Anne Hakkında Uzun Bir
Hikaye Yazınız.
Annem sıcacık yuvamızın baş direği, evimizin papatyası, yüzünde güller açan gül goncamdı benim için.
Benim annem çok fedakar ve yardımsever bir insandı. Sabahları erkenden kalkar tarlaya gider ve
tarlada çalışır, kan ter içinde kalırdı. Tarlada iş yapmak ne denli zordur bunu yapanlar çok iyi bilir. Onun için canım annem de çok yorulurdu. Bu büyük insan, bir yandan dışarı işleri ile uğraşır, bir yandan da ve bize bakardı. Annemi çok seviyordum. Çünkü o gerçekten iyi bir insandı. Babam ise bize para kazanmak için Adana'ya mevsimlik işçi olarak gitmişti. O da bizim için uğraşıyor ve bizi çok seviyordu tıpkı annem gibi. Bir gün annem tarladan yorgun bir
şekilde gelmiş ve kendini hemen yatağa
atmıştı. Çok yoruluyordu. Hiç hali kalmıyordu. Az sonra beni ve kardeşlerimi
yanına çağırarak iyi olmadığını söyledi ve
hemen odaya bir leğen getirmemizi
söyledi. Ne olduğunu anlamamıştık fakat
koşarak hemen leğeni getirmiştik.
Annem kusacak zannetmiştim ki
yanıldığımı iki dakika sonra
anlamıştım. Annemin ağzından
kanlar geliyordu ve kan bitmek bilmiyordu. Abilerim onu kucağına aldığı gibi
hemen hastaneye götürdü. Yaklaşık bir
saat gibi bir süre sonra acı haberi vermişti doktor bize. Annem hayatını kaybetmişti. Kardeşlerim, ablalarım,
abilerim bağıra bağıra ağlıyorduk. O
bizim her şeyimizdi, bize hiç kimse onun
gibi bakamaz, bizi hiç kimse onun gibi sevemezdi. Öksüz kalmıştık hepimiz. Babam ise burada
değildi demiştim ya hani çalışmak için Adana'ya gitmişti.. O zamanlar
telefonumuz falan da olmadığı için babamı annemin ölümünden haberdar etmemiştik.
Annem ahh annem ne güzel bir melektin sen. Çocukları için sürekli çalışan ve
bize fazla doymadan bu dünyadan
göçen candın sen, annemmmm…… Artık
abilerim ve ablalarım bize bakıyordu. Bir gün yine okuldan gelmiştim ve eski, yıkık dökük olan evimizin merdivenlerinde yorgunluktan
uykuya kalmıştım. O anda ne olduysa oldu
işte. Annemi görüyordum. Annem ölmemişti, bana gülümsüyor ve bizi çok sevdiğini
söylüyordu. Çok mutlu olmuştum, ona sarılmıştım, onu koklamıştım. Derken
abimin kızım burada ne uyuyorsun
kalk demesi ile uyanmıştım. Meğer her şey rüyadan ibaretmiş. İçim cızzzz etmişti. Sanki üzerime kaynar bir su
dökülmüştü. Canım yanıyordu. Çünkü yine gerçeklerle karşıya karşıyaydım.
Annem yoktu yanımda. Canım yanıyordu.
O gün akşam babam geldi Adana’dan.
Bize anneniz nerede diye sormuştu. En büyük abim, babama olan biten her şeyi
anlattığında babam kendine vuruyor,
ağlıyor, bağırıyordu. Biz de dayanamadık ve ağladık, babama sarıldık. Artık
hayatın gerçekleri ile karşı karşıyaydık ve kendi yolumuza bakacaktık. Günler
günleri kovaladı, aylar ayları derken, hepimiz okuduk ve meslek sahibi olduk.
Elimizden geldiği kadar da annemizin adına insanlara yardım etmeye çalışıyoruz. Ama annemizi hiç bir zaman unutmadık. Çünkü o bizim yüreğimizde kapanmamış olan bir yara olarak kalmaya devam edecekti. Onu çok özlüyordu çok özlüyorduk. Ama ne yazık ki giden gelmiyor ve hayat da aynı hızı ile devam ediyordu.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme