Çok Sevdiğiniz Bir Filmi Veya Diziyi Kısaca Anlatınız

 

Çok Sevdiğiniz Bir Filmi Veya Diziyi Kısaca Anlatınız

Sevginin Gücü adlı bir sinema filmi izlemiştim ve bu sinemada çok duygulanmıştım. Film Hint sinemasıydı. Filmde konuşmayan küçük bir kız çocuğu vardı. Sevginin Gücü adlı filmde konuşamayan küçük bir kız ile yolları kesişen bir adamın hikayesi var. Beş yaşında olan  küçük kız  doğuştan konuşamıyordur.  Kızın adı Shahida’dır. Annesi bu minik kızının konuşması için elinden gelen her türlü fedakarlığı yapmaya karar verir. Annesi  Shahida’yı tedavi ettirebilmek için onu Pakistan’dan Hindistan’a götürmeye karar verir ama  çıktıkları bu yolculukta minik kızın hayatını tamamen değiştirir. 


Trenle çıktıkları yolculukta küçük kız, tren durakta beklediği sırada camdan gördüğü kuzuların yanına gitmek için trenden iner. Fakat tren hareket etmek için düdüğü çaldığında Shahida duyamadığı için treni  ne yazık ki  çoktan kalkmış olur. Küçük kız bilmediği topraklarda kalmak zorunda kalmıştır. Küçük kız bilmediği topraklarda artık  yapayalnız kalmıştır. Tek başına sokaklarda dolaşan küçük kızın yolu Bajrangi adındaki bir adamla kesişir. Bajrangi, Shahida’ya yardım etmeye çalışsa da ondan hiçbir öğrenemediği için ne yapacağını şaşırır. Şans eseri kızın Pakistanlı olduğunu öğrenen bu genç adam genç kızı ailesine götürmeye ve bir an önce bu ayrılığa son vermeye karar vermiştir. 


Shahida’nın ailesini bulmak için yola koyulan ikili kendilerini macera dolu bir yolculuğun içerisinde bulur. İkilinin yol boyunca macerası ve kızın annesi ile kavuşmalarına yer veriliyor. Harika bir filmdi. Her şeye rağmen dürüstlüğün, insan olmanın ne kadar büyük bir erdem olduğunu, ırkçılığın değil insanlığın değerini da anlatıyordu bu Hint filmi.

Çevre Sevgisi Hakkında Düşüncelerinizi Anlatınız.

 

Çevre Sevgisi Hakkında Düşüncelerinizi Anlatınız.

 

Her bir canlı, yaşamını sürdürmek için doğal çevreye ihtiyaç duyar. Ancak tüm canlılar arasında ne yazık ki sadece bizler parçası olduğumuz doğayı her geçen gün biraz daha dönüştürüyoruz. Çevreyi, doğayı  seven insan  işe önce kendi çevresinden başlamalıdır. Çevreyi seven kişi çevreyi temiz tutan, çevreye çöp atmayan, havayı, suyu ve toprağı kirletmeyendir. Çevre temizliği konusunda yasalara gerek kalmadan çevre temiz tutulmalı, sevilmelidir.

 

 Doğa bize sayısız hediyeler sunmuştur. Ormanlarımız, nehirlerimiz, denizlerimiz, göllerimiz vb. İşte böyle doğal yerlerin kıymetini bilmek gerekir. Ormanları yakmamak, ormanlarda piknik yapmamak gerekir. Denizleri kirletmemek, denizlere zehirli atıklar atmamak  gerekir. Denizlere atılan zehirli kimyasal atıklar binlerce canlının yaşamını kaybetmesine neden olmakta bu da doğanın doğal dengesinin bozulmasına neden olmaktadır. Denizin içine, deniz kenarlarına çöp atmamalıyız. Ormanlardaki ağaçları kesmemeliyiz, kesenleri gördüğümüz zaman ilgili yerlere şikayet etmeliyiz. Doğal kaynakları hiç bitmeyecek gibi israf etmemeliyiz.

 

 Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmalıyız. Bir yerden bir yere gideceğimiz zaman toplu taşıma araçlarından faydalanmalıyız. Gideceğimiz yer kısaysa araba yerine yürüyerek gitmeyi tercih etmeliyiz. Her yıl mutlaka bir ağaç dikmeliyiz ve ağaç dikme faaliyetlerine gönüllü olarak katılmalıyız. Ağaçların dallarını kırmamalıyız, çiçekleri yerinden söküp onları doğal yaşamından koparmamalıyız. Doğada yaşayan hayvan dostlara yardım etmeliyiz ve onların neslini tüketmeye çalışmamalıyız.

Gelecek Nesillere Önemli Bir Mesaj Bırakmak İsteseydiniz Bu Mesajlar Neler Olurdu? Anlatınız.

 

Gelecek Nesillere Önemli Bir Mesaj Bırakmak İsteseydiniz, Bu Mesajlar Neler Olurdu? Anlatınız.


Gelecek nesillere önemli bir mesaj olarak şunları bırakırdım.

Her şeyden önce iyi bir insan olun, kibirli olmayın. Elinize güç geçince güçsüz ve mağdur olanları ezmeyin, onların elinden tutup kaldırın. Adaletsizlik; kime veya her neye yapılırsa yapılsın  kesinlikle adaletsizliğin karşısında durun. Çünkü haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır der Hz Muhammed. İnsan haklarına saygı gösterin. İleride her biriniz anne, baba, teyze, amca vb olacaksınız. Aile bireylerinize iyi davranın, sadakatlı olun, şiddetten uzak durun, Sizi tanıyan insanlar sizin için dürüst ve güvenilir bir insan desinler. Dedikodu denen illetten uzak durun. Çünkü dedikodu denen illet kişinin kendine en büyük zararı verir.  Verilen emanete sahip çıkın ve güvenilir, el emin kimse olun.


 İnsanlara iftira atmayın, masum insanların ahını almayın. Kaba ve küfürlü konuşarak kendinizi kendi gözünüzde ve toplumun gözünde aşağı seviyelere çekmeyin. Kendinizi sevin, sizi meşgul eden mutlaka bir işiniz olsun ve boş durmayın. Çünkü boş durmak insana iyi şeyler yaptırmaz. İyi insanların değerini bilin, samimi olun, çıkarcı olmayın. Aklınızı iyi kullanın ve bilimi kendinize rehber edinin. Bilim ve fen yolunda ilerleyerek ülkenize katkılar sağlayın, buluşlar yapın ve ülkenizi dünyada tanıtın.  Ülkenizi daha iyi yerlere getirmeye çalışın. İlim her nerede olursa olsun oraya gidin ve o ilimi almak için sonuna kadar çalışmaya devam edin. 


Bir çocuğun gönlünü alın ve ona yardım edin. Bir yaşlıyı koruyun ve onun yapamadığı işlerde ona yardım edin. Yeri geldiği zaman cömert olmasını bilin ama elinizde olan varınızı ve yoğunuzu  da bir anda harcamayın. Geleceğinizi de düşünerek planlı, programlı olun .Disiplini hayatınızdan çıkarmayın çünkü disiplindir insanı özgürleştiren ve ona başarılı işler yaptıran. Merhametli olun. Allah’ın yarattığı her canlıya merhamet ve hoşgörü ile muamele edin. Bir insana makamından dolayı değil sadece ve sadece insan olduğu için saygı gösterin ve onu değerli kılın.  


Bu bir makam sahibi olur bazen de hiçbir mesleği olmayan sıradan bir insan olun. İnsana değer verin, insanı görün ve insanı sevin. Sevdiğiniz insanlara sevdiğinizi onları kaybetmeden söyleyin ki sonra pişman olmayasınız. Gelenek ve göreneklerinize sahip çıkın. Kültürünüze sahip çıkın. Milli benliğinizi, ana dilinizi koruyun ve yüceltin Vatansever insanlar olun. Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır diyen Mustafa Kemal’in bu sözünü hayata geçirin ve çok çalışın, çok üretin, tıpkı bir arı gibi, tıpkı bir karınca gibi çalışın. 


Güçlü ve zalim olandan değil masum olandan, haktan yana olandan olun. Bir hayvan besleyin ve ona şefkat gösterin. Sokak hayvanlarına merhamet ile muamele edin. Hiçbir canlıya acı çektirmeyin. Kimse ile dalga geçmeyi, kimseyi küçümsemeyin.  Namuslu ve onurlu olun. Tebessümü yüzünüzden eksik etmeyin. Karşılık için yardım etmeyin, karşılık beklemeden yardım edin ki erdemli olduğunuzu hissedesiniz.


 Affetmeyi bilin, ama unutmayın. Kin tutmayın,  her özelini her başarınızı da hemen herkes anlatmayın. Çünkü  her insan iyi niyetli olmayabilir. İnsanların hassas noktaları vardır, ince yerleri vardır. İşte orayla oynamayın ve asil olun. Vatanını ve milletinizi bölmek isteyenlere fırsat vermeyin, demokrasiye  ve cumhuriyete sahip çıkın. Karakter sahibi olun ve gerçek anlamda insan olun ki o insandı , o insan evladıydı diyebilsinler sizin ardınızdan.

Okuduğunuz Bir Kitabı Tanıtınız.

 Okuduğunuz Bir Kitabı Tanıtınız.


Yakın zamanda okuduğum çok güzel bir kitap vardı. Kitabın adı Çizgi Pijamalı Çocuktur. Kitapta biri esir düşen, diğer ise esir düşmeyen bir çocuğun karşılıklı koca adam gibi dünya üzerine konuşmaları, küçücük halleri ile insanlığa mesaj veren konuşmaları, duyguları, ayrıntılara dikkat edişleri anlatılmaktadır. Kitapta genel olarak  2. Dünya Savaşı yıllarında Alman bir askerin  sekiz yaşındaki çocuğu ile toplama kampı  Auschwits’deki bir Yahudi çocuğun arkadaşlığını ele alan sözlere yer verilir. Nazi Almanyası Bruno’nun babasını görevli olarak  Polonya’ya gönderir.


 Bruno, kasabadaki toplama kampının tel örgülerinin öbür yanındaki bir çocukla arkadaş olur. Ancak iki çocuk arasında gelişen bu dostluk, özellikle oğlunun bu kampla ilgili gerçeği öğreneceğinden kuşkulanan Alman annenin (Vera Farmiga) endişelerini artıracaktır. Bruno ve ailesinin yeni evleri bir buçuk milyon Yahudi'nin Nazilerce öldürüldüğü Auschwitz toplama ve yok etme kampının bitişindedir.  Okunması gereken duygu yüklü bir kitaptır. 

Kitapta geçen aklımda kalan çok güzel sözler vardı. Bu sözler şunlardı:

“Eğer bana sorarsan hepimiz aynı gemideyiz ve gemi su alıyor.”

‘Bir ev; bir sokak, bir şehir ya da tuğla ve harç gibi yapay şeyler değildir. Ev, insanın ailesinin olduğu yerdir…’

“Her kötü şeyin iyi bir yanını bulmalıyız ."

"Ben hata yaptığımda cezalandırılıyorum." diye ısrar etti Bruno. Çocuklar için geçerli olan kuralların, kuralları koyan onlar olduğu halde, büyüklere uygulanmadığı gerçeği onu fena sinirlendirmisti. "Çünkü kalbinin derinliğinde, emrinizde çalışsalar bile kimseye saygısızlık yapmaya gerek olmadığını biliyordu. Ne de olsa görgü kuralları denen bir şey vardi."


"Bazı insanlar bizim adımıza bütün kararları veriyor."

"Acıyor mu? Artık Hissetmiyorum."

"Hangi insanların çizgili pijama, hangilerinin üniforma giyeceğine kim karar vermişti?"

“Keşke beraber oynayabilseydik. Sadece bir kez. Hatırlamak için…”

Çok Gezen Mi Bilir, Çok Okuyan Mı? Konularından Hangisini Seçerdiniz, Sebepleri İle Birlikte Anlatınız.

 Çok Gezen Mi Bilir, Çok Okuyan Mı? Konularından Hangisini Seçerdiniz, Sebepleri İle Birlikte Anlatınız.


Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı sorusuna benim cevabım çok okuyan olacaktır. İnsanların ömrü kısıtlıdır. Ne kadar çok yeri gezerseniz gezin belli bir yere kadar gidebilirsiniz ama dünyanın her ülkesini, her şehrini, köyünü gezmeye, oranın her kültürel özelliğini öğrenmeye ömür yetmez. Oysa kitap okuduğumuz zaman daha çok şey öğreniriz ve bilgi sahibi oluruz. 


Ayrıca her insan çok gezecek kadar maddi olarak iyi durumda da olmayabilir ve gezse bile bir yere kadar gezer. Bunun için çok gezen değil çok okuyan bilir. Çünkü okumak kişinin daha çok bilgi sahibi olmasını sağlar, farklı kültürel özellikleri okuyarak öğrenir ve okumak insana çok şey katar. Bunun için kesinlikle çok okuyan daha bilir. Okuyan insan zamandan daha çok tasarruf eder. Okuduğumuz kaynaklar amacımıza hizmet ediyorsa daha çok bilgili ve kültürlü oluruz.


 İnsan dolabına şöyle bir el atsa oradaki kitapları belirli bir sürede okur ve bilmediği nice şeyleri öğrenir. Kitaplar hem hayal dünyamızı geliştirir, hem muhakeme gücünü geliştirir, hem insanın konuşma yetisini geliştirir ve kitaplar sayesinde iç dünyamız zenginleşir. Oysa sadece gezerek kısıtlı bilgilere sahip oluruz.

Eğer Başka Birinin Yerine Geçme Hakkınız Olsaydı Bu Kim Olurdu Nedenleriyle Açıklayınız.

 

Eğer Başka Birinin Yerine Geçme Hakkınız Olsaydı Bu Kim Olurdu Nedenleriyle Açıklayınız.


Her çocuğun hayatında bir idolü vardır. Kendime örnek aldığım kişi ülkemizi dünyada gururla temsil eden ve büyük bir başarıya imza atarak Nobel Ödülü’ne layık görülen Aziz Sancar’ı örnek alıyorum. 8 Eylül 1946 yılında Mardin’de doğup oradan yurt dışında eğitim almaya giden bu büyük insanı çok seviyorum ve ona hayranlığım hiçbir zaman bitmeyecek. Çok mütevazi , dürüst, güvenilir ve güzel ahlaklı ve alçakgönüllü biri olması da beni ayrı etkiliyor. 

Türk doktor, akademisyen biyokimyager ve moleküler biyolog olan Aziz Sancar yaptığı çalışmalar ile  hücrelerin hasar gören DNA’ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmalar yapmış ve  bunda da başarılı sonuçla elde etmiştir. Aziz Sancar hayatı boyunca çok çalışmış, kendini işi meşgul etmiş, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı başarılı bir bilim insanı olarak adını tarihe yazdırmıştır. Ben de onun gibi sayısal derslere ilgi duyuyorum. Özellikle de fen bilimleri ile ilgili deney ve gözlem yapmayı çok seviyorum. 


Ayrıca Aziz Sancar ödülünü alırken Mustafa Kemal Atatürk adına aldığını söylemesi beni çok mutlu etti. O eskiden 18 saat çalışırmış. Şu yaşında bile 12 saat çalışmaya devam ettiğini açıkladığında çok şaşırmıştım. Ben de onun gibi çok çalışıp ülkemi dünyada temsil edeceğim ve başarılı bir bilim insanı olarak hayatım boyunca çalışmaya devam edeceğim. Ülkesini ve milletini çok seven bu büyük bilim insanı benim her zaman gönlümde yer tutmaya devam edecektir.