Dinlemenin Önemi

Dinleme ile ilgili beceriler, ana dil edinmenin temeli olarak kabul edilir. Çocuğun, çevresindeki insanlarla bilinçli ya da bilinçsiz olarak kurduğu ilk ilişkilerde dinlemenin önemli bir rolü vardır. Dinleme, sosyal hayatta konuşma, okuma ve yazma kadar önemli ve gerekli bir beceridir.

Dinleme, bilgi birikimi elde etme, daha önce kazanılmış deneyimlerden yararlanma yollarından biridir.

İnsan ilişkilerinin çoğu konuşma ve dinlemeye dayanır. İnsan evde okulda, sokakta çarşıda, pazarda... dinleme etkinliği ile iç içedir. Öte yandan, kültürel hayatımızın öyle yönleri vardır ki tek taraflı olarak dinleme ile ilgilidir: Konferans, açık oturum, panel izleme; meydanlardaki siyasî konuşmaları izleme; radyo dinleme gibi.

Dinlemenin önemini değerlendirmenin bir yolu, bir insanın dinleyici olarak her gün dinlemeye ne kadar zaman harcadığını bilmektir. Yapılan araştırmalar zamanımızın büyük bölümünü dinlemeye harcadığımızı göstermektedir. Bir günlük zaman dilimi içinde radyo dinleme; televizyon ve sinema izleme; resmî konuşmaları, anonsları ve yönergeleri dinleme; sohbet sırasında, sınıf ortamında konuşmaları dinleme gibi çeşitli dinleme durumlarının sıklığı, bu durumun göstergesidir.

Bir grup üniversite birinci sınıf öğrencisinin, bir günlük zaman dilimi içerisinde okuma, yazma, konuşma ve dinlemeye harcadıkları miktar tespit edilmiştir. Sonuçlar şöyledir: Dinleme %42, konuşma %25, yazma %18, okuma %15. Başka üniversitelerdeki benzer araştırmaların sonuçları biraz farklıdır; ancak her durumda en uzun süreyi “dinleme” almaktadır. Dinlemeye konuşma, okuma yahut yazmaya harcadığımızdan daha fazla zaman harcarız. Bu ifadeden, dinlemenin konuşma, okuma ve yazmadan her durumda daha önemli olduğu sonucu çıkmamasına rağmen, günlük hayatımızda bu kadar çok zaman alan bir etkinliğin göz önünde tutulması ve incelenmesinin önemli olduğu açıktır.

Bir başka açıdan dinlemenin önemini günlük hayatımızdaki yerine bakarak belirlemek mümkündür. Dinleme bilgi edinme, öğrenme ve anlama için en sık ve yaygın olarak başvurulan yollardan biridir.

Bildiklerimizin ve inandıklarımızın çoğunu dinleyerek öğreniriz. Okul öncesine ait bilgi dağarcığının azımsanamayacak bir kısmı dinleme yoluyla edinilmektedir. Okul döneminde de öğrenciler, bilgileri daha çok dinleyerek öğrenirler. Okula ilk başlayıştan üniversiteye kadar, eğitimimizin çoğunu öğretmen ve arkadaşlarımızı dinleyerek ediniriz.

Akademik başarı için de yeterli düzeyde dinleme becerisi gerekmektedir. Derslerimizin çoğunda elde ettiğimiz başarılar, bir okuyucu ya da yazıcı olarak becerilerimize bağlı olduğu kadar, hatta ondan daha çok, bir dinleyici olarak kazandığımız becerilerimize bağlıdır.
Öte yandan radyo, televizyon ve sinemalar günlük hayatımızın önemli bir parçasıdır. Bu kitle iletişim araçları vasıtasıyla duygularımızı harekete geçirmeyi ve düşüncelerimizi biçimlendirmeyi amaçlayan iletilerle sürekli olarak bombardımana tutuluruz. Doğru ve eleştirel dinleme yetenek ve becerisine sahip olmak, bu kitle iletişim araçlarına akıllıca tepki vermek için de gereklidir.

Dinlemenin, dinlenileni anlamanın ne derece önemli olduğu 1981 tarihli İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programında şöyle açıklanmaktadır:
“Bugün bilgilerimizin bir kısmını televizyon, radyo, konferanslar, röportajlar yolu ile kazanmaktayız. Toplum düzeni, özel yaşayışımız, kişilerin birbirlerini anlamalarını zorunlu kılmaktadır. Öğrenciler, derslerin önemli bir kısmını dinleyerek öğrenirler. Bunun için öğrencilere Türkçe derslerinde dinleme alışkanlığı kazandırılmalıdır.” (İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programı, Tebliğler Dergisi, sayı 2098, 26 Ekim 1981, s.327-356)
“Dinleme, aynı zamanda, bir zevk alma yoludur. Dinleme, öğrenilir. Öyleyse öğrencilerin dinlemeyi de öğrenmeleri gerekir. Dinlemeyi öğrenmek, okumayı öğrenmek kadar önemlidir. Okuma gibi, dinlemek de bilgi, beceri, alışkanlık gerektirir. Aslında dinleme, bir bakıma, kulak yoluyla okumadır.” (Özdemir, 1987, s. 117)

Öğrenciler bilgi edinmek, anlamak, uygun tepki vermek, eleştirip değerlendirmek için, dahası nezaket gereği başkalarını can kulağıyla ve etkin olarak dinlemelidirler.
Bu durum İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programında şu şekilde ifade edilmektedir: “...Okullarımızda okumaya, yazılı bir metni anlamaya büyük önem verilmektedir. Bu, yerinde bir tutum olmakla birlikte, günümüzde görsel ve işitsel araçların hızla gelişerek günlük hayatımızda çok etkin bir rol kazanmış olması, dinleyerek, dinlemesini bilerek anlamayı da ön plana getirmiş bulunmaktadır.

Toplumsal ve demokratik yaşayışın gelişmesi, radyoda, televizyonda, açık havada ya da bir salonda izlenen bir konuşmayı anlamanın önemini büyük ölçüde arttırmıştır. Bu yüzdendir ki, yazılı metinlerin okunup anlaşılmasının yanında, dinlenen bir konuşmanın ya da konferansın anlaşılmasına da önem vermek gerekir. Yani, yalnız okunan metni anlama değil, konuşulanı ve dinleneni anlama da Türkçe dersinin etkinlikleri arasındadır.” (İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programı, Tebliğler Dergisi, sayı 2098, 26 Ekim 1981, s.330)

Yrd.Doç.Dr Mehrali Calp

4 yorum:

Deneme