Peygamberimiz ve Nezaket Kuralları İle İlgili Kompozisyon

 Peygamberimiz ve Nezaket Kuralları İle İlgili Kompozisyon


Hz Muhammed alemlere rahmet olarak gönderilmiş, güvenilirliği ve güzel ahlakı ile tanınmış bir insandır. O güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiş bir Peygamberdir. Efendimiz her zaman yumuşak huylu bir insandı. İnsanlara bağırmaz, kibirli davranışlar içine girmezdi. Az ve öz konuşmayı severdi. Çok fazla konuşmayı sevmezdi. Çok konuşanın çok yalan da ortaya atabileceğini söylerdi. Bunun için diline hakim olur ve dilin afetine uğratmazdı kendini.


Hz Muhammed insanlara değer verirdi.  Doğru sözlüydü. Kaba davranışlar içinde bulunmazdı. Nezaketi asla elden bırakmazdı. Her daim kibar ve asildi. kimsenin arkasından konuşmazdı, yardımseverdi, güler yüzlüydü, çalışkandı, yumuşak ve tatlı sözlüydü, başkalarının ayıpları ile uğraşmaz, onları örterdi. Yüksek sesle konuşmayı sevmez, kahkaha atarak gülmezdi. O daha çok tebessüm etmeyi sever ve tebessüm etmenin de bir sadaka olduğunu anlatırdı yanındakilere. Kendisine soru sorulduğunda bunu en güzel şekilde cevaplardı ve kişinin iyi anlaması için ses tonunu güzel ayalardı. Arkadaşlarına güzel unvanlar verir, onları hoşlarına giden isimlerle çağırırdı. Cenaze namazlarına katılırdı. Büyük günah işleyen insanları sessizce dinler ve onlar hakkında hüküm vermezdi. 



Daima güler yüzlüydü. Birisiyle karşılaştığında o yüzünü başka yöne çevirmeden kendisi yüzünü çevirmezdi. Misafirlerini kapıya kadar uğurlardı. Önünde oturan kişiye doğru ayaklarını uzatmazdı. Kimsenin sözünü kesmezdi. Hastaların ziyaretine gider ve onlara hal hatır sorar, onların gönlünü alırdı. Kendisini ziyarete gelenlere ikramda bulunurdu. Karşılaştığı kişiye önce kendisi selam verirdi. Yeri geldiğinde konuşur, yeri geldiğinde susardı. Kibirli bir insan değildi. Şefkat ve merhamette güneş gibi bir Peygamberdi. Kalp kırmazdı ve kalp kırmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu şu sözü ile dile getirmiştir: Kim birinin kalbini kırıp, onu ağlatırsa; o kişinin bedduasından sakınsın. Çünkü gözyaşı yere düşmeden ne dilerse olur." diyerek kalp kırmanın kötü bir şey olduğunu söylemiştir.


Ahlak Kurallarına Uyulmayan Bir Toplumda Ortaya Çıkabilecek Sorunlar Nelerdir?

 Ahlak Kurallarına Uyulmayan Bir Toplumda Ortaya Çıkabilecek Sorunlar Nelerdir?


Dürüst olma, güvenilir olma,  alın teri ile çalışıp kendi paranı harcama, merhametli olmak, empati kurmak, ben değil biz anlayışı ile hareket etmek, insanlarla alay etmemek, kibirli olmamak, dedikoducu olmamak, insanların fiziki görünüşleri ile dalga geçmemek, riyakarlıktan uzak durmak, olduğun gibi görünmek vb gibi çok sayıda erdemler vardır. Bunlar ahlak kurallarını da kapsar. Bir toplumda ahlak kurallarına uyulmadığı zaman o toplum temelinden sarsılmaya başlar. 


Toplumda bozulan ahlak o toplumun diğer alanlarda gelişmesini de engeller. Çünkü bir toplumda ahlak yoksa, her türlü  ahlaki olmayan eylemler varsa güçlü olan güçsüzü ezer, insani değerler yok olur, sevgi yok olur, saygı yok olur. Bunun sonucunda da  toplum diye bir şey ortadan kalkar. Toplumda kaos ve karmaşa olur. Bu da toplumun huzursuz olmasına neden olur. Onun için her toplum kendi ahlak kurallarına uymalıdır ve o kuralların dışına çıkmamalıdır. Toplumda ahlak kurallarına uyulmadığı zaman kişi dışlanır ve o kişiye değer verilmez, güven duyulmaz ve o kişi adam yerine konulmaz.


 Toplum düzeninin sağlanması için ahlak kurallarına saygı göstermek ve o kuralları hayatımızda uygulamak gerekir. Bütün güzelliklerin temelinde sevgi, saygı ve ahlak yatar. Bunlar olmadığı zaman insanlık değer kaybeder ve insan insana dayanmaz, güvenmez ve her türlü sorunlar ortaya çıkar ve bu da toplumu dağıtır.

Cumhuriyet'in 100. Yılı İle İlgili Kompozisyon Örneği

 Cumhuriyet'in 100. Yılı İle İlgili Kompozisyon Örneği


Osmanlı Devleti yıkılmak üzereyken İtilaf Devletleri vatan topraklarımızı işgal etmek için dört taraftan ülkemizi kuşatmıştı. Vatan topraklarımız için her türlü hainlik  planlanmış ve toprak bütünlüğümüz bölünmeye çalışılmıştı. Bir yandan Anadolu halkının yoksulluğu  öte taraftan savaşın getirdiği zorluklar insanlarımızı güç duruma düşürmüş ve çok zorluklar çekilmiştir. Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve milletimiz sayesinde vatan toprakları işgalden kurtarılmış ve bağımsızlığımız elden gitmemiştir.


 Ülke kurtarılmıştı ama yönetim sisteminin de değişmesi gerekiyordu. Saltanat sisteminde liyakat yoktu, babadan oğula yönetim olduğu halkın  hiçbir egemenliği yoktu. Bunun için de cumhuriyet geçilmeliydi ve nitekim de çok büyük zorluklarla yeni yönetim sistemine geçildi. Atatürk yenilikçi bir liderdi. Yapılamaz denilen şeylerin çoğuna yapılacaktır denildiğinde en yakın arkadaşlarından bazıları bile ona inanmamış ama o dediğini yapmış ve cumhuriyet yönetimine geçilmiştir. Çok büyük yol kat edilmiştir. O yıllarda ülkemiz bilim ve teknoloji alanında da geriydi ve Anadolu’da hiçbir şey yoktu. Ne tarım araçları, ne teknolojik araçlar vb. Üretim yoktu, ulaşım gelişmemişti, doğru düzgün yol bile yoktu. Yani cumhuriyet kurulduğunda ülke bir iki yüzyıl geride kalmıştı. Maddi imkanlar iyi değildir.  Para ele geçtikçe ülke daha iyi hale getirilmeye çalışıldı ve kısa zamanda Mustafa Kemal Atatürk ülkesini daha bayındır hale getirdi.


İşte tüm bu zorluklara rağmen Mustafa Kemal liderliği ve askerlik yönü ile kararlı davranmış, cesaret göstermiş ve umudunu yitirmeden büyük yenilikler yaparak adını dünya tarihine yazdırmıştır. Cumhuriyet ülkemize bir çok yenilikler getirmiştir. Cumhuriyetin en büyük kazanımız, Mustafa Kemal'in en büyük vasiyeti akıl ve bilim olmuştur. Akıl ve bilim yolundan gidip cumhuriyete sahip çıkmak ve ülkemizi daha gelişmiş bir ülke haline getirmek hepimizin boynunun borcudur. Gelin cumhuriyetin bize neler kazandırdığına hep birlikte göz atalım:


Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verildi.

Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı

Tarımda yeni aletler kullanılmaya başlandı.

Köylere kadar elektrik ve telefon götürüldü.

Köylülerin üzerinde ekonomik bir yük olan Aşar vergisi kaldırıldı.

Yurdumuzun her tarafından yollar, köprüler, barajlar, limanlar, fabrikalar, hava alanları, demir yolları yapıldı.


Kılık kıyafette düzenlemeye gidildi.

Tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. 

 Soyadı Kanunu çıkarıldı.

Tevhidi Tedrisat Kanunu ile öğretimin birleştirildi.

Üniversite öğreniminin çağa uygun şekilde düzenlenmesi

Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak üretim yapılabilmesi için sanayi kuruluşlarının kurulması

Köylülerden alınan aşar vergisinin kaldırılması

Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumlarının kurulması

Daha çok sayıda yenilikler yapıldı ve cumhuriyet sayesinde ülkemiz daha çok gelişti ve ilerledi. Halkın egemenliği, halkın iradesi ön planda oldu. Halk yönetimini beğenmediği bir yöneticiyi seçimle tepeden indirmesini bildi. Cumhuriyet özgürlükleri artırdı  ve daha çok sayıda güzellikler getirdi. Cumhuriyet'in 100. yılını şanına uygun olarak kutlamalıyız ve bu vatan için her bir cana minnettar olmalıyız. Çünkü onlar olmasa bizler asla olmazdık.

Vatan ve Dil Sevgisini Anlatan Atasözü, Özdeyiş ve Deyimler Tespit Ediniz.

 Vatan ve Dil Sevgisini Anlatan Atasözü, Özdeyiş ve Deyimler Tespit Ediniz.


Vatan sevgisi sevgilerin en kutsalıdır. Dil sevgisi de vatanımın içinde yer aldığım için benim kimliğimdir. Dil bir milletin aynasıdır, öz benliğidir. Vatan olmasaydı özgür olmazdık ve ana dilimiz diye bir şey de olmazdı. Vatan toprakları nice şehit kanları ile kazanılmıştır. Onun için bastığımız yerleri toprak diyerek geçmemeli, toprağın altında binlerce kefensiz yattığını her daim aklımızda ve kalbimizde bulundurmalıyız.

 

Vatan sevgisi ile ilgili atasözleri:

“Ezan dinmez, bayrak inmez, vatan bölünmez.”

“Bülbülü altın kafese koymuşlar vatanım da vatanım demiş. “

“Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz.”

“Yad elde beylik sürmeden,  yurtta züğürt gezme yeğdir.”

“Yurdun otlusu kutlusundan yeğdir.”

 

Vatan ile ilgili özdeyişler:

“İnsan vatanını sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı vatan sayesinde kaimdir.” Namık Kemal

“Vatan bir milletin evidir.” Ahmet Mithat

“Bir memleketin saha bakımdan büyüklüğü onun gerçek büyüklüğünü ifade etmez ve bir milleti millet yapan arazisi değildir.” Thomas Henry Huxley

“Vatanseverlik; feragat işidir, vatanını seven, vazifesini yaparken beklemez.” L. Kossuth

“Vatanı için ölmüş bir insan mesut insandır.” Virgilius

“Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz, lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi, asla affetmeyiniz.” Hz. Ali (r.a.)

“Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa, vatandır.” M. Cemal Kuntay


“Vatan sevgisi, ruhları kurtaran en kuvvetli rüzgârdır.” Atatürk

“Vatansever kadar değerli bir insan göremem.” Ernst Toller

“Vatan sevgisi imandan gelir.” Hz. Muhammed.

Ülkenizin sizin için ne yapabileceğini değil; sizin ülkeniz için ne yapabileceğinizi sorun. John F. Kennedy

“Bu vatan toprağın kara bağrında, sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca, onun uğrunda, kendini tarihe verenlerindir.” Orhan Şaik Gökyay.

“Vatan için ölmek de var, fakat borcun yaşamaktır.” Tevfik Fikret.

“Akıllı ve iyi niyetli insanlara özgü bir ada olması için neler vermezdim;  öyle bir yer olsa ben bile vatansever kesilirdim.” Albert Einstein.

“Vatan için yaşamak, vatanın terakki ve tealisine çalışmak da vatan için ölmek kadar şereflidir. “Gerigori Petrof

 

Vatan ile ilgili deyimler:

Yurt edinmek,  vatan tutmak, yeri  yurdu belirsiz olmak.


 

Dil ile ilgili atasözleri şunlardır:

 

* “Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok?”

* ”Bir ağızdan çıkıp (çıkan) bin dile (ağza) yayılır.”

* Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim.”

* Bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz)”


 

Dil ile ilgili özdeyişler

“Başların belası, dillerden gelir.” ( Nizami )

“Dillerini yitiren uluslar, ulusal bilinçlerini de yitirirler.” (O. Hançerlioğlu).

“Kullanıldıkça keskinleşen tek alet dildir.” Washington Irwing

“Söz ok gibidir Senden çıktı mı, artık sen ona değil, o sana hakim olur.” ( İmam-ı Şafii)

“Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil gibidir.” ( Montaigne )


“Arkadaşlar, bizim ahenkli, zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır.” (Atatürk)

“Kalbi ile sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır. “( Mevlana )

“Bil ki, lehine söz taşıyan kimse aleyhine de taşır; sana nakleden, senden de nakleder.”  (Imam-ı Şafii)

“İnsan dilinin altında gizlidir.” (Hadis-i Şerif)

“Dizginsiz dil bela getirir.”  (Aiskbylos) 

“Tatlı dilli olanların dostları her gün biraz daha artar.” ( Hz. Ali r.a.)

“Haksız Eylemlerden Korktuğumuzdan Değil, Kaçınmak Doğru Olduğu İçin Kaçınmalıyız.” Sözünü Açıklayınız.

 “Haksız Eylemlerden Korktuğumuzdan Değil, Kaçınmak Doğru Olduğu İçin Kaçınmalıyız.” Sözünü Açıklayınız.

 

 Haksız eylem; hukuka aykırı olarak, bir kişinin mevcudiyetine veya malvarlığına zarar getiren eylemlerdir. Başka insanların mal varlığına zarar vermek, özel yaşamına müdahale  etmek, hırsızlık yapmak vb bunlar haksız eylemlerdir. Korku insanlara kötü şeyler yaptırabilir önemli olan korku ile devletin koyduğu kurallar ile hareket etmek, kendi iç sesindeki güzel ve ahlaklı olanı bulmaktır.


 Kendine güvenen, dürüst olan, işinin ehli olan, güzel ahlaklı insanlar haksız eylemlerden her zaman uzak durur. Haksız eylemlerden korktuğumuz için kaçınmamalıyız. Yapılan şey yanlış olduğu için, işin etiğine uygun olmadığı için kaçınmalıyız. Hukuktan, adaletten yana olmalıyız. Başka insanların malına, mülküne göz koymamalıyız. Yanlış olan işlerden kaçınmak doğru olan eylemdir. Korku ile düzen kurulmaz. Korku ile huzur ve adalet sağlanmaz. Onun için devlete gerek vardır. Devlet kamunun hakkını korumalı ve bilinçli vatandaşlar yetiştirilmelidir.


 Korkuya değil adalete ve güvenen dayanan sistem oluşturulmalıdır. Haksız eylem kişiye ve kişinin içinde yer aldığı düzene de de zarar verir. Örneğin; Bankada çalışan bir devlet memuru kimse görmesin diye hesabına kara para aktarmıyorsa bu onun dürüst olduğunu göstermez. Çünkü burada başkaları vardır. Ama o kişi banka soymanın etik bir davranış olmadığının bilincinde olduğu için, başkalarının malını çalmak ahlaksızlık olduğu için çalmıyorsa ve vicdanlı bir insan ise işte bu kişi korkak kişi değil dürüst ve güvenilir kişidir. Yani bu kişi haksız eylemlerden kaçınmak doğru olduğu için kaçan bilinçli ve dürüst bir vatandaştır.

Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan Kitabında Geçen Özlü Sözler

 Sabahattin Ali’nin İçimizdeki Şeytan Kitabında Geçen Özlü Sözler


Kitapta içimizde  şeytan olmadığını asıl şeytanın insanın kendi nefsi kendi iradesi olduğuna karara verilmiştir. Çünkü insan kendi isteği ile iyi yolu da kötü yolu da seçebilir. Seçim insanındır. Sen istersen için melek de olur şeytan da.

 

Kitapta geçen özlü sözler şunlardır:

 

“Yüksek insan dışına değil, içine kıymet verendir.”

“Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir.”

"Hayatın bir değişmeler silsilesi ve her değişmenin bir tekâmül olduğunu anlamayanlar yobaz kafalı insanlardır."

“Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?”

“Herkes ne diyecek?... Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki... Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı?”


"İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı."

“İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.”

“İnsan sevdiğini olduğu gibi sever, olmasını istediği gibi değil.”

“Bir insandan haksız yere şüphe etmek en korkunç şeydir. Aldanmak pahasına da olsa bunu yapmamalı.”

“Unutmayın ki, dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir.”

" Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz."

“Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamızı kesmektir!”

“İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...”

“Sanat bir ifadedir ; her devir, her medeniyet başka türlü duyar ve pek tabii olarak başka türlü ifade eder.”


"Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakâr diyoruz.”

"Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiğin şekil kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil mi?"

“Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir; halbuki biz bütün hüsnüniyetimizi (iyi niyetimizi) dostlarımıza saklayıp bunların dışında kalanları bir çırpıda ve kısa bir hükümle fena addediyoruz. (kabul ediyoruz)!..”

“Hayat dediğin başka nedir zaten? Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız.”

“İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.”