dinleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dinleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dinleme Becerisinin Gelişimi

İnsanlar tarafından elde edilen bilgilerin çoğu dinleyerek kazanılır. Öğrencilerin birbirleriyle iletişim kurabilmeleri için yaratıcı ve eleştirel olarak dinleme becerilerini geliştirmeye ihtiyaç vardır. Öğrencileri dinlediklerini anlamaya, ayırmaya, eleştirip değerlendirmeye götürecek beceri ve alışkanlıkların kazandırılmasında ana dili öğretimine büyük sorumluluklar düşmektedir.

Çocuklarda dinleme yeteneğinin gelişmesinin hangi evreleri kapsadığını, bir başka ifade ile nasıl bir süreç izlediğini öğretmenin bilmesi gerekir.
Bireyin kendi düşüncelerini katarak ve eleştirerek dinleyebilme becerisi kazanması ancak eğitimle gerçekleşir.

Dinleme eğitiminde en önemli faktör öğretmendir. “Öğrencilerini iyi birer dinleyici olarak yetiştirmeye çalışan öğretmenin bizzat kendisi iyi bir dinleyici olmalıdır. Eğer öğretmen ders içi ve ders dışı çalışmalarında, resmî ve özel temaslarında öğrencilerine dinleme konusunda iyi örnek olamıyorsa yetiştirdiği çocuklarda istenilen dinleme zevk, alışkanlık ve maharetlerini kolayca yerleştiremez.” (Kantemir, 1991, s.18) Onun için öğretmenlerin de bu konuda gerekli formasyonu kazanmış olmaları gerekir.

Dinleme eğitimi küçük yaşlarda başlatılmalıdır. Bu eğitim anaokullarında başlamalı ve her kademedeki öğretim kurumlarında sürdürülmelidir. Ülkemizde okul öncesi eğitim kurumları henüz yeterli sayıya ulaşmamıştır. Buna karşılık ilköğretimdeki okullaşmamız tamamlanmış sayılır. Öyleyse ilköğretimin birinci sınıfında dinleme eğitimi başlatılmalıdır. Okumaya hazırlık devresinde öğrencilere işittiğini ayırt etme becerisini geliştirecek bazı alıştırmalarla ilk dinleme alışkanlıkları kazandırılabilir. Öğretmenin, çocukların yaş ve ilgi seviyelerine uygun hikâyeleri yüksek sesle okuması, okunanlar üzerinde konuşulması, basit dramatizasyon faaliyetleri, çocuklarımızın çok erken yaşlarda dinleme becerisi kazanmalarına yardımcı olur.

“Dinleme becerisi öteki dil becerilerinden daha önce edinmeye başladığımız bir beceridir. Hamileliğin son aylarında bebeğin bazı sesleri işitmeye başladığı söylenmektedir.” (Ünalan, 1999, s.73)

“Çocuğun küçük yaşlardan itibaren tercih ettiği ve seçtiği sesler daha ziyade duygularına ve hayal gücüne bağlı olarak algıladığı seslerdir. Bu, zamanla değişerek ayrıntılara, mantık ilgilerine, doğru anlamalara bağlı dinlemeye yönelir. Çocuk, kendi düşüncelerini katarak ve eleştirerek dinleyebilme becerisine ancak ileri yaşlara doğru ulaşabilir. Çocuğun bilgi ve algılama becerisi ile dinleme becerisinin gelişmesi arasında doğrudan bir ilgi vardır. Çocuk, okul çağı öncesinde kendisine verilen basit kurallar çerçevesinde dinlediklerini uygulamaya çalışır. Zaman zaman da uygular.

Küçük yaşlardan itibaren çocuğun dinleme becerisinin gelişmesi çeşitli aşamalardan geçmektedir. İnsan, bebeklik çağında özellikle kendisine yapılan seslenmeler dışında şuurlu olarak dinleme yetisine sahip değildir. Ama bazı sesleri de dinleyebilir. Yine başlangıçta çocuk, dinlerken dikkat kesildiği bir anda dışarıdan gelen ses, ışık, hareket gibi uyarıcıların etkisiyle dinlemeden çabucak vazgeçer. Dinlerken kendi düşüncelerini ifade etme konusunda son derece sabırsızdır.” (Özbay, 2003, s.15)

Ana, baba ve öğretmenler, çocukların bu tutumlarını anlayışla karşılamalıdır. Çocuklar, konuşma ve dinleme eğitimi ile yönlendirilmelidir. Ailede verilen eğitim, çocukların dinleme yeteneklerinin gelişmesini etkiler. Dinlemede zihin etkendir. İyi dinleme yeteneği zeka derecesi ile doğru orantılı olarak artar.

Çocuk büyüdükçe kendi deneyimleriyle dinledikleri arasında ilgi kurmaya ve konuşmalara katılmaya başlar. Bu aşamada çocuk, dinlediklerine soru ve yorumlarla iştirak edebilir. Çocuğun dinleme becerisindeki bu gelişme ve algılama gücü ileri yaşlara kadar sürer.
 Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp

Etkili Dinleme İlkeleri


İyi dinleme ilkeleri ve onların nasıl uygulanacağı bilinirse, dinleme daha etkili olur.
Dinleme işi, dinleme durumunda bulunulduğunun fark edildiği anda başlar; duyulanların tartışıldığı ve yansıtıldığı sürece kendiliğinden devam eder. Sınıftaki dinleme başarısı, öğrencinin sınıfa gelmeden önceki davranış ve aktivitelerinden etkilenir. İşitilenlerin değeri, daha sonra onlarla ne yapıldığının anlam kazanmasıyla pekiştirilir.


Dinlemeye hazırlanma: Ruhumuz ve bedenimiz dinlemeye hazır olmalıdır. Konuya ilgi duyuyorsak ya da konuşulanları biliyorsak dinlemeye hazırız demektir. Derste öğretmenin anlatacaklarını anlamak için konuyu önceden anlamak gerekir.
İyi dinleyici konuşmacı ve konu hakkında bir şeyler öğrenerek veya onlar hakkında daha önce okuduğu veya duyduğu şeyleri hatırlayarak dinlemeye hazırlanır. İyi bir dinleyici, konuşmacıyı kolayca görebileceği ve işitebileceği bir yere oturmaya çalışır ve konuşmacı hakkındaki açık çeldiricileri atmak veya düzeltmek için elinden geleni yapar.
Dinleyici, konuşmacı veya konuya karşı kayıtsız ve olumsuz tutumları bir kenara bırakır. Diğer bir deyişle, berrak bir zihinle dinler. Eğer durum gerektirirse, not almaya hazırdır.


Konuşmacının düşüncelerini anlama: Çoğu dinleme durumlarında temel iş, söylenen şeyin anlamını ve amacını kapsayan ana fikri bulmak ve biçimlendirmektir. Ana düşünce için ipuçlarının bazısı yapısaldır. O, girişte genellikle bir tez olarak sunulur ve sonuçta yeniden ifade edilir. Konuşma sırasında çeşitli şekillerde tekrarlanabilir ve konuşmaya, “Söylediklerimden şunu görebilirsiniz ...” gibi ifadelerle başlanabilir. Konuşmacı sık sık ana fikri vurgulayarak veya ondan önce ve sonra duraklayarak dinleyiciye yardım eder.
Konuşmacının ana düşüncesini belirledikten sonra, iyi bir dinleyici, temel destekleyici düşünceleri bulmaya çalışır. Onlar, konuşmacı tarafından birer birer sayılıp dökülebilir, soru biçiminde ifade edilebilir, önceden yönlendirici hatırlatmalar yapılabilir veya konuşmanın başlangıç kısmında konu cümleleri olarak ifade edilebilir. Sesin hacmi, yoğunluğu ve duraklar bu ana düşünceleri belirlemeye yardım edebilir. İyi bir dinleyici, her zaman konuşmanın genel amacıyla ilişkili olmayandan ilişkili olanı, zandan olguyu ve genellemeden ayrıntıyı ayırt etmeye çalışır.


Bazı dinleyiciler, konuşmanın girişini, ana bölümlerini ve sonucunu belirleyerek konuşmacının taslağını zihinlerinde yeniden yapılandırır ve bunları kâğıda dökebilir. Bu yaklaşımdaki tehlike, çoğu öğrencinin yaptığı gibi, sonucun düşüncelerin ifade edilmesinden çok, bir konular listesi haline sokulabilmesidir.
Çoğunlukla ifade edilmeyen konuşmanın amacı ve adı anılmak istenmeyen örtülü anlatımlar gibi konuşmadaki kapalı anlamlar, ifade edilen ana düşünceyle eşit önemdedir; fakat bunlar daha zor fark edilirler. Bu noktada dinleyici, sadece ses ve davranışlarda gizlenen veya sözlerin gerisinde yatan şeylere dayanan akıllıca tahminler yapmaya çalışabilir.

Konuşmacının düşüncelerini değerlendirme: İyi bir dinleyici dinlediklerini ilk önce anlamaya, sonra değerlendirmeye çalışır. Kendi kendisine şöyle sorular sorar: Konuşmacının ortaya koyduğu olgular/görüşler doğru ve tam mıdır, yargıları/düşünceleri kuvvetli midir? Konuşmacının düşünceleri delillere dayalı mıdır ve ileri sürdüğü deliller yeterli midir? Sunduğu olgular ulaştığı sonucu desteklemekte midir? Sunduğu ayrıntılar genelleştirmelerini desteklemekte midir?
İyi dinleyici, konuşmacının iddia ve zanlarını, onların kuvvetlilik ve doğruluğunu yargılama çabasıyla, geçmiş deneyim ve bilgilerine göre kontrol eder. Zayıf dinleyici, konuşmacının ifadelerini kullanılan mantık ve sunulan delillerin temellerinden ziyade, kendi düşünceleriyle uyuşup uyuşmadığına göre doğru veya yanlış kabul etme eğilimindedir. Konuşmacı görüşlerini vurgulu olarak ve heyecan verici bir söyleyişle ifade ederse, zayıf dinleyici onların gerçek olduğundan oldukça emin olma eğilimindedir. Söylenme biçiminden veya konuşmacının şöhretinden dolayı olguları ve sonuçları şüphe etmeksizin kabul eder. Konuşma bittiğinde söylenilenlerin değerli olup olmadığına karar veremez.

Konuşmacının düşüncelerine tepki verme: İyi bir dinleyici işittiği şeye karşılık verir. Tepki, notlar biçiminde olabilir. İyi notlar, konuşmacının ne söylediğini tam bir kesinlikle dikte etme meselesi değil, anlama-değerlendirme sürecinin ürünüdür. Notlar, bir dinleyici olarak sizin anladığınız ve önemli olduğuna karar verdiğiniz düşüncelerin -genellemeler ve önemli ayrıntıların- bir kaydı olmalıdır. Notlar ilişkisiz konular veya anlamsız ifadeler biçiminde değil, bilinen kelimeler kullanılarak ve cümle biçiminde olmalıdır. Sınıfta aldıkları notların yeniden incelenmesi ve düzenlenmesi için belki çok az öğrenci zaman bulacak gözükmesine rağmen, en iyi notlar dinleme yaşantısından hemen sonra biçim verilenlerdir.

Zayıf dinleyici, ileri sürülen görüş ve düşünceler hakkında düşünmeksizin, konuşmacının söylediklerini dikte etmeye çalışır, hiç soru sormaz, dinleme sırasında tepkisizdir ve daha sonra konuşmacının düşüncelerini yeniden ifade edemez veya tartışamaz. Zayıf dinleyicinin tepki kalıbı şöyle başlar: “Konuşma zevkliydi.”, “Konuşma berbattı, değil mi?”, “Yakışıklı bir adamdı değil mi?”. Söylenilen şey hakkındaki sorulara tepkide,  “Ooo! Çin hakkında konuştu.”, “İyi bir hikâye anlattı.” veya “Yeni hiçbir şey söylemedi.” demeyi sürdürür. Biz, bir -sadece bir- ana düşünce araştırırız ve zayıf dinleyicinin söylediği şudur: “O mu, ben hatırlayamıyorum.”, “O bize birçok ilginç şey söyledi.” veya “Bilmem, fakat iyi bir konuşmacıydı.
Mehrali CALP

Etkili Dinleme İlkeleri

 

İyi dinleme ilkeleri ve onların nasıl uygulanacağı bilinirse, dinleme daha etkili olur.

Dinleme işi, dinleme durumunda bulunulduğunun fark edildiği anda başlar; duyulanların tartışıldığı ve yansıtıldığı sürece kendiliğinden devam eder. Sınıftaki dinleme başarısı, öğrencinin sınıfa gelmeden önceki davranış ve aktivitelerinden etkilenir. İşitilenlerin değeri, daha sonra onlarla ne yapıldığının anlam kazanmasıyla pekiştirilir.

Dinlemeye hazırlanma: Ruhumuz ve bedenimiz dinlemeye hazır olmalıdır. Konuya ilgi duyuyorsak ya da konuşulanları biliyorsak dinlemeye hazırız demektir. Derste öğretmenin anlatacaklarını anlamak için konuyu önceden anlamak gerekir.

İyi dinleyici konuşmacı ve konu hakkında bir şeyler öğrenerek veya onlar hakkında daha önce okuduğu veya duyduğu şeyleri hatırlayarak dinlemeye hazırlanır. İyi bir dinleyici, konuşmacıyı kolayca görebileceği ve işitebileceği bir yere oturmaya çalışır ve konuşmacı hakkındaki açık çeldiricileri atmak veya düzeltmek için elinden geleni yapar.

Dinleyici, konuşmacı veya konuya karşı kayıtsız ve olumsuz tutumları bir kenara bırakır. Diğer bir deyişle, berrak bir zihinle dinler. Eğer durum gerektirirse, not almaya hazırdır.

Konuşmacının düşüncelerini anlama: Çoğu dinleme durumlarında temel iş, söylenen şeyin anlamını ve amacını kapsayan ana fikri bulmak ve biçimlendirmektir. Ana düşünce için ipuçlarının bazısı yapısaldır. O, girişte genellikle bir tez olarak sunulur ve sonuçta yeniden ifade edilir. Konuşma sırasında çeşitli şekillerde tekrarlanabilir ve konuşmaya, “Söylediklerimden şunu görebilirsiniz ...” gibi ifadelerle başlanabilir. Konuşmacı sık sık ana fikri vurgulayarak veya ondan önce ve sonra duraklayarak dinleyiciye yardım eder.

Konuşmacının ana düşüncesini belirledikten sonra, iyi bir dinleyici, temel destekleyici düşünceleri bulmaya çalışır. Onlar, konuşmacı tarafından birer birer sayılıp dökülebilir, soru biçiminde ifade edilebilir, önceden yönlendirici hatırlatmalar yapılabilir veya konuşmanın başlangıç kısmında konu cümleleri olarak ifade edilebilir. Sesin hacmi, yoğunluğu ve duraklar bu ana düşünceleri belirlemeye yardım edebilir. İyi bir dinleyici, her zaman konuşmanın genel amacıyla ilişkili olmayandan ilişkili olanı, zandan olguyu ve genellemeden ayrıntıyı ayırt etmeye çalışır.

Bazı dinleyiciler, konuşmanın girişini, ana bölümlerini ve sonucunu belirleyerek konuşmacının taslağını zihinlerinde yeniden yapılandırır ve bunları kâğıda dökebilir. Bu yaklaşımdaki tehlike, çoğu öğrencinin yaptığı gibi, sonucun düşüncelerin ifade edilmesinden çok, bir konular listesi haline sokulabilmesidir.

Çoğunlukla ifade edilmeyen konuşmanın amacı ve adı anılmak istenmeyen örtülü anlatımlar gibi konuşmadaki kapalı anlamlar, ifade edilen ana düşünceyle eşit önemdedir; fakat bunlar daha zor fark edilirler. Bu noktada dinleyici, sadece ses ve davranışlarda gizlenen veya sözlerin gerisinde yatan şeylere dayanan akıllıca tahminler yapmaya çalışabilir.

Konuşmacının düşüncelerini değerlendirme: İyi bir dinleyici dinlediklerini ilk önce anlamaya, sonra değerlendirmeye çalışır. Kendi kendisine şöyle sorular sorar: Konuşmacının ortaya koyduğu olgular/görüşler doğru ve tam mıdır, yargıları/düşünceleri kuvvetli midir? Konuşmacının düşünceleri delillere dayalı mıdır ve ileri sürdüğü deliller yeterli midir? Sunduğu olgular ulaştığı sonucu desteklemekte midir? Sunduğu ayrıntılar genelleştirmelerini desteklemekte midir?

İyi dinleyici, konuşmacının iddia ve zanlarını, onların kuvvetlilik ve doğruluğunu yargılama çabasıyla, geçmiş deneyim ve bilgilerine göre kontrol eder. Zayıf dinleyici, konuşmacının ifadelerini kullanılan mantık ve sunulan delillerin temellerinden ziyade, kendi düşünceleriyle uyuşup uyuşmadığına göre doğru veya yanlış kabul etme eğilimindedir. Konuşmacı görüşlerini vurgulu olarak ve heyecan verici bir söyleyişle ifade ederse, zayıf dinleyici onların gerçek olduğundan oldukça emin olma eğilimindedir. Söylenme biçiminden veya konuşmacının şöhretinden dolayı olguları ve sonuçları şüphe etmeksizin kabul eder. Konuşma bittiğinde söylenilenlerin değerli olup olmadığına karar veremez.

Konuşmacının düşüncelerine tepki verme: İyi bir dinleyici işittiği şeye karşılık verir. Tepki, notlar biçiminde olabilir. İyi notlar, konuşmacının ne söylediğini tam bir kesinlikle dikte etme meselesi değil, anlama-değerlendirme sürecinin ürünüdür. Notlar, bir dinleyici olarak sizin anladığınız ve önemli olduğuna karar verdiğiniz düşüncelerin -genellemeler ve önemli ayrıntıların- bir kaydı olmalıdır. Notlar ilişkisiz konular veya anlamsız ifadeler biçiminde değil, bilinen kelimeler kullanılarak ve cümle biçiminde olmalıdır. Sınıfta aldıkları notların yeniden incelenmesi ve düzenlenmesi için belki çok az öğrenci zaman bulacak gözükmesine rağmen, en iyi notlar dinleme yaşantısından hemen sonra biçim verilenlerdir.

Zayıf dinleyici, ileri sürülen görüş ve düşünceler hakkında düşünmeksizin, konuşmacının söylediklerini dikte etmeye çalışır, hiç soru sormaz, dinleme sırasında tepkisizdir ve daha sonra konuşmacının düşüncelerini yeniden ifade edemez veya tartışamaz. Zayıf dinleyicinin tepki kalıbı şöyle başlar: “Konuşma zevkliydi.”, “Konuşma berbattı, değil mi?”, “Yakışıklı bir adamdı değil mi?”. Söylenilen şey hakkındaki sorulara tepkide,  “Ooo! Çin hakkında konuştu.”, “İyi bir hikâye anlattı.” veya “Yeni hiçbir şey söylemedi.” demeyi sürdürür. Biz, bir -sadece bir- ana düşünce araştırırız ve zayıf dinleyicinin söylediği şudur: “O mu, ben hatırlayamıyorum.”, “O bize birçok ilginç şey söyledi.” veya “Bilmem, fakat iyi bir konuşmacıydı.”

Mehrali CALP

 

Ana Dili Eğitimi ve Öğretiminde İzlenecek Yol.............


Dilin Kazanılması İle İlgili Kuramlar......


Dilin Kazanılması İle İlgili Görüşler.............


 Sosyal Katagoride Dilin Kazanılması.........


Ana dil Eğitimde Kullanılan Yöntem ve Teknikler......


 

DİNLEME BECERİSİNİN KAZANILMASI............................



ETKİLİ DİNLEME İLKELERİ.............................



İŞİTME VE DİNLEME ARASINDAKİ İLİŞKİ....



DİNLEMENİN ÖNEMİ........


 

ZAYIF DİNLEME.................