Okuduğunuz Kitaplar Arasında Sizi En Çok Etkileyen Bir Kitabı Özetleyiniz ve Kitabın Sizi Etkileyen Yönlerini Anlatınız

 

Okuduğunuz Kitaplar Arasında Sizi En Çok Etkileyen Bir Kitabı Özetleyiniz ve Kitabın Sizi Etkileyen Yönlerini Anlatınız.


Bu zamana kadar okuduğum kitaplar arasında beni en çok etkileyen kitap Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemi adlı eseri olmuştur. Beyaz Gemi kitabını bitirdikten sonra kendimi çok üzgün hissetmiştim ve gözlerimden yaşlar gelmişti. Bir çocuk ve dedesini anlatan, çocuğun halasını ve eniştesinin yaptığı rezillikleri anlatan harika bir kitaptı. Çocuğun anne ve babası çocuk bebekken ayrılmış ve köyden ayrılmışlardır. Çocuğa bakan ise dedesidir.  Dedesi çocuğa bir dürbün alır ve çocuk yüksek yerlere çıkar ve orada hayallere dalar.  Çocuğun babası gemide çalıştığı için çocuk babası ile ilgili hayallere kapılır. Dedesinin ona anlattığı masalları bir gün babasına anlatacağını umut eder. Mümin Dede ise  aşırı iyi bir insandır.


 Aşırı iyi olduğu için, aşırı fedakar olduğu için kötü niyetli insanlar onun iyi niyetini kullanmışlar ve ona karşı her türlü kötülüğü yapmışlardır. Hatta bu aşırı iyi niyetli insanlar için yazarımız şu sözü söylemiştir: Kendisini saydırmasını bilmeyeni saymazlar. diyerek bu kadar aşırı iyi niyetli olmanın bu dünyada işe yaramadığını anlatmak istemiştir Cengiz Aytmatov. Mümin Dedeye  kötülüğü yapanların en başında ise damadı Orozkul gelmektedir. Orozkul; eşi bebek dünyaya getirmediği için eşine her türlü işkenceyi yapan cani ve cahil bir adamdır. Kızının dayak yediğini gören dede ise kahrolmakta ve ama elinden bir şey gelmemektedir. Çünkü tüm güç Orozkul’un elindedir. Orozkul burada güçlü olan taraftır ve ormandaki hayvanlara da zarar vermektedir. Orozkul orman koruma memuru olduğu halde para karşılığında başkasına ağaç vermektedir. Yani dolandırıcı, beş para etmez adamın tekidir. Orozkul Mümin Dedeye  her türlü zor işleri yaptırır ve dedeye türlü kötülükler yaptırır ama zorla yaptırır bunu. Mesela ceylanların içinde Maral Ana adında efsanevi ceylan da vardır.


 Dede çocuğa bazı zamanlar  bu ceylanların hikayesini anlatır ve çocuk çok mutlu olur. Mümin Dede, bir gün Orozkul’un baskısı ve komşusu Seydahmet’in telkiniyle kutsal saydığı Maral Ana’yı vurur. Evlerine getirip kazana atarlar. Çocuk Maral Ana’nın kafasını ve kazanlarda pişen etleri görünce dedesinin bunu yaptığına inanamaz ve ondan soğur. Oysa Mümin Dede bu kötülüğü isteyerek yapmamıştır. Ona bu kötülüğü zalim damadı yaptırmıştır. Dedesini ilk kez sarhoş olarak görür. Ölü geyiğin yanında ölü gibi donmuş bir vaziyette duran dedesinden kaçarak uzaklaşır. Hayalinde olduğu gibi, balık olup yüzerek babasının gemisine gitmek için kendisini ırmağın sularına bırakır. Roman küçük bir çocuğun soğuk savaş yıllarındaki dramını anlatmaktadır. Okuduğum zaman çok etkilenmiştim ve halâ da etkisi altında kaldığım muhteşem bir kitaptır. Kitabın beni etkileyen yönleri ise çocuğun hayallerinin gerçekleşmemesi, çocuğun çocukça kendini nehre atıp orada kitabın sona ermesidir. Mümin Dede için çok üzüldüm. Çok fazla iyi insanlara neden bu kadar zalimlik yapılıyor diye kendi kendime sorguladım. Demek ki bu dünyada aşırı iyi insan olmamak gerekiyormuş. 


Ayrıca kitapta geçen şu özlü sözler de beni çok etkilemiştir:

“İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır.”

“Oysa birçokları hastalıktan değil de, kendini büyük gösterme ihtirasından ölülerdi.”

“Kocası onu öldürürcesine dövüyordu da o yine affediyordu! Niçin affediyordu? Hiç affetmemek gerekirdi böylelerini.”

“Çocuk kalbinin, çocuk ruhunun bağdaşmadığı her şeyi reddettin. İşte beni teselli eden de budur. Bir şimşek gibi yaşadın sen. Bir defa çaktın ve söndün. Şimşeği çaktıran göktür. Ve gök ebedîdir.”

"Dedem diyor ki; atalarının adlarını, kim olduklarını unutanlar, kötülük yapmaktan utanmazlarmış. Çünkü o zaman insanın nasıl biri olduğunu ne çocukları bilirmiş, ne de çocuklarının çocukları."

“İyi yürekli bir insandı ve böyle olduğunu, ama değerinin bilinmediğini yüzüne bakar bakmaz anlardınız.”

“Ozanlar böyle övgü, böyle dalkavukluk yarışında bulunurlarsa, ozan, ozan olmaktan çıkar, şarkının, şiirin düşmanı hâline gelir.”

0 Comments:

Yorum Gönder

Deneme