Kitap Özetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap Özetleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mücella Kitabının Özeti

 

Mücella Kitabının Özeti (Nazan Bekiroğlu)


Mücella ve annesi Trabzon’da yaşayan bir ailedir. Mücella’nın babası Mücella henüz doğmadan şeker hastalığı yüzünden hayatını kaybetmiş biridir. Babasının adı Tevfik annesinin adı ise Neyyire Hanımdır. Mücella’nın Fahri adında bir ağabeyi vardır. Fahri Keriman adında biri ile evlenir ve kayınvalide ve Keriman adlı gelin birbirlerini bir türlü sevmezler ve hatta nefret ederler. Bunun üzerine Fahri babasının terzi dükkanı satıp Keriman'ı da alıp İstanbul’a göç ederler. Fahri İstanbul’da bir terzinin yanında çırak olarak işe başlar ve orada hayatına devam eder. Annesini ve kız kardeşini geride bırakır ve Trabzon’a da binde bir gelir. Neyyire Hanım ise Mücella ise baş başa kalır. Babası da olmadığı için Mücella’ya göz açtırmaz ve kızı çok sıkı yetiştirir. Mücella’nın yeğeni olan Filiz ise rahat rahat yetişir ve daha özgür olur. Mücella’nın tek yaptığı nakış dikiş, annesine kahve yapmak, herkesin yardımına koşmak ama bir türlü kendi hayatını yaşayamamaktır.


 Kendinden çok ödün verir. Mücella. İstenmediği halde bile herkesin yardımına koşar, herkesin dert ortağı olur ama ne yazık ki bu arada yaşı da geçer ve bir türlü evlenemez. Annesi onu ortaokula kadar okutur ve dışarı fazla çıkmasına izin vermez Mücella’ya hayatını istediği gibi yaşama özgürlük annesi tarafından hiçbir zaman verilmemiş, hata yapılmasına göz yumulmamıştır çünkü. Filiz bankada memur olarak çalışır ve bankaya gelen zengin bir Refik adlı kişi ile evlenir ve ondan çocukları olur ve mutlu olarak yaşamına devam eder. Mücella kendi çeyizlerini bile Filiz’e vermiştir.  Filiz'in doğan çocuklarına bile bakan yine Mücella olmuştur. Yusuf Ziya hastalandığı zaman ona destek olan kişi Mücella olmuştur. Herkese Mücella yardım etmiştir ama Mücella kendisine hiç yardım etmemiştir. Mücella'nın ağabeyi daha sonraları Almanya’ya Türk işçi olarak gitmiş ve oradan ailesine hediyeler göndermiş ama memleketine gelmez olmuştur.


 Günler, aylar böyle geçip gitmiş, 2. Dünya Savaşı başlamış ama Türkiye bu savaşa katılmamıştır. Bir gün Neyyire Hanım 89 yaşında ölmüş ve Mücella ilk kez o gün bayılmıştır. Daha sonra evde tek başına yaşamaya ve yaşlanmaya başlamış ve tıpkı o da annesi gibi kalp krizinden hayatını kaybetmiş, hiç evlenmemiş, ailesi olmamış, kendi için yaşayamamış bir kadının hüzünlü hikayesidir Mücella. Kitapta komşulardan, komşu kızlarının hayatlarından ve akrabalardan da sıkça bahsedilir ama asıl olan Mücella'nın aşırı tavizi, kendine zaman ayırmaması, kendi için ne yazık yaşayamadan bu dünyadan çekip gitmesidir.

Mırıldanan Çocuk Kitabının Özeti

 

Mırıldanan Çocuk Kitabının Özeti


Pepe adında bir ev kedisi vardır. Bu kedinin anne, baba ve Tato adlı sahibi vardır. Tato evin çocuğudur. Pepe adlı kedi bu aile içinde olduğu için çok mutludur. Bir gün apartmanda gezinirken çatıya çıkar ve orada bir çocuk sesi duyar. Çocuğun sesleri, tuhaftır ve çocuk mırıldanmaktadır. Kitapta olaylar Pepe adlı kedinin dilinden anlatılır. Kedi çocuğun yalnız kalmasına, hiç arkadaşının olmamasına üzülür ve o çocuk için bir şeyler yapmaya başlar ve ama bir türlü kendini anlatamaz. Pepe güvercinleri ve köpekleri sevmeyen bir kedidir fakat daha sonra onlar ile arkadaşlık kurmaya başlar ve tüm hayvanlar Pepe'nin adını Hayır koyduğu için çocuk için çalışmaya başlar. Senegal’den gelen Bubibi adlı hayvan herkese sevgisini yansıtır ve kuşların dilini de bildiği için herkese çocuğun arkadaşa ihtiyacı olduğunu söyler. Burada ise en çok emeği gösteren Pepe adlı kedidir. 


En sonunda Tato, Bella da dördüncü katta oturan çocuğun arkadaşa ihtiyacı olduğunu anlar ve onun yanına gelirler. Çocuğun gerçek adı ise Tommi’dir. Tommi adlı çocuğun annesi Betti Penni’dir. Tommi adlı çocuk özel bir çocuktur ve otizmlidir. Her gün resimler çizen bir çocuktur. Şapkalı ay resmi çizer. Pepe adlı kedinin de bir zaman sonra patilerini çizmeye başlar. Pepe adlı kedinin çalışmaları sonuç verir ve çocuklar Tommi ile arkadaşlık kurar ve onu çok sever.


 Kitapta geçen kimi alıntılar da çok güzeldi. Mesela şu alıntılar benim aklımda kaldı:

“"Üzüntü hastalığı bir insanın başına gelebilecek en kötü şeydir. Özellikle de yakınlarda moralini düzeltecek, üzgün olduğunu fark edip bu insanı neşelendirecek kimse yoksa."

“İnsanlara derdini anlatmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyordum. Oysa biz hayvanlar birbirimizi ne kadar da kolay anlıyoruz.”

“Şu insanlar ne kadar da tuhaf varlıklar. Konuşmaya bayılıyorlar ama dinlemeyi hiç istemiyorlar. Yeryüzündeki başka hiçbir varlık bu kadar çok konuşup bu kadar az dinlemiyor.”

“Tüm canlıların, insanların, hayvanların (evet, hatta köpeklerin bile) içinde biraz da olsa kedilik var.”

Lo Kitabının Özeti

 

Lo Kitabının Özeti


En son okuduğum kitap Şermin Yaşar’ın Lo adlı kitabıdır. Kitapta Yüksel adındaki çocuğun içindeki okuma arzusu, okul hayali, okula olan özlemi  Şermin Yaşar'ın dilinden harika bir şekilde anlatılmıştır. Kazanan Lo olur elbette.

Annesi ve abası mevsimlik tarım işçisi olan Lo adında bir çocuk vardır. Daha doğrusu adı Yüksel olan bu çocuğa tarlanın çavuşu Lo diye seslendiği için adı Lo olarak kalır. Lo adındaki çocuk çadırda dünyaya gelmiştir. Yaşam şartları çok zor ve ağırdır. Bir evleri yoktur. Bir okulu yoktur. Bunun için Lo çok üzülür. Okula gitmeyi çok ister ama ne ailesi, ne de çavuş onun okula gitme isteğini bir türlü anlamaz. Lo okula gitmeden okumayı ve yazmayı öğrenir. Okula gitmek istediğini belirten birçok şey yapar ve ne yazık ki onu anlayan olmaz. Dutla kıyafetine okula gitmek istiyorum yazar ve yağmur o yazıyı siler. Taşlarla yere yazar ama kimse anlamaz. Çavuş mevsimlik işçilere  sürekli çalışın, daha fazla çalışın, ne kadar çalışırsanız o kadar kâr der sürekli. Lo ise ona kendini anlatmaya çalışır ama çavuş  Lo’yu hiç dinlemez, ona değer vermez. Lo bu duruma çok üzülür. Çavuş’un bir de oğlu vardır. Onun tableti vardır. Çocuk tabletle ilgilenmekten insanlarla ilişki kurmaz. Lo bu durumda arkadaşsız da kalır. Bir gün çavuş elinde okul kıyafetleri ve okul eşyaları ile oğlunun yanına gelir ve okula gideceğini söyler. Bunu gören Lo keşke onları bana verse der ve içten içe çok üzülür.

 

Daha sonra Lo çavuşa ağaçtaki meyveleri senin oğlun toplasın ve der bunun üzerine Çavuşun oğlu ağaçtan düşer ve vücudunda kırıklar oluşur okula gidemez. Bu durumda çavuş elindeki okul eşyalarını Lo'ya verir ve sen okula git der. Daha sonra Lo en büyük arzusu olan okula gitmeyi başarır. İçinde biraz vicdan azabı olsa da çavuşun çocuğu ile daha sonra çok iyi arkadaş olurlar. En sonunda ise çavuşun oğlu da iyileşir. İki çocuk büyüdükleri zaman mevsimlik işçilerin çocuklarına kitap dağıtırlar ve kitap bu şekilde sona erer. Kazanan okuma aşkı olur, kazanan Lo olur, kazanan eğitim olur. 

Okuduğunuz Kitaplar Arasında Sizi En Çok Etkileyen Bir Kitabı Özetleyiniz ve Kitabın Sizi Etkileyen Yönlerini Anlatınız

 

Okuduğunuz Kitaplar Arasında Sizi En Çok Etkileyen Bir Kitabı Özetleyiniz ve Kitabın Sizi Etkileyen Yönlerini Anlatınız.


Bu zamana kadar okuduğum kitaplar arasında beni en çok etkileyen kitap Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemi adlı eseri olmuştur. Beyaz Gemi kitabını bitirdikten sonra kendimi çok üzgün hissetmiştim ve gözlerimden yaşlar gelmişti. Bir çocuk ve dedesini anlatan, çocuğun halasını ve eniştesinin yaptığı rezillikleri anlatan harika bir kitaptı. Çocuğun anne ve babası çocuk bebekken ayrılmış ve köyden ayrılmışlardır. Çocuğa bakan ise dedesidir.  Dedesi çocuğa bir dürbün alır ve çocuk yüksek yerlere çıkar ve orada hayallere dalar.  Çocuğun babası gemide çalıştığı için çocuk babası ile ilgili hayallere kapılır. Dedesinin ona anlattığı masalları bir gün babasına anlatacağını umut eder. Mümin Dede ise  aşırı iyi bir insandır.


 Aşırı iyi olduğu için, aşırı fedakar olduğu için kötü niyetli insanlar onun iyi niyetini kullanmışlar ve ona karşı her türlü kötülüğü yapmışlardır. Hatta bu aşırı iyi niyetli insanlar için yazarımız şu sözü söylemiştir: Kendisini saydırmasını bilmeyeni saymazlar. diyerek bu kadar aşırı iyi niyetli olmanın bu dünyada işe yaramadığını anlatmak istemiştir Cengiz Aytmatov. Mümin Dedeye  kötülüğü yapanların en başında ise damadı Orozkul gelmektedir. Orozkul; eşi bebek dünyaya getirmediği için eşine her türlü işkenceyi yapan cani ve cahil bir adamdır. Kızının dayak yediğini gören dede ise kahrolmakta ve ama elinden bir şey gelmemektedir. Çünkü tüm güç Orozkul’un elindedir. Orozkul burada güçlü olan taraftır ve ormandaki hayvanlara da zarar vermektedir. Orozkul orman koruma memuru olduğu halde para karşılığında başkasına ağaç vermektedir. Yani dolandırıcı, beş para etmez adamın tekidir. Orozkul Mümin Dedeye  her türlü zor işleri yaptırır ve dedeye türlü kötülükler yaptırır ama zorla yaptırır bunu. Mesela ceylanların içinde Maral Ana adında efsanevi ceylan da vardır.


 Dede çocuğa bazı zamanlar  bu ceylanların hikayesini anlatır ve çocuk çok mutlu olur. Mümin Dede, bir gün Orozkul’un baskısı ve komşusu Seydahmet’in telkiniyle kutsal saydığı Maral Ana’yı vurur. Evlerine getirip kazana atarlar. Çocuk Maral Ana’nın kafasını ve kazanlarda pişen etleri görünce dedesinin bunu yaptığına inanamaz ve ondan soğur. Oysa Mümin Dede bu kötülüğü isteyerek yapmamıştır. Ona bu kötülüğü zalim damadı yaptırmıştır. Dedesini ilk kez sarhoş olarak görür. Ölü geyiğin yanında ölü gibi donmuş bir vaziyette duran dedesinden kaçarak uzaklaşır. Hayalinde olduğu gibi, balık olup yüzerek babasının gemisine gitmek için kendisini ırmağın sularına bırakır. Roman küçük bir çocuğun soğuk savaş yıllarındaki dramını anlatmaktadır. Okuduğum zaman çok etkilenmiştim ve halâ da etkisi altında kaldığım muhteşem bir kitaptır. Kitabın beni etkileyen yönleri ise çocuğun hayallerinin gerçekleşmemesi, çocuğun çocukça kendini nehre atıp orada kitabın sona ermesidir. Mümin Dede için çok üzüldüm. Çok fazla iyi insanlara neden bu kadar zalimlik yapılıyor diye kendi kendime sorguladım. Demek ki bu dünyada aşırı iyi insan olmamak gerekiyormuş. 


Ayrıca kitapta geçen şu özlü sözler de beni çok etkilemiştir:

“İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır.”

“Oysa birçokları hastalıktan değil de, kendini büyük gösterme ihtirasından ölülerdi.”

“Kocası onu öldürürcesine dövüyordu da o yine affediyordu! Niçin affediyordu? Hiç affetmemek gerekirdi böylelerini.”

“Çocuk kalbinin, çocuk ruhunun bağdaşmadığı her şeyi reddettin. İşte beni teselli eden de budur. Bir şimşek gibi yaşadın sen. Bir defa çaktın ve söndün. Şimşeği çaktıran göktür. Ve gök ebedîdir.”

"Dedem diyor ki; atalarının adlarını, kim olduklarını unutanlar, kötülük yapmaktan utanmazlarmış. Çünkü o zaman insanın nasıl biri olduğunu ne çocukları bilirmiş, ne de çocuklarının çocukları."

“İyi yürekli bir insandı ve böyle olduğunu, ama değerinin bilinmediğini yüzüne bakar bakmaz anlardınız.”

“Ozanlar böyle övgü, böyle dalkavukluk yarışında bulunurlarsa, ozan, ozan olmaktan çıkar, şarkının, şiirin düşmanı hâline gelir.”

"Güneşten Sarı, Baldan Tatlı" Kitap Özeti

 "Güneşten Sarı, Baldan Tatlı" Kitap Özeti


Naz, ormanda oldukça uzun boyuyla dikkat çeken bir zürafa ile karşılaşır ve aralarında dostluk doğar. Bu yeni arkadaşına "Uzunbal" adını  verir ve ikisi birlikte Dev Sümüklüböcek'in açtığı Beyaz Yol'un izini sürmeye başlar. Aslında Naz'ın amacı, Beyaz Yol'u takip ederek Dev Sümüklüböcek'i bulmaktır çünkü büyük annesiyle birlikte kazara onu dev bir sümüklüböceğe dönüştürmüşlerdir. Naz, bu hatayı düzeltmek için onu bulmayı hedefler.


Beyaz Yol'u izlerken Sakarköy'deki beceriksiz köylülerle, yalnız yaşayan Kızıl Adam'la, kullanıp atma kültürünün hâkim olduğu Kullan-At kasabasıyla ve insanların gamzelerini izinsiz toplayan Gamzetoplayıcısı gibi ilginç insanlar ve mekanlarla karşılaşırlar. Beyaz Yol'un sonuna ulaştıklarında, Dev Sümüklüböcek'i bulurlar, ancak onu ikna etmek hiç de kolay olmaz.


Bu öykü, Naz'ın maceralarını anlatarak, dostluğun gücünü ve hataların düzeltilmesinin önemini vurgular. Naz ve Uzunbal, zorluklarla dolu bir yolculukta birlikte büyür, engellerle mücadele eder ve sonunda Dev Sümüklüböcek'i kurtarır.

Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı Kitap Özeti

Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı Kitap Özeti

Kitabın Adı : Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı
Kitabın Yazarı : Stephen R. Covey
Yayın Evi : Varlık Yayınları

Kitabın Özeti :
Alışkanlıklarımız karakterimizi oluşturur . Bir insanın bir şeyin alışkanşık haline gelmesini istiyorsa bilgi , beceri ve arzuyu bir araya getirebilmelidir .
Etkili İnsanların 7 alışkanlığı kitabında bahsedilen alışkanlıklar ve özellikleri şu şekildedir :

1. Alışkanlık : "Proaktif Ol "
Proaktiflik insan olmak kendi hayatımızdan sorumlu olduğumuz anlamına gelir . Etkili insan olumlu düşünür ve hareket eder yani hayatını bu yönde planlar . Tepkici insanlar ise gelip geçici şartlara göre , değersiz , durumlara göre hareket eder .

2. Alışkanlık : Sonunu Düşünerek İşe Başla :
İnsan dünyanın gelip geçici olduğunu unutmamalı ve her işini bu gerçeği aklına getirerek yapmalıdır . İnsan " nereye gidiyorum " sorusuna tatmin edici bir cevap bulabilirse şuan nerede olduğunu da iyi değerlendirebilir .

3. Alışkanlık : Önemli İşlere Öncelik Ver :
Zamanı etkili kullanmak için önceliklerin belirlenmesi ve işlerin buna göre organize edilmesi gereklidir . Etkili insan enerjisini önemli işler üzerinde yoğunlaştırır . Tepkici insan ise kısa vadeli projeler , krizler ile enerjisini tüketir .

4. Alışkanlık : Kazan / Kazan Diye Düşün :
Kazan / kazan mantığıyla hareket eden insanlar iş birliğine önem ve değer verirler . Kazan / kaybet mantığıyla hareket eden insanlar içinse hayat daima rakipleri alt etmeye dayalıdır .

5. Alışkanlık : Önce Anlamaya Çalış Sonra Anlaşılmaya :
İnsanlar genel olarak önce anlaşılmayı ister . Ya konuşurlar ya da konuşmaya hazırlanırlar . Oysa etkili iletişimin birinci koşulu karşımızdakini iyi dinlemektir . Yani iletişimde empati ile hareket etmek gerekir .

6. Alışkanlık : Sinerji Yarat :
İki tahta parçasının ayrı ayrı taşıyabileceği yükün ağırlığı ile bir araya getirildiklerinde taşıyabilecekleri yükün ağırlığı aynı değildir . İşte bu sinerjidir . Sinerjinin özü birlikte hareket etmek ve biri diğerinin eksik yönlerini telafi etmektir .

7. Alışkanlık : Kendini Yenile :
İnsan fiziksel , sosyal , zihinsel ve ruhsal yönlerini sürekli yenilemelidir .


Bütün bu anlatılanların özeti şudur : Etkili insan "olgun" insandır . Bu prensiplere göre hareket eden bir insanın başarısız olma ihtimali yok denecek kadar azdır . 

Agatha Christie Köşteki Esrar Romanının Özeti , Konusu, Ana fikri Nedir ?

Agatha Christie Köşteki Esrar Romanının Özeti , Konusu, Ana fikri Nedir ?

Herzoslovakya, görevdeki krallarının bir suikast neticesinde öldürülmesi ile cumhuriyet rejimi ile yönetilmeye başlayan bir Balkan devletidir  . Bu özeeliği ile birlikte bir başka önemli özelliği de Herzoslovakya'nın zengin petrol yatanaklarına sahip olmasıdır . Bazı insanlar bu devlette monarşinin ( tek kişinin hakimiyetine dayalı yönetim şekli ) yeniden getirilmesini istememekte ve bu tür fikirlere  mani olmaya uğraşmaktadır .

James McGrath, arkadaşı Anthony Cade'den gerçekleştirmesi  lazım olan bir teslimatı kendi adına yapmasını rica eder . Yapması gereken  daha mühim  bir işi olmayan Anthony , bu öneriyi  kabul eder ve Londra'ya doğru yola çıkar  . Gerçekleştirmesi gereken görev  bir yayınevine günlüğü götürmek ve bir bayana ait olan mektupları sahibine iletmektir  . Anthony, oteline ulaştığında gelen ziyaretçi ile çok da kolay bir gibi gözüken bu teslimatın esasında politik bir meselede kilit rol oynadığını anlar . Birtakım insanlar bu günlüğün yayımlanmasına mani olmaya uğraşmaktadır ve günlüğü ele geçirmek arzusundadır .


Birçok siyasi şahsı ve devlet adamını konuk eden mühim bir köşk vardır ve bu köşkün adı Bacalar'dır  . Herzoslovakya'nın kralı olmak amacı ile  aday olan kişi yine böyle bir toplantı sebebiyle geldiği Bacalar köşkünde bir gece suikaste uğrar . O gece olay yerinde olan ve cinayete uzaktan tanık  olan romanımızın baş kahramanı Anthony de, bu cinayetin faili olması şüphesiyle dikkatlei üzerine çeker . Cinayeti meydana çıkarmak için Scotland Yard ve Fransız güvenlik güçleri  birlikte çalışır , lakin cinayeti çözen kendini temize çıkarmak amacında olan Antony ve baş müfettişimiz Battle olacaktır .


Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Kitap Özeti Kısa

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu Romanının Kitap Özeti
Kitabın Adı : Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Kitabın Yazarı : Peyami Safa

Yazarın çocukluğundan beri çektiği hastalık onu hastanelerden adeta tiksinme raddesine getirmiştir . Ama durumu ciddiyetini sürdürmektedir . Annesi ile beraber kenar mahallelerin birinde yıkık dökük  ahşap bir evde yaşamını sürdürmektedir .
Bir gün ameliyat olması lazım geldiğini  öğrenip hastaneden  gelince  evde annesini bulamaz fakat  odanın halinden annesinin çok ağır  bir baş ağrısı çektiğini  anlar. O esnada annesi gelir. Yazar ise annesini ezmek istemediğinden  ona gerçekleri söylemez . Kendi doktoruna muayene olması gerektiğini söyler . Annesi yazarın Erenköy'e gideceğini duyunca paşanın da onu merak ettiğini söyler. Ertesi gün yazar ilk olarak  paşanın yanına gider . Paşa önce sağlık durumunun nasıl olduğunu sorar yazar da kaçamak yanıtlar  vererek lafı  geçiştirir. Ardından  odaya Nüzhet girer yazardan getirmesini istediği kitapları alır. Kızı odadan çıktıktan sonra paşa yazara bir de doktor Ragıp Bey‘ e muayene olmasını tavsiye eder. Paşanın uzaktan akrabası olan yazar ufak  yaşlardan itibaren  onunla görüşür , ona kitap okur. O akşam yine bir roman okumaktadır ama  paşa uyuyunca Nüzhet’ le birlikte bahçeye çıkarlar ve sohbet ederler. Yazar on beş yaşında ve aralarında dört yaş bulunmasına karşın  Nüzhet’ i sevmektedir . Fakat onun da aynı duyguları beslediğinden  emin olamaz. Bahçede sohbet ederken doktor Ragıp’ ın Nüzhet’ le evlenmek  istediğini duyunca önce üzülür fakat  Nüzhet umursamayınca , hissettiği  şüpheye rağmen keyfi yerine gelir . Daha sonra Nüzhet annesinin çağırması  üzerine uyumaya gider ve yazar da kendine olan bütün güvenini yitirir .


Hastalığı onu kendi  yaşından çok daha olgun davranmaya itmiştir . Doktorun uyarılarına  rağmen baston kullanmayan yazar o gece yatakta bitkin  ve acı içinde kıvranmaktadır . Daha uyumadan Nüzhet yazarın evine gelir ve uyuyamadığını bahane ederek tekrar koyu bir sohbete  başlarlar. Ertesi gün yazar erken vakitte  doktora gideceği için  Nüzhet ona uyuması gerektiğini söyler . Ancak  yazar ona karşı olan zaafiyetini daha fazla gizleyemez , onu kendisine çekip bir kere öper ve Nüzhet şaşırarak  koşa koşa  eve gider.
Sabah olduğunda  yazar Kadıköy'e iner  ve paşanın istediği kitapları alır ve daha sonra da annesine bir ay boyunca  gelemeyeceğini yazar. Ardından da doktora gider ancak operatörün dersi olduğu için görüşemezler. Operatörle akşama görüşebilen yazar doktordan baston kullanması ve yemesine dikkat etmesi  ve iyi dinlenmesi konusunda ikaz alır. İşlerini bitirip  köşke gelen  yazar içeriye girdiğinde kendisinden gizli bir şey görüşüldüğünü  anlar ve keder  içerisinde bahçeye oturmaya çıkar . Daha sonra Nüzhet yanına  gelir ve yazar içeri girdiği esnada annesinin dolabın arkasında çıplak olduğunu söyleyip  onu rahatlatır. Ama akşam Nurefşan ona doğruları yani Nüzhet ile doktor Ragıp’ın durumlarını görüştüklerini söyler. Yazar düş kırıklığına uğrar ve Nüzhet’ in odasına onunla konuşmak için  girer. Nüzhet yine yazarı inandırır . Daha sonra ikisi de uyumaya giderler .
Sonraki  günü Nüzhet’ le bahçede birlikte geçiren  yazar Nüzhet’ le cinsel yakınlaşmalara girer. O akşam doktor Ragıp yemeğe gelir ve yazar hiç umursamaz . Misafirleri gidince Paşa yazara doktor ile ilgili görüşlerini sorar o da Ragıp’ ı Nüzhet’ e uygun bulmadığını  söyler bu sözleri duyan yengesi de içinden yazara karşı öfke besler .
Bir gün yazar yengesinin Nüzhet’i mikroplara karşı ikaz ettiğini  ve eşyalarımızı ayırdım dediğini işitir  ve bunun üzerine evden ayrılma  kararı alır. Fakat  annesinin de o gün paşalara geleceğini öğrenmesi  kararını değiştirmesine sebep  olur.
Hızla geçen günlerden sonra sonunda evine dönen yazarın ağrıları her geçen gün arttığı için  annesi onu fakülteye götürür. Operatör ona durumun önemini hatırlatır ve yerinden bile kıpırdamaması gerektiğini  söyler . Evi birden kalabalıklaşan yazarın akrabaları onu teselli etmeye uğraşır . Tekrar fakülteye gittiği zaman operatör bacağın kesilmesi gerektiğini söyler ancak  buna razı olmayan yazar bir anda  bayılıverir. Bundan etkilenen operatör kasaplardan farkı olmaları lazım geldiğini  söyleyerek  yazara, üç aylık bir aman içerisinde bacağını kurtarmak için hastanede kalması gerektiğini ifade eder . Yazar bunu kabul etmek mecburiyetinde  kalır ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşuna yerleştirilir . Burası ona hapishane gibi gelir ve ilk günü olaylı sona erer . Bu korkuya dayanamaz ve tüm kuvvetiyle bağırıp çağırır. Zor geçen günlerin neticesinde ameliyat günü gelir . Ameliyatı sona erince yedinci pansumanda doktor bacağın kesilmekten kurtulduğunu fakat yere basamayacağını bildirir.
Daha sonra da Nüzhet’ ten gelen karttan Paşanın rahatsızlandığını  Nüzhet’ in de doktor Ragıp’ la evleneceğini öğrenir. Acılar içinde geçen günlerin neticesinde annesi doktor Mithat ve arkadaşı onu hastaneden çıkarırlar .

Harry Potter ve Sırlar Odası Kitap Özeti Uzun

Harry Potter ve Sırlar Odası (Uzun Özet)

   Privet Drive 4 numarada oturan Harry Potter eve gelecek olan konukları sebebiyle odasından ayrılmayacaktı . Son bir kez daha konuklar geldiğinde ne yapacaklarını kararlaştırdılar . Konuşma sona erdikten sonra Harry odasına ayrıldı ve yatağında zıplayan ev cini Dobby'i fark etti . Dobby Harry'nin bu yıl  Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okuluna gitmemesi gerektiğini çok olumsuz şeylerin olacağını söyledi ama Harry gitmekteki ısrarını sürdürünce Dobby konuklar için yapılan güzel büyük bir pastayı gelen konukların üzerine uçurtma büyüsü ile döktü. Bu olayın ardından Vernon enişte Harry' nin okula gitmemesi için penceresine demir parmaklık taktırır . Bir gece yarısı uyanan Harry dışarıdan havadan bir ışık geldiğini görür ve gözlüğünü takar. Gördüğü uçan bir arabadır. İçinde Ron ve ağabeyleri Fred ve George bulunmaktadır .  Harry Vernon eniştesinden zor da olsa kurtulmayı  başarır. Ron Harry' i kovuk adlı kendi yaşadıkları  bir yere götürür. Güzel bir kahvaltının ardından  Diagon Yoluna giderler ve kitaplarını almak amacıyla  bir yere girerler. Orada yeni profesörleri Gilderoy Lockhart ile buluşurlar . Okul trenini kaçıran Harry ve Ron uçan araba ile okula gitmek durumunda kalırlar. Uçan araba okula geldiğinde arabaları bozulur ve Şamarcı Söğüdü nün üzerine düşerler. Arabaya zarar veren ağaçtan kurtulurlar ama uçan araba kendi başına Yasak Ormana girip  gözden uzaklaşır .
   Okula geldiklerinde ilk Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinde yeni hocaları Profesör Lockhart sınıfın üzerine Cornwall Cinperileri gönderir . Güçlükle de  olsa onları yakalayan Harry Ron ve Hermione dersten çıkarlar. Cezaya kalan Harry Profesör Lockhart a yardımcı olurken birden duvarların arasında bir ses işitir . Cezadan çıkarken de aynı sesi işitir ama bu sırada önüne Ron ve Hermione çıkar. Sesi sadece Harry işitebilmektedir . Sesi takip eden Harry su dolu bir koridora ulaşır ve duvarda kanla yazılmış bir yazı okur . ''SIRLAR ODASI AÇILDI. VARİSİN DÜŞMANLARI, KENDİNİZİ KOLLAYIN''. Yan tarafta da Mr. Filch' in kedisi Mrs. Norris'i taşlaşmış bir biçimde görürler. Herkes etraflarına toplanır ve bu olayı Harry'nin yaptığını zannederler . Okul müdürü Albus Dumbledore Harry'nin suçsuz olduğuna inanmaktadır. 

   Bir Quidditch maçında Bludger'ın kolunu kırdığı Harry revire kaldırılır . Harry gece yarısı revirde uyurken aynı ses yeniden işitmeye başlar. Bu esnada bir ışınlanma sesiyle birlikte ev cini Dobby gözükür . Harry'e yeniden bu okuldan ayrılmasını çok kötü şeyler olacağını söyler ama Harry önemsemez . Ev cini Dobby yeniden ışınlanarak gidince Albus Dumbledore, McGonagall bir öğrenciyi taşıyarak gelirler. Adı Colin Creevey olan bu öğrenci de taşlamış bir biçimde bulunmuştur. 
   Harry düzeldikten  birkaç hafta sonra ''Düello Kulübü'' açılır. Harry, Ron ve Hermione bu kulübe katılmaya karar verirler. Gittiklerinde Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni Profesör Lockhart ve Profesör Snape küçük bir düello yapmaktadır . Daha sonra Malfoy ve Harry'i seçerler ve düello yapmalarını isterler . Malfoy bastonundan yılan çıkartır. Bu yılan izleyenlerden birine saldırmaya çalışınca Harry farkında olmadan  öğrenilmesi imkansız olan Çataldili konuşur. Bu esnada Profesör Snape yılanı imha eder  fakat  herkes yılanın saldırmasının nedeninin  Harry olduğunu düşünürler. Harry koridorda gezinirken yeniden koridoru su bastığını görür ve bu suyun tuvaletten geldiğini fark eder . Tuvalete giren Harry tuhaf  bir günlük  bulur.
   Herkes dışarıdayken günlüğü ortak salona getiren Harry günlüğe  bir şeyler yazar. Günlüğün kendisine yanıt  verdiğini görür ve günlüğe Sırlar Odasını sorar . Günlük  Harry' i zamanda geçmişe  götürür ve bazı şeyler gösterir . Sırlar Odasını herkesin yıllar önce Hagrid'in açtığını zannederler ama Hagrid açmamıştır. Bu esnada Hermione de taşlamış bir biçimde bulunur ve okul kapanma tehlikesi altında  kalır. Bu odanın gizemini  çözmek isteyen Harry günlüğün  kendisini geçmişe götürdüğünde Hagrid'in bir canavarı olan ve şimdi Yasak Ormanda bulunan Aragog isimli bir örümceği aramaya giderler. Aragog ile konuşurlar ama Aragog'un yavruları Harry ve Ron'u yemeye çalışır . Bu sırada uçan araba yeniden döner ve Harry ile Ron'u örümceklerden kurtarır. Bütün  bunlar yaşanırken Ron'un kız kardeşi Ginny Weasley ortadan kaybolmuştur. 
   Bina öğrencilerinin hocaları başında olmadan hiçbir yere çıkmaması  kararı alındı . Profesör Lockhart , Koridorda yürürken tuvalete giren Harry ve Ron' u bulur . Sırlar Odası'nın kapısının nasıl açılacağını  öğrenen Harry kapıyı Çataldili konuşarak açar ve üçü birden aşağıya atlayıp  girerler. Profesör Lockhart gitmek istemez bu nedenle Ron'un asasını çalıp uğursuzluk büyüsü yapmaya uğraşır ama  Ron'un asası kırık olduğundan  büyü ters teper ve yukarıdan büyük kaya parçaları  düşmeye başlar. Ron ve bayılmış halde kalan Profesör Lockhart kayalardan dolayı geçemedikleri  için devam edemezler. Bir süre yürüyen Harry nihayet bir kapı daha bulur ve Çataldili konuşarak bu kapıyı da açar.
   İçeride baygın halde yatan Ginny ve genç birisi daha bulunmaktadır . Gencin ismi  Tom Riddle' dır. Şimdiki ismi  ile Lord Voldemort. Fakat  güçlerini Harry' i öldürmeye uğraştıktan sonra yitirmiş  olan Voldemort Ginny' nin gücünü çekmektedir. Harry buna müsaade etmez fakat  Voldemort önündeki heykelden kocaman bir yılan çıkarır. Harry kaçmaya başlar ama yılan çok süratlidir . Birden bire bir kuş sesi işitilir  ve yukarıdan okul müdürü Albus Dumbledore' un anka kuşu Fawkes gelir. Harry'nin önüne bir şapka atar ve yılanın gözlerini oymaya  başlar. Bu esnada Harry bu şapkanın seçmen şapka olduğunu öğrenir. Şapkanın içinden bir kılıç  çıkar ve Harry bu kılıçla yılanı yok etmeyi  başarır. Yılanın dişlerinden birini çıkarır  ve Tom Riddle' ın günlüğüne  batırır. Batırdığı an günlükten  kan akar ve yanındaki Tom Riddle yok olur. Yara alan Harry, Fawkes' in iyileştirici gözyaşlarından birkaç damla yarasına damlatır  ve yara düzelir. Fawkes Harry, Ginny, Ron ve Profesör Lockhart' ı alıp okula getirir . 
   Bütün bu olaylar sona erince  Harry ev cini Dobby' i kölelikten kurtarır. Yeniden  eve dönme zamanı  gelmiştir.