dinlemenin önemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dinlemenin önemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dinleme Becerisinin Gelişimi

İnsanlar tarafından elde edilen bilgilerin çoğu dinleyerek kazanılır. Öğrencilerin birbirleriyle iletişim kurabilmeleri için yaratıcı ve eleştirel olarak dinleme becerilerini geliştirmeye ihtiyaç vardır. Öğrencileri dinlediklerini anlamaya, ayırmaya, eleştirip değerlendirmeye götürecek beceri ve alışkanlıkların kazandırılmasında ana dili öğretimine büyük sorumluluklar düşmektedir.

Çocuklarda dinleme yeteneğinin gelişmesinin hangi evreleri kapsadığını, bir başka ifade ile nasıl bir süreç izlediğini öğretmenin bilmesi gerekir.
Bireyin kendi düşüncelerini katarak ve eleştirerek dinleyebilme becerisi kazanması ancak eğitimle gerçekleşir.

Dinleme eğitiminde en önemli faktör öğretmendir. “Öğrencilerini iyi birer dinleyici olarak yetiştirmeye çalışan öğretmenin bizzat kendisi iyi bir dinleyici olmalıdır. Eğer öğretmen ders içi ve ders dışı çalışmalarında, resmî ve özel temaslarında öğrencilerine dinleme konusunda iyi örnek olamıyorsa yetiştirdiği çocuklarda istenilen dinleme zevk, alışkanlık ve maharetlerini kolayca yerleştiremez.” (Kantemir, 1991, s.18) Onun için öğretmenlerin de bu konuda gerekli formasyonu kazanmış olmaları gerekir.

Dinleme eğitimi küçük yaşlarda başlatılmalıdır. Bu eğitim anaokullarında başlamalı ve her kademedeki öğretim kurumlarında sürdürülmelidir. Ülkemizde okul öncesi eğitim kurumları henüz yeterli sayıya ulaşmamıştır. Buna karşılık ilköğretimdeki okullaşmamız tamamlanmış sayılır. Öyleyse ilköğretimin birinci sınıfında dinleme eğitimi başlatılmalıdır. Okumaya hazırlık devresinde öğrencilere işittiğini ayırt etme becerisini geliştirecek bazı alıştırmalarla ilk dinleme alışkanlıkları kazandırılabilir. Öğretmenin, çocukların yaş ve ilgi seviyelerine uygun hikâyeleri yüksek sesle okuması, okunanlar üzerinde konuşulması, basit dramatizasyon faaliyetleri, çocuklarımızın çok erken yaşlarda dinleme becerisi kazanmalarına yardımcı olur.

“Dinleme becerisi öteki dil becerilerinden daha önce edinmeye başladığımız bir beceridir. Hamileliğin son aylarında bebeğin bazı sesleri işitmeye başladığı söylenmektedir.” (Ünalan, 1999, s.73)

“Çocuğun küçük yaşlardan itibaren tercih ettiği ve seçtiği sesler daha ziyade duygularına ve hayal gücüne bağlı olarak algıladığı seslerdir. Bu, zamanla değişerek ayrıntılara, mantık ilgilerine, doğru anlamalara bağlı dinlemeye yönelir. Çocuk, kendi düşüncelerini katarak ve eleştirerek dinleyebilme becerisine ancak ileri yaşlara doğru ulaşabilir. Çocuğun bilgi ve algılama becerisi ile dinleme becerisinin gelişmesi arasında doğrudan bir ilgi vardır. Çocuk, okul çağı öncesinde kendisine verilen basit kurallar çerçevesinde dinlediklerini uygulamaya çalışır. Zaman zaman da uygular.

Küçük yaşlardan itibaren çocuğun dinleme becerisinin gelişmesi çeşitli aşamalardan geçmektedir. İnsan, bebeklik çağında özellikle kendisine yapılan seslenmeler dışında şuurlu olarak dinleme yetisine sahip değildir. Ama bazı sesleri de dinleyebilir. Yine başlangıçta çocuk, dinlerken dikkat kesildiği bir anda dışarıdan gelen ses, ışık, hareket gibi uyarıcıların etkisiyle dinlemeden çabucak vazgeçer. Dinlerken kendi düşüncelerini ifade etme konusunda son derece sabırsızdır.” (Özbay, 2003, s.15)

Ana, baba ve öğretmenler, çocukların bu tutumlarını anlayışla karşılamalıdır. Çocuklar, konuşma ve dinleme eğitimi ile yönlendirilmelidir. Ailede verilen eğitim, çocukların dinleme yeteneklerinin gelişmesini etkiler. Dinlemede zihin etkendir. İyi dinleme yeteneği zeka derecesi ile doğru orantılı olarak artar.

Çocuk büyüdükçe kendi deneyimleriyle dinledikleri arasında ilgi kurmaya ve konuşmalara katılmaya başlar. Bu aşamada çocuk, dinlediklerine soru ve yorumlarla iştirak edebilir. Çocuğun dinleme becerisindeki bu gelişme ve algılama gücü ileri yaşlara kadar sürer.
 Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp

Etkili Dinleme İlkeleri


İyi dinleme ilkeleri ve onların nasıl uygulanacağı bilinirse, dinleme daha etkili olur.
Dinleme işi, dinleme durumunda bulunulduğunun fark edildiği anda başlar; duyulanların tartışıldığı ve yansıtıldığı sürece kendiliğinden devam eder. Sınıftaki dinleme başarısı, öğrencinin sınıfa gelmeden önceki davranış ve aktivitelerinden etkilenir. İşitilenlerin değeri, daha sonra onlarla ne yapıldığının anlam kazanmasıyla pekiştirilir.


Dinlemeye hazırlanma: Ruhumuz ve bedenimiz dinlemeye hazır olmalıdır. Konuya ilgi duyuyorsak ya da konuşulanları biliyorsak dinlemeye hazırız demektir. Derste öğretmenin anlatacaklarını anlamak için konuyu önceden anlamak gerekir.
İyi dinleyici konuşmacı ve konu hakkında bir şeyler öğrenerek veya onlar hakkında daha önce okuduğu veya duyduğu şeyleri hatırlayarak dinlemeye hazırlanır. İyi bir dinleyici, konuşmacıyı kolayca görebileceği ve işitebileceği bir yere oturmaya çalışır ve konuşmacı hakkındaki açık çeldiricileri atmak veya düzeltmek için elinden geleni yapar.
Dinleyici, konuşmacı veya konuya karşı kayıtsız ve olumsuz tutumları bir kenara bırakır. Diğer bir deyişle, berrak bir zihinle dinler. Eğer durum gerektirirse, not almaya hazırdır.


Konuşmacının düşüncelerini anlama: Çoğu dinleme durumlarında temel iş, söylenen şeyin anlamını ve amacını kapsayan ana fikri bulmak ve biçimlendirmektir. Ana düşünce için ipuçlarının bazısı yapısaldır. O, girişte genellikle bir tez olarak sunulur ve sonuçta yeniden ifade edilir. Konuşma sırasında çeşitli şekillerde tekrarlanabilir ve konuşmaya, “Söylediklerimden şunu görebilirsiniz ...” gibi ifadelerle başlanabilir. Konuşmacı sık sık ana fikri vurgulayarak veya ondan önce ve sonra duraklayarak dinleyiciye yardım eder.
Konuşmacının ana düşüncesini belirledikten sonra, iyi bir dinleyici, temel destekleyici düşünceleri bulmaya çalışır. Onlar, konuşmacı tarafından birer birer sayılıp dökülebilir, soru biçiminde ifade edilebilir, önceden yönlendirici hatırlatmalar yapılabilir veya konuşmanın başlangıç kısmında konu cümleleri olarak ifade edilebilir. Sesin hacmi, yoğunluğu ve duraklar bu ana düşünceleri belirlemeye yardım edebilir. İyi bir dinleyici, her zaman konuşmanın genel amacıyla ilişkili olmayandan ilişkili olanı, zandan olguyu ve genellemeden ayrıntıyı ayırt etmeye çalışır.


Bazı dinleyiciler, konuşmanın girişini, ana bölümlerini ve sonucunu belirleyerek konuşmacının taslağını zihinlerinde yeniden yapılandırır ve bunları kâğıda dökebilir. Bu yaklaşımdaki tehlike, çoğu öğrencinin yaptığı gibi, sonucun düşüncelerin ifade edilmesinden çok, bir konular listesi haline sokulabilmesidir.
Çoğunlukla ifade edilmeyen konuşmanın amacı ve adı anılmak istenmeyen örtülü anlatımlar gibi konuşmadaki kapalı anlamlar, ifade edilen ana düşünceyle eşit önemdedir; fakat bunlar daha zor fark edilirler. Bu noktada dinleyici, sadece ses ve davranışlarda gizlenen veya sözlerin gerisinde yatan şeylere dayanan akıllıca tahminler yapmaya çalışabilir.

Konuşmacının düşüncelerini değerlendirme: İyi bir dinleyici dinlediklerini ilk önce anlamaya, sonra değerlendirmeye çalışır. Kendi kendisine şöyle sorular sorar: Konuşmacının ortaya koyduğu olgular/görüşler doğru ve tam mıdır, yargıları/düşünceleri kuvvetli midir? Konuşmacının düşünceleri delillere dayalı mıdır ve ileri sürdüğü deliller yeterli midir? Sunduğu olgular ulaştığı sonucu desteklemekte midir? Sunduğu ayrıntılar genelleştirmelerini desteklemekte midir?
İyi dinleyici, konuşmacının iddia ve zanlarını, onların kuvvetlilik ve doğruluğunu yargılama çabasıyla, geçmiş deneyim ve bilgilerine göre kontrol eder. Zayıf dinleyici, konuşmacının ifadelerini kullanılan mantık ve sunulan delillerin temellerinden ziyade, kendi düşünceleriyle uyuşup uyuşmadığına göre doğru veya yanlış kabul etme eğilimindedir. Konuşmacı görüşlerini vurgulu olarak ve heyecan verici bir söyleyişle ifade ederse, zayıf dinleyici onların gerçek olduğundan oldukça emin olma eğilimindedir. Söylenme biçiminden veya konuşmacının şöhretinden dolayı olguları ve sonuçları şüphe etmeksizin kabul eder. Konuşma bittiğinde söylenilenlerin değerli olup olmadığına karar veremez.

Konuşmacının düşüncelerine tepki verme: İyi bir dinleyici işittiği şeye karşılık verir. Tepki, notlar biçiminde olabilir. İyi notlar, konuşmacının ne söylediğini tam bir kesinlikle dikte etme meselesi değil, anlama-değerlendirme sürecinin ürünüdür. Notlar, bir dinleyici olarak sizin anladığınız ve önemli olduğuna karar verdiğiniz düşüncelerin -genellemeler ve önemli ayrıntıların- bir kaydı olmalıdır. Notlar ilişkisiz konular veya anlamsız ifadeler biçiminde değil, bilinen kelimeler kullanılarak ve cümle biçiminde olmalıdır. Sınıfta aldıkları notların yeniden incelenmesi ve düzenlenmesi için belki çok az öğrenci zaman bulacak gözükmesine rağmen, en iyi notlar dinleme yaşantısından hemen sonra biçim verilenlerdir.

Zayıf dinleyici, ileri sürülen görüş ve düşünceler hakkında düşünmeksizin, konuşmacının söylediklerini dikte etmeye çalışır, hiç soru sormaz, dinleme sırasında tepkisizdir ve daha sonra konuşmacının düşüncelerini yeniden ifade edemez veya tartışamaz. Zayıf dinleyicinin tepki kalıbı şöyle başlar: “Konuşma zevkliydi.”, “Konuşma berbattı, değil mi?”, “Yakışıklı bir adamdı değil mi?”. Söylenilen şey hakkındaki sorulara tepkide,  “Ooo! Çin hakkında konuştu.”, “İyi bir hikâye anlattı.” veya “Yeni hiçbir şey söylemedi.” demeyi sürdürür. Biz, bir -sadece bir- ana düşünce araştırırız ve zayıf dinleyicinin söylediği şudur: “O mu, ben hatırlayamıyorum.”, “O bize birçok ilginç şey söyledi.” veya “Bilmem, fakat iyi bir konuşmacıydı.
Mehrali CALP

Dinleme Becerilerinin Kazandırılması

Günlük hayatta iletişim konusunda karşılaşılan problemlerin başında doğru ve iyi dinleme alışkanlığının kazanılmamış olması gelmektedir. Bu sebeple, yetişmekte olan çocuk ve gençlerimize iyi dinleme becerisini okullarda kazandırmak zorundayız.
Bütün bunlara rağmen, dinlemenin her seviyedeki okullarımızda büyük ölçüde ihmal edilmiş bir beceri olduğunu biliyoruz. Bu ihmalin temel sebebi belki de dinlemenin doğuştan kazanılan ya da kazanılmış olması gereken bir beceri olduğu zannıdır. Hâlbuki doğuştan getirdiğimiz yetenek “işitme”dir.

Dinleme eğitimi mutlaka amaçlı yapılmalı ve bunun için programın ve okulun her türlü imkânlarından yararlanılmalıdır. Özellikle müzik ve konferans dinleme, çeşitli piyesler ve filimler izleme, eğitsel kollarda görev alma gibi etkinlikler, öğrencilere dinleme zevk ve alışkanlığını kazandırma bakımından oldukça yararlıdır. Özellikle kasetçalar, televizyon, video gibi modern eğitim araçları, dil ve işitme laboratuarı işitme ve dinleme eğitimine büyük katkı sağlar.

Etkin dinleme becerisini kullanmak isteyen kişinin kendini karşısındakinin yerine koyması gerekir. Kişi bunu gerçekleştirdiği zaman karşısındakinin duygularını hissedebilir, düşüncelerini doğru olarak anlayabilir. Sağlıklı bir dinleme eğitimi almak, bu konuda daha dikkatli davranmayı mümkün kılabilir. Bu eğitimi de okullarımızda kazandırabiliriz.
Gerçekte çocuklar dinleme ile ilgili yaşantılar edinmeye okul öncesi yıllarda başlarlar. Ana-babalar, yuva ve anaokullarındaki öğretmenler, çocuklara birtakım dinleme alışkanlığı kazandırmaya çalışırlar. Fakat çocuklar, dinleme ve okuma alışkanlık ve zevkini asıl ilköğretim boyunca edindikleri yaşantılarla zenginleştirirler.
Bunun için öğretmenlerimizin yapacağı bazı uygulamalar var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
  • Öğretmen, çocukların seviyesine uygun ilgi çekici bir metni sınıfa getirir ve yüksek sesle okur. Okuduğu metinde geçen ana ve yardımcı fikirlerin veya başka hususların tespiti için de onlara üzerinde metinle ilgili sorular bulunan bir kâğıt verir. Öğretmen, öğrencilerden bu kâğıttaki uygun yerlere soruların cevaplarını yazmalarını ister. Cevaplama işi bittikten sonra metni tekrar okur ve öğrencilerin kendi kendilerini kontrol etmelerini sağlar. Metin okunurken öğrenciler kâğıdı dolduracakları için dikkatle dinlemeleri gerekecektir. Böyle bir uygulama da onların dikkatlerini harekete geçirmiş olacağından dinleme becerilerini geliştirecektir.
  • Dinleme eğitiminde metin seçimi çok önemlidir. Öğretmen kendine  “Bu metni niçin seçtim?” diye sormalı ve bu soruya konunun (yapılacak etkinliklerin) amaçlarına uygun makul cevaplar verebilmelidir.
  • “Öğretmen, seçtiği metni öğrencilere dinlettikten sonra, metinle ilgili sorular sorar. (Bu çalışmanın sınıf seviyesine göre paragraf paragraf yapılması daha uygun olabilir.) Dinlenen metnin sözlü ya da yazılı özeti çıkarıldıktan sonra öğretmen, öğrencilere giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini buldurur veya bir öykünün giriş, gelişme bölümlerini dinletip onlardan sonuç bölümünün tamamlanmasını isteyebilir.
  • Bir başka etkinlik olarak öğretmen, dinledikleri metinle ilgili resimler çizdirebilir. Dinledikleri metne uygun düşebilecek başlıklar buldurabilir.
  • Bir başka çalışma da dilin kalıplarını dinleterek anlama becerisi kazandırma faaliyetidir. Bu da psiko-linguistik yaklaşımda kullanılan bir yöntemdir. Dinlediğimizi anlama hızı, eğitimle geliştirilebilir. Dinlettiğimiz metinlerdeki kalıplardan hareketle hızlı kavrama becerisi kazandırılabilir. Çünkü kulağımız sesleri parça parça değil bir bütün halinde işitir. Ses grupları anlam bütünlüğü içerisinde beynimize gider ve yorumlanır. Yorumlanırken anlam grubunun öncekiyle sonraki arasında bir ilgi kurulur. Gelecek anlam grupları da çağrışım yoluyla tahmin edilir ve anlama hızla gerçekleşir.
  • Öğretmen bazı dil kalıplarının saklandığı bir metni dağıtır. Bu kalıplar mesela, “ne.....ne, ya.......ya, -an/-en, -dan/-den” olabileceği gibi kelime seviyesinde de olabilir. Edatlar ve son ekler kapatılırsa çocuk hızlı okunanı anlayabilir. Çünkü bunlar dilimizin en zengin unsurlarındandır. Cümle yapısında edat ve son eklerin önemli bir yeri vardır. Cümlenin anlamını bunlar sağlar. Öğrenci metni okurken ya da dinlerken üstü kapatılmış kalıpları, ekleri, kelimeleri tamamlar. Böylece kalıbı öğrenmiş olur.
Böyle bir metni öğrencilere dağıtmadan da okuyabilir ve dinleyip tamamlamalarını, dolayısıyla anlamalarını sağlamaya çalışabiliriz. “Metni okuyorum, metindeki eksik yerleri siz tamamlayacaksınız.” deyince sınıftaki bütün öğrenciler dinleme merkezini uyarıp kendilerini psikolojik olarak hazırlar.
Örnek:  “… kızı verir, …dünürü küstürür.”
“… bu deveyi güdersin, … bu diyardan gidersin.”
  • Öğretmen eğitim teknolojisinden mutlaka yararlanmalıdır. Öğretim araçlarından bazıları iyi dinleme alışkanlığı kazandırmada öğretmenlere yardımcı olabilir. İyi bir dinleme becerisi geliştirebilmek için hafızanın sesleri birbirinden ayrıştırması şarttır. Sesleri ayrıştırma eğitiminde kullanılabilecek işitsel araçların başında teyp ve radyo gelir. Ayrıca görsel işitsel araçlardan olan televizyon ve videodan da yararlanılabilir. Değişik sesler banda kaydedilerek öğrencilere dinletilir. Bunun için değişik araba sesleri, kuş sesleri, müzik vb. tercih edilebilir.
Aşağıda dinleme becerisinin geliştirilmesi için örnek bir etkinliğe yer verilmiştir.
Yönerge: Öğretmen, öğrencilerden teypteki karşılıklı konuşmayı dinlemelerini ve gazetecinin Aytaç Ürüşan’a hangi soruları sorduğunu ellerindeki listelere işaretlemelerini ister.
Öğretmen, teypteki karşılıklı konuşmayla ilgili önceden hazırladığı soru listelerini dağıtır. Hazırlanan listedeki sorular, karşılıklı konuşmadaki sorulardan anlamlı miktarda fazla olmalıdır. Teyp açılır, öğrenciler dinler. Teyp kapatıldıktan sonra öğrenciler ellerindeki soru listelerinden soru soran konuşmacının sorduğu soruları soruların önündeki kutucuğa işaretler.
Öğretmen teybi tekrar açar. Karşılıklı konuşmayı öğrencilere yeniden dinletir. Aynı sırada oturan öğrenciler soru listelerini değiş tokuş ederek sorulara verilen cevapları kontrol eder.  Dinleme eğitiminde kullanılmak üzere hazırlanan dinleti öğrencilerin kavrama seviyelerine uygun olmalıdır.

1. Yazar olmadan önce ne yapıyordunuz?
2. İyi bir yazarın özellikleri nelerdir?
3. Bir yazar başarılı olmak için ne yapmalıdır?
4. Yazarlık, sizde ne gibi değişiklikler meydana getirdi?

  • Dikkatle dinlemeyi gerektirecek oyunlar oynanmalıdır. Telsiz telefon oyunu, seslerin araştırılmasında kullanılabilecek eğlenceli bir oyundur. Kulaktan kulağa söylenilen kelime ve cümleleri iyi dinlemeyip yanlış aktaranlar gruptan çıkarılır.  Oyun böylece devam eder.
  • Avrupa’da dinleme eğitiminde 4–15 yaşları için bir paket program geliştirilmiştir. Bu program içerisinde çeşitli oyunlar ve alıştırmalar yer almaktadır.
Bu oyun ve alıştırmalar içerisinde müzik de önemli bir yer tutmaktadır. Meselâ müzik parçasının güftesi içersindeki bazı kelime veya kalıplar çıkarılarak metin öğrencilere dağıtılmakta; müziği dinleyen öğrencilerin ilgili yerlere gelmesi gereken kelimeleri doldurmaları istenmektedir. Böylece öğrenciler, bütün kelime, kelime grubu ve cümlelere dikkat ederek aktif dinlemeye geçmektedirler.
  • Dinleme becerisinin geliştirilmesinde sınıfta uygulanan metot ve tekniklerin etkisi büyüktür. Küme çalışmalarına, dramatizasyona, tartışmalara ve öğretmenin açıklamalarına imkân veren bir öğrenme ortamı içerisinde öğrencilerin eline hem konuşma hem de dinleme için sayısız fırsatlar geçecektir. Sınıf yönetiminde başarılı bir öğretmenin rehberliği altında her ders saati yalnız öğretmeni değil, arkadaşlarını dinleyen başka öğrencilere de yararlı ve zevkli tecrübeler kazandırabilir, böylece dinleme, tıpkı konuşma, yazma, okuma gibi sınıf içi çalışmalarının doğal bir parçası haline gelebilir.
Ayrıca öğretmenler ders dışı faaliyetler çerçevesinde de çocukların dinleme becerilerini geliştirici fırsatlardan yararlanabilir. (Kantemir, 1991, s.18) Film ve tiyatro seyrettirme, eğitsel kollarda görev verme, konferanslara katılma gibi eğitim faaliyetlerini sadece Türkçe, Edebiyat ve sınıf öğretmenleri değil, her öğretmen, aynı zamanda birer dinleme eğitimi fırsatı olarak görmeli ve değerlendirmelidir.
  •  Sınıf içerisinde ve okul dışında yapılacak tüm dinleme etkinliklerinin bir değerlendirilmesi yapılmalıdır.


[1] Bu bölümde Murat Özbay’ın “Türkçe Öğretiminde Dinleme Becerilerinin Geliştirme Yolları” adlı makalesinden yararlanılmıştır.


Dinlemenin Önemi

Dinleme ile ilgili beceriler, ana dil edinmenin temeli olarak kabul edilir. Çocuğun, çevresindeki insanlarla bilinçli ya da bilinçsiz olarak kurduğu ilk ilişkilerde dinlemenin önemli bir rolü vardır. Dinleme, sosyal hayatta konuşma, okuma ve yazma kadar önemli ve gerekli bir beceridir.

Dinleme, bilgi birikimi elde etme, daha önce kazanılmış deneyimlerden yararlanma yollarından biridir.

İnsan ilişkilerinin çoğu konuşma ve dinlemeye dayanır. İnsan evde okulda, sokakta çarşıda, pazarda... dinleme etkinliği ile iç içedir. Öte yandan, kültürel hayatımızın öyle yönleri vardır ki tek taraflı olarak dinleme ile ilgilidir: Konferans, açık oturum, panel izleme; meydanlardaki siyasî konuşmaları izleme; radyo dinleme gibi.

Dinlemenin önemini değerlendirmenin bir yolu, bir insanın dinleyici olarak her gün dinlemeye ne kadar zaman harcadığını bilmektir. Yapılan araştırmalar zamanımızın büyük bölümünü dinlemeye harcadığımızı göstermektedir. Bir günlük zaman dilimi içinde radyo dinleme; televizyon ve sinema izleme; resmî konuşmaları, anonsları ve yönergeleri dinleme; sohbet sırasında, sınıf ortamında konuşmaları dinleme gibi çeşitli dinleme durumlarının sıklığı, bu durumun göstergesidir.

Bir grup üniversite birinci sınıf öğrencisinin, bir günlük zaman dilimi içerisinde okuma, yazma, konuşma ve dinlemeye harcadıkları miktar tespit edilmiştir. Sonuçlar şöyledir: Dinleme %42, konuşma %25, yazma %18, okuma %15. Başka üniversitelerdeki benzer araştırmaların sonuçları biraz farklıdır; ancak her durumda en uzun süreyi “dinleme” almaktadır. Dinlemeye konuşma, okuma yahut yazmaya harcadığımızdan daha fazla zaman harcarız. Bu ifadeden, dinlemenin konuşma, okuma ve yazmadan her durumda daha önemli olduğu sonucu çıkmamasına rağmen, günlük hayatımızda bu kadar çok zaman alan bir etkinliğin göz önünde tutulması ve incelenmesinin önemli olduğu açıktır.

Bir başka açıdan dinlemenin önemini günlük hayatımızdaki yerine bakarak belirlemek mümkündür. Dinleme bilgi edinme, öğrenme ve anlama için en sık ve yaygın olarak başvurulan yollardan biridir.

Bildiklerimizin ve inandıklarımızın çoğunu dinleyerek öğreniriz. Okul öncesine ait bilgi dağarcığının azımsanamayacak bir kısmı dinleme yoluyla edinilmektedir. Okul döneminde de öğrenciler, bilgileri daha çok dinleyerek öğrenirler. Okula ilk başlayıştan üniversiteye kadar, eğitimimizin çoğunu öğretmen ve arkadaşlarımızı dinleyerek ediniriz.

Akademik başarı için de yeterli düzeyde dinleme becerisi gerekmektedir. Derslerimizin çoğunda elde ettiğimiz başarılar, bir okuyucu ya da yazıcı olarak becerilerimize bağlı olduğu kadar, hatta ondan daha çok, bir dinleyici olarak kazandığımız becerilerimize bağlıdır.
Öte yandan radyo, televizyon ve sinemalar günlük hayatımızın önemli bir parçasıdır. Bu kitle iletişim araçları vasıtasıyla duygularımızı harekete geçirmeyi ve düşüncelerimizi biçimlendirmeyi amaçlayan iletilerle sürekli olarak bombardımana tutuluruz. Doğru ve eleştirel dinleme yetenek ve becerisine sahip olmak, bu kitle iletişim araçlarına akıllıca tepki vermek için de gereklidir.

Dinlemenin, dinlenileni anlamanın ne derece önemli olduğu 1981 tarihli İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programında şöyle açıklanmaktadır:
“Bugün bilgilerimizin bir kısmını televizyon, radyo, konferanslar, röportajlar yolu ile kazanmaktayız. Toplum düzeni, özel yaşayışımız, kişilerin birbirlerini anlamalarını zorunlu kılmaktadır. Öğrenciler, derslerin önemli bir kısmını dinleyerek öğrenirler. Bunun için öğrencilere Türkçe derslerinde dinleme alışkanlığı kazandırılmalıdır.” (İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programı, Tebliğler Dergisi, sayı 2098, 26 Ekim 1981, s.327-356)
“Dinleme, aynı zamanda, bir zevk alma yoludur. Dinleme, öğrenilir. Öyleyse öğrencilerin dinlemeyi de öğrenmeleri gerekir. Dinlemeyi öğrenmek, okumayı öğrenmek kadar önemlidir. Okuma gibi, dinlemek de bilgi, beceri, alışkanlık gerektirir. Aslında dinleme, bir bakıma, kulak yoluyla okumadır.” (Özdemir, 1987, s. 117)

Öğrenciler bilgi edinmek, anlamak, uygun tepki vermek, eleştirip değerlendirmek için, dahası nezaket gereği başkalarını can kulağıyla ve etkin olarak dinlemelidirler.
Bu durum İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programında şu şekilde ifade edilmektedir: “...Okullarımızda okumaya, yazılı bir metni anlamaya büyük önem verilmektedir. Bu, yerinde bir tutum olmakla birlikte, günümüzde görsel ve işitsel araçların hızla gelişerek günlük hayatımızda çok etkin bir rol kazanmış olması, dinleyerek, dinlemesini bilerek anlamayı da ön plana getirmiş bulunmaktadır.

Toplumsal ve demokratik yaşayışın gelişmesi, radyoda, televizyonda, açık havada ya da bir salonda izlenen bir konuşmayı anlamanın önemini büyük ölçüde arttırmıştır. Bu yüzdendir ki, yazılı metinlerin okunup anlaşılmasının yanında, dinlenen bir konuşmanın ya da konferansın anlaşılmasına da önem vermek gerekir. Yani, yalnız okunan metni anlama değil, konuşulanı ve dinleneni anlama da Türkçe dersinin etkinlikleri arasındadır.” (İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programı, Tebliğler Dergisi, sayı 2098, 26 Ekim 1981, s.330)

Yrd.Doç.Dr Mehrali Calp

Etkili Dinleme İlkeleri

 

İyi dinleme ilkeleri ve onların nasıl uygulanacağı bilinirse, dinleme daha etkili olur.

Dinleme işi, dinleme durumunda bulunulduğunun fark edildiği anda başlar; duyulanların tartışıldığı ve yansıtıldığı sürece kendiliğinden devam eder. Sınıftaki dinleme başarısı, öğrencinin sınıfa gelmeden önceki davranış ve aktivitelerinden etkilenir. İşitilenlerin değeri, daha sonra onlarla ne yapıldığının anlam kazanmasıyla pekiştirilir.

Dinlemeye hazırlanma: Ruhumuz ve bedenimiz dinlemeye hazır olmalıdır. Konuya ilgi duyuyorsak ya da konuşulanları biliyorsak dinlemeye hazırız demektir. Derste öğretmenin anlatacaklarını anlamak için konuyu önceden anlamak gerekir.

İyi dinleyici konuşmacı ve konu hakkında bir şeyler öğrenerek veya onlar hakkında daha önce okuduğu veya duyduğu şeyleri hatırlayarak dinlemeye hazırlanır. İyi bir dinleyici, konuşmacıyı kolayca görebileceği ve işitebileceği bir yere oturmaya çalışır ve konuşmacı hakkındaki açık çeldiricileri atmak veya düzeltmek için elinden geleni yapar.

Dinleyici, konuşmacı veya konuya karşı kayıtsız ve olumsuz tutumları bir kenara bırakır. Diğer bir deyişle, berrak bir zihinle dinler. Eğer durum gerektirirse, not almaya hazırdır.

Konuşmacının düşüncelerini anlama: Çoğu dinleme durumlarında temel iş, söylenen şeyin anlamını ve amacını kapsayan ana fikri bulmak ve biçimlendirmektir. Ana düşünce için ipuçlarının bazısı yapısaldır. O, girişte genellikle bir tez olarak sunulur ve sonuçta yeniden ifade edilir. Konuşma sırasında çeşitli şekillerde tekrarlanabilir ve konuşmaya, “Söylediklerimden şunu görebilirsiniz ...” gibi ifadelerle başlanabilir. Konuşmacı sık sık ana fikri vurgulayarak veya ondan önce ve sonra duraklayarak dinleyiciye yardım eder.

Konuşmacının ana düşüncesini belirledikten sonra, iyi bir dinleyici, temel destekleyici düşünceleri bulmaya çalışır. Onlar, konuşmacı tarafından birer birer sayılıp dökülebilir, soru biçiminde ifade edilebilir, önceden yönlendirici hatırlatmalar yapılabilir veya konuşmanın başlangıç kısmında konu cümleleri olarak ifade edilebilir. Sesin hacmi, yoğunluğu ve duraklar bu ana düşünceleri belirlemeye yardım edebilir. İyi bir dinleyici, her zaman konuşmanın genel amacıyla ilişkili olmayandan ilişkili olanı, zandan olguyu ve genellemeden ayrıntıyı ayırt etmeye çalışır.

Bazı dinleyiciler, konuşmanın girişini, ana bölümlerini ve sonucunu belirleyerek konuşmacının taslağını zihinlerinde yeniden yapılandırır ve bunları kâğıda dökebilir. Bu yaklaşımdaki tehlike, çoğu öğrencinin yaptığı gibi, sonucun düşüncelerin ifade edilmesinden çok, bir konular listesi haline sokulabilmesidir.

Çoğunlukla ifade edilmeyen konuşmanın amacı ve adı anılmak istenmeyen örtülü anlatımlar gibi konuşmadaki kapalı anlamlar, ifade edilen ana düşünceyle eşit önemdedir; fakat bunlar daha zor fark edilirler. Bu noktada dinleyici, sadece ses ve davranışlarda gizlenen veya sözlerin gerisinde yatan şeylere dayanan akıllıca tahminler yapmaya çalışabilir.

Konuşmacının düşüncelerini değerlendirme: İyi bir dinleyici dinlediklerini ilk önce anlamaya, sonra değerlendirmeye çalışır. Kendi kendisine şöyle sorular sorar: Konuşmacının ortaya koyduğu olgular/görüşler doğru ve tam mıdır, yargıları/düşünceleri kuvvetli midir? Konuşmacının düşünceleri delillere dayalı mıdır ve ileri sürdüğü deliller yeterli midir? Sunduğu olgular ulaştığı sonucu desteklemekte midir? Sunduğu ayrıntılar genelleştirmelerini desteklemekte midir?

İyi dinleyici, konuşmacının iddia ve zanlarını, onların kuvvetlilik ve doğruluğunu yargılama çabasıyla, geçmiş deneyim ve bilgilerine göre kontrol eder. Zayıf dinleyici, konuşmacının ifadelerini kullanılan mantık ve sunulan delillerin temellerinden ziyade, kendi düşünceleriyle uyuşup uyuşmadığına göre doğru veya yanlış kabul etme eğilimindedir. Konuşmacı görüşlerini vurgulu olarak ve heyecan verici bir söyleyişle ifade ederse, zayıf dinleyici onların gerçek olduğundan oldukça emin olma eğilimindedir. Söylenme biçiminden veya konuşmacının şöhretinden dolayı olguları ve sonuçları şüphe etmeksizin kabul eder. Konuşma bittiğinde söylenilenlerin değerli olup olmadığına karar veremez.

Konuşmacının düşüncelerine tepki verme: İyi bir dinleyici işittiği şeye karşılık verir. Tepki, notlar biçiminde olabilir. İyi notlar, konuşmacının ne söylediğini tam bir kesinlikle dikte etme meselesi değil, anlama-değerlendirme sürecinin ürünüdür. Notlar, bir dinleyici olarak sizin anladığınız ve önemli olduğuna karar verdiğiniz düşüncelerin -genellemeler ve önemli ayrıntıların- bir kaydı olmalıdır. Notlar ilişkisiz konular veya anlamsız ifadeler biçiminde değil, bilinen kelimeler kullanılarak ve cümle biçiminde olmalıdır. Sınıfta aldıkları notların yeniden incelenmesi ve düzenlenmesi için belki çok az öğrenci zaman bulacak gözükmesine rağmen, en iyi notlar dinleme yaşantısından hemen sonra biçim verilenlerdir.

Zayıf dinleyici, ileri sürülen görüş ve düşünceler hakkında düşünmeksizin, konuşmacının söylediklerini dikte etmeye çalışır, hiç soru sormaz, dinleme sırasında tepkisizdir ve daha sonra konuşmacının düşüncelerini yeniden ifade edemez veya tartışamaz. Zayıf dinleyicinin tepki kalıbı şöyle başlar: “Konuşma zevkliydi.”, “Konuşma berbattı, değil mi?”, “Yakışıklı bir adamdı değil mi?”. Söylenilen şey hakkındaki sorulara tepkide,  “Ooo! Çin hakkında konuştu.”, “İyi bir hikâye anlattı.” veya “Yeni hiçbir şey söylemedi.” demeyi sürdürür. Biz, bir -sadece bir- ana düşünce araştırırız ve zayıf dinleyicinin söylediği şudur: “O mu, ben hatırlayamıyorum.”, “O bize birçok ilginç şey söyledi.” veya “Bilmem, fakat iyi bir konuşmacıydı.”

Mehrali CALP

 

Ana Dili Eğitimi ve Öğretiminde İzlenecek Yol.............


Dilin Kazanılması İle İlgili Kuramlar......


Dilin Kazanılması İle İlgili Görüşler.............


 Sosyal Katagoride Dilin Kazanılması.........


Ana dil Eğitimde Kullanılan Yöntem ve Teknikler......


 

DİNLEME BECERİSİNİN KAZANILMASI............................



ETKİLİ DİNLEME İLKELERİ.............................



İŞİTME VE DİNLEME ARASINDAKİ İLİŞKİ....



DİNLEMENİN ÖNEMİ........


 

ZAYIF DİNLEME.................