Gülseren Budayıcıoğlu’nun “Camdaki Kız” Kitabında Geçen Özlü Sözler

  Gülseren Budayıcıoğlu’nun “Camdaki Kız” Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:


“İnsanın kaderini değiştiren güzelliği değil, güzelliğin artırdığı beklentileridir. Hayattan ve insanlardan ne kadar çok şey beklersek, hayal kırıklıklarımız da o kadar çok ve derin oluyor. Güzellik bazen çok bencilleştiriyor insanları.”

“Oysa tesadüf deyip geçtiğimiz pek çok şey aslında tesadüf değildir. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.”

“Her yenilgi, insan hayatına yeni kapılar açar. Hayatı yaratıcı kılan da bunlardır zaten."

"İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir."


“Adaleti hemen, o anda görmek istiyoruz ama hayat bizim kadar aceleci değil. O, neyi, ne zaman yapacağını çok daha iyi biliyor.”

“Duygularımız tıpkı virüs gibi salgın yapar. Eğer çevreye yaydığımız duygu şiddetse, o dönem şiddet kol gezer dünyada, sevgiyse yumuşacık sarar her birimizi.”

“Sanırım insandan başka hiçbir canlı utanmayı bilmiyor. İnsanların da hepsi değil, yalnızca bir kısmı, yani utanacak kadar insan kalanlar başarabiliyor bunu.”

“Kimi sevsek, kime sığınsak bırakıp gidiyor.”

“İnsanın içi karanlık olunca en pırıltılı ışıklar bile o karanlığı aydınlatamıyor.”

“Kapalı pencereler ardında gökyüzünü hayal etseniz de bir gün bile vazgeçmeyin bulutlara sarılmaktan.”

“İnsan hayatın dilini ilk yedi yaşına kadar büyüdüğü evde öğrenir. O artık kişinin anadilidir. Gerisi öğrenilse de pek fazla hükmü yoktur.”

“Biz hayatımızla ilgili planlar yaparken hayat genelde kendi yaptığı planlarla meşguldür.”

“İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir.”

“İnsan baskı altındayken gerçeği göremez. Görse de görmek istemez…”

“Güçlü insan ne demek biliyor musunuz, gereğinde kendi duygularına dur diyebilmektir güç.”

“İnsan bazen gerçek gözüne sokulsa bile göremiyor.”

“Son yapılan araştırmalar ölümcül hastalıkların çoğunun sevgisizlikten kaynaklandığını gösteriyor. Sevgi bazen ölüme bile dur diyebiliyor demek ki.”


“İnsanları huysuz ve geçimsiz yapan da sevgisizliktir. Zaten o mutsuzluğuyla huysuzluğuyla barışıktır. Ancak bunu kendisi çok ister ve çok gayret ederse değiştirebilir.”

“Bir kadın değerini kendi vermeli. Bu işi erkeklere bırakmamalı. Çünkü o erkek bir gün çekip giderse kadının değerini de birlikte götürüverir.”

“Hayatımızı, hayatın içinde aldığımız kararları işte en çok çocukluk acılarımız şekillendirir. Bilinçdışı bir yandan o acılara çare ararken, bir yandan da o acıları bize tekrar tekrar yaşatmanın yıllarını arar. Acıların tiryakisi olur çıkarız.”

“Tesadüf dediğimiz hiçbir şey tesadüf değil aslında. Bilinçdışımız, bize onu arayıp bulduruyor. Ödülü de biz veriyoruz kendimize ,cezayı da.”

“Aslında doğruyu bulmak zor değil de bazen küçük ayrıntıları atlayıveriyoruz.”

“Dürüst olmak ne zaman utanmazlıkla ,ihanetle ,acımasızlıkla ,küstahlıkla ayni şey olmuş ?”

“Kötü değil ama insanlar gariptir, bazen iyilik yetmez insana. Sırf çok iyi olduğu için kaybeden çok insan tanıyorum. Haklı olmak, iyi olmak her zaman beraberinde kazanmayı getirmez. Bu dünyada haksız da olsa, kötü de olsa güçlü olan kazanıyor.”

“Bazı kadınlar kolay ele geçiremeyeceklerini sandıkları, davranışları önceden kestirilmeyen, güven vermeyen, ihanete ve karanlığa açık erkeklere ilgi duyarlar. Bu tür kadınların sorunları erkeklerle değil, bu karanlığı arzulayan kendi iç dünyalarıyla ilgilidir. Yani asıl sorun kendilerindedir.”

“Aslında yok sayılmak çocuklukta tehlikeli bir duygudur. Ebeveyni, özellikle annesi tarafından ihmal edilen, yeteri kadar özen ve şefkat gösterilmeyen çocuklara anne tarafından verilen mesaj tam da budur. “Sen yoksun!”

Kırk Kere Söyledim Kitabında Geçen Anlamlı Sözler

 Kırk Kere Söyledim Kitabında Geçen Anlamlı Sözler


Kitap çocuk yetiştirmenin ne kadar önemli olduğunu anlatan bir kitaptır. Çocuklara davranışları ile örnek olan kişiler anne baba ve öğretmendir. Daha sonra çevresidir. Çocuklara değer verilmeli ve onların da bir birey olduğu unutulmamalıdır. Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:


"Kırk kere uyarıldığı hâlde yine aynı şeyi yapmaya devam eden çocuk ne demek ister? "Bak anne, bak baba. Bir kere uyar “Bazı ebeveynler çocuğun kişisel, sosyal, kültürel özelliklerini ne olursa olsun, ergenliğe girdiği anda ilişkilerinin zaten bozulacağına baştan kendilerini şartlayarak yola çıkıyorlar. Böylece ebeveynler ergenlerin hormonlarının etkisiyle göstermeye başladıkları “isyanların” kendi şahıslarına, otoritelerine ve çocuk yetiştirme tarzlarına hakaret eder nitelikte olduğu yanılgısına kapılabiliyor. Ne de olsa “her zamanki kurallar” altında çocuk daha önce sorun çıkarmadı, öyle değil mi? Şimdi niye böyle? Esas isyanın kendilerine değil, bedenleri, zihinleri ve ruhlarındaki anlamlandıramadıkları değişime olduğunu bir türlü anlayamıyorlar. Daha önce hiç karşılaşılmayan eylem, duygu ve düşüncelerle ortaya çıktığında ve “ergen” denilerek sorunlu ilan edilen çocuk baskıyı da görünce farklı doyumlar, yeni onaylar aramaya başlıyor. Kolay değil.”dın ama yaptım. İkinci kez söyledin, yine yapmaya devam ettim. Üçüncü kez de aynı şey oldu. Peki, siz hangi akılla ilk üç denemede işe yaramayan bir şeyi otuz yedi kez daha söylüyorsunuz? Cümleyi değiştirin, üslubu değiştirin, tekniği değiştirin. Bir şeyleri değiştirin işte!"




“Çocuğunuz eşyaları kırıp dökebilir; koşarken, oynarken, tırmanırken, arkadaşlarıyla iletişim kurarken hata yapabilir. Çünkü öğrenmek için bu deneyime, bir üst seviyeye çıkmak için bu hatayı yapmaya ihtiyacı vardır. Diğer yandan örneğin anne-baba, çocuğa kendisine zarar verir endişesiyle makas vermezse, elini keser endişesiyle portakal soymasını engellerse bu durumda çocuğun hata yapmasının önüne geçilir ancak beceri gelişimi zayıf kalır, ileriki yaşantısında zorluk çeker.”

"Çocukları “büyüklerden” yadigar “Büyüğünü say, küçüğünü sev,” klişesiyle eğitmeye kalkmadan önce sevgisiz kalmış büyükleri ve etraflarındaki yetişkinler tarafından “sayılmamış”, görmezden gelinmiş küçükleri hatırlamak gerek.”

“Çocuk, tamdır. Yaşam bu tamlığı kusursuzluğa, kemale erdirme sürecidir. Çocuk gibi kalabilmek, çocuk gibi düşünebilmek, çocuk gibi yaşayabilmek, gülebilmek, hatta uyuyabilmek aslında hepimizin varmak istediği nokta, yani kamil insan olma çabamızın serüveni… Yapmamız gereken çocukların seviyesine inmek değil, o seviyede kalabilmek ve o seviyeyi koruyup geliştirme çabasını gösterebilmek. Şairin meramıyla çocuğu “göklerden gelen bir yadigar gibi” görerek ruhumuzu süslemek.”


“Biz "çocukla iletişim" deyince nedense çoğunlukla "Biz söyleyeceğiz, anlatacağız, çocuk dinleyecek; biz isteyeceğiz, çocuk yapacak" kabilinde bir iletişim şekli anlıyoruz.”

“Çocuk fikirlerine, bakış açısına, seçimlerine saygı duyulduğunda; yetişkinse karşılıksız sevildiğini hissettiğinde daha güçlü bir şekilde ayakta durabilir.”

“Toplumun beklentilerine göre davranan ailelerde çatışma kaçınılmazdır. Aile kendi içinde bir toplumdur, takımdır, ekiptir. Kararları kendi içinde alır.”

“Oysa çocuğun yerde, toprakta, suda oynaması bedava sağlık hizmeti gibidir. Stresi azaltma, mikroorganizmalarla tanışarak bağışıklığı güçlendirme, alerji riskini azaltma gibi faydalar uzmanların ortak kanısı. Ruh sağlığı açısından da son derece olumlu katkıları olan bir hareket çocukların yerde, toprakta, suda, çamurla oynaması.”

 “Daha fazla aile bireyinin sohbetine maruz kalmak çocuğun kelime ve deneyim dağarcığını geliştirir. Bu tutum çocuğun toprağa daha fazla, daha sağlam kökle tutunan ağaçlar gibi güçlenmesine, özgüveninin artmasına vesile olur. Elbette geniş aile üyelerinin de bu bilinçte olması koşuluyla…”

“Başkalarını dinleyebildiğimiz, hislerimizi, düşüncelerimizi onlarla paylaşabildiğimiz ve olup biteni anladığımız andan itibaren birey oluyoruz, insanlaşıyoruz.”




“Düşüncelerinizi Kontrol Etmek Zorunda Değilsiniz. Sadece Seni Kontrol Etmelerine İzin Vermeyi Bırakmalısın.” Kompozisyon

“Düşüncelerinizi Kontrol Etmek Zorunda Değilsiniz. Sadece Seni Kontrol Etmelerine İzin Vermeyi Bırakmalısın.” Kompozisyon 


Gün içinde yaşadığımız onca problem vardır. İster çok mutlu olalım, ister çok üzgün olalım. Böyle anlarımızda bile aklımızdan binlerce düşünce geçer.   Yaşadığımız problemler takıntılı bir kişiliğe sahipsek bizi yönetmeye başlar ve beynimizi sabahtan akşama kadar aynı problemle  meşgul eder ve en sonunda kendimizi hasta ederiz. Düşüncelerinizi  kontrol etmek zorunda değilsiniz. Sadece seni kontrol etmelerine izin vermeyi bırakmalısın der  Dan Millman.

 

Kimi insanlar aşırı hassastır ve başkalarını memnun etmek için kendilerini mahvederler. Başka insanlar için her türlü fedakarlığı yapan iyi niyetli insanlar bir kötülük gördüğü zaman da çok üzülürler ve kendilerini harap ederler. Kimi insanlar ise kötümserdir ve kötülükle beslendikleri için onların takıntıları da kötülük olur. Böyle olduğu zaman da düşünceler insanları etkisi altına alır ve sabahtan akşama kadar aynı şeyler konuşulur, aynı şeyler düşünülür ve bir ömür de boşa harcanmış olur. Bunun için düşüncelerimizin bizi kontrol almasına kesinlikle izin vermemeliyiz.

 

Aklımda kaldığı kadarı ile  bir Japon atasözü şöyle der: Kendinle o kadar çok meşgul ol ki başkalarını düşünmeye ve başkaları hakkında konuşmaya vaktin olmasın.” Kendimizle ilgilenmeliyiz, kendi geleceğimizi düşünmeli, umutlarımızın ve hayallerimizin peşinden koşmalıyız. Çalışarak zihnimizi meşgul etmeliyiz. Bizi kontrol alan kötü düşüncelere de kesinlikle esir olmamalıyız.

Hüzün Yanığı Kitabında Geçen Özlü Sözler

 Hüzün Yanığı Kitabında Geçen Özlü Sözler


“Acı varsa bile sevmenin, affetmenin ne demek olduğunu en iyi bilen kadın yüreğidir . Öyle bir yürek ki her hayal kırıklığında ,her yol ayrımında acıyla başa çıkmak için savaşır. Yanan bir ormanın külleri arasında bile hâlâ elindeki fidanı ekmeye çalışır.”

“Şiirler yazardım gözyaşlarımla ,her damlası seni özleyerek. Sen de kim bilir kimi düşünerek okudun ucu yanık kağıdı...”

“Bencillik kendi hatanızın bedelini bir başkasına fatura etmeye başladığınız anda kendini gösterir.”

“Her zaman evlatlar üzülmesin diye anneler babalar yalan söylemez. Bazen de evlatlar anne babasını üzmemek içi yalan söylemeye mecbur hisseder.”


“Bir kadının mutsuz olduğunu gelecek hakkındaki konuşmalarından, bir erkeğin mutsuz olduğunu ise sürekli geçmişten bahsetmesinden anlarsın”

“Kalbimizde çiçek demetlerinden çok cenaze çelenkleri vardır”

“İnsanlar, insanlar neden bu kadar zalim ? Yaşamak neden bu kadar zor ve neden bu kadar güzel ve vazgeçilmez Peki insanların birbirlerini anlamamak için bu büyük çabası neden ?”

Ömrümü tanımlayacak en uygun sözcük Beklemek Bekledim inanmak için sevmek için sevilmek için sıranın bana gelmesini sürekli bekleyip durdum.”

“Kalpteki gerçek, dışarıdaki gerçeğe uymuyorsa ya kalp kirlidir ya da dışarısı.”

“Herkes gibi biri olmayı değil hiç kimseye benzememeyi istiyordum Herkes tutku ve arzu peşinde alsınlar tepe tepe kullansınlar Benim aradığım başka bir şey özümde olan ama içimde olmayanı keşfetmek adı aşk yada başka bir şey adı neyse o.”

“Gidiyorlar   Sevdikleriniz Aileniz Dostlarınız ve Aşkınız Alıştıklarınız Alışamadıklarınız Bekledikleriniz bulamadıklarınız tek tek gidiyor öylece kalakalıyorsunuz.”


“İyi kötü ne kadar duygu varsa insana ait hepsi ruhumu terk etti Sonsuz hüzün toprağında sadece nefes alan bir ölüyüm artık Tüm mevsimler bana sonbahar.”

“Zamanın küflü sandığında saklanırmış anılar, ansızın saplanırmış kalbe yaşananlar. Her bir anımız gözlerimde şerit şerit resimleniyor. Ne çok isterdim o günlere dönmeyi, değiştirebilmeyi isterdim bu masalın sonunu yahut hiç yaşamamış olmak isterdim o günleri. Hiç bitmeyen telaşelerin bitti mi şimdi, değdi mi heba ettiğine yürekleri? Söylesene, hayalimi sildi mi gözlerin, sen de saklıyor musun beni?”

"Bir güz yanığıyım ben. Güz yanığı nedir bilir misin? İçinde cehennem yangınlarıyla kavrulurken yüzünün bir ölü soğukluğu ile buz kesmesidir. Ne ismim bilinir ne cismim. Hiçbir kitabın yazmadığı bir aşka düştüm."

“Gelsen de özür dilesen de nafile. Unutma, ölülerden özür dilenmez!”

“Bir adamın gözlerinden akan bir damla yaş bin acı, bin ah taşır. Yüreğine akıtır erkekler kederli yaşlarını o yüzdendir ki bir adamın gözünden akıyorsa yaş yüreği taşıyamıyordur artık kendini, acısını, kırgınlığını...”


“Kalakalmak, sevgiliniz gittiğinde çaresizce elinizin bağrınızda kalmasıdır. İnsan değer verdiğini bağrına basmıştır, bağrınıza bastığınız bağrınıza basa basa gittiğinde bağırmak ayıptır. Kalakalmak size ondan kalan bir ayrılık hediyesidir.”

“Yürekler birbirine uzaksa yol yakındır ayrılıklara.”

 

 

Değer İle İlgili Özlü Sözler

 Değer İle İlgili Özlü Sözler


“Bir insanın değerini üzerindeki kıyafetle ölçenler, onun kıyafetlerinden daha fazla değer görmezler. ”Seneca

“İnsanların çoğu; yalnızca güç yetiremediği, beceremediği ve elde edemediği şeylere değer verir.” Murat Menteş

“Bir kadın güzel olduğu için sevilmez… Sevdiğin için güzeldir o. Sırf sen seviyorsun diye herkesten farklıdır, herkesten başkadır gözleri… Senin ona verdiğin değer kadar anlamlıdır, sevdikçe daha da güzelleşip kıymetlenir. Bir kadının güzelliği bilmiyorum kaç para eder, ama sevdiğin kadının bir gülüşü dünyalara değer.” Ezgin Kılıç

“Eşler, ilişkilerini “Ya aşırı sevgi ve ilgi okyanusunda boğarak ya da sevgi ve ilgiden mahrum umursamazlık çölünde bırakarak” öldürmektedir.” (Y. Akan).(Sevgi)

“Değer eylemdedir. Değişme ve hayatı yaşama isteğinden vazgeçtiğinde değerin biter.” Christopher Paolini

“İnsanlara, onların mevsiminden bakmaya çalışın. Sen yazın mutluluğunu yaşıyorken belki de o kışın acı soğukluğunu iliklerinde hissediyordur.” (Y. Akan).(Empati)

“Her sabah güneşi, her akşam da ayı görebiliyorsan dünya dönüyor demektir ve senin için hiçbir şey bitmiş değildir.” (Y. Akan). (Umut)

“İyilik yapan eller var oldukça, dünya her şeye rağmen var olmaya devam edecektir.” (Y. Akan)

“İnsanın değeri, biraz da başkalarının kendi hakkındaki düşündükleriyle ölçülür.”Channing Poliock

“Başarısızlıktan zarar görmeyen bir değer, hiç bir şeyin lekeleyemediği bir onurla parlar, böyle bir değer halkın keyfiyle ne yükselir ne de alçalır. ”Horatius

“Kendisiyle savaşım veren bir insan, en değerli insandır. ”Jackson Brown

“Azıcık mutluluk… herkes için iyi olur. Ama hiç kimse azıcık mutluluk istemez. Ve mutluluk fazla büyük oldu mu, değeri azalır.” Maksim Gorki

“Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır. ”Montaigne

“Bir adamın değeri, büyük yetenekleriyle değil, onları nasıl kullandığına bakılarak ölçülmelidir.” La Rochefoucauld.

“Elmas gibi ol, yandığın zaman ne yerde külün, ne de gökte dumanın kalsın.” Arif Nihat Asya

“İnsan Herkesin Kusurunu Bulabilir. Aramaya Görsün.” Sözü İle Kompozisyon

  “İnsan Herkesin Kusurunu Bulabilir. Aramaya Görsün.” Sözü İle Kompozisyon

 

İnsan doğruları ve yanlışları olan, doğruları da yanlışları da yaşadığı sürece olmaya devam eden bir canlıdır. Hiç kimse kusursuz değildir. Çünkü bizler hata yapabilen, o hatadan ders çıkarıp bir daha yapmamaya gayret gösteren ya da aynı hataları akıllanmayıp yine yapmaya devam eden varlıklarız. İnsan herkesin kusurunu bulabilir. Evet gerçekten de herkes de isterseniz bir kusur bulabilirsiniz. Yeter ki o kusuru aramaya bakın ve işinizi gücünüz yoksa da bu boş hareketlere devam edin.


Oysa insan olabilmenin en güzel yanı herkesi her hali ile kabul edebilmektir. Yani insanı kusurları ile kabul etmek ve kusurları üzerinden onun canını acıtacak eylem ve sözlerde bulunmamaktır. İşte bunu yaptığımı zaman insan oluruz ve hoşgörülü olmanın örneğini diğer insanlara da göstermiş oluruz. Mevlana’nın da dediği gibi insan kusur gören gözlerini kör etmelidir. Yani kimse bir başkasının kusurunu bulmaya çalışmamalıdır. Herkes işi ile ilgilenmeli,, insanlığa ne gibi katkı sağlarım düşüncesi ile hareket etmelidir. Bunu yaptığımız zaman hem insanlar arası sevgi ve saygı artar hem de insanlar daha insan olur, daha iyi olur ve daha ahlaklı olur.


Aslında kusur bulmaya çalışmamak  normal olandır ama biz insanlar nefsimizin istekleri doğrultusunda, kötülüğün peşinde koşarak mutlu olmaya çalışıyoruz ve başkalarının kusurlarından büyük bir haz alıyoruz. Bu son derece çirkin ve hoş olmayan bir durumdur. En iyi insanda bile istersek birçok kusur bulabiliriz. Çünkü kafayı kusur bulmakla bozan insan aslında kendi içindeki kusurlarını da arıyor olabilir mi?