1.TERKîB-İ BEND
Bentlerle kurulan uzun bir nazım şeklidir. Her bent iki bölümdür. Birinci bölüme terkîb-hâne adı verilir. Kıt’a da denir. Genellikle bend terimi kullanılır. Her bent, 5 ile 10 arasında beyitlerden oluşur. Bentlerin uyak düzeni de gazelin uyak düzenine benzer. Bazen bentlerin bütün dizeleri her bentte ayrı ayrı kendi aralarında kafiye (uyak) lenir. Bent sayısı 5 ile 10 beyit arasında değişir. Daha artık da olabilir. Bendin en son beytine vasıta beyiti ya da başka bir ifadeyle bendiye denir. Bu beyit her bendin sonunda değişir ve kesinlikle kendi dizeleri arasında bentten ayrı olarak kafiye (uyak) lenir. Terkîb-i bendin kafiye (uyak) düzenine baktığımızda:
aa xa xa xa xa bb – cc xc xc xc xc dd ...
TERKîB-İ BEND
1
Sanman bizi kim şîre-i engûr ile mestiz
Biz ehl-i harâbattanız mest-i elestiz
Ter dâmen olanlar bizi âlûde sanır lik
Biz mâil-i bûs-i leb-i câm u kef-i destiz
2.TERCİ`İ BEND
Biçim ve uyak yönünden terkib-i bende benzer. Yalnız, terci`-i bend de, bendleri birbirine bağlayan vasıta beyitleri her bendin sonunda yenilenir. Her biri 10 beyte yakın,10-12 bentlik bir şiir de bütün bentlerin böyle tek beyte bağlanabilmesi için,mana yönünden hepsinin bu beyitle ilgilisinin olması gerekir. Her bendin sonunda Vasıta beytinin yinelenmesi şiire bir tek güzellik verdiği gibi anlam ilgisi kurma bakımından da güçlük doğurur.
Terci, bentlerde genellikle Tanrının gücü evrenin sonsuzluğu doğanın ve yaşamın karşıtlıkları gibi konular işlenir .Örnek:
Düşüp damı havaya hasreti gül –zâr-ı kaldım ben
Gidip nefh –i mesiha –veş sabah bimâr kaldım ben
Gül-i ümmid soldu müptelâ –i hâr kaldım ben
Bu gülşen külhan oldu çeşmime na-çâr kaldım ben
Şarâb –ı yese düştüm teşne –ı didâr kaldım ben
Başımdan aştı seyl-ab-ı keder bizâr kaldım ben
3. MÜSTEZAD:
Müstezadın sözlük anlamına baktığımızda “artmış,çoğalmış,ziyadeleşmiş, “ demektir.Divan Edebiyatı nazım şekli olan Gazelin özel biçimine denir. Uzun dizeler ardına kısa bir dize ekleyerek yazılır.Sonradan eklediğimiz bu kısa dizeye ziyade denir. Uzun dizenin ölçüsüne bakacak olursak;
mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fa’ûlün;
Ziyade olan dizenin ölçüsü de ana kalıbın ilk ve son parçalarından oluşan
mef’ûlü fa’ûlün’dür.
Sona eklenen ziyadelerin asıl dizenin anlamını tamamlar asıl dizeden uzaklaşmayan nitelikte olması gerekir. Fakat genellikle bu kurala dikkat edilmeyerek kısa dizelerden yalnızca şiirindurağanlığını yok etmek için yararlanılmıştır.
Örneğin, İzzet Molla’nın 3 beytini aldığımız aşağıdaki müstezadında “Te’sîr-i lisânın “ ve “Bu bâğ-ı fenânın” ziyadeleri “gerçekten ziyadedir” :
Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figânın
Zabt eyle dehânın
Hançer gibi deldi ciğerim tîğ-i zebânın
Te’sîr-i lisânın
Çok çekti gam-ı hârını gülzâr-ı cihânın
Bu bâğ-ı fenânın
4. KIT’A:
Kıt’anın sözlük anlamına baktığımızda ”cüz,parça, bölük, ”dür. Sadece ikinci ve dördüncü dizeleri birbiriyle uyaklı olan 2 beyitten oluşan nazım biçimine denir. Bu türlü kıt’alara baktığımızda genellikle dörtlük adıyla anılmaktadır.
Kit'a aların Uyak düzeni şöyledir: x a – x a
Kıt’alarda, beyitler arasında anlam birliği bulunur anlam süregelir ve beyitler devamlı birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Kıt’a nazım biçiminde şair mahlasını(Adını) kullanmaz. Fakat istisnai olarak mahlas kullanılmış kıt’alar da vardır.
Kıtaların konuları çok çok değişiktir. Önemli bir düşünce,nükte, hikmet, yergi olabilir. Örnekler:
Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrîrin
Ki fesâd-ı rakamı sûrumuzu şûr eyler
Gâh bir harf sukûtiyle eder nâdiri nâr
Gâh bir nokta kusûriyle gözü kûr eyler;
(Fuzûlî)
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme