“Ne Söylediğiniz Değil Nasıl Söylediğiniz Önemlidir.” Sözü İle İlgili Kompozisyon
İnsan günlük yaşamında iletişim kurma ihtiyacı içinde olan bir varlıktır. Konuşuruz, dinleriz ve hayat akıp gider. Konuşma şekli vardır, konuşma adabı vardır. Söyleyeceğimiz bir şeyi daha iyi nasıl karşımdaki kişiyi kırmadan, dökmeden ona kendimi ifade edebilirim düşüncesi içinde olursak insanlar ile iletişimimiz de o denli anlamlı olur. Yani burada zeki olmak da önemlidir. Patavatsızca konuşmak insanın canını sıkar ve kişilerin o şekilde konuşan kişiye yaklaşmadığı görülür. Söyleyeceğimiz şeyi insan gibi söylersek kimsenin kalbi kırılmamış olur. Yani dilimizi iyi kullanmalıyız ve kaba olmamalıyız, nazik bir iletişim dili kullanmalıyız.
Kimi insanlar vardır ki sürekli kötümser
olarak yaşarlar ve bu hallerinden de zevk alırlar. Böyle insanlar bizim iyiliğimize
bir şey de söylese söyleyiş şekillerinden dolayı bu gibi kimselerle aynı
ortamda olmak istemeyiz ve hatta o kişinin sesini dahi duymak istemeyiz. Onun
ne dediğimiz değil nasıl dediğimiz önemli. Ayrıca kıvrak bir zekaya sahip olmak
da önemlidir. Örneğin; annemiz ödevini çabuk yap deyince sinir oluruz ve kabaca
davranmasa daha iyi olur derdi. Oysa aynı annemiz hadi kuzum yarına yetiştirmen
için ödevin var istersen yap da gece uykusuz kalma diye söylediğinde bu durum
egomuzu okşar ve mutlu oluruz. Çünkü anne olan kişi çocuğunu birey olarak
görmüştür ve ona kibarca istediğini söylemiştir. Bu konu ile ilgili çok
bilindik şu örnek de vardır: Padişah,
bir gece rüyasında tüm dişlerinin teker teker döküldüğünü görür. Uyanınca
heyecanla hemen sarayın tabircisini çağırır ve rüyasını anlatır ve rüyasının
tabirini ister.
Rüyayı dinleyince müneccimin rengi
atar, korkarak ve titreyerek,
“Padişahım ileride 6 çocuğunuz
olacak ama huzurunuzda yalan konuşmam, beni bağışlayın, dişlerinizin dökülmesi
çocuklarınızın öleceğine işarettir. Çocuklarınızın hepsi sizden önce ölecek.
Yani bütün çocuklarınızın ölümünü göreceksiniz der.
Padişah bu yorum karşısında
irkilir, çılgına döner ve “Bu nasıl tabir, Vurun bunun kellesini!” der ve
müneccimin başı kesilir.
Ama bu tabirden sonra padişahın
merakı ve endişesi iyice artar, ülkenin her tarafına adamlarını göndererek en
iyi müneccimini bulu saraya getirmelerini emreder.
Saraya gelen müneccime gördüğü
rüyayı aynen anlatır ve müneccimi ne anlatacağını merak eder.
İkinci müneccim;
“Padişahım müjdeler olsun, Allah
size o kadar uzun ömür verecek ki o kadar uzun yaşayacaksınız ki evlatlarınızın
hiç birisi sizin ölümünüzü göremeyecek, bütün çocuklarınız sizin yaşadığınızı
görecek.”
Buna sevinen padişahın kalbi
rahatlar ve hizmetlileri çağırıp;
“Tez bir kese altın verile bu
müneccime!” diye emir verir ve müneccimi sarayına alır. İşte buradan da
çıkarılacağı üzere ne dediğimiz değil olaylara nasıl baktığımız, nasıl ifade
ettiğimiz çok önemlidir. Tatlı dil ve kıvrak zeka insanı ipe gitmekten bile
kurtarır. Söylediğimiz söz olumsuz bile olsa bunu nazikçe dile getirdiğimiz zaman olgun bir insan oluruz ve kimse bizi kendisini eleştirmekten rahatsız olmaz.
0 Comments:
Yorum Gönder
Deneme