dil bozuklukları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dil bozuklukları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dil Bozuklukları (sebepleri ve sağaltılmaları)

1. Çocuğun çeşitli sebeplerden dolayı normal süreçte dili edinememesi ve bunun sonucu olarak ana dilini akranları kadar etkili ve işlek bir şekilde kullanamamasına dil bozukluğu, dil kusuru yahut dil yetersizliği gibi isimler verilmektedir.

 2. Bazı çocuklarda dilin farklı yönleriyle ilgili eksiklik ve kusurlar, organik, psikolojik ve sosyal sebeplere bağlı olarak ortaya çıkabilir. “Vücudun yorgunluğundan; soluk borusu, bronşlar ve akciğerlerin hastalıklarından ses zayıflığı meydana gelir. Müzmin (kronik) ses kısıklığı çoğunlukla gırtlağın fazla yıpratılmasından da kaynaklanır.” (Şenbay, 2000, s.22)

Başka bir tanım: çocukların dil gelişimlerinde beklenen aşamalarda gecikmeler olması; konuşmanın, dikkatli konuşana çekecek kadar normalden farklı olmasına dil kusuru denir. Dil bozuklukları, dilin kazanılmasında ve kullanılmasında bir takım problemlere yol açması yanında çocuğun psikolojik gelişimi ve akademik başarısını da etkilemektedir.

Bu kusurlar, bazı çocuklarda dilin herhangi bir ses ve hecesini çıkaramama veya başka bir sesle yer değiştirme (metatez) şeklinde olabileceği gibi, bazı çocuklarda ise dilin bir takım morfemlerini yutma (haploloji)  şeklinde de olabilir. Hatta cümle içerisinde yer alan unsurların yerini değiştirme yani, önce söylenmesi gerekeni sonra, sonra söylenmesi gerekeni önce söylemek şeklinde ortaya çıkabilir. Bazı hallerde, bütün bu dil bozuklukları aynı çocukta görülebilir.

18. ayla 3-4 yaş arasında genellikle tüm çocuklar telâffuz (söyleyiş) hatası yaparlar. Çocuksu konuşmadan gelen hatalar genellikle yanlış öğrenmeden kaynaklanır. Bazı anne babalar, sevimli oluyor diye, çocuğu böyle konuşmaya teşvik ederler. Ayrıca, çocuk kendisine telâffuzu zor gelen sözcükleri değiştirerek ya da heceleri atarak da bu hataları yapar. Genellikle bu durumlarda çocuklar (r) harfini değiştirirler. Telâffuzda tipik hatalar şöyle sıralanabilir:
  • Genellikle sözcüğün ortasındaki bir ya da iki heceyi söylememe (araba→aaba, babam→baam, yaşayan→yaşan, kalk oradan→kak oadan, kilitledim→kitledim, bir dakika→bi Dakka…
  • Sözcük ya da hecelerin yerini değiştirme (babaanne→annebaba, ayakkabılarım→ayakbakılarım…
  • Sözcüklerin içinde harf ve hece değişikliği yapma (bozuk→buzuk, yukarı→yokarı, çömlek→çölmek, taraftan→tayaftan, dövmek→döğmek, para→paya, şeker →şekey…
  • Objelerin adlarını değiştirme (boncuk→muncuh, tavuk→tayuk, kedi→pisi pisi, civciv→cücük, berber→belbel…
Söyleyiş hataları öğrencilerin çoğunlukla dikkatsizlik sonucunda kelimelerin çevredeki söylenişini benimsemelerinden kaynaklanır. Bu durumdaki öğrencilerin hatalarının hangi etkenlerden kaynaklandığı, çoğunlukla hangi sesleri yanlış söyledikleri, hangilerini söyleyemedikleri göz önünde tutulmalıdır.

“Mahallî şive hataları ile eksik ve yanlış anlamlı sözler ve imlâ yanlışları üzerinde bütün öğretmenler aynı hassasiyet ve ilgiyi göstermeli ve zaman zaman düzenlenecek listelerle bu nevi aksaklıklar üzerine öğretmen ve öğrencilerin dikkati çekilmelidir.” (Beşinci Millî Eğitim Şûrası, 1991, s.353)
Bazı çocuklar çevrenin etkisiyle standart Türkçe’ye aykırı söyleyiş içerisinde bulunabilirler. Böyle durumlarda öğretmen acele etmeden, ancak umursamaz bir tutum da sergilemeksizin duyarlı ve etkili bir yaklaşımla düzeltmeyi zamana yayarak içerisinde bu tür söyleyiş bozukluklarını düzeltme çabasına girmeli; diğer çocukların bu durumda olan çocuklarla alay etmelerini önlemelidir. Böylece çocukların sosyal ve psikolojik problemlerle karşılaşmalarının önüne geçmelidir.
Benzer seslerin bazı çocuklar tarafından ayrıştırılamamasının sebepleri;
  1. nörolojik (esleksik)
  2. psikolojik (sınıf ve aile ortamındaki baskı, huzursuzluk)
  3. fizyolojik (dudakların tembelliği, işitme kaybı)
  4. biyolojik (konuşma organlarında anomalik bir durum) olabilir.
Anne ya da babanın aşırı otorite gösterdiği; annenin disiplinli, babanın pasif kaldığı ya da annenin çocuğu hırpaladığı ailelerde dil bozuklukları daha çok görülür. Bu bozuklukları gösteren çocukların birçoğunun doğumunun problemli olduğu, yemek konusunda kendilerine baskı yapıldığı gözlenmiştir. Bu çocukların evde ve okulda çeşitli sosyal uyum bozuklukları gösterdiklerine de rastlanır.

Çocuklar, dil edinimi bakımından bir takım engellerle karşılaşmaktadırlar. Bu engeller zihnî güçteki yetersizliğe, işitme duyusu ve dil organlarındaki herhangi bir fizyolojik eksiklik ve çarpıklığa, dile ait bir uyarıcı ve/ya model eksikliği gibi çevresel faktörlere bağlı olabilir. Diğer taraftan bazı çocukların ağız yapılarında anomali olabilir. Bu durumdaki çocukların ağız ve dil yapısındaki bu tür bozukluklar, tıbbî müdahalelerle düzeltilebilir.

Dil bozukluklarının zamanında fark edilmesi önemlidir. Problemin özelliğine göre erken teşhis, kısa sürede düzeltme ve tedaviyi mümkün kılacaktır. Bu hususta başta ana-babalar olmak üzere öğretmenlere, okul yöneticilerine ve sağlık kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir.
Dil kusurlarının önemli bir kısmının okula henüz gelmiş çocuklarda görüldüğü dikkate alındığında, öğretmenlerin öğrencileri gerilimden uzak tutacak bir yaklaşım içerisinde olması gerekir. Farklı bir ortama girmiş çocuk bazı durumlarda kendini yalnız ve yabancı hissedebilir. Öğretmenler bu durumu dikkate alıp öğrencilere dostça; sevgi ve ilgiyle yönelerek çocuklarda oluşacak gerilimi azaltabilir, hatta bazı hâllerde tamamen kaldırabilir.

Ancak, ülkemizde dil problemlerinin iyileştirilmesi hususunda olumlu şartların henüz oluşmadığı gözlenmektedir. Çocukların eğitime erken alınması yoluyla dil kusurlarının bir kısmının düzeltilmesi mümkündür. Bu bakımdan ana sınıfı ve anaokulu uygulamalarının yaygınlaştırılması yerinde olacaktır. Çeşitli kanallarla ana-babaların bu konuya duyarlı hâle getirilmesi ve sağlık taramalarının yaygınlaştırılması problemlerin çözümüne katkı sağlayacaktır.
 
Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp

Dil Bozuklukları 3

ç. Tutukluk
Söz söylerken bir hece üzerinde takılıp birkaç defa tekrarlanarak söylenir. Bu kusur, düşüncede kararsızlık, herhangi bir heyecan, sıkılganlık veya bir sinir bozukluğundan ileri gelebilir.
Boğumlanma organları üzerinde hareketi sağlamak, bu hareketi biraz abartılı bir yavaşlıkla düzenli bir boğumlanmayla yapmak, bir şiirin ölçüsünü göz önüne alarak okumak ve düşüncelerini belirterek konuşmaya çalışmak yoluyla bu kusurun önüne geçilebilir. (Şenbay, 2000, s. 54-55)
Bu kusurun düzeltilmesi için sürekli ve düzenli bir şekilde çalışmak gerekir. Söylenmesi oldukça zor olan bazı anlamsız cümleleri ezberleyerek bunlar üzerinde yüksek sesle alıştırmalar yapmak, olumlu sonuçlar doğurabilir. Telâffuz hatalarının düzeltilmesinde tekerlemelerden büyük ölçüde yararlanılır.
  • Ø Bir peltek büyük baba, peltek konuşan peltek torununu pelteklikten kurtarabilir mi?
  • Ø Dövme düşmanın kapısını parmakla, döverler kapını tokmakla.
  • Ø Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırır.
  • Ø Kırk kırık küp kırkının da kulpu kırık kara küp.
  • Ø Sen seni bil, sen seni, bil sen seni, bil sen seni, sen seni bilmezsen patlatırlar enseni.
  • Ø İbişle Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş mi?
  • Ø Bu yoğurdu sarmısaklasak da mı saklasak sarmısaklamasak da mı saklasak. Bu yoğurdu mayalamalı mı da mı saklamalı, mayalamamalı da mı saklamalı.
  • Ø Değirmene girdi köpek
                   Değirmenci çaldı kötek

                   Hem kepek yedi köpek

      Hem kötek yedi köpek 

Kekemelik(TIKLAYIN>>>>>)
atlama(TIKLAMA>>>>>>)
Tutukluk(TIKLAMA>>>>>)

Başlıca Dil Bozuklukları

Başlıca Dil Bozuklukları şunlardır;
A)kekemelik
B)Atlama
c)Pelteklik
Ç)Tutukluk

            a. Kekemelik

Kekemelik seslerin, hecelerin, sözcüklerin söylenmesinde ya işitilebilir ya da sessiz tekrar ve uzatmalar biçiminde, sözlü anlatımının akıcılığındaki bozukluk olarak tanımlanabilir. Bu bozukluklar, sıklıkla kişinin heyecan, gerilim, korku, utanma, sıkılganlık, rahatsızlık gibi duygularının belirtisidir. Bazen bu bozukluklar, konuşma organlarının hareketleriyle ilgili ya da ilgisiz görülmektedir.
“Bu önemli kusur, söz söylerken birdenbire duraklama, çoğunlukla buna katılan yüz buruşturması ve gerilme hareketi ile hecelerin tekrarlanmasından ibarettir. Kelimelerin boğumlanması ile soluğun çıkışında bir uyum olmamasından ileri gelir. Kekemeler soluk aldıkları veya pek geç soluk verdikleri sırada konuşurlar.” (Şenbay, 2000, s. 55)
Kekeleyen çocuk gözlerini kırpıştırırken çocuğun bu sırada yüz ifadesinin değiştiği, renginin karardığı görülür. Genellikle yanakları şişer, dudakları uzar. Bu sırada, çocuk sanki boğulur gibidir.
Kekemelik en çok 2 ila 5 yaşları arasında görülür. Okul öncesi nüfusun yaklaşık %15 kadarlık bir oranında kekeme çocuk mevcuttur.
Çocukların çoğunlukla 2,5 ila 3,5 yaşları arasında kekelemelerinin nedeni, özellikle heyecanla dillerini birbirine karıştırmalarından kaynaklanır. Sözcük dağarcığı kısıtlı olmasına karşın, çok şey söylemek isteyen çocuk, konuşmada zorluk çeker ve sonuç olarak kekeler.
Çocuğun kekeme olmasında etkili olan bir başka faktör de ilgide yetersizlik ve sevgi göstermede çocuklar arasında ayırım yapmaktır.
Bazı çocuklar, kekemeliğin istenilmeyen ve rahatsız edici bir durum olduğunu algılayamazlar. Bunlar, kekeleyen arkadaşlarının oyun  yaptığını zannederek onunla alay ederler. Bu tavır, kekeleyen çocuğun daha da çok kekelemesine neden olur.
Birçok uzman kekemeliğin doğuştan gelme bir kusur olduğunu kabul etmeyip büyük bir sinir bozukluğu sonucunda ortaya çıktığını ileri sürer. Bluemel’e göre, kekemelik önemli olmayıp sadece deneme-yanılma dilidir. Okul öncesi dönemdeki çocuk bağımsız olmak ister; evdeki disiplin çocuğu isyancı yapar ve bu onun daha çok kekelemesine yol açar. Ayrıca haberleşmede uğradığı düş kırıklığı ve sosyal ilişki kurmada endişeli oluş da çocuğu kekemeliğe sevk eder.
Kekemelik, diğer söyleyiş kusurları gibi düzeltilebilen bir kusurdur. Bunun için ana-babaların çocuklara müdahale etmemesi, konuşma sırasında “Yavaş konuş..., Sesleri uzatma...” gibi olumsuz pekiştireçler vermemesi, çocuğu sabırla ve dikkatle dinlemesi gerekir.
B)Atlama (TIKLAYINIZ>>>>>>>>>>)
c)Pelteklik(TIKLAYINIZ>>>>>>>>>)
Ç)Tutukluk(TIKLAYINIZ>>>>>>>>>>>)

Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp