Efendi Adam Kendisinden Çok Şey Başkasından Fazla Az Şey Bekler Sözü İle İlgili Kompozisyon

 

Efendi Adam Kendisinden Çok Şey Başkasından Fazla Az Şey Bekler Sözü İle İlgili Kompozisyon


Efendi adam kendisinden çok şey başkasından az şey bekler der Konfüçyus. Başkalarından bir şey gelecek, başkaları  bizim için bir şey yapacak diye bir beklentiye girmemeliyiz. İlk olarak her şeyi kendimizden beklemeliyiz ve bunun için de çok çalışmalıyız. Beklenti içine girmektense biz başka insanlar için çeşitli fedakarlıklar yapmalıyız.

 

 Çalışkan ve üretken insan, zihnini bir işle meşgul eden insanın vakti boş olmaz. Bu insanlar hem kendileri için çalışırlar, hem de başkaları için çalışırlar. Bir insan zor bir duruma düştüğü zaman böyle kimseler ellerinden gelen her türlü fedakarlığı gösterirler. Kendini bilen kimse başkalarının vereceği herhangi bir yardımı beklemez. O başkalarına yardım eder, o başkaları için bir şeyler verir ve daha çok kendi hedeflerinin gerçekleşmesi için planlar yapar, çalışır ve küçük çıkarlar peşinde koşmaz. Yani kurnazlık yapmaz. Efendi insanlar; fedakar insanlardır,  merhametli ve vicdan sahibi insanlardır. Küçük hesaplar peşinde koşmadığı için toplum gözünde değerli olan kimselerdir. Kendimi, nasıl daha iyi geliştirebilirim, nasıl daha üretken ve çalışkan olabilirim, nasıl daha iyi para kazanıp başka insanlara daha faydalı olabilirim düşüncesi içinde yaşamaya devam eder efendi kimseler. Çünkü böyle kimseler asil kimselerdir.

 

Kimi insanlar vardır ki beş kuruş daha fazla kârım olsun diye kurnazlıklar yaparlar ama büyük ufukları göremezler. Oysa kurnazlık yapmayan, sadece kendisinden beklentisi olan ve bunun için çok ama çok çalışan kimseler başkalarından bir şey beklemezler, başkalarına yardımcı olurlar ve her zaman da insan olarak yaşamaya, insan olarak kalmaya ve insan olarak anılmaya devam ederler.

Oblomov Kitabında Geçen Sözler

 

Oblomov Kitabında Geçen Sözler


Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Oblomov tembel ve uyuşuk bir gençtir. İşlerini zamanında yapmamış, ertelemiş, sürekli uyuyan biridir. En basit devlet işlerinden bile anlayamaz hale gelmiştir ama içindeki çocuk saflığı asla ölmemiştir ve kurnazlık hiçbir zaman yapmamıştır. Oblomov’un hayata bakışı, hayatı anlamsız görüşüne değiniliyor ve her iş zamanında yapılmalıdır mesajı verilmiştir kitapta.


Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

“Birbirinin iyi yanlarından zevk alıp kötü yanlarına kızmamak için büyük bir yaşama deneyi, akıl olgunluğu ve insan sevgisi gereklidir.”

“Acımın bir gösteriş olmasını istemiyorum, çünkü dertleri, pişmanlıkları artırmak neye yarar?”

“Halbuki sevgide de rahat yok. O da değişiyor, durmadan değişiyor.. Bütün hayat gibi.”

“Düşünmek için kalpsiz olmak gerekir, sanıyorsunuz. Hayır, düşünmeyi besleyen sevgidir. Düşen adama el uzatın, mahvolan bir adamın haline ağlayın, onunla alay etmeyin. Sevin onu! Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.”

 

“Kurnazlık, pek az şey alabileceğin değersiz bir bozuk paradan farksızdır. Ufak bir bozuklukla bir-iki saat yaşayabilirsin, kurnazlıkla da bir şeylerin üzerini örtebilir, kandırabilir, hile yapabilirsin ama uzak ufukları görmeye, büyük ve temel bir hadisenin başını ucunu bir araya getirmeye yetmez kurnazlık.”

"İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat”.

“Belki de uyku, miskin hayatın ebedi dinginliği, hareketsizlik, yıkıcı korkuların, maceraların ve tehlikelerin olmayışı, insanı, doğal dünyanın ortasında başka, olmayan bir dünya yaratmaya, aylak hayallerine orada bir cümbüş ve eğlence yahut sıradan şeylerin ve kendi varlığı dışında olan bitenlerin sebeplerini orada aramaya zorluyordu.”

 

“Başımdan öyle büyük felaketler, kasırgalar da geçmedi. Hiçbir şey kaybetmedim. Vicdanımda hiçbir leke yok, cam gibi tertemiz, gururumu kıracak hiçbir şey olmadı. Tanrı bilir niçin hayatım böyle harcandı gitti.”

“Hatıralar mutlu bir hayatın hatıraları olursa güzeldir; insana güç kapanmış yaraları hatırlatınca acı şeylerdir.”

Öğrenciler Okullarda Üniforma Giymeli Mi?

 

Öğrenciler Okullarda Üniforma Giymeli Mi?

 

Her çocuk değerli ve biriciktir. Her çocuğun maddi durumu farklı olabilir. Kimi zengin, kimi orta halli, kimi ise yoksul olabilir ama okul her çocuğun eşit olarak kabul edildiği eğitim ve öğretim yuvasıdır. Okula gelen her çocuk okul kıyafeti ile gelmeli, yani üniformasını giymelidir. Çünkü okulda farklılık olmamalıdır, çocuklar arasında kıyafet ayrımı kesinlikle olmamalıdır. Öğrenciler okulda üniforma giymelidir. Böylece kimsenin kimseden üstün olmadığı duygusu çocuklara hissettirilmeli ve her çocuk da kendini iyi hissetmeli ve kötü duygular hissetmemelidir.


 Okula farklı kıyafetler ile gelindiği zaman sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Örneğin a kişisi çok kaliteli bir kıyafet  giymişken b kişisi normal bir kıyafet giymiş, c kişisi de çok eski bir kıyafet giymiş olabilir. Bu durumda kıyafeti yeteri kadar güzel olmayan çocuk kendini eksik hissetmeye başlayacak, bu durumu ailesine bildirecek ve maddi durumu olmayan ailelerin ebeveynleri de bu durumdan kendini sorumlu tutacak ve aile içinde bile sıkıntılara yaşanmaya başlayacaktır. Öyle aileler vardır ki bırakın kaliteli kıyafet almayı evine ekmek bile götüremeyenler vardır.


 İşte bunlar için okullarda tek tip kıyafet olmalı, her çocuk aynı üniformayı giymeli ve böylece eşitlik sağlanmalı ve her çocuk kendini değerli ve biricik hissetmelidir. Bunu hissettirecek olan da okul idaresinin aldığı sağlam ve güzel kararlar olacak yani tek tip kıyafet olacaktır. Böylece ne aileler zor duruma düşecek, ne çocuklar, ne de öğretmenler.

Çocuk Olmanın Zorlukları Nelerdir Konulu Konuşma

 

Çocuk Olmanın Zorlukları Nelerdir Konulu Konuşma


Dünyaya gelmiş olan her çocuğun temel hakları vardır. Yaşam hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı gibi. Çocuklar kendi istekleri ile değil ebeveynlerinin istediği ile dünyaya gelir. Onları dünyaya getiren ebeveynlere düşen sorumluluk da onları en iyi şekilde yetiştirmek, yaşamak hazırlamak ve her şeyden önce onlara koşulsuz sevgiyi hissettirmektir. Çünkü her çocuğun ilk olarak sevgiye ihtiyacı vardır. Daha sonra onların temel gereksinimlerini karşılaması gereken kimseler de yine aileleridir. Çocuk iyi bir ailede dünyaya geldiyse, onu seven, onun tercihlerine saygı gösteren, ona zorbalık yapmayan, onu olduğu gibi kabul eden anne ve baba varsa çocuk olmak çok güzel bir şey olur.


 Çünkü gerçek anlamda çocukluğunu yaşayabilen kimseler hayata her daim bir sıfır önde başlar.  O çocuk için çocukluk muhteşem olur. Çünkü nitelikli ailelerin çocukları da nitelikli olur. Onlara güzel örnek vardır karşılarında. Çocuk olmanın zorlukları bana göre çocuğuna iyi bakamayan, ona sevgiyi hissettiremeyen, onu olduğu kabul etmeyen ailelerde gözlemlenir diyebiliriz. İşte o zaman böyle ailelerde dünyaya gelen çocuklar ne yazık ki çocukluğunu yaşamadan hemen hayat atılmak zorunda kalırlar ve hayatın her zorlukları ile karşı karşıya kalabilirler. Çocukluğunu zamanında yaşamayan her birey ileride ne kadar iyi duruma gelirse gelsin hep çocukluğuna olan özlem vardır içinde bu asla bitmez. 


İşte böyle çocuklar için yaşam çekilmezdir ve zordur. Allah her çocuğu iyi ailelere denk getirsin ve çocuğuna bakmayacak olan anne ve babalar da lütfen çocuk yapmasın. Çünkü çocuklar bu dünyanın çiçekleri, parlayan yıldızları, geleceğin aydınlarıdır. Anlatacaklarım bu kadardı. Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.

İyi İnsan Nasıl Olunur?

 

İyi İnsan Nasıl Olunur?


İnsan olabilmenin en önemli özelliklerinden biri de merhamet duygusuna sahip olması, güzel ahlaklı, dürüst ve güvenilir olmasıdır. İyi insan olmak hiç de zor  değildir. Baka insanlara zarar vermeden yaşarsan, insanların arasını bozmak yerine insanların arasını yaparsan, iftira atmaktan uzak durursan, gıybetten uzak durursan iyi insan olursun. İyi insan olmanın en önemli koşulu ise adaletli olmaktır. Bir kişiye belki imkanınız olmadığı için yardım edemezsiniz ama bir olay karşısında sessiz kalmamalısınız, adaleti tercih etmelisiniz. Yani adaletten yana olduğunuz zaman gerçek anlamda olgun ve iyi bir insan olursunuz.


 Yalancı olmak, edepli olmak, bencil olmamak iyi insanların özelliklerindendir. İnsanı iyi yapan en önemli özellikleri güzel bir yüreğe sahip olmasıdır. Yaptığı iyilikten karşılık beklemeyendir. İnsanlara karşı kin ve öfke beslemeyendir. Hak yolunda, barış yolunda gidendir. İnsanları dili ile sokmayan, dili ile zehirlemeyendir. Davranışlarında özverili olursan, ahlaki değerlerin tutarlı olursa, cömert olursan, içten ve samimi davranırsan iyi insan olunur. İyi insan olmak için hoşgörülü olmak gerekir, başka insanların yaşamına saygılı olmak gerekir, empati kurma becerisine sahip olmak gerekir. İyi insan affetmeyi bilmelidir, sorumluluk alır, eri geldiği zaman fedakarlık yapmaktan çekinmez, olumlu ve iyimser olur. İyi insan olmak için kimsenin güvenini boşa çıkarmamalıyız. Doğru, dürüst, güvenilir, adaletli ve haktan yana insan olmalıyız. Ön yargılı olmamak gerekir.


 İnsanları yargılamadan önce anlamaya çalışmalıyız. Sözle iyi olunmamalıdır, davranışlar ile iyi olduğumuzu göstermeliyiz. İyiliği başkalarına gösteriş için yapmayan kimseler iyi insandır. İşte tüm bu özelliklere sahip olduğumuz zaman gerçek anlamda insan olmuş oluruz. İyi insan olmak ile ilgili şu sözü de aklımızda bulundurmalıyız: Arada bir aynaya bakmalı insan güzel miyim diye değil insan mıyım diye der Tuncer Kurtiz. İşte bu vasıflara sahip olursak iyi insan oluruz.

Zenginlik ve Mutluluk Arasındaki İlişki Nedir?

 

Zenginlik ve Mutluluk Arasındaki İlişki Nedir?

 

İnsan mutlu olmak ister. Mutlu olmak için insanların gereksinimlerini karşılaması gerekir. Bu gereksinimlerinin karşılanması için paraya ihtiyaç vardır. Para olunca isteklerimize ve ihtiyaçlarımıza daha çabuk ulaşırız ve kimseye muhtaç olmayız. Paramız çok olursa, arsamız, evimiz, arabamız olursa zengin oluruz ve kendi kendimize yeter hale gelmeyip çevremizdekilere yardım etmeye başlarız.. İnsan zengin olunca mutlu da olabilir. Yeter ki aklını kullansın ve sahip olduklarını bir anda harcayıp bitirmesin.

 

Yoksulluk zor bir şeydir. Evde ihtiyaçlar karşılanmadığı zaman illaki aile içinde bir zaman sonra sorunlar yaşanmaya başlayacaktır. Çünkü para olmayınca açlık olur, mutsuzluk olur ve başka insanlara muhtaç hale gelme olur. Bu da aile içinde sorunlara neden olur ve ailedeki huzur bozulur. Zaten ne olursa yoksulluktan oluyor ve yoksulluk geçimsizliği de beraberinde getiriyor. Bunun için insan zengin olunca mutlu da olur. Zenginlik ile mutluluk arasında doğrudan bir ilişki vardır diyebiliriz ama mutlu olmak için de sadece zenginlik yeterli olmayabilir. Yani zenginlik ve mutluluk arasındaki ilişki  bu durum kişiye göre değişebilir. Mesela bazı kişilerin kendine yetecek kadar parası vardır, zengin değildir ama o kişi kendine yetebildiği için, başkalarına el açmak zorunda kalmadığı için mutlu olabilir.

 

Bazen insanlar küçücük bir şeyden bile mutlu olabilir ama bu mutluluk kalıcı olmayabilir. Kalıcı olması için de zenginlik olması şarttır. Çünkü zengin olunca başka insanlara da yardım edersin ce cömert olursun. Başka insanlara da yardım etmek sana manevi anlamda büyük haz veriri ve mutluluğun paylaşmak ile daha çok artar ve daha çok yardım eder, daha çok insan olursun. İnsan zengin olunca daha çok çevresi olur, daha çok seyahat eder ve her yeri gezerek mutluluğuna mutluluk katar.