“Beşik Sallayan Eller, Dünyayı Yerinden Oynatacak Bir Gücü Simgeler.” Sözünü Açıklayınız.

 “Beşik sallayan eller, Dünyayı Yerinden Oynatacak Bir gücü Simgeler.”  Sözünü Açıklayınız.


Beşik sallayan eller bizim en kıymetlimiz olan annelerimizin elleridir. Çünkü onlar bizi dokuz ay boyunca karnında taşımış, gecesini gündüze katmış, bizi bugünlere getirmiş olan dev insanlardır, temiz yüreklerdir. Beşik sallayan eller, dünyayı yerinden oynatacak güce sahiptir. Çünkü onların yetiştirdiği çocuklar geleceğimize şekil verecektir, geleceğimizi aydınlatacak ve bizi güzel yarınlara götürecektir.


Bir çocuğun yaşamını etkileyen en önemli kişi annesidir. Onun için anneler çocuk yetiştirirken çok dikkatli olmalı ve sağlam bir ruha sahip , mutlu, geleceğe güvenle bakabilen çocuklar yetiştirebilmelidir. Annelerin yetiştirdiği mutlu ve kendine güvenen çocuklar ileride hem kendi yetiştiği topluma faydalı olacak, hem de  dünyaya faydalı olacak ve büyük işler başaracaklardır. İşte bunun içinde beşik sallayan eller, dünyayı yerinden oynatacak güce sahiptir demiştir Peter de Vires. Örneğin; okulda gördüğümüz bir çocuğun konuşmasına, nezaketine ve başarılı olmasına hayran kalabiliriz. Bu çocuğu yetiştiren aile ne güzel bir aile, bu çocuğu yetiştiren anne ne güzel elleri öpülesi bir anne diyerek o annenin kim olduğunu öğrenmeye çalışırız.

 

İşte tüm bunlar için annelik , anne olma çok önemli bir bir sorumluluktur. Çocuklarını nitelikli yetiştiren anneler dünyaya yön verir, çocuklarına örnek olmayan, kötü davranışlar içinde bulunan anneler de dünyaya bir iyi çocuklar bırakmaz. Sorumsuz, başka insanların başına bela olan çocuklar ileride kötü insan olur ve  mutsuz bir yaşam sürerler.

“Hayatın En Büyük Hataları, Başarıya Ne Kadar Yaklaştıklarını Bilmeyen İnsanların Vazgeçmelerinden Dolayı Olur.” Kompozisyon

 “Hayatın En Büyük Hataları, Başarıya Ne Kadar Yaklaştıklarını Bilmeyen İnsanların Vazgeçmelerinden Dolayı Olur.” Kompozisyon


 Hayat ile ilgili herkesin kendine göre planları vardır. Kimileri bu plan doğrultusunda hareket ederek sonuna kadar gider ve başarıyı tadar, kimileri ise sonuna yaklaşmışken vazgeçer ve onca emeğini heba ederek başarısına kendi eli ve kendi iradesi ile engel olur. Hayatın en büyük hataları, başarıya ne kadar yaklaştıklarını bilmeyen insanların vazgeçmelerinden olur  der bir söz. Gerçekten de öyledir.

Kimi insanlar başta çok güzel bir şekilde çalışmaya başlar ve ilerleyen zamanlarda hata yaptığı zaman hemen kendisini başarısız görürü. Tam sonlara doğru gelmişken tam başarıyı yakalayacakken vazgeçer ve böylece asıl mutluluktan mahrum kalır ve başarıyı elde etmemiş olur. İşte böyle olmamalıyız. Başladığımız bir işi sonuna kadar götürmeliyiz ve kedimize güvenmeliyiz. Ufak hatalarımızda hayal kırıklığı yaşamamalıyız. Her zorluğa rağmen umudumuz kaybetmeden emek etmeye, üretmeye, disiplinli olmaya gayret etmeliyiz. Bunu yaptığımız zaman başarı ve mutluluk da bizimle olacaktır.

Onun için de ilk olarak kendimize güvenmeliyiz. Güvenle çıktığımız bu yolda karşımıza olumsuzluklar da çıkacaktır ama bu olumsuzluklar karşısında asla pes etmeden yolumuza devam edersek her şey daha güzel olur.

Yaşadığınız Ya Da Tanık Olduğunuz Bir İyilik Öyküsünü Arkadaşlarınıza Anlatınız.

 Yaşadığınız Ya Da Tanık Olduğunuz Bir İyilik Öyküsünü Arkadaşlarınıza Anlatınız.

Yakın bir zamanda ülkemizde meydana gelmiş olan asrın felaketinde yaşanan depremde çok sayıda insanımız hayatını kaybetmişti. Çok sayıda canlarımız yaralı kalmış, çok sayıda canlarımız ise yapılan çürük binaların altında kalarak hayatlarını kaybetmişti. Ben bu deprem felaketinde olan bir iyilik öyküsünü anlatmak istiyorum. Bizim okulumuza depremden dolayı başka şehirlerden depremzede arkadaşlarımız gelmişti. Kahramanmaraş’tan, Hatay’dan, Malatya’dan ve diğer şehirlerden  çok sayıda depremzede insanlar gelmişti. 


Okulumuzdaki öğrenci sayısı da doğal olarak artmıştı. Annem ev hanımı olduğu için o depremzede kardeşlerimiz için şapka, çorap, eldiven örmüştü. Okulumuzda depremzede kardeşlerimiz için devlet tarafından he r gün yemek verilmeye başlandı. Öğrenci sayısı çok fazla olduğu için yemek dağıtımı esnasında öğretmenlerimiz zorlanıyordu ve çok sayıdaki öğrenciye hizmet edilirken karmaşa oluyordu. Bunun üzerine benim canım annem kendi de dahil olmak üzere mahalledeki diğer ev hanımlarından bir gurup oluşturarak her gün depremzede öğrencilerin yemeğini gönüllü olarak dağıtmaya başladı. Çocuklar ile tek tek ilgileniyorlar, onları bağrına basıp seviyorlardı. Bazen evlerinden yemekler yapıp çocuklara dağıttılar. Onlar ile oyunlar oynadılar, kitaplar okudular ve daha çok sayıda etkinlikler yaptılar. Depremzede çocuklar annemi ve diğer teyzeleri seviyor, onlara sarılıyor ve teşekkür ediyordu.


 Annem okul kapanana kadar orada gönüllü olarak arkadaşları ile birlikte çalışmaya devam edecek ve bundan büyük mutluluk duyuyor. Çünkü bir insana iyilik etmek, bir canı mutlu etmek annemi kat kat mutlu etmektedir. Çünkü o insanların enler yaşadığına hepimiz şahit olduk ve hepimizin canı yandı. Milletçe birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olarak bu zor günlerin üstesinden de geleceğiz inşallah. Annem ve annem gibi daha milyonlarca güzel kalpli , yüreği iyilik dolan annelere de selam olsun. İyilik insanı insan yapar. Çünkü iyiliğin olduğu yerde şefkat dolu yürekler, tebessüm eden güzel yüzler ve vicdanlı insanlar vardır.

“Bir İş Yapmak İçin Neden Yarını Bekliyorsun. Bugün de Dünün Bir Yarını Değil Midir? “ Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Bir İş Yapmak İçin Neden Yarını Bekliyorsun. Bugün de Dünün Bir Yarını Değil Midir? “ Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Bir işi yapmak için neden yarını bekliyorsun. Bugün de dünün bir yarını değil midir der Ömer Hayyam. İnsan işlerini hep başka zamanlara ertelemeyi sever. Yapmak istediği şeyleri yarın yapacağım der, yarın olur öbür gün yapacağım der ve böylece planlar askıda kalır ve yapacağım lafına devam edilir ama ortada hiçbir şey olmaz. Oysa bugün de dünün bir yarınıdır. Onun için işlerimize hemen şimdi başlamalıyız. Yani anı değerlendirmeliyiz.

 

Gelecek günlere değil şimdiye bakmalıyız, yolumuza bakmalıyız ve durmadan çalışmaya, amaçlarımıza ulaşmaya devam etmeliyiz. Bir işi yapmayı yarınlara değil bugünlere bırakmalıyız. Bugünlerde yapmaya başladığımız zaman yarınlarımız daha güzel ve daha aydınlık olacaktır çünkü. İnsanlar tembelliğinden dolayı işleri yarınlara bırakmayı severler ve  sonra da büyük büyük laflar ederek gelecekte şunları yapacağım, şunları yapmış olarak karşınıza çıkacağım der. Zaman geçer ve bir de bakar ki gelecekte hiçbir şey yapmamıştır ve yerinde saymaya devam etmiştir böyle tembel insanlar. Oysa çalışkan ve üretken insanlar önce bugünden başlar.

 

Zamanını iyi değerlendirir ve zamanın bir daha geri gelmeyeceğini bilerek işlerini başka günlere ertelemez. Bugünün de dünün bir yarını olduğunu onun için de işe bugünden başlamasının akıllıca bir iş olduğunu bilirler ve rotayı ona göre çizerler.

Lokman Hekim’in “Oburluk ve İştahsızlık Bedenin Baş Düşmanıdır.” Sözünden Hareketle Bir Konuşma Metni Hazırlayınız.

 Lokman Hekim’in  “Oburluk ve İştahsızlık Bedenin Baş Düşmanıdır.” Sözünden Hareketle Bir Konuşma Metni Hazırlayınız.

 

Sağlık olmadan insanın mutlu olması mümkün değildir. Sağlımız yerinde olacak ki yaşamdan zevk alalım, yaşamanın tadına varalım.

Sevgili öğretmenim, değerli sınıf arkadaşlarım!

Hepinizin de bildiği gibi hepimiz için hayatta en önemli şey sağlıklı bir bedene ve sağlıklı bir ruh haline sahip olabilmektir. İnsanın sağlığı yerinde olmadığı zaman; midesi bulandığı zaman, başı döndüğü zaman, eklemleri ağrıdığı zaman kısacası;  vücudunun herhangi bir yerinde ağrı olduğu zaman insan mutsuz olur ve hiçbir şey yapmak istemez. Çünkü yediği şey bile kişiye zehir olur. İşte onun için bu hayatta en önemli olan şey sağlıktır.

 

Sevgili arkadaşlarım!

Lokman Hekim’in dediği gibi oburluk ve iştahsızlık bedenin baş düşmanıdır. Çünkü her şeyde olduğu gibi beslenme konusunda da ölçü esas alınmalıdır. Yani fazla yemek yemek de iyi değildir, hiçbir şey yememek ya da çok çok az yemek de iyi değildir. İnsan sağlığı için en ideal olanı kişinin karnını tıka basa doldurmadan doyabileceği kadar yemesidir. Yani karnımızda az da olsa bir boşluk kalmalı ki nefesimizi rahat alalım ve yediklerimiz bize zarar vermesin. İşte bunu yaptığımız zaman daha sağlıklı oluruz ve sürekli hastane hastane dolaşmak zorunda kalmayız böylece sağlığımız da elden gitmemiş olur.

 

Değerli öğretmenim ve arkadaşlarım!

Hepinizin de bildiği gibi çok fazla yemek yiyince hemen uykumuz gelir ve rahatsız olmaya başlarız. Hiçbir şey yemediğimiz zaman da başımızda bir ağrı olur ve halsiz düşeriz. İşte bunların ikisi d euç boyutlardır. Önemli olan normal olanıdır. Günde iki öğün ve bir de ara öğün olarak kuru yemiş, meyve yemek bana göre en ideal olanıdır. Tabi ki ölçüyü kaçırmamak şartıyla. Bunu yaptığımız zaman daha sağlıklı oluruz. Daha sağlıklı olmak için de yeterli, dengeli ve organik önceliğimiz olmalıdır. Beslenme ile ilgili kötü alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz ve sağlığımıza, ruhumuza iyi gelen doğal gıdalar tüketmeliyiz ve kendi elimizle kendi sağlığımızı tehlikeye atmamalıyız.

 

Şunu unutmayalım ki oburluk her türlü hastalığın sebebidir. İştahsızlık da kişiye yaşamdan zevk almaz ve kişi devamlı yorgun, halsiz olur. İşte bu ikisini de yapmamak gerekir. Sağlığımız için yeterli ve dengeli beslenmeliyiz. Hiçbir şey yemeyerek de sağlığımızı tehlikeye atmamalıyız. Yoksa organlarımız zarar görür ve iyi beslenmeyen insanlar da birçok hastalık ortaya çıkar. Beni saygı ile dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyor ve konuşmama burada son veriyorum.

“Saman Hayvana, Zaman İnsana Yakışır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.

“Saman Hayvana, Zaman İnsana Yakışır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon Yazınız.


Hayvanlar saman yiyerek karnını doyurur. İnsan için önemli olan ise zamandır. Aklını iyi kullanabilen insan zamanın kıymetini bilir ve zamanı boş yere heba etmez. Zaman çok çabuk geçer. Onun için zaman geçmeden bir şeyler yapmak önemlidir ve geride güzel anılar biriktirebilmek, güzel başarılar bırakabilmek önemlidir. 


Özellikle de genç yaşlardayken , gücümüz yetiyorken zamanın kıymetini bilmeliyiz. Sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz, çalışkan olmalıyız. Bir plan ve program dahilinde işlerimizi yapmalıyız. Böylece zaman dolu dolu geçmiş olur ve biz de zamandan kazanç elde etmiş oluruz. Her iş zamanla gelişip oluşur. Zamanı iyi kullanmalıyız. Kaybettiğimiz kimi şeyleri kazanabiliriz ama zaman asla geri gelmeyecektir. Onun için zamanımızı çar çur etmemeliyiz. İnsan zamanla kendini daha iyi geliştirir ve zamanını iyi kullanarak bir yerlere gelir. Kendi ayakları üzerinde durabilen, kimseye muhtaç olmadan kendi ekmeğini kazanan insanlar zamanını iyi kullanmış kimselerdir. İnsan zamanını iyi kullanarak daha çok başarılı olur ve daha iyi işler ortaya çıkarır. 


Zamanını iyi kullanmayanlar ise aylak bir şekilde gezmeye devam eder ve yaşamdan zevk almazlar. Zamana önem verenler;  boş ve tembel tembel evde oturup hazır yiyici olmayan kimselerdir. Onun için de atalarımız saman hayvana, zaman insana yakışır demişlerdir.