yazılı anlatım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yazılı anlatım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yazılı Anlatımın Niteliği

 1-Yazım konusunun sınırlandırılması:

Yazılı anlatım konunun, birbirine bağlı ve düzenli bir konu sıralamasını öngörür. Ancak her şeyden önce, anlatım konusunun belirlenmesi gerekir.
Anlatım konularının sınırlandırılması,  okuyucunun konuya ilişkin bilgi düzeyi, yazılması düşünülen konunun kısa yada uzun olup olmayacağı ve yazma süresi dikkate alınarak yapılır.
Konuda bir sınırlandırılmaya gidilmemesi ,anlatımda daldan dala atlama, açıklamaya ve kanıtlamaya dayanmayan genellemeler, inandırma güçlüğü ve anlatım kısırlığı yaratır.(Uluğ,1996)

            2-Ana düşüncenin belirlenmesi:

            Yazılı anlatımda ilk adım, konunun seçilip sınırlandırılması; ikinci adım ise, sınırlandırılan konunun belli bir görüş açısından ele alınmasıdır.
Ana düşünce bir konu değil, bir düşünce olmalıdır. Başka bir deyişle , ana düşünce belli bir yargıyı dile getirmelidir. Ana düşünce anlaşılır olmalı , yanlış bir anlamaya yol açmamalıdır. Ayrıca ana düşüncenin açıklama yapmaya, örnek vermeye, karşılaştırmalara , nedenlerini belirtmeye, etki ve sonuçları göstermeye yardımcı olacak bir özellikte bulunmalıdır.

            3- Yazı planının belirlenmesi:

            Yazılı anlatımda bilgi toplamaya girişmeden önce, bilgi toplama işini "keyfilikten" kurtarmak için , belirli bir yazı planı yapılması gerekir.
Yazılı anlatımda , anlatım içeriğinin planlanması, anlatım bütünlüğünü sağlama ve etkililiği arttırmaya yardımcı olur. Plan, anlatım içeriğini geliştirmede başlıca yol göstericidir. Planın hazırlanması yazının ana düşüncesine bağlı olmak üzere , bunu destekleyecek yardımcı düşüncelerle birlikte geliştirilir.
Aşağıda "sigaranın zararları" konusunda yapılabilecek iki tür planlamaya örnekler verilmektedir. Anlatım planı belirli bölüm ve alt bölümlerden kurulur. Bu durum bilgi kümeleri arasındaki gelişme ve bağlantı yolunu görmemize yardımcı olur.
ÖRNEK:
SİGARININ ZARARLARI
Tümce planı:
A. Sigara nedir ve niçin içilir?
i. Sigara tütün bitkisinden yapılan zararlı bir içecektir.
ii. Sigara bir keyif vericidir.
iii. Sigaraya başlama genellikle bir özenti sonucudur.
B. Sigaranın zararları çeşitlidir.
i. Sigara hastalıklara neden olur.
1. Sigara akciğer kanserine yol açar.
2. Sigara kalp hastalıklarına ve damar sertliğine neden olur.
ii. Sigara gebelik döneminde bebeğin sağlığını olumsuz biçimde etkiler.
iii. Sigara içmek maddi bir kayıptır.
C. Sigaranın zararlarından nasıl korunabiliriz.
            Sözcük gruplamalı yazı planı:
A. Giriş
a. Sigaranın tanımı
b. Sigaranın özellikleri
B. Sigaranın zararları
a. Sigaranın yol açtığı hastalıklar
i. Akciğer kanseri
ii. Kalp hastalıkları ve damar sertliği
b. Sigaranın insan yaşamındaki etkileri
c. Sigaranın ekonomik sonuçları
C. Sigaranın zararlarından korunma (Uluğ,1996)

Yazılı Anlatım Becerilerini Geliştirmede Başvurulacak Teknikler

İlköğretim okullarında yazılı anlatımın uygulanması ve geliştirilmesi önemli bir yer tutar. Yazılı anlatım becerisi kazandırmak, özel bir çabayı gerektirir. Bunun için başvurulacak bazı teknikler vardır. Bu bölümde öğrencilere yazılı anlatım becerilerini geliştirme sırasında atılacak adımlar üzerinde durulmuştur.

a. Güdümlü yazma çalışmaları

İlköğretimin birinci kademesinde yazılı anlatımın geliştirilmesinde adım adım izlenecek üç önemli gelişim basamağı vardır. Bu basamakların her birinde öğrenciler, aşamalı olarak olgunluğa erişmedikçe yazılı anlatım gücünü tam olarak kazanamazlar.
Öğrencilere, cümleler içinde kelimelerin, düşünce bütünleri içinde cümlelerin düzenlenmesini ve sıraya konmasını öğretmek üzere, “doğru cümle kurma ve kullanma alıştırmaları’’ yaptırılır. Bu alıştırmalar yazılı anlatım öğretim tekniğinin temelini oluşturur. Bu yolla öğrenciler, yazılı anlatımın sözlü anlatım tekniğinin değişik bir tarzı olduğu yargısına ulaşırlar.
Yazılı anlatımda işe koşulacak teknikler ile öğrenme-öğretme yöntemlerinden biri olan “Programlı Öğretim”[1] arasında bir ilişki kurulabilir: Her ne kadar, “Programlı Öğretim” öğrencilerin öğrenme hızlarına göre bireysel farklılıkları dikkate almayı ön görüyor ise de, bu ilkeyi yadsımaksızın Programlı Öğretimde grup ve sınıf çalışma tekniklerine de yer verilebilir.
İlköğretim birinci kademede yazılı anlatımın geliştirilmesinde izlenecek üç önemli aşama:
         1. Cümle ve cümleler kümesinin öğrencilerle birlikte düzenlenip sınıfça yazılması basamağı:
Bu basamak, ilkokuma yazmanın öğrenilmesi ile başlar, ikinci sınıfın yaklaşık ikinci yarısına kadar devam eder. Hayat Bilgisi üniteleri ve içinde bulunulan zamanın günlük olaylarıyla ilgili bir konu seçilir. Öğrenciler, yazılı anlatım çalışması yapılacak bu konu üzerinde konuşturulur. Konuşulanlar öğrencilerin de katılımıyla öğretmen tarafından cümleler halinde belirlenir.
Örneğin konunun “mahallemizde kurulan pazar” olduğunu varsayalım. Öğrenciler bu konu üzerinde konuşturulur. Genel olarak yapılan bu konuşmadan sonra öğrencilerden konuyla ilgili ayrı ayrı cümleler oluşturmaları istenir. Çocuklar tarafından oluşturulan her bir cümle tahtaya yazılır. Cümleler arasında anlam ilişkileri göz önünde tutularak sıralamada –gerekirse- yeni bir düzenleme yapılabilir.  Bu konuda aşağıdaki gibi bir metin oluşturulabilir.
Bizim mahallede her hafta salı günü pazar kurulur. Annemle her hafta pazara gideriz. Bu hafta da gittik. Annem pırasa, ıspanak; elma, portakal ve ayva aldı. Ben pırasayı çok severim. Ayvayı da severim. Ben bütün meyveleri severim.
Şöyle bir yol da izlenebilir:
Bu cümleler, ayrı ayrı ve ardışık olarak söylenir. Belirlenen ilk cümle (Bizim mahallede her hafta salı günü pazar kurulur.) öğrencilere tekrar ettirilir, yazdırılır; kalemler bırakılır. Öğrenciler tekrar konuşturulur. Daha önceki konuşulanlar, tekrar hatırlanır. Bundan sonra, “Annemle her hafta pazara gideriz.” cümlesine geçilir. Bu cümle de öğrencilere kelime kelime yazdırılır.
Konuşulanlar ilk sınıflarda öğretmen tarafından öğrencilere kelime kelime dikte ettirilmelidir. Bu tür çalışmalar yazılı anlatımın birinci basamağını oluşturur. Cümleler öğrencilerle birlikte belirlenmekte, birlikte yazılmaktadır. Bu yolla, öğrenciler bu basamaktaki çalışmalarla yazmanın ilk ve başarılı denemelerini yapmış, yazma etkinlikleri için güven kazanmaya başlamışlardır.
2. Cümle ve cümleler kümesinin öğrencilerle birlikte düzenlenip her öğrenci tarafından ayrı ayrı yazılması basamağı:
Öğrenciler birinci basamak çalışmalarında beklenen başarıyı elde ettikten sonra, bu basamağa geçilir. Bu basamağın özelliği, yazılacakları birlikte belirleme ve ayrı ayrı yazmadır. Bu aşamada öğretmen dikte ettirmez. Öğrencilerden belleklerinde kalanları yazmaları beklenir. Öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeyi de göz önünde tutularak yaklaşık ikinci sınıfın sonunda bu basamak çalışmaları tamamlanmış olur. Bu basamağa geçtikten sonra da birinci basamaktaki çalışmalara zaman zaman dönülebilir.
Yazma konusu yine öğrencilerle birlikte belirlenir; konu üzerinde konuşulur. Örneğin konunun “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olduğunu varsayalım. Bu konuda aşağıdaki gibi bir metin oluşturulabilir.
Gelecek hafta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayacağız. Bu bayramı Atatürk bizlere armağan etti. O gün, bayramın sevincini yaşayacağız. Şimdiden bu bayrama hazırlanıyoruz. Bugün sınıfımızı süsledik.
Konuyla ilgili konuşmalardan sonra, cümle/ler öğrencilere birkaç kez tekrar ettirilir. Cümle/lerin doğru söylenmesi ve tekrar edilmesi istenir. Cümle/ler tüm sınıf tarafından anlaşıldığında, öğrencilere “Haydi şimdi belirlediğimiz cümle/leri yazalım.” yönergesi verilir.
Yazılan cümleler kontrol edilir. Birlikte belirlenen, tekrar ettirilen bu cümle/leri öğrenciler değişik şekillerde yazmış olabilir. Bunun herhangi bir sakıncası yoktur. Bazı öğrenciler: “Gelecek hafta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayacağız.”, bazıları; “Bir hafta sonra 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayacağız.” bazıları da; “Gelecek hafta 23 Nisan Çocuk Bayramını kutlayacağız.” yazmış olabilirler.
Birinci basamaktaki çalışmalarda öğrencilerin yazdıkları cümleler hep aynı olduğu halde, bu basamakta öğrenciler, kendi başlarına yazdıkları için cümleler birbirinden farklı olabilir. Bu cümlelerden üzerinde konuşulan konunun özünü bozmayacaklar üzerinde durulmaz. Tamamen ilgisiz cümle/ler yazılmışsa, bunun üzerinde durularak: “Biz böyle mi konuşmuştuk? Böyle konuşmamıştık, böyle değil şöyle yazacaktık?” gibi uyarılarla cümle/ler hatırlatılır. Diğer cümleler de bu yolla ele alınır; konuşulur, tekrar ettirilir, öğrencilerden yazmaları istenir; yazdırılır, okutturulur.
Bu basamağın daha ileri çalışmalarında konu ile ilgili bir cümle yerine, bir iki cümle birden belirlenir. Sınıfta birkaç öğrenciye tekrar ettirilir. Öğrencilerden bu cümleleri ayrı ayrı yazmaları istenir ve yazdırılır. İlk çalışmalarda yapıldığı gibi okutur, –gerekirse- düzeltme yapılır.
3. Cümle ve cümleler kümesinin her öğrenci tarafından ayrı ayrı düzenlenip yazılması basamağı:
Önceki basamaklarda başarılı olan öğrenciler üçüncü basamağa geçebilir. Bu basamağı tamamlayan öğrenciler düşündükleri bir konu üzerinde küçük özetler, metinler yazabilirler.
Birlikte okunan veya bir konunun özetlenmesi, yaşanılmış küçük bir olay üzerinde konuşulduktan sonra yazılması, bu basamağın ilk denemelerini oluşturur. Daha ileri çalışmalar da yaptırılabilir.
Örneğin, “postaneye yapılan gezideki izlenimlerin yazılması” gibi bir konu ele alınabilir. Bunun için söz konusu bu gezi üzerinde yeteri sayıda öğrenci konuşturulur. Yazım sırasında dikkat edilecek kurallar (yazıya başlık koyma, yazım ve noktalama işaretlerine dikkat etme, konunun belli bir düzen içerisinde sunulması…) hatırlatılır. Öğrenciler ayrı ayrı yazarlar. Öğretmen, sıralar arasında dolaşarak öğrencilerin yazma sırasındaki davranışlarını gözlemler. Onlara rehberlik eder. Yazılanlar arasından birkaçı –isteğe bağlı olarak- varsa tepegözle yansıtılarak veya yazı tahtasına yazılarak sergilenir.
Burada açıklanan bu üç basamağın kesin sınırlarla birbirinden ayrılması söz konusu değildir. İkinci basamakta çalışırken birinci basamağa; üçüncü basamakta çalışırken ikinci basamağa dönülmesi söz konusu olabilir. Böylece basamakların birbirini tamamlamasına imkân verilmiş olur. Diğer taraftan alt sınıflarda ara sıra serbest yazı denemelerine de yer verilebilir. Birinci basamak çalışmaları bitmeden ikinci basamak denemelerine de geçilebilir.

b. Serbest yazma çalışmaları

Serbest yazma çalışmalarına öğrencilerin sınıf ve hazır bulunuşluk düzeyine göre dördüncü sınıftan itibaren başlanır. Bu çalışmalarda öğrencilerin duygu ve düşüncelerini, görüp izlediklerini, okuyup öğrendiklerini yazılı anlatım tekniklerine uygun bir şekilde doğru ve etkili olarak öğretmenden bağımsız olarak kendi başlarına anlatmaları amaçlanır.
Öğrencilerin konuyla ilgili malzeme toplayabilmeleri için yeterli bir süre verilir. Yapılan çalışmalar gözden geçirilerek konu üzerinde önce sözlü olarak durulur, tartışılır ve ardından yazılı anlatım çalışmaları yapılır. Bu yolla yazılı anlatım çalışmaları ile sözlü anlatım çalışmaları arasında organik bir bağ kurulmuş olur.
Ana dilinde öğrencilerin yazılı anlatım becerilerini geliştirmede üzerinde çalışılacak konu, öğrencinin yazmasına elverişli olacak ölçüde, bildiği veya anlatıma uygun bir konu olmalıdır. Aksi halde belirlenen konuda öğrencilerin iyi yazamama durumu söz konusu olabilir. İyi yazamamış bir öğrencinin bu durumunun, yazma becerisindeki yetersizliğinden mi, yoksa belirlenen konu hakkında yeterli yaşantıya sahip olmayışından mı kaynaklandığı belirlenemez. Bu bakımdan seçilecek konuların öğrencilerin yaşlarına, yaşantılarına, ilgi alanlarına ve hazır bulunuşluklarına uygun olmasına dikkat edilmelidir.
Yazılı anlatım etkinliklerinde sadece konu veya temayı belirlemekle yetinilmemeli, anlatımın amacı ve bakış açısı da belirlenmelidir. Yazma süresi, öğrencilerin konu hakkındaki duygu ve düşüncelerini düşünüp tasarlamalarına, sonra da bunları yazıyla ifade etmelerine ve gözden geçirip değerlendirmelerine yetecek kadar olmalıdır. Gerektiğinde sınıf ortamında tamamlanamayan anlatımların daha sonra tamamlanmasına izin verilmelidir.
Serbest yazma çalışmaları için öğrenciler defter ya da dosya kâğıdı kullanabilirler. Dosya kâğıdı kullanmanın yararı, bunların öğretmen tarafından incelenmesinin kolay olması ve okul bülten tahtasında sergilenebilme imkânının olmasıdır.

            c. Yaratıcı (Cluster) yazma çalışmaları

“Yaratıcılık, konuşma becerisinin eğitiminde “beyin fırtınası”; yazma becerisinin eğitiminde “yaratıcı yazma” tekniklerini ortaya çıkardı.
Yaratıcı yazma, beynimizdeki yaratıcı düşüncenin kâğıda yansımasıdır. Bu teknik, kavramsal düşüncemizi geri plana atarak benliğimizin derinliklerinde saklı olayları mecazlar, imgeler, hayaller ve duygularla ifade etme imkânı sağlar.
Okullarımızda öğrencilere yazma konuları planlanmış halde verildiği için orijinal fikirler ortaya çıkmıyor. Yazmaya başlamadan konuyu planlamak, düşünceyi engellemektedir. Bu sebeple yaratıcı yazma çalışmalarında öğrencilere öncelikle beynin sağ yarısını kullanmayı öğretmek gerekir. Sağ yarıdan sol yarıya geçiş olursa, orijinal buluşlar, burada anlamlı cümle grupları haline dönüşür ve öğrenciler anında, sıkılmadan ve etkili kompozisyon alışkanlığı kazanırlar. Öğrenci bütün söyleyeceklerini rahatça ve hiçbir zihinsel engelle karşılaşmadan söyleyebilmeli, giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinde neler yazacağını düşünmeli; daha sonra da belli bir plan dâhilinde yazmaya başlamalıdır.
Yaratıcı yazma, beynin iki yarım küresinin uyumlu bir şekilde kullanılmasına dayanır. İnsanın orijinal buluşlar yapmasını sağlayan kısım, beynin sağ yarım küresidir. Beynin sağ yarısı orijinallik, farklılık ve imaj arar; yeniliklere açıktır; yaratıcıdır. Peşin hükümlü değildir. Değerlendirmekten ve değer yargısına varmaktan, yargılamaktan kaçınır. Açık ve güvenilirdir. Her şeyin mümkün olduğuna inanır. Sağ beyin imgesel düşünür. Görme, işitme ve hareketle ilgili imgelere bağlıdır. İmgeleri tabii akışına bırakmak gerekmektedir.
Beynin sol yarısı ise mantığa uygun bir şekilde çalışır. Neyin yanlış olduğunu açıklar, niçin çalışmayacağını açıklar; değerlendirir. Kuşkucudur, kusurlara duyarlıdır. Yeniye ve denenmemişe direnç gösterir; alışkın olduğunu ve sırada olanı savunur. Geleneğe bağlıdır; ön bilgilerle daha sonraki bilgileri test eder. Geçmişteki örneğin -dil ve anlatım alışkanlıklarının- üstün gelmesi için uğraşır, tutucudur, savunma durumundadır. Araya giren fikirleri mağlup etmek için alay edebilir. Aşırı öfkeli davranabilir ve şiddet kullanabilir. Sağ yarı, yeniliklerin peşindeyken sol yarı da planlama peşindedir.
Temel kurallar: Yapılacak ilk iş, bir konu belirlemektir. Yaratıcı yazma çalışmalarına, boş bir sayfaya yazıp etrafını çerçevelediğiniz bir çekirdek kelime ya da konu cümlesiyle başlanır. Bu kelime ya da konu cümlesi, boş, beyaz bir kâğıdın ortasına yazılır. Her kelime anlamların, seslerin ve çağrışımların merkezidir. Bu merkez, bir göldeki dalgaların yayıldığı gibi etrafında çağrışımlar oluşturur. Belirlenen kelime ya da konu cümlesinin etrafına akla gelen her şey yazılır; yoğunlaşmaya çalışılmaz. Bilinçaltından çıkan kelimeler sıralanır ve sonra kelimeler arasında ilgi kurulur. Çağrışım yoluyla bilinçaltında olan konuyla ilgili her düşünce bilinç üstüne çıkarılır.
Yaratıcı yazma sırasında ne, nerede, ne zaman, nasıl sorularına tam bir cevap aranmadan yazmaya başlanır. Nasıl yazacağımızı ve ne yazacağımızı baştan itibaren bilmemiz gerektiğini düşünürsek, kendimizi engellemiş oluruz. Birden bire oluşan fikirler hemen yazılır, her biri bir çerçeve içine alınır. Her yeni kelime veya deyim daha önceki çembere bir okla bağlanır. Her türlü çağrışıma yer verilir. Çağrışımları dikkate alarak metin yazmak, fazla zaman da almaz.
Serbest çağrışım mekanizması harekete geçirilerek konuyla ilgili olgular, yaşantılar, duygular, düşünceler hatırlanmaya çalışılır. Akla gelen ilhamlar (esinler) mantık süzgecinden geçirilmez. Akla bir şey gelmiyorsa, bir süre gözler kapatılır. Bu arada akla yeni çağrışımlar gelebilir. Çağrışım bakımından herhangi bir yeni noktaya gelindiğinde, hangi konuda yazılacağına ya da konunun hangi boyutunun ele alınacağına karar vermek zor olmaz. O zaman müsvedde üzerindeki çağrışım çalışması bırakılır ve birbirine yakın olanlar numaralanıp yazmaya başlanır.
Bu aşamadan itibaren beynin sol bölümü kullanılmaya başlanır. Çünkü sınıflandırma, sıralama, planlama ve değerlendirme işi, beynin sol bölümüne aittir.” (Ünalan, 2001, s. 133–134 içinde Rawlinson)
Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp......................

Yazılı Anlatım Çalışmalarında Yazma Aşamaları

Hangi türde olursa olsun, hiç bir konu gelişi güzel, çalakalem yazılmaz. Doğru, akıcı, açık ve etkili yazmak için bazı teknik kurallara uymak gerekir. Bu nedenle başarılı bir yazı yazabilmek için “yazma”nın başlıca evrelerini izlemek gerekir. Şimdi bu evreler üzerinde duralım:

      a.Konunun seçilmesi ve sınırlandırılması:

Konusuz yazı düşünülemez. Yazmanın ilk ögesi konudur. Bu nedenle, yazmada ilk iş konu seçmektir. Üzerinde yazı yazılacak her varlık, her olay, her düşünce, her sorun... bir "yazma konusu"dur. Anlatımda başarı sağlamak, bilinen ve yeteri kadar malzeme bulunan bir konuyu seçmeye ve sınırlandırmaya bağlıdır. Öğrenciler, ancak bildikleri bir konuda yazabilir. Seçilen konu iyice kavranmalıdır. Konudan sapmamak, birlik ve bütünlük sağlamak, uygun bir biçim ve tür bulmak, konuyu doğru kavramakla mümkündür.

      b.Amacın belirlenmesi:


Sınırlandırılmış bir konunun kim/lere, ne tür bir mesaj vereceğini bilmek önemlidir. Konunun hedef kitlenin ihtiyaçlarına uygun olması sağlanmalıdır.

      c.Ana düşüncenin yerleştirilmesi:

Ana düşünce, konuyla ilgili olarak okuyucuya söylenmek istenen temel düşüncedir. Ana düşünce, çeşitli şekillerde ortaya konabilir; ya paragraflarda ele alınıp işlenen yardımcı düşünceler aracılığıyla ya da bütün bir metne sindirilerek yerleştirilebilir.

      ç.Birikimin harekete geçirilmesi:

Anlatımın amacına ulaşması için, daha önce bellekte bulunanları harekete geçirip buluş yaparak yazmak gerekir. Başkaları tarafından yazılmış olanları aynen aktarmanın bir anlamı yoktur. Anlatımlar özgün ve dikkat çekici olmalıdır. Yani başkalarından ve farklı kaynaklardan elde ettiğimiz malzemeyi aynen yansıtmak yerine, kendi zihin ve gönül prizmamızdan geçirmek gerekir.

      d.Anlatımın mantıklı bir düzen içinde ifade edilmesi:

Anlatımın üç temel esası buluş, birlik ve plandır. Plansız bir yazı başarılı olamaz. Olaylar kronolojik olarak; duygu, düşünce ve hayaller ise belli bir mantık çerçevesinde anlatılmalıdır.
Yardımcı düşünceleri, yazıda birlik-bütünlüğü sağlamak; hangilerinin giriş, gelişme, sonuç bölümlerinde işleneceğini bilmek bakımından bir denetimden geçirmek, belli bir mantıkî sıraya koymak gerekir. Yardımcı düşüncelerin bu sıralanışı “plan”la ilgili bir husustur.

      e.Yazıya uygun bir başlığın konması:

Nasıl her varlığın bir adı varsa, her yazının da bir adı, yani “başlık”ı vardır. Yazıya konan başlık, konuya uygun düşmeli, ana düşüncenin özünü yansıtabilmelidir.

      f.Kelime seçilmesi:

Kelimeler yerli yerinde, özenle ve doğru olarak kullanılmalıdır.

     g.Cümle/lerin kurulması:

Konu, Türkçe’nin mantık dokusuna ve gramerine uygun cümlelerle sunulmalıdır.

      h.Paragrafların düzenlenmesi:

Paragraf, ana ve yardımcı düşüncelerin ifade edildiği anlatım birimidir. Fikirlerin birbirine karışmasını önler. Paragraf oluşturabilen bir öğrenci yazma becerisini kazanmıştır.

      ı.İmla kuralları ve noktalama işaretlerine uyulması:

İmla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun davranmak, anlatımın güzelleşmesini, kolay anlaşılmasını sağlama yanında okuyucunun zevk almasını da sağlar.
Noktalama işaretleri, okuma akışını düzenlediği, durakları gösterdiği, okuyucuyu uyardığı için yanlış anlamlandırmayı önler. Yazının doğru ve çabuk kavranmasını sağlar. Bu nedenle, yazı, noktalama işaretleri açısından kusursuz olmalı ve cümlede anlam üzerinde durulurken öğrencilerin dikkati noktalama işaretlerinin rolüne çekilmelidir.
Ayrıca, yazının doğru ve çabuk kavranabilmesi için de sözcüklerin, yazıya doğru geçirilmesi gerekir. Yazı yazan her insan, ana dilinin önemli yazım kurallarını öğrenmeli ve giderek uygulama alışkanlığı da kazanmalıdır.
Yrd.Doç.Dr Mehrali Calp

Anlatma

 

Anlatma; duygu, düşünce, davranış, hayal, olay veya olguları açıklama, konu ile ilgili sözlü ve yazılı bilgi vermedir.

Türkçe’yi doğru olarak, bilinçle ve güvenle kullanmayı alışkanlık hâline getirmenin en etkili yolu, derslerde öğrencilere, sık sık düşüncelerini sözlü ve yazılı olarak anlatma imkân ve şartlarını sağlamaktır. Öğretmen, öğrencileri, bir sistem içinde ve kendi seçeceği konularda ne kadar çok konuşturur, yazdırırsa ve bu etkinlikler üzerinde ne kadar çok düşündürür, onların eleştiri yapmalarını sağlarsa, olumlu sonuç almayı o kadar kolaylaştırmış olur.

“Birbirimizle anlaşmamızda bize söylenenleri, okuduklarımızı anlamamız, olayın yalnız bir yanını oluşturur. Anlaşmanın sağlanabilmesi için bizim de karşımızdakilere düşündüklerimizi, duygularımızı, gördüklerimizi, istediklerimizi sözle ya da gereğinde yazı ile anlatmamız gerekir. Karşımızdakilerle anlaşabilmemiz için bize söylenenleri tam ve doğru olarak anlamamız ne kadar önemli ise, onların bizim söylediklerimizi tam ve doğru anlayabilmeleri için, düşünce, duygu ve dileğimizi aynı biçimde tam, doğru ve amacımıza uygun olarak anlatmamız da o kadar önemlidir. Çağımızdaki toplumsal yaşayış, demokratik düzen, başkalarını anlama kadar, kendimizi anlatmamızı da zorunlu kılmaktadır.

Anlaşmanın en yaygın ve doğal biçimi konuşmadır. Bunun içindir ki, çocuklarımıza, her şeyden önce, doğru ve düzgün konuşma, anlatmak istediklerini en kısa yoldan, en açık ve karşımızdakilerin zihinlerinde karanlık bir nokta bırakmayacak biçimde anlatma beceri ve alışkanlığını kazandırmak gereklidir.

Yazılı anlatım, sözlü anlatımdan biraz farklı ve karmaşıktır. Konuşurken dinleyenin göstereceği tepkiler (yüz ifadesinin değişmesi, soru sorması…) bizi hemen etkileyerek amacımız yönünden konuşmamızı şu ya da bu doğrultuda değiştirebilmeye yönlendirmesine karşın, yazıda böyle bir imkân yoktur. Yazıda her şeyi önceden iyice hesaplayarak, yazımızı okuyacak kimsenin düşünce ya da duygularımızı tam bizim istediğimiz biçimde anlamasını sağlayıcı önlemleri önceden almamız gereklidir. Çünkü yapacağımız yanlışları sonradan şu ya da bu biçimde düzeltemez, eksikleri tamamlayamayız. Ayrıca yazılı anlatımın belli ve kesin kuralları vardır. Yazı yazarken bunlara uymamız, düşüncelerimizi kurallara uygun cümleler durumuna getirmemiz, bu cümleleri en etkili ve amacımıza en iyi varacak biçimde sıralamamız gerekir.

Bunun içindir ki, yazma öğretimi ve yazılı anlatım, öteden beri Türkçe dersinin en önemli etkinliklerinden biri olagelmiştir; böyle olmayı da sürdürecektir.

Ancak, sözlü anlatımın, günümüzün koşulları içinde kazandığı büyük önem göz önünde tutularak Türkçe derslerinde yazılı anlatım etkinliği yanında, sözlü anlatım etkinliklerine de bu önemine uygun bir yer vermek zorunluluğu vardır.” (22.09.1981 tarihinde yürürlüğe giren İlköğretim Okulları Türkçe Eğitim Programı-Açıklamalar, s. 2, 3)

İşaret, sembol ve beden diliyle duyguları ifade etmenin dışında anlatmanın iki temel yönü/türü vardır: konuşma, yazma.

Yrd.Doç.Dr. Mehrali CALP