“Güzele Bakmak Sevaptır.” Atasözünün Anlamı Nedir?

  “Güzele Bakmak Sevaptır.” Atasözünün Anlamı Nedir?


Güzel bir iş başarıldığı zaman, güzel bir durum ortaya çıktığında ve insanlara da yararlı olduysa onu izlemek, onun hakkında iyi şeyler düşünmek ve söylemek insana sevap kazandırır. Başarılı işler yapan insanlar güzel eserler ortaya koyarlar.


 Koydukları bu eserler her ne olursa olsun insanların faydasına olursa insanlar çok mutlu olur ve o eserleri ortaya çıkaranlara hayran kalırlar. Güzel olana bakılınca, güzel olan şey hakkında iyi düşünülürse insan sevap kazanır. Bunun için de güzele bakmak sevaptır denilmiştir. Buradaki güzele bakmak sevap atasözü şu anlamda kullanılmıştır: Güzel olan herhangi bir insanın dış görünüşü değildir. İnsanın ortaya koyduğu eserlerdir, yapılardır, buluşlardır. Mesela birçok bilim adamı hayatımız kolaylaştırmak için çeşitli şeyle ricat etmiştir. Bu icatlar da insan yaşamını kolaylaştırmış ve insanlar bu icatları yapan kişiler hakkında iyi düşünmüş ve o insanlar için iyi şeyler söylemişlerdir. Yani emeğe saygı vardır.


 Güzel olana saygı vardır ve güzel olan altın değerindedir. Bundan dolayı da güzele bakmak atasözü söylenmiştir. Güzel şeylere bakarken hayranlık duyar, Yüce Allah’ın neler yarattığını görerek büyüklüğünü düşünürüz. Onun için güzele bakmak sevaptır diyebiliriz. Yani Yüce Allah'ın yarattığı şeylere bakarken de ona büyük hayranlık duyar ve ona şükrederiz.

İleride Yapmak İstediğiniz Meslek İle İlgili Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız.

 İleride Yapmak İstediğiniz Meslek İle İlgili Güvenilir Kaynaklardan Araştırma Yapınız.


İleride yapmak istediğim meslek doktorluktur. İyi bir doktor olmak istiyorum ve insanlara faydalı olmak istiyorum. Büyüdüğüm zaman kalp damar cerrahisi olmak istiyorum. İnsanların kalbindeki sıkıntıların, damar sertliğinin, damar tıkanıklığının nedenlerini ve kalp ile ilgili birçok şeyi merak ediyorum ve bunun için de kalp doktoru olmak istiyorum.


Kalp Damar Cerrahisi olmak için şu aşamalardan geçilmesi gerekir:

Üniversitelerin 6 yıllık tıp fakültelerinin bitirilmesinin ardından TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı) sonucunda kalp damar cerrahisi için gerekli puanı almak gerekmektedir. Eğitimin ardından staj gören kişiler, stajlarını da başarıyla tamamladıktan sonra kalp damar cerrahisi uzmanı olmaya hak kazanmaktadır. Toplam olarak  11 yıl eğitim ve staj sürecini başarıyla tamamladıktan sonra kalp damar cerrahisi uzmanı olabilir.


Doktorların şu özelliklere de sahip olması gerekir:

*İletişim becerileri ve empati kabiliyeti gelişmiş olmalıdır.

*Ameliyatlarda ve kritik durumlarda soğukkanlı olmalıdır.

*Zorlu nöbetlere, uzun süreli ameliyatlara dayanabilecek psikolojik dayanıklılığa sahip olmalıdır.

*Kalp damar cerrahisi, kalp ve ona bağlı olan 3 büyük damarla ilgilenir. Kalp damar cerrahisinin diğer adı  kardiyovasküler cerrahidir. Bu alanda ilerlemiş kimseler kalp alanında uzmanlaşmış kimselerdir. Kalp damar cerrahisi uzmanı, kalpten ve kalbe bağlı 3 damardan kaynaklanan rahatsızlıkların giderilmesinde cerrahi yöntemler uygulayan uzman doktor olarak tanımlanır. Kalpte veya damarlarda doğuma bağlı olarak oluşan yapısal veya işlevsel bozukluklar, kalp yetmezliği, damar tıkanıklığı, kalp kapakçığı sorunları ve daha pek çok hastalığın tanısında, tedavisinde rol oynayan kişi kalp damar cerrahisi uzmanıdır.


*Kalp damar cerrahı gerektiğinde kalp naklinin gerçekleşmesi için  çalışmalar sürdürür. Kalp ile ilgili kimi sorunlar genetikken kimi sorunlar ise sağlıksız beslenmeden kaynaklanabilir.  Kalp doktorları zararlı alışkanlıklar, çevresel faktörler gibi olumsuzluklardan dolayı görülebilen damar tıkanıklığı sorununun giderilmesi için gerekli durumlarda cerrahi operasyonlara başvurur. Ayrıca Modern tıbbın gelişmelerini takip eder, hastalığın tedavisinin ardından hastanın takibini de gerçekleştirir.


*Kalpte veya damarlardaki sorunun daha rahat gözlenmesi için EKG, akciğer grafisi, efor testi, EKO, kan tahlili, anjiyografi, idrar tahlili, ekokardiyografi, ultrason gibi tetkikleri ister.

*Eğer varsa hasta ile daha önceden ilgilenen kardiyoloji uzmanları ve ekibi ile iş birliği yapar.

*Hastanın kalp ve damar rahatsızlıkları dışında herhangi bir kronik veya kronik olmayan rahatsızlığı var ise hastalığın yer aldığı alandaki uzmanlar ile iletişime geçerek ortak bir çalışma sürdürür.

“İnsanın Alacası İçinde, Hayvanın Alacası Dışındadır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 “İnsanın Alacası İçinde, Hayvanın Alacası Dışındadır.” Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Hayvanların işe yarayıp yaramayacakları dış görünüşlerinden belli olur. Dışarıdan baktığın zaman bu hayvan sağlıklı ya da bu hayvan sağlıksız diyebiliriz. Oysa insanlar için bu insan çok iyi bu insan çok kötüdür diyemeyiz. Çünkü  insanların  kötü huylu olup olmadıkları, ne düşündükleri, ne yapmak istedikleri kısacası içyüzleri belli değildir.


 Bundan dolayı gördüğümüz bir insanın görünüşü ile bir yargıya varmak sağlıklı ve doğru değildir. İnsan çok karmakarışık bir duyguya , zihne sahip olan varlıktır. Kimi insanlar vardır dışardan baktığımız zaman çok iyi görünürler ve onlar hakkında kötü düşünmeyiz. Oysa iyi gibi görünen insanlar bile bizi aldatabilir. Çünkü insanların gerçek niyetini bilemeyiz. İyi dediğimiz kişi kötü çıkabilir. Bazen iyi gibi görünen insanların gülümserken bile ne kadar sinsi ve yapmacık olduğunu hissedebiliriz. Onun için görünüş aldatıcı olabilir. Bazen de dışarıdan kötü olarak gördüğümüz insan iyi olabilir, niyeti iyidir ve bize karşı bir kötülük, kıskançlık düşünmüyordur. 


Onun için de atalarımız insanların alacalısı içinde, hayvanların alacalısı dışında demiştir. Bundan dolayı da görünüşe inanmamak gerekir. Kimseyi net olarak tanıyamayız. Bundan dolayı da herkese hemen güvenmemeliyiz.

Aşağıdaki 5 Atasözünü Kısaca Açıklayınız.

 Aşağıdaki 5 Atasözünü   Kısaca Açıklayınız.


“Babadan Mal Kalır, Adamlık Kalmaz:” Babası ölen kişiye miras kalabilir ama kişinin kendi kazanması gereken adamlık, olgunluk ve erdem gibi değerler miras olarak kalmaz. Güzel ahlak, güzel huy, bilgi, saygınlık, insani değerler bireyin kendi çabalarıyla elde edebileceği şeylerdir. Bunun için de babadan mal kalır, adamlık kalmaz denilmiştir.


“Balık ağaca girdikten sonra aklı başına gelir:”  Bir şeyi ayrıntısıyla düşünüp taşınmadan, olacakları hesaplamadan işe girişen tedbirli olmadığı için bir felakete düştükten sonra aklını başına toplar. Aklı başına gelir ama iş işten geçmiştir artık. Dövünse de çırpınsa da tüm bunlar kişiye fayda sağlamaz. Çünkü olan olmuştur.


Bir denmeden iki denmez:  Kişi isteklerinin tamamına bir anda sahi olamaz. Sabır göstermek ve acele etmemek gerekir ki isteklerimize ulaşalım.

Bir adam köprü kurar, bin adam üzerinden geçer: İnsanlığa ve topluma faydalı bir iş yapıldığında çok sayıda insan bu işin faydasından yaralanır. O yüzden her insan kendi imkanlarıyla hayata değer katan şeyler üretmek ve çevresine faydalı olmakla sorumludur. Bunun için de çalışmak ve yaptığımız işi en güzel şekilde yapmak gerekir.


Cahilin dostluğundan arifin düşmanlığı yeğdir: Akılsız kimse iyi niyetli olsa bile yaptığı işin  ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemez. Hesap edemediği için de  dostlarına bilmeden kötülük edebilir. Akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilebilir ve gereken tedbir alınabilir. Onun için de atalarımız cahilin dostluğundan arifin düşmanlığı yeğdir demiştir.

Geniş Aile İlgili Bir Metin Yazınız.

 Geniş Aile İlgili Bir Metin Yazınız.


Geniş aile, anne-baba ve onlara bağımlı çocuklardan oluşan çekirdek ailenin genellikle tek yanlı (ana ya da baba yanlı) bir soy grubu çevresinde örgütlenmiş, büyükbaba, büyükanne, amca, hala teyze gibi kan bağı olan yakın akrabalardan oluşan geniş biçimidir. Kural olarak değilse de çoğunlukla ekonomik koşulların çekirdek ailenin kendine yeterli olmasını engellediği durumlarda ortaya çıkar.


 Gerekli iş birliği baba ya da ana soyundan akrabalarla sağlanır. Geniş ailenin kolaylıkları da vardır zorlukları da. Mesela maddi açıdan zor günler olduğunda aile üyeleri birbirine her türlü desteği sağlar. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde zor günler daha kolay atlatılır. Geniş aile içinde yaşamın olumsuz yanları da olabilir. Aynı evinde içinde hala, teyze, kuzenler içinde fikir anlaşmazlığı olabilir, kıskançlıklar olabilir, özel yaşama müdahale olabilir. Bu da aile içinde aile huzurunun dağılmasına neden olur.


 Geniş ailede herkes kendini bilirse, herkes mesafesini akıllı bir şekilde koyarsa fazla sorun çıkmaz ama gelirler ortak olduğu zaman, harcamalar ortak olduğu zaman çeşitli sorunlar ile karşı karşıya kalınabilir. Geniş ailede mutluluğun sağlanması için adil bir anlayış olmalı, aile içindeki bireyler birbirine saygılı davranmalı, hoşgörülü davranmalı ve birbirilerini olduğu gibi kabul edebilmelidir. Böyle olduğu zaman daha az sorunla karşı karşıya kalınır ve daha mutlu olunur.

Peygamberimiz ve Nezaket Kuralları İle İlgili Kompozisyon

 Peygamberimiz ve Nezaket Kuralları İle İlgili Kompozisyon


Hz Muhammed alemlere rahmet olarak gönderilmiş, güvenilirliği ve güzel ahlakı ile tanınmış bir insandır. O güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiş bir Peygamberdir. Efendimiz her zaman yumuşak huylu bir insandı. İnsanlara bağırmaz, kibirli davranışlar içine girmezdi. Az ve öz konuşmayı severdi. Çok fazla konuşmayı sevmezdi. Çok konuşanın çok yalan da ortaya atabileceğini söylerdi. Bunun için diline hakim olur ve dilin afetine uğratmazdı kendini.


Hz Muhammed insanlara değer verirdi.  Doğru sözlüydü. Kaba davranışlar içinde bulunmazdı. Nezaketi asla elden bırakmazdı. Her daim kibar ve asildi. kimsenin arkasından konuşmazdı, yardımseverdi, güler yüzlüydü, çalışkandı, yumuşak ve tatlı sözlüydü, başkalarının ayıpları ile uğraşmaz, onları örterdi. Yüksek sesle konuşmayı sevmez, kahkaha atarak gülmezdi. O daha çok tebessüm etmeyi sever ve tebessüm etmenin de bir sadaka olduğunu anlatırdı yanındakilere. Kendisine soru sorulduğunda bunu en güzel şekilde cevaplardı ve kişinin iyi anlaması için ses tonunu güzel ayalardı. Arkadaşlarına güzel unvanlar verir, onları hoşlarına giden isimlerle çağırırdı. Cenaze namazlarına katılırdı. Büyük günah işleyen insanları sessizce dinler ve onlar hakkında hüküm vermezdi. 



Daima güler yüzlüydü. Birisiyle karşılaştığında o yüzünü başka yöne çevirmeden kendisi yüzünü çevirmezdi. Misafirlerini kapıya kadar uğurlardı. Önünde oturan kişiye doğru ayaklarını uzatmazdı. Kimsenin sözünü kesmezdi. Hastaların ziyaretine gider ve onlara hal hatır sorar, onların gönlünü alırdı. Kendisini ziyarete gelenlere ikramda bulunurdu. Karşılaştığı kişiye önce kendisi selam verirdi. Yeri geldiğinde konuşur, yeri geldiğinde susardı. Kibirli bir insan değildi. Şefkat ve merhamette güneş gibi bir Peygamberdi. Kalp kırmazdı ve kalp kırmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu şu sözü ile dile getirmiştir: Kim birinin kalbini kırıp, onu ağlatırsa; o kişinin bedduasından sakınsın. Çünkü gözyaşı yere düşmeden ne dilerse olur." diyerek kalp kırmanın kötü bir şey olduğunu söylemiştir.