Çevre Kirliliğinin Sebepleri İle İlgili Bir Araştırma Yapınız.


Çevre Kirliliğinin Sebepleri İle İlgili Bir Araştırma Yapınız.

Çevre kirliliği günümüzde  dünyanın en büyük sorunlarından biridir. İnsanların  daha çok  para kazanmak için, daha fazla mala sahip olmak için, bitmek bilmeyen hırsları yüzünden çevremiz gün geçtikçe daha da kirlenmeye başlamakta ve  çevredeki diğer canlıların yaşamı da ciddi anlamda  tehlike altına girmeye başlamaktadır. Dünyada yaşanmakta olan korona virüs  süreci ne yazık ki henüz bitmiş değildir.  Herkes maske takmaya başlamıştır. Her ne kadar maskeler, kolonyalar kullanmak bizim için son derece faydalı da olsa kullanılan maskelerin çevreye bırakılması, dezenfektan kutularının  çevreye atılması çevreye ciddi zarar vermeye başlayacak ve bu da çevre kirliliğine ne yazık ki bir  zemin oluşturacaktır. Yani plastik kirliliği çevreye büyük zararlar verecektir.

Çevre kirliliğinin sebepleri şunlardır:

* İnsanların bilinçsiz ve çevreye karşı duyarsız olması ,
* Çarpık kentleşme ve altyapı hizmetlerinin yetersiz olması,
* Köyden  şehirlere kontrolsüz bir şekilde göç olması,
*  Havanın, suyun ve toprağın hunharca kullanılması ve kirletilmesi
* Sanayiden çıkan fabrika atıklarının denize, suya, havaya karışması,
* Her geçen gün   yapılan binaların daha çok artması ve yeşil alanların daha az olmaya başlaması,
* Arazinin yanlış  kullanımı,
*  Ormanların tahrip edilmesi, orman yangınlarının  çıkarılması, çıkması,
*  Kişi başına düşen doğal kaynak  miktarındaki tüketimin artması,
*  Doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi,
*  Motorlu araçlardan  ve deniz araçların  çevreye olumsuz etkileri,
*  Toprağa  karışan, suya karışan kimyevi ilaçlar, kimyevi zehirler,
*  Isınmadan kaynaklanan hava kirliliği,
*   Göllerin, nehirlerin kısacası sulak alanların kurutulması,
*  Kaçak  avlanma yapılması,
*  Çöplerin  suya, toprağa karışması,
*  Doğal afetler,
*  Küresel ısınma,
 * Çeşitli teknolojik aletlerden yayılan radyasyonun artması,

* İnsanların tüketim çılgını olması ve israfın her geçen gün artarak çevre kirliliğine sebep olması .. vb. gibi nedenlerdir.

Not: Çevrenin önemi ile ilgili şu sözü de unutmamalıyız:
’’Tabiatın isteklerini anlamazlıktan gelen, cezasını görür.’’(Balzac)
‘’Bir ağaç, herhangi bir prensten daha soyludur. ‘’ (Alexander Pope)

Çevreyi Korumak İçin Çalışan Sivil Toplum Kuruluşlarını Araştırınız. Bu Kuruluşların Adlarını, Hangi Amaçla Kurulduklarını ve Hangi Çalışmaları Gerçekleştirdiklerini Araştırınız.


Çevreyi Korumak İçin Çalışan  Sivil Toplum  Kuruluşlarını Araştırınız. Bu Kuruluşların Adlarını, Hangi Amaçla Kurulduklarını ve  Hangi Çalışmaları Gerçekleştirdiklerini Araştırınız. 
Çevre kirliliği son zamanlarda  en çok gündemde olan  ve çevreye olan ilginin çoğalmasını sağlayan bir konudur. İnsanlar bilinçli olduğu zaman çevre de  bize güzel şeyler sunar . Bunun için çevremizi temiz tutmalıyız  ve çevreyi korumak için, yaşatmak için destek olan sivil toplum kurum ve kuruluşlarına elimizden gelen her türlü desteği vermeliyiz ve bize Allah'ın  armağan ettiği bu çevrenin kıymetini bilmeliyiz.

Çevreyi korumak için çalışan sivil toplum kuruluşları ve amaçları şunlardır:
* TEMA ( Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı): Bu vakfı kuran kişiler Toprak Dede Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede Nihat Gökyiğit’tir. 1922’de kurulmuştur. Bu vakfın kurulma amacı şudur: Erozyona ve çölleşmeye dikkat çekmek ve insanların bu konuda duyarlı olmasını sağlamaktır. Erozyon ve çölleşme sonucunda toprak ne gibi zarar görüyor, doğa bundan nasıl etkileniyor gibi soruların cevabı aranır. Bunun  için TEMA VAKFI  da  bunun devlet politikası haline gelmesi için çalışmışlardır. Var olan ormanları korumak, kuru alanlara ağaçlandırma çalışmaları yapmak, mera ve çayırları korumak, topluma ağaç sevgisi kazandırmak, bilinçli nesiller ve bilinçli toplumlar  yetiştirmek , doğal varlıkların korunmasını sağlamak, tarım alanlarını korumak gibi amaçları vardır. Bunun için de sloganları şudur: ‘’ Türkiye Çöl Olmasın.’’  Bundan dolayı da her yıl ağaç dikme çalışmaları yapılmakta, çevreyi korumak için  var güçleri ile çalışmaktadırlar ve yeşil alanların çoğalmasını sağlamaktadırlar. TEMA’ya her binlerce kişi gönüllü olarak bağış yapmaktadır.

*   TÜRÇEK  ( Türkiye Çevreyi Koruma ve Yeşillendirme Kurumu): Bu kurum 1972 yılında Selahaddin  Üzel tarafından kurulmuştur. Amaç ülkemizde doğal varlıkların korunmasını sağlamak, erozyonla mücadele edilmesini sağlamak, bitki örtüsünü ve toprağı  vb. gibi amaçları vardır. Bunun için  ellerinden gelen emeği harcamakta ve ülkemizin çöle dönüşmemesi için mücadele etmektedirler.

ÇEKÜL  (Çevre ve  Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı):  Bu vakıf da 1990 yılında korunmuştur. Amaçları şunlardır: Ülkemizin kültürel, tarihsel ve doğal varlıklarını korumaktır. Sloganı şudur:  ‘’ Doğa ve Kültürle  Varız .’’ Kültürel mirasın önemine vurgu yapmaktadırlar.

TTKD ( Türkiye Tabiatını Koruma Derneği):  1995 yılında kurulmuştur. Amaçları şudur: Kaybolan doğanın  güzelliklerini kurtarmak, geleceğe daha yaşanılır bir yer bırakmak , yoksuuluğu ve açlığı yok etmek,bilinçli toplum oluşmasını sağlamak,   barışa ve  ülke topraklarına katkı sağlamaktır.

Not: Diğer  doğayı koruyan  vakıflar şunlardır:
- ÇEVKO ( Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı)
- Doğa Derneği
- Deniztemiz / Turmepa Derneği
- Dünyayı Koruma Vakfı  (WWF)
- Greenpeace ( Yeşil Barış)

Anne Hakkında Uzun Bir Hikaye Yazınız.


Anne  Hakkında Uzun Bir Hikaye Yazınız.
Annem sıcacık yuvamızın  baş direği, evimizin papatyası, yüzünde güller açan  gül goncamdı benim için.
Benim annem çok fedakar ve   yardımsever bir insandı.   Sabahları erkenden kalkar tarlaya gider ve tarlada çalışır, kan ter içinde kalırdı.   Tarlada iş yapmak ne denli zordur bunu yapanlar çok iyi bilir.  Onun için canım annem de çok yorulurdu.  Bu büyük insan, bir yandan dışarı işleri ile uğraşır, bir yandan da  ve bize  bakardı. Annemi çok seviyordum. Çünkü o gerçekten iyi bir insandı.  Babam ise bize para kazanmak için  Adana'ya mevsimlik işçi olarak gitmişti. O da bizim için uğraşıyor ve bizi çok seviyordu tıpkı annem gibi.  Bir gün annem  tarladan yorgun bir şekilde gelmiş ve kendini  hemen yatağa atmıştı. Çok yoruluyordu. Hiç hali kalmıyordu. Az sonra beni ve kardeşlerimi yanına çağırarak iyi olmadığını söyledi ve   hemen odaya bir  leğen getirmemizi söyledi. Ne olduğunu anlamamıştık   fakat koşarak hemen leğeni getirmiştik.

Annem kusacak zannetmiştim ki yanıldığımı iki dakika sonra  anlamıştım.  Annemin ağzından kanlar geliyordu ve kan bitmek bilmiyordu. Abilerim onu kucağına aldığı gibi hemen hastaneye götürdü.  Yaklaşık bir saat gibi bir süre sonra acı haberi vermişti doktor bize. Annem  hayatını kaybetmişti. Kardeşlerim, ablalarım, abilerim  bağıra bağıra ağlıyorduk. O bizim her şeyimizdi, bize hiç kimse  onun gibi bakamaz, bizi hiç kimse onun gibi sevemezdi.  Öksüz kalmıştık hepimiz. Babam ise burada değildi  demiştim ya  hani çalışmak için Adana'ya gitmişti..  O zamanlar telefonumuz falan da olmadığı için babamı annemin ölümünden haberdar etmemiştik. Annem ahh annem ne güzel bir melektin sen. Çocukları için sürekli çalışan ve bize fazla doymadan   bu dünyadan göçen  candın sen, annemmmm……  Artık  abilerim ve ablalarım bize bakıyordu. Bir  gün yine okuldan gelmiştim ve  eski, yıkık dökük  olan evimizin merdivenlerinde yorgunluktan uykuya kalmıştım. O anda  ne olduysa oldu işte. Annemi görüyordum. Annem ölmemişti, bana gülümsüyor ve bizi çok sevdiğini söylüyordu. Çok mutlu olmuştum, ona sarılmıştım, onu koklamıştım.  Derken  abimin  kızım burada ne uyuyorsun kalk demesi ile uyanmıştım. Meğer her şey rüyadan ibaretmiş. İçim  cızzzz etmişti. Sanki üzerime kaynar bir  su  dökülmüştü. Canım yanıyordu. Çünkü yine gerçeklerle karşıya karşıyaydım. Annem yoktu yanımda. Canım yanıyordu.

O gün akşam babam geldi   Adana’dan.  Bize anneniz nerede diye sormuştu. En büyük abim, babama  olan biten her şeyi anlattığında babam  kendine vuruyor, ağlıyor, bağırıyordu. Biz de dayanamadık ve ağladık, babama sarıldık. Artık hayatın gerçekleri ile karşı karşıyaydık ve kendi yolumuza bakacaktık. Günler günleri kovaladı, aylar ayları derken, hepimiz okuduk ve meslek sahibi olduk. Elimizden geldiği kadar da annemizin adına insanlara yardım etmeye çalışıyoruz. Ama annemizi hiç bir zaman unutmadık. Çünkü o bizim yüreğimizde kapanmamış olan bir yara olarak kalmaya devam edecekti. Onu çok özlüyordu çok özlüyorduk. Ama ne yazık ki giden gelmiyor ve hayat da aynı hızı ile devam ediyordu.


Kültürel Farkındalık Oluşturmak Amacıyla Farklı Kültürler Hakkında Bilgi Sahibi Olmak Neden Önemlidir?


Kültürel Farkındalık Oluşturmak Amacıyla Farklı Kültürler Hakkında Bilgi Sahibi Olmak Neden Önemlidir?

Bir toplumun  maddi ve manevi değerleri kültürün ta kendisidir. Kültür toplumu toplum yapan en önemli etmenlerden biridir.  Gelenek, görenek, adetler,  dil vb. hepsi kültürün içine girer. Çünkü kültür tüm saydığım ögeler ile bir bütün olduğu zaman anlam kazanır. Her milletin kendine özgü kültürü, kültürel özellikleri vardır. Kişi kültürel farkındalık geliştirmek için, farklı yörelerin kültüründen de faydalanmak için farklı kültürlerin özelliklerini araştırmalı, bilmelidir. Farklı kültürler hakkında bilgi sahibi olan kişi kendini daha çok geliştirir ve o kişide hoşgörü, değerlere saygı,  insanlara karşı önyargısız davranmama gibi kavramlar da gelişir.

Farklı kültürlere de hoşgörü ile yaklaşmayı  bilmeliyiz ve herkesin  görüşüne, gelenek ve göreneklerine saygı  duymalıyız.  Çünkü her kültürün yaşanmışlığı, deneyimleri ,  geçmişi farklıdır. Önemli olan bu farklılıklara  hoşgörü ile bakmak ve bu farklılıkları büyük zenginlik olarak görmektir. Başka kültürlerden farklı yemekler öğrenebiliriz, farklı yöresel kıyafetler öğrenebiliriz , değişik bilgiler ve daha birçok şey öğrenebiliriz. Bu öğrendiğimiz şeyler kendi kültürümüzle yoğurduğumuz zaman da ortaya çok zengin bir kültür çeşitliliği  ortaya çıkar ve  kendi kültürümüze büyük fayda sağlamış oluruz . Böyle yaptığımız zaman da  sürekli gelişmeye, ilerlemeye açık oluruz. Farklı ülkelerin kültürel özelliklerini öğrendiğimiz zaman buna uygun  çalışmalar yaparız. Örneğin;  farklı bir ülkede  onlara özgü geleneksel kıyafetler yapabiliriz ve onlar ile hem ekonomik anlamda hem de insani anlamda iletişim kurabiliriz. Böyle olunca onlar da bizim kültürümüzden çeşitli şeyler öğrenir ve böylece kültür alışverişi gerçekleşmiş olur. Bu olunca da toplumlar arasında sevgi, saygı , barış, dayanışma ve kardeşlik gibi duygular artar ve toplumlar daha mutlu olur.

Kültürel farkındalığı geliştirmek için farklı kültürlere saygılı olmalıyız ve  empati kurma becerisine sahip olmalıyız. Farklı kültürleri öğrenerek   farklı güzellikleri yaşamaktan da kendimizi mahrum bırakmamalıyız.
Kültürün önemi ile ilgili şu sözleri de  unutmamalıyız:
‘’ Kültür düşünce faaliyetine, güzellik ve insani hislerle kapıyı açık tutabilmektir.  A. North  Whitehead .
* ‘’ ne büyük mutluluktur ki dünyamız hâlâ on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her kültürün bir rengi ,bir kokusu vardır. Yaşar Kemal.
* ‘’ Üstün insan kültür yoluyla arkadaşlarını bulur. Onların arkadaşlıklarıyla da kendi erdemini yükseltir.’’

‘’Toplum Hayatında Herkese Düşen Belirli Görevler Vardır.’’ Sözünden Ne Anlıyorsunuz? Gözlemlerinizden Hareketle Açıklayınız.


‘’Toplum Hayatında  Herkese Düşen  Belirli Görevler Vardır.’’ Sözünden  Ne Anlıyorsunuz? Gözlemlerinizden Hareketle Açıklayınız. 

İnsan , insanla yaşamayı seven, bir canlı olduğu için   toplum içinde yaşar. Toplum içinde yaşayarak yaşamın  akışı güzel olur ve toplum sayesinde bir şeyler öğrenir ve kendimizi geliştirmiş oluruz. İşte bu toplum içinde yaşarken de herkesin  yapması gereken  görevleri vardır. Hepimizin görevlerimizi güzel bir şekilde yerine getirirsek daha mutlu ve daha huzurlu bir toplum ortaya çıkar. 

Ben öğrenci olduğum için benim  ders  çalışmak, odamı düzenlemek, anne ve babama ev işlerinde yardım etmek, çevremi  temiz tutmak gibi sorumluluklarım vardır. Öğretmen olan  bir kişinin ise iyi bir öğretmen olma, öğrencilerine iyi insan olmayı öğretme ve onları bilinçli bir insan olarak geleceğe hazırlama, onları bilgileri ile aydınlatma gibi görevleri vardır. Bir doktorun görevi ise hastası için elinden gelen fedakarlığı yapmak ve onu iyileştirmektir. Anne ve babaların görevi  ailenin geçimini sağlamak, aile huzurunu sağlamak, çocuklara koşulsuz sevgi vermek, onlara saygılı  ve güzel ahlaklı insanlar olmayı öğretmek vb.dir.

Bir terzinin görevi ise güzel elbiseler, kıyafetler dikmek, bir bekçinin görevi güvenliği sağlamak, bir  müdürün görevi okulu yönetmek vb dir. Yani herkesin bu yaşamda sorumlulukları vardır. Bu sorumluluklar yerine getirildiği zaman toplumda kargaşa ve kaos olmaz. Toplum birlik, beraberlik, dayanışma ve sorumluluk duygusu ile hareket ederse daha güçlü ve daha mutlu bir toplum olur. Yeter ki sorumluluklarımızın ne olduğunu bilelim ve onları yerine getirelim.

Not: Üzerinize düşen görevi en iyi şekilde yapabilmek için  nelere dikkat edersiniz?
Öncelikle sorumluluklarımızı yerine getirmek için emek ederim. Çalışan, üreten ve kendimi geliştirmiş bir insan olurum. Derslerime çalışırım, sınıfta öğretmen ders anlatırken dikkat çekici hareketler yapmam, başka bir arkadaşımı  rahatsız etmem, sınıfımızı, okulumuzu temiz tutarım. Yerlere çöp atmam, hayvanlara zarar vermem. Aileme saygılı olurum ve aile içindeki gündelik sorumluluklarımı yerine getiririm. Kardeşimin ödevlerini yapmasına yardımcı olurum. Bana verilen sorumluluğu yerine getirmek için  iyi çalışırım, dikkatli ve özenli bir kimse olurum. Baştan savma iş yapmam ve uyanık olurum, çalışkan olurum.

Ailenizden Geçici Bir Süre Bile Olsa Ayrılmak Zorunda Kaldınız Mı? Ayrı Kaldığınızda Hissettiklerinizi Yazınız.


Ailenizden Geçici Bir Süre  Bile Olsa Ayrılmak Zorunda Kaldınız Mı? Ayrı Kaldığınızda Hissettiklerinizi Yazınız.

Aile bir toplumun en önemli kurumudur. Aile bireyleri arasındaki bağlılık ve sevgi bu kurumun daha da güçlenmesini sağlar.  Çünkü aileyi bir arada tutan ve aile kavramının  gerçek anlamda  olmasını sağlayan elbette ki bu birliktelik, sevgi ve bağlılıktır.  Aile gerçekten toplumların  neslinin devam etmesini sağlayan aynı zamanda bizlere güzel duyguları yaşatan  en güzel  kurumlardan birisidir. Aileden ayrı kalmak , sıcacık yuvandan uzak kalmak çok zor ve aynı zamanda çok sıkıcı bir süreçtir.

 Ne yazık ki ben de ailemden geçici bir süre ayrı kalmak zorunda oldum. Ayrı kalmak ilk başlarda çok zordu ve kendimi  yalnız ve gariban hissediyordum.  Hem ağlıyor hem de üzülüyordum içten içe. Fen lisesini kazandığım zaman ailemden ayılmak zorunda kaldım. Onlardan ayrı kalmak içimi çok acıtmıştı. Çünkü yeni bir ortama, yeni bir hayata ve yeni arkadaşlara alışmak  bir  bir anda  olmuyordu.
Annemin sabah beni kahvaltıya kaldırışını hatırlıyordum, babamın  bana verdiği  öğütleri  hatırlıyordum. Kardeşimle ve ablalarımla  geçirdiğim o güzel anıları ve günleri hatırlıyordum. Bunun için de duygulanıyordum ve kimse ile fazla konuşmak istemiyordum. Çünkü hiç kimse insanın ailesi gibi olamaz ve insanı ailesi gibi seven koşulsuz kimse de olamaz. Onlardan  geçici süreliğine de ayrı kalmak yine zordu. 
Çünkü onlar benim canım ailem , her şeyimdi. Annemin sardığı sarmalar, yaptığı mantıları özlüyordum. Onun bana sarılışını, babamın gülümsemesini hatırlıyordum.  Annemin o güzel kokusunu özlüyordum ve  onu çok özlüyordum. Bazen onlara yaptığım  yaramazlıkları hatırlıyor ve vicdan azabı hissediyordum. Babamın sabah erken saatlerinde , soğuk kış günlerinde hiç üşenmeden  bizim için kalkıp işe gitmesini hatırlıyor ve onun ne kadar da fedakar bir baba olduğunu düşünüyor ve onları tüm bunlardan daha da çok özlüyordum. Çok şükür ki bu günler de geldi ve  geçti.  Yaz tatili geldiği zaman onlara  kavuştum. Allah hiç kimseyi ailesinden, sevdiklerinden ayrı koymasın.

Not: En çok hangi  meyveyi seviyorsunuz?  Neden?
Hemen hemen tüm meyveleri çok seviyorum. En çok sevdiğim  meyve ise üzümdür. Yaş üzümü  çok seviyorum. Çünkü tadı lezzetli ve sulu. Çeşitli renkte üzümler oluyor ve bunları kurutarak yemeyi de çok seviyorum. Üzümü yiyince mutlu da oluyorum.

Sigaranın Zararları İle İlgili Slogan Yazınız


Sigaranın Zararları  İle İlgili  Slogan  Yazınız
* Nefsine hakim ol, iradene sahip çık, iki kuruşluk  zehir için etme ömrünü heba
* İçersen sigarayı hasret kalırsın  nefes almaya, aileni görmeye; içmezsen sigarayı  nefes alırsın ailenle sonsuza kadar mutlulukla.
* Dumansız yaşam, sağlıklı nesillerin ortaya çıkmasını sağlar.
* Sigarayı bırakmayan yaşamdan erken ayrılır.
* İçme sigarayı, üzme aileyi.
* Sevdiğinle uzun yıllar yaşamak istersen  kötü alışkanlıklara sahip olma ve sigarayı yaşamından uzaklaştır.
* Hem paranı hem de sağlığını kaybetmek istemiyorsan sigaradan uzak dur.
*  Yazık edildi daha b
* Yazık değil mi gençliğine, sağlıklı bedenine. Onca güzel şeyler varken neden insan yok eder ki  sağlığını, mahveder ki kendini. Onun için içme şu illeti yaşama kanser denen illeti.

* Sigarayı bırak yaşama geri dön.
*  Yediklerinden  tat alman için bırak şu zararlı mereti
* Sigara demek ölüm demek, ölüm demek ayrılık demek, ayrılık demek bir daha kavuşamamak demek. Onun için gelin bilik olalım bu zararlı alışkanlıktan bir an önce vazgeçip yaşamın tadını çıkarma devam edelim.
*  Giden sağlık bir daha geri gelmeyebilir onun için sigaradan vazgeç de sevdiklerinden vazgeçme.
*  Yaşama umutla bağlan , sigaradan  tiksinerek ayrıl.
*  Göz göre göre kendini nasıl da öldürür insan , yazık değil mi Allah’ın sana emanet ettiği bu bedene. Ona sahip çık, onu koru . Çünkü gün gelecek o da senden şikayetçi olacak. İşte bunların olmaması için gel bırak şu illeti de bak , yaş ve gör mutluluğun asıl kaynağının ne olduğunu.
* Her acında sığınma o  zararlı maddeye hem kendini öldürürsün hem de  geleceğini.

* Seviyorsan aileni, bağımlı olma o illete, ayırma senden yavrularını, o güzel çocuklarını.
*Bağımlılık insanı herkesten uzaklaştırır ve kişinin yalnız ve içine kapanık biri olmasına neden olur.
* Alışkanlıkları değiştirmek zor olsa da  kötü alışkanlıklardan vazgeçmek  güçlü ve iradeli insanların özelliği olsa gerek.

Azim, Kararlılık Ve Ümitsizliğe Kapılmamak İle İlgili Slogan ve Atasözleri Yazınız.


Azim, Kararlılık Ve  Ümitsizliğe Kapılmamak İle İlgili Slogan ve Atasözleri Yazınız.

Hayatta  hiçbir zaman  umutsuzluğa kapılmamalıyız. Başımıza gelen olumsuz olaylar olabilir ve bunlar gerçekten canımızı  yakmış olabilir. Onca olumsuzluğa rağmen   umutsuzluğa ve karamsarlığa asla kapılmamalıyız. Elbette insan olan kimsenin başına ne geleceği bilinemez. Çünkü yaşam iyi ve kötü sürprizlerle karşısına çıkar insanın kimi zaman.
Bu konu ile ilgili sloganlar:
* Yaşamdan  umudunu kesme, yolunu çıkan engellere boyun eğme.
*  Her şeye rağmen azimle yola koyulmak ve umutsuzluğa düşmemek  güçlü insanların özelliği olsa gerek.
* Zorlu yollardan geçecek olsan da unutma bu yolun sonunda güller açacak ömründe.
* Umutsuz olursan yaşamdan da soğursun.
* Umut deryası  güzeldir yeter ki umuduna sımsıkı sarıl yaşamın onca zorluğuna inat.
* Umudunu kaybetmiş insanın daha kaybedecek bir şeyi kalmamıştır.
* Her şeye rağmen umutla  yola çıkılsa aşılmaz mıydı o dikenli yollar?
*  Her insan kolayı başaramaz önemli olan zoru başarmak ve yılmadan yoluna devam edebilmektir.


* Onca emeğine rağmen istediğin başarıya ulaşmamış olabilirsin fakat azimle yoluna devam edersen eninde sonunda başarı senin olacaktır. Yeter ki  umutlu ol, yeter ki  hayata dar kalıptan bakma.
* İnsanı insan yapan en önemli özelliklerinden biri de   azimli olmasıdır.
* Yılmadan, bıkmadan yoluna devam et ve kimsenin umudunu öldürmesine izin verme.
* Her şeyi kaybettim derken işte burada başlar umutla tekrar başlamak ve yaşama umudunu yeniden  canlandırmak. Onun için hadi gel umuda yol açalım ve kimsenin  hayallerimizi öldürmesine izin vermeyelim.

Not: Azim ile ilgili özlü sözler şunlardır:
* ‘’Kazananlar hiç hata yapmayanlar değil, asla vazgeçmeyenlerdir.’’
* ‘’ Vazgeçmemek, yapabilmenin yüzde doksan beşidir.’’
* ‘’ Bir kimsede azim olmazsa bilgisi ölüdür, bilgiye yaşam veren azimdir.’’
* ‘’Tereddüt edersen bacakların seni taşımaz. Yürüyeceğim de bas ve yürü.’’
* ‘’ Dünyada insana yardım eden şey tesadüf değil, azim ve sebattır.’’
* ‘’ Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir.’’
* ‘’ Karşılaşılan zorluklar ne kadar büyükse bunların üstesinden gelmek, o kadar gurur vericidir.’’
* ‘’ Büyük insanlar olmadan, büyük işler başarılamaz. İnsanı büyük yapan, kendi azmi ve sebatıdır.’’
* ‘’ Karakterin en önemli yardımcısı, yılmayan azimdir. Büyük bir adam olmak yahut saygıdeğer bir istikbal isteyen genç, binlerce mağlubiyete rağmen, kazanmayı düşünmelidir.’’

Vatanımıza Karşı Görevlerimiz Nelerdir?


Vatanımıza Karşı Görevlerimiz   Nelerdir?

İçinde yaşadığımız bu vatan toprakları bizim için o kadar değerlidir ki bunu anlatmaya kelimelere yetmez. Bu vatan uğrunda ne yiğitlerimiz ne vatan evlatlarımız şehit olmuştur. Onlar biz rahat edelim, biz huzur içinde  yaşamımıza devam edelim diye şehit oldular. Onların bunca fedakarlığına karşılık biz de bu  vatan için her şeyi yapmalıyız. Çünkü vatan  yapılan her türlü fedakarlığın karşılığını sizlere mislisiyle verilecektir. Yeter ki bu vatanı sevelim ve onu geliştirmek için  var gücümüzle çalışmaya devam edelim. Vatanımıza karşı görevlerimiz şunlardır:

* Askerlik  yaşı gelmiş her genç askerlik görevini yerine getirmelidir.
* Milli kültürümüze sahip çıkmalıyız ve milli benliğimizden asla  ödün vermemeliyiz.
* Kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi her zaman yaşatmalıyız.
* Vatan  için , karşımıza çıkan zorluklar karşısında dik durmayı   ve düşman boyun eğmemeyi bilmeliyiz.
* Vatanımızın daha  iyi olması için herkesten geliri oranda vergi alınmalıdır.
* Bilim ve fen yolunda ilerlemeliyiz ve ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmalıyız.
* Milletimiz zor bir duruma düştüğü zaman  bu durumda vatanı terk edip kaçmamalıyız. Milli birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmeliyiz ve bu vatan topraklarını düşmana teslim etmemeliyiz.
* Her türlü iç ve dış terör gruplarına karşı milletçe el ele olmalıyız.
* Bağımsızlığımızdan asla ödün vermemeliyiz.
* Halkın egemenliğine, demokrasiye, cumhuriyete sahip çıkmalıyız.
* Seçme ve seçilme hakkımızı kullanmalıyız.
* Anayasada belirtilmiş olan kanunlara uymalıyız ve yasa dışı işler yapmamalıyız.
* Güzel ahlaklı, erdemli, eğitimli ve bilinçli çocuklar yetiştirmeliyiz.
* İçimizde her zaman vatan ve millet sevdası olmalıdır.
* Dilimize, dinimize sahip çıkmalıyız.
* Vatan yolunda hayatımızı kaybetmekten korkmamalıyız.


Not: Vatan, Uğrunda Her Fedakarlığı  Göstereceğimiz  Değerli Bir Varlık Mıdır? Neden?
Evet vatan, uğrunda her şeyi feda edeceğimiz bir değerdir, bir  kıymettir. Çünkü bu vatan toprakları bize atalarımızdan emanettir. Bizler bu vatana sahip çıkmazsak  başka bir ülkenin kölesi oluruz. Başka bir ülkenin dilini konuşmak  zorunda kalırız. Dini inancımıza müdahale edilir ve tüm haklarımıza el konulur. İşte bu ve bunun gibi olumsuzlukların olmaması için  bu vatana sahip çıkmalıyız ve bu vatan uğrunda can vermekten asla çekinmemeliyiz. Nasıl ki geçmişteki atalarımız bizim için can verdiyse , yeri geldiği zaman bizler de evlatlarımız için, gelecek kuşaklarımız için  canımızı vermeliyiz ve bu vatan her zaman  Türkiye Cumhuriyeti’nin vatanı olarak kalmalıdır.


Mimar Sinan’ın Hayatı, Eserleri Ve Kişilik Özellikleri İle İlgili Araştırmanızdan Edindiğiniz Bilgileri Arkadaşlarınıza Anlatınız.

Mimar Sinan’ın Hayatı, Eserleri Ve Kişilik Özellikleri İle İlgili  Araştırmanızdan Edindiğiniz Bilgileri Arkadaşlarınıza Anlatınız.



* Mimar Sinan  28 Mayıs 1489 yılında Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelmiştir.

* 22 yaşında Acemi Oğlanlar Ocağına alınmıştır.

* Mimar Sinan Acemi Oğlanlar Ocağı’nda dülgerliği  ( kaba ağaç işlerini yapan usta) öğrenmiştir.


*  Mimar Sinan  Birinci Süleyman, İkinci Selim ve  Üçünü Murat zamanlarında baş mimar olarak görev yapmıştır.

* Osmanlı zamanında çeşitli seferlere katılan Mimar Sinan buralardan yeni şeyler öğrenmiş ve mimarlık alanında da kendini daha çok geliştirmiştir.  Çünkü Mimar Sinan kendini geliştirmek için sürekli çalışmış hayallerinin ve umutlarının peşinde koşmuştur. Büyük insan  Mimar Sinan farklı mimari yapılar ortaya koyarak kendini geliştirmiş ve  Osmanlı Devleti’ne fayda sağlamıştır.

* Mimar Sinan 17 Temmuz 1588 yılında İstanbul’da hayata gözlerini yummuştur.

* Mimar Sinan’ın Eserleri:

- Şehzade Camii
- Selimiye Camii
- Süleymaniye Camii
- Hadım İbrahim Paşa Camii
- Sokullu Mehmet Paşa Camii
- Drağman Yunus Camii
- Kara Camii
- Rüstem Paşa Camii
- Çavuşbaşı Camii
- Haseki Camii
- Kazasker İvaz Efendi Camii
- Eski Valide Camii
- Piyale Paşa Camii
- Ahmet  Paşa Camii
- İbrahim Paşa Camii
- Mihrimah Sultan Camii
- Nişancı Paşa Çelebi Camii
- Molla Çelebi Camii
- İskender Paşa Camii
- Sultan Süleyman Medresesi
- Hamid Efendi Medresesi
-  Yavuz Sultan Selim Medresesi
- Mihrimah Sultan Medresesi
- Sinan Paşa Medresesi
- İskender Paşa Medresesi
- Haseki Külliyesi
- Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi
- Yahya Efendi Türbesi
- Arap Ahmet   Paşa Türbesi
- Sultan Süleyman Türbesi
- Hüsrev Paşa Türbesi ….vb daha birçok eseri vardır.







Mimar Sinan’ın  Kişilik Özellikleri şunlardır:
- Çalışkan ve azimli  biriydi.
- Gittiği her yerden yeni bir şeyler öğrenen yetenekli bir mimardı.
- Zekiydi.
- Vatansever biriydi.
- Matematiği çok iyiydi.
- Kültürlüydü.
- Güzel ahlaklı bir insandı.
- İşlerini titizlikle yapan ve   büyük bir ustaydı.
- Estetik algısı yüksek olan sanatkar ruhlu bir insandı.
 Yaptığı eserler yıllarca ayakta kalmış ve kalmaya da devam etmektedir. Bu da onun ne kadar çalışkan, bilgili, becerikli ve ileri görüşlü olduğunu gösterir.

Oyun İle İlgili Hikaye Yazınız.


Oyun İle İlgili Hikaye Yazınız.

Babam  asker olduğu  için zaman  zaman yer değiştirmek zorunda kalıyorduk. Bu yıl da  Kayseri’ye  gelmiştik.  Yeni taşındığımız apartmanda birçok arkadaşım olmuştu.  Arkadaşlarımla tanışmıştık ve hemen hemen hepsiyle kaynaşmıştık. Ama içlerinde bir tane arkadaşım fazla konuşmuyor ve yalnız kalmayı tercih ediyordu. Bu arkadaşımın adı Efe’ydi. Efe’nin annesi yakın  bir zamanda hayatını kaybettiği için Efe fazla mutlu değildi  ve bunun için de yanımıza yaklaşmıyordu. Belki annesinin yokluğunu kimseyle dolduramayacağını inanıyor bunun için de kimseyle fazla muhabbet kurmuyordu. Onun böyle olmasını asla yargılamıyor ve onunla çok iyi arkadaş olabilirim düşüncesi içinde hareket ediyordum.

Çünkü ben  Efe'yi çok sevmiştim ve onun yalnız kalmasını istemiyordum. Başlarda bana soğuk davransa  da sonradan çok iyi kaynaştık ve birbirimizi çok sevmiştik. Efe ile ikimiz aynı yaştaydık.  Efe bize gelmeyi çok istediği için Babam bir gün Efe’nin babası ile konuştu ve akşamları Efe’nin bize gelebileceğini ve kardeşlerimle , benimle vakit geçirebileceğini  söyledi. Babası da bu teklifi memnuniyetle kabul etti. Günler geçti ve Efe artık bizim eve gelmeye başlamıştı. Başlarda çekingen olan  Efe’yi annem çok sevmişti ve ona yeni oyunlar öğretiyor, onu da kendi çocuğu gibi çok seviyordu. Birlikte okula gidiyor ve onunla çok güzel vakitler geçiriyorduk.  Efe’nin annesi olmadığı için Efe annemi çok sevmişti ve annemle oyun oynamaya bayılıyordu.  Annem  biz  okuldan geldiğimizde bize yemeklerimizi yediriyor ve daha sonra bizimle körebe, söbe,  mendil kapmaca, kovalamaca gibi çeşitli oyunlar oynuyordu.

Efe oyun oynarken yüzünde güller açıyor ve mutluluktan uçuyordu.  Artık sosyalleşmeye başlamış ve hayata umutla tutunmaya başlamıştı. Biz onu çok sevdik ve bağrımıza bastık. Annemin  onunla ilgilenmesi, bize çeşitli oyunlar öğretmesi bizi  daha da geliştirmiş ve mutlu etmişti. İnsan sevmek, iyi sevdiğinle kişi ile güzel şeyler yaşamak ne güzel bir  mutluluktu benim için. İyi ki Efe'yi tanımışım ve onunla arkadaşlık kurmuştum. Çünkü o çok iyi dost, çok iyi arkadaştı. 

Vatan Sevgisi İle İlgili Bir Şiir Yazınız.


Vatan Sevgisi İle İlgili Bir Şiir  Yazınız.

Ruhum bedenden ayrılıncaya kadar
Bir ömür senin  kanatlarında geçinceye kadar
Toprağında, suyunda, havasında özgürlüğe doyduğum kadar 
Sen benimsin   vatanım, sen  atamdan bana armağansın vatanım.

Nice yiğitler can verdi  senin   ayakta kalman için
Nice  kahraman kadınlar  umutla çalıştı senin hep var olman için
Bayrak yere inmesin, vatan bölünmesin  diye
Ne badireler atlatıldı, ne savaşlar yapıldı senin için


Dilimi özgürce konuşabildiğim
Kültürümü yaşayıp, yaşatabildiğim
Geleneklerime , göreneklerime  her zaman sahip çıkabildiğim
Sen ne zengin bir  topraksın , sen  nasıl bir  ülkesin benim canım vatanım.

Bağımsızlık için, özgürlük için
Başka ülkelere sömürge  olmamak için
Güçsüz, zayıf düşmemek için
Seni hep koruyacağım, seni hep seveceğim benim canım vatanım.

Kolay kazanılmadı bu topraklar
Kolay  bozguna uğratılmadı  kahrolası hain  düşmanlar 
Yandı nice canlar, yandı , yıkıldı köyler
Sen  ne büyük badireler atlatarak bu günlere geldin benim zorlu yolculuğum

Vatan candır, vatan canandır
Gerisi yalandır, gerisi boştur
Vatan deyince   durur saatler
Sen ne güzel bir  yersin,  nefes alabildiğim  eşsiz vatanım.

Yardımseverlik Konusunda Çevrenizdeki Gözlemlediğiniz, İzlediğiniz ya da Okuduğunuz Bir Olayı Yazınız


Yardımseverlik Konusunda Çevrenizdeki Gözlemlediğiniz, İzlediğiniz ya da Okuduğunuz Bir Olayı Yazınız

Havalar ısınmaya başlamıştı. Çünkü artık yaz mevsimine girmiştik. Okullar da tatil dolduğu için arkadaşım Gamze ile İstanbul’un sokaklarında doya doya gezecektik bugün. Günlerden cumartesiydi. Sabah erkenden kalkıp annemin hazırladığı sıcacık ekmeklerden ve köftelerden atıştırmaya başladım.   Kahvaltım bittikten sonra hemen dişlerimi fırçalayıp üstümü giyindikten sonra  yola çıktım ve hemen Gamze ile çarşıda buluştum. Birlikte gezmeye ve  eğlenmeye başladık. Daha sonra  karnımız çok acıktığı için hemen bir lokantaya girdik ve orada yemek yemeye başladık. Yemek yerken yanımıza 20 ya da 21 yaşlarında olan bir genç delikanlı geldi.

Üstündeki kıyafetlerden yoksul biri olduğunun farkına varmıştık. Bizden ekmek parası istedi ve  ve biz de delikanlının  bu durumuna çok üzülerek ona yemek ısmarlayalım dedik. O genç ise bize şu cevabı verdi: Hayır sadece bana bir ekmek alacak para verin yeter dedi. Bu delikanlının  bu hali hiç içime sinmemişti ve daha sonra yanımızdaki sandalyeyi çekerek ona bizimle birlikte yemek  ısmarlaması için tekrar rica ettik. O da en sonunda teklifimizi kabul etti.  Çünkü bu şekilde asla içimiz rahat etmeyecek ve yemeği de vicdan azabı ile yemeyecektik.Ona da yemek geldi ve yemeklerimizi birlikte yemeye başladık.   Okuyup okumadığını sorduk ve o da bizim gibi okuduğunu fakat ailesini büyük bir kazada kaybettiği için sokaklarda yaşadığını söyledi. Çok üzülmüştüm ve gözlerim doldu. Bizim bu konuşmalarımızı dinleyen yan masadaki iyi giyimli bir amca yanımıza gelerek hemen gençle konuşmaya başladı ve kendisinin iş adamı olduğunu ve onu okutup ona iyi bir iş vereceğini söyledi.  Gamze ve ben o amcanın bu kadar yardımsever ve bu kadar iyi niyetli olduğuna çok sevinmiştik. Adı Ahmet olan delikanlı utanarak  yere baktı ve adamın teklifini kabul etti. Okuyup iyi bir insan olacağına ve yardıma muhtaç olan insanlara  ilerde kendisinin de yardımcı olacağını söyledi. 

Daha sonra amca ve genç delikanlı ile el  sıkışarak oradan ayrıldık. Günümüz çok güzel ve anlamlı geçmişti. İyi ve merhametli  olmak, düşenin dostu olmak ve onu düştüğü yerden kaldırmak da yardımsever insanların  yapacağı erdemli bir davranıştı.