Elinizde Yardım Edecek Fazladan Paranız Olsaydı Bunu Hangi Amaçla Kullanırdınız Konulu Konuşma

 

Elinizde Yardım Edecek Fazladan Paranız Olsaydı Bunu Hangi Amaçla Kullanırdınız Konulu Konuşma


İnsanlara yardım etmek, yardıma muhtaç birinin elinden tutmak  bana göre vicdan işidir. Yüreğinde canlı sevgisi taşıyan kimse kendini  başka insanların yerine koyarak olaylara onların açısından bakabilir. İşte biz buna empati deriz.


Sevgili öğretmenim,

Elimde yardım edecek fazladan param olsaydı öncelikle evine ekmek götüremeyen bir babaya, daha sonra çocukları tarafından huzur evine bırakılmış bir anneye, daha sonra savaşlarda en büyük zararı gören ve hala hayatta kalmaya devam eden insanlara yardım götürürdüm. Yetim ve öksüz çocukları düşünürdüm. Onlar devler yurdunda kaldığı için onları her ay ziyaret eder, her birinin hesabına aylık olarak belirli miktarda para atardım ve rahat etmelerini sağlardım.

 

Sevgili öğretmenim,

Elimde fazladan para olsaydı kendi ailemi de ihmal etmezdim. Öncelikle canım anneme bir ev ve araba alırdım. Beni bugünlere getiren babama da araba alırdım ve onların da rahat bir hayat yaşamasını sağlardım. Köy okullarındaki çocuklara kıyafet ve kitap gönderirdim. Ayakları üşüyen ve maddi durumu olmayan köy çocuklarına en sağlamından bot alırdım ve onların ayaklarının sımsıcak olmasına Yüce Allah'ın da izni ile vesile olurdum.

 

Sevgili öğretmenim,

Emekli olmuş ve çocukları için çalışmaya devam etmek zorunda kalan bir amcaya he ray belli bir maaş bağlardım ve o amcanın da artık dinlenmesi gerektiğini düşünerek onu evine yollardım ve rahat etmesini sağlardım.  Sokak ayakkabı boyayan, mendil satan çocuklara yardım ederdim ve onların karnını doyurur ve devlet korumasına alınmasını sağlardım. Kendi arkadaşlarım arasında da maddi durumu olmayanlara her türlü destek olurdum ve bunu yaparken de asla kibirli davranışlar içine girmezdim. Ayrıca sokak hayvanları için her türlü maddi ve manevi desteği gerekli kurumlara sağlardım. Böylece daha mutlu  bir insan olarak yatağıma huzur içinde yatıp vicdan rahatlığı içinde güzel rüyalara dalıp giderdim.

Empati İle İlgili Özlü Sözler

 

Empati İle İlgili Özlü Sözler


Duygusal zekası yüksek olan insanların empati kurma becerisi gelişmiştir. Empati kuran insanlar insan ilişkilerine hakim olan, nezaket sahibi ve duyarlı kimselerdir. Empati kurmak bizi daha iyi ve daha bilinçli insan yapar.

Empati ile ilgili özlü sözler şunlardır:

“Sana nasıl davranılmasını istersen sen de başkalarına öyle davran, fakat ilk iyi davranışı sen yap.” David Hume.

“İnsan acı duyabiliyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyabiliyorsa insandır.” Tolstoy.

“Empati yetisi varlığın temelini oluşturur, ya da kişi sürekli olarak bundan kaçmaya çalışır. İnsanın gelişimi bu anlamda, her zaman kendi insani temelinin zarar görüşünün tarihi olmuştur.”  Arno Gruen

 

“Dilin düşüncenden önce hareket etmesin.” Chilon

“Kendi iyiliğimizi ve çıkarımızı istediğimiz gibi, başkalarının da iyiliğini ister çıkarlarını gözetirsek ortada fenalık kalmaz.” Hz. Muhammed

“Anlayış (empati), sahibine yaşam kaynağıdır”. Hz. Süleyman.

“Barış ucuz; barış için sadece vicdan, empati ve sevgi lazım.” (La Edri).

“İnsanı insan kılan özellik, empati yeteneğini geliştirmiş olmasıdır.” Haruki Murakami.

“En büyük insan, kendini en çok sayıda insanın yerine koyabilendir.” Jane Adams

“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olamaz.” Hz. Muhammed.

“Şefkat empatiye dayanır, empati de, başkalarına odaklanmayı gerektirir.” Daniel Goleman


“Birini suçlamak üzere ileri uzattığın elinin üç parmağının seni gösterdiğini unutma!” Friedrich Nietzsche.

“Ne kadar bilirsen bil anlatabildiklerin karşındakinin anlayabileceği kadardır.” Mevlânâ.

“Empati, öncelikle kendimizle ilişkimizde başlar. Buna kendini sevmek ya da öz sevgi denir.” (Nil Gün)

Fedakarlık İle İlgili Hikaye Örneği (2)

 

Fedakarlık İle İlgili Hikaye Örneği (2)


Tam nöbeti bitmiş, eve gidip güzel bir şekilde dinlenecek, rahatça uykusunu alıp ertesi güne tekrar görevine başlayacaktı Aydın Bey. O bir doktordu.  Henüz on yıllık bir cerrahtı ama alanında mükemmel denecek kadar başarılı, aynı zamanda insancıl özelliklere sahip olan , yüreğinde şefkat ve merhamet olan bir doktordu. Askıdan ceketini alıp arabaya doğru yol alırken uzaktan gelen ambulansın siren ışıkları ile dikkati dağıldı. Araçta kanlar içinde kalmış, trafik kazası yapmış bir hasta vardı. O gece nöbette olması gereken doktorun işi çıkmıştı, başka doktorlar da vardı ama Aydın Bey gibi becerikli değillerdi.

 

Hastayı gören doktor çok üzülmüştü. Eve gitmek yerine hemen hastayı ameliyat odasına aldılar ve Aydın Bey ekip arkadaşlarının da yardımını alarak iki saat boyunca hasta ile ilgilendi. Hasta adam başından büyük bir darbe almış ve beyni açılacaktı. İyi bir beyin cerrahı olan Aydın Bey yoğun bir çalışmanın ardından terler içinde kalmış ama şükürler olsun ki yaralı adamı hayata geri döndürmüşlerdi.


 Büyük bir fedakarlık örneği göstermişti Aydın Bey. Nöbet saati bittiği halde, uykusuzluktan yorgun düştüğü halde evine gitmemiş, ona muhtaç olan bir canı, bir insanı tekrar yaşamına bağlamıştı. Koridora çıktığında dört yaşında lüle lüle sarı saçları ve mavi gözleri olan minik bir kız çocuğu Aydın Bey’e doğru koşarak babam yaşıyor mu Doktor amca diye bağırıyor, ağlıyor, hastaneyi birbirine katıyordu.


 Aydın Bey onu kucağına alıp sakinleştirdi ve annesine yönelerek eşiniz kurtuldu ama biraz yoğun bakımda tedavisi devam edecek diye müjdeli haberi verdi. Aile çok mutlu olmuştu ve küçük kız da doktor abisine teşekkür edip onu yanağından öpmüştü. Şimdi evine gidebilirdi Aydın Bey. Gerçekten yorucu ama başarılı bir gece geçmişti. İyi ki bir hayat daha kurtarabildim demişti. Fedakarlık örneği göstermiş, fazladan çalışmış ama bir hayat kurtulmuştu onun sayesinde. Doktor olmak aynı zamanda fedakar olmak, insan olmak demekti galiba.

Kısa bir not:  Doktorlar bu kadar fedakarlık yaparken onlara şiddet gösterenler de doktorların ne kadar fedakar insan olduklarını unutmasalar keşke.

Eğer Bir Gün Bir Kitap Yazacak Olsan Konusu Ne Olurdu ve Neden?

 

Eğer Bir Gün Bir Kitap Yazacak Olsan Konusu Ne Olurdu ve Neden?


Kitap yazmak özel bir kabiliyet gerektiren bir durumdur. İleride bir kitap yazacak olsaydım ilk olarak sağlık alanında iyi bir doktor olurdum. Daha sonra mesleğimin gerektirdiği konuda iyi bir kitap yazardım. İnsanların sağlığı ile oynanmaması gerektiğini yazardım öncelikle. Sağlık ile ilgili kitap yazmamın nedenleri şunlardır: İnsanlar ne yazık ki  eski zamanlardaki gibi organik gıda yememektedirler.


 Yediğimiz yiyecekler genelde fabrikadan paketlenmiş şekilde  çıkarılan ve içerisinde her türlü yapay malzemelerin bulunduğu yapay gıdalardır. Yediğimiz şeyler bizim sağlığımızı daha da kötü eden şeylerdir. Bunun için insanları sağlıklı beslenme konusunda uyarırdım. Daha çok ev yapımı güzel ve organik gıdalar yemeliyiz, yaz mevsiminde olan meyveleri yazın, kış mevsiminde olanları da kışın yemeliyiz diye yazardım. Çocuklarımızı zehirli yiyeceklerden uzak tutmak gerekir.


 Sağlıksız gıdaları en çok da onlar tüketmektedir. İşte  çocuklarımız korumak, gençlerimizi korumak için güzel ve bilgilendirici bir sağlık kitabı yazardım ve yazdığım kitabın da okunması için elimden gelen fedakarlıkları gösterirdim ve toplumu daha sağlıklı gıdalar tüketmeye özendirirdim.

Hangi Mesleği Yapmayı Hayal Ediyorsun? Neden?

 

Hangi Mesleği Yapmayı Hayal Ediyorsun? Neden?

Sevgili öğretmenim,


Her meslek kendi içinde değerlidir. Her insan aynı mesleği yapamaz. Yüce Allah her insana farklı ilgiler, yetenekler vermiş ve bu da farklı mesleklerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Benim ileride yapmak istediğim meslek Çevre Mühendisliğidir. Çevre kirliliğine karşı duyarlı bir insan olduğum için, çevrenin her şeyden önemli olduğunu bildiğim için Çevre Mühendisi olmak ve çevreme katkı sunmak istiyorum. Onun için de  çok çalışmam gerekir ve çok emek etmek gerekir. Bu mesleğin özellikleri şunlardır:  İleride yapmak istediğim bu meslek şu çalışmaları  yapmayı gerektirir: Su ve  atık su arıtma ve  hava kirliliği kontrolü, katı atıkların yok edilmesi, toprak kirliliği, gürültü kirliliği vb.dir. 


 Çevre Mühendisliğinin başlıca faaliyet sahası su, hava ve toprak için birinci önceliği ve amacı, bu ortamların kirlenmemesi için yapılması gerekenleri belirlemek ve henüz kirlenmeden yapılması gerekenleri uygulamaya almaktır. İkinci olarak ise, eğer bu ortamlardan herhangi birisi herhangi bir şekilde kirlenmiş ise, bu ortamın doğal haline geri döndürülebilmesi için yapılacakları belirleyerek uygulamaya koymaktır. Bunu yaparken de mevcut en uygun teknolojik çözümler araştırılır ve uygulanacak tedbirler belirlenir. 


Ben de bu tedbirleri alarak doğamıza hizmet etmek ve doğamızı nasıl daha iyi temiz tutabiliriz bilinci ile çalışmak ve etrafımdaki insanları da bu konuda bilinçlendirmek istiyorum. Çok çalışarak çevre kirliliğini önlemeye katkı sunmak istiyorum Çevre Mühendisi olarak kendimi geliştirmek, doğamızı kirden arındırmak istiyorum. Çünkü ben doğada yeşilin, mavinin ve toprağın kirlenmemesini istiyorum. Dağların, ovaların, platoların, havanın, suyun, toprağın tekrar temiz olmasını istiyorum.

Efendi Adam Kendisinden Çok Şey Başkasından Fazla Az Şey Bekler Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Efendi Adam Kendisinden Çok Şey Başkasından Fazla Az Şey Bekler Sözü İle İlgili Kompozisyon


Efendi adam kendisinden çok şey başkasından az şey bekler der Konfüçyus. Başkalarından bir şey gelecek, başkaları  bizim için bir şey yapacak diye bir beklentiye girmemeliyiz. İlk olarak her şeyi kendimizden beklemeliyiz ve bunun için de çok çalışmalıyız. Beklenti içine girmektense biz başka insanlar için çeşitli fedakarlıklar yapmalıyız.

 

 Çalışkan ve üretken insan, zihnini bir işle meşgul eden insanın vakti boş olmaz. Bu insanlar hem kendileri için çalışırlar, hem de başkaları için çalışırlar. Bir insan zor bir duruma düştüğü zaman böyle kimseler ellerinden gelen her türlü fedakarlığı gösterirler. Kendini bilen kimse başkalarının vereceği herhangi bir yardımı beklemez. O başkalarına yardım eder, o başkaları için bir şeyler verir ve daha çok kendi hedeflerinin gerçekleşmesi için planlar yapar, çalışır ve küçük çıkarlar peşinde koşmaz. Yani kurnazlık yapmaz. Efendi insanlar; fedakar insanlardır,  merhametli ve vicdan sahibi insanlardır. Küçük hesaplar peşinde koşmadığı için toplum gözünde değerli olan kimselerdir. Kendimi, nasıl daha iyi geliştirebilirim, nasıl daha üretken ve çalışkan olabilirim, nasıl daha iyi para kazanıp başka insanlara daha faydalı olabilirim düşüncesi içinde yaşamaya devam eder efendi kimseler. Çünkü böyle kimseler asil kimselerdir.

 

Kimi insanlar vardır ki beş kuruş daha fazla kârım olsun diye kurnazlıklar yaparlar ama büyük ufukları göremezler. Oysa kurnazlık yapmayan, sadece kendisinden beklentisi olan ve bunun için çok ama çok çalışan kimseler başkalarından bir şey beklemezler, başkalarına yardımcı olurlar ve her zaman da insan olarak yaşamaya, insan olarak kalmaya ve insan olarak anılmaya devam ederler.