Fareler ve İnsanlar Kitabında Geçen Özlü Sözler

 

Fareler ve İnsanlar Kitabında Geçen Özlü Sözler


Nobel ödüllü yazar John Steinbeck'in ilk kez 1937 yılında yayınlanan eseri Fareler ve İnsanlar adlı kitabıdır. Kitapta çiftlikten çiftliğe dolaşarak çalışan iki yakın arkadaşın başından geçen maceralar anlatılır.  Bu iki arkadaşın hayallerine sıkı sıkıya olan bağlılığını konu edinen okunması gereken çok güzel bir kitaptır.

 Kitapta beni etkileyen ve aklımda kalan sözler şunlardı:


"Kitaplar bir halta yaramaz. İnsanın birine ihtiyacı vardır, birine yakın olmak ister. İnler gibi devam etti. Kimsesi yoksa delirir insan. Kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnanın bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."

“Günlerden bir gün Sacramento Irmağı’nın orada arkadaşlarla takılıyorduk. O gün mavracılığım üzerimdeydi. Lennie’ye döndüm, ‘Atla suya’ dedim. Atladı. Hiç yüzme bilmiyordu. Biz onu çıkarana kadar neredeyse boğuluyordu. Onu çekip sudan çıkardım diye bana öyle minnet duydu ki! Atla diyenin ben olduğumu hepten unutmuştu. İşte…onunla bir daha asla dalga geçmedim.”

"İnsan çıldırır kimsesi yoksa"

“İncitme! İncittiğin yerden incinirsin.”

"İnsanın iyi olmak için akla ihtiyacı yoktur. Hatta bana zaman zaman tam tersi olmalı gibi gelir. Çok zeki birini ele al, hemen hiçbir zaman iyi biri olmadığını görürsün."

“Mutsuz bir ruh, mikroptan daha çabuk öldürür.”

"Biz onlara benzemeyiz! Peki neden ? Çünkü... Sen varsın benim yanımda ve ben varım senin yanında ,bu yüzden işte..."

“İnsan olmak kolay değildir, hele ki ‘insanca’ yaşanabilecek bir toplum düzeni yoksa!”

“Biri ötekine anlatıp durur, ötekinin duyup duymadığının ya da anlayıp anlayamadığının hiçbir önemi yoktur.”

"Artık birlikte, seyahat eden, can yoldaşlığı eden pek kimse kalmadı,"' dedi. "Nedendir bilmem. Belki de herkes birbirinden korkuyor bu dünyada."

"Bizim gibiler, çiftlikte çalışan erkekler yeryüzün­deki en yalnız erkeklerdir. Onların aileleri yoktur. Kendilerini hiçbir yere ait hissetmezler. Bir çiftliğe gelir, çalışır, biraz para kazanırlar, sonra kasabaya gidip kazandıklarını birkaç saat içinde harcarlar, bir de bakarsın ki yeniden yola düşmüşler başka bir çiftliğin kapısını çalmak için. Hayattan hiçbir bek­lentileri yoktur onların."


“Birine alıştın mı onu kolay kolay başından atamıyorsun.”

“Umutlarının öyle fazla coşmasına izin vermezsen, hayal kırıklığına uğramazsın.”

“Bu dünyada emin olduğum bir şey varsa, o da kimsenin başkasının yaşamına karışmaya hakkı olmadığıydı.”

"Farkına varamadığımız her şey, bizim en büyük hatamız olmaya mahkumdu.''

“Konuşuyorlar ya da hiç konuşmadan karşılıklı oturuyorlardır ya , önemli olan budur işte!”

Cumhuriyet, Millet, Bağımsızlık, Cihan, Öğrenciler, Aslı, Hayal, Gerçek, Okul, Tören, Başarı, Sınıf, Milli Egemenlik Kelimelerinden Kısa Bir Hikaye Örneği

 

Cumhuriyet,  Millet, Bağımsızlık, Cihan,  Öğrenciler, Aslı, Hayal, Gerçek, Okul, Tören, Başarı, Sınıf, Milli Egemenlik Kelimelerinden Kısa Bir Hikaye Örneği


29 Ekim 1923’te ilan edilen cumhuriyetimiz milletimiz için büyük bir değer ve kazanım olduğu için bu yıl daha farklı bir coşku ile kutlanacaktı. Babamda cumhuriyet bayramı olacağı için, benim şiir okuyacağımı duyunca patronundan izin almış ve ve bizim törene katılacaktı. Bunu duyduğumda çok mutlu olmuştum. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlanacak ve coşkulu bir cumhuriyet karşılaması yapılacaktı okulumuzda. Öğretmenimiz günler öncesinden hazırlamıştı hepimizi.  Sınıfımız Türk bayrakları ve Atatürk posterleri ile süslenmişti. 


Kızlar beyaz gömlek, kırmızı pantolon, erkekler ise kırmızı tişört beyaz  ve gömlek giyecek ve harika bir  gün geçirilecekti . Kolay ilan edilmemişti cumhuriyet. Milletimiz çok çok acılar çekmiş, çok kayıpları olmuş  ama yine de bağımsızlıklarından ödün vermemişti. Hayal olan cumhuriyet Mustafa Kemal’in dehası ile gerçeğe dönüşmüştü. Milletin egemenliği her şeyin üstünde olmuş, halkın iradesi cumhuriyet sayesinde ön plana çıkmıştı. Çok mutluydum şimdiden ve Mustafa Kemal’e olan hayranlığım bir kere daha artmıştı. Ben bunları düşünürken Cihan’ın bana seslenmesi ile kendime geldim. Haydi Aslı tören zamanı, hazır mısın şiirini okumaya dedi. Çok heyecanlıyım arkadaşım dedim. O da bugün cumhuriyetin 100. yılı bu heyecan ondan olsa gerek diyerek benim heyecanımı yatıştırmaya çalıştı. Diğer öğrenciler de okula doluşmuşlardı. 

Tören başlamıştı. Ben de cumhuriyet ile ilgili şiirimi okumaya başlamıştım. Şiiri okurken duygulanmış ve gözümden birkaç damla yaş gelmişti. O anda canım babamla göz göze geldik ve o da ağlıyordu. Çünkü şiirimin çok duygulu bir şiirdi. Babamın orada olması bana ayrı bir güven vermişti.

Şiirim şu şekildeydi:

Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı,
Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı.
Topraklaşan ellerde birer meşale yansın.
Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın.
Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden,
Kaçsın da cehennemler o bir dalma alevden,
Canlansın ışık selleri olsun da o damla
Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla.
Kim der ki en son rakamlar da delirsin.
On beş asır on beş yılın eb'adına girsin.
Dünyaları bir fert evet oynattı yerinden,
Sarsıldı demirler evet azmin demirinden.
Mazi yıkılıp gitti evet fesli, kafesli:
Lâkin bugünün ey granit bünyeli nesli,
Bir şey ele geçmez şerefin sade adından.
Sen arşı bırak, varsa haber ver kanadından.
Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş,
Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş.
Gökler çıkabildin, uçabildinse derindir,
Tarihi kendin yazıyorsan, tarih senin eserindir.
Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,
İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.
Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse;
Sen asrını üstünde izin varsa benimse;
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. (Mithat Cemal Kuntay)

Şiirimi bitirdikten sonra herkes beni alkışladı ve arkadaşlarım Aslı, Aslı diye bağırdılar ve beni mutlu ettiler. Daha sonra öğretmenim harikaydın Aslı, muhteşem bir şekilde okudun şiirini. Bu başarından dolayı seni tebrik ederim güzel kızım aferin sana, tam bir cumhuriyet çocuğusun diyerek başımı okşadı ve ben de çok mutlu oldum. Böylece harika bir gün geçti.

Kadın Hakları İle İlgili Sözler

 

Kadın Hakları İle İlgili Sözler


Kadınlar bilgileri, zekaları ve hünerleri ile dünyaya meydan okuyan değerlerdir. Bir erkeği dünyayı getiren, onu topluma kazandıran da kadınlarımızdır. Kadınlar ezilmemeli, şiddete maruz kalmamalı ve kadın değil de insan olarak görülmelidir.

Kadın hakları ile ilgili sözler şunlardır:

 “Bir şeyin söylenmesini istiyorsan, bir erkeğe sor; bir şeyin yapılmasını istiyorsan, bir kadına sor."  Margaret Thatcher.

“Gelecekte kadın lider olmayacak. Sadece liderler olacak. ” Sheryl Sandberg.

“Kadınların insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, sosyoekonomik kalkınma ve barış arasındaki bağlantı giderek daha belirgin hale gelmektedir.” Mahnaz Afkhami


"Kadınlar için daha fazla hak talep ettim çünkü kadınların nelere katlanması gerektiğini biliyorum." Evita Peron

"Toplumsal cinsiyet eşitliği kendi başına bir hedef olmaktan daha fazlasıdır. Yoksulluğu azaltma, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme ve iyi yönetişim oluşturma sorununu karşılamak için bir ön koşuldur."  Kofi Annan

Cinsiyet eşitliğini sağlamak kadınların ve erkeklerin, kızların ve erkek çocuklarının katılımını gerektirir. Bu herkesin sorumluluğundadır." Ban Ki-moon

“Feminizm hiçbir zaman bir kadın için iş bulmakla ilgili olmadı. Feminizm her yerde kadınlar için hayatı daha adil hale getirmekle ilgili. Mevcut turtadan bir parça almakla ilgili değil. Yeni bir turta pişirmekle ilgili. ”  Gloria Steinem.


“Tanrı erkek ve kadını yarattığında, 'Bir sonraki insanı doğurmak için kime güç vereyim?' diye düşünüyordu. Tanrı kadını seçti. Bu kadınların güçlü olduğunun en büyük delili. " Malala Yousafzai.

“Kadınların maruz kaldığı duygusal, cinsel ve psikolojik klişeler, doktor "Bir kızınız olacak" dediğinde başlar.”  Kongre üyesi Shirley Chisholm.

Elinizde Yardım Edecek Fazladan Paranız Olsaydı Bunu Hangi Amaçla Kullanırdınız Konulu Konuşma

 

Elinizde Yardım Edecek Fazladan Paranız Olsaydı Bunu Hangi Amaçla Kullanırdınız Konulu Konuşma


İnsanlara yardım etmek, yardıma muhtaç birinin elinden tutmak  bana göre vicdan işidir. Yüreğinde canlı sevgisi taşıyan kimse kendini  başka insanların yerine koyarak olaylara onların açısından bakabilir. İşte biz buna empati deriz.


Sevgili öğretmenim,

Elimde yardım edecek fazladan param olsaydı öncelikle evine ekmek götüremeyen bir babaya, daha sonra çocukları tarafından huzur evine bırakılmış bir anneye, daha sonra savaşlarda en büyük zararı gören ve hala hayatta kalmaya devam eden insanlara yardım götürürdüm. Yetim ve öksüz çocukları düşünürdüm. Onlar devler yurdunda kaldığı için onları her ay ziyaret eder, her birinin hesabına aylık olarak belirli miktarda para atardım ve rahat etmelerini sağlardım.

 

Sevgili öğretmenim,

Elimde fazladan para olsaydı kendi ailemi de ihmal etmezdim. Öncelikle canım anneme bir ev ve araba alırdım. Beni bugünlere getiren babama da araba alırdım ve onların da rahat bir hayat yaşamasını sağlardım. Köy okullarındaki çocuklara kıyafet ve kitap gönderirdim. Ayakları üşüyen ve maddi durumu olmayan köy çocuklarına en sağlamından bot alırdım ve onların ayaklarının sımsıcak olmasına Yüce Allah'ın da izni ile vesile olurdum.

 

Sevgili öğretmenim,

Emekli olmuş ve çocukları için çalışmaya devam etmek zorunda kalan bir amcaya he ray belli bir maaş bağlardım ve o amcanın da artık dinlenmesi gerektiğini düşünerek onu evine yollardım ve rahat etmesini sağlardım.  Sokak ayakkabı boyayan, mendil satan çocuklara yardım ederdim ve onların karnını doyurur ve devlet korumasına alınmasını sağlardım. Kendi arkadaşlarım arasında da maddi durumu olmayanlara her türlü destek olurdum ve bunu yaparken de asla kibirli davranışlar içine girmezdim. Ayrıca sokak hayvanları için her türlü maddi ve manevi desteği gerekli kurumlara sağlardım. Böylece daha mutlu  bir insan olarak yatağıma huzur içinde yatıp vicdan rahatlığı içinde güzel rüyalara dalıp giderdim.

Empati İle İlgili Özlü Sözler

 

Empati İle İlgili Özlü Sözler


Duygusal zekası yüksek olan insanların empati kurma becerisi gelişmiştir. Empati kuran insanlar insan ilişkilerine hakim olan, nezaket sahibi ve duyarlı kimselerdir. Empati kurmak bizi daha iyi ve daha bilinçli insan yapar.

Empati ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Sana nasıl davranılmasını istersen sen de başkalarına öyle davran, fakat ilk iyi davranışı sen yap.” David Hume.

“İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyabiliyorsa insandır.” Tolstoy.

“Empati yetisi varlığın temelini oluşturur, ya da kişi sürekli olarak bundan kaçmaya çalışır. İnsanın gelişimi bu anlamda, her zaman kendi insani temelinin zarar görüşünün tarihi olmuştur.”  Arno Gruen

 

“Dilin düşüncenden önce hareket etmesin.” Chilon

“Kendi iyiliğimizi ve çıkarımızı istediğimiz gibi, başkalarının da iyiliğini ister çıkarlarını gözetirsek ortada fenalık kalmaz.” Hz. Muhammed

“Anlayış (empati), sahibine yaşam kaynağıdır”. Hz. Süleyman.

“Barış ucuz; barış için sadece vicdan, empati ve sevgi lazım.” (La Edri).

“İnsanı insan kılan özellik, empati yeteneğini geliştirmiş olmasıdır.” Haruki Murakami.

“En büyük insan, kendini en çok sayıda insanın yerine koyabilendir.” Jane Adams

“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olamaz.” Hz. Muhammed.

“Şefkat empatiye dayanır, empati de, başkalarına odaklanmayı gerektirir.” Daniel Goleman


“Birini suçlamak üzere ileri uzattığın elinin üç parmağının seni gösterdiğini unutma!” Friedrich Nietzsche.

“Ne kadar bilirsen bil anlatabildiklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır.” Mevlânâ.

“Empati, öncelikle kendimizle ilişkimizde başlar. Buna kendini sevmek ya da öz sevgi denir.” (Nil Gün)

Fedakarlık İle İlgili Hikaye Örneği (2)

 

Fedakarlık İle İlgili Hikaye Örneği (2)


Tam nöbeti bitmiş, eve gidip güzel bir şekilde dinlenecek, rahatça uykusunu alıp ertesi güne tekrar görevine başlayacaktı Aydın Bey. O bir doktordu.  Henüz on yıllık bir cerrahtı ama alanında mükemmel denecek kadar başarılı, aynı zamanda insancıl özelliklere sahip olan , yüreğinde şefkat ve merhamet olan bir doktordu. Askıdan ceketini alıp arabaya doğru yol alırken uzaktan gelen ambulansın siren ışıkları ile dikkati dağıldı. Araçta kanlar içinde kalmış, trafik kazası yapmış bir hasta vardı. O gece nöbette olması gereken doktorun işi çıkmıştı, başka doktorlar da vardı ama Aydın Bey gibi becerikli değillerdi.

 

Hastayı gören doktor çok üzülmüştü. Eve gitmek yerine hemen hastayı ameliyat odasına aldılar ve Aydın Bey ekip arkadaşlarının da yardımını alarak iki saat boyunca hasta ile ilgilendi. Hasta adam başından büyük bir darbe almış ve beyni açılacaktı. İyi bir beyin cerrahı olan Aydın Bey yoğun bir çalışmanın ardından terler içinde kalmış ama şükürler olsun ki yaralı adamı hayata geri döndürmüşlerdi.


 Büyük bir fedakarlık örneği göstermişti Aydın Bey. Nöbet saati bittiği halde, uykusuzluktan yorgun düştüğü halde evine gitmemiş, ona muhtaç olan bir canı, bir insanı tekrar yaşamına bağlamıştı. Koridora çıktığında dört yaşında lüle lüle sarı saçları ve mavi gözleri olan minik bir kız çocuğu Aydın Bey’e doğru koşarak babam yaşıyor mu Doktor amca diye bağırıyor, ağlıyor, hastaneyi birbirine katıyordu.


 Aydın Bey onu kucağına alıp sakinleştirdi ve annesine yönelerek eşiniz kurtuldu ama biraz yoğun bakımda tedavisi devam edecek diye müjdeli haberi verdi. Aile çok mutlu olmuştu ve küçük kız da doktor abisine teşekkür edip onu yanağından öpmüştü. Şimdi evine gidebilirdi Aydın Bey. Gerçekten yorucu ama başarılı bir gece geçmişti. İyi ki bir hayat daha kurtarabildim demişti. Fedakarlık örneği göstermiş, fazladan çalışmış ama bir hayat kurtulmuştu onun sayesinde. Doktor olmak aynı zamanda fedakar olmak, insan olmak demekti galiba.

Kısa bir not:  Doktorlar bu kadar fedakarlık yaparken onlara şiddet gösterenler de doktorların ne kadar fedakar insan olduklarını unutmasalar keşke.