Etkili Dinleme İlkeleri


İyi dinleme ilkeleri ve onların nasıl uygulanacağı bilinirse, dinleme daha etkili olur.
Dinleme işi, dinleme durumunda bulunulduğunun fark edildiği anda başlar; duyulanların tartışıldığı ve yansıtıldığı sürece kendiliğinden devam eder. Sınıftaki dinleme başarısı, öğrencinin sınıfa gelmeden önceki davranış ve aktivitelerinden etkilenir. İşitilenlerin değeri, daha sonra onlarla ne yapıldığının anlam kazanmasıyla pekiştirilir.


Dinlemeye hazırlanma: Ruhumuz ve bedenimiz dinlemeye hazır olmalıdır. Konuya ilgi duyuyorsak ya da konuşulanları biliyorsak dinlemeye hazırız demektir. Derste öğretmenin anlatacaklarını anlamak için konuyu önceden anlamak gerekir.
İyi dinleyici konuşmacı ve konu hakkında bir şeyler öğrenerek veya onlar hakkında daha önce okuduğu veya duyduğu şeyleri hatırlayarak dinlemeye hazırlanır. İyi bir dinleyici, konuşmacıyı kolayca görebileceği ve işitebileceği bir yere oturmaya çalışır ve konuşmacı hakkındaki açık çeldiricileri atmak veya düzeltmek için elinden geleni yapar.
Dinleyici, konuşmacı veya konuya karşı kayıtsız ve olumsuz tutumları bir kenara bırakır. Diğer bir deyişle, berrak bir zihinle dinler. Eğer durum gerektirirse, not almaya hazırdır.


Konuşmacının düşüncelerini anlama: Çoğu dinleme durumlarında temel iş, söylenen şeyin anlamını ve amacını kapsayan ana fikri bulmak ve biçimlendirmektir. Ana düşünce için ipuçlarının bazısı yapısaldır. O, girişte genellikle bir tez olarak sunulur ve sonuçta yeniden ifade edilir. Konuşma sırasında çeşitli şekillerde tekrarlanabilir ve konuşmaya, “Söylediklerimden şunu görebilirsiniz ...” gibi ifadelerle başlanabilir. Konuşmacı sık sık ana fikri vurgulayarak veya ondan önce ve sonra duraklayarak dinleyiciye yardım eder.
Konuşmacının ana düşüncesini belirledikten sonra, iyi bir dinleyici, temel destekleyici düşünceleri bulmaya çalışır. Onlar, konuşmacı tarafından birer birer sayılıp dökülebilir, soru biçiminde ifade edilebilir, önceden yönlendirici hatırlatmalar yapılabilir veya konuşmanın başlangıç kısmında konu cümleleri olarak ifade edilebilir. Sesin hacmi, yoğunluğu ve duraklar bu ana düşünceleri belirlemeye yardım edebilir. İyi bir dinleyici, her zaman konuşmanın genel amacıyla ilişkili olmayandan ilişkili olanı, zandan olguyu ve genellemeden ayrıntıyı ayırt etmeye çalışır.


Bazı dinleyiciler, konuşmanın girişini, ana bölümlerini ve sonucunu belirleyerek konuşmacının taslağını zihinlerinde yeniden yapılandırır ve bunları kâğıda dökebilir. Bu yaklaşımdaki tehlike, çoğu öğrencinin yaptığı gibi, sonucun düşüncelerin ifade edilmesinden çok, bir konular listesi haline sokulabilmesidir.
Çoğunlukla ifade edilmeyen konuşmanın amacı ve adı anılmak istenmeyen örtülü anlatımlar gibi konuşmadaki kapalı anlamlar, ifade edilen ana düşünceyle eşit önemdedir; fakat bunlar daha zor fark edilirler. Bu noktada dinleyici, sadece ses ve davranışlarda gizlenen veya sözlerin gerisinde yatan şeylere dayanan akıllıca tahminler yapmaya çalışabilir.

Konuşmacının düşüncelerini değerlendirme: İyi bir dinleyici dinlediklerini ilk önce anlamaya, sonra değerlendirmeye çalışır. Kendi kendisine şöyle sorular sorar: Konuşmacının ortaya koyduğu olgular/görüşler doğru ve tam mıdır, yargıları/düşünceleri kuvvetli midir? Konuşmacının düşünceleri delillere dayalı mıdır ve ileri sürdüğü deliller yeterli midir? Sunduğu olgular ulaştığı sonucu desteklemekte midir? Sunduğu ayrıntılar genelleştirmelerini desteklemekte midir?
İyi dinleyici, konuşmacının iddia ve zanlarını, onların kuvvetlilik ve doğruluğunu yargılama çabasıyla, geçmiş deneyim ve bilgilerine göre kontrol eder. Zayıf dinleyici, konuşmacının ifadelerini kullanılan mantık ve sunulan delillerin temellerinden ziyade, kendi düşünceleriyle uyuşup uyuşmadığına göre doğru veya yanlış kabul etme eğilimindedir. Konuşmacı görüşlerini vurgulu olarak ve heyecan verici bir söyleyişle ifade ederse, zayıf dinleyici onların gerçek olduğundan oldukça emin olma eğilimindedir. Söylenme biçiminden veya konuşmacının şöhretinden dolayı olguları ve sonuçları şüphe etmeksizin kabul eder. Konuşma bittiğinde söylenilenlerin değerli olup olmadığına karar veremez.

Konuşmacının düşüncelerine tepki verme: İyi bir dinleyici işittiği şeye karşılık verir. Tepki, notlar biçiminde olabilir. İyi notlar, konuşmacının ne söylediğini tam bir kesinlikle dikte etme meselesi değil, anlama-değerlendirme sürecinin ürünüdür. Notlar, bir dinleyici olarak sizin anladığınız ve önemli olduğuna karar verdiğiniz düşüncelerin -genellemeler ve önemli ayrıntıların- bir kaydı olmalıdır. Notlar ilişkisiz konular veya anlamsız ifadeler biçiminde değil, bilinen kelimeler kullanılarak ve cümle biçiminde olmalıdır. Sınıfta aldıkları notların yeniden incelenmesi ve düzenlenmesi için belki çok az öğrenci zaman bulacak gözükmesine rağmen, en iyi notlar dinleme yaşantısından hemen sonra biçim verilenlerdir.

Zayıf dinleyici, ileri sürülen görüş ve düşünceler hakkında düşünmeksizin, konuşmacının söylediklerini dikte etmeye çalışır, hiç soru sormaz, dinleme sırasında tepkisizdir ve daha sonra konuşmacının düşüncelerini yeniden ifade edemez veya tartışamaz. Zayıf dinleyicinin tepki kalıbı şöyle başlar: “Konuşma zevkliydi.”, “Konuşma berbattı, değil mi?”, “Yakışıklı bir adamdı değil mi?”. Söylenilen şey hakkındaki sorulara tepkide,  “Ooo! Çin hakkında konuştu.”, “İyi bir hikâye anlattı.” veya “Yeni hiçbir şey söylemedi.” demeyi sürdürür. Biz, bir -sadece bir- ana düşünce araştırırız ve zayıf dinleyicinin söylediği şudur: “O mu, ben hatırlayamıyorum.”, “O bize birçok ilginç şey söyledi.” veya “Bilmem, fakat iyi bir konuşmacıydı.
Mehrali CALP

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme