Eğer Bir Gün Bir Kitap Yazacak Olsan Konusu Ne Olurdu ve Neden?

 

Eğer Bir Gün Bir Kitap Yazacak Olsan Konusu Ne Olurdu ve Neden?


Kitap yazmak özel bir kabiliyet gerektiren bir durumdur. İleride bir kitap yazacak olsaydım ilk olarak sağlık alanında iyi bir doktor olurdum. Daha sonra mesleğimin gerektirdiği konuda iyi bir kitap yazardım. İnsanların sağlığı ile oynanmaması gerektiğini yazardım öncelikle. Sağlık ile ilgili kitap yazmamın nedenleri şunlardır: İnsanlar ne yazık ki  eski zamanlardaki gibi organik gıda yememektedirler.


 Yediğimiz yiyecekler genelde fabrikadan paketlenmiş şekilde  çıkarılan ve içerisinde her türlü yapay malzemelerin bulunduğu yapay gıdalardır. Yediğimiz şeyler bizim sağlığımızı daha da kötü eden şeylerdir. Bunun için insanları sağlıklı beslenme konusunda uyarırdım. Daha çok ev yapımı güzel ve organik gıdalar yemeliyiz, yaz mevsiminde olan meyveleri yazın, kış mevsiminde olanları da kışın yemeliyiz diye yazardım. Çocuklarımızı zehirli yiyeceklerden uzak tutmak gerekir.


 Sağlıksız gıdaları en çok da onlar tüketmektedir. İşte  çocuklarımız korumak, gençlerimizi korumak için güzel ve bilgilendirici bir sağlık kitabı yazardım ve yazdığım kitabın da okunması için elimden gelen fedakarlıkları gösterirdim ve toplumu daha sağlıklı gıdalar tüketmeye özendirirdim.

Hangi Mesleği Yapmayı Hayal Ediyorsun? Neden?

 

Hangi Mesleği Yapmayı Hayal Ediyorsun? Neden?

Sevgili öğretmenim,


Her meslek kendi içinde değerlidir. Her insan aynı mesleği yapamaz. Yüce Allah her insana farklı ilgiler, yetenekler vermiş ve bu da farklı mesleklerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Benim ileride yapmak istediğim meslek Çevre Mühendisliğidir. Çevre kirliliğine karşı duyarlı bir insan olduğum için, çevrenin her şeyden önemli olduğunu bildiğim için Çevre Mühendisi olmak ve çevreme katkı sunmak istiyorum. Onun için de  çok çalışmam gerekir ve çok emek etmek gerekir. Bu mesleğin özellikleri şunlardır:  İleride yapmak istediğim bu meslek şu çalışmaları  yapmayı gerektirir: Su ve  atık su arıtma ve  hava kirliliği kontrolü, katı atıkların yok edilmesi, toprak kirliliği, gürültü kirliliği vb.dir. 


 Çevre Mühendisliğinin başlıca faaliyet sahası su, hava ve toprak için birinci önceliği ve amacı, bu ortamların kirlenmemesi için yapılması gerekenleri belirlemek ve henüz kirlenmeden yapılması gerekenleri uygulamaya almaktır. İkinci olarak ise, eğer bu ortamlardan herhangi birisi herhangi bir şekilde kirlenmiş ise, bu ortamın doğal haline geri döndürülebilmesi için yapılacakları belirleyerek uygulamaya koymaktır. Bunu yaparken de mevcut en uygun teknolojik çözümler araştırılır ve uygulanacak tedbirler belirlenir. 


Ben de bu tedbirleri alarak doğamıza hizmet etmek ve doğamızı nasıl daha iyi temiz tutabiliriz bilinci ile çalışmak ve etrafımdaki insanları da bu konuda bilinçlendirmek istiyorum. Çok çalışarak çevre kirliliğini önlemeye katkı sunmak istiyorum Çevre Mühendisi olarak kendimi geliştirmek, doğamızı kirden arındırmak istiyorum. Çünkü ben doğada yeşilin, mavinin ve toprağın kirlenmemesini istiyorum. Dağların, ovaların, platoların, havanın, suyun, toprağın tekrar temiz olmasını istiyorum.

Efendi Adam Kendisinden Çok Şey Başkasından Fazla Az Şey Bekler Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Efendi Adam Kendisinden Çok Şey Başkasından Fazla Az Şey Bekler Sözü İle İlgili Kompozisyon


Efendi adam kendisinden çok şey başkasından az şey bekler der Konfüçyus. Başkalarından bir şey gelecek, başkaları  bizim için bir şey yapacak diye bir beklentiye girmemeliyiz. İlk olarak her şeyi kendimizden beklemeliyiz ve bunun için de çok çalışmalıyız. Beklenti içine girmektense biz başka insanlar için çeşitli fedakarlıklar yapmalıyız.

 

 Çalışkan ve üretken insan, zihnini bir işle meşgul eden insanın vakti boş olmaz. Bu insanlar hem kendileri için çalışırlar, hem de başkaları için çalışırlar. Bir insan zor bir duruma düştüğü zaman böyle kimseler ellerinden gelen her türlü fedakarlığı gösterirler. Kendini bilen kimse başkalarının vereceği herhangi bir yardımı beklemez. O başkalarına yardım eder, o başkaları için bir şeyler verir ve daha çok kendi hedeflerinin gerçekleşmesi için planlar yapar, çalışır ve küçük çıkarlar peşinde koşmaz. Yani kurnazlık yapmaz. Efendi insanlar; fedakar insanlardır,  merhametli ve vicdan sahibi insanlardır. Küçük hesaplar peşinde koşmadığı için toplum gözünde değerli olan kimselerdir. Kendimi, nasıl daha iyi geliştirebilirim, nasıl daha üretken ve çalışkan olabilirim, nasıl daha iyi para kazanıp başka insanlara daha faydalı olabilirim düşüncesi içinde yaşamaya devam eder efendi kimseler. Çünkü böyle kimseler asil kimselerdir.

 

Kimi insanlar vardır ki beş kuruş daha fazla kârım olsun diye kurnazlıklar yaparlar ama büyük ufukları göremezler. Oysa kurnazlık yapmayan, sadece kendisinden beklentisi olan ve bunun için çok ama çok çalışan kimseler başkalarından bir şey beklemezler, başkalarına yardımcı olurlar ve her zaman da insan olarak yaşamaya, insan olarak kalmaya ve insan olarak anılmaya devam ederler.

Oblomov Kitabında Geçen Sözler

 

Oblomov Kitabında Geçen Sözler


Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Oblomov tembel ve uyuşuk bir gençtir. İşlerini zamanında yapmamış, ertelemiş, sürekli uyuyan biridir. En basit devlet işlerinden bile anlayamaz hale gelmiştir ama içindeki çocuk saflığı asla ölmemiştir ve kurnazlık hiçbir zaman yapmamıştır. Oblomov’un hayata bakışı, hayatı anlamsız görüşüne değiniliyor ve her iş zamanında yapılmalıdır mesajı verilmiştir kitapta.


Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

“Birbirinin iyi yanlarından zevk alıp kötü yanlarına kızmamak için büyük bir yaşama deneyi, akıl olgunluğu ve insan sevgisi gereklidir.”

“Acımın bir gösteriş olmasını istemiyorum, çünkü dertleri, pişmanlıkları artırmak neye yarar?”

“Halbuki sevgide de rahat yok. O da değişiyor, durmadan değişiyor.. Bütün hayat gibi.”

“Düşünmek için kalpsiz olmak gerekir, sanıyorsunuz. Hayır, düşünmeyi besleyen sevgidir. Düşen adama el uzatın, mahvolan bir adamın haline ağlayın, onunla alay etmeyin. Sevin onu! Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.”

 

“Kurnazlık, pek az şey alabileceğin değersiz bir bozuk paradan farksızdır. Ufak bir bozuklukla bir-iki saat yaşayabilirsin, kurnazlıkla da bir şeylerin üzerini örtebilir, kandırabilir, hile yapabilirsin ama uzak ufukları görmeye, büyük ve temel bir hadisenin başını ucunu bir araya getirmeye yetmez kurnazlık.”

"İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat”.

“Belki de uyku, miskin hayatın ebedi dinginliği, hareketsizlik, yıkıcı korkuların, maceraların ve tehlikelerin olmayışı, insanı, doğal dünyanın ortasında başka, olmayan bir dünya yaratmaya, aylak hayallerine orada bir cümbüş ve eğlence yahut sıradan şeylerin ve kendi varlığı dışında olan bitenlerin sebeplerini orada aramaya zorluyordu.”

 

“Başımdan öyle büyük felaketler, kasırgalar da geçmedi. Hiçbir şey kaybetmedim. Vicdanımda hiçbir leke yok, cam gibi tertemiz, gururumu kıracak hiçbir şey olmadı. Tanrı bilir niçin hayatım böyle harcandı gitti.”

“Hatıralar mutlu bir hayatın hatıraları olursa güzeldir; insana güç kapanmış yaraları hatırlatınca acı şeylerdir.”

Öğrenciler Okullarda Üniforma Giymeli Mi?

 

Öğrenciler Okullarda Üniforma Giymeli Mi?

 

Her çocuk değerli ve biriciktir. Her çocuğun maddi durumu farklı olabilir. Kimi zengin, kimi orta halli, kimi ise yoksul olabilir ama okul her çocuğun eşit olarak kabul edildiği eğitim ve öğretim yuvasıdır. Okula gelen her çocuk okul kıyafeti ile gelmeli, yani üniformasını giymelidir. Çünkü okulda farklılık olmamalıdır, çocuklar arasında kıyafet ayrımı kesinlikle olmamalıdır. Öğrenciler okulda üniforma giymelidir. Böylece kimsenin kimseden üstün olmadığı duygusu çocuklara hissettirilmeli ve her çocuk da kendini iyi hissetmeli ve kötü duygular hissetmemelidir.


 Okula farklı kıyafetler ile gelindiği zaman sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Örneğin a kişisi çok kaliteli bir kıyafet  giymişken b kişisi normal bir kıyafet giymiş, c kişisi de çok eski bir kıyafet giymiş olabilir. Bu durumda kıyafeti yeteri kadar güzel olmayan çocuk kendini eksik hissetmeye başlayacak, bu durumu ailesine bildirecek ve maddi durumu olmayan ailelerin ebeveynleri de bu durumdan kendini sorumlu tutacak ve aile içinde bile sıkıntılara yaşanmaya başlayacaktır. Öyle aileler vardır ki bırakın kaliteli kıyafet almayı evine ekmek bile götüremeyenler vardır.


 İşte bunlar için okullarda tek tip kıyafet olmalı, her çocuk aynı üniformayı giymeli ve böylece eşitlik sağlanmalı ve her çocuk kendini değerli ve biricik hissetmelidir. Bunu hissettirecek olan da okul idaresinin aldığı sağlam ve güzel kararlar olacak yani tek tip kıyafet olacaktır. Böylece ne aileler zor duruma düşecek, ne çocuklar, ne de öğretmenler.

Çocuk Olmanın Zorlukları Nelerdir Konulu Konuşma

 

Çocuk Olmanın Zorlukları Nelerdir Konulu Konuşma


Dünyaya gelmiş olan her çocuğun temel hakları vardır. Yaşam hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi. Çocuklar kendi istekleri ile değil ebeveynlerinin istediği ile dünyaya gelir. Onları dünyaya getiren ebeveynlere düşen sorumluluk da onları en iyi şekilde yetiştirmek, yaşamak hazırlamak ve her şeyden önce onlara koşulsuz sevgiyi hissettirmektir. Çünkü her çocuğun ilk olarak sevgiye ihtiyacı vardır. Daha sonra onların temel gereksinimlerini karşılaması gereken kimseler de yine aileleridir. Çocuk iyi bir ailede dünyaya geldiyse, onu seven, onun tercihlerine saygı gösteren, ona zorbalık yapmayan, onu olduğu gibi kabul eden anne ve baba varsa çocuk olmak çok güzel bir şey olur.


 Çünkü gerçek anlamda çocukluğunu yaşayabilen kimseler hayata her daim bir sıfır önde başlar.  O çocuk için çocukluk muhteşem olur. Çünkü nitelikli ailelerin çocukları da nitelikli olur. Onlara güzel örnek vardır karşılarında. Çocuk olmanın zorlukları bana göre çocuğuna iyi bakamayan, ona sevgiyi hissettiremeyen, onu olduğu kabul etmeyen ailelerde gözlemlenir diyebiliriz. İşte o zaman böyle ailelerde dünyaya gelen çocuklar ne yazık ki çocukluğunu yaşamadan hemen hayat atılmak zorunda kalırlar ve hayatın her zorlukları ile karşı karşıya kalabilirler. Çocukluğunu zamanında yaşamayan her birey ileride ne kadar iyi duruma gelirse gelsin hep çocukluğuna olan özlem vardır içinde bu asla bitmez. 


İşte böyle çocuklar için yaşam çekilmezdir ve zordur. Allah her çocuğu iyi ailelere denk getirsin ve çocuğuna bakmayacak olan anne ve babalar da lütfen çocuk yapmasın. Çünkü çocuklar bu dünyanın çiçekleri, parlayan yıldızları, geleceğin aydınlarıdır. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.