Görünmez Olsaydın Neler Yapardın?


 Görünmez Olsaydın Neler Yapardın?


Görünmez olunduğu zaman kişi istediği her şeyi kimse görmeden yapabilir ve bu çok da zevkli bir şey olurdu.


Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Görünmez olsaydım hırsızlık yapanları korkuturdum ve kimsenin bir şeyini çalmamalarını sağlardım. Savaşı çıkaranları ve çocukları öldürenlere gereken cezaları verirdim. Gece yarısı canım bir şey istediği zaman hemen marketlere gidip istediğim yiyecekleri alır yerdim. Parkta oynayan ve maddi durumları iyi olmayan çocukların olduğu yere bir çok gıda götürürdüm ve çocukların doyasıya eğlenmesini ve mutlu olmasını sağlardım.


Sevgili öğretmenim,

Anne  ve babası olmayan çocukların ailelerin kapılarının önüne zarfla para koyardım ve onların almasını sağlardım. Benim hakkımda kimlerin kötü konuştuğunu ya da kimlerin iyi konuştuğunu anlardım.  Gece yarısı ormana gidip orada gezer ve korkusuzca ormanın temiz havasını doyasıya içime çekerdim. ihtiyacı olanlara gizlice yardım ederdim. Futbol maçı yapan çocukların maçı nın arasına girer ve topu alır kaleye gol atardım ve çocuklar topu kimin attığını anlamaz ve şaşkın şaşkın birbirlerine bakardı. 


Uzaya giderdim ve astronotların neler yaptığını öğrenir ve görürdü. Uzaydaki hayatı öğrenirdim. Uçağa, helikoptere, taksiye biner ve istediğim yerlere gider ve doyasıya gezerdim. Aklıma gelenler bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

İşçi Kırk Yılda Tüccar Kırk Günde Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

İşçi Kırk Yılda Tüccar Kırk Günde Atasözü İle İlgili Kompozisyon

 

Alın teriyle, beden gücüyle çalışan insan pek fazla birikim yapamaz veya zengin olamaz. Ancak büyük sermaye sahibi bir kimse parasını çalıştırarak kısa sürede zengin olabilirler. Bunun için atalarımız işçi kırk yılda, tüccar bir günde demiştir.

 

İşçiler alın teri ile çalışan, daha çok beden gücüne dayalı çalıştıkları için en çok hizmet eden kimselerdir. Gerçek anlamda işi yapan,  emek edenlerdir. Tüccarlar ise  sermaye sahibi olduğu için, daha uyanık olduğu için işçilerden daha çok kazanan kimselerdir. Çünkü önceden belli birikime sahip olan tüccarlar bu birikimlerini akıllarını da kullanarak doğru yolda harcarlar ve işçinin uzun yılla çalışıp kazandığı parayı onlar çok kısa sürede kazanabilirler. Ticaret yapan, aklını iyi kullanan, gözü açık kimselerdir tüccarlar. Bunun için de çok kazanırlar ve zengin olurlar. Her işten kâr etmeye çalışırlar. İşçinin kazandığı  akşam yer, tüccarın kazandığı dağları deler diye söylenen söz boşuna söylenmemiştir.

 

Emekle  yavaş yavaş kazanılan paranın, ticaret yaparak kısa sürede kazanılabileceğini anlatan bir atasözüdür. Bir işçi uzun yıllar çalışarak kazandığı parayı bir tüccar doğru hamleler ile kısa zamanda kazanabilir. Örneğin; Bir işçinin, bir memurun eve sahip olması için uzun yıllar çalışması gerekir. Oysa bir tüccar akıllı bir yatırımlar ev değil evler alır, arsalar alır. Yani ticareti yapan, reklamını iyi de yapan kişi kazanır. Emek, alın teri değerlidir elbette bunlar iyi şeylerdi rama ticaretin getirdiği hızlı kazanç kişiye fayda sağlar.

Bakacak Yüze Tükürülmez Tükürülecek Yüze Bakılmaz Konulu Konuşma

 

Bakacak Yüze Tükürülmez Tükürülecek Yüze Bakılmaz  Konulu Konuşma

 

İnsanlarla ilişki kurarken ölçülü davranmalı, yüz yüze gelinecek kimseleri kırmamalı, ilişkinin kesildiği kimselerle de bir daha görüşülmemelidir. Bunun için atalarımız “bakacak yüze tükürülmez tükürülecek yüze bakılmaz.” demiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

İnsan ilişkilerinde önemli olan sınırları koruyabilmek ve ölçülü olmaktır. İnsanlar arası iletişimin bozulmasının en önemli nedeni aşırı samimiyet, aşırı rahatlık, kısacası aşırı olan her şeydir. Bu aşırılıklar bir zaman sonra tartışmayı doğurur ve yüz yüze gelinmeyecek hale getirir insanı. Onun için mesafeli olmak her zaman en iyi olanıdır. Saygısızlık yapmadan iletişim kurmak, nezaketi elden bırakmamak insan ilişkilerini daha uzun ömürlü yapar. Samimi olduğunuz kişilerle aranız bozulduğu zaman çok kötü sözler söylemek, kötü davranışlar içine girmek yanlış olur. Çünkü bakacağın, geri konuşacağın yüze hakaret etmek yine seni üzer. Kim olursa olsun bu saygısızlığı yapmamalıyız. Yani geçtiğimiz köprüleri yakmamalıyız.

 

 Bize zamanında iyilik eden insanları ufak bir sorunda kırmamalıyız. Eğer ki aramızdaki sorun büyük ve tartışma da şiddetli olduysa, iki taraf da birbirine ağza alınmayacak sözler söylediyse bu insanlar da ilişkiyi kesmeli ve mümkün olduğunca bir daha bir araya gelmemelidir. Bu atasözü ile anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum

Düşmanın Karınca Da Olsa Hor Görme Konulu Konuşma

 

Düşmanın Karınca Da Olsa Hor Görme Konulu Konuşma

 

Düşmanın senden ne denli güçsüz olursa olsun önem vermemezlik etme, tetikte ol. Düşman her an senin kayıtsızlığından yararlanır, zayıf yanını bulup seni alt edebilir. Bunun için atalarımız düşmanın karınca da olsa hor görme demiştir.

 

Sevgili öğretmenim, değerli arkadaşlarım,

Düşmanın büyüğü, küçüğü olmaz. Düşman düşmandır. Onun için düşmanlarımıza karşı her zaman tetikte olmalıyız. Çünkü hiç ummadığımız anda bizi zayıf noktamızdan vurabilirler, bize büyük zarar verebilirler. Düşman çok zayıf da olsa, hiçbir gücü olmasa da bizler yine de gereken her türlü önlemi almalıyız ve  kendimize dikkat etmeli, kendimizi ve ailemizi korumalıyız. Bu atasözü ile ilgili şunları örnek verebilirim: Yolda araba ile giderken trafikte kurala uymayan biri ile tartışma yaşayabiliriz ve bu tartışma büyüyebilir ve o tartıştığımız kişi bize karşı düşman olabilir. Bizim önemsemediğimiz bu olayı o kişi önemseyebilir ve daha sonraları bize pusu kurabilir. Onun için dikkatli olmalı düşman edinmemeye çalışmalıyız. Y ada okulda arkadaşlarımızla dalga geçmemeliyiz, bir arkadaşımız  sessiz, efendi diye ona karşı zorbalık yapmamalıyız. Yoksa o çocuk sabreder, bekler ve günü geldiği zaman bize aslan pençelerini gösterebilir. Dost edinmeliyiz, düşman değil.

 

Kısacası küçük görünen tehlikeleri asla hafife almamalıyız. Çünkü bu durum zamanla büyüyerek bize büyük zararlar verebilir. Akıllı olmalı, önlem almalı, gözü açık olmalıyız. Anlatacaklarım bunlardır. Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Türk Kültüründe Komşuluk Konulu Kompozisyon

 

Türk Kültüründe Komşuluk Konulu Kompozisyon


Türk kültüründe komşuluk geleneği sosyal yaşamın önemli bir kaynağıdır. Kültürümüzde komşu yeri geldiği zaman aile gibi görülür, yeri geldiği zaman en yakın dost, arkadaş gibi görülür.  Atalarımız “komşu komşunun külüne muhtaçtır, komşu hakkı Tanrı hakkı gibidir, komşu hakkı büyük, saymayan hödük, komşuda pişer, bize de düşer.” vb gibi çok sayıda sözler söylemiştir. Tüm bunlar komşuluğun bizdeki yerinin çok derin ve anlamlı olduğunu anlatır.

 

 Komşuluk güven, samimiyet, sadakat gerektirir. Kültürümüzde kökleri derin olan komşuluk ilişkileri ne yazık ki eskisi değerini kaybetmeye başladı. Çünkü insanların birbirine olan güveni azalmaya başladı. Komşu dediğin kişi  kimi zaman çok kötü biri olabiliyor ve size ve ailenize zarar verebiliyor. Eskiden olsa anahtarımızı, emanet edeceğimiz komşular günümüzde ne yazık ki kalmamaya başladı. Bu da komşuluk kültürüne zarar vermeye başladı. İşte bunların olmaması için de komşularımızı iyice tanıdıktan sonra onlarla samimi olmalı ya da uzak durulmalıdır.


Elbette komşularımızla aramızı iyi tutmalıyız ama ilişkilerde ölçüyü de kaçırmamalıyız. Çünkü sürekli komşunun evine girip çıkmak, sürekli görüşmek bir zaman sonra aradaki ilişkiyi bozar ve dost olduğunuz komşunuzla bir anda düşman olabilirsiniz. Onun için komşun iyi bile olsa ile bilgiler kesinlikle hiç kimseye anlatılmamalıdır. Çünkü insanoğlu çiğ süt emmiştir. Çok güvenip anlattığınız komşunuz gün gelir size ihanet edebilir ve sırrınızı açığa çıkarabilir. İyi olun ama mesafeli olun, ölçülü olun, arada sırada gidin gelin. Böylece ilişkilerin daha uzun ömürlü olacağı kanısındayım. 

7 Atasözü ve Anlamları

 

7 Atasözü ve Anlamları


Karakeçiyi gören içi dolu yağ sanır:  Uzaktan iyi görünen, imrenilen makam veya zenginlik elde edildiğinde aslında hiç de öyle imrenilecek bir şey olmadığı anlaşılır.

Karga güvercin gibi yürümeye başlamış, kendi yürüyüşünü de unutmuş: Toplum içinde kimliğini kazanamamış olan ve başkalarını taklit etmeye çalışan biri kesinlikle kendi kimliğini oluşturamaz ve hep taklit ettiği kişilerin gölgesinde kalır.


Elifin hecesi var, gündüzün gecesi var: Kolay ve sorunsuz başlayan bir iş böyle devam etmeyebilir. İş kolay ve sorunsuz yapılıyor diye ciddiyet bozulmamalıdır.

Elin iyisi olmaz, itin dayısı olmaz: Nasıl ki köpeğin koruyucusu olmazsa yabancı bir kişinin de insana faydası olmaz, ondan iyilik beklenmemelidir.

Ele uyan eşini bozar: Kişi özel hayatı ile ilgili ciddi konularda başkalarının düşünce ve öğütlerine önem vermemelidir. Aksi halde aile düzeni ve huzuru bozulabilir.

Kargadan korkan bakla ekmez: Her işin kendine göre zor ve tehlikeli yanları vardır. Tehlikeleri gözünde büyüterek işe girişmekte çekingen davranana kişi amacına ulaşamaz. Amacına ulaşmak isteyen kişi bunları göze almalıdır.


Vakitsiz misafir keseden yer: Uygunsuz zamanda hareket eden veya bir işe girişen kişi bunun bedelini öder.