Cumhuriyet, Millet, Bağımsızlık, Cihan, Öğrenciler, Aslı, Hayal, Gerçek, Okul, Tören, Başarı, Sınıf, Milli Egemenlik Kelimelerinden Kısa Bir Hikaye Örneği

 

Cumhuriyet,  Millet, Bağımsızlık, Cihan,  Öğrenciler, Aslı, Hayal, Gerçek, Okul, Tören, Başarı, Sınıf, Milli Egemenlik Kelimelerinden Kısa Bir Hikaye Örneği


29 Ekim 1923’te ilan edilen cumhuriyetimiz milletimiz için büyük bir değer ve kazanım olduğu için bu yıl daha farklı bir coşku ile kutlanacaktı. Babamda cumhuriyet bayramı olacağı için, benim şiir okuyacağımı duyunca patronundan izin almış ve ve bizim törene katılacaktı. Bunu duyduğumda çok mutlu olmuştum. Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlanacak ve coşkulu bir cumhuriyet karşılaması yapılacaktı okulumuzda. Öğretmenimiz günler öncesinden hazırlamıştı hepimizi.  Sınıfımız Türk bayrakları ve Atatürk posterleri ile süslenmişti. 


Kızlar beyaz gömlek, kırmızı pantolon, erkekler ise kırmızı tişört beyaz  ve gömlek giyecek ve harika bir  gün geçirilecekti . Kolay ilan edilmemişti cumhuriyet. Milletimiz çok çok acılar çekmiş, çok kayıpları olmuş  ama yine de bağımsızlıklarından ödün vermemişti. Hayal olan cumhuriyet Mustafa Kemal’in dehası ile gerçeğe dönüşmüştü. Milletin egemenliği her şeyin üstünde olmuş, halkın iradesi cumhuriyet sayesinde ön plana çıkmıştı. Çok mutluydum şimdiden ve Mustafa Kemal’e olan hayranlığım bir kere daha artmıştı. Ben bunları düşünürken Cihan’ın bana seslenmesi ile kendime geldim. Haydi Aslı tören zamanı, hazır mısın şiirini okumaya dedi. Çok heyecanlıyım arkadaşım dedim. O da bugün cumhuriyetin 100. yılı bu heyecan ondan olsa gerek diyerek benim heyecanımı yatıştırmaya çalıştı. Diğer öğrenciler de okula doluşmuşlardı. 

Tören başlamıştı. Ben de cumhuriyet ile ilgili şiirimi okumaya başlamıştım. Şiiri okurken duygulanmış ve gözümden birkaç damla yaş gelmişti. O anda canım babamla göz göze geldik ve o da ağlıyordu. Çünkü şiirimin çok duygulu bir şiirdi. Babamın orada olması bana ayrı bir güven vermişti.

Şiirim şu şekildeydi:

Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı,
Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı.
Topraklaşan ellerde birer meşale yansın.
Kim der ki şu milyonla adam birden uyansın.
Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden,
Kaçsın da cehennemler o bir dalma alevden,
Canlansın ışık selleri olsun da o damla
Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla.
Kim der ki en son rakamlar da delirsin.
On beş asır on beş yılın eb'adına girsin.
Dünyaları bir fert evet oynattı yerinden,
Sarsıldı demirler evet azmin demirinden.
Mazi yıkılıp gitti evet fesli, kafesli:
Lâkin bugünün ey granit bünyeli nesli,
Bir şey ele geçmez şerefin sade adından.
Sen arşı bırak, varsa haber ver kanadından.
Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş ha değilmiş,
Sen alnını göster ne kadar yükselebilmiş.
Gökler çıkabildin, uçabildinse derindir,
Tarihi kendin yazıyorsan, tarih senin eserindir.
Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,
İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.
Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse;
Sen asrını üstünde izin varsa benimse;
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. (Mithat Cemal Kuntay)

Şiirimi bitirdikten sonra herkes beni alkışladı ve arkadaşlarım Aslı, Aslı diye bağırdılar ve beni mutlu ettiler. Daha sonra öğretmenim harikaydın Aslı, muhteşem bir şekilde okudun şiirini. Bu başarından dolayı seni tebrik ederim güzel kızım aferin sana, tam bir cumhuriyet çocuğusun diyerek başımı okşadı ve ben de çok mutlu oldum. Böylece harika bir gün geçti.

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme