Adalet İle İlgili Konuşma Örneği

 Adalet  İle İlgili Konuşma Örneği


Adalet; Hak ve hukuka uygunluk, hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme, doğruluktur. Ya da kısaca adil olma durumu denilebilir. Bir toplumda adaletin temel ilkeleri yerine getirilmiyorsa o toplum çürümeye başlamış  demektir.

 Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım!

Toplumda adalet varsa huzur ve mutluluk vardır. Çünkü adalet bir toplumun oksijenidir. Demokrasi ve barış, toplumdaki bireylerin adalet duygularının gelişerek vicdanlı olabilmeleriyle mümkündür. Gelişmiş ve modern bir toplum için adalet her şeyden önce gelmelidir. İnsan hakları, adalet gibi kavramlar insanın zihnine ve kalbine işlememelidir. Bir toplumda adalet olmadığı zaman, liyakat yok olduğu zaman o toplumda kaos ortamı oluşur.


 Adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir memlekette güçlü olan güçsüz ve mazlum olanın hakkına göz diker ve bu da güçsüz olan kişiyi daha da yoksul duruma düşürürken, zengin ve zalim olanı da daha da zenginleştirir ve böyle bir toplum da  kokuşmaya başlar. Bu kokuşmanın olmaması için devlet adaleti tam anlamı ile uygulamalı, adalet Hz Ömer’in adaleti gibi olmalıdır. Kimsenin canı yanmamalı, kimsenin emeği çalınmamalıdır. Hak edene hakkı verilmeli, zalimlere, kendini akıllı zanneden hadsizlere haddi bildirilmelidir.


Sevgili öğretmenim!

Adaletin yasama, yürütme ve yargı eliyle, etkin bir şekilde ve tüm bireylerin özel durumlarına uygun olarak sağlanması gerekir. Haksızlığı tercih etmek ve kişisel yararları adaletin önünde tutmak, kişinin vicdanında yer alması gereken adalet duygusunu zedeler, bu da toplumsal düzeni bozar. Adalet en çok da devlet yöneticilerine yakışır. Çünkü devlet yöneticisinin yetkileri daha çoktur ve istediği anda adaletsizliğin önüne geçebilir ve hayır diyebilir. Anne babalar, öğretmenler, toplum içinde farklı meslekleri yapan her birey adaletli olmalı ve adaletin yolundan ayrılmamalıdır. Adaleti ile ilgili şu söz de çok önemlidir: “Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir. ” Pascal


Sevgili dinleyiciler!

Adalet olmadığı zaman kişilerin devlet yöneticilerine güveni kalmaz ve herkes kendi kafasına göre adaleti uygulamaya çalışırsa toplumda çatışmalar ve bölünmeler başlar. Bu olumsuzlukların yaşanmaması için devlet üzerine düşeni yapmalı, adalet her şeyden önce gelmelidir.

 

Büyüklerimize Nasıl Davranmalıyız? Sizin Büyüklerinizden Beklediğiniz Davranışlar Nelerdir?

 Büyüklerimize Nasıl Davranmalıyız? Sizin Büyüklerinizden Beklediğiniz Davranışlar Nelerdir?


 

Büyüklerimiz bizden yaşça büyük olan, görmüş geçirmiş deneyimli kimselerdir. Bizi bugünlere getiren başta ailemiz olmak üzere, çevremizdeki yakınlarımız, öğretmenlerimiz bize emeği geçen, bizim iyiliğimizi isteyen, yeri geldiğinde bize yol gösteren değerli kimselerdir. Bizde çok emeği olan başta aile büyüklerimize ve öğretmenlerimize çok saygılı olmalıyız ve onlara karşı saygısızca davranışlar içine girmemeliyiz. Özellikle de anne baba ile alay etmek, onlara bağırmak, onları küçümsermiş gibi tavırlar içinde olmak son derece çirkin ve ahlaksız davranışlardır. Öğretmenle dalga geçmek, jest ve mimikleri ile öğretmeni sinir etmeye çalışmak da büyük bir yanlıştır. Büyüklerimiz saygıdeğer kişilerdir. Onlara karşı terbiyesizlik yapılmamalı, insan gibi olunmalıdır.


Küçüklerin büyüklerden beklediği davranışlar ise şunlardır:

Aile içindeki tartışmalara şahit olmak, özellikle de anne ve babanın  çocukların yanında tartışmaları ve birbirlerine bağırmaları çocukları kötü  etkilemekte ve çocukların psikolojik sorunlar yaşamasına neden olmaktadır. Anne ve babanın çocuğu özellikle de komşu çocukları ile, yakın arkadaşlarının çocukları  ile kıyaslaması çocuğu üzmektedir. Özelliklede yakın kişilerle çocuğun kıyaslanması çocuklar arasında nefret duygusunun gelişmesine neden olmakta ve bu da düşmanlığa neden olmaktadır. 


Çocuk elbette rekabet içinde olmalı ama bu rekabet tatlı bir rekabet olmalı  bu kişi x ya da y kişisi  olmamalıdır. Aileler bu konuda çocuklara baskı kurmamalıdır. Anne ve baba kendi aile içi sorunlarını, dertlerini küçücük çocuklara anlatmamalı, kendilerine acındırmaya çalışmamalıdır. Çünkü anne ve babası üzülen çocuk daha çok üzülmekte ve daha çok yara almaktadır. Belki büyükler anlattıkları olaylardan daha sonra  bu kadar etkilenmeyecek ama çocuk onların anlattıklarını belki de uzun yıllar unutmayacaktır. Onun için dikkatli olunması gerekir.

 

Anne ve babalar çocuklara sürekli maddiyat ile ilgili şeyler söylememelidir. Bak senin için en iyisini aldım, yediğin önünde yemediğin ardında diye onu üzen ve yaptığı iyilikle onu rencide etmeye çalışan davranışlar içine girmemelidir. Çocuklar böyle olunca kendilerini aileye yük gibi görmekte ve bu duruma çok üzülmektedirler. Çocukları koşulsuz sevmek gerekir. Onlara şefkat ve merhamet göstermek gerekir. Çocukların istediği şey sevgidir, ilgidir, onlara ayrılacak zamandır.

Yaz Dostum Şarkısında Hangi Erdemli Davranışların Yapılması Gerektiği Mesajı Verilmiştir?

 Yaz Dostum Şarkısında Hangi Erdemli Davranışların Yapılması Gerektiği Mesajı Verilmiştir?


Barış Manço’nun şarkısı olan Yaz Dostum çok anlamı ve insanlara mesaj veren bir şarkıdır. Bu şarkıda şu erdemlerden bahsedilmiştir:

Güzel olan şeylerin kıymetini bilinmeli ve güzel olan şeylerin peşinden koşulmalıdır. Yani güzel ahlak, güzel huy, örnek davranışlar gibi. Bu dünyanın gelip geçici olduğu vurgulanmıştır. Herkes öldükten sonra bu dünyadan hiçbir şey götürmeyecek, her şeyimiz geride kalacaktır. Onun için dünya malına çok kanmamak gerekir. Her zaman iyilikten yana olunmalıdır. Yardımsever olunmalı, merhametli olunmalı, paylaşımcı olunmalıdır. 


Cömertlik insana en çok yakışan erdemlerden biridir. Çalışan olmak gerekir, ömrü boş yere tüketmemek, ardında güzel işler bırakmak gerekir. Yoksullara, yetim ve öksüzlere sahip çıkmak gerekir. Yani insan gibi davranmak gerekir ve iyi insan olmak gerekir. Haklının ve haksızın karışmaması için haktan yana olmak gerekir .



Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi?

Yaz dostum selam almayana yiğit denir mi?

 Yaz dostum altı üstü beş metrelik bez için

 Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?

 

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı

Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı

 

Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile

Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile

Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu

Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı

 

Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı

 Yaz dostum Barış söyler kendi bir ders alır mı?

Yaz dostum su üstüne yazı yazsan kalır mı?

Yaz dostum bir dünya ki haklı haksız karışmış

Yaz dostum boşa koysan dolmaz dolusu alır mı?

 Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı

Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı

 

Yaşar Kemal Sözleri

 

Yaşar Kemal Sözleri

İnce Memed, Teneke, Orta Direk,  Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu, Ağrı Dağı Efsanesi vb gibi çok sayıda eserler yazarak bizlere çok güzel eserler bırakmıştır. Onun romanlarını Anadolu uygarlıklarının yarattığı birikimler ve halk dilinin değerleri açısından
incelemek gerekir.


Yaşar Kemal sözleri şunlardır:

“İnsanın içindeki adalet duygusunu köreltirsek, insanın insana saygısı kalmaz. İnsanın insana itimadı, hürmeti kalmayınca da bir yerde insanlık çok şey kaybeder, hayat çirkinleşir.”

“Bütün insanlar kuşkusuz, korkusuz, çıkar düşünmeden, düşmanlık geçirmeden içlerinden baksalar birbirlerine... İnsan, ne olur biliyor musunuz sıcacık bir bahar güneşinin bahtiyarlığında duyar kendisini... Bahar güneşinde bir sevinç içinde gerinir. İnsan bir bahar çiçeği temizliğinde olur.”

“Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim.”

“Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıp da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.”

“”İnsan, evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.”

“Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler.”

“İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”

“Bir kimseden mi kaçıyorsun, bir düşman mı bekliyorsun, koy kulağını toprağa dinle. Karşı, uzak tepenin arkasından giden atın nal seslerini yanındaymış gibi duyarsın.”



“Her bir şey onarılır, aşağılanmış, kendi gözünde kendini aşağılamış, dedikodu namussuzluğuna başvurmuş insanın çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu onarılmaz.”

“Belki bir yerlerde, bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır, kim bilir belki.”

“Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır. Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar. Leş gibi...”

“Bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlü, sağlam, haklıdır. Zulmü kadar zalim, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır.”

“Hep işe yüzeyinden bakmak, işte bu kötü. Neyi alırsak alalım elimize, derinine inmiyoruz. Derine gitmek bir çaba işidir. Dışta ne görürsek, ne gözümüze çarparsa, işte bu budur deyip işin içinden sıyrılıyoruz.”

“Polise taş attıkları için çocuklar tutuklanıyor. Bugünkü yöneticiler işine gelmediği zaman çocukları da hapsediyor. Çocukları hapsetmesinler diye, ‘Çocuklar bu işlerle uğraşmayın’ demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Ayıp oluyor bu da çok; çocukları küçümsemek oluyor. Benim için çocuk, çocuk değildir, bizim gibi insandır. Ben, ‘Çocuklar İnsandır’ diye de bir kitap yazdım. Çocukları, çocuk diye bunlar küçümsüyorlar, nefret ediyorum bundan. Çocuklar da küçük görünerek normal insan olamıyorlar. Doğal insan yetişmiyor çocuklar. Böyle bir dünyada savaş da durmuyor.”

“Dünyanın ucunda bir gül açmış, efil efil esen yele merhaba. Karanlığın sonu bir ulu şafak, sarp kayadan geçen yele merhaba.”

“Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır, bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.”

“O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna insanın piçine kaldık.”



“Küreselleşme ‘tek tip insan’ yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur”. Bu felâketin önlenmesi için ‘demokrasi’den başka çare de yok.”

“Bir yazarın sorunu yalnızca umut vermek değildir. İnsanların yaşadığı derin ve birbirinden farklı sorunlar vardır. Onun için bir yazar insanların macerasını çok iyi bilmelidir. Ancak insanların macerasını çok iyi bilen bir yazar iyi bir yazardır. Bu romanın bitişi yazara ait bir bitirmedir. Yazar böyle bitirmek istemiştir. İnsan çok zengindir, başka bir yazar başka türlü bitirecektir.”

“Zulüm edenler kafirdir. Zulüm görüp de karşı koymayanlar, seyredenler, boyun eğenler de kafirdir. Cennet zulme karşı koyan, kötülüklere, ne için olursa olsun karşı koyan kişinin ayağının altındadır.”

"İşte böyle kedim" dedi, "İnsanı insan eden ne kadar içimizdeki sevgiyse de, tanrı bunu böyle söylemişse de ondan daha çoğu acımadır. İnsanı insan yapan da, sevgiyi sevgi yapan da acımadır. Öyle değil mi arkadaş?" diye seslice söylendi.”

“O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.”

“Koca adamların çocukları dövdüğü, ötekilerin de bön bön baktığı bir ülke çürüktür, ölmüştür.”

Filistin Mescid-i Aksa İle İlgili Söylenmiş Sözler

 Filistin Mescid-i Aksa İle İlgili Söylenmiş Sözler


İsrail ve Filistin arasındaki savaş yıllardır devam etmektedir. Filistinliler kendi öz topraklarından sürülmeye çalışılmakta, zalim İsrail’e ise Amerika Birleşik Devletleri destek olmaktadır.

Filistin ile ilgili söylenmiş sözler şunlardır:

“Allah’ın mescidlerinde, O’nun adının zikredilmesini engelleyip, onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır?” (Bakara 114)

“Yıkılasın İsrail! Enkazını göreyim! Sana ülke diyenin, yüzüne tüküreyim!” (Necip Fazıl Kısakürek)

“Bir gün gelecek İsrail’e öyle bir tokat atacağız ki, bütün hayatı gözlerinin önünden GAZZE ŞERİDİ gibi geçecek.” (Necmettin ERBAKAN).


“Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki?” (Selahaddin Eyyûbî).

“Kudüs… Bir sınav kağıdı… Her Mü’min kulun önünde…” (Cahit Zarifoğlu)

“İsrail diye bir devlet yok ki başkenti olsun.” (Kim Jong-un)

Kudüs Mekke’dir, Medine’dir. Mekke Kudüs’tür, Medine’dir. Medine de Kudüs’tür, Mekke’dir. (Nureddin YILDIZ)

Müslüman yürekler bilirim daha, Kızdı mı Cehennem kesilir, Sevdi mi Cennet. (Erdem Bayazıt)

“Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. “(Âl-i İmran 139)

Biz Müslümanlar için, mübarek beldelerimizi korumak imkan değil, iman meselesidir. (Recep Tayyip ERDOĞAN)

Yahudilerle savaşacak ve onları öldüreceksiniz. Öyle ki taş dahi ey Müslüman! Yahudi arkamda gel öldür onu diyecek! (Buhari cihad 94)

Allah’ın evi esaret altındayken, Selahaddin nasıl kendi evinde yatar? (Selahaddin Eyyûbî)


"Kudüs’ü savunmak, gerçek bağımsızlığı savunmaktır." (Nuri Pakdil)

“Uyku bölünmüyorsa Gazze ile, Suriye deyip yemek boğaza durmuyorsa, ve kahkaha yarım kalmıyorsa Arakan diyerek, Ey iman edenler, iman ediniz! “(Serdar Tuncer)

Yardıma Muhtaç İnsanlar İçin Neler Yapıyorsunuz?

 Yardıma Muhtaç İnsanlar İçin Neler Yapıyorsunuz?


Yardıma muhtaç insanlara yardım etmek, onları utandırmadan yardımlarını gönül alarak yapmak insana yakışan  erdemli davranıştır. Hiç kimse yoksul olmak istemez, kimse bir başka  kimseye muhtaç olmak istemez  ama hayat koşulları kimi nerede, ne zaman , ne şekilde, kime muhtaç edeceğini gösterir  insana. Çok zenginken bir anda beş parasız kalabilirsin.


Yardıma muhtaç insanlar için ailemle birlikte  çeşitli faaliyetlere katılıyoruz. Örneğin; huzur evinde yardıma muhtaç olan insanlara, sevgiye, ilgiye muhtaç olan insanlara çiçek götürüyorum ve oradaki insanlara şeker alıyorum, çikolata alıyorum ve hasta bakıcılara vererek yaşlı teyzeleri ve amcaları elimden geldiğince  mutlu etmeye çalışıyorum. Sınıfımda maddi durumu olmayan arkadaşlarım  olduğu zaman bunu anneme söylüyorum. Annem pankek, kurabiye, poğaça yaptığı zaman yoksul olan arkadaşlarımla paylaşıyorum ve bazı günler arkadaşlarımı evimize çağırarak onlarla annemin yaptığı yemeği paylaşıyorum. 


Ülkemizde bir doğal afet olduğu zaman hemen kumbaramdaki paraları afet yerine gönderiyorum ve orada muhtaç insanlar için o azcık paralarımla küçük de olsa bir şey yapılması beni çok mutlu ediyor. Yardıma muhtaç olan kim varsa elimden geldiğince, gücüm de yettiğince yardım ederdim.

 Not: Ortaokul birinci sınıf çocuğunun yardıma muhtaç insanlar için neler yaptığı ile ilgili yazısıydı.