“Çocuklar Irk ve Din Bilmezler, İnsan Ayrımı Yapmazlar, Ölçütleri Sevgidir. Nefreti Büyüklerden Öğrenirler." Sözü İle Kompozisyon

 “Çocuklar Irk ve Din Bilmezler, İnsan Ayrımı Yapmazlar, Ölçütleri Sevgidir. Nefreti Büyüklerden Öğrenirler.” Sözü İle Kompozisyon


Dünyanın en masum, en sevgi dolu, mutluluklarını en iyi ifade eden ve insanlara yansıtan kimseler çocuklardır. Çocukların bildiği tek şey sevmek, sevilmek, oynamak ve masum davranışlarda bulunmaktır. Çocuklar iki yüzlü değildir, yalancı değildir, güvenilmez değildir. Çocuklar ırk ve  din bilmezler.


Şu çocuk beyaz ya da şu çocuk siyah diye kendi aralarında planlar kurup bir başka çocuğu ötekileştirmezler. Bunları zaman içinde büyüklerinden öğrenirler. Çünkü büyükleri öğretir onlara nefreti, yalancı olmayı, güvenilmez olayı. Yani her insan doğduğunda masumdur ve ırkçılık diye bir şeyi bilmezler. Irkçılık insanların birbirine yaptığı en büyük kötülük en büyük cahilliktir. Cahilliğin yüz karası, insanlığın kara bulutlarıdır ırkçılık. Irkçılığın olduğu yerde sevgi olmaz, nefret olur, düşmanlık olur, kötü ihtiraslar olur ve hoşgörü denen kavram yok olur. Bunun için çocuklarımıza ilk olarak insan olmayı, insan kalmayı öğretmeliyiz.


 Onlara sevgiyi büyüdükleri zaman da öğretmeliyiz. İnsanları ötekileştirmenin yanlış olduğunu, Allah’ın yarattığı her canlının biricik ve özel olduğunu anlatmalıyız. Kimseyi renginden, dilinden, dini inançlarından dolayı dışlamaya çalışmamalıyız. Çocuklarımıza hoşgörüyü öğretmeli ve bu konuda kendi davranışlarımızla onlara örnek olmayı amacımız haline getirmeliyiz.

 

Irkçılık ile ilgili şu söz insanlığa güzel bir mesajdır: “Gözlerimizin ve derimizin rengi ne olursa olsun, gözyaşlarımızın rengi aynıdır.” Yani hepimiz ortak paydada insanız demek istemiştir. İnsan olduğumuza göre kimsenin kimseden bir üstünlüğü yoktur. Her insan değerlidir ve kimseyi kimseyi hor görmemelidir. Görenlerde burnu Kaf Dağında olan kendini bilmez kimselerdir. Irkçılık bir insan olamama, kendini aşağılık hissetme meselesidir. Oysa birliktelik, sevgi ve dayanışma, hoşgörü ve merhamet insana yakışan en güzel erdemlerdir.

“İnsanların Kimlikleri Güç ve Makam Sırasında Ortaya Çıkar.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz? Açıklayınız.

 “İnsanların Kimlikleri Güç ve Makam Sırasında Ortaya Çıkar.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz? Açıklayınız.


Çoğu insan iyi olmak güzeldir, iyi olmak erdemliliktir der ama ellerine güç geçince hemen değişiverirler. İnsanların kimlikleri güç ve makam sırasında ortaya çıkar. Çünkü insan bir makama geldiği halde kibirlenmiyorsa, insan olmaktan vazgeçmiyorsa, zalimlik yapmıyorsa gerçek bir insandır ve değişmemiştir. Ama ne yazık ki durum çoğu zaman böyle olmuyor. Bir zaman acıdığımız, merhamet ettiğimiz insanlar kudret sahibi olunca çabuk değişiyorlar ve şekilden şekle girerek kendi kişiliklilerini, kimliklerini kaybedip bencil ve hırslı bir kimliğe bürünüyorlar.


 Onun için insanları makam sahibi olduğu zaman tanımak doğru olur. Çünkü makam sahibi olduğu zaman gerçek yüzünü gösterir insan. Çok az insan makam sahibi olduğu zaman kendini kaybetmez, zalim olmaz. Çoğu insan ise kibirlenir ve ne oldum delisi olmaya başlar. İnsan bu hayatta şu üç şeyi asla unutmamalı: “Neydim, ne oldum, ne olacağım.” Bugün elinizde kudret olup zalimken yarın elden ayaktan düşerseniz, işinizde kötü gider ve sahip olduğunuz her şeyi kaybedebilirsiniz. İşte o zaman iş işten geçmiş olur. Bunların olmaması için her zaman, her gün insan olarak kalmaktır önemli olan. Hiçbir imkanımız yokken iyi bir insansak her şeyimiz olduğu zaman da iyi bir insan olarak kalmaya devam edebiliyorsak işte o zaman zorlu sınavı geçmiş oluruz ve insan olmuş oluruz. 


Yani her zaman haklıdan ve adaletten yana olmalıyız. Haksızlık karşısında susmamalıyız, zalim insanlardan, menfaatçi kimselerden yana olmamalıyız. Özümüz ne ise o olmalıyız. Maddi şeyler bizi değiştirmemelidir. Gözümüzü makam hırsı bürümemelidir.

Hayal Kurmanın Faydaları İle İlgili Özlü Sözleri

 Hayal Kurmanın Faydaları İle İlgili Özlü Sözleri

 

Hayal kurmak insanı özgürleştirir ve insan ruhuna müthiş fayda sağlar. Yeter ki gerçekleşmesi  mümkün olan hayaller kuralım ve o hayallerimizin peşinden sabırla, inançla gidelim ve başarıya ulaşalım. İnsan hayal kurarak mutlu olur ve mutluluğunun daim olması için çalışmaya ve üretmeye başlar. Böylece hayal yolculuğunu gerçek bir başarı serüvenine çevirebilir.

 

Hayal kurmanın faydaları ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Kırarlar diye hayal kurmaktan vazgeçilmez.”  İlhan Berk

“Dünyanın gördüğü her büyük başarı, önce bir hayaldi, en büyük çınar bir tohumda, en büyük kuş bir yumurtada gizliydi.” James Ailen

“Hayatta mutlu olmayanlar için en tatlı mutluluk hazinesi, hayal kurmaktır.” Ziya Gökalp

 

“İnsan dünyada, hayal ettiği müddetçe yaşar.”  Yahya Kemal Beyatlı

“Hiçbir şey, insanın hayal gücü kadar hür değildir. “ David  Hume

“Eğer bir kimse hayalleri doğrultusunda tereddüt etmeden ilerleyebiliyor ve ümit ettiği hayatı yaşamak için gayret sarf ediyorsa, alelâde zamanlarda tasavvur edemeyeceği bir başarıya ulaşır.” Henry David Thoreau

“Kendimi ve düşünce yöntemlerimi incelediğimde, bilgiye ulaşabilmek için hayal gücümün diğer yeteneklerimden çok daha önemli olduğu sonucuna varıyorum.” Albert Einstein.

 

“İnsanın ruhu felç olmaz, soluk alabiliyorsanız düş de kurabilirsiniz.” Jackson Brown.

“Gözler az gördüğü, kulaklar az duyduğu ölçüde hayal gücü artar.”  Stefan Zweig.

“Düş gücü gerçeklikten kaçmak için değil, onu oluşturmak için kullanılmalıdır.” Colin Wilson

'' İyi Dost, İyi Günde Çağrıldığında, Kötü Günde İse Çağrılmadan Gelendir.'' Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 '' İyi Dost, İyi Günde Çağrıldığında, Kötü Günde İse Çağrılmadan Gelendir.'' Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 

İyi bir dost her şeyden önce güvenilir bir insan olmalıdır. Arkadaşına bağlı olmalı, iyi günde ve kötü günde arkadaşının yanında olmalıdır. İyi dost iyi günde çağrıldığında kötü günde ise çağrılmadığında gelendir. Çünkü iyi günde dostlarımız ya da dost gibi görünenler diyelim zaten yanımızda olur.


Gerçek dost ise kötü günde yanımızda olan, bize güven veren, arkamızda dağ gibi duran kişi ya da kişilerdir. Bir dost kötü günde çağrılmadan gelmiyorsa o kişiye dost demek zordur. Kötü gün insanın karanlık günüdür, acı çektiği, üzüldüğü gündür. İşte böyle zamanlarda dostlarımızın yanında olmalıyız ve gerçek bir arkadaş, gerçek bir dost olduğumuzu sevdiğimiz kişilere kanıtlamalıyız. Kötü günde bize arka çıkan insanların kıymetini bilmeliyiz ve aradaki sevgi ve muhabbet bağı da karşılıklı olmalıdır. Dostlarımızın yüzüne gülüp arkasından farklı işler çevirmemeliyiz. Onların kötü gününde içten içe sevinmemeliyiz. Yani onlara düşmanlık beslememeliyiz ve her zaman dostlarımızı sevmeli, onların yanında olmalı ve örnek insanlar olmalıyız.


 Dostluk ile ilgili şu güzel sözü de unutmamalıyız: “Dostlarını tanımak mı istiyorsun hata yap.” diye bir söz vardır. Hata yaptığımız zaman, kötü günler geçirdiğimiz zaman dost denilen kişi bizim yanımızdaysa işte o kişiye sıkıya sarılmalı ve onu hiç bırakmamalıyız.

Dede Korkut Hikayeleri Kitabında Geçen Özlü Sözler

 Dede Korkut Hikayeleri Kitabında Geçen Özlü Sözler

Dede Korkut Hikayeleri kitabında Dede Korkut çok güzel sözler söylemiştir. Çocukların bir solukta okuyacağı, yetişkinlerin bir solukta okuyacağı bu güzel kitapta hepimize güzel mesajlar vardır. Bu mesajları anlayan, dinleyen kendine fayda sağlar.

 

 Dede Korkut Hikayeleri kitabında geçen sözler şunlardır:


“Hani övdüğünüz bey erenler? Dünya benimdir diyenler? Ecel aldı, yer gizledi, ölümlü dünya kime kaldı?”

“Fani dünya kime kaldı? Gelimli gidimli dünya, Son ucu ölümlü dünya!”

“Ulu tanrı! Çok cahiller, seni Gökte arar, yerde ister. Oysa sen inananların gönlündesin!”

“Onlar da bu dünyaya geldi geçti, Kervan gibi kondu, göçtü. Onları da ecel aldı, yer gizledi. Fani dünya kime kaldı? Gelimli gidimli dünya, Son ucu ölümlü dünya! Kara ölüm geldiğinde geçit versin, Sağ kalanlar için devletini Hak O övdüğüm yüce Tanrı dost olsun, Hayır dua edeyim Han’ım.”


“ Karlı yüce dağların yıkılmasın, Gölgeli ulu ağaçların kesilmesin, Durmadan akan coşkun suların kurumasın, Ulu tanrı seni namerde muhtaç etmesin, Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun! “

“Yalan dünyayı benim diyenler, Ecel aldı, yer gizledi, Fani dünya kime kaldı?”

“Kendi aslımı, kendi kökümü kötülemem. Oğuz yiğitleri dururken, kâfirleri övmem.”

“Yata yata yanlarımız ağrıdı! Dura dura belimiz kurudu! Yürüyelim a beyler! Yiyelim içelim hoş vakit geçirelim.”


“Akça burçlu hisarlarda tutsak olaydın, Altın, akçe gücüyle varıp seni kurtarırdım oğul! Yaman yere varmışsın, varamam! Dünya şirin, can tatlı, Canıma kıyamam, belli bil!”

“Tanrı'nın verdiği umudun kırılmasın, Derlesin, toplasın, günahlarımızı Adı güzel Muhammed Mustafa yüzü suyuna bağışlasın!”

"Ey, Tanrı'ya baş kaldırmış lânetli! Sen putlarına yalvarıyorsun, ben âlemleri yoktan var eden Allah'ıma sığındım."

'' İyi dost, iyi günde çağrıldığında, Kötü günde ise çağrılmadan gelendir.''

 

Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır Kitabında Geçen Özlü Sözler Nelerdir? Yazınız.

 Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır Kitabında Geçen Özlü Sözler Nelerdir? Yazınız.

 

Kitap kişisel gelişim kitabıdır. Ahmet Şerif İzgören kitapta çok güzel konulara değinmiştir. İnsanı insan yapan en güzel şeyin sevgi olduğuna, sevginin her türlü kötülüğü yok ettiğine değinmiştir. İyi insan, çalışkan ve üretken insan olmak gerekir. Allah insana beyin vermiştir. O beyni nasıl kullanacağımız bizim elimizdedir. Tüketim çılgını insanlar olmamalıyız. Sevdiklerimizin kıymetini bilmeliyiz ve sahip olduğumuz şeylerin kıymetini bilmeliyiz. İnsan çalışmadığı zaman durgunlaşır ve buruklaşır. Onun için her zaman çalışmalıyız ve iyi bir insan olmalıyız. Amarika2nın bize dayattığı şeylere gire değil kendi özümüze göre hareket etmeliyiz ve özenti insanlar olmamalıyız. Oktay Sinanoğlu'nun tüm kitaplarını okumalıyız. Daha çok güzel bilgiler vardır.

 

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

 

 “İnsanlar hayalleriyle yaşarlar ve biraz yaşamaya başlayınca tüm hayallerini kaybederler.” Voltaire.

Hayat bisiklete binmek gibidir, pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz.” Claude Pepper

“Olmamız gereken şeyi, olduğumuz gibi kalarak olamayız.” Max De Pree

 “ Bütün dünya sizsiniz, yine de başka bir şey var sanmaya devam ediyorsunuz.” Hsijeh- Feng

“Eğitilmişlerin umutları hiçbir şey öğrenmeyenlerin zenginliğinden daha güçlüdür.” Demokritos

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de asla iman etmiş sayılmazsınız.” Hadis-i Şerif.

 

“ Aya ulaşma umutları içinde insanlar ayaklarının dibinde açan çiçekleri görmez oldular.” Albert Scheweitzer.

“Kişinin hayatı düşünün rengine boyanmıştır.” Marcus Aurelius

“Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse;

Micheangelo’nun resim yaptığı,

Beethoven’ın beste yaptığı

veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün...

O kadar güzel süpürülsün ki herkes durup

“Burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş” desin..." Martin Luther King

“ Neyi hakir görürsün? İşte tam bununla tanınırsın? Frank Herbert.

“İçinde hep en iyi ikinci olacağı insancını koruyanlar hep o işi en iyi ikinci yapan olurlar, birincisi değil.” D. j. Schwartz.

“ Zirvede kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülürek birisi sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok nereden ve nasıl geldiğinizdir.” Cenap Şahabettin.

 

“Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin ne zaman aşık olacağını bilemezsin.” Gabriel Garcia Marquez

“Değişim ancak içeriden açılabilen bir kapıdır.” Neil

“Gerçek yolculuk geriye dönüştür.” Ursula Le Guin.

“ Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi. Biri düşünmek, diğeri oturmak için. Başarı hangisini kullandığınıza bağlı.” Ann Landers

“ Biri hakkında karar vermeden önce onun makosenlerini giy ve  üç ay üç defa kayboluncaya kadar karar verme.” Kızılderili Atasözü

 

“Dağları oynatabileceklerine inananlar bunu yaparlar. İnanmayanlarsa bunu yapamazlar. İnanç insanın yapma gücünü harekete geçirir.”  D.j. Schwartz.

“Öfkeli iken konuş, göreceksin ki pişman olacağın en güzel konuşmayı yapmış olacaksın.” Ambrose Bierce

“Korkma; ışığın ve ısın vermekle bitmez, uzun dönemde verdiğinden daha fazla aldığını görebilirsin.” Cengiz Alkış.

“ Ben gelecekle ilgilenirim; çünkü yaşamımın kalanını orada tüketeceğim.” Charles S. Ketterip.

Kahve, Merhamet, Yağmur Kelimelerini Kullanarak Bir Kompozisyon Yazınız.

 Kahve, Merhamet, Yağmur Kelimelerini Kullanarak Bir Kompozisyon Yazınız.

 

Türk kahvesi sadece bir içecek olmayıp aynı zamanda , sosyalleşmek için kültürel boşlukları, toplumsal değerleri ve inançları bir araya getiren toplumsal bir çalışmadır. Kadim kültürümüzde kahvenin ayrı bir tadı ve önemi vardır. Özellikle de misafirlere ikram edilen kahve misafire verilen değer ile ilgilidir. Ona duyulan hürmettir. Atalarımız “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır diyerek kahvenin ne denli önemli olduğunu, insanlar arasındaki sevgiyi ve saygıyı artırdığını ifade etmek istemişlerdir.  Kahve misafirperverlik, nezaket ve  eğlencenin de sembolüdür. İnsanlar bir araya geldiği zaman hemen sohbete başlar ve bu sohbetin tadı da kahvesiz olmaz elbette.


Özellikle de orta şekerli ve tam şekerli kahve insanların gönlünü hoş tutar ve insan o  anda birine sinirliyse bile yumuşar ve sinirlendiği kişiye bile içinde merhamet doğar.  Örneğin anneler ev işlerini gördükten sonra günün yorgunluğunu kahve ile atarlar. Çocuklarına sinirlendiyse, onlarla tartıştıysa kahveyi içtikten sonra içinde bir pişmanlık başlar ve çocuğuna karşı daha merhametli olur. İşte kahve bu denli kuvvetli ve tesiri büyük olan bir içecektir. Kahveyi yağmurlu zamanlarda eşle, dostla, arkadaşla içmek ise daha ayrı bir lezzetli olur. Çünkü birlikte içilen kahvenin anıları da olur. Üzerinden yıllar bile geçse birlikte kahve içtiğimiz kişileri unutmayız ve onlara olan sevgimiz, hasretimiz aklımıza gelir  hem mutlu olur hem de hüzünleniriz. Yani kahve geçmişi ve geleceği birleştirir ve anılarımız taze kalır.


Kültürümüzün bir mirası olan kahve hemen hemen her evde  yapılır ve kahvesiz yatılmaz. Çünkü kahve içmeden mutlu olunmaz ve kahve ile hayat tat bulur. Farklı şehirlere yolu düşmüş insanlar gittikleri evde içtiği kahveyi unutmazlar ve oradaki insanların kendilerine olan merhametini de asla unutmazlar. İşte kahve bu denli güzel ve geleneksel bir içecektir.

Umut, Kilim, Gül Kelimelerini Kullanarak Kompozisyon Yazınız.

 Umut, Kilim, Gül Kelimelerini Kullanarak Kompozisyon Yazınız.


Kültürümüzde kilimin çok farklı bir yeri vardır. Her ne kadar kilim dokuması günümüzde fazla kalmasa da kimi şehirlerimizde bu gelenek az da olsa devam etmektedir. Eskiden genç kızlarımız sevdiği kişinin kim olduğunu, onu çok sevdiğini anne ve babasına söylemekten çekinirdi. Sevdiğine olan duyguları kilime işlerlerdir Bunu kimi zaman gül motifleri ile işler, kimi zaman gülden değişik çiçek desenleri ile süslerdi.


 O kilimlerde sevgi vardır, aşk vardır, şikayet vardı, umut vardı. Sevdiğine kavuşma umudu ve onunla güzel bir ömür geçirme umudu vardı. Kilim dokumacılığı hem ekonomik anlamda eve katkı sağlar hem de genç kızlar çeyizine koymak için dokudukları kilimlerden biriktirir ve en güzelini evlendiği zaman evinin en özel yerine sererdi. Çünkü kilim demek kıymet demekti. Bunun için kilimin bizde çok ayı bir değeri vardır. Kilim sadece sevgi ya da aşk değil aynı zamanda eve sağlanan gelirdi. Kilim dokumacılığı eskiden ciddi bir bir gelir kaynağıydı.

 

Maddi durumu olmayan aileler kış boyu oturur iki üç ayda dokuduğu kilimi bitirir ve kilime son şeklini vererek onu değerli ellere teslim ederdi. Sattığı kilimden gelen para ile de ev sahibi ihtiyaçlarını alır, ufak tefek borçlarını kapatmaya çalışırdı. İşte kilim bu denli özel ve aynı zamanda insanların geçimine katkı sağlayan bir kazançtı. Yani kilim umuttu, mutluluktu, hüzündü. İnsanların yüzünü güldüren emekti, sevinçti,, göz yaşıydı.

 

“İnsanda Güzel Olan Yüzdür, Yüzde Güzel Olan Gözdür, Ama İnsanı İnsan Yapan Ağzından Çıkan Sözdür.” Sözü İle Kompozisyon

 

“İnsanda Güzel Olan Yüzdür, Yüzde Güzel Olan  Gözdür, Ama İnsanı İnsan Yapan Ağzından Çıkan Sözdür.” Sözü İle Kompozisyon

 

İnsanlar ile karşı karşıya kaldığımızda ilk dikkat çeken şey fiziksel güzelliktir. Bir insanın yüzünün ve gözünün güzel olması dikkatimizi çeker. Yüzde güzel olan ise güzel gözlerdir. İnsanı insan yapan ise ağzından çıkan sözdür. Çok güzel olarak gördüğümüz insanın ağzından çıkan söz berbatsa o kişinin bizim gözümüzde ve gönlümüzde zerre kadar bir güzelliği kalmaz.

 

Güzel ahlaklı olan birisi için önemli olan dış görünüş değildir önemli olan iç güzelliktir. Yani dilidir. Dilinden çıkan sözü tartıp tartmadığıdır. İnsan olup olmadığıdır önemli olan. Dış görünüşte herkes insandır ama diline sahip olmayan insan iyi bir insan değildir ve böyle kimseler sevilmezler. İnsan ancak tatlı dili ile güzeldir. Bunun için ağzımıza gelen her şeyi her yerde söylememeliyiz. Tatlı dilli ve güler yüzlü olmalıyız. Çevremize baktığımızda çok güzel insan vardır. Onlar ile iki dakika oturup konuştuğumuz zaman ağzından ne gibi küfürler çıktığını gördükçe insan olmaktan utanıyoruz kimi zaman. Özellikle de sosyal medyada her türlü küfür ve ahlaksızlık gençlerin yaşam şekli haline geldi ve ağızdan çıkan söze kimse dikkat olmaz oldu. Böylece de bir nesil diline hakim olmama tehlikesi ile karşı karşıya ne yazık ki.

 

Hem tatlı dil dilli konuşamamamız hale geldik hem de ağzımızdan çıkan bırakın tatlı dili küfre ve hakarete dönüşmeye başladı. Tüm bunlardan dolayı iyi çocuklar, tatlı dilli çocuklar yetiştirmeliyiz. İnsanları kırıp dökmeyen, duygularını anlamayan kimselerden olmamalıyız.

“İnsanın Kızması, Başkalarının Hatalarının İntikamını Kendinden Alması Demektir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “İnsanın Kızması, Başkalarının Hatalarının İntikamını Kendinden Alması Demektir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

İnsan en büyük hataları, en büyük sözleri öfkeli anında yapar. Söylemeyeceği sözleri söyler, yapmayacağı şeyleri yaparak kendini güç duruma düşürür. Çünkü öfkeli anlarımızda sabrımız taşmıştır ve sinirden deliye döndüğümüz için ağzımıza geleni bir çırpıda dökeriz. Öfke patlamasından sonra ortamı bir sessizlik kaplar ve kötü söz söyleyen, öfkesine hakim olamayan kişi büyük bir pişmanlık yaşar ve başı ağrımaya başlar.

 

Ruhunda bir mutsuzluk başlar ve kişi kendine kızmaya başlar. Bu defa da kendi bedenine ve ruhuna kötü davranmaya başlar. "İnsanın kızması, başkalarının hatalarının intikamını kendinden almasıdır." der  Jonathan Swift. İnsanın öfkeli olması kendine zarardır aslında. Kendi kalbine, kendi mutluluğuna engeldir. Başkalarının hatasına öfkelenmek yerine sorunlara çözüm bulmayı denesek ve bunu da sağ duyu ile yapsak hem kendimizi üzmemiş oluruz, hem de başka insanların kalbini kırmamış oluruz. Bunun için öfkeli anımızda sabırlı olmasını bilmeliyiz ve bir anda hiddete kapılıp en büyük zararı kendimize vermemeliyiz. Başkalarının hatasının bedelini kendi ruhumuza ödetmemeliyiz, kendi bedenimizi gergin hale getirmemeliyiz.

 

Kendimiz düşünmeliyiz, sevmeliyiz ve kendimize değer vermeliyiz. Bunun yolu da öfke anında sabretmekten geçer. Başkalarının hatasına sinirlenmek yerine onların hatasını onlara güzel bir şekilde anlatmalıyız ve kendimizi yok yere heba etmemeliyiz. Yoksa en büyük zararı kendimize vermiş oluruz ve kendimiz kötü bir an, kötü bir gün geçirmiş oluruz.

Bir Ülkenin Geleceği O Ülke İnsanlarının Göreceği Eğitime Bağlıdır Sözünden Ne Anlıyorsunuz? Açıklayınız.

 Bir Ülkenin Geleceği O Ülke İnsanlarının Göreceği Eğitime Bağlıdır Sözünden Ne Anlıyorsunuz? Açıklayınız.

 

Bir ülke düşünün ki eğitimden yoksun kalmış, açlık ve sefalet baş göstermiş, cahillik almış başını gitmiş, insanlar arasında sevgi ve saygı yok, kimse kimseye iyilik etmiyor, herkes nefret duygusu ile kendini beslemeye çalışıyor ve o ülkede hiçbir kalkınma, ilerleme yok. İnsan bunu düşününce bile tüyler ürperiyor. Çünkü eğitimdir bir milleti millet yapan, çünkü eğitimdir bir vatanı geliştiren, güzelleştiren ve ilerleten. Bir ülkenin geleceği o ülkenin insanlarının göreceği eğitime bağlıdır çünkü eğitim gören insan bilinçli insan olur, okuyan insan, sorgulayan insan olur. Kendini geliştirmeye hızla devam eden, ülkesine, dünyaya katkı sağlayan insanlar olur. Eğitime önem veren ülkeler her zaman gelişmeye açık ülkelerdir.

 

 Çünkü eğitimin olduğu ülkelerde aydınlanma vardır, eleştirel düşünme vardır, deney ve gözlem vardır, bilime ve ilime inanmış ve bunun için gece gündüz demeden çalışan, üretken gençler vardır, yetişkin bilim insanları vardır. Gençlere yol gösteren, aklı başında, kendini bilen deneyimli , eğitimli insanlar vardır. Nitelikli öğretmenlerin ellerinden geçen öğrenciler çalışarak sorumluluklarını yerine getirerek kendi ilgi ve yeteneklerine göre bir meslek sahibi olurlar. Olduğu meslek dalında kendilerini geliştirip ülkesine katkı sağlarlar. Nitelikli bir eğitimin olmadığı okullardan nitelikli çocuklar da çıkmaz. Onun için ülkeler bütçe olarak eğitime en büyük payı ayırmalı ve eğitim ile ilgili her türlü araç gereç öğrencilere sunulmalıdır. Çocuklara sadece ezbere dayalı değil aynı zamanda yaparak yaşayarak öğretme ve öğrenme sağlanmalıdır. Yani bu durumda hem öğretmen hem öğrenci öğrenen kimse olmalıdır. Böyle eğitimin verildiği ülkelerde eğitim üst seviyede olduğu zaman insanlar da kendilerini iyi bir yere getirirler.

 

 Eğitimin yanında güzel ahlak da olmalıdır. Yani güzel ahlak da eğitimin en önemli parçası olmalıdır. Böyle olduğu zaman çok güzel bir tablo ortaya çıkar ve gelişmiş ülkeler seviyesine doğru yol alınır. Yeter ki eğitim kaliteli olsun, insanlar uyudukları uykudan kitaplar sayesinde uyandırılsın ve iyi ve çalışkan insan olsunlar.

 

“Robotlar İnsanı Yaptığı Her Şeyi Yapamaz.” Konulu Münazara

 “Robotlar İnsanı Yaptığı Her Şeyi Yapamaz.” Konulu Münazara

 

Son zamanlarda robotlar insanların yerini alacak ve insana hiç gerek kalmayacak gibi konular konuşulsa da bir insanın yaptığı ile robotun yaptığı aynı olamaz ve robotlar kesinlikle insanların yaptığı her şeyi yapamazlar.  Elbette teknolojik gelişmeler çok hızlıdır ve  teknoloji  şuan revaçta olan birçok işi ortadan kaldıracaktır, ki her zamanda böyle olmuştur. Teknoloji daha da çok gelişecektir ve bizi nereye götüreceğini de şimdiden kestiremeyiz. Fakat robotlar ve yapay zeka insanlar tarafından oluşturulmuştur. Robotlar insanların yerini alamaz. Çünkü robot ona yüklenen bilgiler sayesinde çalışan duyguları olmayan bir makinedir. Yani onu yapan da insandır.

 

 Siz hiç bir robotun başka bir robotu yaptığını gördünüz mü? Yani robotu yapan bile insanken robotlar neden insanların yerini alsın gerçekten mantıksız bir durum. Robotlar insanların yerini alamayacak çünkü teknoloji insanın düşüncesini ortadan kaldıramaz, sorgulama becerisini ortadan kaldıramaz, problem çözme becerisini ortadan kaldıramaz, liderlik vasfını yok edemez, işbirlikçi çalışmayı yok edemez. Bunların hepsini yalnız insanlar yapar ve robotlar robot olarak kalmaya devam eder ve onları yöneten de insanlardır. Elbette teknolojiden faydalanmak ve onu kontrol etmek güzel bir şeydir ama insana gerek kalmayacağı fikri şimdilik saçmadır. Çünkü insan duygu ve düşünceleri olan bir canlıdır. Yeri gelir acı çeker, yeri gelir mutlu olur. Bunları robot yapamaz. Mesela duygularımızı robotlar anlamaz. Ancak insanlar anlar.

 

Yani insan insana duygular oluşur ve bunun için de robotlar insanların yerini alamayacaktır. Unutmayalım ki üreten ve kontrol eden insandır. Yeter ki niyetler temiz olsun ve insanlığa faydalı işler yapılsın. İnsanın olmadığı bir dünyada, insan neslinin yok olduğu bir dünyada robotlar kimseden komut alıp iş yapabileceklerdir. Kimseden elbette. Çünkü robota o komutu veren de insanın kendisidir.

 

Türkiye’de Telefonda Genel Olarak Ne Konuşulur? Yazınız.

 Türkiye’de Telefonda Genel Olarak Ne Konuşulur? Yazınız.

 

Ülkemizde hemen hemen herkesin bir cep telefonu vardır. İnsanlar sıkıldığı zaman, özlem duyduğu zaman birbirini arayarak birbiri ile dertleşirler. Ülkemizde telefonda genel olarak konuşulan şeyler şunlardır: İlk olarak insanlar birbirini arar ve hal hatır sormaya başlar. Sağlık durumu, ekonomik durum, akşam yemeğine ne yapılacağı, bugün kanalda hangi takımların maçı var, hangi maç kaç kaça kaldı, haklı olan kimdi gibi konular konuşulur.

 

 Gündemde ne olduğu konuşulur. Siyasi konulara girişilir ama insanlar genelde siyasi görüşlerinden çok ülkenin ekonomik durumu hakkında sohbet ederler. Şikayetlerini dile getirirler, olumlu olan bir şey varsa o dile getirilir. Küresel ısınma yüzünden gerçekleşen kuraklık, karın yağmaması, iklimlerin dengesinde değişiklik olduğu gibi konular konuşulur. Dünyada yaşanan bir salgın varsa ve bu salgın bizim ülkemize de sıçramışsa o konu hakkında sohbet edilir. Kitap okuyanlar okuduğu kitap üzerine konuşurlar. İnsanlar gün içinde yaşadığı sorunları en yakınına anlatarak sıkıntısını gidermeye çalışırlar.

 

Kimi insanlar da dedikodu yapmayı çok sever. Şu ne giymiş, bunun üzerindeki kıyafet ne kadar paraymış, şu atanmış mı, şu nereye gitmiş gibi konulara değinirler. Akrabalar hakkında , arkadaşlar hakkında dedikodular edilir. Daha bir çok konu telefonda konuşulur.

“Bir Yerin Temiz Olması En Güzel Süs ve Gösteriştir.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?

 “Bir Yerin Temiz Olması En Güzel Süs ve Gösteriştir.” Sözünden Ne Anlıyorsunuz?


Temiz olmak için su ve sabun yeterlidir der büyüklerimiz. Hele bir de temiz bir bez parçası varsa insan temizlik yapmaya doyamaz. Özellikle de temizlik yapmayı çok seven insanlar her yer temiz olunca mutlu olurlar ve kirli olan yerlerde fazla durmak istemezler. Çünkü onların ruhunun gıdası temizliktir. Temizlik olunca, temiz kokular gelince ve her yer pırıl pırıl olunca insanın ruhu aydınlanır ve insan mutlu olur.


 Dinimiz de temizlik imandandır diyerek temizliğin ne denli önemli olduğunu ifade etmiştir. Bir yerin temiz olması en büyük süs ve gösteriştir. Çünkü temiz bir yere girdiğimiz zaman oradaki temizliğe, parlaklığa gözümüz kayar ve kendimizi iyi hissederiz. Bir insanın fazla eşyası olmayabilir. Evinde çok az bir eşyası olabilir ama o ev tertemiz haldeyse  ve her yer mis gibi kokuyorsa işte bu en büyük süs ve gösteriş olur. Öyle aileler vardır ki evlerine girmeye kıyamazsınız. O ailelerin evlerinde fazla eşyası yoktur. 


Maddi açıdan iyi durumda da değillerdir ama evlerine girince huzur bulursunuz. Çünkü o evde temizlik vardır, parlaklık vardır ve bu da insanda olumlu duyguların oluşmasını sağlar. İşte oradaki temizlikte eve yakışan en önemli süs ve gösteriş olur. Bunun için evimizi her zaman temiz tutmalıyız. Temizliğe önem veren insanları örnek almalıyız ve pislik içinde yaşamamak için en büyük gösterişin temizlik olduğunu unutmamalıyız.


Evinizde her türlü eşya olduğu halde, elinizde her türlü temizlik eşyaları olduğu halde evinizi temiz tutmuyorsanız bu sizin kendinize verdiğiniz değer ile ilgilidir. İçinizde yaşadığınız ortamı temiz tutmuyorsanız içinizde temiz değildir ve mutlu olamazsınız. İnsan temiz olan yeri görünce yaşamak ister. Çünkü temizlik her yerin en önemli gösterişi ve güzelliğidir. Temiz olan yerler daima ilgi çeker ve herkes temiz ortamda yaşamak ister.

“Cahil Kimsenin Yanında Kitap Gibi Sessiz Ol.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

 “Cahil Kimsenin  Yanında Kitap Gibi Sessiz Ol.” Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Cahil insanın bilmediği şey yoktur. Ona göre dünyanın en akıllısı kendisidir. Bir topluluk içinde önce o konuşur ve bilen insanları da susturmaya başlar ve kendi kendine konuşmaya devam eder. Bu tip kimseler hem cahil hem de geveze kimselerdir. Cahil kimsenin yanında kitap gibi sessiz ol der Mevlana. Çünkü cahil insanlar aydınlanmak istemezler, gerçek ve doğruya ulaşmak istemezler. 


Kendini bilen aydın insanlar onlara bilgi vermek isterler, onları cahillikten kurtarmak isterler ama onlar bir türlü ikna olmaz. İşte böyle insanların yanında  kitap gibi sessiz ol der Mevlana. Çünkü böyle insanlarla tartışmanın bir anlamı yoktur. Onlar normal konuları tartışırken de anlamazlar daha doğrusu anlamak istemezler  ve işlerine geleni anlar. İşte bu tip kimselerin yanında en iyisi susmak ve kendi yoluna devam etmektir. Kendini geliştirmeye, daha çok araştırmaya, okumaya devam etmek gerekir.


 Böyle insanların olduğu ortama da fazla girmemek gerekir. Bir insan cahil olsa bile kendini değiştirmeye karar verdiyse değişir ama karar vermediyse o insana istediğiniz kadar dil dökün  hiçbir işe yaramayacaktır. Bundan dolayı cahillerin yanında kitap gibi sessiz kalmak en güzel olanıdır.