İyi İnsan Nasıl Olunur?

 

İyi İnsan Nasıl Olunur?


İnsan olabilmenin en önemli özelliklerinden biri de merhamet duygusuna sahip olması, güzel ahlaklı, dürüst ve güvenilir olmasıdır. İyi insan olmak hiç de zor  değildir. Baka insanlara zarar vermeden yaşarsan, insanların arasını bozmak yerine insanların arasını yaparsan, iftira atmaktan uzak durursan, gıybetten uzak durursan iyi insan olursun. İyi insan olmanın en önemli koşulu ise adaletli olmaktır. Bir kişiye belki imkanınız olmadığı için yardım edemezsiniz ama bir olay karşısında sessiz kalmamalısınız, adaleti tercih etmelisiniz. Yani adaletten yana olduğunuz zaman gerçek anlamda olgun ve iyi bir insan olursunuz.


 Yalancı olmak, edepli olmak, bencil olmamak iyi insanların özelliklerindendir. İnsanı iyi yapan en önemli özellikleri güzel bir yüreğe sahip olmasıdır. Yaptığı iyilikten karşılık beklemeyendir. İnsanlara karşı kin ve öfke beslemeyendir. Hak yolunda, barış yolunda gidendir. İnsanları dili ile sokmayan, dili ile zehirlemeyendir. Davranışlarında özverili olursan, ahlaki değerlerin tutarlı olursa, cömert olursan, içten ve samimi davranırsan iyi insan olunur. İyi insan olmak için hoşgörülü olmak gerekir, başka insanların yaşamına saygılı olmak gerekir, empati kurma becerisine sahip olmak gerekir. İyi insan affetmeyi bilmelidir, sorumluluk alır, eri geldiği zaman fedakarlık yapmaktan çekinmez, olumlu ve iyimser olur. İyi insan olmak için kimsenin güvenini boşa çıkarmamalıyız. Doğru, dürüst, güvenilir, adaletli ve haktan yana insan olmalıyız. Ön yargılı olmamak gerekir.


 İnsanları yargılamadan önce anlamaya çalışmalıyız. Sözle iyi olunmamalıdır, davranışlar ile iyi olduğumuzu göstermeliyiz. İyiliği başkalarına gösteriş için yapmayan kimseler iyi insandır. İşte tüm bu özelliklere sahip olduğumuz zaman gerçek anlamda insan olmuş oluruz. İyi insan olmak ile ilgili şu sözü de aklımızda bulundurmalıyız: Arada bir aynaya bakmalı insan güzel miyim diye değil insan mıyım diye der Tuncer Kurtiz. İşte bu vasıflara sahip olursak iyi insan oluruz.

Zenginlik ve Mutluluk Arasındaki İlişki Nedir?

 

Zenginlik ve Mutluluk Arasındaki İlişki Nedir?

 

İnsan mutlu olmak ister. Mutlu olmak için insanların gereksinimlerini karşılaması gerekir. Bu gereksinimlerinin karşılanması için paraya ihtiyaç vardır. Para olunca isteklerimize ve ihtiyaçlarımıza daha çabuk ulaşırız ve kimseye muhtaç olmayız. Paramız çok olursa, arsamız, evimiz, arabamız olursa zengin oluruz ve kendi kendimize yeter hale gelmeyip çevremizdekilere yardım etmeye başlarız.. İnsan zengin olunca mutlu da olabilir. Yeter ki aklını kullansın ve sahip olduklarını bir anda harcayıp bitirmesin.

 

Yoksulluk zor bir şeydir. Evde ihtiyaçlar karşılanmadığı zaman illaki aile içinde bir zaman sonra sorunlar yaşanmaya başlayacaktır. Çünkü para olmayınca açlık olur, mutsuzluk olur ve başka insanlara muhtaç hale gelme olur. Bu da aile içinde sorunlara neden olur ve ailedeki huzur bozulur. Zaten ne olursa yoksulluktan oluyor ve yoksulluk geçimsizliği de beraberinde getiriyor. Bunun için insan zengin olunca mutlu da olur. Zenginlik ile mutluluk arasında doğrudan bir ilişki vardır diyebiliriz ama mutlu olmak için de sadece zenginlik yeterli olmayabilir. Yani zenginlik ve mutluluk arasındaki ilişki  bu durum kişiye göre değişebilir. Mesela bazı kişilerin kendine yetecek kadar parası vardır, zengin değildir ama o kişi kendine yetebildiği için, başkalarına el açmak zorunda kalmadığı için mutlu olabilir.

 

Bazen insanlar küçücük bir şeyden bile mutlu olabilir ama bu mutluluk kalıcı olmayabilir. Kalıcı olması için de zenginlik olması şarttır. Çünkü zengin olunca başka insanlara da yardım edersin ce cömert olursun. Başka insanlara da yardım etmek sana manevi anlamda büyük haz veriri ve mutluluğun paylaşmak ile daha çok artar ve daha çok yardım eder, daha çok insan olursun. İnsan zengin olunca daha çok çevresi olur, daha çok seyahat eder ve her yeri gezerek mutluluğuna mutluluk katar.

Bir Çocuk Neden Zorbalık Yapar?

 

Bir Çocuk Neden Zorbalık Yapar?


Aslında zorbalık yan çocuk da zorbalığa uğrayan çocuk da iyi bir eğitimden geçmeli ve çocuklarımız kaybedilmemeli, onların beden ve ruh sağlığı için toplum olarak elimizden geleni yapmalıyız. Hiç bir çocuk zorbalığı hak etmez ve her çocuk mutlu bir şekilde yaşatılmalıdır. Her çocuk biricik ve değerlidir. Çocuklar neden zorbalık yapar konusuna değinecek olursak şunları söyleyebiliriz. Bir çocuk zorba ise bunun altında o çocuğun içinde yaşadığı aile ortamı çok önemlidir. Çünkü eğitim ilk olarak ailede başlar ve ailede devam eder. Ailesi tarafından ihmal edilen çocuklar zorbalığa başvurabilirler.


 Bir aile maddi olarak her açıdan iyi durumda olabilir ama çocuğuna sevgi vermiyorsa, o çocukla ilgilenmiyorsa, o çocuğa kaliteli zaman ayıramıyorsa çocuklar bu durumda kendini yalnız hisseder ve ilgiyi dışarıda arar. Bu ilgi de şiddet şeklinde olur ve böylece dikkatleri üzerine çeker ve mutlu olur. Bunun için de zorbalığa başvurabilirler. Çocuklardan mükemmel davranışlar beklenilmemelidir, çocukları bastırmaya çalışmamalıyız, onlara kendilerini ifade edecek ortamlar yaratmalıyız ve onların kendilerini rahat hissetmesini sağlamalıyız. Aile içinde şiddet varsa çocuk şiddet olan ortamı unutmaz ve büyük bir şok yaşar önce. Acı çeker, korkar ve daha sonra kendisi de aynı davranışları sergilemeye başlar ve zorbalığa başvurabilirler. 


Onun için baba ve anne aile şiddetinde birbirine hiç bir şekilde şiddet uygulamamalı ve çocukların mutlu olması sağlanmalıdır. Aileler çocukların bireyselleşmelerine izin vermeli ve çocuğun davranışlarını çok iyi gözlemlemeleri gerekmektedir. Çocukların zorba olmalarının nedenleri kısaca şudur:  Aileden gerekli manevi doyumu alamayan çocuğun kendini güçsüz hissetmesi,  başkalarının duygusunu hissetmeme yani empatiden yoksun olması,  düşük özgüven,  grubun dışında kalma kaygısı,  öfkesini başkalarından çıkarma,  saldırganlığın ve zorbalığın aile içinde normal kabul edilmesi,  kendisinin de zorbalığa uğruyor olması, dikkat çekme ihtiyacı,  farklılıklara karşı yanlış algı vb gibi nedenler çocukları zorbalığa iten nedenler arasında yer alır.

İnsanların Kişisel Gelişimleri İçin Yapabilecekleri Nelerdir?

 

İnsanların Kişisel Gelişimleri İçin Yapabilecekleri Nelerdir?


İnsan en büyük yatırımı kendine yapmalıdır ve ilk olarak kendini geliştirmek için iyi bir eğitim almalı, ilgi duyduğu, yetenekli olduğu ve sevdiği bir mesleği tercih etmeli ve o meslekte kendini en iyi yerlere getirmek için hayat boyu çalışmaya devam etmeli ve alanında uzmanlaşmaya çalışmalıdır. Hangi mesleğe sahip olunursa olsun kitap okuma alışkanlığını hiç bir zaman kaybedilmemelidir. Mutlaka her gün kitap okumaya zaman ayırmalıdır ve kendi genel kültürüne katkı sağlamalıdır insan.


Kişi kendi gelişimine katkı sağlamak için ilk olarak kendini sevmeli, kendine değer vermeli ve ama bunu yaparken de bencil bir kimseye dönüşmemelidir. Başka insanları da sevmeli, başka canlılara da merhamet göstermelidir. Doğaya saygı duymalı, çevre bilinci içinde hareket etmelidir. Doğa için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmelidir. Hobilerini yapmaya devam ederken kendine yeni hobiler  edinmelidir. Örneğin bir spor dalı ile ilgilenmeli, bir müzik aleti çalabilmeli ya da halk eğitim kursuna giderek halk oyunlarına yazılmalı ve kendine yatırım yapmalıdır. Düzenli egzersiz yapmalıdır. Yeme ve içmesine dikkat ederek yeterli ve dengeli beslenmeli ve sağlığını tehlikeye atacak beslenme düzeninden kaçınmalıdır. Psikolojisi bozuk olduğu zaman, kendini kötü hissettiği zaman psikolojik danışmandan yardım almaktan çekinmemelidir.


Kişisel gelişim için kişisel gelişim videoları izlenmeli, kendini her alanda geliştirmek için her türlü gayret gösterilmelidir. Kişi hatalarından der çıkarmalı,  yeni diller öğrenmeli ve yeni kültürler tanımalıdır, seyahat etmelidir, iletişim becerilerini geliştirmelidir,  araştırma yeteneğini kaybetmemelidir, planlı ve programlı bir yaşam sürülmelidir, disiplin elden bırakmamalıdır.

Dost Kara Günde Belli Olur Konulu Konuşma

 

Dost Kara Günde Belli Olur Konulu Konuşma


Dost insanın kötü günlerinde ortaya çıkan, samimi olduğunu her fırsatta ortaya koyan, fedakarlık gösteren kişidir.

Sevgili öğretmenim,

Dostlarımız olduğu zaman kendimizi daha güçlü ve daha mutlu hissederiz. Gerçek dost gerçekten en zor anında kişinin yanında olandır. Ona maddi ve manevi olarak elinden gelen her türlü fedakarlığı yapandır. Sadece mutlu günlerinde yanında olan, sen iyiyken iyi olan kimseler gerçek dost değil çıkarcı kimselerdir. Gerçek dost senin her anında yanında olandır. Yeri geldiği zaman sana akıl veren kişidir. Senin yanlışlarını sana kırmadan söyleyebilen ve seni koşulsuz seven kişidir gerçek dostlar.

 

Dostların kıymetini bilmek ve onlara gereken değeri vermek gerekir. Örneğin, Bir işten çıkarılmış olabiliriz. Bu durumda elimizde hiç paramız kalmayabilir ve başka insanlara muhtaç kalabiliriz. Bu durumda dost dediğin kişi hemen yanımıza gelir ve bizim için elinden geleni yapar ve bizi yalnız bırakmaz, bize sırtını dönüp kaçıp gitmez. Elindeki imkanları ile senin için her şeyi yapmaya çalışır ve seni çok sever. Gerçek dost olmayan kişiler ise samimi değildir ve biz en ufak bir zorluğa düşsek hemen bizi bırakıp gider ve bizimle bir daha görüşmek dahi istemez. Çünkü onlar hiç bir zaman gerçek dost olmamıştır, onlar sadece çıkarcı kimseler olmuştur.

 

Onun için dostlarımızı seçerken dikkat etmeliyiz ve herkesi dost sanarak kendimiz kandırmamalıyız. Dostluğun önemi ile ilgili şu söz de çok önemlidir: “ Dost ise düşünme  ver ömrünü gitsin, dost değilse hiç bekletme yol ver gitsin.” Der Mevlana. Yani burada gerçek dost ömre değerdir. Gerçek olmayan dosta ise yol verip onu kendi haline bırakmak en doğru olandır. Anlatacaklarım bu kadardı. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum.

Doğru Söyleyenin Bir Ayağı Üzengide Gerek Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

 

Doğru Söyleyenin Bir Ayağı Üzengide Gerek Atasözü İle İlgili Kompozisyon


Doğru söyleyen, dürüst ve güvenilir insanlar genelde sevilirken çıkarlarına ters düşen insanlar tarafından düşman ilan edilirler. Doğru ve dürüst kimseler her zaman doğrudan yana, haktan yana oldukları için sevilmezler ve bunun için de bulunduğu ortamda fazla kalamazlar. Çünkü sevilmeyen, istenmeyen bir kişi olduğu için oradan ayrılmak zorunda kalacaktır. Bunun için de atalarımız doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek demişlerdir.


 Ya da şöyle de bir söz vardır. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. İşte bu atasözü de  doğru olan insanların yakasını bırakmayan, onları rahat ettirmeyen menfaat düşkünü insanların yanlış davranışlarını ve doğru olanın ise haksız yere bulunduğu ortamı terk etmesini anlatır. Şahsiyet sahibi kimseler doğrudan yana  oldukları için, haksızlık karşısında eğilmedikleri için kötü niyetli ve çıkarları yolunda gitmeyen insanlar doğru insanlara dirlik vermezler. Onları bulunduğu yerden götürmek için her türlü hileye başvururlar ve onların peşini rahat bırakmazlar. Sözleri ile, davranışları ile mutsuz ederler iyi niyetli, dürüst insanları.


 Çıkarları zedelenmiş olan kimseler kendilerinin kurnazlığı ve yanlışları ortaya çıktığı için doğruya her daim kötülük etmeye başlarlar ve onları bulunduğu yerden gitmeye zorlarlar. İşte bunun için de doğru ve dürüst insanlar her an gitmeye hazır olmalı ve kötü kimselerden daha fazla kötülük görmeden gitmek zorunda kalırlar.