Vatanseverliğin Sizin İçin Ne Anlama Geldiğini Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 Vatanseverliğin Sizin İçin Ne Anlama Geldiğini Arkadaşlarınızla Paylaşınız.

 

Vatanseverlik benim için vatanını çok sevmek ve ama bu sevmenin sözde kalmaması demektir. Vatanımı seviyorsam öğretmenlerimi, ailemi de çok sevmeliyim. Onun için de öğretmenimin bana verdiği ödevleri zamanında yapmalıyım, sadece ödev yapmakla kalmayıp ödev dışında da kendimi geliştirecek kitaplar okumalıyım, araştırmalar yapmalıyım ve vatanımı daha iyi yerlere getirmek için şimdiden çok çalışmalıyım. Her şeyden önce geçmişimi, tarihimi iyi öğrenmeliyim. Atalarımızın bizim için ne gibi fedakarlıklar yaptığının farkında olmalı ve ona göre hareket etmeliyim.

 

  Okulumu ve sınıfımı, evimizi temiz tutmalıyım. Çevreyi temiz tutmalıyım ve yerlere çöp atmamalıyım. Okul eşyalarına zarar vermemeliyim. Bayrağımız yere düştüyse onu alıp hemen yerden kaldırmalı ve öperek yerine koymalıyım. Bu vatan için hayatını kaybetmiş değerli vatan evlatları için, onlara yakışır bir evlat olmak için çok çalışmalıyım. Vatanımın havasını, suyunu, toprağını temiz tutmalıyım. Boş yere kağıt israfı yapmamalıyım. Boş yere su israfı yapmamalıyım. Elektrik israfı yapmamalıyım. Ülkem zor bir duruma düştüğü zaman askerlerimize elimden geleni yardımları ulaştırmaya çalışmalıyım. Vatanın askerine, polisine, jandarmasına, doktoruna, çiftçisine saygılı olmalıyım ve her mesleğin değerli olduğunun farkına varmalıyım ve mesleğini hakkı ile yapan insanlara saygı duymalıyım. Mesela bir işçinin çalışma izini kir olarak görmemeliyim onun bir alın teri olduğunu, onun bir vatanseverlik olduğunu düşünmeliyim. Asıl kirlilik vatan için çalışmamak ve yan gelip yatmaktır.


 Bunun için ben hazır yiyici olmayacağım ve elimden ne geliyorsa gücüm yettiğince vatanım için çalışmaya devam edeceğim. Vatanseverlik vatan için yorulmak, azimli ve kararlı olmak, bilim ve ilimi kendine rehber edinmek demektir. Bunun için vatanımı çok seveceğim ve çok çalışıp vatanıma layık bir evlat olmaya çalışacağım.

15 Tane Atasözü ve Anlamları

 15 Tane Atasözü ve Anlamları


1) Harcını bilmeyen kasap ne satır kor ne masat:  İşinin ehli olmayan kimse o işi yaparken pek çok zarar neden olabilir.

2) Harman yel ile, düğün el ile: Her iş kendisi için gerekli koşulların sağlanmasıyla başarıya ulaşır.

3) Haramdan şifa olmaz: Emeksiz ve haksız olarak elde edilen kazan. insana fayda sağlamaz.  Üstelik geldiği gibi çabuk gider, insan hayrını göremez.

4)Geriden dana yetişmedikçe koca öküze baha yetişmez: Bir işi çok iyi bilen kişi bildiklerini başkasına öğretmezse o işi bilen sayısı az olacağından kendi değeri hep yüksek olur.

5) Gemsiz ata dizgin olmaz: Kendisine söylenilen sözleri dinlemeyen kişi bu davranışının zararını her zaman görür.



6) Eşeğe gücü yetmeyen semerini döver: Kötü insanlara karşı gelecek gücü kendinde bulmayanalar onlardan zarar görmelerini engelleyemezler.

7) Esmeyince kıpırdamaz: Çalışırken azimli ve istekli çalışılmalıyız. Neyin nereden kazanılacağını iyi bilinmeli ve ona göre davranılmalıdır. Ancak o zaman kazanç sağlanabilir.

8)Eşeğe semer yük değil: İnsana kendi işi ne kadar zor ve yorucu da olsa ağır gelmez.

9)Gelene git denilmez: Çağrılmadığı halde kendiliğinden gelen bir misafir kabul edilir, geri çevrilmez.

10) Gelen ağam, giden paşam: Yönetici kim olursa olsun benim için önemli değildir.

11) Gel Kara Ali, git Kara Ali; kına gecesine yok Kara Ali: Çeşitli işlerin yapılmasında ve sorunların çözülmesinde kendisinden faydalanılan birini, herhangi bir işin yapılmadığı veya güzel bir davetin verildiği yere çağırmazlar.


 

12) Gazap gelince akıl gider: Sinirliyken mantıklı ve doğru düşünülemez.

13) Güzellik ekmeğe sürülüp yenmez: Güzelliğin insana kazandırdığı fazla bir şey yoktur.

14) Güzü görmeyen bülbül baharın kıymetini bilmez: Zorluklarla karşı karşıya kalmayan kişi içinde bulunduğu rahat ve huzurlu ortamın değerini bilemez.

15) Her eşek kendi makamıyla anırır: Herkes kendi gücü veya becerisi ölçüsünde başarılı olur.

Başarı ve Çalışmak İle İlgili Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.

 Başarı ve Çalışmak İle İlgili Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.


Başarı  ve çalışmak birbirini çağrıştıran kavramlardır. Çalışma olursa başarı olur. Çalışma olmazsa başarı olmaz. Son derece basit ve anlaşılması uygun ikilidir. Başarılı olmak için başarılı olmaya ilk önce niyet etmek gerekir. Oturduğunuz yerden başarılı olacağım, başarılı olmak için şunları yapacağım deyip sonra da tüm enerjinizi konuşmaya harcadığınız da başarı diye bir şey olmuyor. Önce içinizdeki çekirdek inancı gerçek inanca dönüştürmek için eyleme geçmek gerekir.

 

 Hem kendimize inanmalıyız hem de çok konuşmak yerine uygulamada kendimizi kendimize ispat etmeliyiz, daha sonra başkaları ne kadar başarılı olduğumuzu görür zaten. Kişi kendi öz disiplinini sağlamalı, planlı ve programlı olmalıdır. Kendini sıkmadan, abartıya kaçmadan her gün az da olsa düzenli olarak çalışmaya devam etmelidir. Tüm bunlar yapıldığı zaman başarı gelecektir. Başarının olması için kişinin  isteyerek çalışması gerekir. Başarı ve çalışma olunca mutluluk da olur. Kişi kendini meşgul edecek ve çok sevecek bir mesleği yaptığı zaman onu iş olarak bile görmez ve yaptığı işten hayat boyu zevk alır.

 

Çalışmak ve başarılı olmak kişinin kendine olan saygısı artar, kişi kendini daha çok sever ve kimseye muhtaç olmadığı için kendi ayakları üzerinde durur, daha özgür olur, maddi ve manevi olarak kendini daha iyi hisseder. Başarı ve çalışma olunca hayatın zorlukları da azalmaya başlar ve insanlar ile iletişim de daha güçlü ve daha iyi olur. Onun için çalışmaktan pes etmemeliyiz, başarıyı yakalamaya hayat boyu devam etmeliyiz.

Dostluğun Gücü İle İlgili Hikaye Yazınız.

 

Dostluğun Gücü İle İlgili Hikaye Yazınız.


Zeliha diğer arkadaşları atanıp öğretmen olduğu için mutlu olmuştu ama kendisi atanamayıp bu yıl da evde tekrardan Kpss’ye çalışacağı için mutsuzdu. Çünkü kendisi atanmış bir öğretmen olmak istiyor ve bir an önce öğrencilerine kavuşmak istiyordu. Çok üzülmüştü puanını görünce ama elden bir şey gelmiyordu. Zeliha’nın üniveristedeki en arkadaşı olan Nuray ise Zeliha’nın yaşadığı şehir olan Mersin’e atanmıştı ve atandığı okul da Zelihaların evine çok yakındı.

 

Zeliha bunu duyduğu zaman çok mutlu oldu ve Nuray ile her geçen gün daha samimi olmaya başladı. Nuray matematik ve Türkçe alanında çok başarılı biriydi. Sınavda bunları iyi yaptığı için kazanmıştı ama Zeliha bunlarda iyi olmadığı için düşük puan almıştı. Nuray Zeliha’nın bu durumuna seyirci kalmak istemiyordu. Ne de ol sa kendisi atanmıştı ve aylık maaşını da alıyordu. Mutluydu da yeni geldiği şehirde. Nuray can arkadaşının da kısa zamanda atanmasını istiyordu ve aklına bir fikir geldi ve onu hemen uygulamaya başladı. Nuray her gün okul çıkışı can dostu Zeliha’ya  fazla bilmediği dersleri anlatmaya başladı ve Zeliha ve Nuray her geçen gün daha da yakınlaştı ve dostlukları daha da pekişti. Sınav zamanı geldiğinde Zeliha denemelerden çok iyi yapıyor ve Türkçe ve Matematik alanında  çok iyi netlere ulaşıyordu.

 

Sınav zamanı geldi ve sınavdan 90 aldı ve o da kendi memleketi olan Mersin’e atandı ve hem de Nuray ile aynı okula atandı. Dostluğun gücü yardımlaşma ve dayanışmadan geçiyordu. Dostlukları baki kaldı, başarıları daim oldu ve okulun en başarılı öğretmenlerinden oldular her ikisi de. Tüm bunları sağlayan ise iyi niyet, gerçek dostluk ve dostluğun kudreti olmuştu.

 

 

 

Aile İçinde Yaşadığınız Bir Fedakarlığın Önemini Anı Türünde Yazınız.

 Aile İçinde Yaşadığınız Bir Fedakarlığın Önemini Anı Türünde Yazınız.

 

Hayriye Ablam, Asiye Ablam ve ben okula gitmek için yine erkenden kalkmıştık. Sabah kalktığımda odam havalansın diye pencereyi açtım ama içeriye öyle bir soğuk geldi ki havalar artık soğumuş dedim. En büyük ablam olan Hayriye hemen mutfağa gitti ve çayı ocağa koydu. Annem yakın zamanda ağır bir hastalık geçirdiği için yürüyemez hale gelmişti ve bir zaman ayağa kalkamayacaktı. Bunun için en çok sorumluluk Hayriye ablama kalmıştı. O hiç üşenmeden bizim için çalışıyor ve elinden geleni yapıyordu. Annem uyuyordu, babam da bizden daha önce kalkmış, iki bardak çay içip hemen fabrikadaki işine gitmişti. Babam fabrikada yapıyordu kahvaltıyı.

 

 Sabahları bir şey yemeyi çok sevmezdi. Orada poğaça, simit alır karnını doyururdu. Çocukları için akşam sekize kadar çalışır ve bizi okutmak için elinden geleni yapardı. O annemin haline çok üzülüyor ve bize bunu belli etmemeye çalışıyordu. Namusu ve onuru ile çalışan harika bir babaydı benim babam. Neyse kendimi tanıtmayı unuttum. ben Aynur 14 yaşındayım. Üç kardeşin en küçüğüyüm aynı zamanda en yaramazı ama daha iyi olmaya çalışıyorum artık. Çünkü canım annem hasta ve buna üzülüyorum. 


Okulda öğretmenlerime ve arkadaşlarıma da üzüntümü belli etmemeye çalışıyorum.  Ablamın hazırladığı kahvaltıyı yapıp okulumuza doğru yola koyulduk. Okula doğru giderken bir anda arkamdan gelen araba tam bana çarpacakken ablam hızla elimi yakaladı ve beni  kendine doğru çekti ama ikimiz de yere hızla düştük. Bana fazla  bir şey olmamıştı ama ablamın kolları, dizi ve yüzü yara olmuştu. Kolu ve dizi kanamaya başlamıştı. Çok üzülmüştüm onun için çünkü o çok kötü olmuş ve benim için kendini feda etmişti.

 

O günden sonra ablama daha çok bağlandım ve onu çok sevdim. Hem ev işleri, hem okul işleri ablam için yorucu da olsa hepsini yaptı. Annem üç ay sonra fizik tedavi yönetimi ile ayağa kalktı ve eski sağlığına kavuştu. Böylece canım ablamın üzerindeki yük de kalkmış oldu. Şu anda 20 yaşındayım ve ablamın yaptığı fedakarlıkları şu an bile unutamıyorum. İyi ki o bizim ablamız olmuştu.

“Doğruluk Her Türlü Şart Altında Meyve Veren Bir Ağaçtır” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Doğruluk Her Türlü Şart Altında Meyve Veren Bir Ağaçtır” Sözü İle İlgili Kompozisyon


Doğruluk ve dürüstlük insana yakışan en önemli erdemlerden biridir. Doğruluk her türlü şart altında meyve veren bir ağaçtır çünkü insan doğru olduğu zaman eninde sonunda kârlı olur. Vicdanı rahat olur, rahat uyur, rahat yer, rahat gezer. Onun için her zaman doğruluktan, haktan ve adaletten yana olunmalıdır. Atalarımız doğru eğilmez, eğri ise doğrulmaz demiştir. 


Çünkü bir işte doğruluk varsa, bir insan dürüstse sonuç geç olsa da iyi olur, güzellikler olur, mutluluk olur. Kimi insanlar üç günlük dünya için, beş kuruşluk menfaat için doğrudan yana olmaz ve kısa süreliğine işlerim yolunda gidiyor , herhangi bir zarara uğramadım der. Ama gel gör ki zaman geçer, yaptığı yanlışları unutur , yaptığı sahtekarlıkları unutur ya da unuttuğunu zanneder ta ki yaptığı yanlışın kendine zarar verdiğini anlayacağı gün geldiği zaman. İşte o zaman anlar yanlış insan olmanın ne kadar kötü olduğunu, her zaman doğruluktan yana olan insanın kaybetmeyip asıl kazanan olduğunu. 


 Doğru olan insan geç de olsa hem maddi olarak kazanır hem de manevi olarak. Toplumun gözünde saygın biri olur ve değerli olur. Böyle kimseler ölse bile unutulmaz ve hep kalplerde yaşar. İşte bundan dolayı doğruluk her türlü şart altında meyve veren bir ağaçtır, doğruluktan ayrılmayınız, doğrular ile birlikte olunuz.