürk'ün sözü 3 : “Milletimiz… büyük güçlükler içinde bir imparatorluk vücuda getirdi. Ve bu imparatorluğu altı yüz yıldan beri tam bir ululuk ve büyüklükle sürdürdü. Bunu başaran bir millet elbette yüksek siyasi ve idari niteliklere sahiptir. Böyle bir durum yalnız kılıç gücüyle vücuda gelemezdi.”

Atatürk'ün sözü 4 : “Milletimizin zalim olduğu iddiası da sırf iftiradan, baştan başa yalandan ibarettir. Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve adetlerine riayet etmemiştir.”
Atatürk'ün sözü 5 : “…milletin tarihini okumamış veya milli duygudan yoksun kalmış oldukları anlaşılan bazı şahıslar, yabancıların aleyhimize ileri sürdükleri suçlamaları reddetmedikten başka, vatanlarını kabahatli göstermekten çekinmiyorlar”


Atatürk'ün sözü 6 : “Türler on beş asır evvel Asya’nın göbeğinde muazzam devletler teşkil etmiş ve insanlığın her türlü kabiliyetlerine belirti olmuş birer unsurdur. Sefirlerini Çin’e gönderen ve Bizans’ın sefirlerini kabul eden bir Türk devleti, ecdadımız olan Türk milletinin teşkil eylediği bir devlet idi.” (1 Kasım 1922)
Atatürk'ün sözü 7 : “İstanbul’u terk ettiğim güne kadar geçmiş bulunan vaziyetleri ayrı bir safha olmak üzere, o günden bugüne kadar cereyan eden olayların saklanmış olan vesikalarını tasnif etmek suretiyle hatıratımı yazmak niyetindeyim. Bunu yapmayı gelecek nesil için, Türk Cumhuriyeti Tarihi için bir vazife de sayıyorum.” (1924 Atatürk’ün S.D.V, s. 101)
Atatürk'ün sözü 8 : “Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir. Bu düşünce bizi elbette altı yedi yüzyıllık Osmanlı Türklüğünden, Selçuklu Türklerine ve ondan evvel bu devirlerin her birine eşit olan Türk Devletlerine kavuşturur.”
Atatürk'ün sözü 9 : “Evvelâ millete tarihini, asil bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu öğretmeliyiz.” (1930)


Atatürk'ün sözü 10 : “Ben fani bir insanım, bir gün öleceğim, büyüklüğüne ve üstün kabiliyetlerine inandığım Türk Milleti’nin gerçek tarihinin yazılmasını sağlığımda görmek istiyorum. Onun için bu toplantılarda kendimden geçiyor, her şeyi unutuyor, sizi yoruyorum. Beni affedin.” (1933)
Atatürk'ün sözü 11 : “Kültür işlerimiz üzerine, ulusça gönüllerimizin titrediğini bilirsiniz. Bu işlerin başında da, Türk tarihini, doğru temeller üstüne kurmak, öz Türk diline, değeri olan genişliği vermek için candan çalışılmakta olduğumuzu söylemeliyim. Bu çalışmaların göz kamaştırıcı neticeler vereceğine şimdiden inanabilirsiniz.” (1 Kasım 1935)

Depremlerin Zararlarından Korunma Yolları Nelerdir ? Maddeler Halinde Yazınız .

Depremlerin Zararlarından  Korunma Yolları Nelerdir ? Maddeler Halinde Yazınız .


Deprem : Yerkabuğunda  bulunan  levhaların ; birbirine sürtündükleri , birbirine sokuldukları  ve birbirinden uzaklaştıkları  yerlerde  meydana gelen  tabaka kırılmaları sonunda  oluşan yer sarsıntılarına deprem denilir. Türkiye Alp Himalaya deprem kuşağı içerisinde yer alan bir ülkedir .
Depremlerin zararlarından korunma yolları şunlardır :
*  Binalar deprem yönetmeliğinde yer alan kurallara uygun bir şekilde yapılmalıdır .
*  Aktif fay hatlarının olduğu alanlara yerleşim izni verilmemelidir .

*  Yollar , tüneller , sanayi tesisleri , barajlar gibi yerler depreme uygun  bir teknik ile yapılmalıdır .
*  Çok katlı binalar yapılmamalıdır .  Kat sayısı az olan binaların yapımına öncelik verilmelidir .


*  Deprem alanlarında  elektrik ve doğalgaz sistemlerinde erken uyarı sistemleri kurulmalıdır .
*  Yerleşmeler bataklık alanlara kurulmamalıdır .
*  Deprem  konusunda insanlarımız bilinçli hale getirilmelidir .
*  İlk yardım konusunda  eğitim alınmalıdır .
*  Depremde çıkması olası olan yangınlara karşı , binalara erken alarm sistemleri kurulmalıdır .


*  Her  yerde  deprem eylem planı hazırlanmalıdır .
*  Acil durum ve deprem  çantası hazırlanmalıdır .
*  Deprem anında neler yapılacağı ile ilgili  bir plan yapılmalıdır .
*  Deprem esnasında ve deprem  sonrasında paniğe kapılmamalıyız .
*  Binalarda deprem esnasında  hasarı artırabilecek olan tüm eşyalar  belli bir yere sabitlenmelidir .

Televizyonun Çocuğun Konuşması Üzerindeki Etkisi

 Televizyonun Çocuğun Konuşması Üzerindeki Etkisi

Çocuklarımız bizim en değerli varlıklarımızdır. Onların gelecekte daha sağlıklı olmaları için , daha sosyal olmaları için hayata aktif olarak katılmaları gerekir. 0 - 3 yaş arasındaki dönem  çocuğun gelişimi açısından çok önemlidir. Çocuklarımız sadece yeme içmeye muhtaç değildir. Onların en önemli  ihtiyaçlarından birisi de sevgidir. Onlara sevgi ile bakmak , onlar ile kaliteli zaman geçirmek çocukların gelişiminde yarar sağlar. 

Çocuklarımız ile ilgilenmediğimiz zaman , onlara değer vermediğimiz zaman  çocuklarda duygusal ihmal oluşur. Çocuklar ile ilgilenilmediği zaman  çocukların beyni daha az gelişmektedir . Bunun için çocuklar ile daha çok ilgilenmeliyiz. Çok fazla televizyon seyreden çocuklarda  kaygı, korku, gerginlik, uyku sorunları,  gibi olumsuz davranışlar görülür. 

Reklamlarda gördükleri abur cuburları yemeyi istemekte ve ana yemeklerini yemememe davranışı başlamaktadır. Hareketsiz kalıp abur cuburu da tüketince hızla kilo almaya başlamaktadırlar ve bu çocukların sağlığını ciddi anlamda tehlikeye atmaktadır.

Televizyon çocukların konuşmalarında güçlük yaşamasına neden olur . Çünkü televizyon ucuz bakıcıdır. Çocuklarda geç konuşmaya neden olmaktadır . Bunun için anneler , babalar çocuğu kesinlikle ihmal etmemelidir . Çocukları ile çeşitli oyunlar oynamalı , onlarla göz teması kurmalı ve onları çok sevdiğini belli etmelidirler. Çocuklarımızı kendi hallerine bırakmamalıyız.

 Bu konuda anne ve babalar kendi çapında şu önlemleri almalıdırlar:

* Çocuklar mümkün olduğu kadar televizyon karşısında fazla vakit geçirmemeli ve tek başına bırakılmamalıdır.
*  Televizyonun zararlı etkileri çocuklara güzel bir dille anlatılmalıdır.
* Çocukların gerçek dünya ile iletişime geçmesi için onlarla nitelikli vakit geçirilmeli ve çeşitli oyunlar oynanmalıdır.
* Çocukların izledikleri çizgi filmler gözden geçirilmeli ve gerekirse birlikte izlenmelidir. 
* Çocukla birlikte kararlar alınmalı ve bu kararlar uygulanmalıdır.
* Çocuklar fiziksel, ruhsal ve zihinsel açıdan gelişmeleri için çeşitli spor faaliyetlerine yönlendirilmelidir.





Televizyonu açıp onları da karşılarına oturtup saatlerce ev işleri görmemeliyiz . Televizyonun çok fazla seyredilmesi çocuklarda çeşitli gelişim sorunlarına neden olur . 

Bunun için mümkün olduğu kadar çocuklarımız ile daha fazla vakit geçirmeliyiz , onların duygularını ihmal etmemeliyiz . Çünkü onlar bizim her şeyimizdir.

Mevlana'nın Sözlerini Yazınız .

Mevlana'nın Sözlerini Yazınız .

Mevlana bizim için çok değerli bir ilim insanı , tasavvuf insanıdır . Ona göre bu dünya geçicidir . Onun için bu dünyanın nimetlerine , zenginliklerine aldanmamak gerekir . Asıl önemli olan dünya öbür dünyadır . Bunun için de bu dünyada çok çalışmalı , ibadetlerimizi yapmalı ve Yüce Allah'a yakışır bir kul olmalıyız.

 Mevlana'nın sözleri şunlardır :
*Kalbin bir gün seni sevgiliye götürecek . Ruhun bir gün seni sevgiliye taşıyacak . Sakın acında kaybolma . Bil ki çektiğin acı bir gün dermanın olacak .
*Ben hiç dilek tutmadım , hep dua ettim . Ömrün ömrüme nasip olsun diye!


*Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders . Nasibinde yoksa bütün cihan önüne serilse sana ters


*Sus gönlüm ! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısının olacağına inanarak sus .

*Gerçek aşkı bilen kalp bir damla suya bile hürmetle bakar .

*Üstünün dostu ol ki üstün olasın . Kendine gel be hey azgın , mağluplarla dost olma! Münkirin delili ancak ve ancak şudur: Ben şu görünen yurttan başka bir şey görmüyorum! Hiç düşünmez ki nerede görünen bir şey varsa o, gizli hikmetleri haber vermededir. Her görünen şeyin faydası, faydanın ilaçlarla gizli oluşu gibi o şeyin içinde gizlidir.

*Nefsin ejderhadır. Öldü sanma, uykuya dalar o. Dertten eline fırsat düşmediği için uyur. Derdin bitince çıkar hemen. Hüner; dertsizken de nefsi uykuda tutmadadır.

* Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir.
*Ey Müslüman, edep nedir diye sorarsan bil ki edep, her edepsizin edepsizliğine katlanmaktır.

*Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Bölünebilir misin ikilere, üçlere, gerekirse binlere? Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin? Sevmenin demesi olmaz. Unutma; ya çok seversin bir kere, yada hiç sevmezsin.

*Her Yerde Olmak Gibi Bir Duan Varsa, Gönüllere Gir; Çünkü Sevenler, Sevdiklerini Gönüllerinde Taşırlar.

*Tutalım ki Ali’den Zülfikâr sana miras kaldı. Sende Ali kolu ve kalbi yoksa Zülfikar neye yarar ki?



*Allah’ın defineleri yıkık gönüldedir. Yıkık yerlerde pek çok defineler gömülüdür. Kırılmış, iki yüz parça olmuş gönülü yapmak, Allah’a Hac’tan da yeğdir, Umre’den de.

*Sen, canının içinde Kur’an nurunu istiyorsan, şunu bil ki, oruç bütün Kur’an’ın tertemiz nurunun sırrıdır.

* Güzelliğin bir damlası olan LEYLA için uykuyu haram etmek çok değilse, Güzelliğin kaynağı MEVLA için bir ömrü feda etmek az bile.

*Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.

*Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzülmemeli; çünkü, Hakk’ın lûtfuyla bazen umutsuzluktan bile umutlar doğar. Ey gönül, sakın umutsuzluğa düşme! Allah’tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, sögüt ağacının dalı bile hurma verir.

*Bakın! Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun en doğru tedavi yolu ise SEVGİYİ aramak, yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz. Sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız.

*Gözünün gördüğünü gönlünün gördüğüne değişirsen EYVALLAH. Gönlünün gördüğünü gözünün gördüğüne değişirsen EYVAH EYVAH.
*Gözyaşının bile görevi varmış. Ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış.

*Sen yerde olanlara merhamet et ki,gökte olanlar da sana merhamet etsin Senden aşağı olana acı ki,senden üstün olan da sana acısın.

*Ten midesi insanı samanlığa çeker, gönül midesi reyhana çeker. Ot ve arpa yiyen kurban olur, Allah nuru ile nurlanan Kuran olur. Senin yarın pislik, yarın da misktir. Kuran’la miskini artır.

* Merhamette güneş gibi ol; cömertlikte akarsu gibi ol; tevazuda toprak gibi ol; ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.


*Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; Çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar

*Şöhret afettir; şöhret peşinde koşmak iyi tanınmak için uğraşmak insanlığa yakışmaz. Eğer sen hakikati aşk incisini arıyorsan görünüşten kurtulman denize dalman derinliklere inmen gerek! Yoksa şöhret gösteriş deniz kıyısına düşen köpüktür.

*Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır

*Hz. Mevlanaya; Neden hep yak takımı ve kötü insanlarla berabersin, neden onları kendine mürid olarak kabul ediyorsun, diyenlere verdiği cevap şudur; İyilerle herkes iyi olur maarifet kötülerle iyi olabilmek!

*Eğer tamamıyla zorluklara daldınsa, daralıp kaldınsa, sabret; çünkü sabır genişliğin anahtarıdır.

*Bil ki. Domuzların önüne elmaslar serilmez, mücevherden ancak sarraflar anlar başkası bilmez, ne fark eder ki kör insan için elmas da bir cam da, sana bakan kör ise kendini camdan sanma.

*Nefsinle savaşa girişince; Ben orucu öyle ucuza satmam!’ diye kendini yere at, ellerini çırp, ayaklarını vur, diret.




 

Hayvanlara Yapılan Tecavüzlerin Önüne Geçilmesi İçin Toplum Olarak Bireyler Ne Yapmalıdır?

Hayvanlara Yapılan Tecavüzlerin Önüne Geçilmesi İçin Toplum Olarak Bireyler Ne Yapmalıdır?


Ne yazık ki son zamanlarda haberlerde hayvanlara yapılan eziyet , işkence ve tecavüz olaylarını sık sık duymaya başladık . Kendisini insan olarak gören zavallı mahluklar , birtakım sapık düşüncelerini hayvanlar üzerinde uygulamaya başlamış ve bu sapık ruhlu insanların sayısı da ne yazık ki git gide artmaya başlamıştır. Hayvanlara bunları yapan bu hasta ruhlu  insanlara gerekli olan ceza devlet tarafından verilmelidir.  Hayvanlara yapılan taciz , işkence , tecavüz gibi olaylara toplum olarak sessiz kalmamalıyız.

Hayvana yapılan eziyeti gördüğümüzde hemen buna karşı durmalıyız . Hayvanlara her türlü cinsel istismarı yapan kişileri polisimize elimizle teslim etmeliyiz. Böyle kişiler için hukukta ağır cezalar uygulanmalıdır. Uygulanmalıdır ki bir daha hayvanlara eziyet edilmesin , tacizde bulunulmasın. Hayvanlar çeşitli şekillerde tacizlere , tecavüzlere uğradığı için o zavallı hayvanlarımız , iç kanamadan hayatını kaybetmektedir .  Tecavüze uğrayan bu zavallı hayvanlar bir süre sonra çeşitli psikolojik sıkıntılar yaşayabiliyor, depresyona giriyor ve bir süre sonra da kendini dış dünyaya  kapatıyor. Kimi hayvanlarımız uzun süre yürüyemiyor ve çok zorluklar çekiyor .

Acaba hangi vicdan bu zulüm karşısında sessiz kalabilir ? Kalamaz , kalması mümkün olamaz bence . Hayvanlara yapılan bu zulümlere , bu zalimliklere artık dur demenin zamanı geldi de   geçti bile .  Hayvanlara bu sapıklığı yapan sapık ruhlu  kişiler sadece para cezası alarak bu işten kurtulmamalı , bu iş örtbas edilmemelidir . Devlet en ağır hapis cezaları vermeli ve bunun bedelini de o kişiler ödemelidir . Hayvana tecavüz eden kişilerin insanlara da bir süre sonra tecavüz etme eğiliminin arttığı yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır . Eğer ki çevremizde hayvana tecavüz eden  kimseler varsa bu durumda çocuklarımız ve kadınlarımız , kısacası hepimiz tehlikedeyiz  demektir . Aman ha dikkatli olalım  ve gözümüzü açık tutalım.

Bu tip ruh aşağılık kimselere karşı  her türlü önlemi alalım. 

  Toplum olarak bu konular hakkında çeşitli konferanslara katılalım , seminerler düzenlenmesini sağlayalım .