Çevrenizdeki İnsanların En Çok Tercih Ettiği İçeceklerle İlgili Aldığınız Notlardan Yola Çıkarak Konuşma Yapınız

 

Çevrenizdeki İnsanların En Çok Tercih Ettiği İçeceklerle İlgili Aldığınız Notlardan Yola Çıkarak Konuşma Yapınız


Çevremdeki insanların en çok tercih ettiği içeceklerin başında çay ve kahve  gelir. Yemeklerin yanında ise ayran gelir. Diğer içeceklerde içilir ama yaygın olarak içilen içecekler çay ve ayrandır.

Sevgili Öğretmenim,


Küçüklüğümüzden beri çay içmeye bayılırız. Sabah kahvaltısı bizde çaysız geçmez. O çay illaki demlenecek, buram buram kokusu evi saracak ve hepimizin içini sıcacık edecektir. Onun için çay benim ve çevremdekilerin vazgeçilmezidir. Sadece kahvaltıda değil kahvaltıdan iki saat sonra da çay içeriz. Akşam yemeğinden sonra da içeriz. Yani sürekli çayla bir bağımız vardır. Yemeklerin yanında ise özellikle de etli yemeklerin yanında ayran olmazsa olmazlarımızdandır. Gerçi etin yanında yoğurt yemeyin, ayran içmeyin bir kaç saat sonra yiyin için diyor sağlıkçılar fakat bizim kültürümüzde etin yanında ayran içilir ve çok da lezzetli olur. Yine en önemli içeceklerimizden bir de kahvedir. Bir fincan kahvenin kırk hatırı var diye boşa dememişler. Çünkü kahve de sıcaklıktır, samimiyettir, dostluktur.

 

Bu içecekler bizim milli içeceğimiz haline gelmiştir. Çay deyince, ayran deyince sadece yemek aklımıza gelmemelidir. Aynı zamanda birlik, beraberlik, misafirperverlik, sohbet de aklımıza gelmelidir. Çünkü bu içecekler eş ve dostlarla daha güzel içilir ve ortam daha şenlikli hale dönüşür. Hem konuşuruz, hem gülüşürüz, hem dertleşiriz ama çayı içmeye devam ederiz, ayranı içmeye devam ederiz. Çünkü bunlar bizde bağımlılık yapmıştır. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür derim öğretmenim.

Evrendeki Tüm Kötülüklerin Yok Edilemese De Yapılan İyiliklerin Karşılıksız Kalmayacağını Anlatan Metninizi Aşağıdaki Atasözlerini De Kullanarak Yazınız.

 

Evrendeki Tüm Kötülüklerin Yok Edilemese De Yapılan İyiliklerin Karşılıksız Kalmayacağını Anlatan Metninizi Aşağıdaki Atasözlerini De Kullanarak Yazınız.


 Konu ile İlgili Atasözleri:

1) İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı

2) İyilik et denize at, balık bilmezse Halik bilir.


Dünya var oldukça iyilik de kötülük de olmaya devam edecektir. Çünkü her insan iyi ya da her insan kötü olamaz ama dünyada kötülükler ne yazık ki daha çoktur. Kötü insanların yüzünden mazlum insanlar en büyük yarayı almakta ve en büyük zarar uğramaktadır. Her kötülüğe rağmen iyi olarak kalmak ise büyük bir erdemdir. Onun için ne olursa olsun iyilik yapmaktan vazgeçmemeleridir insanoğlu. Yapılan iyiliği karşılık beklemeden yapmalıyız. Karşılık olarak beklemek tefeciliktir zaten. Biz farkında olmayarak yapılan iyiliğin karşılığı zaman içinde oluyor ve biz bunun o anda farkına varamıyoruz dama daha sonraları fark ediyoruz. İyi olmak, merhametli olmak, ön yargılı olmamak gerekir.

 

Nerede yardıma muhtaç bir insan, bir hayvan, ya da bir bitki varsa orada olmalıyız ve o canlılara yardım etmeliyiz. İyiliği karşılıklı olarak her insan yapar. Çünkü karşılıklı çıkar ilgisi vardır. Olgun insan ise iyiliği karşılık beklemeden yapar. Bunun için de atalarımız iyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik ise er yani yiğit olan kişinin kârıdır. İyiliği karşılık beklemeden yapmak kişinin kendine verdiği değer ile ilgilidir. Kim derse desin, kim nasıl olursa olsun ama ben böyleyim diyebilmektir iyilik yapmak. Ya da her kötülüğün farkında olup yine de iyilik yapmayı tercih edendir iyi insan. Atalarımızın bu konu ile ilgili iyilik yap denize at balık bilmezse Halik bilir demiş.

 

Yaptığımızı iyilikleri insanoğlu bilmeyebilir. Çünkü çiğ süt emmiştir insanoğlu. Her iyiliği yapabildiği kim her kötülüğü de yapabilecek potansiyele sahip ilginç varlıklarız. Biz iyiliğimizi yapalım gerisini Allah’a bırakalım. Çünkü evrenin yaratıcı Yüce Allah hiçbir iyiliği, hiçbir iyi niyeti karşılıksız bırakmayacaktır. Bu size çok farklı şekillerde gelecek ve hiç beklemediğiniz anda mucizelerle karşılaşacaksınız hayatınızda. Yeter ki iyiliğinizi kalbinize bir nakış gibi işleyin kimde kalbinizi, iyi niyetinizi yok edemesin.

Kitap Okumanın Hayatımızdaki Yeri İle İlgili Konuşma

 

Kitap Okumanın Hayatımızdaki Yeri İle İlgili Konuşma

 

Okumak bir sanattır. Çünkü insan okuyarak her türlü inceliği öğrenir ve daha nezaket sahibi olur, empati kurabilme becerisi daha çok gelişir, sorgulama becerisi daha çok gelişir. Bunun için okumak belli bir yaşta değil hayatın sonuna kadar devam etmelidir.

Sevgili Öğretmenim,

 

Okumanın günlük yaşantımıza katkısı inanılmaz derecede fazladır. Bir kere insan okuyarak ana dilini daha iyi anlar, aha iyi konuşur. Böylece başka insanlarla daha iyi iletişim kura ve fazla iletişim sorunu yaşamaz. Okuyan insanın zihni boş kalmadığı için kafayı basit olaylara takmak zorunda kalmaz ve kişi kendini devamlı geliştirme gereksinimi duyar ve bunun için de daha çok okumaya, daha farklı kitaplar araştırmaya ve incelemeye devam eder. 


Okumak insanı daha iyi insan, daha erdemli insan yapar. Yeter ki okuduklarımızı hayata geçirelim ve öğrendiklerimiz sadece kitapta kalmasın. Kitap okuyan insanın hafızası gelişir ve daha az unutkanlık olur. Kelime dağarcığı gelişir ve daha zengin bir kelime hazinesine sahip olur. Kendini toplum içinde iyi ifade eder. İki lafı bir araya getirme derdi olmaz. Çünkü okumak insanın kendisini etkili bir şekilde ifade etmesine yardımcı olur. Daha sosyal insan oluruz ve okuduklarımızı  yakınlarımızla paylaşarak onlara da kitap okumayı sevdirebiliriz. Daha mantıklı kararlar alırız. Okuyarak en yakın arkadaşımızı da bulmuş oluruz. O da kitapla olur. Çünkü kitaplar size ihanet etmez, size sadık dostlardır.

 

Sevgili Öğretmenim, 


 Bunun için günlük yaşantımızda kitaplara daha da sıkı sarılmalıyız. Kitap okuyarak belki ileride iyi bir yazar olabiliriz ve biz de topluma faydalı bir insan oluruz. Okumaktan ve öğrenmekten pes etmemek gerekir. Okuduğumuz kitaplar bizi geçmiş yüzyıllara götürür ve kitabın yazarı ile konuşuyormuş, onunla dertleşiyormuş hissine kapılırız ve bu da bize muhteşem duygular hissettirir. Okumak, öğrenmek, gelişmeye açık olmak bizim zihnimizi daha taze tutar, daha az stresli oluruz ve daha mutlu bir yaşamımız olur. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkürler öğretmenim.

Hz Muhammed’in Çocuk Sevgisi İle İlgili Sözleri

 

Hz Muhammed’in Çocuk Sevgisi İle İlgili Sözleri


Hz Muhammed çocuklara  çok önem verir, onları çok sever ve onları azarlamaz ve olduğu gibi kabul ederdi. Torunları Hasan ile Hüseyin onun her şeyiydi. Peygamber Efendimiz çocuklar ile şakalaşmayı sever, onlarla yakından ilgilenirdi. Onlara selam veriri, hasta olduklarında onları ziyaret eder ve onları birey olarak kabul ederdi. Onun çocuk sevgisi çok fazlaydı.


Hz Muhammed’in çocuk sevgisi ile ilgili, çocuk ile ilgili sözleri şunlardır:

"Beş şeyi ölene kadar terk etmeyeceğim; onlardan biri de çocuklara selâm vermektir. Buna titizlikle amel edeceğim ki, benden sonra ümmetim arasında gelenek olsun."

"Çocuklarınızın ve akrabalarınızın bedbaht olmalarına sebep olmaktan sakının."


"Allah'ın rahmeti, çocuklarının iyi işler yapmasına yardımcı olan anne ve babanın üzerine olsun!"
"Bu nasıl gerçekleşebilir?" diye sorulduğunda Allah Resulü (s.a.a) buyurdu:
"Çocuklarınızdan, yapabilecekleri bir işi bekleyin; güç yetiremeyecekleri şeyi onlardan istemeyin; onları günah işlemeye mecbur etmeyin; çocuğunuza yalan söylemeyin ve abes şeyler yapmayın."

"Çocuklarınıza saygılı davranın, onlarla alay etmeyin, onlara hakaret etmeyin, aptal ve cahil gibi lakaplarla onları çağırmayın."

"Çocuklarınızı çok öpün; çünkü her öpücüğünüz için (Allah katında) makamlar vardır."


"Çocuklarınıza saygılı davranın, onlarla alay etmeyin, onlara hakaret etmeyin, aptal ve cahil gibi lakaplarla onları çağırmayın."

"Çocuklara sevgi ve şefkatle davranmayanlar ve büyüklere saygı göstermeyenler bizden değildir."


  Örnek:  Peygamber Efendimizin çocuk sevgisini şu kısa hikayeden daha iyi anlayabiliriz:  Peygamber Efendimizin torunları Hasan ile Hüseyin’dir. Torunları Hz. Hasan ve Hüseyin efendimizden  bir develerinin olmasını istemişler.  Peygamber Efendimiz de maddi olarak o an çocuklara deve alacak durumda değilmiş.  Torunlarını üzmeden onlara istedikleri deveyi unutturacak bir çözüm bulmuş ve  küçük torunlarının önüne çökerek onlara seslendi:

-“Haydi binin. Bundan daha iyi deve mi olur?”

Çocuklar büyük bir sevinçle dedelerinin sırtına binmişler ve artı deveyi unutmuşlar. İşte bu da onu çocuklara ne kadar fazla değer verdiğinin göstergesidir.

Dil İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları

 

Dil İle İlgili Atasözleri, Deyimler ve Anlamları


Dil ile ilgili atasözleri ve deyimler vardır. Dil ile ilgili atasözleri şunlardır:

Dil veren olur, ekmek veren olmaz:  İnsan işsiz güçsüz kaldığı zaman ona yol gösteren çok olur fakat destek veren olmaz. Böyle kimselerin sıkıntılarını lafla değil onlara destek olarak gidermeye çalışmalıyız.

Dil döner, baş belaya girer: İnsan konuştuklarıyla iyi veya kötü sonuçlara ulaşır. Kişi güzel sözler söylerse sonu iyi, kötü sözler söylerse sonu kötü olur.

Dile gelen ele gelir: İnsan yetenekli ve başarılıysa her söylediğini yapabilir.


Dilden gelen elden gelse fakir fukara padişah olur: İnsan arzu ettiği her şeyi yapabilme ve elde edebilme gücüne sahip olsa hiç kimse yoksul kalmazdı.

Dil kılıçtan keskindir: İnsanın düşüncelerini, deneyimlerini, bilgilerini aktaran kalemin gücü oldukça kalıcı ve etkilidir. Kılıcın meydana getirdiği sonuç   karşı taraftaki tek bir insanı etkiler, kalemin etkisi ise tüm topluma yayılır.

Dil epsem olsa baş esen: Kişi dilini tuttar, her şeyi söylemezse başını belaya sokmamış olur, rahat eder.

Dil yüreğin kepçesidir: Kişi içinde ne varsa , ne duyuyor, ne düşünüyorsa onu söyler, ona göre davranır.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır: Tatlı dil ile zor olan şeyleri bile yaptırabiliriz.

El yarası geçer, dil yarası geçmez: Fiziksel yaralar geçer ama gönül yaraları geçmez. Onun için kimsenin kalbini kırmamalıyız. Çünkü kıırlan kalp bir daha eskisi gibi olmaz.

Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim: Başımıza ne gelirse dilimizden elir. Onun için nered ene konuşacağımızı bilmeliyiz ve dilimize sahip çıkmalıyız.

Bülbülün çektiği dil belası: Dilimizden çıkan her söze dikkat etmeliyiz. Çünkü başa gelen belaların nedeni dile sahip çıkamamadır.

Bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır: Dilden çıkan bir söz her yere yayılır.


 

Dil ile ilgili deyimler ve anlamları:

Dili damağı kurumak: Çok konuşmaktan ya da susamaktan ağzı kurumak.

 Dil otu yemiş: Durmaksızın konuşmak

Dil çıkarmak: Alay etmek.

Dili başka bir dile çalmak: Başka bir dilden konuşuyormuş izlenimi vermek.

Dile gelmek: Önceden konuşmazken konuşmaya başlamak.

Dil ile tarif olunmaz: Bildiğimiz sözlerle anlatılmaz.

Dilini eşek arısı soksun!: Bu kötü sözleri söylemez ol!

Dili güllü: Tatlı dilli

Dili varmamak: Kötü söz söylemeyi istememek.

Dili dolaşmak: Ne diyeceğini şaşırmak.

Dil bir karış: Suçlu olduğu halde saygısızca konuşan.

Dil ağız vermemek: Konuşamaz durumda olmaz.

Dillere düşmek: Uygunsuz davranışları herkesçe bilinir olmak.

Diliyle sokmak: Birini ağır sözlerle incitmek

Dilinin ucuna gelmek: Hemen söylenecek durumda olmak.

Diliyle tutulmak: Diliyle kendini ele vermek.


Dilinde tüy bitti: Sürekli söylemekten bıkmak.

Dilinden kurtulamamak: O kişinin sitemlerinden kurtulamamak.

Dil dökmek: Karşısındakinin hoşlanacağı şeyleri söyleyip durmak.

 Dile getirmek: Bir durum ya da olayın anlamını sözle belirtmek.

Dile vermek: Gizli kalması gereken bir şeyi herkese duyurmak.

Dili bir karış dışarı çıkmak: Koşmaktan, çalışmaktan ya da  sıcakta yürümekten yorulmak.

Dili ağırlaşmak: Güç konuşur duruma düşmek.

Dilden dile dolaşmak. Herkesçe konuşulmak.

Mırıldanan Çocuk Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Mırıldanan Çocuk Kitabında Geçen Özlü Sözler


Mırıldanan Çocuk adlı kitapta dostluk, dayanışma, otizme, aile ve komşuluk bağları anlatılır. Kitap insanı derinden etkileyen, kalbimize dokunan güzel bir kitaptır. Otizmli özel bir çocuk ile  meraklı bir ev kedisi olan Pepe’nin sıra dışı arkadaşlığı anlatılır. Hem güldüren, hem ağlatan, hem de düşündüren bir kitaptır.

Mırıldanan Çocuk kitabında geçen özlü sözler şunlardır:

 

"Çiçeklerin bile birilerine ihtiyacı vardır. Yoksa sararıp solarlar. Çiçeklerin başına bu geliyorsa çocukların başına neler geleceğini siz tahmin edin!”

"Aslında bütün mesele bu. Yani birine bir konuda, daha önce hiç sahip olmadığı bir fırsat vermek çok da zor değil. Bu dünyada yapacak başka neyimiz var ki?"

“İşte, diye düşündüm kendi kendime, aslında iletişim kurmak ne kadar da kolay. anlaşmak için bir hareket, bir bakış, biraz çaba yeterli olur.”

“Kitap okumak çok güzel. Hayırla bir kitabın içine girmek, kitap okurken onun sesini duymak, kelimeleri söylerken nefes alışverişini hissetmek çok güzel. Akıp giden hikâyenin bir müzik gibi seni de alıp götürmesi, biri seni kucaklamış gibi içini ısıtması çok güzel. Okumanın bu kadar güzel bir şey olduğunu bilmiyordum doğrusu.”

“İnsanlara derdini anlatmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyordum .Oysa biz hayvanlar birbirimizi ne kadar da kolay anlıyoruz. Köpek, kedi, inek, cırcır böceği, kurbağa olmamızın bir önemi yok. Havlamamız, miyavlamamız, melememiz, cıvıldamamız, vıraklamamız hiçbir şeyi değiştirmez. Biz hayvanlar çok kolay anlaşırız.”
“Biraz samimi olmak çok çaba gerektirmiyor.”

“Biz kediler insanların hasta olduğunu hemen anlarız çünkü insanların hasta olduğu ortamdaki hava ağırlaşır.”

“Otizmli çocukların çok özel ihtiyaçları vardır.”


“Yani birine bir konuda, daha önce hiç sahip olmadığı bir fırsat vermek çok da zor değil. bu dünyada yapacak başka neyimiz var ki? tüylerimizi kaşıyıp durmadan mama mi yiyelim yani?”

 

“Üzüntü hastalığı insanların yakalandığı bir hastalıktır. bu hastalığa nasıl yakalandıklarını tam olarak bilmiyorum ama genellikle hayatta başlarına gelen şeyler yüzünden oluyor.”

"Kendime bir söz vermiştim. Dünyaya ve kendime karşı verdiğim bir sözdü bu. Haklı bir sebebiniz varsa işleri yoluna koymak için daha fazlasını yapmanız, hatta imkansızı başarmanız gerekir."

“Bu dünyada hiçbir şey belli olmuyor işte. Bazen iyi şeyler yapmasını hiç beklemediğin kişiler seni şaşırtabiliyor."

"İnsanlara derdini anlatmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyordum. Oysa biz hayvanlar birbirimizi ne kadar da kolay anlıyoruz."

“Sonuçta onlar insan ve insanlarla doğru dürüst diyalog kurmak gerçekten çok zor.”

“Bazen hayata önüne engeller çıkar ve Sende işleri yoluna koymaya calışırsın.”

"Neler yapıyorsun sen böyle?" dedi kafasını sağa sola sallayarak. İnsanlar, hayvanlarla ya da küçük çocuklarla konuşurken böyle sorular sorarlar. Aslında bu tür sorulara cevap alamayacaklarını bilirler ama zaten bu soruları cevap almak için sormazlar. Bunlar sadece sevgi sözcükleridir.”


“Abibu karşılığında hiçbir şey beklemeden gülümsüyor, müşterilere gülümseyişini hediye ediyordu.”

“Akıp giden hikayenin bir müzik gibi seni de alıp götürmesi, biri seni kucaklamış gibi içini ısıtması çok güzel.”

“Bir kedi, öğrenmenin her zaman bilmemekten daha iyi olduğunu bilir.”

“Aslında iletişim kurmak ne kadar da kolay. Anlaşmak için bir hareket, bir bakış, biraz çaba yeterli oluyor."

"Okumanın bu kadar güzel bir şey olduğunu bilmiyordum doğrusu."

“Bir anneyseniz ve uzaklarda, bin üç yüz otuz metre yükseklikteki bir dağda bir çocuğunuz varsa bir hafta çok uzun bir zamandır.”