Başarı ve Çalışmak İle İlgili Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.

 Başarı ve Çalışmak İle İlgili Bilgilendirici Bir Metin Yazınız.


Başarı  ve çalışmak birbirini çağrıştıran kavramlardır. Çalışma olursa başarı olur. Çalışma olmazsa başarı olmaz. Son derece basit ve anlaşılması uygun ikilidir. Başarılı olmak için başarılı olmaya ilk önce niyet etmek gerekir. Oturduğunuz yerden başarılı olacağım, başarılı olmak için şunları yapacağım deyip sonra da tüm enerjinizi konuşmaya harcadığınız da başarı diye bir şey olmuyor. Önce içinizdeki çekirdek inancı gerçek inanca dönüştürmek için eyleme geçmek gerekir.

 

 Hem kendimize inanmalıyız hem de çok konuşmak yerine uygulamada kendimizi kendimize ispat etmeliyiz, daha sonra başkaları ne kadar başarılı olduğumuzu görür zaten. Kişi kendi öz disiplinini sağlamalı, planlı ve programlı olmalıdır. Kendini sıkmadan, abartıya kaçmadan her gün az da olsa düzenli olarak çalışmaya devam etmelidir. Tüm bunlar yapıldığı zaman başarı gelecektir. Başarının olması için kişinin  isteyerek çalışması gerekir. Başarı ve çalışma olunca mutluluk da olur. Kişi kendini meşgul edecek ve çok sevecek bir mesleği yaptığı zaman onu iş olarak bile görmez ve yaptığı işten hayat boyu zevk alır.

 

Çalışmak ve başarılı olmak kişinin kendine olan saygısı artar, kişi kendini daha çok sever ve kimseye muhtaç olmadığı için kendi ayakları üzerinde durur, daha özgür olur, maddi ve manevi olarak kendini daha iyi hisseder. Başarı ve çalışma olunca hayatın zorlukları da azalmaya başlar ve insanlar ile iletişim de daha güçlü ve daha iyi olur. Onun için çalışmaktan pes etmemeliyiz, başarıyı yakalamaya hayat boyu devam etmeliyiz.

Dostluğun Gücü İle İlgili Hikaye Yazınız.

 

Dostluğun Gücü İle İlgili Hikaye Yazınız.


Zeliha diğer arkadaşları atanıp öğretmen olduğu için mutlu olmuştu ama kendisi atanamayıp bu yıl da evde tekrardan Kpss’ye çalışacağı için mutsuzdu. Çünkü kendisi atanmış bir öğretmen olmak istiyor ve bir an önce öğrencilerine kavuşmak istiyordu. Çok üzülmüştü puanını görünce ama elden bir şey gelmiyordu. Zeliha’nın üniveristedeki en arkadaşı olan Nuray ise Zeliha’nın yaşadığı şehir olan Mersin’e atanmıştı ve atandığı okul da Zelihaların evine çok yakındı.

 

Zeliha bunu duyduğu zaman çok mutlu oldu ve Nuray ile her geçen gün daha samimi olmaya başladı. Nuray matematik ve Türkçe alanında çok başarılı biriydi. Sınavda bunları iyi yaptığı için kazanmıştı ama Zeliha bunlarda iyi olmadığı için düşük puan almıştı. Nuray Zeliha’nın bu durumuna seyirci kalmak istemiyordu. Ne de ol sa kendisi atanmıştı ve aylık maaşını da alıyordu. Mutluydu da yeni geldiği şehirde. Nuray can arkadaşının da kısa zamanda atanmasını istiyordu ve aklına bir fikir geldi ve onu hemen uygulamaya başladı. Nuray her gün okul çıkışı can dostu Zeliha’ya  fazla bilmediği dersleri anlatmaya başladı ve Zeliha ve Nuray her geçen gün daha da yakınlaştı ve dostlukları daha da pekişti. Sınav zamanı geldiğinde Zeliha denemelerden çok iyi yapıyor ve Türkçe ve Matematik alanında  çok iyi netlere ulaşıyordu.

 

Sınav zamanı geldi ve sınavdan 90 aldı ve o da kendi memleketi olan Mersin’e atandı ve hem de Nuray ile aynı okula atandı. Dostluğun gücü yardımlaşma ve dayanışmadan geçiyordu. Dostlukları baki kaldı, başarıları daim oldu ve okulun en başarılı öğretmenlerinden oldular her ikisi de. Tüm bunları sağlayan ise iyi niyet, gerçek dostluk ve dostluğun kudreti olmuştu.

 

 

 

Aile İçinde Yaşadığınız Bir Fedakarlığın Önemini Anı Türünde Yazınız.

 Aile İçinde Yaşadığınız Bir Fedakarlığın Önemini Anı Türünde Yazınız.

 

Hayriye Ablam, Asiye Ablam ve ben okula gitmek için yine erkenden kalkmıştık. Sabah kalktığımda odam havalansın diye pencereyi açtım ama içeriye öyle bir soğuk geldi ki havalar artık soğumuş dedim. En büyük ablam olan Hayriye hemen mutfağa gitti ve çayı ocağa koydu. Annem yakın zamanda ağır bir hastalık geçirdiği için yürüyemez hale gelmişti ve bir zaman ayağa kalkamayacaktı. Bunun için en çok sorumluluk Hayriye ablama kalmıştı. O hiç üşenmeden bizim için çalışıyor ve elinden geleni yapıyordu. Annem uyuyordu, babam da bizden daha önce kalkmış, iki bardak çay içip hemen fabrikadaki işine gitmişti. Babam fabrikada yapıyordu kahvaltıyı.

 

 Sabahları bir şey yemeyi çok sevmezdi. Orada poğaça, simit alır karnını doyururdu. Çocukları için akşam sekize kadar çalışır ve bizi okutmak için elinden geleni yapardı. O annemin haline çok üzülüyor ve bize bunu belli etmemeye çalışıyordu. Namusu ve onuru ile çalışan harika bir babaydı benim babam. Neyse kendimi tanıtmayı unuttum. ben Aynur 14 yaşındayım. Üç kardeşin en küçüğüyüm aynı zamanda en yaramazı ama daha iyi olmaya çalışıyorum artık. Çünkü canım annem hasta ve buna üzülüyorum. 


Okulda öğretmenlerime ve arkadaşlarıma da üzüntümü belli etmemeye çalışıyorum.  Ablamın hazırladığı kahvaltıyı yapıp okulumuza doğru yola koyulduk. Okula doğru giderken bir anda arkamdan gelen araba tam bana çarpacakken ablam hızla elimi yakaladı ve beni  kendine doğru çekti ama ikimiz de yere hızla düştük. Bana fazla  bir şey olmamıştı ama ablamın kolları, dizi ve yüzü yara olmuştu. Kolu ve dizi kanamaya başlamıştı. Çok üzülmüştüm onun için çünkü o çok kötü olmuş ve benim için kendini feda etmişti.

 

O günden sonra ablama daha çok bağlandım ve onu çok sevdim. Hem ev işleri, hem okul işleri ablam için yorucu da olsa hepsini yaptı. Annem üç ay sonra fizik tedavi yönetimi ile ayağa kalktı ve eski sağlığına kavuştu. Böylece canım ablamın üzerindeki yük de kalkmış oldu. Şu anda 20 yaşındayım ve ablamın yaptığı fedakarlıkları şu an bile unutamıyorum. İyi ki o bizim ablamız olmuştu.

“Doğruluk Her Türlü Şart Altında Meyve Veren Bir Ağaçtır” Sözü İle İlgili Kompozisyon

 “Doğruluk Her Türlü Şart Altında Meyve Veren Bir Ağaçtır” Sözü İle İlgili Kompozisyon


Doğruluk ve dürüstlük insana yakışan en önemli erdemlerden biridir. Doğruluk her türlü şart altında meyve veren bir ağaçtır çünkü insan doğru olduğu zaman eninde sonunda kârlı olur. Vicdanı rahat olur, rahat uyur, rahat yer, rahat gezer. Onun için her zaman doğruluktan, haktan ve adaletten yana olunmalıdır. Atalarımız doğru eğilmez, eğri ise doğrulmaz demiştir. 


Çünkü bir işte doğruluk varsa, bir insan dürüstse sonuç geç olsa da iyi olur, güzellikler olur, mutluluk olur. Kimi insanlar üç günlük dünya için, beş kuruşluk menfaat için doğrudan yana olmaz ve kısa süreliğine işlerim yolunda gidiyor , herhangi bir zarara uğramadım der. Ama gel gör ki zaman geçer, yaptığı yanlışları unutur , yaptığı sahtekarlıkları unutur ya da unuttuğunu zanneder ta ki yaptığı yanlışın kendine zarar verdiğini anlayacağı gün geldiği zaman. İşte o zaman anlar yanlış insan olmanın ne kadar kötü olduğunu, her zaman doğruluktan yana olan insanın kaybetmeyip asıl kazanan olduğunu. 


 Doğru olan insan geç de olsa hem maddi olarak kazanır hem de manevi olarak. Toplumun gözünde saygın biri olur ve değerli olur. Böyle kimseler ölse bile unutulmaz ve hep kalplerde yaşar. İşte bundan dolayı doğruluk her türlü şart altında meyve veren bir ağaçtır, doğruluktan ayrılmayınız, doğrular ile birlikte olunuz.

Atatürk Türk Müziğinin Gelişmesi İçin Neler Yapmıştır?

 Atatürk Türk Müziğinin Gelişmesi İçin Neler Yapmıştır?

Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyet ilan edildikten sonra çok sayıda yeniliklere imza atmıştır. Kadınlara verilen değer artmış, eğitim ve öğretime verilen önem artmış, sanata verilen önem artmıştır. Müzik insanı değiştirir, geliştirir ve algılarını açar. Mustafa Kemal de bunun bilincinde olan bir lider olduğu için daha doğrusu çok yönlü bir lider olduğu için Türk müziğinin gelişmesi için şunları yapmıştır: 


Türk müziğinin gelişmesinde Türk çalgı aletlerinin kullanılmasını önermiştir. Yalnızca Türk topraklarında değil tüm dünyada dinlenebilir bir Türk müziği  olmasını amaçlamıştır. Müziğin kültürel kimliğin korunmasında, tanıtılmasında ve diğer kuşaklara aktarılmasının önemli olduğunu söylemiştir.


Atatürk müzik alanında şunları yapmıştır:

* Ankara’da "Musiki Muallim Mektebi" kuruldu.(1924).

* "Mızıka-i Hümayun" Ankara’ya taşınarak "Riyaset – i Musiki heyeti" adını aldı.(1924)

* İstanbul Belediye Konservatuvarı kuruldu.(1926).

* Ankara Devlet Konservatuvarı kuruldu.(1936).

* Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü kuruldu.(1937)

* Ankara’da Askeri Müzik Okulu öğretime açıldı.(1938)


 Bu kurumlar günümüze gelene kadar değişik aşamalardan geçmiş ve daha çok gelişmiştir. Müzik insan ruhun gıdasıdır, insanı rahatlatır, mutlu eder, duygulandırır. Bunun için müzik insanlar için farklı bir öneme sahiptir.

Size Göre Atatürk’ü Diğer Liderlerden Ayıran Özellikler Nelerdir?

 Size Göre Atatürk’ü Diğer Liderlerden Ayıran Özellikler Nelerdir?


Her insan lider olamaz. Lider olabilmek için belli vasıflar vardır ve bu vasıflar da Mustafa Kemal de fazlasıyla vardı. O bir liderdi ama diğer liderlerden daha farklıydı. Bunun nedenleri ise Mustafa Kemal Atatürk kafasına koyduğu bir fikri gerçekleştirene kadar sabırla ve azimle çalışmaya devam eder ve günü gelince yapacağını yapar ve insanları şaşırtırdı. En yakın arkadaşları bile Mustafa Kemal’in dehasına hayran kalır ve onların hayal bile etmeye çekindiği yenilikleri Mustafa Kemal gerçeğe dönüştürdü. Onun için diğer liderlerden farklıydı.


 O diğer liderlerden farklıdır çünkü hem vatanını kurtarmış hem de vatanı için yeni bir yönetim sistemine geçmiş ve hayatı boyunca vatanım diyerek çalışmıştır. Vatan ve millet sevdalısı olan büyük bir liderdir Mustafa Kemal. Kendi rahatını düşünmemiş, mal ve mülk hırsında olmamıştır. Milletinin hizmetkarı olan bir liderdi. Atatürk, bir fikir adamıdır. Kalıplaşmış düşüncelerden, paslı kurallardan kendini tamamen sıyırmıştır. Yüzyılların verdiği miskinlikten düşünmez hale gelmiş kararmış zihinleri aydınlatarak, taassubu kovarak, aklın ve bilimin aydınlığına yönelerek farklı olabilmiştir. Avrupa'nın 400 yılda yaptığı aydınlanma devrimini 15-20 yılda başarmıştır. Atatürk devrimleri Fransız devriminden de farklıdır. Fransız devrimi bir burjuva devrimi iken, Atatürk devrimleri, toplumu her yönüyle değiştiren, bilime ve çağdaşlığa dayalı bir insanlık devrimidir. Bunun için Mustafa Kemal diğer liderlerden farklı bir liderdir. 


Ülkesinin her yerini karış karış gezen, şehirlisi ile köylüsü ile bir olan ve milleti ile mücadele eden, savaş alanlarına giren, savaşta yaralanan, hastalanan ama yine de savaşmaya devam eden korkusuz bir liderdir. Onun için farklıdır, değerlidir, çağdaştır ve her şeyden önce iyi bir insandır. İçinde vatan sevgisi olan, çocuk sevgisi olan, eğitim sevgisi olan büyük bir liderdir.