Savaş Çocukları Nasıl Etkiler Konulu Konuşma

 

Savaş Çocukları Nasıl Etkiler Konulu Konuşma


Savaş; insan eliyle oluşturulan ve ciddi yıkıcı sonuçlarının uzun yıllar boyunca gözlemlendiği bir kitlesel travmadır. “Savaş insanları öldürür; savaş hayvanları öldürür; savaş bitkileri öldürür; savaş binaları öldürür; savaş gölgeleri bile öldürür, çünkü gölgenin sahibini imha eder! Savaş, psikopatların psikopatlığıdır!” der Mehmet Murat İldan. Savaşın acı yüzünü, savaşın  en kötü etkilerini, savaşın nasıl yıkımlar yarattığını az çok herkes bilir. Çünkü savaş ölüm demek, yaralanmak demek,  acı kayıplar, kan, göz yaşı demektir. Savaştan en çok ve en kötü etkilenen ise çocuklardır. Çocuklar hem büyüme-gelişme çağında oldukları, hem de sürekli ilgi ve gözetim ihtiyacı taşıdıkları ve kendilerini savunamayacak yaşta oldukları için erişkinlere göre daha fazla ve farklı şekilde zarar görürler.

 

Sevgili Öğretmenim, değerli dinleyiciler,

Savaşın acımasızlığı yüzünden hayatını kaybeden çocuklar vardır. Sabah güneş doğduğunda evinde bir bardak çayı içemeden, güneşin doğuşunu izleyemeden, okuluna güle eğlene gidemeden bombalar altında ölen çocuklar, enkazlar altında kalan çocuklar vardır. Hayatını kaybeden ve ölürsem cennete gidecek miyim, orada yemek olacak mı diye soru soran masum çocuklar. Bu suç bizim suçumuz, bu günah bizim günahımız. Nasıl vereceğiz her ölen çocuğun hesabını kendi vicdanımıza, kendi dünyamıza ve insanlığa… Filistin'de ölen , yaralanan, sakat kalan ve İsrail zulmüne tanık olan binlerce  masum, günahsız, ne olduğunu bile anlamayan binlerce çocuk....

 

Sevgili Öğretmenim,

Savaştan en çok  dünyanın en masum varlıkları olan, gülen gözleri, ufacık halleri ile çocuklar etkilenir. Gözleri önünde ana ve babalarını, kardeşlerini kaybeden çocuklar. Vahşete tanık olurlar, zalimlerin zulmüne uğrarlar. Savaş sonucunda acı kayıplar yaşayan çocuklar yaşadıkları olayların etkisini hayatı boyunca unutamazlar ve  bilinçaltında hep savaşın bıraktığı etkiler kalır. Rüyasında bile savaşla iç içe olan, ana, babasını gören ve onlara hasret kalan çocuklar…. Yüreğinde şefkat ve merhamete duygusu olan kimseler savaşı başlatmaz ve savaşı başlatmış olsa bile sivil halka özellikle de çocuklara zarar vermez. Çünkü çocukların hiçbir  suçu yoktur. Onlar Allah’ın bize emaneti olan, kendilerini savunmadan bile yoksun olan canlardır. Savaş onlarda yakıcı ve yıkıcı etkiler bırakır. Savaştan etkilen çocuklar;  korku, endişe, panik atak gibi sorunlar yaşamaya başlarlar.

 

En ufak bir sesten korkarlar ve her an savaş oluyor hissi ile bir türlü rahat edemezler ve mutlu olamazlar.  Savaş; çocukların fiziksel ve duygusal sağlığı üzerinde yıkıcı etki bırakır. Savaş ortamına maruz kalmış çocuklar şiddet,  tramva ve yoksullukla karşı karşıya kalırlar. Bu deneyimler, çocukların büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkileyebilir. Savaş travması, çocuklarda kaygı, depresyon, öfke ve dikkat eksikliği gibi sorunlara yol açabilir. Savaştan etkilenen çocuklar, sosyal ilişkilerde zorluklar yaşayabilir ve okulda başarısız olabilir.

 

Çocukların savaş sonrası yaşanan kötü olaylardan daha az etkilenmesi ve kendilerine gelmesi için insan olan herkes üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Bunun için de çocuklara psikolojik destek sağlanmalıdır,  eğitim ve fırsatlar sağlanmalıdır, onların yaşayabileceği, rahat nefes alabileceği  güvenli ortamlar inşa edilmelidir. Savaş aslında çocuk hakları ihlali, çocuk istismarı ve çocuğun ihmalidir. Bunun için savaşlara son verilmeli, yurtta barış, dünyada barış olmalıdır.

Akan Su Yosun Tutmaz Atasözü İle İlgili Konuşma

 

Akan Su Yosun Tutmaz Atasözü İle İlgili Konuşma


Akan su yosun tutmaz atasözü şu anlamlara gelir.

 1.Tembel bir şekilde oturan kişi bir zaman sonra hantallaşır, iş yapma yeteneğini kaybeder. Çalışmak ise maddi yönden kazanç sağladığı gibi insanı meşgul ederek kötü düşüncelerden alıkoyar ve tuh sağlığını sağlam tutar.

2. Sürekli çalışan bir araç işlevini yitirmez.

3. Sürekli olarak iş değiştiren bir kimsenin başarılı olması mümkün değildir. Tür Dil kurumunun açıklamasına bu üç farklı anlam verilmiştir. Benim konuşmamı yapacağım anlamı ise birinci anlamıdır.


Sevgili Öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

İnsan bu dünyaya geldiyse bir amaç için gelmiştir. Allah biz insanları imtihan etmek amacı ile yaratmış ve bu dünyada yaptıklarımız ile öte dünyada değerlendirileceğiz. Bu dünyada yapmamız gereken en güzel işte bedenimizi, ruhumuzu bir işle meşgul etmek, kendimize, ailemize ve içinde yaşadığımız topluma faydalı olmaktır. Tembel tembel  gezip, orada burada vakit öldürmek, insanlığa katkı sağlamamak, bir işle meşgul olmamak kişinin hayattan soğumasına neden olur ve kişide yaşam zevki kalmaz. Çünkü çalışmıyordur, çalışmayan insan da sönmeye başlar. İşleyen demir ışıldar ancak.  


Sevgili Öğretmenim,

İnsan çalıştıkça yeni düşüncele üretir. Çünkü beyin aktiftir ve kişi zihinsel yönden daha iyi işler ortaya çıkarır. Tüm bunların nedeni  yine çalışma sayesinde olur. Gün içinde gerçekten bedenen yorulduysak, beyin olarak çalışıp kafamızı yorduysak yorgunluktan kendimizi yatağa zor atarız ve sıkılma diye, tembel olma diye bir sorun da ortaya çıkmaz. Çalışan insan zaten sıkılmaya, dedikodu yapmaya, şikayet etmeye vakit bulamaz. Onun için çalışmaktır insanı dinç kılan, hayata dört elle sarılmasını sağlayan. Çalışmalıyız ki vatana, millete faydalı olalım, bilinçli ve ahlakı birey olalım, iyi bir anne, iyi bir baba, iyi çocuk olalım. 


Çünkü tüm bunlar çalışmak sayesinde olur. Çalışmayan, üretmeyen beyin bir süre sonra aktif kalamaz ve tıpkı yosun gibi kokmaya, çürümeye başlar. Bu da insanın kendine yapacağı en büyük kötülüktür. Tüm bunlardan dolayı çalışmalıyız, üretmeliyiz ve bir işle meşgul olmalıyız. Ancak  o şekilde yaşamın tadını anlarız ve mutlu oluruz.

En Sevdiğiniz Hayvan Hakkında Konuşun

 

En Sevdiğiniz Hayvan Hakkında Konuşun

 

En sevdiğim hayvan kuşlardır. Kuşlar bana özgürlüğü ve bağımsızlığı çağrıştırmaktadır. Havalar soğuyunca sıcak memleketlere gitmektedir. Yani seyahat etmektedirler. İstedikleri yerlere uçup hayatın keyfini çıkaran canlılardır diye düşünüyorum. Kuşlara ilgim ve merakım fazladır. Bunun için yaz tatilinde evimizin bahçesinde ki bir ağaca kuş yuvası yaptım ve anne kuş yavru kuşlarına rahat bir yerde baksın diye elimden geleni yapmaya çalıştım.

 

Geçen gün yaralı bir kuş balkonumuza konmuştu. Hemen ayağındaki yarayı sildim ve sardım. Daha sonra ona yem ve su verdim. Sonra özgür bir şekilde yavaşça havalanarak uçuşunu izledim. Onu izlemek, ondaki uçma yeteneğini görmek beni çok heyecanlandırdı. Ben de kuşlar gibi özgür olmak istiyorum ve seyahat etmeyi, farklı ülkelere gitmeyi çok istiyorum. Araştırmaya göre, kuşlarla karşılaşmak depresyonlu insanların ve genel olarak herkesin ruh halini iyileştiriyor. Araştırmacılar bulguların, parklar ve kanallar gibi kuşların bol olduğu yerlere yapılan ziyaretlerin, doktorlar tarafından ruh sağlığı koşullarını tedavi etmek için reçete edilebileceğini söyledi.

 

 Çünkü kuşların cıvıl cıvıl sesler çıkarması, sürü halinde uçması ve birbirlerine olan bağlığı beni çok etkilemektedir. Kuş sesleri zihinsel sağlığımızı da olumlu yönde etkilemektedir. Onlar havada uçarken kendimi onlara hayran hayran bakarken buluyorum ve onları gördüğüm zaman moralim daha iyi oluyor ve kendimiz daha özgür, daha mutlu hissediyorum. Ayrıca kuşların doğanın ekolojik dengesine de birçok faydası vardır.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün önerdiği Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabı bir ülkenin eğitim alanında nasıl başarılı olduğunu anlatan örnek bir kitaptır. Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

“Eğer gençliğin ruhunu tarım yapılmayan bir tarla gibi kendi haline bırakırsanız, orada ısırgan otları ve dikenler yetişir.”

“Herkes yaşam şartlarının zorluklarından, çekilen acılardan şikayetçi ama kimse yaşamı düzeltmek için bir şeyler yapmak istemiyor. ‘’

‘‘ Zorluğa, sıkıntıya katlanmak ve yoksulluk, halk kitleleri için adeta bir görev haline gelmiştir. ‘‘


“Eğer bir millet büyüklük ve kahramanlık özelliklerine sahipse ondan şimşekler doğar, kahramanlar çıkar. Eğer halk kitlesi soğuk ve nemli bir buhar yağından ibaretse, hiçbir güç ondan şimşek çıkaramaz.”

“Aydın olmak, modaya uygun elbise ve şapka giymek, kolalı gömlek giyinmek demek değildir. Aydın kesim, milletin beyni durumundadır. Millet sizi iyi bir eğitim aldıktan sonra yüksek gelir elde edesiniz ve geceleri kahvehanelerde iskambil veya domino masasının başına geçip eğlenesiniz diye okutmamıştır. Böyle olanlar aydın olamazlar. Onlar aydınların küflenmişidir. Okumuş kesimin hepsi milli düşünceyi geliştirmek, milli vicdanı uyandırmak ve milli iradeyi güçlendirmek zorundadır. Köylülere, işçilere ve kasaba halkının aşağı tabakalarına nasıl daha iyi yaşayabileceklerini gösteriniz!”

“Ülkede çalışan ve işleyen her insan, büyük bir değerdir.”

Yeni nesiller için daha yeni, daha mantıklı, daha adil ve daha sağlam temellere dayanan yönetim usullerinin uygulanması kaçınılmazdır. Akıllı ve erdemli devlet idarecilerine sahip olan ülkelerde artık yeni yönetim usülleri tatbik edilmektedir.

“Her millet, layık olduğu idareye ve idarecilere sahip olur.”

“Tarih bazı devlet ve milletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ilerleyip yükselmesi için de parlak sayfalar açmaktadır.”


“Tarih bazı devlet ve milletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ilerleyip yükselmesi için de parlak sayfalar açmaktadır.”

“Kültür ve düşünce sahasında geri kalan ve eski medeni milletlerin hayatını tersinden öğrenmeye kalkışan milletleri taklit etmeyiniz!”

Bir Meslek Seç Bu Mesleği Seçmenin Avantajlarını ve Zorluklarını Anlat.

 

Bir Meslek Seç Bu Mesleği Seçmenin Avantajlarını ve Zorluklarını Anlat.


Her mesleğin kendine göre  faydaları ve zorlukları vardır. Bir insan mesleğini seviyorsa, mesleği ile meşgul oluyorsa mutlu olur ve hayat boyu çalışmaktan zevk alır ama yaşlandığımız zaman bu işlevimizi azalmaya başlıyor insan artık yorulmaya başlar. Mesleğin zor anları da vardır. Mesela kimi insanlar mesleğinden dolayı ailesi ile fazla vakit geçiremez, çocuklarına fazla zaman ayıramaz, memleketine fazla gidip gelemez vb. gibi.

Sevgili Öğretmenim,

Benim seçtiğim meslek ise hakimliktir. Hakimliği seçmemin nedeni adalete, hak ve hukuka çok önem vermemden kaynaklanmaktadır. Hakim olmak ve hakimliği doğru ve dürüst bir şekilde yapmak, objektif olmak çok önemlidir. Bazen gözden kaçırdığınız ufak bir hata başka bir insanın yaşamına mâl olabilir. Bu da ömür boyu vebal demek. Onun için çok dikkatli olmak gerekir ve hakimliğe dair her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmek gerekir. Hakimlik çok zor ve aynı zamanda  insanı çok da onurlu kılan eden bir meslektir. Çünkü adalet, hak, hukuk, eşitlik, insana değer verme, mazlumun yanında olma ve doğruluk peşinde olma  gibi kavramlar vardır. Ben tarafsız bir hakim olmak, ülkeme faydalı olmak isterim. Vatansever bir hakim olmak isterim.

 

Sevgili Öğretmenim,

Hakim olanın kendine göre zorlukları şunlardır: Yüksek sorumluluk altında çalışırlar ve bu nedenle yoğun stres altında olabilirler ve bu da kişiyi yorabilir. Bazen duygusal kararlar alınabilir ve bu da davada haklı olan kimselerin zarara uğramasına neden olabilir. Hakim çeşitli kimseler tarafından ölüm tehdidi alabilir, ailesi ile ilgili tehditler alabilir. Siyasi baskılara maruz kalabilir ve bu durum da can sıkıcı olabilir. Bu da kişinin yaşamını zora sokar ve can sıkıcı olabilir. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

10 Yıl Sonra Olmak İstediğim Yer Konulu Konuşma

 

10 Yıl Sonra Olmak İstediğim Yer Konulu Konuşma


10 yıl sonra hayatım planladığım şekilde giderse olmak istediğim yer bir hastanenin bana ayrılmış herhangi bir boş  odasıdır. O odada doktorluk yapmak istiyorum. İyi bir doktor olmak istiyorum. İnsanların yaşamına şifa dağıtan, onların hayata tekrar dönmesini sağlayan iyi bir cerrah  olmak istiyorum. Çocukları çok sevdiğim için çocuk cerrahı olmak istiyorum. Çocuklara olan ilgim ve sevgimden dolayı bu mesleği çok seviyorum. Çocukların yaşamasını, parlayan gözleri ile yüzlerindeki masum halleri ile hayatlarına devam etmelerini istiyorum. Çocuklara yatırım yapmak istiyorum. 


İyi bir çocuk cerrahı olup kazandığım para ile maddi durumu olmayan yoksul çocuklara yardım etmek, onların okumasına katkı sağlamak istiyorum. Başarılarımla dünyaya adımı duyurmak istiyorum ve çok iyi bir cerrah denilmesini istiyorum. İnsanlara mut olmak istiyorum.  Çocukların hastalığının tedavi edilmesinde onlara katkı sağlamak istiyorum. Çünkü onlar dünyanın en masum ve en riyakâr olmayan varlıklardır. Onların yaşaması demek yaşamın anlamı demektir. 10 yıl sonra iyi bir doktor olarak kendi ailemi de kurmak istiyorum. Sevdiğim kişiye evlenmek ve ondan çocuklarım olmasını istiyorum. 


Anneme, babama ev ve araba almak, onların geçimine katkı sağlamak beni mutlu eder. Kendi evim, kendi arabam ve mutlu bir ailem olsun, işimi seveyim ve iyi işler başarmak beni çok mutlu eder. 10 yol sonra iyi bir cerrah, iyi bir aile babası, iyi bir evlat, vatansever bir doktor, iyi bir iş arkadaşı olarak hayatıma kaldığım yerden devam etmek istiyorum