okuma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
okuma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Okuma Sırasında Düşüncenin Akışı

 

Okuma sırasında, aklın çevikliği gözleri uyarmalı; akıl, daima atılganlığı elde bulundurmalıdır. İyi bir ritim ve karşılıklı uyum sağlamış göz ve akıl, kelimelerle cümlelerin kalıplarının çabuklukla/çabukça yakalayarak satırların üzerinde hızlıca hareket etmelidir. Akıl bu aktif haliyle gözlerin en büyük yardımcısıdır.

Yavaş okuma sırasında akıl büyük bir tembellik içindedir; bütün yük gözler üzerindedir. Akıl gözlerin okumasını bekler. Göz okuyamazsa, geriye döner, durur, çabalar; akıl, çok sonra, gözün okuduğunu kavramaya çalışır. Bütün yük gözler üzerindedir. Hâlbuki hızlı okumada akıl, gözlerin okumadığı, henüz sırası gelmemiş kelimeleri metnin akışından tahmin etmeye, , bütüne göz gezdirmeye kavramaya çalışır.

Yavaş okumada akıl, fren görevi yaparken hızlı okumada ise çekici lokomotiftir. “Leb demeden leblebiyi anlamak” deyimin anlattığı gibi, çoğu zaman sözün nasıl biteceği, hangi kelimeden sonra hangi kelimenin geleceğini bilir. Akıl girişkenliği elde tuttuğu sürece hep önde koşacak, gözler ona yetişmek için alabildiğine hızlanacaktır.

İşte hızlı okuma bu yönüyle yavaş okumadan daha büyük bir dikkat ve zihin uyanıklığı ister. Hızlı okuyan bu sebeple okuduğunu yavaş okuyana nispetle çok daha iyi anlar, kavrar.

Bu yargının tersi de doğrudur. Yani, hızlı anlama ve hızlı kavrama okuma hızını artırır. Araştırmalar, hızlı okuyan kişilerin zihinlerini daha fazla vererek okudukları ve her ‘’tespit duraksaması’’nda daha fazla kelime algıladıkları için iyi anladıklarını ortaya koymaktadır.

Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp....

 

Okuma Güçlüklerinin Sebepleri

 

            Okuma sırasında karşılaşılan güçlükler, fizyolojik, psikolojik, sosyo-kültürel ve eğitimle ilgili faktörlerdir. 

Fizyolojik sebepler: Okumayı engelleyen fizyolojik sebepler şaşılık, renk körlüğü, yakını görememe (hipermetropi) veya uzağı görememe (miyopi) ve göz kaslarındaki bazı bozukluklardır.

Psikolojik sebepler: Çocuğun okumaya hazır olmayışı, utangaçlığı, isteksizliği, kendine güvensizliği, yeterli zihnî donanıma sahip olmaması; aile içindeki huzursuzluk; öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişim yetersizliği ve öğretmenin sınıf etkinliklerini katı bir tutumla düzenlemesi okumayı psikolojik olarak olumsuz yönde etkiler. Okuma sırasında ortaya çıkan kekeleme veya okuduğu kelime ve kelime gruplarını tekrar etme, okurken başa dönme, ıkınıp sıkılma, hımmm... ııı...ııı… eee...eee… gibi sesler çıkarma, düzensiz soluk alıp verme gibi davranışların kaynağında büyük ölçüde psikolojik bozukluklar rol oynamaktadır.

            Çocukların bedensel gelişiminde ortaya çıkan duraksama ve yetersizlikler, çocuğun sürekli olarak hastalanması gibi faktörler okuma becerisinin gelişmesine engel olabilir.

 Eğitim ortamında var olan olumsuzluklar: Çocuğun içinde bulunduğu okul ortamı ve çevre şartlarının elverişsiz olması da okumada istenilen düzeye ulaşmasını engelleyebilir. 

 

            Evde ve çevrede Türkçe’nin doğru konuşulmaması, aile içindeki çatışma, ekonomik sıkıntı, aile ve çevrenin kültür seviyesinin istenen düzeyde olmaması okuma becerisinin gelişmemesine yol açan sosyal ve kültürel nedenlerdir.

            Sosyal yapıdaki bozukluklar: Sınıfların kalabalık olması; metinlerin pedagojik bakımdan ilgi çekici, dil ve anlatım bakımından sağlam olmaması; uygulanan yöntem ve tekniklerin öğrencilerin öğrenme yeteneklerine ve düzeylerine uygun olmayışı; öğretmenlerin etkinlikleri plânlı ve programlı bir şekilde sürdürmemesi gibi faktörler, okuma becerisinin gelişmemesinin eğitimle ilgili sebepleri arasında yer alır. (Karakuş, 2002, s. 78)    

Öğretmen kendi görev ve sorumluluğu çerçevesinde okul yönetimi, ana babalar, okul aile birliği ve yakın çevredeki eğitimle ilgili şahıs, kurum ve kuruluşlarla iş birliği içinde hareket ederek okumaya engel olan etmenleri ortadan kaldırmaya çalışmalıdır.

 

Yrd.Doç.Dr. Mehrali Calp