" Her Metnin Kendine Özgü Sesi Vardır " İfadesinden Ne Anlıyorsunuz ?

" Her Metnin Kendine Özgü Sesi Vardır " İfadesinden Ne Anlıyorsunuz ?

Edebi metinler yazılış amaçlarına göre farklılık gösterir . Kimi eserler öğretmeyi amaçlarken , kimileri duygularımızı yansıtmayı amaçlar , kimi eserlerde de hayatın farklı yanlarını ve bize uzak yerleri gözümüzün önüne getirme amacı vardır .

" Her metnin kendine özgü  sesi vardır " sözü bize her metnin yazılış amacının farklı olduğunu söylemektedir . Ayrıca bu sözden şunu da anlayabiliriz : Her metinde yazar kendine has bir anlatımla olayları ya da duygu ve düşünceleri ele alır . Böyle olunca da her metnin kendine has bir anlatımı vardır . Mesela bir şiir kitabı okuduğumuzu düşünelim . Bu kitap bizde aşk , ayrılık , özlem gibi duyguların hissedilmesine sebep olur . Fakat bir ders kitabı ya da araştırma inceleme türünde bir metin okuduğumuzda aşk , ayrılık , özlem gibi duygular hissetmeyiz . Bu tarz bir metin bizim ihtiyaç duyduğumuz konuda bilinçlenmemize ve öğrenmemize yardımcı olur .


Her metin kendine has bir anlatıma sahiptir . Ayrıca her metnin yazılış amacı farklıdır ve bu amaca uygun olarak da farklı yönlerimize hitap ederler  .

Bireyin Kendini Geliştirme Yolları Nelerdir ?

Bireyin Kendini Geliştirme Yolları Nelerdir ?

Birey hayatını daha iyi yaşamak için , toplum içinde iyi yaşamak için kendine belli  kurallar koymalıdır . Kendisini her gün daha fazla geliştirmeli ve bunun için de şunları yapmalıdır :
- Birey kendisini geliştirmek için öncelikle hedeflerinin ne olduğunu belirlemeli ve bu hedeflerine ulaşmak için çözüm yolları aramalıdır .
- Dilini daha iyi kullanmak için , güzel konuşma becerisine sahip olmak için çok kitap okumalıdır .
- Empati kurma becerisine sahip olmalıdır .

- Eleştirel düşünme becerisine sahip olmalıdır .
- Yaratıcı düşünme becerisine sahip olmalı ve özgün işler ortaya koymalıdır .
- Girişimci olmalıdır .
- İlgi , istek ve yeteneklerinin ne olduğunu bilmeli ve buna göre kendine bir yol çizmeli ve kendisini geliştirmeye devam etmelidir .
- Sadece bir alanda kendini geliştirmemeli , hem bir mesleği  olmalı hem de başka alanlarla da ilgilenmelidir . Örnek bir müzik aleti çalmalı , bir yabancı dil bilmeli , bir spor dalı ile ilgilenmelidir .
- Gündemi takip etmelidir .
- Toplum içinde yaşadığı kişilere karşı içten olmalı , yapmacık olmamalıdır .
- İnsan içine girmekten korkmamalı , asosyal olmamalıdır .
- Geçmişinden ders çıkarmalı ve geleceği için iyi işler peşinde koşmalıdır .
 - Ön yargılardan kurtulmalı , batıl inançları olmamalıdır .
- İnsanları olduğu gibi kabul etmeli ve koşulsuz sevmelidir .
- Eğitime çok önem vermelidir .


Çok Bilinmeyen 10 Tane Atasözü ve Açıklamaları

Çok Bilinmeyen On Tane Atasözü ve Açıklaması

Çok bilinmeyen atasözleri ile ilgili örnek cümleler :
- Abdalın yağı çok olursa gah borusuna çalar, gah gerisine (Çobanın yağı çok olursa çarığına sürer) : Zengin olan kişide akıl olmazsa parayı çar çur eder ve paranın kıymetini bilmez . Olur olmaz harcamalarda bulunur .
-Aba vakti yaba , yaba vakti aba : İnsan kendis için ihtiyaç duyduğu  şeyleri vaktinden önce almalıdır . Böyle olduğu zaman da işi daha ucuza getirmiş olur .
-Acar tazı çullu da belli olur, çulsuz da : Kaliteli insan her halinden belli olur . Kaliteli kıyafetleri olmasa da o kişinin kendisinin bir kalite olduğu hal ve hareketleri ile anlaşılır zaten .
-Çabalama ile çarık yırtılır : Olabilecek amaçlar için çalışılmalı yani gerçekçi olunmalı , gerçekleşmeyecek hayaller peşinde koşulmamalıdır . Olmayacak iş zorla yapılmaya çalışılmamalıdır .

-Çatal kazık yere batmaz : Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez .
-Fare deliğe sığmamış , bir de kuyruğuna kabak bağlamış :  Kişinin kendi zor durumda iken yanına başka birini alması .
-Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar : Fakir olan kimsenin şansı fazla olmaz . Yani o kişi çok zengin olamaz , çünkü olanaklar kısıtlı olduğu için tavuğu bile tek tek yumurtlar .
-Hamala semeri yük değildir (olmaz) : Kişiye  kendi işi ağır gelmez . Çünkü üstlendiği iş ve sorumluluk yaşadığı hayatın doğal bir  bir sonucudur .


-Harman dövmek keçinin işi değil : Hemen her işin bir yapılma usülü ve uzmanı vardır . Zor olan büyük işleri öyle herkes yapamaz . Hele bu işler acemi kimselere hiç bırakılamaz .  İşlerinin iyi ve kaliteli yapılmasını isteyen kimseler işi uzmanına bırakmalı , her önüne gelene iş bırakılmamalıdır .

Mağdurlar İle Mazlumları Kucaklayan Türkiye Konulu Kompozisyon

Mağdurlar İle Mazlumları Kucaklayan Türkiye Konulu Kompozisyon

Türkiye her zaman yardıma savaş içinde olan ve haksızlığa uğramış , işkencelere maruz kalmış ülkelerin yanında yer almış ve kapılarını bu mazlum insanlara hiçbir zaman kapatmamıştır .  En gelişmiş ülkeler dediğimiz ülkeler bile insan haklarından , çocuk haklarından , demokrasiden bahseder fakat iş uygulamaya gelince ne yazık ki bu lafları uygulamada göremeyiz .

Örneğin ; Arakan'da binlerce mazlum insanlar işkenceler edilmiş ve hala da edilmeye devam etmektedir . Yine acımasız olan ülkeler mazlum olan ülkelerdeki mazlum insanların üzerine bomba yağdırmaya  devam etmektedir .


İşte bütün bunlar karşısında diğer ülkeler seyirci kalırken güzel ülkemiz , güzel vatanımız bu duruma seyirci kalmamış ve o ülkelerde yardıma ihtiyacı olan insanlara elinden gelen her türlü yardımı yapmış ve yapmaya da devam etmektedir . Bizim milletimizin içinde koşulsuz insan sevgisi olduğu için , vicdan olduğu için yapılan zulümlere karşı sessiz kalmıyoruz ve tüm dünyada şunu bilsin ki kalmamaya devam edeceğiz . Binlerce mülteciye kapısını  açan ülkemiz bu insanlara iş vermiş , aş vermiş ve kendi vatandaşından ayırt etmeyerek insanlık adına büyük bir zafer sağlamıştır ülkemiz . Türkiye bu yaptıkları ile diğer tüm ülkelere örnek bir ülke olmuştur . Şu anda bu duruma seyirci kalan Müslüman ülkelere de şunu söylemek isterim . Unutmayın ki bugün din kardeşinizin başına gelen bu kötü , vahim olaylar yarın sizin de başınıza gelebilir ve daha da kötü durumlara da düşebilirsiniz . Onun için gelin birlik olalım ve kardeşlerimizin , yavrularımızın , en çok da çeşitli kötülüklere maruz kalan kadın ve yaşlılarımıza sahip çıkalım ve insanlığa insanlığı yayalım . Daha güzel bir dünyada yaşamak için bir ağaç gibi tek ve gür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamak dileği ile .

İnsanı İnsan Yapan Nitelikleri Açıklayınız

İnsanı İnsan Yapan Nitelikleri  Açıklayınız  

İnsanı insan yapan nitelikler  :
 - Yüce Allah tarafından insana akıl verilmiştir . İnsan aklını kullanarak her şeyi yapabilir . Örneğin ; hedeflerini iyi blelirleyip desrlerine iyi çalışırsa ileride istediği mesleği kazanabilir . Yani aklını iyi kullanması gerekir . Kişi  aklını iyi yönde kullanmazsa yine kendisine kötülük etmiş olur .
-Vicdanlı olması : İnsanın diğer bir özelliği de vicdanı olması ve olaylara yaklaşırken vicdanı ile yaklaşması gerekliliğidir .
-  Genel bir ahlaka sahip olması gerekir . Ahlak insanlara özgü bir kavramdır .
- Gülmek de insanlara özgü bir davranıştır .

- İyi ve faydalı işler peşinde koşmak insanı insan yapar .
- Alçakgönüllü olması ,

- Kararlı , tutarlı ve güvenilir olması ,
- Yalan söylemesi ,
- İftira atmaması ,
 Her zaman doğru olması ve dürüst olması ,
- Çıkarcı olmaması gibi özellikler insanı insan yapan iyi özelliklerdir .  İyi insan olmak için de bu niteliklere sahip olunması gerekir .  Eğer gerçekten insan diyebileceğimiz kişi tüm güzel huylara sahip olmalı , kötü huylardan kendini sakındırmalıdır .


Bedenimizdeki Ölçü Ve Ahenk İle ilgili Deneme

Bedenimizdeki Ölçü Ve Ahenk İle ilgili Deneme

Yüce Allah insanları  belli bir ölçüde ve belli bir ahenk içinde yaratmıştır . İnsanoğlu yaratılış itibari ile diğer tüm canlılardan daha üstündür ve ona akıl verilmesi sayesinde de daha muazzam bir hale gelmiştir . Allah'ın biz insanlara verdiği organlar belli bir düzen içinde çalışır , çünkü Yüce Allah bizi bu şekilde yaratmıştır . Vücudumuzdaki her organın bir görevi vardır .

Eğer bu organlardan biri görevini yerine getiremediği takdirse insanda bir eksiklik olur ve sorunlar ortaya çıkar .  Örneğin ; dik durmamızı sağlayan iskeletimiz olmasaydı insanlar dik duramazdı ve farklı görüntüler ortaya çıkabilirdi . Ya da görme organımız olan gözlerimiz olmasaydı hiç bir şeyi göremez ve hayatın anlamını yaşayamazdık . Ya da yeme duygumuz , sevme duygumuz olmasaydı daha farklı bir boyutta olurduk . Oysa Allah bizi o kadar güzel yaratmıştır ki . Vücumuzun her yeri belli ahenk ve ölçü içindedir . Biz insanlar da Yüce Allah'ın bize verdiği bu bedenin değerini bilmeliyiz . Yüce Allah evreni de belli bir ahenk ve ölçü içinde  yaratmıştır .


Güneş , ay , yıldız , gezegenler  o kadar mükemmel bir uyum içindedirler ki bunların herhangi birinde bir sorun olduğunda diğerleri de etkilenir .  Çünkü hepsinin düzeni vardır ve bu düzen içinde dünyada var olmaya devam edeceklerdir .

“Neden Yazıyorum” Konulu Kompozisyon

“Neden Yazıyorum” Konulu Kompozisyon

İnanoğlu yazıyı bulmasından itibaren hatta yazıyı bulmadan önce bile devamlı olarak duygu , düşünce ve isteklerini ifade etme ihtiyacı duymuştur . Yazıyı bulmadan önce mağara duvarlarına ya da çeşitli nesneler üerine çizdiği şekillerle bu ihtiyacını karşılamaya çalışırken yazıyı bulduktan sonra doğrudan yazarak kendini ifade etmiştir .

“Neden yazıyoruz ? “ sorusuna gelince , en basit küçük notlarımızdan klasikler arasına girmiş romanlara ya da unutulmaz şiirlere kadar her yazının bir amacı vardır . Yazıyoruz çünkü unutmak ve unutulmak istemiyoruz . İçimizde biriktirdiğimiz düşüncelerin kalıcı olmasını istiyoruz . Duygularımızı ve düşüncelerimizi başkalarıyla da paylaşmak istiyoruz . İnsanlar yaşıyor ve ölüp gidiyor ancak arkasında bir eser bırakanlar ebedi olarak yaşıyor . İşte bu yüzden ölümsüzlüğün bir sırrı olarak görüyoruz yazmayı . Ömer Seyfettin’ler , Mehmet Akif’ler hep yaşıyor ve her zaman hayatımızın içinde kalıyor . İşte bunun sebebi yazıdır . Günlük yaşamımızda da edebi olmasa bile yazıyoruz . Çünkü unutmak istemiyoruz .


Yazmamızın sebebi içimizdekileri dışarı atmaktır . İster öğretici bir metin olsun isterse sanatsal bir metin olsun yazıyoruz çünkü paylaşmak istiyoruz . 

Edebi Metinler ( Sanatsal Metinler ) İle Öğretici Metinler Arasındaki Farklar Nelerdir ?

Edebi Metinler ( Sanatsal Metinler )  İle Öğretici Metinler Arasındaki Farklar Nelerdir ?

Edebi metinler okuyuda estetik bir haz uyandırmayı amaç edinen ve duyguları harekete geçirmeye yönelik olarak yazılan metinlerdir . Öğretici metinlerde ise herhan gi bir konu hakkında okuyucuyu bilgilendirme amacı vardır . Edebi metinler ile öğretici metinler arasındaki farkları şu şekilde sıralayabiliriz :
- Edebi metinler okuyucuya estetik zevk vermek amacı ile yazılırken , öğretici metinlerin yazılma amacı okuyucuyu bir konu ile ilgili olarak bilgilendirmektir .

- Edebi metinlerde anlatılanlar gerçek hayattan alınabileceği gibi kurgulanmış da olabilir ancak öğretici metinlerde kurgu olmaz . Anlatılanlar var olan gerçeklerdir .

- Edebi metinlerde öznel bir anlatım ağır basarken , öğretici metinlerde nesnel anlatım ön plana çıkmaktadır .
- Edebi metinlerde değişiklik yapılabilir ama öğretici metinlerde değişiklik çok fazla yapılamaz .
- Edebi metinlerde kelimelerin mecazi anlamları ve imgeler sıkça kullanılırken öğretici metinlerde kelimeler gerçek anlamları ve terimsel anlamları ile kullanılır .
- Edebi metinlerde öyküleyici ve betimleyici anlatım biçimi kullanılırken , öğretici metinlerde açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimi ağır basmaktadır .
- Edebi metinlerde sanatsal bir dil kullanılır ve yazarın özgünlük kaygısı vardır ancak öğretici metinlerde yazar üslup kaygısı taşımaz .
- Edebi metinlerde söz sanatlarından sıkça yararlanılırken , öğretici metinlerde söz sanatlarına yer verilmez .

- Edebi metinlerde dil sanatsal işlevde kullanılırken , öğretici metinlerde dil göndergesel işlevde kullanılır . 

Sanat ve Zanaat Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar

Sanat ve Zanaat Arasındaki Farklar Nedir ?

Sanat ve zanaat arasındaki farklara geçmeden önce kısaca sanat ve zanaat kavramlarını tanımlayalım .
Sanat : Bir duygu , düşünce , tasarım ya da güzelliğin anlatımında ve dışa vurumunda kullanılan yöntemlerin tamamına verilen addır .
Zanaat : Terzilik , marangozluk , kuyumculuk , demircilik vb. Deneyim ve ustalık gerektiren işlerin tamamına verilen addır .

Sanat ve Zanaat Arasındaki Farklar
- Sanat eserleri tektir yani biriciktir ancak zanaat eserleri çoğaltılabilir . Mesela Mona Lisa tablosu bir sanat eseridir ve yalnızca bir tanedir . ama bir marongozun yaptığı bir ürün birden fazla yapılabilir .
- Sanat eseri özgünlük ister , zanaat eserleri ise alışılmış bir yöntemle tekrar eden ürünler yapma şeklindedir .
- Sanat eserlerinin meydana gelmesinde yaratıcılık ön plandayken zanaat eserlerinde önemli olan ustalıktır .
- Sanat eserinde güzellik amaçlanırken , zanaat eserinde faydalı olması ön planda tutulur .
- Sanat eserinde sanatkarın para kazanma amacı yoktur fakat zanaat eserinde usta para kazanma amacı güder .
Sanat ve Zanaat Arasındaki Benzerlikler
- Sanatta da zanaatta da bir ürünü ortaya çıkarmak için emek gerekmektedir
- Sanatta da zanaatta da beceri gereklidir .

- Sanatta da zanatta da bir tasarım olurma sözkonusudur .

Edebiyat Mı Bilimi Etkiler Yoksa Bilim Mi Edebiyatı Etkiler ?

Edebiyat Mı Bilimi Etkiler Yoksa Bilim Mi Edebiyatı Etkiler ?

İlk bakışta bu nasıl bir tartışma diye düşünebilirsiniz ? Belki aklımıza bilim ve edebiyat bir birinden çok farklı alanlardır diye de geçebilir . Ama bilim ve edebiyat arasında önemli bir ilgi vardır . Bilimin eebiyatı , edebiyatın da bilimi etkilediğini rahatlıkla söyleyebiliriz . Yani her ikisi de bir birini etkilemektedir .

Jules Verne’nin Aya Yolculuk kitabı 1865 yılında yazılmıştır . Bu dönem henüz insanoğlu için Ay’a gitmek hayaldi . Bu eser bilim insanları için bir ışık olmuştur diyebiliriz . Ya da tarih ve psikoloji gibi bilimler de edebiyatı doğrudan etkilemektedir . Çünkü tarihi kaynakların verilerine dayanarak yazılmış harika romanlar bulunmaktadır . Ya da psikolojik temeller üzerine kurulmuş kitapların sayısı oldukça fazladır . Bilim alanındaki gelişmeler de edebiyatı etkilemektedir . En basit örnek olarak matbaanın bulunmasını verebiliriz . Matbaa bulununca edebiyat alanında da önemli gelişmeler sağlanmıştır . Kitap sayılarında artış ve edebiyata ilginin artması gibi .


Edebiyat ve bilim bir birini etkileyen iki alandır . Bilimsel gelişmeler edebiyatı , yaratıcı yazarların ortaya çıkardığı eserler de bilimin gelişimine katkı sağlamıştır .  

İnsanlar Farklı Edebi Türlere Neden İlgi Duyuyor ?

İnsanlar Farklı Edebi Türlere Neden İlgi Duyuyor ?

İnsanlar farklı özellikler ile yaratılmıştır . Hepimizin olaylara karşı tepkileri farklı , duygularımız çeşit çeşit . Aynı olaylara verdiğimiz tepkilerin şiddeti bile bir birinden çok farklı . İşte durum böyle olunca da şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki hepimizin zevkleri de bir birinden farklı oluyor .

Kimi insanlar aşırı duygusal oluyor ve kendilerini şiir okurken çok daha mutlu hissediyor , kimi insanların maceracı bir yapısı oluyor ve polisiye romanları okumaktan çok haz duyuyor . İnsanların bazıları tarihe ilgi duyuyor ve tarihi romanları okumak onun için çok keyifli oluyor . Kimi insanlar gezmeyi , keşfetmeyi çok seviyor ve onların ilgisini gezi yazısı türündeki eserler cezbediyor .


Kısacası  hepimiz bir birimizden farklıyız ve hepimizin zevkleri bir bir birinden farklı . Bu yüzden de  birimize sıkıcı gelen bir türün başka birimiz için çok zevkli olması son derece normal . Mesela ben şiir okumaktan zevk alıyorum . Ya siz ? 

Cumhuriyet Dönemi'nde Edebi Zevkin Oluşumunda Rol Oynayan Etkenleri Yazınız

Cumhuriyet Dönemi'nde Edebi Zevkin Oluşumunda Rol Oynayan Etkenleri Yazınız

Her edebi dönem içerisinde bulunduğu şartların sosyal , siyasi , ekonomik ve kültürel özelliklerinden izler taşır . Cumhuriyet döneminde edebi zevkin oluşundan bahsedebilmek için bu dönemin bazı özelliklerini bilmek gerekir . Bu dönemde yaşanan önemli gelişmelerden bazıları şunlardır :

- Kılık kıyafette yapılan değişiklikler
- Çok partili yaşama geçiş denemeleri
- Batı uygarlığı ile yakınlaşma
- Kadınların sosyal hayattaki yerinin önem kazanması
- Devletin merkezi İstanbul'dan Ankara'ya yani Anadolu'ya taşınmıştır .

Bu ve benzeri gelişmeler  ışığında Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı'nın şekillenmesi ve edebi zevkin oluşumu ile ilgili şunlar söylenebilir :

- Cumhuriyet dönemi edebiyatında Anadolu'ya yöneliş başlamış . Eserlerde Anadolu insanının yaşamından kesitler kendini hisseirmeye başlamıştır . Daha önce Anadolu insanı edebiyatta yer bulamazken bu dönemden edebiyatın içerisinde olmuştur .
- Batıya yönelme ve aynı zamanda Anadolu'ya açılmanın sonucunda Anadolu insanı ve Anadolu Batılı türlerle ( roman , hikaye vb. ) anlatılmaya başlanmıştır .


Edebiyatın Diğer Güzel Sanatlardan Ayrılan Yönleri Nelerdir ?

Edebiyatın Diğer Güzel Sanatlardan Ayrılan Yönleri Nelerdir ?

Güzel sanatlar müzik ve edebiyat gibi işitsel ; resim , heykel gibi görsel ; tiyatro , opera gibi ritmik sanatlar olarak farklılık gösterir . Edebiyatın diğer sanatlar gibi insanların duygularını harekete geçirmek gibi bir amacı vardır . Ancak tüm güzel sanatların ortak yönleri olduğu gibi farklı yönleri de bulunmaktadır . Edebiyatın diğer güzel sanatlardan farklı olan yönleri şunlardır :

- Edebiyatın temel malzemesi dildir . Diğer güzel sanatların malzemeleri de kendilerine özgüdür . Mesela resimde temel malzeme boya , müzikte ise sestir .
-  Edebi eserleri diğer sanat eserlerinden ayıran önemli farklardan biri de ifade ediliş tarzıdır . Edebi eserler yazılı ve sözlü olarak ifade edilirken diğer güzel sanatlar farklı şekillerde ifade edilebilir .
- Edebi eserlerin diğer güzel sanatlardan farkları arasında amaçlarının farklılığı da gelir . Edebi eserlerde okuyucuya hem eğitmek amacıyla hem de eğlendirmek amacıyla yaklaşılabilir .

Güzel Sanatlar Nelerdir ?
- İşitsel Sanatlar : Eddebiyat , müzik
- Görsel Sanatlar , Resim , heykel , mimari

- Dramatik Sanatlar  : Opera , bale , tiyatro , sinema 

Güzel Sanatlar Nedir ?

Güzel Sanatlar Nedir ?

Güzel sanatlar insanların yapmış olduğu kas gücüne bağlı işlerden farklıdır . Güzel sanatlar kişinin akıl ve duygularını harekete geçiren sanatlardır . Bu nedenle birçok aydın bir toplumun gelişmişlik düzeyini güzel sanatlarda gelmiş olduğu seviyeye bakarak değerlendirmiştir . Güzel sanatlar resim , müzik , heykel , dans , mimari , tiyatro , bale , sinema , opera , edebiyat gibi insanda heyecan ve hayranlık uyandıran sanatlara verilen genel isimdir . Güzel sanatları üç gruba ayırmak mümkündür :

1. İşitsel ( Fonetik ) Sanatlar :
Müzik : Seslerin melodiye dönüşmesi ve ezgili bir şekilde ifade edilmesidir .
Edebiyat : Duygu ve düşünceleri yazılı olarak ifade etmektir . Nazım ve nesir türünde eserler şeklinde metinlerdir .

2. Görsel ( Plastik ) Sanatlar :
Heykel : Sanatçının hayalindeki objeleri çamur , tahta , taş vb. Malzemeler kullanarak üç boyutlu olarak yapmasıdır .
Resim : Çeşitli boyalar kullanarak , farklı zeminler üzerine çizilen figürlerden meydana gelen sanattır.
Mimari : Estetik ihtiyaçları göz önünde bulundurarak çeşitli yapılar yapma sanatıdır .
3. Dramatik ( Ritmik ) Sanatlar :
Sinema : İzleyiciye ulaştırmak amacıyla film yapma sanatıdır .
Tiyatro : Yazılmış bir hikayenin sahnede oyuncular tarafından canlandırılmasıdır .
Opera  : Orkestra eşliğinde , sözlerinin tamamı ya da çoğu şarkı biçimnde olan müzikli tiyatro eseridir .
Bale : Dansa ve müziğe dayalı kareografisi olan sahne gösterisidir .
Dans : Müziğin ritmine uygul olarak vücudun çeşitli bölgeleri ile yapılan hareketlerdir .

Edebiyat İle Bilim Arasındaki İlişki

Edebiyat İle Bilim Arasındaki İlişki

Edebiyat , dünyaya tutulan bir ayna olarak da tanımlandığı için hemen hemen her bilim dalı ile ilişkilidir . Çünkü edebiyatın malzemesi insandır ve insanın olduğu her alan edebiyatın ilgisindedir . Mesela bir romanda kahramanlar çok çeşitli meslek dallarından olabilir . Öğretmen , doktor , avukat ve daha başka meslek dallarından kahramanlara rastlayabiliriz . Durum böyle olunca da yazarın konuya ve kahramanlara göre tıp , hukuk , eğitim vb. Birçok bilimden yararlanması gerekebilir .

Edebiyat bazı bilim dalları ile yakın ilişki içerisinde olduğu gibi bazı bilim dalları ile de dolaylı olarak ilişki içerisindedir . Edebiyat temelinde insanı ele aldığı için insanı konu alan felsefe , psikoloji , tarih ve sosyoloji gibi bilimler ile doğrudan ilişkilidir . Mesela inanç boyutunda bir karmaşa yaşayan bir kahraman anlatılırken tanrının varlığı ya da yokluğunun kahramanın dünyasından irdelenmesi edebiyatın felsefeden yararlandığının göstergesidir . Ya da çok geri kalmış bir köye atanan bir kadın öğretmene köylünün bakış açısının ele alındığı bir romanda sosyoloji biliminden yararlanılmaktadır . Edebiyat tıp , astronomi , coğrafya , kimya , fizik gibi bilimlerle ise dolaylı yoldan ilişkilidir . Mesela Simyacı romanında çeşitli elementlerin bir araya getirilerek nesnelerin altına çevrilme çabasından bahsedilmesi edebiyatın kimya ile olan ilişkisine örnek olarak gösterilebilir .

Edebiyat insanı anlattığı için insanın olduğu her yerde edebiyat da vardır . Bu yüzden edebiyat hemen hemen her bilim dalı ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişki içerisindedir diyebiliriz .  
Edebiyat İle Dil Arasındaki İlişki