Cep Telefonunun Hayatımızdaki Yeri Nedir ?

Cep Telefonunun Hayatımızdaki Yeri Nedir ?

Teknoloji her geçen  gün daha da ileriye gitmekte ve her şeyin  en iyisi ve en kalitelisi ortaya çıkmaktadır . Bu teknolojik ürünlerden biri de cep telefonlarıdır .  Ülkemizde çoğu bireyin cep telefonu vardır ve  ve cep telefonları hayatımızın odak noktası haline gelmiştir . Cep telefonları hayatımızda hem iletişim kuruduğumuz  hem de çeşitli yönlerinden faydalandığımız bir teknolojik üründür .

Cep telefonunu kullanırkan amacımıza uygun olarak kullanmalıyız . Mesela bize verilen ödevleri daha iyi yapmaız için cep telefonun internetinden bakıp derslerimizi araştırabiliriz . Yine cep telefonları ile büyüklerimiz çeşitli faturalarını internet bankacılığı ile halledilebilir. Cep telefonlarının internet kısmından alışveriş bile yapabiliriz . İşte cep telefonları bizim için  büyük bir önem sahiptir . Öte yandan amacımıza uygun olarak kullanılmadığı zaman cep telefonlarının bize büyük zararları olabilir . Kişiyi sosyal ortamdan uzaklaştırabilir . Özellikle de küçük çocuklara cep telefonunun saatlerce verilmesi onların gelişimine büyük  darbe vurur . Bunun için çocuklara cep telefonunu fazla vermemeye dikkat etmeliyiz . Yine cep telefonu ile  bir işimiz yoksa onun başında saatlerce internette gezinmemeliyiz . Aşırı  derecede sosyal medya bağımlısı haline dönüşmemeliyiz . Cep telefonu ile konuşmalarımızı kısa ve öz yapmalıyız . Çünkü o bir sohbet aracı değildir , o bir iletişim aracıdır . Bunu aklımızdan çıkarmamalıyız .


Cep telefonları sayesinde  gittiğimiz yerlerin fotoğraflarını çekmekte , videolarını çekmekte ve  böylece de mutlu olmaktayız . Cep telefonu hayatımızda çok önemli bir yere sahiptir .  Yeter ki amaca uygun olarak kullanalım ve aşırı teşefon bağımlısı olmayalım .

Ya ilim öğreten , ya ilim öğrenen , ya dinleyen veya bunları seven ol . Sakın beşincisi olma! Yoksa helak olursun Hadisi İle İlgili Kompozisyon

Ya ilim öğreten , ya ilim öğrenen , ya dinleyen veya bunları seven ol . Sakın beşincisi olma! Yoksa helak olursun Hadisi İle İlgili Kompozisyon

Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa  insanların kesinlikle boş durmamasını söylemiştir . Boş duran insanın büyük zarara uğrayacağını belirtmiş ve bunun için de yukarıda sayılan  özelliklerden birine mutlaka sahip olunması gerektiğini hadis-i Şerifi ile biz insanlara anlatmak istemiştir .  İnsan  ilim öğreten , insanlığa faydalı olan bir mümin olmalıdır . Eğer ilim öğretecek  beceriye , bilgiye  sahip değilse ilim öğrenmek için hayatını geçirmelidir .

İlim öğrenmeye  ne de ilimi öğretmeye merakı olmayan bir kimse ise başka insanları dinlemeyi öğrenmelidir . Yani boş konuşmamalı , faydası olayan sözler sarf etmelidir . Yani Sevgili Peygamber Efendimiz'in de dediği gibi  insanoğlu ya hayır konuşmalı ya da susmalıdır . Çünkü susmak en güzel erdemdir . Susan insan düşünme fırsatı yakalar . Daha çok düşünür ve daha iyi işler yapmak için  boş durmayı tercih etmez . İnsanoğlu ilimi sevmeli , hem öğrenmeli hem öğretmelidir . Hiçbir şey yapmayan insan ise helak olur , kendisi için ve insanlık için faydalı bir iş yapmadığı için ne dünyada mutlu olur ne de ahirette mutlu olur . Bundan dolayı da biz Müslümanlara düşen görev hiç durmadan ilim öğrenmek , ilim öğretmek , ilime merak salmaktır . İlimi sevmeli ve ilim yolunda ilerlemeliyiz . Kuran-ı Kerim'i iyi okuyup anlamalı , şekil Müslümanlığı yapmamalıyız .


Ülkemizi geliştirmek için ilim yolunda ilerlemeli , manevi değerlerimizi  de yaşayarak çok gelişmiş bir ülke haline gelmeliyiz . Helak olmamak için boş durmamalıyız . Bir arının hiç durmadan bal yaptığı gibi  bizler üretmeli insanlığa faydalı olan bir kimse olmalıyız . Yoksa  zararda oluruz .

Bilginin Efendisi Olmak İçin Çalışmanın Kölesi Olmak Gerekir Sözü İle İlgili Kompozisyon

Bilginin Efendisi Olmak İçin Çalışmanın Kölesi Olmak Gerekir Sözü İle İlgili Kompozisyon

Bilgi öğrenmek için bilginin peşinde koşmak yani gayret göstermek gerekir . Çok çalışmak , çeşitli araştırmalar ve incelemelerde bulunmak gerekir . İlerlemek  için , kişinin kendisine daha güzel bir gelecek hazırlaması için alın teri dökmesi gerekir . Hiçbir emek verilmeden bilginin efendisi olunmaz . Bilginin efendisi haline gelmek için , bilgi yolunda , ilim yolunda büyük uğraşlar vermek gerekir .

Yaşadığımız koşullar zor da olsa ne yapıp ne edip ilerlemekten hiçbir zaman vazgeçmemeliyiz .  Örneğin; çok fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş olabiliriz . Belki bir ekmeği bile çok zor buluyor olabiliriz . Fakat bu fakirlik bizim geleceğimizi  inşa etmemize engel olamaz . Gerekirse sabahlara kadar çalışıp , bilginin efendisi olmalıyız . Her türlü zorluklara karşı dik durmalıyız ve başarıya varmak için dikenli yolları bizim imtihanımız  olarak görmeliyiz .  Geleceğimiz şansa bırakmamalıyız .  Beynimizi  boş uğraşlar ile yormak yerine ilim ile uğraşarak yormalıyız . Sadece ilim yolunda ilerlemeye ve bilginin efendisi olmaya çalışmalıyız . Karşılaştığımız en ufak bir güçlükte hemen pes etmemeliyiz . Sabahlara kadar çalışmalı , alın teri dökmeli ve zafere ulaşmalıyız .  Odaklanmamız gereken tek şey çalışmak olsun .


Yan gelip yatmak ,  her günümüzü aynı geçirmek bizi geriye götürür . Paslanırız , çabuk unuturuz . Mutlu olmayız . Bunun için her zaman çok çalışmalıyız ve bilginin efendisi olmak için de çalışmanın kölesi olmalıyız . Sadece ilime kölelik yapmayız . İnsanlara değil .

Savaşta Ayrılık İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

Savaşta Ayrılık İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

Savaşlarda en çok  insanı üzen , insanı yaralayan şey ayrılıkların yaşanmasıdır . Çünkü savaşlarda bombalar insanların üzerine üzerine yağmakta , birçok kişi en yakınını kaybetmekte , arkada kalan ise yıkımlar , sarılmayı bekleyen yaralar olur . İnsanlık için , barış için her zaman barışın hakim olması gerekirken ne yazık ki ülkelerin doymak bilmeyen gözleri , liderlerin bitmek bilmeyen hırsları masum halklara zarar vermektedir . Hiçbir suçu , hiçbir günahı olmayan bebekler ana kucağında bombalara maruz kalmakta , kimileri yaralanmakta , kimileri ise çok vahşi bir şekilde hayattan koparılmaktadır .

Peki soruyorum bu insan haklarından bahseden o  parasal olarak güçlü olan , fakat duygusal açıdan yerin dibinde olan ülkelere! Hani insan hakları sizin için çok önemliydi , hani barış çok önemliyid . Bu yaptıkları insan hakları ise o zaman biz insanlığın ne demek olduğunu bilmiyoruz . Ya da onlar insan haklarını kendileri için geçerli kılıyor ve diğer , masum ülkelerin halkını insan olarak görmüyor . Görünen de bu zaten öyle değil mi arkadaşlar ?  Savaşlarda ayrılıklar acı izler bırakır . Acı anılardır çünkü o esnada yaşananlar . Hiç kimse unutamaz en yakınını . 14 yaşlarında, daha ergenliğinin baharında olan bir gencin  gözleri  önünde küçücük kardeşi  düşman askeri tarafından silahla vurulmuştur ,  ölmüştür , peki sizce atlatabilir mi bu zavallı yavrucak o  kötü anıyı ? Atlatamaz, yıkılır, ciğeri yanmıştır, can yoldaşı , biricik kardeşi gitmiştir onun. Peki unutur mu bunu derseniz. Asla unutmaz, bunu yapanlardan intikam almadan bu dünyada yaşamayı istemez o canlar. Genç bir kadın aslanlar gibi eşini kaybetmiştir, anasını, babasını kaybetmiştir, Bakın ayrılık ayrılık  ve bitmek bilmeyen ayrılıklar. Ne acı, ne insanlık dışı bir olaydır bu savaşlar ve bu savaşlarda sevenlerini sevdiklerinden ayıranlar .  Savaşlar hiçbir zaman iyi değildir . Savaşlar her zaman can yakmıştır, insan öldürmüştür, insanlığı öldürmüştür. En sevileni,   yarini, çocuğunu, anasını, babasını koparmıştır insandan .

Bunun için  savaşlara her zaman hayır diyorum. İşgale uğrayan hangi ülke olursa olsun , hangi mazlum ülke olursa olsun onlar da düşmen ülkelerine karşı durmalıdır ve savaşlarda ayrılık yaşamamak için vatanlarını düşmana satmamalıdır. Bunun için insanlık için büyük bir kampanya başlatılmalı, canların yaşanması için, yaşatılması için, gücünü masum ülkelerin üzerinde denemeye  çalışan ülkelere izin verilmemeli. Tüm dünya ülkeleri bir araya gelmeli ve savaşa hayır demelidir.


Çocuğun Eğitiminde Aile Önemlidir Konulu Münazara Yazınız .

Çocuğun Eğitiminde Aile Önemlidir Konulu Münazara Yazınız .

Çocuğun temel eğitimi aldığı , çocuğa ahlaki   değerlerin öğretildiği yer tabi ki de ailedir . Çünkü aile bir toplumun temelidir . Çocuklar da aile içinde dünyaya geldiği için çoğu şeyi aileden öğrenirler . Çocuk aile içinde ne öğrenirse , onu da yaşamına katar . Örneğin ; çocuk sevgi ortamında , saygı ortamında büyütülmüşse o çocuk ilerde de başka insanlara karşı saygılı olur , topluma uyum sağlar ve sosyal biri olur . Anne ve babalar çocuğa iyi örnek olmalıdır . 

Çocuğun eğitiminde aile çok önemlidir çünkü çocuğuna gerekli sevgiyi veren aile o çocuğun kişisel , sosyal , psikomotor gelişimine de büyük katkı sağlamış olur .  Her ne kadar okul , eğitimin devamını sağlayan bir eğitim ve öğretim kurumu olsa da  eğitimin ilk temelinin atıldığı yer ailedir . Çocuk evde küfürler duyuyorsa, ana ve baba çocuğa bakmıyor, çocukla ilgilenmiyorsa o çocuğun  aldığı eğitim olumlu olmaz , yani çocuk sağlıklı bir birey olamaz ve topluma da uyum sağlayamaz . Aile ilk olarak çocuğunu koşulsuz sevmeli ve onun kendisine olan güvenini artırmalıdır . Örneğin ; çocuk bir işi başaramadığında buna tahammül edemeyen ana ve babalar vardır. Çocuğa beceriksiz muamelesi yaparlar . Çocuk ise bu durum karşısında kendisini çok kötü hisseder . Kendine olan güvenini kaybeder . Okula gittiğinde öğretmen ona hadi yavrum şu soruyu çöz der fakat çocuk korktuğu için ve güveni gittiği için  elinden bir şey gelmez, telaşlanır, korkar . Yapamayacağım , çünkü ben beceriksizim duygusu içinde hareket eder . Çünkü ailesi ona sen beceriksizsin , yapamazsınız duygusunu aşılamıştır  .  Bunun  için buradan tüm ailelere sesleniyorum çocuğa ilk  eğitimi siz ana ve babalar vereceksiniz .


Lütfen çocuğu iyi eğitin, onu korkutarak, ona baskı yaparak onun gelişimini sağlayamazsınız . Tam aksine  çocuk günden güne gerilemeye başlar, kendine olan güveni sıfıra iner ve asosyal bir kişilik haline dönüşebilir . Bunun acısını da hem siz çekersiniz hem de çocuğunuz çeker . Hem de topluma faydalı bireyler, evlatlar yetiştirmemiş olursunuz.

Çocuğun Eğitiminde Çevre Önemlidir Konulu Münazara Yazınız .

Çocuğun Eğitiminde Çevre Önemlidir Konulu Münazara Yazınız .

Çocuk ilk olarak aile  içinde dünyaya gözlerini açar . Çocuk ilk eğitimini ailesinden alsa bile ileriki yaşamını etkileyecek olan eğitimi çevresinden alır . Çünkü çocuğun gelişiminde çevre daha önemlidir . Her ne kadar aileden çok iyi bir eğitim de alınmış olsa çocuk yetiştiği çevrede daha farklı kimse haline gelebilir . Ya da tam tersini düşünelim . Çocuk iyi bir ile içinde değildir . Ailesi ona hiç iyi bir eğitim vermemiş , temel ahlaki değerleri öğretmemiştir . Fakat çocuk farklı çevrelerde okuyarak , kendini geliştirerek hiç de ailesine benzemeyebilir .

Yani daha sağlıklı , daha sağlam düşünceye sahip olan , kendini bilen bir birey olabilir . Yani çevre her zaman çocuğun eğitiminde daha önemlidir diyorum . Kötü ailede büyüyen çocuk kendisine destek olan nitelikli ve şefkatli öğretmenleri tarafından , iyi arkadaşları tarafından bambaşka biri olabilir . Başka bir çocuğu ise şu şekilde örnek verelim . Çok zengin bir ailede dünyaya gelen çocuk , her türlü terbiyeyi ailesinden almıştır , çocuğa gerekli olan her türlü güzel alışkanlıklar öğretilmiştir . Fakat bu çocuk edindiği kötü niyetli ve kötü alışkanlıklara sahip olan arkadaşları ile çok farklı biri haline gelebilir . Kötü alışkanlıklara sahip olabilir . Ailesine karşı saygısızca davranışlarda bulunur ve kendini , kişiliğini kaybedebilir .


Bunun bir çocuğun yetiştiği çevre ortamı son derece önemlidir . Çocuğun eğitiminde çevreye önem vermeliyiz  ve çocuklarımızın nasıl bir çevrede yetiştiğini her zaman takip etmeliyiz .

İnsan Sevdiği Mesleği Yapmalıdır Konulu Münazara Yazınız .

İnsan Sevdiği Mesleği Yapmalıdır Konulu Münazara Yazınız .

Her insan farklı yeneklerle dünyaya gelir . Kimisi bu yeteneğinin üzerine gider ve kendini geliştirir . Kimisi ise bu yeteneğinin üzerine gitmez ve farklı mesleklere yönelir . Kişi her zaman sevdiği mesleği tercih etmelidir . Sevdiği mesleği yapmak kişiye manevi huzur ve doyum verir . Sadece parası çok diye  farklı meslekleri yapmak , kişinin kendini mutsuz hissetmesine neden olur . Kişi mutsuz olunca da yaptığı işten bir fayda göremez ve bundan verim alamaz .

İnsan sevdiği mesleği yapmak için hayatını bu uğurda harcamalıdır . Mesleğini severek yapan , o meslekte yeteneği olan kimseler ortaya çok iyi ürünler çıkarabilir , alanında çok uzman bir kimse haline gelir . İşte böyle olunca başarılı olan kimse ülkesi için daha faydalı vatandaş olur . Parası çok diye getirisi fazla olan mesleği seçmek kişiyi sadece maddi anlamda rahatlatır ama  kişiye herhangi bir manevi zevk vermez . Çünkü kişi bu mesleği mecbur olduğu için , parası için yapıyordur . Oysa mesleğini canı gönülden , severek yapanlar çok büyük işler başarır ve geleceğe de iyi şeyler bırakabilir . Örneğin ; birey resim yapmayı çok sevdiği halde ve resme ilgisi çok olduğu halde aile bireylerinin baskısı ile getirisi ve toplumsal etkisi daha çok olan doktorluk mesleğini seçerse burada sadece aile bireyleri mutlu olur . Resim yapma işinden yoksun kalan kişi kendini mutsuz  hisseder. Doktorluğu da sevmediği için , mecburen o mesleği yapmadığı için doktorluk alanında kendini geliştiremez ve topluma da faydalı bir kimse olmaz .


Bunun için herkes  maddi getirisine bakmadan sevdiği mesleği yapmalı, sevdiği mesleği yapmasına engel olanlara ise karşı durmalıdır. Çünkü meslek kişinin bir ömür boyu sürdüreceği işidir. Bunun için sevdiğiniz işleri yapın ve hiç durmadan yolunuza devam edin dostlarım.

İnsan Ekonomik Getirisi Çok Olan Mesleği Seçmelidir Konulu Münazara Yazınız

İnsan Ekonomik Getirisi  Çok Olan Mesleği Seçmelidir Konulu Münazara Yazınız

Her insan farklı mesleği icra eder . Çünkü herkesin yeteneği farklıdır . Fakat bazı meslekler kişiye yeteri kadar doyum veremez . Kişi bir meslek alanında yetenekli olabilir , o mesleğe ilgi de duyabilir . Ama  o mesleğin aylık geliri kişiyi tatmin etmiyorsa kişi ekonomik getirisi olan mesleği tercih etmeli ve o mesleği icra etmelidir . 

Ekonomik getirisi fazla olan meslek sayesinde kişi yaşamını daha refah içerisinde geçirir . Maddi sorunlar yaşamaz . Kişi kendisinin ve ailesinin gereksinimlerini yerine getirir . Ekonomik getirisi çok olan mesleği yapan birey zamanla  zenginleşmeye başlar . Maddi durumu çok iyi olduğu için , maddi durumu iyi olmayan insanlara da yardım eder . Böylece fakir insanların da gönlünü kazanmış olur . Bundan dolayı kişi her zaman ekonomik getirisi çok olan  mesleği tercih etmelidir . Böylece hem kişi kendi kimseye muhtaç olmaz hem de ailesini maddi anlamda kimseye  muhtaç etmez . Ekonomik getirisi fazla olmayan mesleği tercih etmek kişiyi tatmin etmez ve kişi de mutsuz olur . Ailesinin gereksinimlerini yerine getiremez .


Bunun için  parası çok olan mesleği tercih etmeliyiz . Bu sayede de mutlu olmalıyız .

Her İnsan Hata Eder , Hata İşleyenlerin En Hayırlısı Tövbe Edendir Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

Her İnsan Hata  Eder , Hata İşleyenlerin En Hayırlısı Tövbe Edendir Sözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

İnsan olduğumuz için elbette mükemmel olamayız . Mutlaka bu hayatta yanlışlarımız olacaktır . Çünkü hata yapmak insana mahsustur . Hiç kimse ben mükemmelim , hiç bir hatam yok , hiç bir günahım yok diyemez .  Çünkü her insan hata yapar . Hatasız kul olmaz .  Yüce Rabbi'miz bizi  topraktan yaratmış , bize şekil vermiş ve insan olarak dünyaya getirmiştir . Bizim bu dünyaya geliş nedenimiz ise Rabbimiz tarafından imtihan edilmektir . İşte dünyaya geldiğimiz anda ve olgun insan olmaya başladığımızda iyinin, kötünün ne olduğunu biliriz .

Bunları ne kadar çok bilsek de insan olduğumuz için yine de hata yapmaya devam ederiz . Ama asıl o önemli olan ise hata yapıp da tövbe etmeyi bilebilmektir . Çünkü Rabbim hatasından dönen , gözyaşları ile kendisinden af dileyen kullarını çok sever . Bunun için yaptığımız hatalardan dolayı her zaman Yüce Allah'a dua etmeliyiz , ondan bağışlanmamızı dilemeliyiz . Tövbe etmeliyiz fakat aynı hataları da bir daha yapmamaya dikkat etmeliyiz .   Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın şu hadisi şerifinden de tövbe etmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu , Rabbimiz için de biz kullarının ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz :
''Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu memnuniyet , sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır . ''
''Allah Teâlâ gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için geceleyin elini açar . Geceleyin günah işleyenin tövbesini kabul etmek için de gündüzün elini açar . Güneş battığı yerden doğuncaya kadar bu böyle devam edip gider . ''


İşte bu hadisi şeriflerden de anlaşılacağı üzere hata yapsak da tövbe etmeyi asla ihmal etmemeliyiz . Asla umudumuzu kaybetmemeliyiz . Çünkü Rabbimiz'in bizi nerede , ne  şekilde , nasıl affedeceğini bilemeyiz . Bunun için her zaman tövbe edelim ve alemlerin Yaradan'ı olan Rahman ve Rahim olan Yüce Alla'a sığınalım ve ona kulluk edelim .

" Savaş , Ayrılık , Göç , Açlık , Kayıplar , Çocuklar " Kelimelerini Kullanarak Kompozisyon Yazınız .

" Savaş , Ayrılık , Göç , Açlık , Kayıplar , Çocuklar " Kelimelerini Kullanarak  Kompozisyon Yazınız .

Savaş , insanlık için hiçbir zaman iyi sonuçlar doğurmamıştır . Yaşanan savaşlar sonucunda  insanlar yerlerinden olmuş ,  ana vatanını terk etmek zorunda kalmıştır . Savaşlardan  en çok da etkilenen masum insanlar olmuş , açlıklar yaşanmaya başlamış , nice yavrular , gençler , çocuklar , kadınlar , yaşlılar hayatını kaybetmiş  niceleri ağır yaralanmıştır . Daha fazla çıkar sağlamak için , daha fazla sömürge elde edebilmek için güçlü ve büyük ülkeler , güçsüz ülkelere savaş açmış , fakir  olan halk daha da fakirleşmiş, milyonlarca insan yaşamını kaybetmiştir . Savaştan geriye kalan kan ve gözyaşı olmuştur . 

Geçmiş yıllara baktığımızda bugünkü Avrupalı devletlerin  yoksul ülkelere neler çektirdiğini görürüz  . Hiç kimse bunu inkar edemez . Fransızların Cezayirlilere yaptığı işkenceler hiç unutulur mu ? Unutulmaz elbet . Çünkü burada yaşanan savaş da değildir , cinayettir . Bu savaşlardan en çok çekenler ise kadınlar ve çocuklar olmuştur . Çocuklar ana kucağındayken öldürülmüş , kadınlar her türlü işkenceye maruz kalmıştır . Yani katliam yapılmış , soykırım yapılmıştır . Yine Suriye'deki savaşa baktığımızda da en çok çocukların savaştan etkilendiğini görüyoruz . Arakan'daki Müslümanlara baktığımızda yine çocuklar, kadınlar en çok acı çeken oluyor . Savaş demek insanlık adına yapılmış ve yapılacak olan en büyük cinayet , en büyük günah demektir . Savaş sonucunda insanlar yurtlarından olmuş , salgın hastalıklar yaşanmış , açlıklar yaşanmıştır .  Yaşanan savaşlar sonucunda  insanlar çeşitli işkencelere uğradığı için zaman içinde kişilerde çeşitli sorunlar da ortaya çıkmaya başlamıştır . Örneğin ;  geçen gün  düğüne gitmiştik . Orada Suriyeli bir aile de vardı . Düğünde havai fişekler patlamaya başlayınca iki tane küçük çocuğun babasının bacağına  sarıldığını görünce çok duygulanmıştım . Çocuklar havai fişeklerin bomba olduğunu sanmış ve yine savaş oluyor korkusu ile babalarına sarılmıştı , babası ise onlara bunun bir savaş olmadığını anlatmaya çalışıyordu . 


Unutmayın ki savaş korkudan , açlıktan , sefaletten başka bir şey değildir . Çünkü savaş insanı, insanlığı yakar , yıkar ve öldürür . Bunun için savaşa hayır demeliyiz .  Güçlü ve gözü doymayan ülkelerin yanında değil karşısında durmalıyız ve hiçbir suçu olmayan çocukların ölmesine izin vermemeliyiz .

Kültürel Değerlerimiz İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

Kültürel Değerlerimiz İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

Bir milleti  diğer milletlerden ayrı  kılan en önemli özelik o milletin kendine özgü kültürel değerleridir . Yani bu değerler bizi biz yapan , temel değerlerimizdir . Kültürel değerlerimiz  şunlardır : Dil,  gelenek ve görenekler , örf ve adetler , tarih , dünya görüşü , sanat gibi değerler kültürel değerler arasında yer alır . Yukarıda saydığım özellikler ise her kültürde farklıdır . Yani her milletin kültürü kendine özgüdür . Bizim kültürel değerlerimiz de bize özgüdür . Bizim dilimiz Türk dili olduğu için  , bu dilin daha çok gelişmesini ve daha çok kullanılmasını sağlamalıyız . Yabancı sözcükleri dilimizden arındırmalıyız . Açtığımız bir iş yerine Türkçe isim vermeliyiz . Daha fazla gelir getirecek diye yabancı isimler vermemeliyiz . Yani dilimize sahip çıkmalı , dilimizi korumalı ve yaşayan bir dil haline getirmeliyiz .

 Başka milletlerin örf ve adetlerini uygulamaya çalışmamalıyız . Örneğin ; çam ağacı süsleme bizim kültürel değerlerimiz arasında yer almaz . Bunun için başka milletlere özenip çam ağacı süsleme gibi özenti davranışlar içine girmemeliyiz . Anadolu kültürüne  yaşamalıyız . Örf ve adetlerimize sahip çıkmalıyız . Bayramlarda , düğünlerde , asker uğurlama törenlerinde geleneklerimizi devam ettirmeli, birlik içinde yaşamaya devam etmeliyiz . Herkesin dini inancına , diline saygı duymalıyız fakat kendi dini inançlarımız da uygulamaya çalışmalıyız . Batı'nın yaşamını değil , bilimini almalıyız . Yani şekil özentiliği içine girmemeliyiz . Kendi yöresel sanatlarımızı örneğin, el sanatlarını yaşatmaya çalışmalıyız . Yani milli bir sanatımız olmalıdır . Geleneksel sanatlarımızı unutmamalıyız , onları her zaman yaşatmalıyız . Tarihimizi iyi öğrenmeli , iyi araştırmalı ve geleceğe daha iyi bakabilmeliyiz . Ecdadımızın bu vatanı korumak için ne emekler ettiğini unutmamalıyız ve bunun için de kültürel değerlerimize sahip çıkmalıyız .


Kültürümüzde olan  temel ahlaki değerlere sahip olmalıyız . Mesela bir yere girdiğimizde selam vermeliyiz , hal , hatır sormalıyız . Evimize misafir gelen bir kimseye  elimizden geldiği kadar iyi hizmet etmeli ve misafirin gönlünü etmeliyiz . Hiç kimsenin gönlünü kırmamalıyız . Kibar olmalı , etik değerlere sahip olmalıyız .

Atatürk Türk Ulusuna Bir Mektup Yazsaydı Neler Yazardı ?

Atatürk Türk Ulusuna Bir Mektup Yazsaydı Neler Yazardı ?

Atatür  Türk Milleti'ne şöyle bir mektup yazardı :
Benim  Yüce Milletimin değerli vatandaşları ! 
Ben bu milletin evladı olduğum ve bu millet için faydalı işler yaptığım için kendimi çok huzurlu hissediyorum . Ben bu başarımı sizin bana olan güveninize borçluyum . Sizler arkamda durmasaydınız , bana destek olmasaydınız belki de Türkiye Cumhuriyeti diye bir devlet şu anda olmayacaktı .  

Saygıdeğer Türk Ulusu , Saygıdeğer Türk Milleti!
Cumhuriyet'e sahip çıkın , onu koruyun , demokrasiye sahip çıkın , İnsan hak ve özgürlüklerini korumaya devam edin . İlke ve inkılaplarıma bağlı kalın . Ülkemizi daha çağdaş daha modern hale getirmek için durmadan ilerlemeye ve gelişmeye devam edin . 

Ülkemizin her bir bireyi okumaya önem versin . Ülkemde kütüphanelerin sayısı artsın ,  kahvehanelerin sayısı azalsın .  Ecdadımızın  size  bıraktığı bu kutsal topraklara sahip çıkın ve onu koruyun . Bu toprakların bir karışını bile düşmanlara asla teslim etmeyin . Tam  bağımsız olmaya devam edin , başka ülkelerin manda ve himaye altına girmemeniz için milli kültür değerlerinize sahip çıkın ve onu koruyun . Bağımsızlık ve Cumhuriyet'i her zaman yaşatın . Bayrağımızı her zaman göklerde dalgalandırmaya devam edin. Bayrağımız asla yerlerde olmasın . Yurtta Barış Dünyada Barış ilkemi uygulayın . Dünyanın en gelişmiş ülkesi olmak için ilim ve fen yolunda ilerlemeye ve gelişmeye devam edin .  Maddi ve manevi değerlerimiz , tarihi eserlerimizi koruyun ve onlara zarar verdirmeyin . Ülkemin doğal kaynaklarını hoyratça kullanmayın . 

Saygıdeğer Türk Milleti! Daha huzurlu yaşamak için birlik , beraberlik ve dayanışma içinde yaşamaya devam edin . Mazlum , yoksul ülkelerin yanında olun . İnsanları yaşatın , insanlığı yaşatın ve dünyaya örnek bir millet olmaya devam edin.

Ben; Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Danışarak İş Yapmanın Yararları İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

Danışarak İş Yapmanın Yararları İle İlgili Kompozisyon Yazınız .

İnsan aynı anda her işi yapabilecek süper bir güce sahip değildir . İnsan birden fazla konuda yetenekli, bilgili olabilir fakat bu onun her işin üstesinden geleceği anlamı taşımaz . Hayatta bilmediklerimiz , eksik kaldığımız işler  olabilir . Kendimiz  yapamadığımız zaman bizden daha deneyimli olan , daha büyük olan insanlardan yardım almalıyız . Yani birilerine danışmayı bilmeliyiz . Bunun için de atalarımız şu sözü söylemiştir :

'' Danışan dağı aşmış , danışmayan düz yolda şaşmış'' . Kişi danışarak aşılamayacak engelleri aşar ve sorunlarını daha kolay çözebilir . Danışmayarak ise en bildiği şeyde bile , yani kolay işlerde bile yanlış yapabilir , şaşırabilir . Kimi kimseler burnunun dikine gitmekten çok mutlu olur ve her işi ben yapabilirim havası içinde olur . Kimsenin deneyiminden , bilgisinden faydalanmaz . İşte böyle kimseler hayatta başarısız olur . çünkü kimseye danışmamış , bilgi almamıştır .


Hayatta  işlerimizi yoluna koymak için , daha iyi sonuçlar elde etmek için her zaman bir bilene bilmediğimiz konuları sormalıyız .  Yani bin bilsek de bir bilene her zaman danışmalıyız . Daha çok bilgi sahibi olmalı , daha çok öğrenmeli , böylece biz de başkalarına yardımcı olmalıyız . Başkalarının da bizim deneyimlerimizden faydalanmasını sağlamalıyız .

Hayvanlara Yapılan Şiddet Hakkında Bir Hikaye Yazınız .

Hayvanlara Yapılan Şiddet  Hakkında Bir Hikaye Yazınız .

 Sabah ezanı okunuyor , horozlar ötüyordu . İstanbul'da  yaşadığımız için okulumuz bize uzak bunun için de servis ile gitmem gerekiyordu . Servisçi her sabah 6:00 gibi kapının önünden geçer ve beni de alır giderdi . Yine bir sabah kalktığımda tam okula gidecekken bir köpek sesi duymuştum . Bu sesin nereden geldiğini bilmiyordum ve ama sesin olduğu yere yaklaştığımda bir de neler göreyim! Aman Allah'ım! Gördüklerim karşısında şaşkına uğramış , küçük dilimi yutacak gibi olmuştum . Komşumuz olan Ahmet ve Ali orada bir  horoza tekme atıyordu.  Diğer güçlü olan horozla güçsüz olan horozu bir biri ile dövüştürüyordu. Zavallı horozların her yeri kan olmuş , gözleri bile görünmez hale gelmişti . Nasıl olabilirdi bu, nasıl böyle acımasız olabilirlerdi diye düşündüm . Oysa ben onları abi diye sever, sayar, onların asla bir canlıya zarar vereceğini aklımın ucundan bile geçirmezdim.




Çok üzülmüştüm,  hayvanları düşündükçe  içim daha da kötü olmuş ve kendimi o hayvanların yerine koymuştum. Daha sonra servis geldi ve okula gittim . Ahmet ve Ali abiler de oradaydı .Artık  onlara abi demek de içimden gelmiyordu ama alışmışım ya abi demeye neyse artık . Onları gördüğümde bana selam verdiler, niye suratın asık dediler. . Ben ise gördüklerimi onlara anlattım . Siz nasıl bu kadar acımasız ve cani olabiliyorsunuz dedim . Onlar ne dediğimi anlamamış  gibi ne dediğini anlamıyoruz dediler. Sabah onları evlerinin avlularında gördüğümü ve horozlara nasıl zarar verdiklerini yüzlerine söyledim. İkisinin de yüzü kıpkırmızı olmuştu . Ben sizin gibi abilerden böyle bir şeyi asla beklemezdim dedim . Onlar da aslında niyetlerinin kötü olmadığını , sadece bunu yaparken zevk aldıklarını söylediler.  Ben ise onlara aynı şeyi size yapsalardı neler hissederdiniz diye sorduğum da birbirlerine bakıp sustular.  Onlara öyle bir acı bakış attım ki  utançlarından ne yapacaklarını şaşırdılar.  Biz hiç hayvanların yerine kendimizi koymamıştık , Her halde bize böyle davranılsa canımız yanardı diye ağlamaya ve pişman olmaya başlamışlardı.  Onların ağlamalarına dayanamadım .

Gittim yanlarına ve lütfen bir daha hiç bir hayvana eziyet etmeyin, çünkü bizim canımız nasıl tatlı ise , onlarınki de öyledir dedim.  Onlar da artık empati kurmuşlar ve bir daha asla böyle bir şey yapmayacaklarını söylemişlerdi . Daha sonra zil çalmış derslerimize girmiştik . Okul çıkışı abilerimle beraber onların evlerine gittik.  Avluya girdiğimizde zavallı horozlar yorgunluktan uyumuşlar ve bizi gördüklerinde ürkmüşlerdi.   Abilerimle birlikte hemen başlarını okşadık , onları içimize çektik ve sevdik.  Ben kendi evimizden onlara yiyecekleri buğday, yem gibi yiyecekler getirdim, onları bir güzel ellerimizle doyurduk . Daha sonra horozlar serbest bıraktık ve oradan çıktık.  Abilerim yaptıkları davranışların yanlış olduğunu anlamış, üzülmüşlerdi.  Bana teşekkür ettiler ve bir daha böyle şey asla olmayacak, söz diye bana sarıldılar.  Ben de oradan ayrıldım ve daha sonra evime gittim. 



Savaşların Önüne Nasıl Geçilebilir ? Bu Konu İle İlgili Bir Kompozisyon Yazınız

Savaşların Önüne Nasıl Geçilebilir ? Bu Konu İle İlgili Bir Kompozisyon Yazınız

Savaşlar insanlığı yok eden , insanlığa zarar veren her türlü olumsuz eylemler , faaliyetlerdir . Bir ülke haksız yere işgale uğruyor ve sömürülüyorsa bu eylemin  haklı bir gerekçesi asla olmaz . Özellikle de güçlü ülkeler güçsüz ülkeler üzerinde daha çok hakimiyet kurmak için , güçsüz ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını daha çok sömürmek için , ülkelerin kendi içinde iç savaş çıkarmak için her türlü yola, her türlü zorbalığa başvurmaktadır . Savaşların sonucunda ise kalan tek şey kan, gözyaşı, ölümler, yaralanmalar, hasarlar ve daha neler neler ...

Savaşların yok olması için tüm dünya ülkelerinin , tüm insanlığın savaşı istememesi gerekir . Kimi zalim ve güçlü ülkelere diğer tüm dünya ülkelerinin bir dur demesi gerekir . Savaşların önüne ancak "Yurtta Barış, Dünyada Barış" sözü ile geçilir. Savaşların yaşanmaması için her ülkenin fedakarlık yapması gerekir, her ülkenin masum, güçsüz, mazlum ülkelerin yanında olması gerekir . Yani ülkelerin dönek, iki yüzlü olmaması gerekir. Siyasi çıkarların, ekonomik çıkarların, sosyal çıkarların bir kenara bırakılması ve öncelikle insanlığın yaşatılması gerekir . Ülkelerin liderlerinin , siyasetçilerinin , insanlarının içinde merhamet ve vicdan duygusu olması gerekir . Zalim ve güçlü olanın yanında durulmaması gerekir . Mazlum ve güçsüz olanın , savunmasız olanın yanında durulması gerekir . Bir ülke dünyanın en güçlü ülkesiyim diye her şeyi yapabilirim egosuna sahip olmamalıdır . Gerektiğinde diğer güçlü ülkeler bu dünya gücü olan ülkeye gerekli yaptırımları koyabilmelidir . Örneğin; Kudüs sorununda Amerika'ya karşı olunması gerekliydi ve öyle de oldu . Çoğu ülke Amerika'dan korkmamış ve Amerika'nin Filistinlilere karşı yaptığı haksız açıklamayı kabul etmemiştir . İsrail'in  başkentini Kudüs Olarak görmemiştir 128 ülke . Ama bu ülkelerin bu kararlılıkla devam etmesi gerekir ki savaşlar yaşanmasın , mazlumun  kanı dökülmesin , çocuklar ölmesin , kimse vatanından ayrı kalmasın . Umarım diğer ülkeler Amerika'nın yaptırımlarından korkmaz ve savaşa hayır demeye, barışa evet demeye devam ederler .


Savaşın önüne ancak barış ile geçilir . Ülkelerin kin ve düşmanlığı bir kenara bırakması gerekir .  Güçlü olan ülkeler her şeyi istediğim gibi yapabiliriz düşüncesinde olmamalıdır . Akan göz yaşından , akan kandan hepimiz sorumluyuz. Bunun için her zaman savaşa hayır demeliyiz,  barışın güvercini olmalıyız.