Aba Da Bir Diba Da Bir Giyene Güzel De Bir Çirkin De Bir Sevene

 

Aba Da Bir Diba Da Bir Giyene Güzel De Bir Çirkin De Bir Sevene


Bir nesnenin, bir varlığın, bir kişinin değeri onu seçen ve benimseyen kişinin düşüncesi ve duygusuyla anlam kazanır. Beğenilen bir giysinin kumaşı iyi de olsa kötü de olsa giyen için fark etmediği gibi sevilen bir kişinin güzelliği de çirkinliği de seven için fark etmez. Çünkü kişinin kişiye yüklediği anlam, değeri, sevgidir önemli olan. Dış görünüş değildir önemli olan ona yüklediğimiz anlamdır.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım

Bir şeyin değeri onun kullanan veya gören kişiye göre değişir. Yani aynı şey birine .çok kıymetli olabilir, bir başka birine ise çok kıymetsiz gelebilir. Güzellik bakanın gözündedir diye bir söz vardır. İşte bu atasözü de tam da onunla yakın anlama gelir. Her insanın kültürü ve zevkleri farklıdır. Her insanın aşık olacağı, seveceği insan farklıdır. Örneğin; Kerem’e neden bu kuru, kara kız olan Aslı’yı sevdin, bunun güzel olan neyi var ki diyenlere Kerem şu cevabı verir: Siz onu bir de benim gözümle görün.” Yani Kerem’in gözünde Aslı dünyanın en güzel gözlü, en güzel saçlı, en güzel ruhlu kızıdır. Onun için insanların seçimlerine saygı duymalıyız ve herkesin yüklediği anlamın farklı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

 

İşte tüm bunlardan dolayı atalarımız aba da bir diba da bir sevene; güzel de bir çirkin de bir sevene sözünü söylemiştir. Benim anladıklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Hayvan Deyip De Geçme Kitabında Geçen Alıntılar

 

Hayvan Deyip De Geçme Kitabında Geçen Alıntılar

 

Kitapta hayvanların dostluğu, hayvanların bağlılığı, sevgisi anlatılır. Hayvanların içgüdüleri ile yaptığı hareketler anlatılır. hayvan sevgisinin toplumumuzdaki yeri ve önemini vurgulamaktadır. Aziz Nesin’in  Hayvan Deyip De Geçme kitabında geçen alıntılar şunlardır:

"Köpek için, göçebelik döneminin hayvanıdır, derler. Kedi için de, yerleşik yer hayvanıdır, derler. Çünkü köpek kişiye bağlı, kediyse yere bağlı yaratıktır."

“Ortalıkta dolaşan kedilerin kimisi kör, kimisi topal, hastalık­lı, ecişbücüş, yanpiri, çirkin şeylerdi. Çirkin kedi koleksiyoncusu Bayan Adriyen'e,  Neden içlerinde bitek bile güzeli yok? dedim. Bayan Adriyen, Çünkü, dedi, güzel kediyi kim olsa sever, evine alır, ba­kar. Bu çirkin zavallıları seven, evine alıp bakan olmaz. Onun için ben, sokak sokak dolaşıp en çirkinlerini arayıp buluyorum.”


“Köpekler, kendilerini seven insanları, daha uzaktan seziyorlar sanırım.”

“Hayvanlara acıyanlar, hayvanları sevenler, insanlara da duygulu davranır, güçsüzleri korur, acı çekenlere yardım eder.”

“Hayvan sevgisinin amacı, hayvan sevmek için hayvanı sevmek olmamalı.”

“Toplumda yerleşecek hayvan sevgisi, şefkat ve merhamet hissi, o millette sükûnet içinde yaşamak, hak ve hukuka riayet hislerinin yerleşmesini sağlayacaktır.”

“İnsan olmak da pek kolay bir şey değildir; bu, bütün derslerin sınavlarından en yüksek notları alarak olgunluk diplomasını elde etmekten bile zordur.”

"Toplumda yerleşecek hayvan sevgisi, şefkat ve merhamet hissi, o millette sükûnet içinde yaşamak, hak ve hukuka riayet hislerinin yerleşmesini sağlayacaktır."

“Bana göre, hayvan sevgisinin amacı, insan sevgisini sağla­mak olmalıdır. Hayvanları, doğayı sevmeyenler, insanları da sevmezler; başka insanları sevmeyenler, gerçekte kendilerini de sevmiyorlardır, kendilerine bile düşman olurlar.”

“Hayvanları koruyan dernekler bizde de var. Nasıl çalışır, ne denli ilgi görürler, bilmiyorum. Hayvan sevgimiz de dağınık duygular düzeyinde... Kimimizse, insanların binbir derdini anımsayarak hayvanlar için dernek kurmanın fantezi olduğuna inanır. Oysa, ,hiç de öyle değildir. Hayvanları koruma isteği, önce uygarca bir düşünüşün ürünüdür. Çocuk eğitimi kitapları, çocukların hayvanlara kötü işlem yapmalarını ilerisi için bir tehlike olarak gösterir ana-babayı uyarırlar. Acıma duygusunun bir bütün olduğuna inanmalıyız.”


“Bütün köpekler sahiplerini coşkuyla karşılarlar. Kimi köpekler de eve gelen sahiplerini bir hediyeyle karşılamak istedikle­rinden, terlik, gazete gibi şeyler getirirler.”

"Tanık, arkadaş, dost, gerçek dost... Her insanın tanışı çoktur ama arkadaşı azdır. Dostu daha azdır. Gerçek dostuysa, dostundan da azdır."

Mücella Kitabının Özeti

 

Mücella Kitabının Özeti (Nazan Bekiroğlu)


Mücella ve annesi Trabzon’da yaşayan bir ailedir. Mücella’nın babası Mücella henüz doğmadan şeker hastalığı yüzünden hayatını kaybetmiş biridir. Babasının adı Tevfik annesinin adı ise Neyyire Hanımdır. Mücella’nın Fahri adında bir ağabeyi vardır. Fahri Keriman adında biri ile evlenir ve kayınvalide ve Keriman adlı gelin birbirlerini bir türlü sevmezler ve hatta nefret ederler. Bunun üzerine Fahri babasının terzi dükkanı satıp Keriman'ı da alıp İstanbul’a göç ederler. Fahri İstanbul’da bir terzinin yanında çırak olarak işe başlar ve orada hayatına devam eder. Annesini ve kız kardeşini geride bırakır ve Trabzon’a da binde bir gelir. Neyyire Hanım ise Mücella ise baş başa kalır. Babası da olmadığı için Mücella’ya göz açtırmaz ve kızı çok sıkı yetiştirir. Mücella’nın yeğeni olan Filiz ise rahat rahat yetişir ve daha özgür olur. Mücella’nın tek yaptığı nakış dikiş, annesine kahve yapmak, herkesin yardımına koşmak ama bir türlü kendi hayatını yaşayamamaktır.


 Kendinden çok ödün verir. Mücella. İstenmediği halde bile herkesin yardımına koşar, herkesin dert ortağı olur ama ne yazık ki bu arada yaşı da geçer ve bir türlü evlenemez. Annesi onu ortaokula kadar okutur ve dışarı fazla çıkmasına izin vermez Mücella’ya hayatını istediği gibi yaşama özgürlük annesi tarafından hiçbir zaman verilmemiş, hata yapılmasına göz yumulmamıştır çünkü. Filiz bankada memur olarak çalışır ve bankaya gelen zengin bir Refik adlı kişi ile evlenir ve ondan çocukları olur ve mutlu olarak yaşamına devam eder. Mücella kendi çeyizlerini bile Filiz’e vermiştir.  Filiz'in doğan çocuklarına bile bakan yine Mücella olmuştur. Yusuf Ziya hastalandığı zaman ona destek olan kişi Mücella olmuştur. Herkese Mücella yardım etmiştir ama Mücella kendisine hiç yardım etmemiştir. Mücella'nın ağabeyi daha sonraları Almanya’ya Türk işçi olarak gitmiş ve oradan ailesine hediyeler göndermiş ama memleketine gelmez olmuştur.


 Günler, aylar böyle geçip gitmiş, 2. Dünya Savaşı başlamış ama Türkiye bu savaşa katılmamıştır. Bir gün Neyyire Hanım 89 yaşında ölmüş ve Mücella ilk kez o gün bayılmıştır. Daha sonra evde tek başına yaşamaya ve yaşlanmaya başlamış ve tıpkı o da annesi gibi kalp krizinden hayatını kaybetmiş, hiç evlenmemiş, ailesi olmamış, kendi için yaşayamamış bir kadının hüzünlü hikayesidir Mücella. Kitapta komşulardan, komşu kızlarının hayatlarından ve akrabalardan da sıkça bahsedilir ama asıl olan Mücella'nın aşırı tavizi, kendine zaman ayırmaması, kendi için ne yazık yaşayamadan bu dünyadan çekip gitmesidir.

Ana Kitabında Geçen Alıntılar

 

Ana Kitabında Geçen Alıntılar


: Maksim Gorki'nin Ana adlı kitabı 1905 yılında Çarlık Rusya’sında başlayan sosyal uyanışın mücadelesini anlatır. Bu kitap yeni doğmakta olan bir toplumun düşüncesini, görüş ve anlayışını anlatır. Kitapta güçlü bir ananın, devrimci oğlu için ettiği mücadele anlatılır.


Ana kitabında geçen alıntılar şunlardır:


“Bir kadın, özellikle hüzünlü ve üzgün bir kadın muhakkak müzikten anlar.”

"Hayat böyle işte. Bir zamanlar kızardım insanlara sonra buna değmediğini anladım"

“Çocukken herkesten korkardım, büyüdüm herkesten nefret etmeye başladım.”

“Aslında iyi yürekli bir çocuktur Nikolay, köpekleri seviyor, fareleri de, her çeşit hayvanı da, ama insanları sevmiyor. Bir insanı bu duruma getiriyorlar işte.”

“Ne güzel gülüyorsun Andre! Oysa çok gülenlerin yüreğinde keskin bir acı saklıdır...”

“Bu kadar acıya katlanacak gücü nereden bulur insan? - Alışıyorsun...”

“İnsan ne şekilde yaşarsa, o şekilde düşünür.”


İnsanı ancak akıl özgürleştirir! dedi Pavel.

“En çok şaka yapanlar, yüreği en çok sızlayanlardır.”

“İşte hayat böyle tuhaf bir şeydir! İnsan günde beş kez güler, bir o kadar da ağlar.”

“İnsan her şeye incinirse iş göremez, üzerinde durmakla zaman yitirir.”

''İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Utanılacak bir cinayet… Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar. Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar.''

"İnsanlar güzel şeyler bekleyerek yaşar. Bekleyecekleri güzel bir şey yoksa bu berbat bir yaşam olur."

“Ne olursa olsun, insan düşüncelerini açıkça söylemelidir.”

“Aslında insanlar kötü olmaktan çok, budaladırlar..”

“Başımıza ne geliyorsa, korktuğumuz için geliyor. Bizi yönetenler korkumuzdan yararlanıyorlar, bu daha da çok korkutuyor bizi.”

“Herkes ölecek, hepimiz öleceğiz. Yaşamak ne kadar zevkli ise, ölüm de o kadar gerekli.”

"Çocukken herkesten korkardım. Büyüdükçe korku yerini nefrete bıraktı. Kimilerinden sırf adilikleri yüzünden nefret ederdim, kimilerindense... Şey, bilemiyorum; nefret ederdim işte. Ancak şimdi tüm insanları bambaşka bir bakış açısıyla gözlemliyorum. Hepsine acıyorum. Onlar için üzülüyorum. Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum ama bunun insanın gerçeği olduğunu fark ettiğimden beri kalbim daha yumuşak; artık insanları kötülükleri ya da iğrençlikleri için suçlayamıyorum."

"Her şey güzel olacak."

“Neden ölesiye çalıştırıyorlar insanları? Neden? İnsanların hayatını neden çalıyorlar? Soruyorum size? Bizim patron... Nefedov'un fabrikasında hayatımı kaybettim ben, bizim patron bir şarkıcı kadına, elini yüzünü yıkaması için altın bir leğen, hatta yine altından bir de lazımlık hediye etmişti. Benim gücüm, hayatım o oturaktadır. Hayatımın neyin uğruna tükendiğini görüyorsunuz işte.. Adam sevgilisinin gönlünü hoş etmek için çalıştırarak aldı canımı, kanımı.”


“Hırsızlık edenleri atıyorlardı içeri, şimdi de doğruyu söyleyenleri atmaya başladılar.”

“İnsan iyi yürekli olunca hiçbir zaman yalnız kalmaz, her zaman arayanları bulunur.”

"Bir kere dirilen ruhu bir daha öldüremezler!"

“İnsan uyuz olmuşsa hamama götürür; yıkar, temiz üst baş giydirirsin iyileşir, değil mi? Ama insanın içini nasıl temizlersin? İşte sorun bu!”

“Kendinden başka kimseye umut bağlamamalı."